13. Bölüm

Psikopat 12. Bölüm ÇIKMAZ YOL

Dilan🖤🌛
dilan234

ÇIKMAZ YOL

Yüksekten mi ? Yoksa, düşmekten mi ? Kalmaktan mı ? Yoksa, gitmekten mi ? Size tekrardan soruyorum. Yüksekten mi ? Yoksa, düşmekten mi ? Kalmaktan mı ? Yoksa, gitmekten mi korkarsın ?

Bara girmeden önce, sağanak bir yağmur başladı. Tüm insanlar, toplanıp giderken, ben kaldım. Yağmur'un altında sırılsıklam olmayı tercih ettim. İnsanlar, ufacık ve kimseye zarar vermeyen o yağmur tanelerinden kaçmayı tercih ederken, ben, o yağmur taneleri'nin altında kalmayı tercih ettim. Kollarımı açtım, ve kendimi o yağmur'un huzurlu nefesine bıraktım. Yüzüm, ellerim, kıyafetlerim, her bir parçam yağmur taneleri'nin altında ıslandı. Sanki, bu yağmur beni temizlemek için, yağıyordu. Günahlarımdan arınmam için, yağmur yağıyordu. Aslında kimse bilmiyordu, yağmur kendi olumsuz yüklerini üstünden atmak için, yağıyordu. Etrafıma bakarken, yanımda simsiyah sweatshirti ile görünmeyen biri vardı. O da benim gibi, kollarını açmış kendini yağmur'un o huzurlu kollarına bırakmıştı.

Yanımda ki kişi sesimi duysun diye onun beni duyabileceği biçimde bağırdım. Sağanak yağmur, birbirimizi duymamızı engelliyordu. " Nasıl ama yağmur? İyi mi ?"

Cevabını bekliyordum, lakin, cevap bir türlü gelmedi. " Hey ! Sana diyorum." Dediğim anda, hızlıca dönüp bana baktı. Bu Yiğitti.

Elleri, belimi sardı. Siyah sweatshirti saçlarını kapatıyordu, ona inanamaz gözler ile bakarken, telefonunu aldı ve bir şarkı açacaktı ki. Telefonunu elinden alıp, cebime koydum. Bana inanamaz gözler ile bakıyordu.

" Toprak, şarkı...." Dediği anda, ellerim ile ağzını kapattım.

" Dans etmek için, şarkı açmamıza gerek yok, kendi sessizliğimiz zaten bizim için birer hüzünlü melodiler'in birbiri ile kavuşması..." Bana hayranlıkla bakıp, sırıttı. Elleri, sıkıca belimi kavradı. Ellerim, nazikçe omuzlarına kaydı. Yağmur biraz daha dinmişti. Biz dans ederken, herkes bize garip bir şekilde bakıyordu. İnsanlara göre, şarkısız dans etmek kıyamet alemiydi çünkü. Bazıları bizi alkışlarken, bazıları garipseyerek baktı. Ama, umurumda değildi. Dansımızı bitirdik, utanarak gözlerimi ondan kaçırdım. Elleri usulca çenemi nazikçe tuttu. Ve yukarıya kaldırdı.

" Çok güzel olmuşsun..."

" Asıl, sen çok yakışıklısın..."

Gülümsedi, aklıma Alaz'ın beni buraya çağırdığı geldi.

" Ben, bara gireceğimde."

Kolumdan tuttu,

" Nasıl yani ? Sormayı unuttum. Sen niye buradasın?"

Kendime geldiğimde, sorusunun mantıklı olduğunu düşündüm. Gerçekten, o niye buradaydı ?

" Asıl sen niye buradasın?" Birbirimize, anlamaz gözler ile bakıyorduk. O niye buradaydı ?

Sonunda mantıklı bir şey söyledi. "Beni, özel numara buraya çağırdı."

Beni de Alaz çağırmıştı. İkimizi de farklı kişiler, aynı zamanda, aynı günde, aynı yerde çağırmışlardı. Garip, değil miydi sizcede? Garipti, hem de çok garip....

" Beni, Alaz çağırdı..."

Dediğimde, bir bana bir de bara bakarak konuşuyordu. "Sorularımızın cevabını öğrenmek istiyorsak, öncelikle önemli olan o şeyi yapmak ile başlamalıyız." Haklıydı, sorularımızın cevabını öğrenmek istiyorsak, bara girmeliydik.

Başımı salladım. " Haklısın, hadi girelim."

Hızlı adımlar ile bara girdik. Beni, ne karşılayacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçimde, az da olsa huzursuzluk vardı. Bara girdiğimizde, bizi SADECE AMA SADECE BİR KIZ KARŞILADI ! Evet, koskaca bir barın içinde sadece, uzun boylu, yaklaşık 1.71 boyunda, kumral saçlı üstünde siyah bir elbise, ayakkabıları ise topuklu bir kız karşıladı. Elinde, bir bardak içki vardı. Kız, o kadar güzeldi ki. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Alaz yoktu. Sadece, o kız. Koskoca barın içinde sadece bir kız. Kız, dertli ve solgun görünüyordu. Rakı'yı yavaş bir şekilde içiyordu. Kumral saçları, sakladığı dertleri gibi dağınık gözünüyordu. Üstünü beyaz çarşaf gibi geçiştirdiği dertleri oldukça fazlaydı. Ve, bunu ister istemez saklayamıyordu. Maalesef ki. Yiğit ve ben, sadece o kıza bakıyorduk. Kız ise, hala dertli dertli bir bardak rakısından keyif çıkarmak istermişcesine yudum yudum içiyordu.

Ölüm sessizliğini bozan o ses geldi. O kızdan. " Sonunda geldiniz, sizi ne zamandır bekliyordum ?(!)" Kız bu lafı söylemişti. Tanrım, neyin içine düşmüştük biz böyle.

" Anlamadım." Dedi, Yiğit anlamaz sesi ile.

Gizemli kız, başını kaldırıp Yiğit'e baktı. Ela gözleri, kıpkırmızı olmuştu. Ela gözleri, ateşten daha riskli görünüyordu.

" Öyle mi Yiğit ? Yıllar önce de böyle miydi ?" Anlamaz gözlerimi kısarak Yiğit'e baktım. Yiğit'in ismini biliyordu. Üstelik, çok ama çok ciddi bir imada bulunmuştu. Bu geri dönülmesi imkansız bir imaydı.

Yiğit, gözlerini kısıp korku ile sadece o kıza bakıyordu. " Ne diyorsun ? Sen (!) anlamıyorum (!)"

Kız, sinirden sırıttı. " Anlamıyorsun, öyle mi ? Düşünsene geçen ayı hatırlasana, hadi ?(!)"

Yiğit, resmen bağırıyordu. " Kızım, ben seni tanımıyorum, etmiyorum. Sen kimsin? İsmimi nereden biliyorsun?"

Kız, elindeki içi dolu rakı bardağını Yiğit'in ve benim önüme attı. "Sarhoştuk, o gün beni ilk kez sen öpmüştün. Hatırlamıyor musun? Sonra, beni bırakıp gittin ! Üstelik beni hiç düşünmeden gittin." Duyduklarıma inanamıyordum. Bir ara, doğru mu ? Yoksa, yanlış mı duyuyorum ? Diye düşündüm.

" Ben, hatırlamıyorum. Seni hatırlamıyorum."

" Ya sen şaka mısın ? Nasıl olurda hatırlamazsın. Nasıl olurda unutursun o geceyi ?" Gizemli kızın, gözleri dolmuştu. Ben, ise hala şoktaydım. Yiğit ve bu kız, bir şeyler yaşamışlardı. Anlaşılan Yiğit, bunu hatırlamıyordu. Ama ben ne alaka ? Ve niye şuan bu bar boş ? Niye Kaan yok ? Şaka mı ? Yoksa, ben mi öyle hissediyorum ?

Yiğit, titreyen elleri ile yüzünü ovaladı. " Ben.... gerçekten.....ne.....yaşadığımızı bilmiyorum."

" Sen, hatırlamıyor olabilirsin. Ama, ben hatırlıyorum. O gece'nin her bir detayını, bana anlattığın o her şeyi, sonra çekip gittiğin." Yiğit, bu kıza en fazla neyden bahsetmişti ki ? Neyden bahsetmişti ki ? Şok içinde, ikisini izlerken, şok içinde sanki kendi cehennemimi bekliyor gibiydim.

Yiğit, kaşlarını çatarak konuştu. "Ne anlattım ? Ben sana ?"

" O kızı." Sonra, bana baktı. " NAZ'I." Gözlerim şok içinde açıldı, ve Yiğit'e döndü. İstemsizce.

Ağzımdan sadece bu kelime çıkabildi. Konuşabilmeye gücüm yetmiyor gibiydi. " NE ? (!)" Evet, ne? Onlar, tonlarca şeylerden bahsederken, ben sadece ne diyebildim. Maalesef ki.

" Ne, anlattın ? Ne diyor Yiğit bu kız ?(!)" Bağırıyordum, resmen.

" Ahhh, en yakın arkadaşı'nın aşık olduğun çocuğ'un son gördüğü kişi olduğunu bilsen, ne olur ? Diye düşünüyordum bende." Şok içindeydim, duyduklarıma inanamıyor gibiydi. Naz.....Naz'ı Yiğit mi öldürdü ? Ona bunu o mu yaptı?

Daha adını bile bilmediğim kız, elini cebine koydu. Ve, poşeti cebinden çıkarıp, bize gösterdi. Poşet'in içinde, kanlardan dolayı gözükmeyen bir bıçak vardı. Bıçak, oldukça keskin bir şeye benziyordu. BİRİNİ ÖLDÜREBİLECEK KADAR KESKİN BİR BIÇAK. Üzgünüm, ama bu gerçekten böyleydi. Cinayet aleti kimin yanındaysa, o katildi. Evet, şuan cinayet aleti buradaydı. Gözlerimin önünde, kanlı canlı buradaydı. Çıkmaz yolun sonuna mı gelmiştim yoksa ? Yoksa, bu çıkmaz yol uçurumsuz muydu ? Da deneyip duruyordum, ve bir türlü o olmayan uçurumdan atlayamıyordum ? Kural mıydı bu ? Ya da ben bu kural gibi görünen ama kural olmayan şeyi kendim mi yapmıştım ? Bu çelişki içinde, gerçekten boğulmuştum.

Korkunç sesi ve mutlu sesi ile, bize dönüp cinayet aleti'ni salladı. " ASIL OYUN ŞİMDİ BAŞLIYOR."

SON.

Soru: Sizce, katil Yiğit mi ? O cinayet aleti kime ait ? Hadi koşun yorumlara. Sizi seviyorummmmm. 💕😅🫶😉💙🤍😪🥲❤️😍🫡🫠☺️

 

 

Bölüm : 22.11.2024 22:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...