37. Bölüm

(32.Bölüm) Ağlama

Elisa Türkoğlu
elisa_turkoglu

(Selim ve Nil herşeyi duymuştu. Hızlı bir şekilde ayakkabıllarını çıkarıp Fatih ve Ayşe nin yanına koştular. Selim hemen ikili koltukta oturan Fatih'in yanına geçti. Nil ise tekli koltuklardan birine oturdu)

 

Selim : Ne diyiyorsun baba sen? Be - ben

doğru mu duydum emanetçi Alperen mi?

 

Fatih : Oğlum e şey

 

Nil : Baba şeyi meyi yok herşeyi duyduk işte emanetçi Alperen dedin...

 

(Fatih yüksek sesle şöyle dedi)

 

Fatih : Tamam doğru, dedim - dedim ama bunu hiç kimseye söylemiyiceksiniz tamam mı?

 

(Nil ve Selim cevap veremeyip biz bunu saklayamayız dercesine şaşkın gözlerle birbirine baktılar. Gençlerden cevap gelmediğini gören Fatih tekrar uyardı)

 

Fatih : Çocuklar tamam mı dedim

 

Selim : İyide baba biz bunu nasıl saklayalım, bilmeye hakkı var

 

Nil : Hele ben hiç saklayamam

 

Ayşe : Babanızı duydunuz saklamak zorundasınız

 

Selim, Nil : Ama

 

Fatih : Bi kelime daha duymuyucam

 

(Nil sinirle ofladı, Selim ise onun aksine sakince sordu)

 

Selim : Neden baba?

 

Fatih : Herşeyin bir zamanı var oğlum

 

Selim : Peki tamam , nasıl istersen

 

Nil : Tamam değil, ben böyle birşey saklayamam bilmeye hakkı var

 

Fatih : İllaki öğrenicek zaten kızım ama şimdi değil

 

Nil : Yürümesini bekliyorsanız bu saçmalık, yürüyememe ihtimalide var baba... Belkide bir ömür boyu yürüyemiyicek ama buna rağmen kader onu seçtiyse bekletmenin bir manası yok aksine şimdi öğrense bu haldeyken bile buna razı olursa sonradan daha kolaylaşır hem belki ona bi umut olur

 

Selim : Baba Nil haklı, tamam söylemiyicem diyiyorum ama bu gerçekten uzun süre saklanacak birşey değil.

 

Fatih : Çocuklar anlıyorum sizi ama zamanı var. Asaf usta bilmiyor mu hemen söylemeyi, biliyor. Neden söylemiyor peki demek ki bi bildiği var. Hadi bana güvenmiyorsunuz, hocanızada mı güvenmiyorsunuz? Yapmayın lütfen!

 

Nil, Selim : Tamam...

 

Nil : Bu arada emanetçi konusunu ilk duyduğumdada aklıma direk Alperen gelmişti. Hiç şaşırmadım onun olmasına

 

(Nil tebessüm etti)

 

Fatih: Neden kızım?

 

Nil : Çünkü herkes ona çok güveniyor, düşmanı bile olsa rahatlıkla bir şeyini emanet edebilir bu vazifede en çok ona yakışırdı...

 

Selim : Öyle ben olsam yapamazdım mesela...

 

Fatih : Nedenmiş oğlum?

 

Selim: Bu çok büyük bir vazife Fatih Sultan Mehmetten kalan emanetleri korumak yani ben bu yükü kaldıramazdım herhalde

 

Fatih : Ben eminim sende çok güzel başarırdın oğlum ilk başta hiç kimse kaldıramaz zaten muhtemelen Alperen'de kaldıramıyıcak ama siz ona destek olucaksınız sırtındaki yükü beraber omuzluyucaksınız anlaşıldı mı?

 

(Selim ve Nil birbirine bakıp tebessüm etti sonra aynıanda Fatih'e cevap verdiler)

 

-Sen merak etme baba

 

Nil:Baba birşey sorabilir miyim?

 

Fatih : Sor bakalım

 

Nil : 3. Fatih kim peki?

 

(Nil göz ucuyla Selim'e baktı nedense 3. Fatihin ikizi olduğunu düşünüyordu çünkü takım kaptanı oydu ve herkesten daha farklı bir gençti, çocukluğuda öyleydi her zaman zekice ve mantıklı cevapları olurdu, bazen insanları şaşırtırdı ve gerçekten tam bir lider ruhluydu)

 

Fatih : Bununda zamanı var kızım, zamanı gelince öğreniceksiniz

 

Selim : Kimse gerçekten çok merak ediyorum

 

(Selim bunu söylerken kendinin olabileceğine dair aklının ucundan en ufak birşey bile geçmiyordu oda biliyordu 3. Fatihin Asiltürklerin soyundan biri olduğunu ama ona göre bu kişi ya Ali ya da Umut du veyada henüz dünyaya gelmemiş biriydi, Selim böyle söyleyince Fatih bi tedirgin olmuştu sonra şöyle dedi)

 

Fatih : Vakti gelince öğrenirsiniz, ben gidip bi hava alıyim

 

TAHİRGİLİN EV

 

(Tahir odasındaydı ve aile albümüne bakıyordu fotoğraflara baktıkça yüzünde tebessüm oluşuyordu her bir çevirdikçe dahada lezzet alıyordu ama bu lezetti uzun sürmedi bir anda gözüne başka bir albüm takılmıştı albümün bi adı yoktu normalde her albümde düğün albümü, aile albümü, çocukların albümü v.b gibi başlıklar yazardı bunda hiç bir şey yazmıyordu eline alıp açtığında içinde baş tacı ettiği, en değerlisini görünce gözleri doldu Hümeyra'nın o tebessüm dolu fotoğrafları onu çok duygulandırıyordu gözleri dolmuştu gerçekten çok özlemişti eşini her gün dua ederdi Allah seni başımdan eksik etmesin diye ama olmamıştı nasipti, hayırlısı böyleydi demekki ama yinede çok özlüyordu neden ben, neden diye haykırmak istiyordu ama yapamıyordu çünkü bu isyan olurdu fakat kabullenemiyorduda arada kalmıştı şuanda Allahtan tek istediği dayanma gücü ve sabır vermesiydi çünkü artık dayanacak gücü kalmamıştı bütün aksilikler asiltürkleri buluyordu gözlerine dolan yaşlar yavaş yavaş akmaya başladı bir yandanda mırıldanıyordu)

 

Tahir : Ah Hümeyram, güzeller güzelim canımın canı baş tacım sen gittiğinden beri bu oda çok soğuk ev garip gittiğim her yer bomboş geliyor bana, nasıl özledim seni bi bilsen...

 

(Tahir mırıldanmaya devam ediyordu fakat farkında değildi odanın kapısı aralıydı ve kapıya yaslanmış olan minik bir kız çocuğu burukça onu izliyordu, Hifaydı bu)

Hifa'nın ağzından : O gün odama geçerken tesadüfen babamın sesini duymuştum mırıldanıyordu, ne oluyor kiminle konuşuyor diye merak edip aralıklı olan kapının kenarına kendimi yaslamıştım ama gördüğüm manzara karşısında öylece kalmıştım babam annemin fotoğraflarıyla konuşuyordu ve ağlıyordu onu öyle görünce kalbime bi acı saplanmıştı çünkü ben babamı hiç ağlarken görmedim, o hiç ağlamazdı ki hep gülerdi, çok güçlüydü benim babam...

Yoksa ağlar mıydı, bize mi göstermezdi Aslında o sorunun cevabını o zaman almıştım hani derler ya çok gülen insanlara sahip çıkın çünkü onlar sizin görmediğiniz bir yerde ağlıyordur diye işte cevap buydu, o kişi babamdı evet o çok gülerdi, çok tebessümlüydü benim babam, yüreğinde herkese yetecek kadar merhamet vardı...Erkekler ağlamaz sanıyordum çünkü babamdan ve abilerimden öyle görmüştüm ama öyle değilmiş. Bende yanına gittim...)

 

(Hifa, Tahir'in yanına yaklaştı, Tahir'in başı öne doğru eğikti akbümden çıkardığı fotoğrafkardan biri elindeydi ona bakıyordu, Hifa usul usul babasına yaklaştı sonra yatağın ucunda oturan Tahir'in önüne geçmesiyle Tahir kafasını kaldırdı, Hifa bir anda karşısında dikilince gözyaşlarını silme fırsatı olmamıştı.)

 

Tahir : Meleğim

 

(Hifa önce babasının elindeki fotoğrafa baktı sonra babasından alıp fotoğrafı öptü sonra kalbine götürdü sımsıkı bastırmıştı fotoğrafa elleriyle daha sonra onu Tahir'in yanına koyup babasının ağlamaktan ıslanmış olan yanaklarını minik avuçlarının arasına alıp baş parmaklarıylada gözaşlarını sildi. Tahir ise hâla avuçları yanaklarında olan kızının minik ellerini kendi eliyle tutup avucunun içini öptü daha sonra tebessüm etti, Hifa üzgünce babasına bakıyordu)

 

Hifa : Ağlama

 

(Tek kelime "ağlama"... Bu kadardı tek kelimeydi ama etkisi o kadar büyüktü ki, Tahir'in yüreğine bir anda su serpildi sanki, tüyleri diken diken olmuştu çünkü kızı uzun zamandır konuşmuyordu ve belkide bir daha hiç konuşmayacaktı ama, o gün; Anlıkta olsa kızının kaybolan sesini bir kere daha duymuştu,şaşkınlık ve mutluluk duygularıyla oluşan karışık bir ifade belirdi yüzünde, göz be ekleri büyümüştü ve bir anda sarıldılar )

 

Tahir : Kı-kızım sen konuştun, konuştun

 

(Son kelimesini biraz daha yüksek sesle söylemişti bir kelimede olsa kızının konuşması onu çok mutlu etmişti hani bazen insan mutlu olunca içinde birşeyler hareketlenir kıpırdanır ya öyle olmuştu Tahir'de ve hüzünle kaplı olan yüzünün yerini kocaman bir gülümseme almıştı. İyice sarıldı kızına, iyice kokusunu içine çekti sonra sarılmayı bıraktılar. Tahir, Hifa ' nın başını okşayarak şöyle dedi)

 

Tahir : Kızım ağlama mı dedin sen

 

(Hifa tebessüm ederek olumlu bir şekilde başını salladı)

 

Tahir : Nasıl özlemişim o güzel sesini biliyor musun? Bir kere daha desen olmaz mı? Bir kere daha duysam sesini olmaz mı babacım

 

(Hifa'nın gülümsemesi kaybolmuştu, masumca başını öne eğdi. Kızının üzüldüğünü gören Tahir baş parmağıyla hafifçe kızının çenesinden tutup başını kaldırmasını sağladı ve şöyle dedi)

 

Tahir : Tamam Meleğim kaybolmasın o gülüşün sen yeterki gülümse biz bekleriz babacım, bekleriz...

 

(Hifa tekrar tebessüm edince tekrar sarıldılar Tahir Hifa duymasın diye sessizce ağlıyordu,bir yandanda kızına sımsıkı sarılıyordu, Hifa tekrar tamamen konuşur mu bilmiyordu ama bekliyecekti ve kızının kayboşan neşe dolu sesini tekrar duymak için çabalayacaktı)

 

1 HAFTA SONRA GÜNLERDRN PERŞEMBEYDİ

 

Asafgilin ev

 

(Erva hastaneden taburcu olalı 5 gün olmuştu bir kaç günde evde dinlenecekti oturmaodasında Asaf'ın onun için hazırladığı koltukta oturur pozisyondaydı Oğuzhan ise Eren ile bahöedeydi, Eren onu oynatıyordu Ceren ise bale kursundaydı, Sarp ( Buğra) ise zaten karakoldaydı Asafta kızının başucunda oturmuş ona yemek yediriryordu)

 

Erva : Baba çok şükür iyim ben yemeğimi artık yedirmene gerek yok ben yiyebilirim

 

Asaf : Biliyorum kızım biliyorumda bir kaç gün daha dinlenmen gerek okula tekrar başladığın zaman bırakıcam söz

 

Erva :Şurada kaç gün kaldı ki zaten pazartesi günü okula gidicem yatmaktan sıkıldım bahçeye çıkayım bari biraz

 

Asaf : Tamam yemeğini bitir söz veriyorum izin vericem, birazdan seninkilerde gelir olmadı birlikte çıkarsınız haa

 

Erva : Tamam

 

( O sırada Eren ve Oğuzhan eve girmişti, Oğuzhan ayakabbalırını çıkardığı gibi Asaf'la Erva nın yanına koştu, Eren'de arkasından yavaşça geliyordu)

 

Oğuzhan : Dede hayamın alkadasları bu günde mi gelicek bize

 

Asaf : Evet

 

Oğuzhan : Peri kızıda gelicek mi?

 

(Asaf ve Eren kimi kast ettiğini bildiği için normal karşılamıştı ama Erva bilmiyordu bu yüzden şaşırmıştı)

 

Erva : Peri kızı mı o kim birtanem

 

(Asaf'tan cevap gelmişti)

 

Asaf : Nil'i diyiyor kızım

 

Erva : Nil mi!

 

Eren : Sorma büyüyünce onunla evlenicekmiş beyefendi

 

Erva, Asaf : 😄

 

Oğuzhan : Yaa gülmeyin evlenicem ben onunla

 

(Erva ve Asaf'ın kahkahaları yavaşlamıştı)

 

Erva : Tamam tamam

 

(Eren fırsattan istifade, Oğuzhanla şakalaşır)

 

Eren : Yalnız aslan parçası Nil senin için biraz büyük değil mi?

 

(Oğuzhan biraz sinirlenmişti)

 

Oğuzhan : Nolmuş büyükse olamaz mı? Bence olur

 

Asaf : Tamam ya kızdırmayın Oğuzhan abimizi olur diyiyorsa olur

 

(Asaf çaktırmadan bıyık altı gülüp Erva'ya göz kırpar)

 

Eren : Bence olmaz

 

(Oğuzhan kaşlarını çatıp bağırır)

 

Oğuzhan : Yaaaa

 

Asaf : Ereeen tamam oğlum uğraşma çocukla

 

Eren : Tamam ya

 

(Erva' ya döner)

 

Eren : Pişşt abisinin gülü var mı bi ihtiyacın

 

(Erva, gerçekten abisi gibi sevdiği Eren'in bu hallerine bazen sinirlensede bazen çok hoşuna gidiyordu tebessüm ederek şöyle dedi

 

Erva :Yok abicim sağol

 

Eren : İyi, amca ben biraz odamdayım

 

Asaf: Tamam oğlum

 

(Eren tam gidicekken Erva şöyle dedi)

 

Erva : Aslındaaa

 

(Eren ona desipini anlamış olmalı ki tekrar önüne döndü)

 

Eren : Söyle bakalım

 

Erva :Ya Eren su getirsen olur mu?

 

(Bitmiş olan bardağını Eren ' e doğru uzattı. Eren' de göz devirerek bardağı almaya yeltendi alırkende şöyle dedi)

 

Eren : Hey Allahım ya

 

Erva : Ne var ya sen demedin mi bi ihtiyacın var mı diye söylüyorum işte

 

Eren : Doğru dedim

 

Erva : Eeeee

 

Eren : Boynumuz kıldan ince Erva hanım siz ne derseniz o

 

(Güldü, Erva'da gülerek karşılık verdi. Sonra su getirmek için mutfağa gitti)

 

HASTANE

 

(Nil okuldayken düşmüştü ve kol dirseğini betona vurmuştu betondan dolayı kesilince ne olur ne olmaz diye hastaneye götürmesi için Fatih'i aramışlardı oda hastaneye getirmişti. Alperen ve Tahir'de onlarlaydı çünkü Alperen'in de fizik tedavisi vardı birlikte gelmişlerdi, Alperen'in fizik tedavisinin başlamasına 15 dakika vardı bu yüzden ilk önce Nil'i baktırdılar. Onur muayene ettikten sonra şöyle dedi)

 

Onur : Mühim birşey yok ama beton kesiği olduğu için tetanoz aşısı vurulması gerek

 

Fatih : Onun için getirmiştik zaten beton kesiği ya tetanoz bakterisi olabilir diye

 

Onur : İyi yapmışsınız

 

Nil : Onur abi vurulmasam olmaz mı ya beni kan tutar

 

Onu : Olmaz

 

Nil : Of ya

 

Alperen : Korkma biz buradayız, kapının önünde seni bekliyicez gözlerini kapat ve 10 a kadar say açınca herşey bitmiş olucak merak etme.

 

(Nil tebessüm ederek cevap verdi )

 

Nil :Tamam

 

(Onur'da bir yandan aşıyı hazırlıyordu daha sonra Alperen ve Tahir odadan çıktı)

 

Fatih : Kızım istersen elimi sıkabilirsin

 

Nil : Sağol babacım, gerek yok o kadar büyütecek birşeyde yok aslında ama ben bir an panik oldum

 

Onur : Sen şimdi Alperen'in dediğini yap hiç birşey hissetmiyiceksin, gör bak hemen biticek

 

(Nil olumlu bir şekilde başını sallayıp, hafif omuzunu açmıştı. Daha sonrada Alperen in dediklerini aynen yapmaya başladı yavaş yavaş saymaya devam ederken Onır yaklaşıp aşıyı yaptı. Nil sekiz diyemeden herşey bitmişti)

 

Onur : Tamamdır bitti

 

(Nil gözlerini açtı)

 

Nil : Nasıl ya hiç hissetmedim bile

 

(Onur gülümsedi)

 

Onur : Geçmiş olsun

 

Fatih : Sağol Onur. (Nil'e döndü) Hadi kızım gidelim

 

(Nil tamam anlamında başını sallayıp sedyeden indi ve ceketini giydi sonrada odadan çıktılar. Tahir ve Alperen kapının önünde onları bekliyordu,Alperen biraz endişeli bir ses tonuyla sordu )

 

Alperen : İyi misin?

 

Nil : İyim sağol, dediklerini yaptım ve hiç hissetmedim bile

 

(Hep birlikte gülümsediler)

 

Fatih : Eveet hadi bakalım aslan parçası sıra senin kontrolde

 

Tahir : Fatih, Alperen'in fizik tedavisi biraz uzun sürüyor siz beklemeyin gidin isterseniz

 

Fatih : Olur mu abi öyle şey birlikte çıkarız benim bi işim yok

 

Nil : Benimde yok amca zaten buradan çıkınca hep birlikte Ervagile gidicez

 

Tahir : İyi o zaman, hadi bakalım

 

(Gittiler)

 

2 SAAT SONRA ERVAGİLİN EV

 

(Eren ekmek almak için markete gitmişti Asaf ise namaz kılıyordu o sırada kapı çaldı, Erva tam kapıyı açmak için hareketlendiği anda Ceren'in sesini duydu)

 

Ceren : Ben bakarııım

 

(Gidip kapıyı açtı gelenler Selim, Akın, Taner, Yağmur ve Tuğçeydi)

 

Ceren :Hoşgeldiniz

 

Selim : Hoşbulduk prenses

 

(Erva içerden seslendi)

 

Erva : Cereen kim gelmiş birtanem

 

( Tam o anda Selim, Akın ve Yağmur odaya girmişti)

 

Selim : Biz geldik

 

(Yağmur koşup, Erva ya sarıldı, Erva da bir yandan sarılıyor bir yandanda Selim'e cevap veriyordu)

 

Erva : Hoşgeldiniz

 

Selim: Kusura bakma anca gelebildik

 

Akın : Aynen Ömer hoca sağolsun turnuvaya az kaldı ya antreman yapıyorduk

 

Erva : Sorun değil Alperen ve Nil nerede

 

(Tam o anda Tuğçe ve Taner'de içeriye girdi, Erva onların gelmesini beklemiyordu ve şaşırmıştı çünkü diğerleri kadar hoşlanmıyor ve güvenmiyordu onlara ama onu ziyarete gelmeleri hoşuna gitmişti bazı değişiklikler olduğunun farkındaydı Erva'nın yüzündeki şaşkın ifadeyi fark eden Taner rahatsız olduğunu düşünerek şöyle dedi)

 

Taner : Biliyorum bizden pek hoşlanmıyorsun, haksızda sayılmazsın ama bir geçmiş olsun diyelim dedik

 

(Erva tebessüm ederek cevap verdi)

 

Erva :Estağfurullah , iyi yapmışsınız sağolun

 

(Selim'e doğru çevirdi başını)

 

Erva : En son Alperen ve Nil diyiyorduk niye gelmediler

 

Selim : Ya Nil'in ayağı kaydıda beton kolunu kesti babamda tetanoz filan olur diye hastaneye götürdü, Alperen'in de kontrolü vardı zaten Amcam, babam, Nil işte hep birlikte hastaneye gittiler

 

Erva : Ne kontrolü bu sürekli birşeyde demiyorsunuz

 

(Yağmur sakince şöyle dedi)

 

Yağmur : Şey... Gelince kendin görürsün

 

Erva : O ne demek Yağmur

 

(Erva'nın endişelendiği fark eden Selim Erva için biraz korkar ve onu sakinleştirmek adına durumu uygun ve naif bir ses tonuyla anlatmaya karar verir)

 

Selim : Yok yok kötü birşey yok telaş yapma... Yanii

 

Erva : Selim düzgünce anlatsan mı artık.

 

Selim : Tamam anlatıcam (biraz duraksadı sonra anlatmaya başladı ) Patlamada Alperen in omuriliği hasar almıştı. Sinirlerde sıkışması var bu yüzden şuanda belden aşağısı tutmuyor fizik tedavi görüyor

 

(Erva panikle bir yanda doğrulunca canı acır ve sızlanır.Selim ve Yağmur yardım etmek için ayağa kalktı. Bir kolundan Yağmur tutarken diğer kolundanda Selim tutup yavaşça geriye doğru yaslanmasını sağladılar bunu yaparkende Selim şöyle diyiyordu)

 

Selim : Şşş şşş tamam yavaş yavaş

 

(Erva'yı yerleştirdikten sonra tekrar yerlerine geçtiler)

 

Selim : İyi misin

 

(Erva endişeyle bağırarak konuşmaya başladı)

 

Erva : Ya iyim ben nediyorsunuz siz ne demek belden aşağısı tutmuyor

 

(Selim çok endişelenmiştir)

 

Selim : Erva tamam sakin ol lütfen canın acıyıcak, bu geçici bir durum korkmana gerek yok

 

Selim'in iç sesi : Belkide hep böyle kalacak ama şuan sana bunu söyleyemem

 

(Diğerleride endişelenmiştir)

 

Akın : Evet evet yani sinirlerdeki sıkışma açılınca tekrar yürüyicek diyiyor Doktorlar

 

(Erva derin bi of çekmişti ve sakin olmaya çalışarak şöyle dedi)

 

Erva : Ya bana bunu ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz acaba ya farkındayım başka şeylerde saklıyorsunuz Lema'nın neden hiç gelmemesi gibi az çok tahminde edebiliyorum zaten... Ben yeni ayaklandım korkmiyim ya da başka birşey olmasın diye hiç birşey demiyorsunuz ama ben bekledikçe dahada kötü oluyorum niye anlamıyorsunuz, adam akıllı anlatın herşeyi

 

Akın : Yok ya ne saklıyıcaz

 

Yağmur: Tabi canım

 

Akın : Lema'da şey

 

(Selim, Erva'nın bu tepkisine hak vermişti ve daha fazla saklamanın Erva'ya daha çok zarar verdiğine kanaat getirerek bu işi uzatmamaya karar vermişti...Olayı idare etmeye çalışan arkadaşlarını susturdu )

 

Selim : Arkadaşlar tamam, ben anlatıcam herşeyi

 

Yağmur : Selim...

 

Selim : Daha fazla saklamanın manası yok eninde sonunda öğrenicek bu şekilde ona dahada çok zarar veriyoruz

 

(Yağmur ve Akın başlarını sallayarak Selim'i onaylamıştı, Selim'de Erva'ya yaklaştı uzandığı koltuğun önüne oturdu ve şöyle dedi)

 

Selim : Sana herşeyi anlatıcam ama bi isteğim olucak sakin olucaksın söz mü?

 

Erva : Buna söz veremem sakladığınız şeye bağlı

 

Selim : Erva lütfen endişelendiriyorsun bizi

 

(Erva ağzıyla derin bir nefes verdi artık öğrenmek iatiyordu)

 

Erva : Önce Lema ve ailesiyle ilgili olan şeyi duymak istiyorum zaten eğer tahmin ettiğim şeyse...

 

(Devamını getirememişti gözleri dolmuştu ve zoraki yutkundu. Selim tahmin ettiği şeyi anlamıştı ama yinede sormak istedi, sesi titriyordu)

 

Selim : Tahmin ettiğin şey ne

 

(Erva tekrar yutkundu herkesin gözü dolmuştu. Asla inanmak ve söylemek istemediği o kelimeyi söyledi, sesi titriyordu )

 

Erva : Öldüler mi?

 

(Yağmur ve Akın'ın gözlerine haps olan yaşlar kendini serbest bırakmıştı, Selim ise kendini çok zor tutuyordu ve başını olumlu bir şekilde sallayarak asla istemediği onayı vermişti. Erva bu onayı aldığı gibi başını öne eğip elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı. Kendini daha fazla tutamayan Selim'de Erva'nın ağlamasıyla başını sağa doğru çevirip gözlerini kırptı ve onunda gözyaşları serbest kalmıştı ama sesli ağlamıyordu sadece gözyaşları akıyordu Erva hariç diğerlerininde öyleydi. Selim kendi gözyaşlarını silip hâla daha ağlayan Ervayla konuşmaya başladı. Sakinleştirici ve kıyamayan bir ses tonu vardı)

 

Selim : Erva tamam ağlama nolur

 

(Erva bir süre daha aynı şekilde ağladıktan sonra titreyen bir ses tonuyla derin bi of çekti Akın ve Yağmur'da Erva için hızlıca gözyaşlarını silip ona yaklaştılar Akın, yere koltuğun önünde oturan Selim'in yanına otururken, Yağmur'da koltuğun kenarında oturuyordu )

 

Erva : Hissetmiştim biliyor musunuz?

 

(Sağ elinin parmaklarıyla sağ yanağındaki gözyaşını silip tersiylede sol yanağının gözyaşlarını sildi)

 

Erva : Hissetmiştim

 

Selim : Biz söylemek istemedik biraz daha toparlamanı bekleyecektik ama

 

Erva :Birşey değişmiyecekti ki hatta iyi ki söylediniz birşey bilmemek daha acı veriyordu çünkü

 

(Erva'nın sesi titriyordu sanki kendine ait bir parça ondan ayrılmış gibi canı acıyordu ama arkadaşları üzülmesin diye şimdilik acısını içşne gömmüştü gözyaşlarını tamamem sildi ve şöyle dedi)

 

Erva : Ben bi elimi yüzümü yıkayayım

 

(Ayağa kalkmak için hafif hareket edince hepsi yardım etmek için hemen ayağa kalktı)

 

Akın : Yardım ister misin?

 

Erva : Yok hallederim ben

 

Selim : Tamam nasıl istersen

 

(Erva odadan çıkmıştı banyoya gidecekti, belkide ağlamasına orada devam edecekti çok canı yanıyordu çünkü, Lema onun hem kuzeni hemde sırdaşıydı çok kısa zamanda çok güzel bir dostlukları olmuştu. )

 

Tuğçe : Bizde mi peşinden gitseydik acaba

 

Selim : Aslında iyi olur. Yağmur bir baksanız

 

Yağmur : Tamam tamam bencede iyi olur hadi Tuğçe gidelim biz

 

(Tuğçe olumlu bir şekilde başını salladı ve gittiler)

 

Selim : Biz üzülmeyelim diye daha fazla uzatmadı ama çok canı yanıyor biliyorum.

 

(Akın ve Taner birşey diyememişti, Selim'de yutkunup şöyle dedi )

 

Selim : Neyse bende gidip bi hava alıyim hemde babamları arıyim nerede kaldılar öğreniyimde biraz acele etsinler Erva 'nın kafasını dağıtmak için birşeyler yapsak iyi olur

 

Akın : Gelsinler yaparız

 

(Selim gitti)

 

"Aradan 1,2 saat geçmişti akşam exanının okunmasına 1 saat vardı. Alperen ve Nil henüz gelmemişti. Erva ise kıyafetlerini değiştirmek için odasına çıkmıştı arkadaşlarıda aşağıda onu bekliyordu Erva için bir sürprizleri vardı"

 

Akın : Hocam sorun olmaz değil mi yani Erva ya bir zararı olmaz değil mi ?

 

Asaf : Yok yok zaten pazartesi okula gelecek Onur yavaş yavaş yapmak istediği şeyleri yapabilir dedi yani dışarıyada çıkabilir, okta atabilir hepsini yapabilir dedide ben biraz endişelendiğim için kısıtlıyordum bazı şeyleri ama size güveniyorum dikkat edeceğinize adım gibi eminim hem ona iyide gelecek

 

Selim :Siz hiç merak etmeyin hocam Erva bize emanet akşam ezanı okunmadan evde oluruz

 

Asaf : Tamam dikkatli olun, benim bahçede ufak tefek işlerim var onları halledeyim Erva inince gidersiniz

 

Selim : Tamam hocam

 

Eren : Kardeşim Alperen ve Nil nerede kaldı ya

 

Selim : Ben konuştum direk oraya geçecekler

 

Eren : Ha iyi o zaman

 

Taner : Akın, biraderim sen bırakmadında biz gitseydik iyi olurdu ya, yeterince rahatsızlık verdik zaten

 

Akın : Ya oğlum saçmalama durun işte

 

Tuğçe : Niye durucakmışız bizim burada ne işimiz var zaten anlamış değilim Taner ısrar etmese geleceğim yoktu

 

Yağmur : Napıyoruz biz sana Tuğçe, yiyiyor muyuz seni ?

 

Selim : Yağmur lütfen ya Erva yeterince üzgün zaten birde tartışma çıkarmayalım şimdi, Tuğçe lütfen biliyorum bizden pek hoşlanmıyorsun belkide kendince haklısın ama bir günlük idare etsen olmaz mı ? Ha gerçekten istemiyorsan gidin ama durmanız bizi çok mutlu eder...

 

(Tuğçe sert bir ifadeyle şöyle dedi)

 

Tuğçe : Ben sizden pek hoşlanmıyorum ama Erva ' da bizden hoşlanmıyor ben o rahatsız olmasın diye dedim

 

(Taner uyarırcasına Tuğçe' ye seslendi)

 

Taner : Tuğçeee

 

Yağmur : Bu saçma tartışmana Erva yı katma onunla âlakası bile yok geldiğinizden beri size karşı bir kere bile yalnış yapmadı, somurtmadı bile hatta memnun kaldı sen kendin istemiyorsun birde Erva'yı kullanıyorsun, Selim bırak ya istemiyorsa gitsin ...

 

(Eren hafif yüksek sesle şöyle dedi)

 

Eren : Yağmur yeter ya

 

(Yağmur sinirle derin bir nefes verdi.)

 

Yağmur : Ben gidip bi Erva ya bakıyim, hâla daha inmedi yardıma ihtiyacı olabilir

 

(Akın Erva'nın odasına çıkmak için merdivenlere doğru yürümeye başlayan kırılmış olabileceğini düşünen Yağmur'a

baktı ve kendince Yağmur'a hak veriyordu. Eren'e ise bağırdığı için biraz sinirlenmişti çünkü Taner ne kadar düzelmiş olsa bile Tuğçe yine aynı Tuğçeydi .)

 

Akın : Oğlum niye bağırdın kıza

 

(Eren birşey demeyip Taner ve Tuğçe ye çevirdi başını)

 

Eren : Kusura bakmayın

 

(Eren'in, Akın'a cevap vermemesi, Akın'ı daha çok sinirlendirmişti kendi kendine şöyle dedi)

 

Akın : Ya sabır

 

Tuğçe : Önemli değil

 

Taner : Asıl siz kusura bakmayın, özürdileriz

 

Selim : Önemli değil

 

(Tuğçe göz devirdi, Akın isehâla sinirliydi sakinleşmek adına hava almak istedi )

 

Akın : Müsaadenizle ben bi hava alıp geliyim

 

Selim : Tamam amcaoğlu

 

KARAKOL

 

(Zeyd bahçede tek başına oturuyordu, elinde bir fotoğraf vardı dalgın dalgın ona bakıyordu kısa bir süre sonra Barış elinde iki çay ile yanına geldi birini Zeyd'e uzatarak şöyle dedi )

 

Barış : Al bakalım içini ısıtır

 

(Zeyd kafasını kaldırıp ona çay uzatan Barış'a baktı ve tebessüm ederek şöyle dedi)

 

Zeyd : Eyvallah

 

(Zeyd çayı alınca, Barış yanına oturdu. Derdini anlamak istiyordu ve bir anda gülerek şöyle dedi)

 

Barış : Hayırdır sevdalı mısın, Aslan Zeyd?

 

(Zeyd gülerek cevap verdi)

 

Zeyd : Sevdalıyım ya

 

Barış : Öyle mi? Kime

 

Zeyd : Üstüne bastığım bu toprağa birde aha şu karşıda duran bayrağa

 

( Barış gülerek cevap verdi )

 

Barış : Çevirme konuyu ona herkes sevdalı sen sadete gel? Ne zaman bi boşluğun olsa seni hep burada dertli dertli elindeki o fotoğrafa bakarken görüyorum. Ne var o fotoğrafta bilmek isterim senin için sorun olmazsa tabi

 

(Zeyd derdine ortak olmak isteyen Barış'a tebessüm ediyordu ve elindeki fotoğrafı ona uzattı)

 

Zeyd : Al bakalım

 

(Barış alıp baktı daha sonra merakla sordu )

 

Barış : Kim bunlar

 

Zeyd : Anamla, babam kucaklarındaki bebekte abim

 

Barış : Her gün dertli dertli bu fotoğrafa mı bakıyordun sen

 

Zeyd : Evet

 

Barış : Ne oldu onlara

 

Zeyd : Annemle, babamı iki sene önce

bir kazada kaybettim

 

Barış : Başın sağolsun

 

Zeyd : Sağol

 

Barış : Ya abin ona ne oldu

 

Zeyd : Bilmem

 

Barış : Nasıl bilmem

 

Zeyd : Bilmiyorum işte bebekken kaçırılmış fotoğrafa bakıp nasıl bulabilirim ya da bulabilicek miyim diye düşünüyorum çünkü çok aradım ama bir sonuca ulaşamadım herkes bulamadıysan ölmüştür diyiyor araştırmaktan vaz geçmemi istiyor

 

(Barış elini, arkadan Zeyd ' in omuzuna koydu)

 

Barış : Herkes kim, kim kardeşim onlar sen millettin sözüne ne bakıyon belkide hayattadır, ayrıca kimsesizde değilsin biz varız

 

(Zeyd tebessüm etti)

 

Zeyd : Eyvallah Barış ama abim konusunda ümidim kalmadı...

 

Barış : Ümitsiz olmak en büyük yalnışlardan biri ümidini kaybetmiyeceksin "Ümitle korku arasında olacaksın" Ben yardım ederim sana birlikte ararız abini

 

Zeyd : Gerçekten yapar mısın bu iyiliği

 

Barış : Tabi yaparım niye yapmıyim ben arkadaşım için çiğ tavuk bile yerim

 

(Zeyd gayet samimi bir şekilde konuşan Barış'ın bu cümlesine hafif sesli güldü)

 

Zeyd : Yalan yok ben hepinizi çol sevdim ama bu kadar samimiyetlik kuran bir seni gördüm hemen arkadaşın mı oldum ya eğer öyleyse güzel

 

Barış : Niye öyle olmasın benim kanım kaynadı sana iyi çocuksun

 

(Zeyd tekrar güldü)

 

Zeyd : Sağolasın send eöyleain, hepiniz öylesiniz ilk geldiğimden beri çok sıcak karşıladınız beni

 

Barış : Eee bi zahmet sende artık bir Börüsün

 

Zeyd :Eyvallah

 

(Birlikte güldüler)

 

ORMAN

 

(Sekiz köşe Erva'yı ormandaki çalışma alanlarına doğru götürüyordu gözleri bağlıydı bir koluna Eren diğer koluna ise Yağmur girmişti )

 

Erva : Ya nereye gidiyoruz açın artık gözlerimi

 

Selim : Sabırlı ol, bekle biraz

 

Erva : Bütün bunlar senin planın demi Selim (Selim tebessüm etti) nereye gidiyoruz söyle artık, vallaha sıkıldım

 

(Yağmur sakin ve tatlı bir ses tonuyla şöyle dedi)

 

Yağmur: Boşuna gözlerini bağlamadık herhalde, niye söyleyelim

 

Eren : E, yani

 

Erva : Of!

 

Akın: Kızım ne sabırsız çıktın ya çocuk bekle diyiyor demi, bekle işte gelmek üzereyiz zaten

 

Erva : Ya napıyim zorla bağladınız gözlerimi birşeyde demediniz

 

Taner : Çok az kaldı

 

(Biraz daha yürüdükten sonra nihayet çalışma alanına gelmişlerdi )

 

Selim : Tamam tamam geldik

 

(Eren ve Yağmur Erva'nın kollarını bırakınca Selim bağladıkları bandanayı açtı)

 

Sekiz köşe : Sürpriiiiz

 

(Erva bir kaç kere gözlerini kırpıştırıp nereye geldiklerini anlayınca şöyle dedi)

 

Erva : Buraya ye geldik

 

(Hem sevinmişti hemde şaşırmıştı. Bir kaç metre arkasında duran Selim yanına gelip naif bir ses tonuyla şöyle dedi )

 

Selim : Özlemişsindir kapışmayı

 

(Erva kollarını bağlayıp cevap verdi)

 

Erva : Meydan okuyorsun yani

 

(Selim gülerek şöyle dedi)

 

Selim : Nasıl anlamak istersen

 

Erva : Kaybedince üzülme ama

 

Selim : Üzülmem

 

(Hep birlikte gülüyorlardı tam o anda Alperen ve Nil saklandıkları ağacın arkasından çıkıp konfeti patlatırlar, hepsi anlık irkilmiş olsada daha sonra hep birlikte kahkaha attılar onlar gülmeye devam ederken Alperen'in tekerlekli sandalyede olduğunu anlık unutmuş olan Erva, Alperen ' in o halini keni gözüyle yakından yüze görünce gülüşü yarım kalmıştı öylece Alperen' e bakıyordu, Alperen bunu fark edince Üzülmek yok der gibi içinde biraz umut , biraz hüzün olan bir gülümsemeyle karşıladı onu tam o anda Erva'nın yüzündeki tebessümde umut dolmuştu tabi içinde birazcık hüzün vardı ...

 

Arkadaşlarının üzülmesin, kafası dağılsın, mutlu olsun diye böyle çabaladıklarını fark eden Erva şimdilik bütün acılarını içine saklayacaktı.Çünkü o sekiz köşenin bir parçasıydı, sekiz köşe böyleydi işte birbirlerini üzmemek için kendi üzüntülerini saklardı ama Erva bunu hep yapıyordu çünkü o bir kardelendi )

 

Nil : Eee kapışıyor muyuz

 

Erva : Kapışıyoruz

 

Alperen : Sonrada üstüne güzeeel bir piknik yaparız

 

Erva : Piknik mi

 

Akın : Herhalde kızım sadece ok atmaya gelmedik ya

 

Selim : Ayneeen öyle hemde piknik yaparız dedik sen seversin piknikleri 🙂

 

(Erva kocaman gülümsedi)

 

Erva : Çok teşekkür ederim... Ee hadi başlayalım o zaman kim kim eşleşiyor

 

Akın : Vallaha ben Yağmurlayım da sizi bilmem

 

(Akın, Yağmur'a dönüp göz kırpar, Yağmur'da tebessüm eder, ama Alperen durur mu, durmaz Akınla uğraşmayı çok sever bunu herkes bilir ve şöye der)

 

Alperen: Sana noluyor birader abisi burada

 

Akın : Vallaha beni ilgilendirmez amcaoğlu ayarlayan Asaf usta o genelde böyle eşleştiriyor git Nil'le ol, Eren'le ol. Anladık abisin ama biraz rahat bırak kızı ya evde hep görüyorsun zaten

 

Selim : Yalnız Nil'inde abisi burada

 

(Nil göz devirir)

 

Taner : Siz Ervayla kapışıcaktınız hani, ne oldu

 

Alperen : Haa

 

Eren :Olmaz önce benden izi alması lazım

 

Erva : Sebep

 

Eren : E bende senin abin sayılırım

 

(Hep birlikte güldüler daha sonra Tuğçe samimi bir şekilde hafif gülerek şöyle dedi)

 

Tuğçe : Hepiniz delisiniz haa ne bu abilik sevdası Taner'de de oluyor arada anladık abisiniz ama abartmayın ya

 

Erva : Tuğçe haklı ben derim ki kızlar bir erkekler bir olsun bir hakem seçelim oda eşleşmeyi ayarlasın

 

(Selim baş parmağıyla, Erva yı onaylayarak şöyle dedi)

 

- Güzel fikir, hakem kim olucak peki

 

Taner : Lideriniz Selim değil mi o niye olmuyor

 

Akın : O olmaz kardeşim tarafsız biri lazım

 

Selim : E ben tarafsızım zaten

 

Akın : Yok yok Taner sen mi olsan acaba kardeşim

 

( Bunu diyince hepsi güldü daha sonra Alperen yan yana duran Selim ve Eren'e dönüp gülerek şöyle dedi )

 

Alperen : Köfteye bak sen tarafsız biri demişti birde demi

 

( Akın hariç hepsi tekrar güldü )

 

Akın : Ne âlakası var kardeşim istersen sen ol

 

Alperen : Tamam tamam şaka yapıyorum bana fark etmez

 

Erva : O zaman bencede Taner olsun, (Taner'e döndü) tabi istiyorsan

 

Taner : Herkese uyarsa olurum sıkıntı değil

 

Selim : Uyar mı herkese

 

(Hepsi başıyla onay verdi)

 

Taner : O zaman herkes yerini, okunu ve yayını alsın bakalım

 

( 5 dakika sonra hepsi hazır olur ve Taner sırayla çağırmaya başlar)

 

Taner : O zaman ilk yarışmacılar Eren ve Tuğçe olsun gelin bakalım

 

(ikiside yerini aldı)

 

( Tuğçe biraz hoşnutsuz bir ifadeyle şöyle dedi)

 

- Şansızlığa bak takımın nişancısıyla eşleştim

 

Eren : Merak etme çok yüksek nişan almam

 

Tuğçe : Tabikide alıcaksın adil bir yarışma olsun değil mi? Bütün gücünü göster çünkü ben öyle yapıcam

 

Eren : Peki

 

(Nil sessizce Yağmur ve Erva ' ya şöyle dedi)

 

Nil : Şu kızla aynı takımda olduğumuza inanamıyorum

 

Erva : Şşş

 

Taner : Hazııır, çeek, bırak

 

(İkiside 9 atar sonra Tuğçe yerine geçince yan yana yukarda duran 3 çift elle karşılaşır sırayla gülümseyerek Erva ve Nil' ile çakar Yağmur'a sıra gelince gülümsemesi kaybolur ve öylesine çakar. Yağmur ise bu tavrı karşısında diliyle dudaklarını ıslatıp göz devirir Akın ise gördüğü bu olay karşısında Tuğçe'nin tavrından dolayı ters ters bakışlar atarken Taner 'in sesiyle ona yönelir)

 

Taner : Akııın

 

Akın : Hı

 

Taner :Ve Yağmur sıra sizde

 

(İkiside yerlerine aldı birbirlerine bakıp tebessüm ettikten sonra atışlarını yaptılar Akın 10 atarken, Yağmur eli titrediği için 9 atmıştı. Akın kaybettiği için acaba üzüldü mü diye Yağmur'a bakınca Yağmur kocaman bir gülümsemeyle onu karşıladı )

 

Yağmur : Harikasın, tebrik ederim

 

(Akın tebessüm etti daha sonra ikiside yerlerine geçtiler sıra Alperen ve Nil'e gelmişti Taner çağırınca ikiside yerini aldı )

 

Alperen : Hazır mısın boncuk

 

(İkiside tebessüm ediyordu)

 

Nil : Her zaman

 

Alperen : Hadi o zaman

 

Selim : Hadi hadi uzatmayın

 

(Nil göz devirip atışını yapmak için yayını gerdi ve atışlarını yaptılar Alperen 9 atarken Nil ' de 10 atmıştı)

 

Taneer : Güzeeel! Şimdi Erva ve Selim gelin bakalım

 

(İkiside yerlerini aldı)

 

Taner : Evet gençlik beraberlik hâla yerini koruyor bakalım son atış birşeyleri değiştiricek mi?

 

Selim : Uzuuuunca bir aradan sonra tekrar merhabalar Erva hanım (Tebessüm etti)

 

(Erva hafif sesli gülerek cevap verdi)

 

Erva : Merhabalar Selim bey, nasıl özlemiş misiniz buraları

 

Selim : Sormayın hemde nasıl

 

(İkiside kahkaha atarken diğerleri konuşmaları ne zaman bicek acaba dercesine baygın bakışlarla onları izliyordu)

 

Selim : Şaka bir yana gerçekten çok özlemişim

 

Erva : Bende...

 

Eren : Başlasanız mı artık

 

Taner : Evet başlayalım sonra uzun uzun konuşursunuz... Hazırsınız demi

 

Erva : Ben çok hazırım

 

Selim : Bende

 

Taner : O zaman hazıııır, çeeek ve bırak

 

Selim : 9 / Erva : 10

 

Taner : Kazanan kızlaaar

 

(Erva bir sevinçle kızların yanına koşarken erkekler ise ağızları açık bir şekilde Selim'e bakıyordu, aynı şekilde Selim'de biraz şaşırmıştı çünkü hep 10 atardı ama başta Erva olmak üzere kızların kazanmasınada seviniyordu bir yandan. Erva Yağmur ve Nil ile sarılırken Tuğçe ' de göz deviriyordu kazandıklrına oda çok sevinmişti ama rakipleyle aynı takımda olmak biraz canını sıkıyordu çünkü alışkın değildi bu durumlara yinede ortamı bozmayıp onlara ayak uydurmayo tercih etti ve sarılan üçlünğn yanına yaklaşınca kızlar hemen onada sarıldılar Selim ise hala gülümsüyordu)

 

Taner : Hâla gülüyor ya, Selim farkında mısın kaybettiniz

 

Selim : Farkındayım

 

Eren : Bu sevinç niye o zaman görende sen kazandın zanneder

 

Selim : Dostlarımız kazandı diye somurtuyim mi kardeşim Allah Allah ne olmuş kaybettiysek birdahakinede biz kazanırız

 

Akın : Haklı

 

Taner : Haklıda böyle bir kapışma tekrar olur mu bilmiyorum yani kırk yıl düşünsem Tuğçe'nin sizinkilerle bir araya geliceği aklımın ucundan bile geçmezdi

 

Alperen : Sorma bende bizimkilere şaşırıyorum

 

(Akın kendi kendine söylendi)

 

Akın : Çok uzun sürmez merak etmeyin

 

Taner : Nasıl

 

Akın : Ha yok birşey kardeşim

 

(Kızların sevinmeleri bitince erkeklerin yanına geldiler)

 

Selim : Tebrik ederim berabere kalırız sanıyordum ama sen kazandın helal olsun

 

Erva :Teşekkür ederim

 

Alperen : Hepiniz çok iyidiniz gerçekten vallaha bravo

 

(Kızlar güldü)

 

Eren : E hadi acıkmadık mı

 

Taner : Size afiyet olsun biz artık gidelim

 

Selim : Niye ya dursaydınız keşke

 

Erva : Evet evet işiniz yoksa kalın piknik yapmadan göndermeyiz sizi

 

Taner : Sağol Erva ama Babam gelmeden evde olsak daha iyi olur

 

Tuğçe : Aynen biz artık gidelim herşey için çok sağolun

 

Alperen : Rica ederiz hoşçakalın

 

(Tam gidiyorlardı ki Tuğçe bir anda durup Erva'ya döndü)

 

Tuğçe : Erva bu arada Yiğit'in çok selamı vardı

 

Erva : A sahi o niye gelmedi

 

Tuğçe : Bir yere gidiceklerdi çok geçmiş olsun dedi, hepinize selamı var

 

Selim : Aleykümselam sizde selam söyleyin

 

Taner : Söyleriz görüşürüz

 

(Gittiler)

 

..... 

 

1 SAAT SONRA ASAFGİLİN EV

 

(Çocuklar henüz gelmemişti. Oğuzhan bahçede Nil için çiçek topluyordu, Ceren ise odasındaydı. Tahir ve Fatih oradaydı odada oturmuş çay içiyorlardı)

 

Asaf : Nasıl geçti fizik tedavi

 

Tahir : Pek iyi geçmedi usta

 

Asaf : Niye

 

Tahir : Alperen kabullenmiş bu durumu başarabileceğine inanmadığı ve morali olmadığı için tedavi zorlaşıyor. Onur ona umut verecek birşeyler olması lazım filan dedi yoksa işimiz zorlaşıcakmış bende napıcaz bilmiyorum

 

Fatih : Benim aslında bir fikrim var ama uygun görür müsünüz bilmiyorum

 

Asaf : Hayırdır

 

Fatih : Usta Nil ve Selim Alperen 'in emanetçi olduğunu öğrendi

 

Asaf, Tahir : Nee!

 

Tahir : N- nasıl oldu bu

 

Asaf : Her nasıl olmuşsa pek iyi olmamış

 

Fatih : Evet ikisinide zor zapt ediyorum özelliklede Nil' i böyle birşey saklayamam diyip duruyor ona göre Alperen'e şimdi söylersek bi umut olurmuş

 

Asaf : Haklı umut olabilir ama tamamen zıttıda olabilir

 

Tahir : Napıcaz peki

 

Asaf : Denemekten zarar gelmez

 

Fatih : Nasıl yani

 

Asaf : Yanisi madem öyle artık herşeyi anlatıcaz

 

Tahir , Fatih : Nee!

 

BÖLÜM SONU

 

"Evet uzun bir bölümdü , nasıl buldunuz"

 

"En çok hangi sahneyi beğendiniz"

 

"En duygulandığınız sahne hangisiydi "

 

" Erva'nın Lema'yı öğrendiği sahne nasıldı"

 

"Sizce Yağmur ve Tuğçe tartışmasında kim haklıydı"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

1 : Sizce Alperen ve diğerleri emanetçiyi öğrendiğinde ne yapacak?

2 : Yağmur' a donör hâla bulunmadı sizce ne zaman bulunacak? Bulunduğu zaman ya herşey için çok geç kalınmış olursa ne olacak?

3 : Zeyd'in abisi kim?

 

4: Geçen haftaki bölümdede Onur'un hikayesini öğrenmiştiniz sormayı unuttum sizce Onur'un ailesi kim?

 

( Gibi sorularınızın ve daha fazlasının cevabı çok yakında yeni bölümde sizlerle olacak şimdilik kendinize iyi bakın hoşçakalın 🤗)

 

Bölüm : 25.04.2025 11:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...