16. Bölüm

PSİKOPAT 14. BÖLÜM

Dilan🖤🌛
dilan234

(Yazar'ın anlatımıyla.)

Toprak, yaşadığı şoktan sonra, kendini tutamayacak bir biçimde yere çakıldı. Ve bilincini kaybetti. Yiğit, Toprak hakkında öğrendiği bu gerçeğe rağmen, Toprağ'ın yanına koşmaya başladı. Yanına yaklaştığında, ellerini tuttu. Öptü.

Sesi titriyordu. " Toprak, güzelim....noldu sana ? kendine gel !" İkisi de birbirine deli gibi aşıktı. Yiğit'in aşkı Toprak hakkında öğrendiği gerçeğe rağmen, nasıl sarsılmadıysa, Toprağ'ın ki hemen sarsılmıştı bile. Aşık olmasına rağmen, canını verecek kadar sevmesine rağmen, bunu ne kendine ? Ne de Naz'a yapmak istemiyordu...Yiğit'e her ne kadar aşık olsa da. Sanki, Yiğitle beraber olsa, Naz'a ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Bu fedakarlıktan başka bir şey değildi.

Gizemli kız, gözleri dolu dolu Yiğit'e ve baygın bedeni olan Toprağ'a bakıyordu. Yiğit, Toprağ'ın başında ağlıyordu. Gizemli kız ise, Yiğit'i takıntı haline getirdiği için onu kıskanıyordu. Bu yüzden gözleri doluydu. Her ne kadar duygusal olsa da, içinde biriktirdiği intikam ve hırs duygusunu salamıyordu içinden. Bu intikam ve hırs duygusu tüm etrafı sarabilecek boyuttaydı. Bunun durdurulacak bir tarafı yoktu zaten.

" Öyle mi Yiğit.....onun için ağlayacak kadar onu seviyorsun....peki, onun arkadaşına bunu nasıl yaptın ? Bu kadar sevdiysen."

Cümlesini devam ettiremiyordu. " Bu kadar aşık olduysan. Niye yaptın ?"

Yiğit, Toprağ'ın narin bedenini sarsmamak için, yavaş bir biçimde ayağa kalktı. Onu o kadar seviyordu ki, baygın bedenini sarsmamak için, onu incitmemeye dikkat ediyordu. Bu çok barizdi.

Gözlerinden yaşlar boşalıyordu, gizemli kız'ın yanına yaklaştı. O kadar öfkeliydi ki, ortalığı yıkıp dökmek istiyordu.

" PELDA!" Dedi bağırarak. Gizemli kız, başını yukarı kaldırdı. Onun ismini, nereden bildiği hakkında şaşkındı.

" Ne ? (!)" Dedi, titrek ve korkak sesiyle.

Yiğit, işaret parmağını onun yüzüne doğru salladı.

Sinirli bir biçimde sırıttı. " Pelda, ismin Pelda ! " Elleri ile, onu sarstı.

Pelda, kendi ismini onun ağzından duyduğu için, titriyordu. Soğukluğunu ne kadar korumaya çalışsa da. Yiğit, Pelda'yı yakasından tuttup onu duvara doğru itti. Pelda, acı'yı hissedip inledi.

Yiğit, sinirli bir biçimde yeniden ona baktı.

" Ne oldu ? Acıdı mı Pelda? Kusura bakma, seni düşünemedim... yerde ki kişi'yi daha fazla düşündüğüm için, sen aklıma gelemedin."

Yiğit, Pelda'nın böyle acı çektiğini bildiği için, ona böyle davranıyordu. " Konuşmuyorsun, bakıyorum."

Elleri ile, onu işaret etti. Onun tabiri ile, deniz yıldızı'nı. " Öldürmüş müydü kardeşini ? Nasıl öldürdüğünü de söylesene, neden öldürdü mesela ? Niçin öldürdü ? Amacı neydi ? Bunları da söylesene !"

Peldadan cevap gelmeyince, bağırmaya başladı.

" Hadi söylesene ! Söyle ! Söyle de, seni de şuan burada onun yanında öldüreyim."

Pelda, başını kaldırıp, Yiğit'in yüzüne baktı. Çünkü, biliyordu. Yiğit, yapmak istese yapardı. Gerekirse, onu buraya gömerdi.

" Ne yani ? Beni öldürecek misin ? (!)"

Yiğit, sinirle sırıttı. Yerde cinayet aleti vardı. Eline aldı, ve sallamaya başladı. Cinayet Aleti'nin üzerinde donmuş kan lekeleri vardı, en son bu cinayet aletine o zaman bakmıştı o gece, bu ona rahatsız hissettirmişti.

" Ne dersin ? Yapmamı ister misin ? Seni buraya gömmemi ister misin ?" Bunu kendisi de biliyordu, isterse Toprak için, tüm dünya'yı yıkıp geçerdi. Ama, içinde bir yerler de az da olsa, huzursuzluk vardı. Ya Toprak, onu affetmezse ne olurdu ? Nasıl yaşardı ? Üstelik, şimdi de Pelda çıkmıştı ortaya. Anlamıyordu, bir şeylerin ters gittiğini biliyordu.

Bu düşüncelerden arınarak, Pelda'ya tekrardan baktı. Hala, cinayet aletini sallıyordu.

" Niye cevap vermiyorsun Pelda ? Yoksa sen Yasemin ile iş birliği mi yapıyorsun ?" Pelda'nın gözleri açıldı. Elleri ile saçlarını kaşımaya başladı, Yiğit ise, sinir ile Pelda'ya bakıyordu. Belki bir kanıt bulabilirdi. Ama, bir türlü bir şey bulamadı.

" Yiğit, senin bu kadar aptal olduğunu düşünmezdim, Yasemin ve ben, yan yana bile gelemeyiz. Eski sevgilin ile namı değer seni seven kız, nasıl iş birliği yapabilir ki ? Hem, tanrı aşkına Yasemin mi yani ? Başka, kimseyi bulmadım da, bununla mı iş birliği yapacağım ?"

" Emin misin ? Belki de sen apta....." Dediği anda, Toprağ'ın kolunu tuttuğunu hissetti. İç sezgisi böyle diyordu çünkü, Topraksa, Topraktı. Ona bile bakmadan, bağırdı.

" Güzelim !" Arkasını döndü, ve ayakta duramayacak kadar halsiz ve bitkin olan sevdiğine baktı. Elleri belini sardı. Sıkıca ama, sanki bırakmak istemiyor gibiydi. Öyle gözüküyordu, gözlerinden yaş aktı Yiğit'in onu ilk kez böyle görüyordu, halsiz ve bitkin. Biricik sevdiği böyle değildi olamazdı da, Toprak, Yiğit'e aitti. Yiğit'e ait olan, hiç kimse güçsüz olmazdı, ağlamazdı. Deniz yıldızı, deniz mavisine aitti. Deniz yıldızı yaşam alanı deniz olmadan yaşayamaz. Deniz yıldızları, deniz'in serin ve ılık sularında yaşarlar. Kilometrelerce mesafe altından, bu hep böyle geçerli kalacaktı.

Yiğit, sevdiği'nin kulağına fısıldadı. " Hey bana bak, deniz yıldızı ağlayacak mısın ? Sen deniz mavisine aitsin, deniz yıldızları ağlayamaz...." Toprak, yaşadıklarına rağmen, istemsizce güldü. Burnunu çekiyordu, doğallıktan yanaydı her zaman. Hem kim demiş ? Bir insanın yanında burnunu çekemezsin diye. Yani, Toprağ'ın düşünme biçimi bu şekildeydi.

Toprak, kendini Yiğitten çekti, başı dönüyordu, Yiğit'i itti. Yiğit, Pelda'nın üzerine düştü. Yorgun ve argın gözleriyle Pelda ve Yiğit'e bakıyordu.

" Bana ne cürretle yaklaşırsın ? Benim tanıdığım deniz mavisi değilsin sen ! " Yiğit, Pelda'nın üzerinde gözlerini yummuş acı çekiyordu. Toprağ'ın da Yiğitten farkı yoktu. Toprak elleriyle saçlarını düzeltti. Yiğit ise hala Pelda'nın üzerinde.

" Kardeşimi yıllar önce...." Yiğit, bu sözü duyunca, anında Pelda'nın üzerinden kalktı. Pelda umutsuzluk ve hırs duygusuyla yerden kalktı.

Toprak, gözlerini dünyadan yumdu ve cümlesini devam ettirdi. " Kardeşim'i yıllar önce kaybettim, evet onu ben öldürdüm. Ama, daha 7 yaşındaydım, ailemin ölümünden 1 sene geçmişti. Şans eseri, bir üvey kardeşim ortaya çıktı, babam'ın gençken yaptığı evliliğinden kalan çocuğu. Evde tektik, ablam üvey annemleydi. Üvey kardeşim, annem'e hakaret etti, ama çok büyük imalardı bunlar. Karalamadan başka bir şey değildi. Anlık bir sinir ile, elimde ki taşı kafasına attım...."

" Kanlar aktı, küçük olduğum için sihirle düzeltmeye çalıştım ama olmadı. Hiç kimseye haber vermediğim için, ölmüştü....." Toprak, tekrardan kötü anılarını hatırlamak zorunda kaldığı için, gözleri yanıyor sanki ateşlerle dolu bir bina'ya atılmış gibi hissediyordu. Ağlamaya başladı, bugün sevdiği adamdan ihanete uğradı, büyük bir gerçeği ortaya çıktı. Biliyordu, insanlar asla düşündüğü gibi olamıyordu. Evet, sevdiği adam, her ne kadar en yakın arkadaşını öldürmemiş olsa da, o cinayet ortağıydı. Bu çok barizdi.

" Ben, üzgünüm. Bunu yapmalıyım." Diyip, ruhsuz gibi yerde ki cinayet aletine uzandı titreyen elleri. Yiğit, korkmuş ve ürkmüştü. Ya ona bir şey olursa diyip, Toprağ'ın yanına gelip, onu durdurmak için, koşmaya başladı. Toprak, gözlerini kapatmış, bıçağ'ı kendine saplamak suretiyle, kendisine doğru çekti. Ta ki, Yiğit gelip, o cinayet aleti'ni alana kadar, cinayet aleti Pelda'nın önüne düştü. Pelda planını Toprak ve Yiğit'e anlatmak suretiyle, hazırlanırken, Toprak yere düşmüş, Yiğit ise, onun üzerinde, kollarıyla az önce yaşadığı o korku'yu kendince dindirmeye çalışıyor. Sanki, böyle yapsa. Toprağ'ı tüm kötülüklerden kurtaracakmış gibi zannediyordu, ama böyle değildi. Dişi serçe, minnak, serçelerini korumak için, üstüne her ne kadar kapansa da eninde sonunda minik serçeler avlanıyordu. Toprak ve Yiğitte böyleydi. Yiğit, onu korumak için Toprağ'ın üstüne kapanınca, Toprak korunmuyordu maalesef ki.

Yiğit titreyen sesiyle bağırmaya başladı. " NE YAPIYORSUN SEN TOPRAK ?(!)" Toprak, ağlıyordu. O da ne yaptığını bilmiyordu.

" Sana bir şey olsaydı ya."

" Hiç düşünmedin mi ? Beni de mi düşünmedin ? Ne yapardım ben sensiz Hah ?"

Toprak, suçluluk duygusu ile konuşmadı.

Pelda, konuştu. " Evet, beni dinleyin şimdi !"

Toprak ve Yiğit başlarını kaldırıp, Pelda'ya baktılar. " Artık benim dediklerimi yapacaksınız."

" Nasıl yani?" Dedi Toprak.

Pelda, sırıttı. " Nasıl yani ? Şöyle, istediğim kişileri ifşalayacaksınız, ya da bazen benim dediğim şeyleri eylemleştireceksiniz !"

Toprak sinirlendi. " Eeeee, bunları yapmazsak ne olur ?"

Pelda, hala sırıttıyordu. " Ne olur ? Güzel soru, ne olur biliyor musun? Kardeşini öldürdüğün ortaya çıkar !"

Toprak yutkundu, ağırdı bu yaşadıkları.

" Ne saçmalıyorsun sen ya ? Aptal mıyız biz ?"

Pelda, dudağı'nın kenarını usulca sildi. " Aptal değilseniz, ikinizi polis'e şikayet edeceğimi bilin, ona göre hareket edin !"

Yiğit sinirle saçlarını kaşıdı, Toprak Yiğitten farksız değildi. O da çok sinirliydi.

" Umarım, anlamışsınızdır !"

Yiğit, bağırmaya başladı. " Nesini anlayacağım Pelda ? Siktirip git, hayatımdan ne istiyorsun kızım benden ? Ne istiyorsun? İstediğini aldın işte, daha ne istiyorsun?" Yiğit, sinir ile elini duvar'a sert bir biçimde vurdu. Elleri feci bir şekilde kanıyordu, ama umurunda değildi.

" SENİ...." Dedi.

" Seni istiyorum..." Yiğit, sinirle sırıttı.

" Sana az önce dediklerimi unutma!" Sonra Toprağ'a baktı. Pelda, ne demek istediğini anlamıştı.

" SİZİN OYUNUNUZ BURADA BAŞLIYOR SEVGİLİ ÇOCUKLAR !"

BÖlÜM NASILDI ? Bir sonraki bölümde ne olur sizce ? Sizi seviyorummm:)💙 kendinize iyi bakınnnn:)💙

 

Bölüm : 15.12.2024 22:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...