Ayayayayyaya yine bir kaos ile karşınızdayım.
Mourir geldi. Çalsın davullar, zurnalarr
Sınır:27 Oy 30 Yorum 🔥🔥🔥🔥🔥🔥
İyi Okumalar❤❣💕💞💓💗💖💘💝
Ben kendimi onun ellerinden kurtarmaya çalışırken sıkıca sarılmıştı bana
"İğrençsin" deyip sırtını yumruklarken ağlamamı tutamıyordum.
3 yıldır dökmediğim her gözyaşımı o gece akıttım.
"Nasıl yaptın bunu bana" diye bağırıp uzaklaştığımda yüzüne tokat attım. Yüzümü yana dönerken "Sen, sen ne kadar iğrenç bir insan çıktın."
"3 yıl lan" deyip tekrar göğsüne vurdum. "Ben her yerde seni görüyorken sen hiç mi acımadın bana" ben tekrar ona vuracağım sırada sıkıca bana sarıldı.
"Ben her şeyi anlatıcam" tekrar uzaklaştığımda tekrar tokat attım. "Neyi lan neyi 3 yılın neyini açıklıyorsun"
"Ben neler yaşadım senin haberin yok.
Sesim titremesine rağmen bağırmaya devam ettim.
Ben yere çökerken "Yapmam gerekeni yaptım. " deyip yanıma çömeldiğinde tekrar ve tekrar yumruklamaya başladım.
"Delirdim lan ben, sen benim yüzümden öldün diye kafayı yedim ben" ben bağırmaya devam etmek için ağzımı açacağım sırada dudaklarıma yapıştı.
Onu kendimden zorla da uzaklaştırdığımda ağladığımdan gözlerim bulanık görüyordu.
Elimin tersiyle gözlerimi temizlerken kendimden uzaklaştırmak istiyordum.
Hâlâ inanamıyordum. Ben sevgilim bu değildi.
"Yok, Mourir'im bana bunu yapmaz, ben kafayı yedim" gözlerimi sıkıca kapatırken saçlarımı tutup duvara vurmaya başladım.
Kollarımı tutup beni durdurmaya çalıştı ama engel olamıyordu "Yalvarırım yapma Maya'm'
"Maya'm dinle beni"
Elini duvarla arama katarken beynim durmuştu, ne yapacağımı bilmiyor, düşünemiyordum.
"Ya sen nasıl yaptın?, hiç mi sevmedin? Ben senin için tüm hayatımı mahvettim hiç mi acımadın? " o yerde otururken ben ayağa kalkıp tekme atmaya başladım.
Nereye denk geldiğine bakmadan dakikalarca tekmeledim.
"Günlerce senin mezarın sandığım yerde uyudum. "
Bir kaç tekme daha attım.
"Sesini duyuyordum lan, baktığım her yerde sen vardın. "
Tekrar yumruk atmaya başladığımda olduğum yere çöktüm.
"Nerdeydin Allah'ın cezası?, biraz bile düşünmedin mi beni, 3 yıl lan 3 yıl boyunca nerdeydin"
Eliyle göz yaşlarımı silerken hemen yenileri akıyordu.
"İntihar etmeye çalıştım ben, sırf sen öldün diye ben intihar etmeye çalıştım ben"
Mourir bana sarılırken beni nefessiz bırakana kadar sıktı.
"Kendi kafama sıkmaya çalıştım, asmaya çalıştım sırf sen yanımda yoksan diye... Her gece ağlama krizine giriyordum."
"Uzak dur benden, uzak dur" diye çığlık çığlığa uzaklaştığımda onunda gözleri dolmuştu.
Elleri titredi.
"Sen yoktun, kaç gece hastanelik oldum saymadım bile"
Bana doğru bir adım attığında göğsüne yumruklar atmaya başladım.
Sonra defalarca acıdımı diye düşündüm ama kendime engel olamadım.
"Telafi edicem aşkım, güzelim. Buna mecbur olmasam yapmazdım ki, seni bırakmazdım"
Kafamı kaldırdığımda tekrar dudakları dudaklarımı buldu.
Sertçe alt dudağımı çekiştirip öperken karşılık veremedim. Gerçek olduğuna bile inanmıyordum.
Benden ayrıldığında "Diğerlerinden daha kötüsün sen, Efe'den Kara'dan daha kötüsün sen, ben hiç birinde intihar etmeye çalışmadım. Hiç mi sevmedin beni"
"Maya'm yemin ederim her şeyi anlatıcam, nolur böyle söyleme"
Derin nefesler almaya çalışırken aklıma Büşra geldi.
"Haklı çıkardın Büşra'yı, bırakıp gidecek dedi. Sen gittin lan, başka bir yerde çocuk yapmışsan şuan 3 yaşında lan"
Gülmeye başladığımda neden güldüğümü bende bilmiyordum ama kahkahalara atıyordum.
Yaşıyordu.
"Mayam, güzel sevdiğim gelemezdim. Affet beni, sen benim yaşadığımı bilmiyordun delirdin. Ama ben senin yaşadığını bildiğim hâlde yanına gelemiyordum, dokunamıyordum, ben de kafayı yiyordum. "
Uzun bir süre sessizlikten sonra sessizliği ben bozdum. "Kimler biliyordu? " diye sorduğumda Mourir derin bir nefes alıp cevap veremedi. Ben tekrar sorucakken "Burak en başından, Can ise 1 aydır biliyor."
Burak?
Bu yüzden hiçbir zaman mezara gelmek istemedi. Başkasının mezarı olduğunu biliyordu.
- Niye bugün? Neden daha önce gelmedin?
- Gelemezdim
- Yaşadığını söyleyebilir, haber gönderebilirdin.
- Öyle yapsaydım beni bir daha görmek istemezdin. Mayam o kadar çok şey oldu ki, bak nereden başlamam gerektiğini bile bilmiyorum. Bilmen gereken tek şey ise ikimiz için yaptım. "
Mourir beni kucağına alıp ayaklarımı beline doladıktan sonra alnımdan öpüp benimle beraber yatağa uzandı. "Her şeyi yoluna sokucam, bizim eskisi gibi olabilmemiz için elimden gelenin fazlasını yapıcam."
Bir süre daha ağlamaya devam ettim. İnanmak istemiyordum, ölmek istiyordum ama Mourir'in beni kandırdığını düşünmek istemiyordum.
Ben gözlerimi kapatmış sıkıca sarılmışken aklımdan Koray geçmeyr başladı.
İhanet ettim.
Mourir'in bunu bilmeye imkanı yoktu çünkü sadece Babam ve abim biliyordu Koray ile evlendiğimi
Söylemeye korkuyordum. Benden bir adım bile uzaklaşmasını istemiyordum.
Göz yaşlarım tekrar akmaya başladığında dudaklarımı birbirine sıkıca bastırdım.
Mourir parmağını çenemin altına yerleştirip kaldırdığında gözlerine bakarken ağlamaya devam ettim.
"Söyle birtanem, artık seni bir kez bile ağlatmayacağıma yemin ederim." göz yaşlarımı silerken "Hadi söyle, ne oldu da bana bakamıyorsun. "
O zaman fark ettim sürekli gözlerimi kaçırdığımı
Tekrar başımı eğmeye çalıştığımda çenemdeki elleri sertleşti. "Ne söylersen söyle senden vazgeçmeyeceğimi biliyorsun"
"Özür dilerim, zorla oldu. Ben istemiyordum" diye ağladığımda "Mayam kim ne yaptı söyle"
"Babam" diye bildim sadece, konuşamadım. Sana ihanet ettim diyemedim.
"Ne yaptı sana" Mourir'in sesi ciddileşirken "beni bir başkasıyla zorla" ve yine sustum
"Hayatım, birtanem söyle artık, söyle ki gidip hayatlarını karartayım" sesi şiddetliydi, korkuyordum.
"Evlendim ben" uzun bir sessizlikten sonra Mourir kahkaha attı. "Yalan söylemeye utan bee, Burak her şeyi bana anlatıyordu. "
"Özür dilerim. Affet beni, tehtid etti beni" ben sakince konuşmaya çalışırken göz yaşlarım benden bağımsız hareket edip akıyordu.
"Aşkım, bebeğim, canım sevgilim sencede şaka fazla uzamadı mı? " ses tonu beni altüst ederken ben cevap veremedim. İhanet etmiştim.
Yataktan kalkıp beni de omuzlarımdan tutup kaldırdı.
-Anlat , ne evliliği bu
-Özür dilerim. Zorladı beni
Mourir dudaklarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi "Baştan ve tüm ayrıntılarıyla anlat lütfen "
🌺🌺🌺
"Maya sen bunu nasıl yaptın. Hiç mi düşünmedin. Birde orospunun evladı sana el mi kaldırdı. "
Ben dolabın önünde oturmuş dizlerimi kendime çekmişken Mourir ayakta dolanıyor, gelip yanıma oturuyor ya da odayı darmaduman ediyordu.
"Sana el kaldırdı" diye tekrar tekrar söylendi. "Benim dokunmaya kıyamadığım.... " Aynaya yumruk attı.
Yerde parçalara ayrılmış aynanın parçaları dağılmış, her bir turda dolaba attığı yumrukla dolabın kapısı da kırılmıştı.
Artık nefes alamıyordum. Gözlerim kendiliğinden kapanırken yana doğru devrildim.
🌺🌺🌺
Gözlerim yavaş yavaş açılırken oda karanlıktaydı.
Ayağa kalkıp ışığı açtığımda içimi önce Mourir yaşadığı için bir sevinç kaplamış, şuan oda da tek olmam ise beni boşluğa sürüklemişti.
Rüya değildi. Yaşıyordu.
Etrafa baktığımda cam parçaları hâlâ yerlerdeyken hava kararmıştı.
Dışarı çıkmak için kapı kolunu çevirmiştim ama hâlâ kilitliydim.
"Canım yengem kusura bakma ama alamam" Can'ın bağıran sesi oda da yankılanırken konuşmak istemiyordum.
Burak ve Can'ın bir daha sesini dâhi duymak istemiyordum.
Sesleri midemi bulandıryor.
Meral senin hakkında konuşuyorlar dediğinde Mourir'in yaşayacağını bilemezdin.
Nereye gitti Mourir?
Oda da saatte yoktu. Hazar ben yanında yokken nasıl da ağlamıştır şimdi yaa
Oda da biraz daha turlayıp banyoya geçtim, aynaya baktığımda andan itibaren kendimden soğudum. Ruhum çekilmişti sanki, üzerimdeki elbisenin de yüzümden çok bir farkı yoktu aslında
İçeri girip dolabı karıştırdığımda Fransa'da giydiğim tüm kıyafetler özenle dizilmişti. Yanlarında da Mourir'in kıyafetleri özenle dizilmişti.
Kıyafetlerimi geri getirmiş birde dizmiş...
Birkaç kıyafet elime alıp hızla duşa girdim.
🌺🌺🌺
Duştan çıkıp aynaya baktığımda Mourir'in sweatshirt kalçalarımın biraz altında bitiyordu. Saçlarımı kurutmak için banyoya tekrar girdiğimde kilidin açılma sesi geldi.
Mourir sanıp banyodan hızla çıkıp kapıya baktığımda Burak bana bakmadan "Belki beni affetmeyeceksin ama ben kardeşimi hiçbir şekilde satamazdım. Sende benim kardeşimsin ama Mourir için her şeyi feda ederdim" dedi.
Elindeki yemeği yine gözlerime bakmadan, yerdan başını kaldırmadan çalışma masasına yerleştirirken, içimde ona karşı derin bir nefret besliyordum.
"Ben her yerde onu görürken sen benim yanımdaydın, mezar başında yattığım gecelerde de sen yanımdaydın, ben delirirken "öldüğünü kabullen" diye bağıran da sen değilmiydin? "
Odadan çıkarken "dediğim gibi sen ne dersen de seni kardeşimden ayırt etmem ama Mourir'in yeri ayrı, sen abinle Mourir arasında seçim yaparken, ben sen ile Mourir arasında seçim yaptım. Yapmak zorundaydım. " deyip kapıyı kapattı ve kilitledi.
"Senden nefret ediyorum." diye arkasından bağırdığımda bana bakmadan çıkıp kapıyı kapattı.
Ne zorunluluğu bu yaa, herkes mecbur kalıp beni mi satmayı tercih etmişti gerçekten
Resmen hikayedeki tek masum karekter abim kalmıştı. Bir o bana ihanet etmedi.
Pencereden dışarıya baktığımda kapının önünde duran arabadan Mourir inip içeri yürürken benim olduğum tarafa bakıp göz kırpmıştı.
Şimdiden içimde kelebekler uçmaya başladı.
Birine bu kadar bağlanacağımı hayal bile edemezdim.
Daha aradan bir dakika bile geçmemişken kilit tekrar açıldı.
"4 saat geçmiş, çok özledim seni" Mourir bana koşup da sarılırken bende sıkıca boynuna sarıldım. "Koray denen piçin ölümü diğerlerinden daha zevkli olucak. " deyip boynumu öptü tutkuyla
Mourir'in ayakları üzerine çıktığımda aklıma Fransa gelmişti, orada da ayakları üzerine çıkarırdı.
"Saçlarını neden kurutmadın" derken beni banyoya kadar götürüp aynanın önündeki koltuğa oturttu.
Kurutma makinesini açıp saçlarımı yavaş yavaş kurutmaya başlarken ben gözlerimi aynadan bir saniye bile ayırmadan onu izliyordum.
Saçlarımın hepsini kurutuktan sonra hayranlıkla bana baktı. "Eskiden biri bana bir kızı bu kadar çok sevip, aşık olucaksın deseydi, muhtemelen aylarca dalga geçerdim. Kalbimi mühürlemiştim sen gelene kadar."
"Hadi inanalım bakalım. " diye dalga geçtiğimde beni hızla kollarına alıp "Her şeyi baştan anlatıcam ARI"
Arı kelimesini bu kadar özleyeceğim aklıma gelmezdi.
"Sevişek mi ne yapsak" ben yüzünü kendimde uzaklaştırdığımda kulaklarımı dolduran kahkaha sesi duyuldu.
"3 yılın acısını her saniye çıkarıcam, sen bir daha o günler hatırlamayacaksın. "
"Senden hâlâ nefret ediyorum. "
"Etmiyorsun da Yusuf beni gördüğünde o da bunu demişti. Yusuf'u bile özleyeceğim aklıma gelmezdi. "
Eli sweat'in altından sırtıma doğru ilerlerken dudakları sakince boynumu öpmeye başladı. "Her şeyin acısını çıkarıcam. Söz veriyorum."
Sırtımı kapıya yaslayıp kapıyı kilitledikten sonra ben yatağa yatırıp üstümü örttü. "Ama önce senin kendine gelmen gerekiyor. Hâlâ ateşin var. "
Gömleğini çıkardığında gözüm yüzlerce açık yaraya takıldı. Yanık lekeleri, kesikler ve kalbinin üzerindeki bir çift göz dövmesi...
Yataktan kalkıp "ne yaptılar sana" diye bağırdığımda omuzlarımdan tutup sırtımı yine yatakla birleştirdi. "Her şeyi anlatıcam zaten ama şuan ikimizin de dinlenmeye ihtiyacı var." yanıma uzanıp bana sarıldığında parmaklarımı yavaşça yaralarda gezdirdiğimde erkeksi bi inleme döküldü. Mourir'in dilinden "Bu yaralar oluşurken tek birinde bile sesimi çıkarmadım ama sen benim sonum olucaksın"
"Bunu sana kim yaptı? " bana cevap vermek yerine elimi beline yerleştirip "Saat 1, uymak istiyorum. "
"İçki kullanmam lazım" deyip kalkıcakken kolumdan tutup çektiği anda ben altta o ise üstüme çıkmıştı.
"Ben seni uyardım. " deyip sağ eliyle yataktan destek alırken sol eliyle üstümdeki sweatshirt'i tek hamlede üzerimden çekip arkaya attı.
Battaniyeyi üzerime çekmek için uzanmıştım ki gözlerini benden ayırmadan elimi yakalayıp avucumu öptü.
Tüm çıplaklığımla karşısıındayken o sadece gözlerine bakıyordu. Açıkçası bu gece aramızda bir şey olmasını istemiyordum.
Elimi alnıma yerleştirip "Senin niye ateşin var. Rengin de solmuş, kalk hastaneye gidelim. " Mourir ayağa kalkmak için kendini hareket ettirdiği anda hızla üzerime çekip aramızdaki mesafeyi kapattım.
Dudaklarını öpmeye başlamadan kulağına fısıldayarak "Senin yanında iyiyim ben, iyileşirim. " deyip öpmeye devam ettim.
🌺🌺🌺
Mourir'in Anlatımıyla
Maya'yı kucağıma almış açağı inerken "aç gözünü" diye bağırıyordum.
Can ve Burak aynı anda ayaklanıp ne olduğunu anlamaya çalışırken, sorunun ne olduğunu bende bilmiyorum. Akşamdan sonra ateşi hiç düşmedi ve şuan gözünü bile açmadan ateşler içerisindeydi
"Ne yaptın lan kıza" Burak üzerime yürüyüp bağırırken Can arabaya koştu.
"Burak kes sesini, sikerim belanı ambulans çağır bir şey yap"
"Maya'nın ilacı var. İlaç nerde" Burak yukarı doğru koşarken ben kollarımda gözlerini açamayan sevgilime bakakaldım.
Can arabayı kapının önüne çekip kornaya bastığında koşarak arabaya bindirdim Maya'yı "Aç gözünü, aç gözünü artık" diye bağırdığımda onunda benim bu kelimelerle attığı çığlıkları hatırladım.
Başımda "Mourir yalvarırım aç gözlerini çıkalım buradan" dedi çığlığını her gün duyuyorum.
Yaşadığımı bilmesin diye bende gözlerimi açmamıştım.
Kafasını dizime yaslamış, saçlarını okşarken "Mayam, bi'tanem aç gözünü" diyordum sadece "Maya'm aç gözünü" dediğimde sesim titremeye başladı.
Burak elinde ilaç poşeti ile araba bindiği anda Can arabayı çalıştırdı. "Ne yaptın bayıldı bu kız"
"Siktir git lan it, dün akşam ben çıkmadan bayılmıştı, geldiğimde de ateşi vardı, bu kadar fazla değildi ama vardı."
"Hiç mi fark etmedin şoka girdiğini" diye bana bağırırken paketten çıkardığı habı Maya'nın ağzına yerleştirdi.
Ben kafasını dikleştirdiğimde suyu ağzının içine döktü.
"Bu kız 3 yıldır kafayı yemesin, başına kötü bir şey gelmesin diye elimden geleni yaptım. Sen ortaya çıktıktan sonra da eğer kendine gelmezse seni bu sefer kendim öldürürüm, kardeşim falan demem senin öldüğünden emin olurum. Cesedini bile bulamazlar."
Maya'yı kucağıma oturtmuş sıkıca sarılmışken Burak sinirle bağırmaya devam ediyordu.
Burak'ın telefonu birkaç defa çalındıktan sonra "Ne istiyorsunuz amk, ne var!? " diye telefonu açtığı anda sesini inceltip "Senin olduğunu bilmiyordum canım"
Telefonda söylenenleri duymuyordum ama bana baktı cevap bekler gibi "Maya" deyip durdu.
"Hastaneye gidiyoruz, muhtemelen yine kalp ritmi bozuldu. Şoka girmiş" telefon kapanırken içimi 3 yıl önceki gibi kaybetme korkusu kapladı.
"Yarım saate uyanır. " dedi Burak
Bir daha aynı sahneyi yaşayamam. Maya'nın ve benim yaşadığım şeyler farklıydı.
Ben Sandra'nın o gün Maya'yı öldürmek istediğini biliyordum ama Maya'nın bundan haberi yoktu.
Bana acı vermek için Maya'yı öldürecekti ama Yusuf'un benim hâlâ bilmediğim bir şeyi Sandra'nın kulağına fısıldamasıyla Maya'nın yanına bile yaklaşamamıştı.
Maya'yı asıl kurtaran Yusuftu
Benim kafamdaki sesler sustuğunda sessizliği Can bozdu. "Maya'yı da anlamıyorum. Nerde bir şerefsiz, it, hayvan oğlu hayvan gidip ona aşık oluyor. Mourir iyidir dedik kız ilk günden hastanelik oldu. Ben senin karakterini sikiyim."
Arkamdan çıkardığım silahı daha Can'a doğrultmadan Burak elimi tutup "Sikerim kavganızı haa, Kız ölüyor. Sende indir şu silahı, Can daha hızlı sür arabayı, kavga edeni hamile bırakırım. " diye kükredi
"Mourir" diye inledi kollarımda Maya, ben kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktığımda gözleri hâlâ kapalıydı. "Geri gel. " diye sayıklamaya devam etti. "Burdayım güzelim, yanındayım işte aç gözünü"
Kirpikleri titredi ama yine açılmadı.
Gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Ben onları silerken tekrar "Mourir" dedi.
🌺🌺🌺
Mourir'in Anlatımıyla
Maya gözlerini açmış benim gerçek olduğumu çözmeye çalışan bakışlar atıyordu.
Dün yaşadıklarını rüyaymış gibi hatırlıyordu.
"O zaman ben evlendiği için benden nefret ediyorsun. " diye söze girdiğinde odada yusuf hariç herkes şoka girmiş Maya'nın kendinde olmadığını düşünüyorlardı.
Ben baygın bakışlarını bana çevirip ayırmayan sevdiğime bakarken "Nefretim yok Mayam, Herkesten nefret ederim ama senden asla" diye bildim sadece, gülümsedi.
Çağla "yaaa" deyip Kaan'ın boynuna atlarken herkes sırayla odadan çıkmaya başladı.
"Bir daha içkinin önünden bile geçmeye izin vermeyeceğim." dedim.
Benim söylediğimde göz devirirken "Benden neden bu kadar nefret ediyorsun? " diye sorduğunda dün akşamın en başına döndüğümüzü hissettim.
Maya'nın yanına, yatağa otururken elini tutup avucunu öptüm. "Ben senin tek bir saç teline kıyâmeti koparırım. Seni ilk gördüğüm günden beri kalbime başka kimse girmeye cesaret bile edemedi"
(Yazardan: Düştük dimi şahsen ben yazarken bile tekrar aşık oldum)
Maya ilk defa gözlerini benden kaçırdı. Ben eğilip dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Öpmedim sadece öylece kalmak istedim, nefes bile almak istemedim. Sanki böyle kalırsak tüm sorunlarımız çözüme kavuşacaktı.
Kapı aniden açılınca Maya beni zorla üzerinden kaldırıp "Aşkım" diye bağırdı.
Ben sinirle arkamı dönerken Maya'nın yatağına atlayan yer cücesine bakakaldım.
"Kim bu adam neden senin yanında" peltek diliyle söylediği sözler beni gülümsetirken "Tanımıyorum birden gelip yanıma oturdu" Maya daha lafını bitirmemişti ki yer cücesi sinirle bana bakmaya başladı.
"Sen kimşin lan benim aşkımın yanına geliyorşun, Koray şeyefsizi daha yeni gitti biyde seninle mi uğraşıyım."
Ben daha tam olarak ne dediğini bile anlamamışken ayağa kalkıp serçe parmağımı tutup dışarı sürüklemeye başladı. Bende merak edip ardından giderken "Baba bu halamı rahatsız ediyoy" diye bağırdığında, Clara bize bakıp gülerken ben babasının kim olduğunu çözmeye çalışıyordum.
Kaan'ın çocuğumu acaba diye düşünmeye başlamıştım ki "Ya Baba cevap vey yoksa ben bu adamın kafaşına şıkarım" dediğin Yusuf "Sık oğlum bende sevmiyorum bu izmariti"
Oğlum?
Yer cücesi beni daha da dışarı çekip koşarak içeri girip kapıdan kafasını çıkardı. "Seni bir daha Aşkımın yanında görmeyeceğim duyudun mu İzmayit" kapıyı ardından kapatırken Clara "Hazar" dedi çocuğuna bakarken ki bundan sonra ona sadece yer cücesi diyecektim.
Kapıda Burak ve Can telefonlarından oyun oynarken Kaan, Çağla ve Meral ortalarda yoklardı. Yusuf, Clara'nın yanına oturup onu öpmeye başlayınca ben gözlerimi kaçırıp Burak'ın yanına geçtim.
"Canım çekirdek istedi, dedim bir kere Kaan gitsin, Şerefsiz 3 saattir kızlarla beraber yok. Çekirdek istiyorum." Burak bağırmaya başlarken Can da bana bakıp "Sende gidip bana çikolata mı alsan lan, canım çekti. "
Koridorun başında Kaan elinde poşetlerle görüldüğünde Meral Burak'a koştu.
Can, Kaan'ı gördüğü anda ona doğru koşup sırtına atlarken, Can'ın aslında zaten Kaan sayesinde tanıdığım geldi aklıma, bir yerden tanıdığımı biliyordum ama nereden tanıdığımı asla hatırlayamıyordum.
Burak kavuştuğu çekirdeklerine özlemle sarılırken "Fransa'nın çekirdekleri iğrenç" diye mırıldanıp paketi açtığı gibi elini daldırdı.
Maya'yı özledim.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde ters ters bana bakan yer cücesine bende aynı şekilde kaşlarımın altından bakınca Maya'nın kahkahası odayı doldurdu.
Benim asıl ilacım onun kahkası.
"Özel denen bir şey var. Çık dışarı, şevgilimle baş başada mı kalamayacaz yaa"
Maya kulağına fısıldayınca "Mourir bu mu? " diye bağırdı yer cücesi
"Olsun sen benimşin, sana aşık olşaydı gitmezdi. " dediğinde Maya'nın siyah hareleri dalgalandı.
"Bana bak bücür, ben onu her şeyden daha çok seviyorum. Ayrıca sen gidip sütünü içer misin, beni karımla yalnız bırak" Maya'nın yüzü yeniden aydınlanırken ben yatağa oturdum tekrar
Yer cücesi bu sefer bana değil kapıya doğru bakarken elinde tuttuğu bardağı kapıya fırlattığında dışarıdan gelen Yusuf'un sesiyle ayaklandım.
Arkamı dönmemle Koray'ın zorla odaya girmesi bir oldu.
Kimler gelmiş kimler
"Yer cücesi bak kim gelmiş" dediğimde
"Şimdi kanıtla Mourir olduğunu bana" deyip benim önümde durdu.
"Koray defol git burdan" Maya ardımdan bunu bağırarak söylediğinde Koray beklediğim hamleyi yaptı "Senin için geldim Karıcım" dedi.
Gözüm dönerken dışarıdan gelen sesler kesildi.
Gördüğüm tek yüz Koray'ın yüzü oldu. Yavaş adımlarla ona ilerleyip önünde durduğunda elimi açıp "yer cücesi bana şurdan bir parça cam verir misin bir şey denemek istiyorum. " dediğimde Hazar anında elime küçük sivri bir cam parçası verdi.
"Ne o, kendine saplayıp kendini ölü mü göstereceksin" Koray son cümlelerini kuruyorken "Burak, Hazar'ı al" diye bağırdığımda Hazar kendi çıkıp kapıyı kapattı.
Zeki çocuk işte
Koray'ın boğazından tutup duvara yapıştırdığım anda Maya'yı yanımda hissettim. Ne ara kalktığını bile bilmiyordum. "Yapma şunu" diye bağırdığında Koray'ı havaya kaldırıp "demek Karıcım" dediğimde "Ee- Evet K- Ka Karım o be- benim" dedi kekeleyerek
Ayakları yere değmezken sırıtmaya devam etti ve Maya tekrar kolumu çekiştirmeye devam etti.
Koray daha ağzını kapatamamışken camı ağzına sokutum. Koray elimi ısırırken onu cam parçalarının üzerine attım.
Yerden daha uzun bir parça cam alıp iki parmağımın arasına alt dudağını sıkıştırıp cam ile hızla üstüne kestim.
"Mourir yapma, lütfen yapma artık" diye bir çığlık daha duyuldu. Kimden geldi, nereden geldi bilmiyorum bir tek Koray'ı görüyordum.
"Demek Karın" deyip üst dudağını kaldırıp diş etlerine sapladım camı, "aç ağzını" diye bağırdığımda "yapmaa" diye çığlık attı Koray
"Aaa evlenmişsin ama hâlâ ağlıyorsun, koca adam" dediğimde bir kaç göz yaşı daha döktü,çığlık çığlığa "Yapma" dedi.
Göz yaşı parmaklarıma ulaşırken "E sen hâlâ konuşabiliyorsun" deyip camı dudak kenarına saplayıp yanağına kadar ikiye ayırdım.
Her yerde kan vardı.
Yerler kanlarla kaplanmaya devam ederken gülümsedim. "Karıcım diyordun devam et lütfen" deyip diğer tarafı da yavaş yavaş, zevk ala ala ikiye ayırdım.
"Mourir kalk üzerinden artık, çocuk bakıyor. " gelen bir erkeğin sesiydi ama hiç bir şekilde ayırt edemiyordum.
Koray altımda debelenip, gözyaşları sel gibi akarken "son bir sistem kaldı. " deyip Koray'ın ağzını açıp dilini tuttum. "Benim ismini söylemeye kıyamadığım sevdiğime sen Karım diyorsun. Vayy bee, cesur Koray" diğer elime küçük bir parça seçip dilinin ortasına sapladım ve dışarı doğru çektiğinde bir çığlık daha koptu.
Yerden elime doldurduğum cam parçalarını hepsini ağzına doldurup ağzına yumruk atmaya başladım.
Bak bakalım bir daha konuşabiliyor musun?
Yerde o kıvranırken ayağımı boğazına bastım. "Ölmeyeceksin, en azından şimdilik" dedim.
Ellerim, kollarım, kıyafetlerim kanlar içerisindeyken etraf aydınlanmaya başladı. "Burak bu adamın ölmesine izin vermeyin denemek istediğim bir şey daha var. " dediğimde başım dönmeye devam etti.
Gözlerim Maya'yı ararken onuda az uzakta oturmuş, dizlerini göğsüne çekmiş, kolarıyla kafasını sarmış bir vaziyette buldum.
Etrafıma baktığımda keyifle beni izleyen Yusuf kapıya yaslanmışken Burak, Koray'ın saçlarını okşayıp "bi'şey yok, bi'şey yok, bi'şey yok" diye teselli veriyordu.
"Çocuk dediniz" dediğimde "Can vardı içeride, midesi kaldırmadı dışarı çıktı" diye bana cevap verdi Burak.
Maya'nın yanına yaklaşmadan lavaboya geçip ellerimi kandan temizledikten sonra kollarına kan bulaşmış olan ceketi de üzerimden çıkarıp attım.
Maya'nın yanına ilerlediğimde bana bakıp "git yanımdan" deyip tekrar pencereye baktı. "İstesemde gidemem, ama bir daha asla senin karşında böyle bir şey yapmayacağıma söz verebilirim."
Maya bana bakmadan gülümseyip "Beni bırakmayacağına da söz vermiştin. " dedi
"Yanındayım işte"
"3 yıldır nerdeydin" derken bana bakmıştı. Ben onu kollarıma aldığımda "Bu ölmez ama bir daha konuşabileceğimizi sanmıyorum" dediğinde gülümsedim.
"Amacım buydu zaten, öldürmek isterdim ama boşanma dilekçesini kendi parmaklarıyla imzalayacak" Maya sıkıca belime sarılırken saçlarında öptüm.
"Bunu görmeni gerçekten istemezdim. "
Ben onu kendimle beraber yatağa yerleştirirken battaniyeyi de üzerimize örtüp kendime bastırdım.
🌺🌺🌺
"Çocuk seni bana kuma ol diye mi gönderdiler" diye seslendiğimde yer cücesi bana bakıp "Yaa git başka birini bul, bu benim aşkum" diye bağırdı Maya'nın elini tutup eve girerken
5 santim boyu var bana söylediklerine bak, kafayı yedirtir bu adama
"Maya bir şey de şu cüceye"
"Aşkım biyşey de şu deveye"
bitttttiiiiiiiiii
Nasıldı bölüm
Tabikiii harikulade ötesiydi.
Sizi kocaman öpüp gidiyorummmm. Ama dönüşüm muhtişim olucakk
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
82.59k Okunma |
8.89k Oy |
0 Takip |
65 Bölümlü Kitap |