Ben bayılıyorum Mourir'e yaa, iyiki böyle bir karekter yazmış bayılıyorum.
Ufak bir duyuru!!!
Bakın bir bölümü en az 200 kişi okuyor ve ben sınır olarak sadece 25 veya 26 oy bırakıyorum. Diğer insanlarda bölüm bekliyor yıldıza basmak bu kadar zor olmamalı.
SINIR: 29 OY/ 45 Yorum!!!
İyi okumalarrr🌠🌠
Yüzüme çarpan suyla gözlerim aniden açıldı ve esen rüzgarlar titreyerek kendimi etrafıma bakındım.
Daha kendime gelmeden çığlık atıp Mourir'e sarıldım.
Ölücez, kesin ölücez, sudan sağ çıkılmaz boğularak ölücem.
Denizin ortasında duruyorduk. Mourir beni sıkıca tutmuşken benim ona sarılmam hoşuna gittiğini belli eden bir sırıtış vardı yüzünde.
Ben yüzme bilmiyorum. Kesin beni boğmaya getirdi.
Ölümün sevdiğim adamın elinden olucak.
Beni boğarak öldürmeye çalışacak.
"Boğularak ölücez neden beni buraya getirdin" diye bağırdığımda cevap vermedi. Bana sarılmakla meşguldü.
"Boy- Boynumu kırmıştın, sen beni öldürmeye çalıştın. Beni öldürdün" dediğim anda bana sarılmayı bırakıp suyun dibine doğru itti.
Ağzıma burnuma sular kaçtı ve nefes almayı unuttum.
Ben yukarı çıkmak için çırpınırken sanki daha da batıyordum. Gözlerimi zaten suda açamazken Mourir beni kolumdan yakalayıp yukarı çekti.
"Yanlış bir şey söylediğin anda suyun dibine kadar düşersin. 20 metrelik bir yerdeyiz, ikimizi de boğabilecek bir yerdeyiz konuşmadan hiçbir yere gitmiyoruz. Gün doğumuna kadar vaktimiz var yani yarım saat."
Dinleyemedim bile sürekli "Boğularak ölücem" diye sayıklıyordum. Mourir'in boynuna sarılmış boğulmamak için dualar ediyordum.
Allah'ım benim canımı alacaksan da lütfen boğularak olmasın sudan nefret ederim lütfen, ateşte yanmaya bile razıyım ama boğularak ölmek istemiyorum.
"Çıkar beni, Boğulucam çıkar beni" diye bağırdığımda tekrar ben atacaktıki boynuna daha sıkı sarıldım.
Beni bir eliyle tutup diğer eliyle boynundaki zincir çekip kopardı. Zincirden ona verdiğim yüzüğü çıkarıp "İlk olarak bunu tak" deyip bana uzattı.
"Hayır, hayır onu bir daha asla takmam" dediğimde beni suyun içine fırlattı.
Ya ben niye normal birini sevemiyorum.
Ağzıma burnuma şu kaçarken ben dibe çekiliyordum. "Çıkar" beni diye bağırmama rağmen ağzımdan sadece baloncuklar çıktı.
Benim tamamen nefesim kesilince tekrar beni sudan çıkardı.
Yuttuğum suları dışarı çıkarırken can çekişiyormuş gibi görünüyor olsam da Mourir'in eli saçlarımı okşadı.
Ben nefes almaya çalışırken başka çarem olmadığından tekrar ona sarıldım.
"Zorla yüzük mü takıcaksın, bu musun yani sen, bu kadar basit mi sandın. Boğularak ölürüm ama sen bana o yüzüğü zorla takamazsın. Takmam, takmıyorum lan"
Yüzüğü elinde tutup elini yumruk yaparken boynumu öptü. "Affet beni, ben aptallık ettim, affet beni"
"Hayır affedemem beni aldatan birini affedemem" beni tekrar suyun içine ittiğinde çığlığım baloncuklarla sonlanmıştı.
Çırpınmaktan kollarım bile ağrıyordu ama devam ettim. Yüzeyden epeyce uzaklaştığımı hissettim.
Suya dalma sesi duyuldu ve Mourir bana tek elle sarılıp yukarı çıkardı ve bu sefer boğulmayı bile göze alarak ondan uzaklaşmaya çalıştım ve sürekli nereye geldiğine bakmadan tokat atmaya başladım.
Bir süre sonra eliyle burnumu kapatıp suyun altına soktu ve çırpınırken ellerimi arkamda birleştirdi ve tek elle ellerimi tutarken beni yukarı çıkardı.
"Ellerimi bırak" diye çığlık attığımda derin bir nefes aldı.
"Ben yokken yüzme öğrenebilirdin." diye o benimle dalga geçerken, ben sudan çıktığımda ona yapacaklarımı düşünüyordum.
Deniz dalgalı olduğundan sürekli hareket halindeydi Mourir bundan etkilenmiyordu.
Hep güzel yürüyordu, babası çocukken onu boğmaya çalışmış ve o bir daha olmasın diye yüzme öğrenmiş ben ise babam beni yalnışılıkla denize düşürüp abimde şaka sanıp benim çıkmamı engellediği yine ölümden dönmüşüm bu yüzden de sudan yıllardır korkuyorum.
"Beni öldürmek için buraya getirdin. " benim fısıldayarak söylediğim şeye o bağırarak karşılık verdi. "Seninle konuşmak için getirdim buraya"
"Denizin ortasında ne konuşabiliriz. Ölücez "
"Hâlâ güvenmiyor. Eğer bana güvenmeyi öğrenmezsen bugün gerçekten ölücez bir kere bana inan artık." diye bağırmaya başladı.
Bağırınca sesi çok yakışıklı oluyor ayy ben kesin ölücem.
Bir daha güvenmem, zaten güvenir yüzüğü takarsam annemin yaratıcı küfürlerini, tam isabet eden terliklerine maruz kalırım.
"Mourir'im, aşkım hadi çıkar beni buradan. Seni dinleyeceğime söz veriyorum. Hadi bebeğim çıkar beni buradan"
Mourir kahkaha atarken beni ağlayasım geliyordu. "En son Annesiz, Babasız piçtim, babama benziyordum, onun gibiydim ne oldu da şimdi aşkın oldum. "
"Gerizekalı ne dememi istiyorsun. Çıkar beni buradan, seninle barışma ihtimalini de yok ediyorsun. Mourir ölmek istemiyorum, su korkunç ölücez çıkar beni"
Elini suyun altın Mourir'in karın kaslarında gezdirdim "Boğulucam, hadi çıkar beni, ne dersen de seni dinlemeye devam edicem. Donuyorum hava çok soğuk lütfen-" dudaklarını dudaklarıma bastırıp alt dudağımı emmeye başladı.
Benden ayrıldığında dudaklarımız arasında kıl kadar ince bir mesafe varken alnını alnıma yasladı. "Yapamam. Beni burada dinleyeceksin. Seni aldatmadığımı anlamalısın. " deyip tekrar dudaklarımızı birleştirdi.
Üst dudağımı ezdikten sonra tekrar ayrıldı. Ben onu öpmek için uzandığımda geri çekildi. "Aldatmadım. Yapma bunu bize"
"Aldattın" diye bağırdım beni tekrar suya itecekken boynuna sarıldım. "Benim karşımda kadının bacakların dokundun, okşadın. Elini sırtından bir an olsun çekmedin" bu sefer benimle beraber suyun içine daldı.
Ayaklarımı onun sırtına bağlarken o daha da derine yüzdü. Yumruklarım ve tırnaklarım sırtını bulurken tepki vermeden yüzmeye devam etti.
Yer yön duyumu zaten kaybetmiş durumdaydım. Aşağı mı yüzüyor, yukarı doğru mu yüzüyor anlamıyordum ki gözlerim de kapalıydı açmaya korktuğumdan bir türlü anlamıyordum.
Suyun altı sıcaktı ama ben donuyordum. Gözlerimi korkudan sımsıkı kapatmış nefesimi tutmuştum. Ölücektim.
Kesin beni öldürüp gidecekti.
Önce boğulup sonra terk edilecektim.
Boğularak ölecektim.
Suyun yüzeyine çıktıktan sonra "Sırf seni sinir etmek için yaptım. Aptalca ve saçmaydı ama bunu sen yüzüğü yüzüme fırlatınca farkettim. N'olur affet beni"
"Hayatımın anlamı, Aşkım, bebeğim hadi affet, bak köpek gibi pişmanım sana yaptıklarımdan, söylediklerimden. Sen beni dinlemiyordun bir anlık sinirle yaptım onları, bir daha asla yapmam, yapmayacağımı biliyorsun."
Çenem ve vücudum durmadan titrerken Mourir elini ısıtmak için vücudumda gezdirdi.
Dişlerim titrerken birbirine çarpıp sesler çıkarıyordu ve kendimi Mourir'e bastırdım.
Ölücektim. Boğularak, donarak ölüp gidecektim.
"ıııvvıvıvııvıvıvı"
"Donuyorsun affettim dediğin anda seni şu lanet soğuktan çıkarıcam."
Konuşmadan titriyordum. Buz gibi rüzgar eserken suyun ortasında yaptığımıza bak
"Ha- hayır ya- yap- yapamam"
"Maya'm yapma bunu, sensiz yapamıyorum. Sensiz nefes dahi alamıyorum" deyip omzuma dudaklarını bastırdı.
Onun üstü çıplaktı ama donmuyordu ve benim ağzımdan çıkacak bir kelimeye bakıyordu.
Çenem durmadan titrerken "Do- Don- donuyorum. " dedim. "Hadi bebeğim parmağını ver takalım yüzüğünü"
"İii- istem- istemiyorum."
Benim yavaşça suyun altına itti ama bu sefer suyun altı sıcak diye, başım ve omuzlarım tek suyun üzerindeydi.
"3 yıl- yıldır ner- neredeydin anlatmadın, Dd- dün ge- ce beni kurşunların önünde bıraktın üzerine bir ton laf ett- in, bugünde karşımda başka bir kadına dokundun. Hangi birini affedeyim. "
Derin bir nefes alıp "Sandra'nın adamlarının çoğu zaten benim etkim altındaydı, hiçbiri bana sıkarken isabet ettirmemişlerdi. Sürekli boşluğa sıkmışlardı. Senin çığlıkların, yalvarışların, çırpınışlarını duyuyordum ama gözümü açamazdım. "
"Neden lan neden Allah'ın belası niye yaptın. Her şeyi bok ettin. Benim seni düşünmeden geçirdiğim tek bir saniye bile yokken her şeyi duymuşsun."
"Burak o adamlardan birinin boynunu kırdı ve morga onu götürdü. Benide doğruca bir eve götürüp bir doktor çağırdı. Doktor kurşunları çıkardıktan sonra Burak benim sana geleceğimi düşünmüştü ama ben 2 hafta onu da oyaladım sonra da o senin yanına geldiğinde Amerika'ya gittim. "
"Amerika'da 1 ay kaldıktan sonra Burak tekrar benimle iletişime geçmeyi başardı. Siz Türkiye'ye dönerken o ve ben Brezilya'ya geçtik. Ben orada tekrar eski Mourir olmuştum. Çoğu gün sen yoksun diye delirirken en baştan yaptığım şeyi yaptım "K" oldum. Çıkarlarım için iğrenç şeyler yaptım, iğrenç şekilde adamlar öldürdüm kendimden nefret ettim ve ettikçe paranın peşinden gittim, kan artık daha çok hoşuma gitmeye başlamıştı eskiye dönmüştüm."
🌺🌺🌺
~flashback~
~Brezilya 3 yıl önce~
Mourir kanlı bıçağını öldürdüğü adamın cesedin de temizledikten sonra maskesini indirdi.
" Vous devriez réfléchir à ce qu'il peut faire avant de vendre quelqu'un (Birini satmadan önce onun neler yapabileceğini düşünmen gerekirdi) "
Maskesini indirdi koltuğa oturup az öce kanlı canlı olan adama baktı "yazık oldu" diye düşündü ve adamın yarım bıraktığı viskiyi dudaklarına götürdü.
Adamın evine baktı ve duvarda birkaç gün önce öldürdüğü kadının asılı fotoğrafını görünce "Özür dilerim Maya'm, seni tehlikeye atamazdım. " diye söylendi.
Gördüğü her kadına beş saniyeden fazla bakmıyordu ve o beş saniyede de Maya'yı hatırlıyor ve tekrar tekrar özür diliyordu.
Evden çıkıp arabasına giderken tamamen dalmış her zaman yaptığı gibi Maya'nın onu unutup unutmadığını düşünüyordu "belki de hayatına başka birini aldı" dedi kendi kendine ve arabayı çalıştırdığı anda kafasının arkasına yediği darbeyle gözleri ağır ağır kapandı.
🌺🌺🌺
Mourir'in gözleri açıldı ve esnemek için hareket ettiğinde sırtına saplanan acıyla kıpırdamamayı seçti.
Elleri zincirlerle tavana bağlı üstü tamamen çıplak bırakılmış ve zincirler yeterince gerilmişti.
O hareket ettiği anda arkasında duran matkap başlığı sırtına giriyor ve bir süre sonra onu öldürebilirdi.
"Ne istedin kızımdan? Kadınları öldürmezdin sen, çocuklara dokunmazdım benim kızımdan ne istedin? "
Mourir kızı nasıl öldürdüğünü düşünüp kahkahalarla gülünce adam elinde tuttuğu kızgın demiri sertçe Mourir'in karnına yapıştırdı, Mourir dudaklarını sıktı başta ama bir süre sonra acı ona zevk verdi tekrar kahkahalar attı.
"Senin kızın ben kadın olarak görmüyordum o şeytanın vücut bulmuş hali, bir canavardı."
Adam da Mourir'e hak verdi ama o kadar adamının içinde küçük düşmemek için tekrar kızdırdığı demiri bu defa sırtına yapıştırdı.
Demir kalktığında Mourir'in teniyle beraber kalkıyor ve yerini kanlara bırakyordu.
Mourir güldü, kahkahalar attı acısını saklamak içinde her defasında yaptığı gibi Maya'yı düşündü ve daha çok güldü.
Adam onu yaktıkça o daha çok güldü ve bu adamı kahr ediyordu ve adamlarına zincirleri yukarı çekmeleri emredildi.
Mourir o kadar yükseldi ki ayakları artık yere değmeyince 5 kişi ona doğru yürüdü. Adımları korkak attıklarını hissetti Mourir ve sırıttı hareket edemese de onların yaklaşmasını bekledi.
Önüne gelen adam elindeki bıçağı ona saplamadan ayaklarını ustaca kaldırıp adamın boğazına sardı ve adamı da yerden kaldırarak onu oracıkta boğar kendi diğer adamların üzerine fırlattı.
Zincirleri geriye çektiler ve kollarını koparabilecek kadar gerdiler ve sondu Mourir hareket edemedi, ederse bir kolu kaybedecekti ve tüm acıya katlanmaya çalıştı, yapamadı.
Kiminin elinde kızgın demir, kiminin elinde kırbaç, kiminin elinde ise keskin bıçaklarla Maya'nın dokunmaya kıyamadığı her yer kan gölüne döndü.
🌺🌺🌺
"Ben ölürsem sende ölürsün Rafael" dedi Mourir kısık çıkan sesiyle adam ona baktı karşısında kanlar içerisinde hareket edemeyen ama saatlerdir yaptıklarına rağmen ne bir göz yaşı ne de bir çığlık atan onun yerine kahkahalar atan adam ondan daha güçlüydü.
3 saat aralıksız işkence gören adamın zincirleri açıldığı anda un çuvalı gibi gökten yere yapıştı.
Nefes almakta güçlük çekti kafasını kaldırıp adama sırıtarak baktı, "Beni yok edemezsin." diye konuşmaya başladığında ağzı kanlar ile doldu ve yavaşça çenesine doğru süzülmeye başladı.
"Mahsene kapatın" diye İngilizce bir emir verdi Rafael ve arkasına bakmadan depodan bir daha hiç gelmemek üzere ayrıldı.
Mourir ile yıllardır iş yapan Rafael ondan korkuyordu ama şuan güç onda olmasına rağmen öldüremezdi çünkü Mourir ile yaptığı anlaşmalar o öldüğü anda Rafael'in de canı tehlikeye giriyordu.
Mourir onun can simidiydi.
Mourir nefes almaya çalıştı ama yapamadı ve gözleri kapanırken adamlar onu kaldırıp mahsene kapattılar.
~30 gün sonra~
"Su verin orospu çocukları" diye bağırdı Mourir ama kendi sesini o bile duymuyordu.
Bir süre daha gözlerini kapattı ve Burak'a sövmeye başladı.
"Yatağında uyuyup beni burada bıraktı piç" diye söylenirken ayağa kalkıp kapkaranlık da şınav çekti.
Mourir buraya kapatıldığı ilk gün Rafael ölmesinden korktuğu için o uyanmadan yaralarını sarmalarını emrettiği için çoğu yarası bir aydır çoktan kapanmış diğer yaraları ise her gece tekrar tekrar kanıyordu.
Kapının arkasından gürültüler kopmaya başladığında Mourir kaçmak için an kollamaya başladı. "Burak sen değilsen sen bu sefer kendi ellerimle öldürürüm."
Uzun bir süre gürültü devam ettikten sonra Mourir umudunu kaybederek kapıdan uzaklaştığı anda kapı açıldı ve Burak kapıya yığıldı.
"Sağlam dövüşüyorlar hatta biri böbreğimi delmiş olabilir" diye söylendi ve ayağa kalkarken Mourir'e sarıldı.
"Geç geldim kusura bakma."
"Buradan biraz daha çıkmazsam açlıktan ve sussuzlıktan ölücem" dedi kısık sesle ve dışarı çıktılar.
"Maya'm? "
"2 defa intihar etmeye çalıştı, sürekli boşlukta seninle konuşuyor ve de her gece ağlıyor"
"1 yıl 40 gün oldu"
"Onu bırakmamalıydın. Daha fazla dayanacak gün kalmadı, çok zayıfladı hiçbir şey yemiyor yalnızca senin fotoğraflarına bakıyor."
"Onu öldüğüme inandır bir daha ona dönebilecek cesaretim yok."
"Ortaya çıkma, ben onu inandırmaya çalışırım ama ortaya çıkmayacaksın. Ben onun göz yaşlarına dayanamıyorum."
Mourir'in gözleri doldu sevgilisini öyle duyunca ama kalpsiz gibi görünmek için "Umrumda değil" dedi ve beraber çıkışa ilerlediler.
Burak arabasına binip havalimanına giderken Mourir tekrar içeri girdi ama kaçırdığı bir şey vardı, polisler geliyordu ve o yabamcı bir ülkede kaçak bir kiralık katildi.
~Günümüz~
"Mourir lütfen"
"Bitiyor zaten 1 yıl 35 gün boyunca bunlar oldu. Ben tam depodan çıkarken polisler bastı ve ne şans ki içeride bir ben, birde içi yarılmış, kafası kopmuş, gözleri yarılmış adam varız"
Büyük bir kahkaha attıktan sonra "Yargıç ilk defa benden yana durdu ve vücudumdaki izlerden sonra cezayı en aza düşürdü ve bir buçuk yıl ceza verdi. Aslında beş yıl verdi de avukatlar sayesinde ve benim " ben yapmadıım" demem üzerine bir buçuk yıl oldu."
"Çıktıktan sonra da zaten direkt olarak Türkiye'ye döndüm. "
"Annemin öldüğünü çok sonradan öğrendim. Babam olacak o piç benim yaşadığımı öğrendikten sonra ortadan kayboldu hâlâ bulamıyorum. Sen de bana-"
"Ben öyle demek istemedim, bir anlık çıktı ağzımdan"
🌺🌺🌺
Bana yeniden gülümseyerek bakarken "ama öyle söyledin sonuçta. Ben kendimi kaybettim, saçma sapan konuştum, çok yanlış yaptım, kalbini kırdım çok özür dilerim o motor konusuna gelince kendimde değildim. Sinirliydim. Bir anlığına seni bırakıp tekrar giderim sandım."
"Ama gidemedin" dediğimde ellerini sırtımda sabitleyip suyun üstünde kalmamı sağladı.
"Sana onları söyledikten sonra gittim sabaha kadar içtim yanımda kaç tane kadın olduğunu ben bile bilmiyorum. Madem seni aldatttığımı düşünüyorsun bende gerçekten aldatabilirim sandım, Aklımda sen varken hiç birine dokunamadım, bakmadım. Asla da yapmam. Bunu yapmış olsaydım geri dönmezdim."
"O kadına gelicek olursak ne söyleyeceğini bilmiyorum aptalca ve ergence bir hareketti farkındayım. O kadın bi' hayat kadınıydı parasını verdim ve sadece oraya getirdim o da şaşırmıştı ama ayak uydurdu. Seni kıskandırmak için yapmıştım çok pişmanım, köpek gibi pişmanım, senin gözlerine bakarken birine dokunmak benim de midemi bulandırdı ama ergen gibi seni kıskandırmaya çalıştım. Sanada çok teşekkür ederim bana aynısını yapmayıp Tarık denen o şerefsizin elini tutmadığın için, beni aynı şeyle cezalandırmadığın için, benim buna dayanamayacağımı biliyordun"
"Biliyorum harika bir insanım" diye karşılık verdim söylediği bunca şeye
"Elbisen ise hâlâ çok açık için görünüyordu şuan ıslandığı için her yerin tamamen ortada ya orada biri yanlışlıkla bir şey dökseydi ne olacaktı."
Kıyafetime baktım suyun altında olmasına rağmen gerçekten kıyafet her yerimi belli ediyordu.
Konuyu değiştirdi.
"Hadi tak şu yüzüğü aşkım"
"Olmaz" dediğimde gözlerinde hayal kırıklığı belirdi.
"Maya'm bak gözüm döndü sen durduk yere aldattın beni diye bağırmaya başladın. Ben her şeyi mahvettim. Ne dersen haklısın istediğin kadar söv, küfret, azarla ne yaparsan yap ama affet beni, nefretle bakma bana"
"Dokundun o kadına" dediğimde benim kafamı bir kaç saniyeliğine suya sokup çıkardı.
Çok affedesim var, sonuçta bende ileri gittim. O da hakketmedi ikimizde de hata var.
Affedicem ben galiba
"Hadi bebeğim tak yüzüğünü" diyerek düşncelerimi dağıttı.
"Takarsam annemin beni öldürebileceği gerçeği var. " dediğimde kahkaha attıktan sonra beni suyun içine bıraktı.
O benim onu affettiğimi anladığında sıkıca bana sarıldı, "Bir daha asla olmayacak seninle kavga bile etmek istemiyorum."
"Beni kurşunların önünde bıraktın"
"Adamları yakalamsaydım bir daha onları bulamazdık"
"Ben ölebilirdim"
"Buna izin vermezdim"
"Ne yapacaktın Azrail ile kavga mı edecektin"
"Evet" deyip dudaklarını omzuma konudurdu.
Hâlâ lansmanda ki elbisemleydim ve bu beni daha da ağırlaştırıyor, suyun dibine doğru çekiyor gibi hissediyordum.
Ben Mourir'in yüzünü avuçlarım içine alırken o belime sarılmıştı. Suyun içinde buz gibi rüzgar eserken kendimi ona bastırdım. "Donuyorum, niye beni buraya getirdin"
"Beni dinlemem içindi ve işe yaradı. " dedi. Yanağına dudaklarımı bastırdığımda "Sen benim her şeyimsin" dedi.
Ben Mourir'in yüzünün her tarafını öperken o sadece bana sarılmış gözlerime bakıyordu ve sürekli "özür dilerim" diyordu.
1000 olmasını bekliyoruz, olunca affedicem yeminim var.
Güneşin ilk ışıkları bize çarparken "Tut nefesini" dedi. Ben ona sıkıca sarılırken Mourir benimle beraber suya daldı.
O yüzerken ben ellerimi boynuna ayaklarımı beline dolamıştım. Hem yüzüp hem yüzümde öpmediği yer kalmayınca yukarı yüzdü ve bizi çıkardı. Gözlerimi zor açarken "Çok özledim kokunu, bakışlarını, ellerinin bana dokunmasını, sesini"
"Bas git lan, sanki 1 yıldır ayrıyız daha bir gece oldu. "
"E düşün işte beni bir gecede köpek ettin beni terk edersen ne hâle geleceğimi sen düşün"
Mourir bizi suda bir tur döndürüp güneşi izlememi sağladı. Ben güneşe bakarken o bana bakıyordu.
Affetmem gerekiyordu. Beni sevdiğini her şekilde göstermişti ayrıca ben, o beni aldattı diye düşünürken o hapiste bana kavuşmak için gün sayıyordu.
Kadına dokunmasının affedilir bir tarafı yok ama en azından hatasını telafi edip özür diledi 1000 kere
Mourir beni tıtuyordu ama ben yine dibe doğru çekilirken belimi sıkıp "Affettin ama değil mi güzelim. " deyip suya batmamı engelledi
"Beni 5 dakika daha sudan çıkarmazsan yüzüne bile bakmam. " dediğimde beni arkasına alıp ellerimi boynuna, ayaklarımı sırtına bağladıktan sonra yüzmeye başladı.
🌺🌺🌺
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
82.59k Okunma |
8.89k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |