18. Bölüm

16. Bölüm: Seni seviyorum

Destina
destinasyon

 

Merhaba! Hafta sonları gelecek demiştim bölümler ama dayanamayıp bir bölüm erken paylaştım. Bu gibi habersiz gelen bölümler için beni takip etmeyi unutmayın, öncesinde duyuru yapıyorum <3

Yıldızcıklar ve yorumlarda buluşalım... <3

| SAKIZ |

-16. Bölüm: Seni seviyorum-

~~~

Araf'ın yanından çıktıktan sonra Başak'ın odasına gitmiştim, toplantı saatine kadar biraz onunla konuşmuştuk. Toplantı bitimi ise zar zor Başak'ın odasına gidebilmiştim. Her yalnız kaldığımızda seni ben bırakabilirim diyen bir Araf'ı her defasında reddetmek çok zor oluyordu. En sonunda Başak'la diğer günler hakkında konuşacağız deyip Başak'ın peşinden giderek atlatmıştım.

"Nevra, özel olmazsa bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii ki."

"Araf Bey'le daha önceden tanışıyor musunuz?" Buna ne cevap verecektim? Ya Araf'a da sorarsa ve o evet derse... Başımla onayladım, "Birkaç kere karşılaşmıştık."

"Nasıl yani?"

"Restoranda da anlamışsındır, arkadaşımın nişanlısı Kıvanç'ın abisiyle Araf yakın arkadaşlar, Araf Bey yani. Birkaç kere o vesileyle karşılaştık."

Gülümsedi, "Tahmin etmiştim, masada da bir anda teklifle gelince sana şaşırdım ama sonrasında öyle bir şey olacağını akıl edebildim. Normalde iş geçmişini araştırmadan birini almaz da."

"Belli, toplantıda da duvar gibiydi."

Dediğime gülerken, "Öyle tabii ama bir yandan iyi oluyor, bazı insanlar çok suistimalcı olduğu için holdingte en ufak bir tavize hemen cozutuyorlar. O kadar iş yerinde çalıştım, buradaki gibi bir disiplini görmedim."

"Haklısın ama fazla kuralcı olması biraz baymıyor mu? Fark ettiğim kadarıyla iş yerinde kıyafetler bile çok resmi." Gülümsedim, "Üniformanız olduğundan şüphelenmedim değil."

"Ya Nevra," derken gülüyorduk. "Öyle ama işime geliyor valla, iş yerindeki herkesten ve her şeyden haberdarım. Kontrol etmek daha kolay oluyor."

"Fazla çalışıyor gibisin?"

"Öyle görünüyor ama gerektiği kadar, zaten hafta sonları çalışmıyoruz, hem Araf Bey bu konuda hassastır, emeğimizin karşılığını fazlasıyla alıyoruz yani."

Araf'a o gün biraz dedikodu yapmayı öğretip Samet'le aralarındaki ilişkiyi sormuş olabilirdim, ama kendisinden duymak daha mantıklıydı."Özel hayatına vaktin kalıyor mu?"

"Tabii ki."

"O gün restoranda da fark ettim,"

"Neyi?" İma dolu sırıtışım yüzümde yer edindi. "Samet'in sana olan bakışlarını?"

Sorumla kızarırken bakışlarını kaçırdı. "Bir zamanlar ilişki denebilirse, olmuştu öyle şeyler..."

İstemsizce kaşlarım kalktı, "Devam etmiyor musunuz?"

"Hayır, evet. Yani, bir şeyler yeniden başlıyor olabilir, bilmiyorum."

Alt dudağımı ısırırken gülümsüyordum, "Bence yakışıyorsunuz." Bunu duyunca iyice kızardı, suyundan bir yudum aldı. Çok tatlıydı. "Neyse, sohbetine doyum olmaz ama kalkayım ben artık. Ne de olsa Çarşamba tekrar beraberiz." diyip ayaklanırken Başak da benimle beraber ayaklandı. Odasından çıkıp asansöre doğru ilerlerken Araf'ı sekreter masasının önünde gördük. Buraya doğru bakıyordu. Umarım düşündüğüm şeyi yapmaz.

Başak kulağıma yaklaştı. "Araf Bey mi o, ben yanlış mı görüyorum?" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım, neden böyle bir tepki verdiğini anlayamamıştım. "Evet, neden?"

"Genelde bir şey olduğunda telefonla beni odasına çağırır. Umarım kötü bir şey yoktur."

Oraya vardığımızda Araf söze girdi, "Bugün işlerim var erken çıkıyorum."

Başak şaşkınca "Tamamdır Araf Bey." dediğinde Araf bana döndü. "İstersen ben bırakayım seni Nevra... hanım." Al işte...

Anlayacağı imada gülümserken "Teşekkürler Araf Bey, hiç gerek yok." dedim.

"İtiraz edilmesinden pek hoşlanmam." dediğinde Başak'a döndüm. Garibim öküzün trene baktığı gibi bizi izliyordu.

Tebessümle "Görüşürüz Başak." dedim. Ben hareketlenirken Araf da aynı şekilde, "Çok çalış Başak." diyerek peşimden geldi. Öküz ya! Çok çalış nedir, vallahi yazık kıza. Asansör düğmesine basıp gelmesini bekledim. "Tesadüften kaçamazsın Nevra Gece. Bence kesinlikle seni ben bırakmalıyım."

"Ay ama," derken istemsizce yüksek çıkan sesimi alçaltmak için duraksadım. Etrafa bakınıp biri var mı diye kontrol ettim, Başak odasına giriyordu. "Ne çok ısrar ettin." Gözlerimi kıstım, "Amacın kendini davet edip kahve içmek değil mi?"

Ellerini benim bir suçum yok der gibi kaldırdı, "Aklımın ucundan geçtiyse namerdim." Asansör geldiğinde bindik. Bana dönüp sırıttı, "Ama teklifi geri çevirmek olmaz, madem ısrar ediyorsun..."

Uzatarak "Araf." dediğimde gözleri kısılırken bu sefer ben benim bir suçum yok der gibi ellerimi havaya kaldırdım. "Bu sefer bilerek söylemedim." deyip dudaklarımı bastırdım.

"Pekâlâ..." dedi. Bana doğru bir adım atarak ellerimi tutup indirdi, "Neden kaçıyorsun?" Sorusuyla ona bakmak için kaldırdığım yüzümü yana çevirdim."Kim?"

"Nevra... Kaç gündür fark etmediğimi düşünmüyorsundur umarım. Ayrıca günleri bırak, burada da kaçmak için köşe bucak aradın."

"Alakası yok canım, neden kaçayım?"

"Canını yerim." dediğinde aniden ona döndüm. Böyle bir şeyi ondan asla beklemezdim, hele ki burada. Şaşırmış ve kızaran yüzüm mü komik geldi, benimle dalga mı geçiyordu? Neden gülüyordu?

"Madem misafiri geri çeviriyorsun, seni bırakmama izin ver."

Kaşlarımı çattım, "Seni geri çevirmiyorum. Yağmur bende," saate baktım, "Hatta şu an Kıvanç da bendedir." Duraksadım, cidden ayıp olmuştu, kabul mü etseydim?

Ya bu çocukta şeytan tüyü vardı ya da ben hayır demeyi bilmiyordum. Hem karizmatik hem de sempatik bir adam nasıl olabiliyordu? Sert duruyordu ama bakışları yumuşacık hissettiriyordu. Onun her zaman yaptığı gibi ben de bakışlarımı yüzünde gezdirdim, davetkâr bakışlarını taklit ederek.

"Peki... bu sefer de senin kahvenin tadına bakalım?" Dudakları aralandı, bunu beklemiyordu. Toparlanıp sırıttı, "Ha sana gidelim diyorsun..."

Gözlerim açılırken koluna vurup biraz uzaklaştırdım. Tamam kendisi çekildi, benim yumruğumun etki ettiği söylenemez.

"Öyle mi denir Araf? Ne kadar ayıp! Yok demedim bir şey." Gülerken elleri belimi buldu, "Tamam tamam. Şakaydı sadece. Çok güzel kahve yaparım, bence bakmalısın tadına.

"Peki ama diğer günler ben bırakayım diye ısrar etmeyeceksin?" Gözlerini kaçırırken alt dudağını kaşıdı, bu hareketi bir daha yapmamalıydı, onda çok çekici duruyordu.

"Söz veremem."

———

Evine geldiğimizde bahçe kapısının yanında güvenlik kulübesi vardı. Üstelik site falan da değildi. Büyük iş insanlarının evleri hep mi böyleydi? Yağmur'ların evi de böyleydi, babası restoran işinde olduğu için.

Eve girerken de kapıda şifreli kilit vardı. Fazla güvenlikliydi, insan daha çok güvensiz hisseder böyle bir yerde.

Eve girdiğimizde lavabonun yerini sormuştum. Ellerimi yıkadıktan sonra Araf'ın yanına, mutfağa gittim. Ceketini çıkarmış gömleğinin kollarını kıvırmıştı. Vücudunu saran beyaz gömlek onda çok iyi duruyordu. Yanına gidip tezgaha yaslandım. "Beni kandırıp makineye yaptıracaksın kahveyi değil mi?"

Güldü, "Ah, yakalandım." dediğinde gülümserken dudaklarımı dilimin ucuyla ıslattım. "Evinde bir yardımcın olur sandım, o kadar güvenlikten sonra..."

"Var, ben geldiğimde evde bulunmaz."

"Ne zaman geleceğinden nasıl haberi oluyor ki? Üstelik bugün erken çıktın."

"Şirket haber veriyor."

Her şeyi nasıl böyle düzenli ve komuta olabilirdi? O kahveleri yaparken gözlerim orta tezgahtaki kurabiyelere takıldı. Kahve köşesindeki fincan altlıklarından büyük olanı alıp tezgaha doğru giderek birkaç tane doldurdum. Köşedeki tepsiyi de alıp tabağı ona koydum. "Neden bu kadar kontrolcüsün?" Kahve kupalarını alıp arkasını dönerek yanıma geldi. Kupaları tepsiye koyarken "Olmam gerektiği için." dedi.

Tepsiyi alıp salona gitmemiz için ona uzattım,"Neden ki?"

"Aras'a geçene kadar sıra, benim olmam gerek."

"Yani normalde değil misin?" Salona geldiğimizde tepsiyi orta sehpaya koyarak önündeki koltuğu işaret etti. Geçip oturduğumda o da yanıma geldi.

"Bilmiyorum." Pek anlayamıyordum, gerçekten çözülmesi zor biriydi ya da ben çözemiyordum. "Nasıl bilmiyorsun?"

"Kendimi bildim bileli çalışıyorum, babamdan kalma bir alışkanlık." Doğru, bundan daha önce de bahsetmişti. Ortamı yumuşatmak için gülümseyerek gözlerimi kıstım, "Babanın gıcık biri olduğunu düşüneceğim." Dediğime gülümseyerek karşılık verdi. Beni izlerken birkaç dakika sonra konuyu değiştirdi. "O günden sonra düşünmek istediğini görüp üstüne gelmek istemedim ama aklındaki sorguları görebiliyorum Nevra, neyi merak ediyorsan sorabilirsin."

'Sorma Gece, bildikçe çirkinleşirsin.'

Haklıydı, çok sorum vardı ama neyi nasıl sormam gerektiğini bilmiyordum. Soru sormaya alışkın değildim. "Sence de hızlı gitmedik mi?" sorumla iyice bana döndü, yan oturup kolunu bana doğru arkaya yasladı. Böyle oturduğunda fazla cezbedici durduğunu söylesem mi?

"Zamanla oynamayı severim. Hızlı olduğunu düşünmüyorum. Evet, haklısın. Bu adam bana ne zaman güvendi, neyimi gördü, hangi ara tutuldu diye sorman çok doğal." derken bakışlarım dik olan omuzlarında ve gömleğini kıvırdığı kollarında gezindi. Onu incelemek güzeldi. "Herkesi almam hayatıma, dediğin gibi çok kontrolcüyümdür. İnsan da seçerim. Ama seni seçmedim, seçemedim." Konuşurken gözlerini bile kırpmadan gözlerime bakıyordu, filtresizdi.

"İlk karşıma çıktığın gece öyle sinirliydim ki önüme çıkan her şeyi dağıtacak dozdaydım." O geceyi hatırlamış gibi gülümsedi. "Orada arabamın önünde birini görünce daha çok sinirlendim ama öyle güzel saçmalamıştın ki şaşkınlıktan ne sinirimi hatırladım ne neye sinirlendiğimi. Gülüp geçtim, yanımdan geçen birini dahi sorgulatırken o an senden şüphelenmedim bile. Sana doğal gelebilir ama bana ters bir durum bu. Birkaç gün sonra kendine gel deyip kim olduğunu arattım. Kendi halinde biriydin, zararsız." Kaşlarını kaldırıp sırıttı, "Tabii zararsız konusu tartışılır, bana kafa tutup üstüne arabamı batırdın."

Gülerken göz devirdim, anlatması hoşuma gitmişti. Ben de tamamen ona dönüp bacaklarımı koltuğun üstüne topladım, kolumu kolunun üstünden arkaya yasladım. "Bilerek olmamıştı..."

Gülümsedi, devam etti. "Sonra o, yanlış kişi olduğun gece, orada da karşıma çıkman tesadüf olamazdı. İmkansızdı, bunu da başaramazdın. Kim olduğunu biliyordum ama güvenemezdim, tekrar söyledim Yunus'a seni araştırmasını. Gerçi, şüphelenilecek biri olsan, o gün orada uyuya kalmazdın. Ne cesaret, kime güvenip uyursun oracıkta?" Onu vurduğum noktasına değinmiyordu. Sanırım konusunu açıp huzursuz etmek istemiyordu beni. Şimdilerde hatırlayınca huzursuz olmuyordum, komik geliyordu, ne cesaret diyordum. Güldüm, "Ne yapayım, o saatte adam mı kaçırılır? Bir de üzerine o şeyler olunca yorulmuştum. Çok uykum geldi, göz dinlendireyim diye bayılmışım."

Dudağı yana kıvrılırken derin nefes aldı, "Onca adamın içinde silah doğrultup, yüzüme sakız atmana ne demeli? Gerçekten çok şaşırtıyordun beni. Cesaretin hem sinirimi bozmuş hem de aklımı başımdan almıştı, hâlâ alıyorsun tabii. Aklıma gelip durdun, işten başka bir şey düşünmeyen benim aklıma yer ettin. Bir de üstüne kulüpte karşıma çıkman, gerçekten delirtmiştin. İstemsizce her şeyinde yanında oluyordum, olmak da istiyordum ama aynı zamanda olmamalıydı da. Karışmıştım, dengemi bozmuştun."

Şimdi oturuyordu her şey. "O yüzden mi senden uzak durmamı istedin, beni tehdit ettin?"

"Evet, ben yapamıyordum. İlk defa kontrolüm dışındaydı her şey. Bu yüzden kırıp benden uzaklaştırmak istedim seni."

"Neden istedin? Birbirimize nedensiz çekiliyorsak gerçek bir bağdan kaynaklıdır, demek ki aramızda güçlü bir çekim oldu itsek de yan yanaydık."

Gülümsedi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Evet, buna sevgi diyoruz Nevra Gece, hatta aşk..." Yüzümü öne eğdim, ben öyle diyebilir miydim bilmiyorum.

Çenemden tutup tekrar gözlerimi gözleriyle buluşturdu. "Hayatıma girmek ister miydin bilmiyordum. Sanmıyordum. Seni bu bataklığa çekmem, nankörlük olurdu. Ama sonra düşündüm, sadece ben değil sen de tutulmuştun bana. Asıl uzak tutarsam nankörlük etmiş olurdum."

Baş parmağı çenemi yavaş yavaş okşuyordu. Gözleri dudaklarıma kaydı, izin ister gibi baktı. Gözlerim kapandığında bir öpücük kondurup geri çekildi. Bu kadar kısa kalması canımı sıksa da açtım gözlerimi. "Çok düşündüm, sevgime sahip çıkmak için."

Bir eli çenemdeyken koltuğa yaslanmış elini saçlarımda gezdiriyordu, yüzümdeki kirpik sayısına kadar ezberlediğine yemin edebilirdim, öyle güzel öyle uzun bakıyordu ki...

Kalbim duyduklarıyla hızlı atmaktan yorulmuş, bayılacak gibiydi. "Sonuç?"

"Seni seviyorum."

&&&&& Bölüm Sonu &&&&&

Öff yandı buralar 🔥

Kız Nevra gül gibi herifi buldun ne düşünüp duruyorsun?

Neysee... diğer bölüm az koklaşın ne bu böyle

Hikaye nasıl gidiyor?

Bölüm : 10.12.2024 23:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...