18. Bölüm

PSİKOPAT 16. BÖLÜM

Dilan🖤🌛
dilan234

Yiğit gitti, ben kaldım konferans salonunun tam ortasında. Sadece ben, kendi sessizliğimi dinledim. Yere çöktüm, ve ağlamaya başladım. Sadece ağladım, sadece ağladım.

Ağlamaktan sonra, Alaz'ın yanına gittim. Yiğit'in nerede olduğunu soracaktım ona. Belki biliyordu. Alaz, basketbol sahasında maç yapıyordu.

Alaz'a seslendim. " Alaz !"

Duymadı, tekrar seslendim. " Alaz !"

Başını sessin geldiği tarafa doğru, çevirdi. Yani bana doğru çevirdi. Anlamaz gözler ile bana baktı. Efendim demek istiyordu gözleri sanki....

" Bir gelir misin ?" Başını tamam demek anlamıyla salladı. Koşarak, yanıma doğru yaklaştı.

" Efendim ?"

Korku ile sormaya başladım. " Yiğit, nerede biliyor musun ?"

Sinirle sırıttı. " Ne istiyorsun ondan hala ? Yetmedi mi üzdün işte ?"

Gözlerim doluydu. " Bilmiyorsun..."

Eli ile, ufacık bir şekilde beni sarsttı.

" Bara gitti. Kaan'ın barına."

Kahrolmuş bir ifadeyle ona baktım. Ve anlamaz gözlerle. Kaan gitmemiş miydi ?

" Ne.... Kaan.... Gitmemiş miydi?" Dedim şaşkın sözlerle.

" Git ve öğren, ona bir şey olmasını istemezsin herhalde..."

Başımı evet anlamında salladım, salondan hızlıca koşarak çıktım. Ellerim ve ayaklarım titriyordu. Çantamı bile düzenlemeden çıktım oradan son kez. Ağlayarak, taksi'ye bindim. Kaan'ın barına sonunda gelmiştim. Arabadan çıkıp, hemen bara girdim. Hala ağlıyordum, bardan ses gelmiyordu.

Yavaşça içeri girdim, etrafıma bakındım. Ta ki yerde ki Naz'ın ve Duru'nun cesedini görene kadar. Ellerim ve ayaklarım titriyordu, ellerim ile ağzımı kapattım. Naz'ın ve Duru'nun yüz hatlarını inceledim. Her bir parçasını. Ağlamaktan gözlerim şişmişti. Önümde Pelda'yı gördüm.

" Sana acı çektirmek, bu kadar kolay mıydı Toprak ?"

Onu görünce, şoka girdim.

" Noluyor burada ?" Sonra bilincimi kaybettim, gözlerim kapandı. Kendime Geldiğimde karşımda tonlarca polis gördüm, önümde hala Naz ve Duru vardı. İçim kelepçe'nin soğukluğundan ürpermişti sanki. Sanki bu anı önceden de yaşamıştım. Düşünmeye çalışmıştım. Şu sarı saçlı kız, Hah Duru'nun ölümününde de bunu yaşamıştım. Ama tek bir sorun vardı. Ben niye buradaydım ? Önümde niye Duru ve Naz vardı ?

" Napıyorsunuz ?" Dedim titreyen ve korku dolu sesim ile.

Sanki daha önce karşımda ki polisi tanıyordum. Bana keskin bir bakış attı.

" Demek sen yaptın?" Şok içindeydim, ne diyordu bu adam ? Ne yapmıştım ki ben?

" Anlamıyorum ne yaptım ben ?" Sonra bir çift aile yanıma geldi.

Orta yaşlı kadın, bana acımasız ve hayal kırıklığıyla bakıyordu.

" Bunu en yakınına nasıl yaparsın ? Sana inanmıştık Toprak, ona bunu nasıl yaparsın ?"

Ben bu kadını tanımıyordum. Ben Naz'a bir şey yapmamıştım ki.

" Hanımefendi ben Naz'a bir şey yapmadım !"

Kadın ağlayarak bağırdı. " Nasıl yapmadın ? Nasıl hala bizi kandırıyorsun !" Tanımadığım adam, kelepçeli ellerimden tuttup beni araba'ya bindirdi.

Belki de şimdi son kez, gökyüzüne bakıyordum, belki artık asla yıldızları göremeyecektim, artık güneşi göremeyecektim, artık sevdiklerimi göremeyecektim. Artık, ablamı göremeyecektim. Yiğit'i göremeyecektim, kim nereden bilebilirdi ki? Acaba ben gerçekten katil miydim? Ben böyle bir şey yapmış olabilir miydim? Ben en yakınımı öldürmüş olabilir miydim? Ben gerçekten hasta olmuş olabilir miydim? Bunları düşünürken, arkada ki Yiğit'in sesi beni bu kötü düşüncelerden ayırdı. Şok içinde ona baktım, ağlıyordu. Kim bilir bana bakınca ne görüyordu? Kim bilir beni görünce nasıl hissediyordu? O da katil olduğumu düşünmüş olabilir miydi? Elini araba'nın camlarına vurdu. Sol gözümden akan gözyaşlarım dudaklarımın üstüne gelmişti. Gözyaşlarım, istemeden çıkıyordu, istemsizce çıkıyordu. Titreyen elleri ile, araba'nın camına kalp çizdi. Polisler, onu tuttuyordu. Ama o kendinden emin değildi, iyi değildi, hepsi benim yüzümdendi. Araba son süratle yol aldı. Yiğit, araba'nın arkasından koşuyordu. Ama, hiçbir şeye yaramadı. Koştu, koştu ama durmadı, ağladı sel oldu gözyaşları, ama durmadı. Araba, uzaklaşmıştı. İçim hala, kelepçe'nin soğukluğundan dolayı ürperiyordu. Aklım hala, Yiğit'in harap olmuş yüzündeydi. Kim bilir şuan neler hissediyordu? Kim bilir belki de şuan iyiydi, belki unutmuş da olabilirdi. Araba durdu, bedenim resmen bana haykırdı. 'Yaptın mı? Dedi, bunu yaptın mı?' iyi değildim, akli dengem yerinde değildi. Polis, kelepçeli ellerimi tuttup, karakola girdik. Kafa'yı yiyordum. Resmen kafayı yiyordum.

Keskin bakışlı yanımıza doğru ilerledi. " Hatırladın mı?"

Harap olmuş yüzüm, ona döndü. "Neyi?"

Başını iki yana olumsuz bir şekilde salladı. "Sana Yiğit'e aşık mısın ? Demiştim."

Hala gözlerinin ardında ki kalabalık düşünceleri okumaya çalışıyordum. Kimdi bu adam? Ne istiyordu?

" Sen kimsin? Sanki seni hatırlıyor gibiyim, gözlerin ve bakışların bana olumsuz bir günü hatırlatıyor." Dedim.

Sinirle yüz hizama baktı. " Dalga mı geçiyorsun ? Duru'nun ölümünde seni sorgulayan polis benim."

Derin bir nefes aldım. " O sarı saçlı kız..."

Karakola doğru ilerledik, aklım hala Yiğitteydi. O iki çift hala buradaydı, bana bakıyorlardı.

" Yazıklar olsun Toprak ! Yazıklar olsun sana!"

Kabullenmek istemezken, beynim sen yaptın ! Diyordu, ama hatırlamıyordum. Ben yaptım mı bilmiyordum ? Ben yapmış mıydım? Ben onu öldürmüş olabilir miydim? Ben yapmadım, öyle biliyorum.

Oradan geçtik, beni hapishane'ye götürdüler. Üstüme kapıyı kilitlediler, sanki özgür olmak isteyen bir kuş gibiydim. Ne yaptığımı hatırlamayan bir hasta gibiydim, sanki yapmıştım, ama hatırlamıyordum. Düşündüm, bir şey bulamadım. Aklım el vermiyordu, ben ne kadar burada kalacaktım ? Ne kadar kalabilirdim? Yemek getirdiler yemedim, yemem için zorladılar yemedim, konuştular dinlemedim. İlk kez özgürlüğü kısıtlanmış biri gibi yaşıyordum ilk kez tutsaktım. Kapı sesini duyduğumda, ürperdim.

Sarı saçlı polis ciddiyetle konuşuyordu. " Ziyaretçin geldi, ne çok sevdiğin varmış?"

Başımı yerden kaldırıp ona baktım. Ziyaretçi mi ? Ablam mı gelmişti yoksa?

" Kim ?" Dedim.

Tekdüze bir cevap verdi. " Gel de görürsün."

Ayağa kalktım, ve beni ziyaretçi odasına götürdüler. Gördüm Peldaydı. İyi de onun burada ne işi vardı ?

Pelda beni görünce, mutlulukla sırıttı.

" Hay aksi, oyun işlemedi gördün mü?"

Pelda'ya sinirle baktım, olanlara anlam vermeye çalışıyordum.

" Sen yaptın.."

" Evet, ben şikayet ettim. Ama takıldığın bir nokta var, katil olan sendin ve ben de gerçekleri açığa çıkardım, bu kadar aslında.."

Kaşlarımı çattım. " Ben kimseyi öldürmedim, bana iftira attın. Amacın neydi ?"

" Vay be artık gerçekler iftira mı oluyormuş ?"

Bağırdım. " Benimle oyun oynama, ben kimseyi öldürmedim !"

Gardiyan, sessiz olmam için uyarıda bulundu.

" Toprak, kendini kandırma ! Hem kardeşini de öldürmüştün!"

Ellerim ile yüzümü ovaladım. " O, o zaman olan aptalca bir şeydi. Şimdi ki doğru değil, ben bir şey yapmadım."

Bana baktı kurnazca. " Peki, niye seni şikayet ettim ? Yiğit'i de şikayet edebilirdim. Ama sen yaptın !"

Ellerim ile kulaklarımı kapattım. "Kahretsin ben bir şey yapmadım, yapmadım işte ! Ben yapmadım bilmiyorum, gel artık aklıma gel artık gel!"

Pelda elleri ile polis'i çağırdı. " Polis hanım, bakın yine kriz geçirdi, iyi değil o ! Panik ataklar geçiriyor!"

Polis, sıkıca kollarımı tuttup, beni yine odama attı. Ağlamaktan başka elimden başka bir şey gelmiyordu. Sanırım hatırlamam gerekiyordu. Ben gerçekten katil miydim?

Son

Sizce Toprak katil mi?

 

Bölüm : 15.01.2025 15:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...