27. Bölüm

Psikopat 25. Bölüm Final bölümü:)

Dilan🖤🌛
dilan234

 

5 yıl sonra…

Bazı şeyler üzerinden ne kadar şey akıp geçerse geçsin unutulmaz. Daha doğrusu unutulmak istemez. İnsan saatlerce ağlar, ağlar ama hiçbir sonuca ulaşamaz. Hayatta ki tek varlığım dediğiniz insan bile ellerinizden kayıp gider. Pişman mıyım? Pişmanım. Belki daha önce gitseydim konuşsaydım onunla. Belki şuan ellerimi tutmuş olacaktı. Belki 22 yaşına birlikte girecektik. Belki her şeyi birlikte yapacaktık. Ama bitti. Hayatım o gün o hastane koridorlarında bitti. İlk ve son aşkım gözlerimin önünde acı çeke çeke öldü. Lakin ben bir şey yapamadım. Onu çok özlüyorum. Aradan seneler geçse de onu çok özlüyorum…Gözlerim dola dola anılarımızı hatırlıyorum…Onu unutamıyorum…Onu çok seviyorum. Keşke burada olsa yüzüne itiraf edebilsem…

Kıyafetlerimi giydikten sonra, ayakkabıma doğru eğildim. Ayaklarıma giydikten sonra. Telefonumu elime aldım. Ve Bilal’i aradım.

Bilal’in heyecanlı sesi anlaşılıyordu. “Yiğit neredesin sen? Hilal ile sabahtan beri seni bekliyoruz. O kadar ısrar ettin gidelim bakalım.” Dedi.

Ruhsuz ben. “Geliyorum Bilal sakin ol. Siz almadınız dimi?” Dedim.

Arkadan Hilal’in coşkulu sesi geldi. “Eee Yiğit ben alacağım dedin ya. Bu yüzden biz Bilal ile almadık.” Dedi.

O kadar ruhsuzdum ki mutlu olamıyordum bile. “İyi yapmışsınız ben alacaktım. Neyse ben kapatayım biraz sonra gelirim.” Dedim.

Telefonu suratlarına kapattım. O gün Toprağ’ın cansız bedenini gördükten sonra kimsenin duyguları umurumda değildi. Duygusuz bir robota dönüşmüştüm.

Hızlı adımlarla arabama bindim ve sürmeye başladım. Radyo da Toprak ile bizim şarkımız olan ‘Toprak Yağmura’yı’ açtım.

Evet aynı hisler belki yoktu ama. Sonuçta bu şarkı’yı dinlerken Toprağ’ımı hatırlıyordum.

Her bir melodisi, sözleri ruhsuz birine dönüşsem de gözlerimin dolmasına ve düşünmeme neden oluyordu.

Yanımda ki koltuğa bakınca Toprak aklıma geliyordu, önüme bakınca, arkama bakınca hiçbir zaman çıkmıyordu aklımdan.

Ve beni duygulandıran, dansımızı aklıma getiren o sözler başladı.

“Toprak yağmura ben sana aşık olduk yeniden…”

Devam etti. “İmkansız gibi görünen bu mesele…”

Devam etti ama hiç durmadı. “Girdi aklıma her gece tanıdık bir melodi. Sen miydin sebebi? Söylesene…”

“Bir kadın gelir değiştirir seni, alıştığın o sert kararlı o şeklini. Yüzbinlerce yıldır böyledir gider suyun kumsala vurması gibi….”

Nefes alamamaya başlıyordum. Aynısı oluyordu. Ölümünün 2. Günü gibi….

“Ve gök ağladı her sabah ben kayboldum yeniden. Şu camlardan süzülen tane tane..”

“Ve hep uykuya dalmadan düşündüğüm geceleri, o yazdığın dizeleri ezberimde…”

“Bir kadın gelir değiştirir seni alıştığın o sert kararlı şeklini, yüzbinlerce yıldır böyledir gider suyun kumsala vurması gibi…”

Ve tekrar ve tekrar melodiler…..

Ve tekrar ve tekrar düşünceler…

Ve tekrar ve tekrar ağlayışlar…

Ve tekrar ve tekrar anılar….

Ve tekrar ve tekrar aşk….

Sonunda gelmiştim de kurtulacaktım bu cehennemden. Kimseye belli etmek istemiyordum. Bu halimi. Sadece Toprağ’ım görsün istiyordum. Bu yüzden yüzümü temizledim. Ve arabadan indim.

Çiçekçi’ye geldiğimde Toprağ’ın en sevdiği çiçeklerden alacaktım ablasına.

Çiçekçi’ye söyledim. “Ben bir buket papatya alabilir miyim?” Dedim naifçe.

Çiçekçi gülümsedi. “Tabii ki de efendim.” Bir buket papatya’yı getirdi bana.

“Ne kadar?” Dedim çiçeklere bakarak.

Çiçekçi hemen yanıt verdi. “150 lira.” Dedi.

Elim cüzdanıma doğru gitti ve 150 lira’yı çıkardım. Çiçekçi’ye uzattım.

Sonra da çıktım oradan. Arabama bindim. Çiçekleri kokladım. Güzel kokuyorlardı ama Toprağ’ım kadar güzel kokmuyorlardı.

Bu sefer şarkı açmadım. Sonunda geldiğimde arabadan indim çiçekleri de unutmadım.

Hilal ve Bilal birbirlerine sarılarak konuşuyorlardı. O kadar birbirlerine aşıklardı ki beni görmüyorlardı bile.

Yanlarına ulaştığımda Bilal’in omuzuna hafifçe vurdum. Başını Hilal’den ayırarak bana döndü.

Beni görünce Hilal’den ayrılacağını düşünerek kollarımı açtığımda. Hilal ve Bilal kahkaha atarak gülüyorlardı.

Olanlara anlam vermeye çalışıyordum. Bilal Hilal’e bakıp aşık aşık gülümsüyordu. “Sence ben bu güzelliği bırakıp senin gibi öküze sarılır mıyım?” Dedi Hilal’e bakıp gülümseyerek.

Bıkkınlık ile. “Offf bırakma Hilal’ini bırak diyen oldu sanki. Merak etme kaçmıyor. Yanında. Alan yok.” Dedim ruhsuzca.

Bilal inadıma daha sıkı sarıldı. Kız boğuluyordu resmen. “Alamazlar zaten. Bir kez benim olan sonsuza kadar benimdir bırakmam.” Dedi aşık aşık Hilal’e sarılırken.

Hilal’in elleri ile yardım işareti yaptığını gördüm. Kız boğulmuştu Bilal’in kollarında.

Sessizce. “Biloli kız boğuluyor.” Dedim.

Bilal umursamayarak daha da sıkı sarıldı. “Lan boğuluyor diyorum!” Dedim bağırarak.

Bilal beni ciddiye alıp kızı bıraktığında kız kollarında son anda ölecekti ben kurtardım çok şükür.

Bilal Hilal’e döndü. “İyi misin tatlı kızım?” Dedi.

Hilal ise. “İyiyim, iyiyim birtanem.” Dedi.

Gerçekten şu aşıkların arasından kaybolmak istiyordum. Bir an önce kurtulmak istiyordum. “Artık içeri gireceğiz değil mi?“ dedim onları dinlemeden.

Hemen önlerinden çiçeklerimle yürüdüm. Yukarı katta çıktım. Kapı’yı çaldım. Ablası sonunda açmıştı.

Ablası şaşırmamıştı her hafta ona çiçekler getirirdim. “Yiğit. Yine mi?” Dedi çiçeklere bakarak.

Ablasına baktım. “Her zaman getireceğim.” Dedim.

Ablası bıkkınlıkla içeri’yi gösterdi. “Geç bakalım içeri.” Dedi.

Arkamdan Bilal ve Hilal de gelmişti. Ablası onlara da bakarak. “Anlaşılan bugün yalnız değilsin. Gençler siz de buyurun geçin içeri.” Dedi zorunlu bir gülümsemeyle.

Üçümüz de içeri geçtik. Alışmıştım her hafta gelirdim illa ki buraya.

Ablası kapı’yı kapattı ve bize döndü. “Tatlı yapmıştım. Dilerseniz size de bir tabak koyayım.” Dedi.

Benim yerime Bilal konuşmuştu. “Yok lütfen zahmet etmeyin. Biz zaten yemeğimizi yiyip geldik bu güzel teklifiniz için çok teşekkür ederiz.” Dedi kibarca.

Ablası. “Yok olur mu öyle şey? Yiyin bakalım ne olacak?” Dedi.

Gülümsedim. Toprak ne kadar inatçıysa ablası da öyleydi. Bu yüzden ısrar etmeyecektim.

“Peki.” Dedim.

Tatlıları yedikten sonra, biraz sohbet ettiler. Ben değil. Ben Toprağ’ımın odasına girmek istiyordum.

Ablasının sesini duydum. “Yiğit Toprağ’ın odasına gitmek istiyorsan, gidebilirsin.” Dedi.

Bu güzel teklife hayır diyemeyecektim. Gülümseyerek. “Hayır diyemem.” Dedim.

Sonra hemen Toprağ’ımın odasına yöneldim.

İçeri geçtim, çerçevelerine baktım. Bir fotoğrafı masanın üstündeydi. Aldım kızıl saçlarını okşayıp, dudaklarına, yanaklarına, yeşil gözlerine öpücük kondurdum. Fotoğraf’ın üstünde ağladım ve sarıldım….

Final bölümü…

Yazardan not: “Koskoca bir 9 ay gözlerimin önünden geçti final bölümünü yazarken, böyle bitirmek istemezdim üzgünüm. Ama olanlar böyle oldu. Her şeye rağmen Toprak ve Yiğit ile kalın. Bir diğer ki kurguyla görüşmek üzere seviliyorsunuzz💙🥺🌸”

 

Bölüm : 25.05.2025 18:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...