*Bahsedilen yeraltı dünyası hayal ürünü olup kurgudan ibarettir. Hiçbir gerçek ülke, kurum, kuruluş, birlik ve örgütlerle ilişiği yoktur.*
| SAKIZ |
-Ara Sahne: Yurtaltı'nda olanlar-
~~~
Yazarın Bakış Açısı
[26. Bölüm Gecesi-Yurtaltı Toplantısı]
Yurtaltı sadece bu odada olanlardan ibaret değildi. Sorumlulukları tüm yurttu, yüzlerce kişiyi sırtlıyorlardı. Keyfi anlaşmazlıklar söz konusu olamaz, bireylerin aileleri karıştırılamazdı.
Saat 19:59. Küçükbaşlar yerlerini almış, üslerin hazırlığını bekliyorlardı. Tüm koltuklar çekilip dolmuştu bir bir. Büyükbaşlardan Tahsin Aydın, "Soğuk savaş döneminde böyle bir sorunun gündeme gelmesi ve bu yüzden toplanmamızın oldukça can sıkıcı olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Öncesinde soğuk savaşın ne olduğundan bahsederek giriş yapmak isterim, görüldüğü o ki unutulmuşa benziyor." diyerek söze girmişti. Kinayesi anlaşılıyordu, biliyorlardı ki burada bulunan hiçkimse kuralları unutmaz, unutamazdı.
"Soğuk savaş bir diplomasi dönemidir. Anlaşmazlıklar; tüm koltuk sahibi bireyler gözetimi altında, Yurtaltı toplantısında, silah veyahut fiziki bir çatışma olmaksızın resmî bir şekilde çözümlenir." Timur bir an önce sadede gelinmesini beklerken Araf keyifle olanları izliyordu. Nedensiz olan adımı haksız olurdu, farkındaydı. Ama adımı nedensiz değildi, bu yüzden haktı.
Konuşulanlar ardından Arif Tekin söz aldı, "Gelelim toplanma nedenimize; Araf Tekin, Fatih Yıldırım." dediğinde nefret dolu bakışları birbirini buldu. Araf, Yurtaltı'nda böylesi karaktersiz bir kişiliğin bulunmasını sindiremiyordu. Planı belliydi, Soğuk Savaş dönemini getirmişti çünkü böyle aptal bir adamı diplomasiyle kolay bir şekilde alt edebilirdi. Büyükbaşlardan yarım koltuk hakkına sahip Fikret Yıldırım ve oğlu Fatih Yıldırım Yurtaltı'nı hak etmiyordu.
"Fiziki şiddet nedeniyle kural ihlali dahilinde bulunduğunu beyan ederek ikiniz arasında Sıcak Savaş Dönemi isteğinde bulundun Fatih?"
Araf'a karşı sırıtan Fatih, bu isteğini doğruladı. "Evet, Arif Bey."
"Bu isteğine bağlı kanıtları da bizlere öncesinde ilettin. Nedensiz bir şekilde saldırılan bir eylem. Kanıtlar bunu doğrular bir nitelikte olduğu için isteğini değerlendirmemize aldık. Zira maddeler gereği temas, dönemi son buldurur." Arif sözünü bitirdiğinde Büyükbaş Necat Doğan araya girdi. "Karar öncesi itiraz yahut neden gerektiren bir eylem olduğunu içeren kanıtlar sunması için Araf Tekin'e söz hakkı tanınmıştır. Bölünmeden dinlenecektir."
Fatih'in Birlik dahilinde değil sadece ikisi arasında bu dönemi istemesi şaşırtmıştı Timur ve Emirhan'ı. Araf ise Fikret'le göz göze geldiğinde bunun Fatih'in değil, onun kararı olduğunu anlamıştı. Köpeğini yönlendiriyordu.
Yüzündeki sırıtış eğlenir cinstendi, karşısındaki adamın mimiklerini dikkatlice inceliyordu. "Böyle lüzumsuz bir konuyla gündemi oyalamak hoş değil Fatih." diyerek söze girdi Araf, eline gelen minik tüy parçasını iki parmağı arasına almış yuvarlıyordu. Timur, arkadaşının bu rahatlığı ardından bir şeyler çıkacağından emindi. Emirhan'la bakıştıklarında sabırsızlıkla bekliyorlardı.
"Soğuk Savaş Protokolleri, dördüncü bölüm: Tahrik. Madde 37, fıkra 4: Planlı bir şekilde yapılan tahrik cezası üç katı adım hakkıdır." dediğinde birkaç kişi önlerindeki belgelerde bahsedilen sayfaya gitmişlerdi. Demek istediği şey, Fatih'in planlı bir tahrik uyguladığıydı. Emirhan ve Timur açılan tartışmada sadece tahrik isteğinde bulunacaklardı. Planlı olması bekledikleri bir şey değildi, Araf bir şeyler bulmuş olmalıydı.
Fatih maddelerde göz gezdirmiş, gülümsemişti. Planının kanıtı olamazdı, babası Fikret'le arabada konuşmuştu. "Keşke bir altındaki maddeyi de okusaydın Araf." diyerek böldü Araf'ı, önündeki protokolden bir madde okudu. "Fıkra 5: Büyükbaşlara sunulan madde 37, fıkra 4'teki ceza isteği kanıtsız ise isteği yapan kişi cezanın iki katına tâbi tutulur. Böyle bir plan olmadığına göre kanıtın da yok."
Sırıtışı genişledi Araf'ın, önündeki dosyaların birinden bir taşınır bellek çıkardı. Solunda başta bulunan Necat Doğan'a belleği uzattı. Önündeki dosyayı da büyükbaşların önüne koydu. Video içeriğindeki konuşma, belgeye dökülmüştü.
Video ekranda belirdiğinde Fikret ve Fatih Yıldırım'ın arabadaki görüntüleri gözler önüne geldi. Konuşmaları tekrar dinlemek Araf'ın öfkesini harlamıştı, bahsettikleri kadının Nevra Gece olması onu geriyor, kendisini zor tutuyordu.
###
"Kızı ağıma takmak kolay baba, iki güler yüz, avucumda. Tek sorun nerede ve nasıl olacağı?"
"Ben s***ir olup gittiğimde ne yapacaksın *** koyayım. Kurdum onu merak etme, kaza süsü."
Fatih "Kızı mı vuracağım?" dediğinde babası içtiği sigarayı söndürdü. "Aklını s*** oğlum. Sence Araf böyle bir şeyi mümkün kılar mı?" Soluklanıp tekrar devam etti, sigara tıkandırmıştı. "Sana çarpmasını sağlayacaksın."
"Peşine taktığı adamlar?"
"Aralarına birkaç araba sokup adamların önüne bir sokak çocuğu atarız, onun leşiyle uğraşırlar."
###
Videoyu izleyen Timur ve Emirhan, Araf'a bakıyordu. Bu yaptığı Fikret'i de sarsardı, bir taşta iki kuş. Fikret ise kravatını genişletmiş sallandığı koltuğunu hissetmişti. Soğuk Savaş Protokolleri gereği Araf'a tanınan hak adım yanında Fatih'e büyük bir ceza tanınacak, Fikret'i büyükbaş koltuğunda sorgulatarak uyarı verilecekti.
"Kabul edilen kanıtla birlikte, olay örgüsüne bir büyükbaş dahil olduğu için yarım saatlik karar arası verilmesi gerektiğini uygun görüyorum. Kabul edenler?" diyerek büyükbaşlara bakmıştı Necat Doğan, bir buçuk koltuk hakkı olsa da onaydan geçirmek zorundaydı.
Kabul edilen teklifle birlikte büyükbaşlar ayaklanmış karar odasına gitmişlerdi. Hırsla yerinden kalkan Fatih ardından Hasan ve Metin de çıkmıştı. Timur kahkaha atarken Emirhan keyifle Araf'a döndü, "Ulan sen var ya..." derken Timur ayaklanıp Araf'ın arkasına geçmiş omuzlarına vurmuştu. "Adam adam! Oğlum çıkar göster de t***lı adam görelim *** koyayım." dediklerinde ortamdaki makara sardıkça sarıyordu.
"Nereden bulduğunu soracağım ama konuşuruz evde." Başıyla onayladı Emirhan'ı.
"Fikret'in zaten koltuk yarım, sorguyla iyice sarsılacak. Adamın dosyasını öne çekelim Araf. Direkt düşürürüz."
Araf'ın gözleri kısılmıştı, her defasında daha çok nefret sarıyordu. "Çocuk harcıyor, düşmekle kalmayacak ezilecek kancık it." deyip cebindeki telefonu çıkardı, mesajlaşmayı sevmese de Nevra seviyordu. Bugün telefonu soğuk kapatmışlardı, onun için bir mesaj yazdı.
Yanına koyacağı emojiyi düşünürken tüm hepsinde geziniyordu bakışları. "S*** lan pembe kalp mi olur?" diye mırıldandığında Emir ve Timur ona dönmüştü. Yüzü buruşan Araf "Gül ne *** koyayım *bne miyim ben?" diye mırıldandığında Emir karşılık verdi. "Ne?" Telefondan gözlerini kaldıran Araf karşısında ona bakan iki arkadaşının söylediklerini duymamalarını umdu. "Yok bir şey."
Timur anlamasa da Emir Araf'ın ne yaptığını anlamıştı. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırsa da engelleyemedi. "Ateşli kalp koy." diyerek kahkaha attığında Araf tekrar telefona çevirdiği bakışlarını Emir'in söylediğiyle ona dönderdi. Ne yaptığını anlaması sinirini bozmuştu, "Emir seni ters oturtur düz s*** kardeşim."
"N'oluyor lan?" diye araya giren Timur'a tekrar "Yok bir şey." dedi. Emojilere baktıkça kaşları çatılıyordu Araf'ın, bu sefer pes etmişti. "Siyah kalp olur mu lan, çok mu kasıntı?" diye soru yöneltilen Emirhan kahkahasını patlatmıştı. "Ulan senin diline düşülmek de..."
"Olur kardeşim olur, ben de ilk öyle başlamıştım sınava."
Araf: Seni seviyorum güzelim 🖤
Mesajı gönderip cebine koyduğu telefonla birlikte içeriye giren Metin'le Timur yerine geçmiş, ardından Fatih ve Hasan girmişti. Herkes yerini aldığında büyükbaşlar da eksiksiz gelerek toplantıyı kaldığı yerden devam ettirmişti. Sonunda karara gelinen konuşmayı, Arif Tekin yapıyordu.
"Karar sonucu kanıtın büyükbaşlardan Fikret Yıldırım'ın şahsi araç kamerası olduğu için özel alan ihlali sayılmasına ve kendisine bir yaptırım uygulanmamasına, Fatih Yıldırım'ın planlı tahrik sonucu cezasının üç katı adım hakkı olmasına, Araf Tekin'in Soğuk savaş protokolleri gereği temasından dolayı eyleminin yarı hak adım sayılmasına karar verilmiştir."
Açıklanan karar sonucu oluşan sessizlik fırtına öncesi olacak cinstendi. Verilen karar Yurtaltı kurallarına tersti, uyuşmuyordu. Araf'ın buna göz yummayacağı tahmin edilirdi. "42. Madde gereğince tahrik var ise kanıtlar özel alan ihlali sayılamaz." Çenesini kırarcasına sıkan Araf bir solukta söylemişti babasına bakarak.
"Büyükbaşların kararına karşı gelinemeyeceğini biliyorsun Araf." Arif Tekin, oğlunu zorluyordu. Araf, bunu neden yaptığını düşünüyordu. "Büyükbaşlarca alınıp yanlış olduğu düşünülen kararın mühür sahibine bildirileceğini de biliyorsunuzdur Arif Bey. Ki bu, kartların yeniden dağıtılmasını sağlar."
Tüm büyükbaşlar bunu biliyordu, kararın yanlış olduğunun da farkındalardı. Sadece Arif Bey, Araf'ı bu konuda dizginleyeceğini söylemişti büyükbaşlara, o güvenceyle karar onaylanmıştı.
Elinde bir bileklikle sırıtan Fatih'e geçen bakışları bilekliğe kaydı, bir yerlerden hatırlamıştı. Sevgilisinin taktığı birkaç bileklikten biriydi. Gördüğü görüntüyle çenesi kasılan Araf'ı daha çok kızıştırmak isteyen Fatih bilekliği dudaklarına götürdü. Bu yaptığıyla "O*** çocuğu!" diyerek aniden ayaklanıp karşısında bulunan adamı yakalarından tutup kafa atmıştı Araf.
Toplantı odası karışırken Fatih'in yüzünü dağıtan Araf'ı sonunda ayırmışlardı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun Araf! Bu yaptığın affedilemez, gücünü sen devretmek istedin. Şimdi kalkıp güç gösterisi yapamazsın." diyen Arif Tekin'e öfkeyle baktı oğlu.
"Alın size ihlal, s*** diplomasi döneminizi! Madem sıcak savaş istiyorsunuz, hepinize hayatınız boyunca yaşamadığınız pişmanlıkları yaşatacağım." diyerek salondan çıkan Araf'ın peşinden gitti Timur ve Emirhan.
Bastığı yerleri sarsarak yürüyordu, elindeki bilekliği çöpe atıp öfkeyle saçlarından geçirdi ellerini. Timur, Emirhan'a bakarak konuştu, "Bu sefer harbi hak ettiler." İkisi de çöpe giden bilekliği görmüş, olayın ne olduğunu anlamışlardı. Araf yanında bulunan çöp kutusuna tekme atarken nefretle söylenmişti, "Daha neler hak edecekler..."
Diğerlerinin yanından Timur'lara doğru gelmişti küçükbaşlardan Metin Aydın. Böyle bir şey olmaması gerekirken küçükbaşlar kendi içinde iki gruba ayrılmışlardı. Düşünceleri birbiriyle uyuşmayanlar ayrı taraflardaydı. Metin karşı tarafta çocukluk arkadaşı Fatih'in yanında yer alsa da kuşaktan kuşağa Yurtaltı'ndaydı. Kural bilmesi ve itaati en az Araf kadardı ve onunla karşı taraflarda da olsalar kaliteli, akıllı bir rakipti ikisi de birbiri için.
Araf gözlerini ona dikti, "Mal okumaya geldiysen sakın Metin."
"Hayır Araf, ben de farkındayım kararın yanlış olduğunun. Sadece öfkeyle hareket ediyorsun, dikkat etmelisin." Dilini üst dişlerinde gezdirdi Araf, "Söyle, onlar dikkat etsin. Bundan sonrası sıcak savaş."
"Karar bu yönde olursa, evet öyle."
"Ben öyle istiyorum, olacak." Son sözüydü Araf'ın Yurtaltı'nda. Etrafa bakındı, gözleri Yunus'u aradığında arabasının yanında Şerif'i gördü. Yunus önemli bir işi çıktığında bırakırdı Şerif'i. Ama ölüm kalım meselesi kadar önemli olmalıydı bahanesi. Kaşları çatıldı, Şerif'e gelmesi için işaret verdi. Yanına adımlayan Şerif araba anahtarını uzattı Araf'a, "Efendim, Yunus Bey toplantı sonrasında haber vermem gerektiğini bildirdi. Nevra Hanım, KinshIn'a gitmiş." Başını salladı. Nevra'nın habersiz bunu yapması sinirlendirmişti onu, ama Araf'a kızgın olduğu için haber vermediğini, hatta onun inadına gittiğini tahmin edebiliyordu. Timur'a döndüğünde bakışları, konuştuğu telefonu gösterip başıyla onaylamıştı Timur.
Arabaya binip kulübe sürdü. Araf Tekin, medeni görünen kıskanç bir herifti. Paylaşamaz, saklamak isterdi sevdiklerini. Nevra Gece ise şu kısacık zamanda sevdiklerinin başını almıştı. Aşk vurgundu, aniden vuran.
Araf'ın geleceği haberini alan Yunus kapıda bekliyordu. Arabadan inen Araf yanına gitti, Nevra'nın arabasının anahtarı onda kalmıştı, neyle, ne zaman, kiminle gelmişti?..
"Efendim yaklaşık bir saattir kulüpteydiler Yağmur Hanım'la fakat Kıvanç Bey'le biraz önce çıktılar. Nevra Hanım içeride, bar bölümünde. Çocuklar getirdi evden kulübe."
Araf'ın kaşları kalktı, şaşırmıştı. "Kabul etmiş mi?"
"Öncesinde çocuklar hırpalansa da sonrasında teklifi Nevra Hanım sunmuş."
"Nasıl?" diyerek anlamazca Yunus'a bakmıştı Araf. Yunus gülmemek için kendisini sıkıyordu, koca adam yanaklarının içini ısırıyordu. Başıyla işaret verdiği yerden biri yanlarına geldi. Adamı gören Araf'ın ağzı aralanmıştı, bunu beklemiyordu. "Oov..." diyerek bakışlarını Yunus'a çekti, "Bir de size selamlarını iletmiş." ikisi de karşılıklı gülmemek için tutuyorlardı kendilerini. Araf alt dudağını ısırdı, elini karşısındaki kişinin omzuna koydu.
"Sen birkaç gün ücretli izne ayrıl aslanım." Başıyla onaylayıp çekilen çocukla Yunus'a döndü Araf. "Yunus,"
"Buyurun Araf Bey."
"Bana da koyar mı lan?"
Yunus, tutamayacağını anladığı gülüşünü ağzıyla kapatıp içine attı. Araf gülerken "Gül gül, kızmayacağım." diyerek içeri girdi.
&&&&& Bölüm Sonu &&&&&
Sonunu yazarken gülmekten harflere basamadım, yanlış yazdıysam kusuruma bakmayın Nevra gibi koymayın bana da kfşdkgşdkfşdkfşdkfld
Ay, bu bölüm böyle Yurtaltı'nda neler dönüyor, nasıl bir yer onu göstermek istedim... nasıl buldunuz?
Fatih'e önceki bölümler ısınan vardıysa özürlerimi diliyorum, kendisi adi bir pislik 💩
Yurtaltı'nda olan isimleri buraya not düşüyorum. Kafa karıştırıcı olabiliyor okurken, birkaç kişiden oluştuğu için.
Yurtaltı'nın ilk yöneticileri:
-Ekim Beha (Yurtaltı kurucusu, hasbaş. Araf'a mirasından bırakıp oğluna Araf'ın da büyükbaş olması vasiyetini veren.)
-Salih Yalçın (Büyükbaş. Emirhan'ın dedesi.)
-Ahmet Doğan (Büyükbaş. Emirhan'ın eşinin dedesi.)
-Yasin Aydın (Metin Aydın'ın dedesi.)
Yurtaltı şu anki Büyükbaşlar:
-Arif Tekin (Ekim'in oğlu Ekrem birlik yöneticiliğini bırakmak istedi ve oğlu Ekin de bu işleri istemedi. Vasiyeti yerine getirip Araf'a teklif götürdüler. Araf ise yerini babasına verdi.)
-Necat Doğan (Emirhan'ın eşinin babası. Ahmet'in bıraktığı koltuğu aldı, bir buçuk koltuk hakkı Emirhan ve eşinin evlenmesi sonucu oluştu.)
-Tahsin Aydın (Yasin'in yerini aldı. Metin'in babası.)
-Fikret Yıldırım (Yarım koltuğa seçim sonucu geldi)
Küçükbaşlar:
-Araf Tekin
-Timur Kinsin
-Emirhan Yalçın
-Fatih Yıldırım
-Hasan Keser
-Metin Aydın
•
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
22.19k Okunma |
1.01k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |