İyi okumalar... <3
| SAKIZ |
-15. Bölüm: Çalışanlarım, sevdiğim kız değil...-
~~~
Birkaç gündür Araf'tan kaçıyordum. İlk üç gün işim olduğu için görüşemeyeceğimizi, ona döneceğimi söylemiştim ama dönmemiştim. Neden olduğunu bilmiyorum ama o günden sonra kaçıyordum.
Önce hızlı gitmek istemiyorum deyip sonrasında geçip onu öpmem beni de dengesiz kılardı, bu yüzden sanırım. Yanındayken tutamıyordum, çekiliyordum ona.
Biraz uzak kalmalıydım ama bu beş gün sürebilmişti sadece. Çünkü bugün pazartesiydi ve kendisinin iş yerine gidiyordum.
O gün çekingenliğimi fark edip üstüme gelmemiş, konusunu pek açmadan farklı konularda muhabbet etmiştik. Üç günü de iş var diye kaçarken, ona döneceğimi söyledikten sonra dönmediğimde biraz uzak kalmak istediğimi anlamış olacak ki hafta sonu üstelemeyip mesaj ya da arama yapmamıştı.
Hafta sonu Yağmur gelmişti, bende kalıyordu. Onunla bir etek-büstiyer takımı seçmiştik, hazırlandım, toplantı ondaydı ve buradan holdinge gitmem bir saati bulurdu. İnternette şirkete biraz bakınmıştım, konumu belli olsa da Başak Whatsapp'tan atmıştı. Geç kalacaktım, hemen çıkmam gerekti.
"Yağmuur... ben çıkıyorum iyi uykular sana bebeğim."
Sitenin yanında taksi durağı olduğu için rahattım, öncesinde çağırmadan direkt durağına gidiyordum.
Aşağı indim, taksi durağına giderken tanıdık bir araba ve önünde onu gördüm. Şaşırdığım için duraksasam da bunu belli etmeyip, kendisi beni bir tabloyu inceler gibi süzerken, yanına gittim, burada da kaçamazdım, ayıp yani.
"Araf?"
"Günaydın."
"Günaydın, senin ne işin var burada?"
"İlk iş gününde yalnız bırakmam."
"Önceden haber verseydin keşke..." ona göre bahane uydurabilirdim... Omuz silkti, sonrasında sağ kapıya ilerledi, yarım gülüşlerinden birini yerleştirdi yüzüne. "Geç kalmak istemezsin, patronun hiç sevmez dakiksizliği." Dalgasına ayak uyduramamıştım çünkü kaçışlarımı anlamasının gerginliği vardı üzerimde. Ben de yanına ilerledim ve durdum. "Ne zaman geldin?"
"Neden?"
"Ne zaman çıkacağımı bilmediğine göre?"
"Ne zaman şirkette olman gerektiğini bildiğime göre?" Bu adam hep haklı olmak zorunda mıydı? "Doğru..."
Birkaç dakikadır yoldaydık. "Hafta sonu ne yaptın?"
"Neden sordun?"
Dudaklarını bilmem şeklinde aşağı indirirken, "Merak." dedi. Biraz gıcık etmekten ölmezdik. "Sosyal medya kullansaydın bilirdin, hikayelerim çok eğlencelidir."
Sırıttı, "Benimle olan sohbetini, hikayelerin olarak kullanabilirsin. Hiç sorun etmem." Göz devirdim, her şeye bir cevabı vardı çocuğun! "Neden kullanmıyorsun ki, en azından instagram?"
"Zaman kaybı."
"Doğru ya, seni böyle gereksiz işler için meşgul edip, zamanını harcamak ölüm fermanını imzalamak gibi bir şeymiş."
Kaşları çatıldı, "Kim söyledi onu?"
Ağzımdan kaçmıştı. Hatırlamıyor ayağına yatsam yer miydi? Alt dudağımı ısırıp cevap verdim, ne olacaktı canım, kendisini bilmiyor mu sanki? "Başak'la muhabbet ederken öyle arada kaynamıştı."
Güldü, "Arada kaynamıştı?" Yandan bana bakıyordu. "Çalışanlarım arkamdan konuşuyor, asistanım bile. Kovma vakti gelmiş demek ki."
Gözlerim fal taşı gibi açılırken hızla ona döndüm, "Saçmalama! Kız hiç de konuşmuyor, ben sordum hepsini, ayrıca seni çekebilen başka asistan bulabileceğini sanmam, kovarsan sen zararlı çıkarsın, kız gayet iyi, geç kendini kov." dediğimde daha çok güldü.
"Tamam, sadece şakaydı." derken telefonum çalmıştı. Araf'ın gözleri üzerimdeyken telefonu yanıtladım. "Alo Başak?"
"Günaydın Nevra! Nasılsın? Ne zaman geliyorsun? Yoldasın değil mi?" Arkadan kağıt sesleri geliyordu, sanırım bir yandan işle ilgileniyordu. "Araf Bey geç geleceğini söyledi bu yüzden rahat ol. Geldiğinde tekrar toplantı hakkında görüşürüz zaten, sorun çıkmaz."
Biliyorum, tam şu an yanımda. Diyemezdim tabii ki. "Günaydın Başak, sen de rahat ol, merak etme her şey eksiksiz. Evet yoldayım, yarım saate gelirim."
"Güzel, ben seni karşılayacağım zaten, hiç gerilmene gerek yok." Karşılaması bizi şirkete girerken beraber görmesi demekti. "Hiç gerek yok canım işinden alıkoymayayım seni."
"Yok olur mu öyle şey, sen yaklaştığında ara ben danışmadan karşılarım seni."
"Tamam o zaman, görüşürüz."
"Görüşürüüz." dediğinde telefonu kapattım.
"Ben acaba erken-"
"Saçmalama Nevra."
"İyi de-"
"Tartışmaya kapalı bir konu."
"Hiç gerilmiyor musun? Geçen çıkan haberde yazdığına göre asistanından başkasını bulundurmuyormuşsun yanında. Sen de söylemiştin geçen gün. Ya biri görüp yine fotoğraf çekerse?"
"Sana hallettiğimi ve böyle bir şeyle bir daha karşılaşmayacağını da söylemiştim Nevra Gece. En azından bu konuda güven bana ve anlaşalım, hallettim dediğim bir şey asla bir daha sorun olmaz."
"Peki..." deyip işle ilgili birkaç şey sordum, Başak'la konuşsam da onunla da üzerinden geçtim ki başka konular açılmasın...
Şirkete geldiğimizde güvenlikler her iki kapıyı da açarken, sanırsam ki vale, Araf'ın arabasını teslim almıştı. İçeri girdiğimizde birkaç bakışı üzerimde hissetsem de umursamadım, pek aldırış etmezdim.
Danışma ve birkaç kişi 'hoş geldiniz Araf Bey' diyerek selamlarken sonunda asansöre varabildik. Kapı kapandığında dönüp beni süzdü. Yüz ifadesi bozulmuş gibiydi, derin bir nefes aldı ve ifadesine tezat "Çok güzel olmuşsun." dedi.
Çantamı önüme alıp iki elimle tutarken bir iş yapıyormuş gibi ipiyle oynuyordum. Karşılaştığımızdan beri göz teması kurmamaya dikkat ediyordum. "Teşekkürler, Araf Bey."
Aynadan yansıyan görüntüsüne çaktırmadan baktım. Yarım gülüşüyle kaşlarını çattı, dediğime karşılık olarak "Rica ederim, Nevra Hanım." demişti. Gülmemeliyim, gülmemeliyim. Kendimi dizginlemek için alt dudağımı ısırdım, kaçıncı kat demişti Başak, daha gelmedik mi?
Kapı açıldığında Araf eliyle önden geçmem için işaret etti ve indik. Başak'ın odası büyük ihtimalle Araf'ın odasıyla yan yanaydı, onu takip ettiğimde yolu bulabilirdim.
Asansörden indiğimizde sağda sekreter masası vardı. Kız bizi gördüğünde ayaklanıp, "Hoş geldiniz Araf Bey." dedi. Araf başıyla onaylarken "Kahvelerden biri üç şekerli olsun." diyerek asansörün soluna ilerledi ve birkaç basamaktan oluşan merdivene yöneldi.
Şekerli içtiğimi bilmesi gözümden kaçmamıştı. Yavaş hareket ediyordu, yetişebilmem için sanırım. Merdivenin sonuna geldiğimizde bir kapı karşıladı bizi. Açıp bana öncelik tanıdı.
Girdiğimizde geniş bir oda karşıladı bizi, ben Başak'ın odasına gidecektim ama? Hemen konuştum. "Şey, Başak'la görüşsem iyi olacak sanırım." Gözlerim etrafta gezinirken gülümsedim, "Odalar yan yana olur diye tahmin etmiştim ama..."
"Hiç gerek yok, birazdan programı aktarmak için gelir." deyip masanın önündeki tekli koltuğu işaret etti. Ben oturduğumda o da kendi koltuğu yerine karşımdaki tekliyi tercih etmişti. Bu sırada sekreter içeri girdi, hemen ardından da Başak.
Beni ve karşımda oturan Araf'ı görünce gözleri açılırken kafasını 'bir şey mi oldu' dercesine salladı. Sonrasında Araf'la büyük ihtimal rutin olan konuşmalarını ve program aktarımını yaptı. "Toplantı öncesi isterseniz Nevra hanımla-"
Araf ilk karşılaşmalarımızdaki o sert ifadesiyle Başak'ın lafını böldü, "Toplantı içeriğini ben de biliyorum değil mi Başak?" Bunu güzelce söyleyebilirsin, kızı ne diye azarlar gibi konuşuyorsun ki!
"Haklısınız Araf Bey. Sadece şey yapmak istemezsi-"
Yüzü yumuşamış ifadesini alırken "Yok, iş yükünü azaltalım senin. Samet'le çok konuşacak konunuz birikmiştir." dedi. Başak bunu duyunca şaşırıp Araf'a baktı, bir önceki çıkışının şaka olduğunu anlayıp benim gibi o da rahatlamıştı. Yanımda ben veya bir başkası, kim olursa olsun öyle davranılması hiç hoşuma gitmezdi, şaka olması iyi olmuştu.
"Araf Bey..." Uzatmadan otoriter tavrına tekrar bürünmüştü, "Tamam, çıkabilirsin." Başak çıkarken ben de odayı inceliyordum. Masanın arkasında boydan boya bir cam ve manzarası vardı. Pencere önünde manzaraya dönük oturma grubu, yan duvarlardan birinde kitaplık, birinde ise kapaklı dolap vardı. Etrafı incelerken telefonuma üst üste mesaj geldi.
Başak: Bir şey mi oldu??
Başak: Araf Bey'le aynı anda gelmeniz kötü olmuş bilseydim o saatte geleceğini biraz daha erken gel derdim sanaa :((((
Başak: Özür dilerimm 🥺🥺
Başak: Sorun oldu muu???
Başak: Of buradan niye yazıyorsam adamın yanında nasıl bakacaksın telefona toplantıya girmeden kovulursun valla
Başak: Çıktığında görürsen mesajı Selin'e söyle benim odama getirsin seni hemen yanında zaten odam
Başak: Bugün baya iyi gününde gibi Araf Bey bi değişikti bir an seni orada görünce bir sorun oldu sandım ama dalgaya bile aldı neyse sana bolll şansss 💞💘💖
Bahsettiği Selin, sekreterdi sanırım. Mesajları okurken gülümsememin büyümemesi için dudaklarımı ısırırken Araf'ın sesini duydum. "Muhabbetiniz bol olsun." dediği şeyle gözlerim onun gözlerini bulduğunda yanlış anlamasına gülmemek için ısırdığım dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Başak, beni burada görünce şaşırmış, sorun var mı diye soruyor. Tabii bir de yanında telefona bakarsam kovulacağımı..." Kim olduğunu söylemem hoşuna gitmişti sanırım. Sırıtırken arada bulunan orta sehpadan öne eğildi. "Doğru, çalışanlarımın disiplinsiz davranmasına tahammülüm yoktur."
Kaşlarımı kaldırdım, "Yani kovuldum mu Araf Bey?"
"Çalışanlarım dedim Nevra Hanım, sevdiğim kadın değil." Maviliklerimin kızıla dönebilecek bir imkanı olsaydı, şu anda en koyu rengini alırdı sanırım. Bunu beklemiyordum, hem de hiç. Cümleleri bende çarpıntı yaratıyordu. Şaşkınlığımın etkisinden çıkmak için gözlerimi kırpıştırdım, yerimde kıpırdanırken konuyu farklı yerlere çekmeye çalıştım. Hep arada lafları sıkıştırsa da kaçış modumu açık tutup kıvırıyordum.
&&&&& Bölüm Sonu &&&&&
Araf yavaş eridik 🫠
Bölümü nasıl buldunuz?
Yıldızcıklarda buluşalım <3
•
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
22.19k Okunma |
1.01k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |