Yazar Anlatımıyla,
Saat gecenin ikisi olmasına rağmen küçük Asel hala uyumamıştı. Sakin bir şekilde beşiğin üstünden tutarak etrafa bakmaya başladı. Pembe beşikte olmaktan nefret ediyordu! Üç yaşında olmasına rağmen oldukça çevik bir hareketle beşikten çıkmayı başardı. Tabi popo üstü yere düşmesinde ihmal etmedi. İki elini yere koyarak ayakta durduğunda temkinli adımlarla mavi beşiğe yöneldi. Tahta parmaklıklardan ikizine baktığında uyuduğunu gördü. Küçük kaşlarını çattı, minik sağ ayağını yere vurdu. Tabi vururken sessizce yaptı çünkü ikizi uyanabilirdi. Ufak ufak sesler gelmeye başladığında hızlı adımlarla kendi beşiğine tırmandı, küçük battaniyesini gelişi güzel üstüne örterek, gözlerini sıkıca kapattı.
Agah saatlerdir uyuyamıyordu, kız kardeşini görmeliydi. Hızla yatağından kalkarak dolabını ittirdi, arkadaki küçük bölmeyi açtığında artık içerdeki ay ışığını görebiliyordu. İkizlerin odasına önce kafasını uzattı sonraysa sağa sola bakarak birinin olup olmadığına baktı. Güzel kimse yoktu.
Zorda olsa vücudunu o küçük delikten geçirmeyi başardı. Agah henüz on beş yaşında olmasına rağmen yaşıtlarına göre hem fazla iri hem de fazla uzundu. Yinede sakin bir çocuk sayılırdı... kız kardeşine bulaşılmadığı sürece.
Önce mavi beşiğe baktığında Koray Arsen'i uyuyordu. Sakin adımlarla mavi beşiğe iyice yaklaştığında, üstündeki battaniyeyi ayak ucuna atmış Ay'ına bakıyordu. Nasıl Asel'ine Güneş'im diyorsa da, Koray Arsen'e de Ay diyordu. İkizler Güneş ve Ayı bir bütünüydü onun için. Zaten Koray isminin anlamı ateş gibi parlayan ay veya ışıklı ay. Sağ elini beşiğin içine soktuğunda, küçük Ay'ının sol yanağını sevmeye başladı. "Benim Ay kardeşim. Yüzünde isminin anlamını yansıtıyorsun" diye fısıldadığında Battaniyesini sıkıca üstüne örttüğünde, anlına küçük yumuşak bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.Ne kadar Güneş'ine daha fazla düşkün olsa da Koray Arsen'ede oldukça düşkün sayılırdı.
Mavi beşiğin yanından ayrılarak pembe beşiğe yöneldiğinde uyuma numarası yapmaya çalışan Güneş'ini fark etti.
Başını sağa sola sallayarak gülümsediğinde, sessiz bir fısıltıyla "Uyumadığını biliyorum Güneş'im"
küçük Asel abisinin sesiyle gözlerini açarak ayakları üstünde durmaya çalıştı. Agah tam kardeşi düşecekken sıkıca kollarından tutu. Endişeli bir sesle "Dikkat et Asel'im bir yerine bir şey olabilirdi."
Asel abisine tatlı tatlı bakarak cevap vermedi. Asel çok zor konuşan bir bebekti. Kimse onun ne zaman, ne konuşacağını bilemezdi.Bazen hızlı ve çokta konuşabilirdi. Şimdide sessiz kalmış abisinin onu kucağına alması için kollarını yukarı kaldırmaya çalışıyordu.
Agah kız kardeşinin sesini duymadığı için üzülse de kucağına alması için işaret vermeye çalışan kız kardeşine "Kucağıma mı almamı istiyorsun?"
Asel başını sallayarak onayladığında Agah dayanamayarak kız kardeşini kucağına aldığı an öpücüklere boğdu. "Oy benim mis kokulu Güneş'im." Bir öpücük daha kondurdu çiçek kokusunun daha yoğun olduğu boynuna " Abisinin hayatına aydınlatan Güneş'im"
Asel abisinin yüzünü kendinden uzaklaştırırken "e e e"
Agah kız kardeşine gülümseyerek "Uyumak mı istiyorsun küçüğüm?" Asel başını sallayarak abisini onayladı. Çok yorgundu uyumak istiyordu ama yalnız değil abisiyle uyumak istiyordu. Asel'in en sevdiği uyku abisiyle uyuduğu uykulardı.
Agah içten bir gülümsemeyle "Tama o halde seni yatıralım uyu" dediğinde küçük Asel kaşlarını çatarak başını sağa sola salladı.
Agah kız kardeşinin ne istediğini anlasa bile anlamazlıktan gelerek "Neden küçüğüm uyumak istemiyor muydun?" dediğinde Asel başını sallayarak onayladı, abisini sol elinin işaret parmağıyla işaret etti. Agah bu hareketle kız kardeşinin küçük parmağını öptü "Tamam o halde hadi odama gidelim küçüğüm" demesiyle küçük Asel başını sağa sola sallayarak reddetti. Agah kız kardeşinin yanağına sert bir öpücük daha kondururken "Bu beşikte mi uyuyalım Güneş'im?" Küçük burnunu hafifçe ısırarak "Hım söyle abine bebeğim"
Küçük Asel abisinden yüzünü uzaklaştırarak başını salladı. Normal şartlarda abisi burnunu ısırdığı için kıyamet kopartıp babasına abisini dövdürebilirdi. Tabi sonrasında babası abisini dövdüğünde küsüp annesinin babasını dövmesine gülebilirdi. Ama şu an oldukça fazla uykusu gelmeye başlamıştı.
Agah kendisine yorgun gözlerle bakan kardeşine baktığında, beşiğe dikkatlice yatırdı. Küçük Asel abisinin gideceğini sandığı için minik parmaklarıyla abisinin kolunu sıkıca tutu.
Agah bu harekete içten bir gülümseme sunarak "Geliyorum Güneş'im" diyerek elini kız kardeşinden çekti. Dudaklarını büzmüş ağlama oduna girmiş kız kardeşini ağlatmasan küçük beşiğe zorlukla sığdı. Küçük Asel abisinin gelmesiyle göğsüne çıkarak sıkıca sarıldı, yeşil gözlerini uykuya teslim etti.
Agah göğsüne sığınmış kız kardeşinin, üstünü minik battaniyesiyle öttüğünde kendi üstü hiç örtülmemişti. Bunu umursamadan küçüklüğüne sıkıca sarıldı gözlerini sabah yaşayacağı olayı bilmeden kapattı.
***
"Ulan it herif sarılmış kızıma kene gibi!" Azat bey ikizlere bakmak için odalarına girdiğinde en büyük oğlunu kızıyla sarılarak uyumasına sinir olmuştu. Agah'ın kafasına vurduğunda "Kalk lan sıpa!"
Agah güzel uykusundan kafasına sert bir darbeyle uyandı. "Ne oluyor ya!" Babasını beşiğin yanında dikilmiş görünce dikleşmeye çalıştı. Çalıştı çünkü kız kardeşi abisine iyice sarılmıştı. Yani bu durumda Agah değil aslında Asel abisine yapılmış olmasına rağmen Azat bey oğluna kızıyordu.
"Kalk lan it herif. Kim dedi sana kızımla uyu diye?" Sinirle söylesene bir yanı hoşuna gitmemiş değildi. Demirhanlar ailesi hep bir kız çocuğu istemiştir ancak en çokta Azat bey, Agah ve Polat bey. Onların kız evlatlara düşkünlüğü çok başkaydı. Tabi bu kıskanmasını engel değildi Azat beyin. Hele kızı Polat beyi gördüğü anda gözleri Işıl ışıl parlıyor, yüzüne dokunmak için can atıyordu. Asel sakalı birinin onu öpmesine izin vermeyen bir bebek olmasına rağmen amcası Polat bir istisnaydı. Polat beyin sakarlına dokunmak onu hep güldürüyordu. Eh Polat beyde sırf bu yüzden sakalarını asla kesmiyor, sadece çok uzadığında kısaltıyordu.
Agah kaşlarını çatarak babasına baktı "Baba, bırak da kardeşimle uyuyalım biraz!" diye sızlansa da Azat bey kızını kucağına alarak, oğluna sahte sinirle kızdı "Kalk lan eşek oğlu eşek! Senin keyfini beklemeyeceğiz! Aç aşağıdaki evlatlarım aç!"
Agah göz devirdi, beşikten çıkmaya çalıştı. Bu sırada Asel küçük elini yumruk yaparak, gözlerini ovuşturup, uyanmaya çalışıyordu "Ba aaa" Azat bey kızının ona seslenmesiyle gülümseyerek baktı. Kızının boynundan öperek "Oh mis kokulu kızım hadi bir baba de" Asel normalde konuşuyor olsa bile nazlandığı için pekte sesi çıkmazdı. Zaten zor konuşmaya başladığı kızı daha baba demeden dediği kelime aklına geldi. Ah o an Azat bey resmen yıkılmıştı!
Asel tekrar konuşacakken Agah beşiğe takılarak yere düştü. Kız kardeşi kahkahalarla gülerek ellerini çırparken, Azat bey önce kızının güzel gülüşüne bakarak, o da gülmelerin arasından oğluna alayla baktı "Lan eşek herif iki seksen yatın yere"
Agah kendisine gülen babasını takmayarak kız kardeşinin gülüşüne yerden hülyalı hülyalı baktı. Ancak babasının alaylı cümlesiyle atik bir şekilde yerden kalktı, olmayan tozları silkti "Bilerek yapmıştım zaten baba. Yoksa bir beşikten düşecek adam mıyım ben?"
Azat bey kızının gözlerini ovuşturan küçük elini tutarken “Tabi oğlum sen düşer misin sen hiç?” odanın çıkışına doğru yürürken “Ah, ah. Zamanında bende sizi erkek yaptığım için çok pişman oldum.” Kızına gülümseyerek bakarken “Dimi kızım. Senin gibi prenseslerim olacağına ağabeylerin gibi ayılar oldu.” Küçük Asel babasının dediklerini az çok anladığında kıskançlık kapladı gözünü “Benim!” diyerek babasına sıkıca sarıldı. Azat bey merdivenlerden aşağı inerken kızına gülümsedi “Seninim tabi kızım. Seninde sadece benim kızım olduğun gibi” derken yemek masasının önüne gelmişlerdi.
Timuçin bey arkadaşının kıskançlıkla söylediği kelimeleri duyunca daha da kıskandırmak istedi “Yo, hayır Azat’ım. Asel benim gelinim değil kızım gibi olduğu için sen tek babası olmuyorsun” Azat bey sinirle arkadaşına bakarken “Nerden benim kızım senin kızın oluyor lan!” Asel masada sakince oturmuş kendisine bakan Demir Ege’yi gördüğü an babasını satmıştı “Eye, eye!”
Demir Ege kendisine kollarını uzatan çiçek kızını gördüğü an gülümsedi, lakin hemen eski haline döndü. Onu umursamıyor gibi yaparak kahvaltılıklara bakmaya başladı. O pankek miydi? Çiçek kızı pankeke bayılırdı. Ama en çokta çikolatalı olana bayılırdı. Masada gözü sucuklu yumurtaya kaydı. Çiçek kızı haşlanmış yumurta, ya da yumurtanın çoğu halini sevmezdi sucuğu sevmediği gibi. Ama yinede arada bir sucuklu yumurta yerdi.
Timuçin bey alayla arkadaşına bakarken, göz kırptı, Asel’i işaret etti “Bak kızın istiyor oğlumu” Azat bey kızına yalvaran gözlerle bakarak kendisine çevirmeye çalıştı “Kızım prensesim bak babana yavrum. Cıs o cıs. Gidemezsin ona.” Diyerek ikna etmeye çalışsa da nafileydi. Küçük Asel yüksek bir sesle ağlayarak “EYE!” demesiyle Demir Ege artık kayıtsız kalamamış, tam yerinden kalkacakken babası yere bırakmıştı.
Küçük Asel paytak adımlarla Demir Egeye doğru ilerlerken kapıdan Polat bey göründü. Polat amcasını gören Asel anında Demir Ege’yi satarak “POYAT!” diyerek hızla küçük ayaklarıyla koştu. Demir Ege anında satılmasıyla yüzü düşerek somurturken, babası da buna katıldı. Azat bey ise abisinden bile kızını kıskansa da Demir Ege’den daha çok kıskandığı için bu duruma alayla güldü. Oysa Demir Ege kendi tabağına Çiçek Kızı için en sevdiği yiyecekleri doldurmuş, yanına oturduğu anda tabakları değiştirecekti.
Azat bey Timuçin beyin omzuna vurarak “Gördün mü, nasıl sattı senin oğlunu kızım. Aferin prensesime benim” diyerek kızı görmese bile uzaktan ona öpücük attı. Timuçin bey alayla arkadaşına bakarak “Göreceksin lan alacam kızını resmiyete de kızım yapacağım.”
Azat bey “Bok yaparsın şerefsiz herif” diyerek sandalyesine geçerek oturdu. Timuçin bey somurtan oğluna baktı göz ucuyla “Göreceğiz Azat’ım” dedi. Oğlunun gözlerindeki şefkati görmüştü Timuçin bey. Asel’e çok farklı bakıyor, onu herkesten çok önemsiyordu. Ve bu hissin ilerde değişeceğine emindi. Sadece salak oğlu ilerde hislerini anlamayarak abinim ben senin diye ortalıkta dolanmaz ise kesinlikle resmiyete de kızı olacaktı Asel. Bundan hiç şüphesi yoktu.
Polat bey kendisine koşarak gelen yiğenini kucağına alarak, gülümsedi “Così il mio tesoro.Sono a tua disposizione” (Söyle, hazinem. Emrine amadeyim)
Asel amcasına gözlerini kırpıştırarak bakıyordu. Söylediği kelimeleri az çok anlıyordu. Bunun sebebi ise hiç şüphesiz Polat beyin yeğeniyle baştan beri İtalyanca konuşmasıydı. "zio" (amca)
Polat bey yeğenin İtalyanca konuşmasıyla gülümsedi. "mio zio" (amcam).
Asel amcasının sakallarını severken "Ti amo"
Polat bu söz üzerine gözlerinin dolduğunu hisseti. "Tesoro mio, anch'io ti amo" (Hazinem, bende seni seviyorum)
Agah yemek masasına geldiğinde amcasını ve kız kardeşini tatlı tatlı gülerek gördüğünde kıskançlık kapladı içini "Amca bıraksana kız kardeşimi!" diyerek küçüğünü amcasının kollarından almaya çalışıyordu. Polat bey yeğenin bu davranışına kaşlarını çatarak baktı "Lan eşek oğlu eşek senin kardeşinse benim neyim?"
Azat bey bu görüntüyü büyük bir keyifle izlerken, Asel'in karnı guruldamasıyla Melek hanım yemek salonuna oğluyla girerek sonlandırdı "Abi kızım acıkmış hadi yemek yiyelim" Polat bey kız kardeşi gibi gördüğü yengesini başını sallayarak onayladı. Agah kız kardeşini hızla amcasının kollarından alarak her zaman oturdukları sandalyelerine oturdular.
Koray Arsen ikizinin yanına gitmek istediği için ona doğru ilerlerken, Arat kardeşini bir anda kucağına aldı. "Hadi gel Koray'ım bizde açız değil mi abim?"
Koray Arsen açlığını hissettiğinde abisini onayladı. Arat abisinin sol tarafına geçerek önce erkek kardeşini oturtu sonra yanına da o oturarak kardeşinin tabağına bir şeyler koymaya başladı. Asel abisine baksana Arat hiç kız kardeşine bakmıyor erkek kardeşiyle ilgileniyordu. "Bak bu yumurta bitecek tamam mı? Başka bir şey istersen söyle abim" diyerek erkek kardeşinin yanağından öptü.
Asel boş tabağına başını eğmiş bakıyordu. Demir Ege yerinden kalkarak ait olduğu Asel'in sol tarafına oturdu. Tabi kendi tabağını da yanına alarak.
Asel'in yanına oturduğu andan boş tabakla kendi tabağını değiştirdi, Asel'e hiç bakmadan kendisine bir şeyler koymaya başladı. Asel ise tabağının bir anda ortadan kalkması ve dolu bir şekilde gelmesiyle şaşkınlıkla tabağına baktı. Yanına oturan Demir Ege'yi gördüğünde hızla yanağına küçük bir öpücük konduracakken başka bir kafa öpücüğün sahibi oldu.
Yalın yemek odasına girdiği anda gördüğü görüntüyle dehşete düşerek hızla kafasını araya sıkıştırdı, öpücüğün sahibin kendi yanağı olmasını sağladı. "Günaydın canım ailemmm." Kız kardeşinin yanağını sertçe öperek "Günaydın cancağızım " geniş gülümsemesiyle kız kardeşine bakarken, Asel çoktan utanarak başını çevirmişti. Demir Ege ise sinirle tabağına bir şeyler koyuyordu "Bu haksızlık! Agah abi bitmeden Yalın abi başladı!" diye fısıldadı Yalın duysana duymazlıktan gelerek yerine geçip oturdu. Timuçin bey ise düşmüş suratıyla tabağına kahvaltılık koyan oğluna eğilerek "Hayat böyle oğlum. Kaybetmek istemiyorsan daha sıkı tutmalısın" diyip göz kırptı.
Demir Ege babasını takmadan somurtmaya devam ederken bir anda tabağına iki adet siyah zeytin koyuldu. Asel, Demir Ege'nin üzüldüğünü görünce sevmediğini bilmesine rağmen iki adet siyah zeytin koydu tabağına. Demir Ege yeşil zeytin severdi, ancak Asel'in siyah zeytinde yemesi için kendiside yediği için Asel'in bunu yapmasına şaşırmadı. Ama bir anda tabağına bırakmasına şaşırmıştı. Şaşkınca Çiçek kızına döndüğünde Asel onu takmadan aç karnını doyuruyordu. Bunu fark eden Demir Ege yüzündeki gülümsemeyi saklayamadan kahvaltısına döndü.
Tabi bunu bir tek fark eden o değildi. Timuçin bey, sinirden ve kıskançlıktan delirmiş arkadaşına bakarken, soğuk bir su doldurdu bardağına ve ona uzattı "Al Azat'ım iç iyi gelir belki için ferahlar" dediğinde Azat bey kaşlarını çatarak arkadaşına baktı "Ne diyorsun Timuçin?"
Timuçin bey zafer kazanmış gibi bakarken, Demir Ege ve Asel'i gösterdi "İhyacın var gibi"
Azat bey arkadaşını şu an dövemiyorsa masada çocuklarında olmasındandı yoksa Timuçin çoktan öbür tarafa göndermişti. Dişlerinin arasından "Kapa çeneni Timuçin!"
Kahvaltının bundan sonrası Timuçin beyin sürekli olarak Azat beyi kızdırması, Agah ve Demir Ege'nin Asel yemek yiyip yemediğini kontrol etmesi ve sürekli olarak tabağına bir şeyler koymaları, hanımların neşeli sohbetleri, Arat'ın Koray Arsen'le ilgilenmesi, Yalın'ın yemeklerle yaşadığı aşk, Altan ve Ali'nin atışmaları Polat'ın onları uyarmasıyla geçmişti.
***
Sonunda kahvaltı bittiğinde çocuklar okullara giderken, büyükler işlerine gitmişti. Asel ve Koray Arsen'nin tek kalmaması için ise Ali'ye emanet edilmişlerdi. Tabi bu karar ne kadar iyi bir karar bilinmez.
Televizyonun karşısında ki orta sehpada resim yapan ikizleri izliyordu Ali bey.
Asel sıkıntıyla kalemi orta sehpanın üzerine atarak kollarını birleştirdi "Of, sıkıydım ben!"
Yeğenin konuştuğunu duyan Ali bey heyecanla ona yaklaştı "Asel'im benim güzel yeğenim hadi bir amca de, şu amcalarını bir kıskandıralım" Asel şu ana kadar hiç amca dememişti, yada onlar öyle sanıyor. İtalyanca dilinde Polat beye sürekli amca dediği için Polat bey bu konuda çok rahattı. Eh kardeşleri İtalyanca bilmediği için onların yarışlarını izlemekte pek keyifliydi.
Asel başını sağa sola sallayarak redde amcasını "Hayı, ben ayım!"
Ali bey anlamaz gözlerle baktı yeğenine "Güzelim daha yeni kahvaltıdan kalkmadık mı? Hala açsan bir şeyler hazırlamamı isert misin?" Koray Arsen ikizinin ne istediğini çoktan anlayarak "Çikolata!" Hiç şüphesiz Koray Arsen'nin konuşması nerdeyse tam oturmuştu. Asel ise bazı harfleri y harfi olarak değiştiriyordu. Yinede çokta fazla harf değiştirmiyor ya da yutmuyordu.
Asel ikizinin bağırmasıyla başını heyecanla yukarı aşağı salladı. Bir umut amcasının kabul etmesi için gözlerine bakarken, Ali bey tedirginde baktı ikizlere "İkizler siz benim sallandırmak mı istiyorsunuz?"
Asel amcasına bakarak "Eyer saya istediyin keyimeyi söyleysem baya pasya yapay mıyın? " (Eğer sana istediğin kelimeyi söylersem bana pasta yapar mısın?)
Ali heyecanla başını salladı. Ne yani Abilerini kıskandırma fırsatını geri mi tepseydi?
Asel heyecanla "O yaman muymak!" (O zaman mutfak!)
Ali ikizleri kucağına alarak mutfakta bulunan onlara ait sandalyelere oturttu. "Bekleyin bakalım telefonumu alıp geliyorum" diyerek mutfaktan çıktığında Koray Arsen ikizine döndü "İkiz neden kelimeleri tam söylemiyorsun?" dediğinde Asel bilmiş bilmiş baktı "O zaman daha eğlenceli olmaz ki akılım" ikizine gülümseyerek bakarken "Bak şimdi daha heyecanlı" küçük elleriyle gülüşünü kapatarak kıkırdadı "Hele de ne konuştuğumuzu anlamaya çalışmaları çok zevkli!"
İkizler kendi aralarında gülerken Ali bey telefonunu almış, mutfağa gelmişti. "Hadi bakalım ikizler pastamız neli olsun?" dediğinde ikizler birbirine bakarak gülümsedi, amcalarına dönerek neşeyle bağırdılar "Çikolatalı!"
Üçü de eğlenceyle pastalarını yaparken sonunda süslemeye gelmişti. İkizler güzel bir şekilde süslemeler yaparken Ali bey sürekli olarak karışıyor şu şekil şurada olsun, şunu şöyle yapalım diyerek ikizleri ki özelikle de Asel'i delirtiyordu.
Asel artık amcasının işe karışmasından sıkılarak "Ya amca!" diye sızlandığında Ali ve şaşkınca yeğenine bakarak "Allah amca dedi." diyip yeğenini kucağına aldı, etrafında döndürdü "Allah be amcanın dimi kız" dediğinde Asel dönen başıyla zorlukla onayladı.
Koray Arsen ikizinin başının döndüğünü anlayarak masada bulunun unu amcasına attı, savaşı başlattı. Ali bey Koray Arsen dönerek "Sen" psikopat bir gülüşle "İşte şimdi bittin Arsen!" diyerek ikizlerle savaşmaya başlamıştı.
Mutfak bir hayli batmış, yapılan pasta tamamen yenilmiş ve tabi ki ikizlerin üstü başı çikolata, un, şeker gibi birçok şeyle kirlenmişti. Hele de saçları yapış yapış olmuştu.
Sonunda işleri bitiren Demirhanlar eve girdiğinde evin sessizliği ile kaşlarını çatarak, salona baktı.
Yerde boyama kitapları ve kalemlerini gören ancak ikizler, Ali'den iz olmamasıyla endişeyle birbirlerine baktılar. Hızla mutfağa yöneldiklerinde dehşet bir ifadeyle bakıyorlardı üçlüye.
"ALİ!"
Ali sertçe yutkunarak kendisine ateş saçan gözlerle bakan yengesine döndü. "Ye- yenge" diyerek sertçe bir kez daha yutkundu.
Melek hanım ateş saçan gözlerle yerde kalan pasta kalıntılarını yiyen ikizlere ve Ali'ye baktığında ikizler hiç takmasa da Ali korkuyla bakıyordu. Yengesinin arkasında bulunan abisine baktığında yardım dilenir bir şekilde bakmıştı. Azat bey ise ona hiç bakmayarak ikizlere yönelerek "Sizi yaramazlar gelin bakalım. Hiç insan babası olmadan pasta yer mi?" dediğinde ikizler gülerken Melek hanım kocasına hitaben "Azat, delirtme beni! Git çocukları yıka." derken Ali fırsat bu fırsat diyerek tam kapıdan çıkacakken Melek hanım Ali'nin yakasından tutarak "Sende mutfağa bal dök yala yapacaksın ve bizzat bal döküp yalayacaksın!" dediğinde Ali yardım dilenir şekilde abisine baksana abisi tabiri caiz götüne takmayarak ikizlerini de alarak banyonun yolunu tutu. İkizler ise babalarının üstünü batırıyorlar, gülüyorlardı.
Ali yengesine dönerek "Yenge gözünü seveyim sal beni"
Melek hanım ise hiç onu takmayarak temizlik malzemelerini masanın üstüne sertçe bıraktı "Unutma Ali kontrol edeceksin" diyerek mutfaktan ayrıldı.
Ali ise el mecbur mutfağı temizlemişti.
Azat bey ise ikizleri temizlemiş, güzelce temiz kıyafetlerini giydirmişti.
Azat bey oğlunu kucağıma alarak "Aslan oğlum be aferin sana!" diyerek öpücüklere boğdu.
Koray Arsen yaptıkları savaşı babasına anlattığında nasıl başladığını, ikizini koruduğunu anlatmıştı. Bunun üzerine Azat bey ikizini koruyan oğlunu öpücüklere boğuyordu. "Nasıl korudun ikizini anlat bir daha babana" dediğinde Koray Arsen gülümseyerek "Baba amcam ikizimi döndürdüğünde başı dönmüştü. Bende un dolu tabaktan avcımı doldurdum" nasıl yaptığını el hareketleriyle ciddi bir şekilde gösteriyordu. "Sonra unu amcamın yüzüne attım!" Elinde un varmış gibi yaparak artıyor gibi yaptı. Azat bey oğlunun bu tatlı anlayışını gülümseyerek izliyordu. Asel'de yatağa tırmanarak yanlarına geldiğinde, ikizinin yanağını öptü "Canım ikizim" dediğinde Koray Arsen utanarak babasının boynuna yüzünü saklamıştı.
Melek hanım ikizlerin ve kocasının yanına geldiğinde "Azat bu Ali'yi sen mi balkondan sallandırırsın yoksa ben onu kurşuna mı dizeyim!" Sinirle kocasının yanına doğru yürürken "Deli ediyor beni. Yere sürdüğü bezi alıp masaya sürüyor Azat masaya!" Diye yükseldiğinde ikizlerinde burada olduğunu yeni görmüştü. İkizleri işaret ederek "Siz ikiniz kesinlikle ceza alacaksınız" dediğinde tatlı bakışlarıyla annelerinin akıllarına girmeye çalışıyorlardı.
***
Sonunda akşam yemeği yenmiş herkes salona geçiyordu tabi Azat bey kardeşi Ali beyi ensesinden tutuğu gibi "Sen nereye Ali?"
Ali abisinin yapacaklarını şimdiden bildiği için sertçe yutkunarak gözlerini kaçırdım "A-abi"
Altan bu eğlenceli anı kaçırmamak için telefonundan kamerasını açtı, videoyu başlattı.
Kadınların bahçeye çıktığını fark eden Azat bey sakince kardeşine "Balkon Ali. Balkon!" dediğinde Ali'nin yüzü bembeyaz kesildi.
Ali "A-abi göz-gözünü seviyim yapma. Acı bana abi" dese de hiç bir fayda etmemişti.
***
Azat bey balkondan baş aşağı sallandırdığı kardeşine bağırarak sordu "Bir daha yapacak mısın lan puşt?!"
Ali beynine sıçramış kanla, telaşla bağırdı "Yok abi yapmayacağım gözünü seveyim indir beni!"
Bahçedeki hanımlar gülüşseler de bir taraftan endişe etmiyor değillerdi hele de Ali'nin eşi Selma hanım endişeyle bakıyordu kocasına. "Abi bırak kocamı düşecek!"
Azat kendisine seslenen yengesine bakarak "Yok bacım akıllanmadı bu bir akıllansın indireceğim zaten."
İkizler ve abileri gülüşecek izliyordu Asel "At baya at!" diye bağırmasıyla Azat bey kızının tatlı haline bakarken bir anda dengesini kaybetmiş, nerdeyse kardeşini baş aşağı düşürüyordu.
Koray Arsen "Hadi baba at amcamı!"
Emir babasının bu haline fena halde gülüyordu "Hadi amca bakalım babamın kafası karpuz gibi ikiye ayrılacak mı?" diyerek kıkırdadığında Azat bey bir atmayı düşünmedi değil kardeşini.
Karpuz gibi yarılır mıydı ki başı?
Gerçi bir kat yukarı çıkmışlardı pek sanmıyordu ama denemek lazımdı.
Altan abisine sinsice yaklaşırken, Azat yüksek derecede olan hisleriyle Altanı tutuğunda Ali elinden kaymıştı.
Ali "AAA ABİİİ!.." işte hazin son.... Etraf bir anda bağırış sesleriyle kaplandı…
***
Ali salonda başını tutarak koltukta oturuyordu. "Gülmeyin lan!"
"Yalnız baba fena düştün ha!" diye gülen oğluna sinirle baktı Ali.
"Kapa lan çeneni eşek herif!" diyerek yakınındaki yastığı oğluna attı. abisine dönerek "Abi kırdın başımı ya. Karpuz gibi yardın resmen!" diye sulanmaya başlamıştı.
Asel heyecanla "Aycam kaypuz olydu!" (Amcam karpuz oldu) diye alkışlamasıyla Ali alayla "Ya karpuz oldum yeğenim."
Asel "Kaypuz!" (karpuz) Küçük kaşlarını çatarak "Kaypuz istiyorum!" (Karpuz istiyorum) dediğinde Demir Ege gözlerini kaçırarak "Bizim evde var istersen gidip yiye biliriz?"
Asel heyecanla Demir Ege'nin kollarına yapışarak "Geycekteni?" (Gerçekten mi?)dediğinde Demir Ege başını salladı "Gerçekten"
Asel heyecanla "Hayi giyelim o yaman" dedi (Hadi gidelim o zaman)
Azat bey ise kendisine sorma gereksinimi bile hissetmeden giden kızına ve oğullarına bakıyordu "Lan bana sormadılar gittiler ya!"
Timuçin bey "Alacağım kızını Azat. Alacağım!" diyerek güldüğünde Ortamda bir kargaşa meydana geldi.
Tabi birde Ali beyin önce bana amca dedi lafıyla Altan abisiyle iyice bir kargaşa yaşadılar. Hatta Altan bey bir kez daha Ali beyi balkondan sallandırmak istediğinde işler iyice kızıştı.
***
Asel abisinin sol göğsünde yatarken Koray Arsen'de sağ gözünde yatıyordu.
Asel heyecanla abisinin gözüne çenesini yaslayarak "Abi biliyor musun? Amcam karpuz oldu!" diye kıkırdadığında Agah gülümsedi.
Koray Arsen "Evet abi amcam karpuz gibi kafasını yardı"
Agah ikisinin de başından öperek "Hadi bakalım biriniz gecemi aydınlatan, biriniz ise gündüzümü aydınlatan Ay'ım ve Güneş'im şimdi uyuyun" dediğinde ikizler bunu bekliyormuş gibi gözlerini yorgunca kapatıp derin bir uykunun esiri oldular.
"Güneş Ay olmadan, Ay ise Güneş olmadan bense siz olmadan bir hiçim" diyerek kardeşlerinin saçlarından son kez öptü derin uykuya kendini teslim etti.
Mükеmmеl kişiyi aramaktan vazgeç. Tek ihtiyacın olan sana sahip olduğu için şanslı olduğunu düşünеn biridir.
Bölüm sonu.
Bölüm nasıldı?
Ali’nin kafasının karpuz gibi yarılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Peki ya Asel’in oyunları?
Demir Ege’nin Çiçek Kızına olan davranışları?
Timuçin’in inatla alacağım kızını diyerek Azat’ı delirtmesi?
Polat’ın yeğeniyle İtalyanca konuşması?
Ali’nin ilk bana amca dedi demesi ama o sırada İtalyancada olsa Polat amcasına söylemesi?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
372.96k Okunma |
19.86k Oy |
0 Takip |
82 Bölümlü Kitap |