7. Bölüm

6. Bölüm: Üç oluyor sınadığın

Destina
destinasyon

İyi okumalar, yıldızcıklarda ve yorumlarda buluşalım... 🤍

| SAKIZ |

-6. Bölüm: Üç oluyor sınadığın...-

~~~

Kapalı havaları sevmezdim. Yağan günlerde yatağımdan çıkmak istemez, evime kapanırdım. İçimi karartırdı bulutlarda biriken yağmur. Yanımda ise bir Yağmur vardı ki içimdeki çocuğu asla susturmayan, enerjimi veren, çokça sevdiğim...

Rabia annem, bana hem güzel bir hayat hem de güzel bir dost vermişti. Ona borcum öyle büyüktü ki vereceğim hiçbir şey kapatamazdı üstünü. Bunu ona hep söylerdim, o ise 'Dua,' derdi. 'Öyle bir büyük nimet ki bana olan tüm borçlarını kapadığı gibi beni sana borçlu çıkartır. Bana duaların yeter. Bir de hayatın boyunca insanlar sana hakkını bırakacak, helal et Gece; en büyük iyilik affetmektir. İçinde kin tutma ki evin gibi, sen gibi için de temiz kalsın.'

Beni yalnız bırakacağı için hep üzülürdü bu yüzden Yağmur'la tanıştırmıştı. Birlikte büyüyüp, her şeyi birlikte öğrenmiştik. Kardeşim olsa, böylesi bir olur muyduk fikrim yoktu.

Her b*ka birlikte batmış, her kirlendiğimizde birlikte temizlenmiştik. Böyle bir dost, büyük bir nimetti. Bu nimetin farkında olduğumuz için birbirimizi kırmadan ilerlerdik. Bazen ben hemen celallenirdim, o ise sabırlı bir kişilikti. Daha doğrusu sadece bana. Onun da hiç kardeşi yoktu, her zaman olmasını isterdi, bunun değerini bildiği için dosta kardeş derdi. Umursuzluğumuz benzerdi sadece onun sabrını artırıyor, benimse hemen parlayıp sönmeme neden oluyordu.

Gece için hazırlanıyorduk. Yine KinshIn'a gidecektik, önceden farklı mekanlar keşfetmeyi sevsek de Yağmur nişanlandıktan sonra Kıvanç'ın ailesinin mekanında oluyorduk sadece. Bir hikaye paylaşıp devam ettim hazırlanmaya.

"Neden her zaman aynı gece kulübündeyiz ki?" Yağmur rujunu sürmeyi yarıda kesip bana döndü.

"Kıvanç'ın abisinin mekanı olduğu için olabilir mi aşkım?"

"Tamam da babanın da restoranı var. Hep orada mı yemek yiyoruz?"

"Orası öyle ama Kıvanç'ı biliyorsun içince sapıtıyor. Geçen gün tanıştırdığım arkadaşı Aras da öyle, aileleri böyle bir kural koymuş bu yüzden. Hem otelin kulübü, hem korunaklı, hem de genelde Kıvanç'ın abisi orada takılıyormuş. İşleri oradan yürütüyormuş. Kıvanç ve Aras'ı da göz önünde tutuyorlarmış."

"Eşek kadar çocuk olmuşlar hâlâ göz kulak olmadan rahat duramıyorlar mı?"

Dediğime kahkaha attı. "Çok haklısın ama duramıyorlar. Bir de zamanında pis işlere bulaşmışlar bu yüzden güvenmiyorlar. Ailelerinin de işleri büyük, düşmanları falan varmış bunları kullanabilirlermiş. Bir yandan da güvenlikleri açısından yani."

"Böyle şeyler bir bana mı saçma geliyor ya? Yok düşman yok iş."

"Her işte böyleleri var ki ama. Babamı biliyorsun mesela o da aynı. Özellikle nişanımızdan sonra ortak olmaları daha çok büyüttü işlerini. Rekabet büyüdükçe düşmanları çoğalıyor. Tamam bunlar biraz abartıyor güvenlik o bu şu ama düşman işi bitmiyor hiçbir sektörde."

"Orası öyle. Kıvanç'ların sektör ne ki?"

"Ayrıntı bilmiyorum ki, işte otel, gece kulübü falan... Babamla da restoran ortaklığına girdiler. Sana da Aras'a alıcı gözle bak dedik hiç oralı olmadın var ya."

Gözlerimi devirdim. "Saçmalama Yağmur, küçücük çocuk, ablası sayılırım. Ayrıca," dalgasına sırıtıp göz kırptım. "Olgun severim ben." Gülerken "Sugar daddy bulacağım sana." dedi.

Hazırlandıktan bir süre sonra dikkati telefonda olan Yağmur başını kaldırıp, "Kıvanç gelmiş aşağıda bekliyor." dedi.

"Bir dakika."

Mekana geldiğimizde yerimize geçip hafif bir şeyler söyledik, yavaş yavaş ısınırdık her zaman.

Kıvanç epeydir yoktu. Genelde ilk geldiğimizde on beş dakikalığına kaybolurdu, abisi üst localardan birinde oluyordu ve onunla görüşüyordu. Bize de localar için teklifte bulunsa da istemiyorduk, kulübe eğlenmek için gelirdik. Köşemize çekilip konuşacağımız zamanlar evi tercih ederdik.

Yağmur, Aras'a seslendi. "Nerede kaldı?"

"Abim de burada, onunla işi vardı." Başıyla onaylayıp bana döndü. Bardağı shot atıp elini uzattı, ben öyle bir şey yaparsam yarına sağ çıkamayacağımı bildiğim için birkaç yudum alıp yanına gittim ve dans edenlerin yanında yerimizi aldık.

Bir-iki haftada bir eğlenmeye ayırıyorduk cumartesileri. Çok çalışmak bize göre değildi, hemen sıkılıyorduk. Bu yüzden kendimize vakit ayırmayı önemserdik. Bir ara dans kursuna gitmişliğimiz de vardı. Belli başlı çoğu tarzı denemiştik, tabii çok çabuk sıkılan kişiler olduğumuz için yarım kalmıştı.

Dans ederken Kıvanç gelip Yağmur'a bir şeyler fısıldamış yerine geçmişti. Müziğin akışıyla uyumlu olarak sallanırken sıcakladığım için başımı hafif geriye atıp saçlarımı arkaya ittirdim. Bu sırada localardan birinde cam ardında birini gördüm. Bir karartıydı, ışık dans pistine vurduğu için onu pek net göremiyordum ama izlendiğimi fark etmiştim. Dikkatimi Yağmur'a verip dansa devam ettim. Hâlâ izleniyor muydum bilmiyorum ama umurumda değildi, rahatsız da etmemişti. Çevreyi pek umursamazdım. Beğenisi olan biri gelip konuşabilirdi, güzel reddederdim.

Diğer müziğe geçtiğinde Yağmur'a susadığımı söyleyip yerimize götürdüm. Bir şeyler içip dinlensek iyi olacaktı. Kıvanç oturuyordu, Aras bir kızla yan barda takılıyordu. Yağmur dağıtmak istemiş olacak ki shot yarışı yapmayı önerdi. Başlamadan kaybettiğim tek yarıştı. Çok içemezdim, içersem çok dağıtırdım. Bazen Yağmur sağlam kalacaksa aşıyordum, diğer gün hoşnut olmasam da o an iyi geliyordu. Bardaklar peş peşe dikilip azalmıştı, bozguna uğrayacağımı fark ettiğim için ilk bırakan bendim çünkü Yağmur fazla abartmıştı, bugün neden gelmek istediği belli olmuştu. Ben temkinli kalmalıydım.

Önümdeki yiyişmeyi izlememek için lavaboya gittim. Döndüğümde Yağmur'lar yoktu. Büyük ihtimalle üst kattaki odalardan birine gitmişlerdi. Bir saat sonra burada olurdu. Başım dönüyordu, susamıştım. Bara gitmek yerine buraya birini istemek için göz gezdirdiğimde gözlerim buğulaştı. Önümdeki bir tekila ile dudaklarımı ıslattığımda kafamın bulanıklaştığını hissettim. Bunu yapmasaydım daha iyi olurdu. Biraz açılmak için dans edip hava almaya çıksam iyi gelebilirdi belki, ayağa kalktım. Yalpalasam da dengemi kurup ilerledim ve oynamaya başladım. Hem aklım karıncalanıyordu hem de bedenim.

Belimdeki ellerle arkama döndüğümde kim olduğunu seçemesem de Yağmur olabileceğini düşündüm ve devam ettim. Yağmur değilse de ondan daha iyi dans ettiğini söylesem ayıp olur mu? Bence olmaz. Bu düşünceme kahkaha atarken belimdeki eller daha çok sıkılaştı. Bu yakınlıktan pek hoşlanmasam da gücüm olmadığı için dans etmeye devam ettim.

Bir süre sonra kulağıma fısıltı geldi. "Yukarı çıkalım." Ne dediğini anlamamıştım. Hem ses hem alkol anlamamda zorluk yaratıyordu. Ona daha çok yaklaştım, duymak için. "Anlamadım?"

"Hadi gel." deyip belimden çekiştirdi beni. Ne olduğunu sonradan hatırladım.

Kaçırılıyordum!

"Yunus! Sensin de mi?!"

"Yunus da olurum güzelim."

"Yine mi beni kaçırıyorsunuz?! Sıkılmadınız mı ya? Bıraksana!" O çekiştirirken ben de ona laf anlatmaya çalışıyordum. "Bak, o bir kere olur. Hem yanlış kişi değil miyim ben?"

"Seçtiğim en doğru kişilerden olabilirsin yavrum, merak etme."

Ne diyordu bu yavrum mavrum?

Merdivenleri çıktığımızda sağda biriyle göz göze geldim. O da gelmişti işte. Yine mi kaçırılıyorum?

Yunus beni sola çekiştirirken engel olmaya çalıştım. Kaşlarımı çattım. Araf'ı işaret ettim. "Patronun orda Yunus. Oraya götürceklersin beni!" Sarhoş olunca ya kelimeleri söyleyemiyor ya da cümleleri yarım bırakıyordum.

Benim kaşlarım gibi Araf'ınkiler de çatıldı. Güldüm. "Yine kızdırdın çocuğu Yunus. Hep kazdırıyosun." Yüzümü buruşturdum. "Kazdırma, kızdır."

İkiside bana mala bakar gibi bakıyordu. Yunus'tan kendimi kurtarmaya çalışırken Araf'a seslendim. "Yine niye kaçırtıyorsun beni ya?! Söylesene bıraksın, bağırırım idman diye şimdi!"

Araf gözlerini kısıp önce bana, sonra yanımdakine baktı. Bize doğru geldi. Beni kendisine doğru çekerken Yunus'a "S*ktir git." dedi. Elimi ağzıma götürdüm "Hiii, ne dediiiii..." Bana döndüğü sırada Yunus "Kız benimle hayırdır birader." dedi.

"Yalanınla beraber s*kerim seni." Gözleri merdivenlerin aşağısındaki iki koca adama takıldı. "Bunu bir daha burada görmeyeceğim."

Onlar merdivenlerden çıkarken Araf bana dönüp sağa doğru ilerletiyordu. Durdum, "Ya kaçırılmak istemiyorum ben. Hem Yunus senin arkadaşın değil mi niye kovuyorsun çocuğu ayıp ayıp!" derken işaret parmağımı önünde salladım. Derin nefes aldı, benimle değil de kendiyle konuşuyor gibiydi. "Üç oluyor sınadığın. Nereden çıkıyorsun ve neden seninle uğraşmak zorunda kalıyorum acaba?.."

"Yunus değil o. Şimdi yürü." Kaşlarımı çattım. Dilim sürşüyordu konuşurken. "Ya kaçılırmak istemiyorum demedim mi ben?!"

"Kaçırmıyorum Gece."

"Aaaa ismimi de biliyor. Sapık mısın sen be?"

Ellerini iki yana açtı. "Ya ben seninle niye uğraşıyorum ya!" deyip ilerledi. Birkaç adım sonra durup nefesini verdi ve dönüp belimden tutarak beni de ilerletti. Ses etmeden yürüdüm çünkü yorgunluktan düşüp bayılacaktım.

"Sürpriz çıkışların radarıma takılıyor, haberin olsun küçük hanım."

Küçük demesi çileden çıkartıyordu beni. "Başlayacağım küçüğüne oğlum. S*kinden daha büyüğüm emin ol!" Komik gelmişti. Yine kaçırılıyorum ve yine Araf var. Gülmeye başladım. Gülerken yürüyemiyordum bu yüzden Araf'a tutundum. Yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. Bu daha çok komiğime gittiği için gülmemi durduramıyordum.

Sendelediğimde Araf'ın iki eli de belimi buldu. Yüzlerimizin yakınlığı çok umrumda değildi çünkü nefesinin sıcaklığı uykumu getiriyordu. Gözlerim kapanırken başım omzuna düştü ve biraz daha sığışıp uyumak için yer ettim kendime.

Yağmur'suz asla içmezdim, doluya tutulmamak için.

&&&&& Bölüm Sonu &&&&&

Nevra sabaha çıkabilecek misin kızım?

Araf'ın radara da takıldık, sizce neler olabilir?

Yağmur'u seviyor musunuz?

Rabia annesi hakkındaki düşünceleriniz?

Bölüm : 08.12.2024 16:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...