ayağım kaymış gözlerim en son arkamdan gelen arası görmüş daha sonra ise derin karanlık bir sessizlik olmuştu gözlerim kapanmıştı sadece boğuklaşarak işittiğim bazı sesler kalmıştı ortada bu sesler giderek daha da artmış kulakları rahatsız edecek kadar iğrençti bu sesler bu seslerin birinin arasa ait olduğunu biliyordum fakat diğer birkaç kişi dışında o sesleri tanımıyordum.sanki bu battığım karanlık beni acımla birlikte alıp zincirlemeden bırakmayacak gibiydi sanki en çok ihtiyacım olan ışık asla yanıma bile gelmeyecekti sanki hep karanlığın daha da dibini yaşayacak gibiydim sanki karanlık bir boşluğun içinde asla çıkmamak üzere daha da dibine düşecektim bunu bilmiyor değildim hayattan umudum yoktu ümidim'de yoktu sevgimde yoktu sanki bu dünyaya sadece acı çekmek ve boyun eğmek için gelmiş gibiydim sanki varmışım da yokmuşum gibiydim sanki yaşıyordum ama kimse beni takmıyordu kimse umursamıyordu sanki bu battığım çamurda daha da dibe düşecektim sanki bir köprünün ucunda ben varmışımda öbür köprünün ucunda acılarım varmış gibiydi.sesler gittikçe netleşti ne konuştuklarını duyabiliyordum ama tek sorun göremiyor olmamdı daha sonra gözlerimi açtığımda bir yataktaydım elbet burası bizim yurttu fakat asıl sorun burası benim odam yada yatağım değildi peki burası kimin odası ve yatağıydı bilmiyordum başımı hafifçe kaldırdım başım hafiften ağrıyordu sanırım dün çok fazla içmiştim ve içtiğim yüzündende sarhoş olup kafa bulmuştum peki sonra ne olmuştu da başkasının odasında uyanmıştım kafamdaki soruları şimdilik bir yere kaldırdığımda banyoya ilerledim banyonun kapısını açtığımda hemen gözlerimi kapamıştım ve bir çığlık basmıştım çığlık bastığımı gören aras oda benimle çığlık atmış ve daha sonra da eliyle ağzımı kapatıp susmam gerektiğini söylemişti aslında çığlık atmamın bir diğer değişle nedeni ise arasın banyo yaptığını bilmeyerek kapıyı açmamdı fakat beni asıl rahatlatan şey ise arasın üstünde havlu olmasıydı daha yeni duş aldığı kesindi ama genede onu böyle görünce aşırı derecede korkmuştum sonuçta benim gibi başka kim birini duşta yakalamıştır bilemiyorum ama yeni duş aldığı ve üstüne birşeyler giyerken gelmiş olmam birde üstüne kot giymiş üstüne de benim kapıyı açmamla birşey giyememiş olması ve onun kaslarını görmem üzerine hemen gözlerimi kapamış ve arkamı dönmüştüm elbette bu gördüğüm manzara yeterince iğrençti fakat asıl sorun onun burada ne işi vardı bilmiyordum gözlerimle etrafı süzdükten sonra gözüme takılan birşeyle o şeyin yanına gittim bir aile çerçevesiydi fotograf'a dikkatli baktığımda fotoğraf'ta aras,ege ve bir kadın vardı bu kadın uzundu tatlı bir gülümsemeye sahipti bildiğim kadarıyla aras ile ege kardeşti bu fotoğraf'tan anladığım kadarıyla ve bu kadında onların anneleriydi çünkü bu kadın ile aras baya benziyordu ikiside sarışındı ikiside aynı renk gözlere sahipti fotoğrafın diğer karesine baktım bir gölge vardı yani nasıl açıklanırdı bilmiyordum bu gölge bir karartıydı ve sanki birşeyden ötürü ya gizleniyordu yada birşeyi avlamaya hazır gibiydi daha çok garipti gözlerimi fotoğraftan çektiğimde belime yapışan bir çift elle irkildim korkuyla dirseğimi beni tutan bedene geçirdim arkamdaki beden acıyla geri çekildiğinde onun yüzüne baktım lanet olası aras'tı sinirle bakışlarımı ona çevirdim.
lanet olası sen ne yapıyorsun.
sadece çok odaklıydın azcık korkutacaktım seni niye dirseğini karnıma geçiriyorsun ki.
sende o zaman haketmeyeceğin şeyler yaptırma bana.
lanet olası neyse tamam.
aferin.
bi kapa şu lanet çeneni.
sinirle soludum her neyse dedim daha sonra dün ne oldu ben sen neden buradayız? Diye sordum.
sen dün çok içince sokak ortasında yere yığıldın bende aldım buraya getirdim.
pekala dedim şakaklarımı ovuşturarak aklıma bir düşünce sızınca düşüncemle gözlerim kocaman açıldı çünkü düşüncelerimde Aras'ın beni odaya nasıl taşıdığını hayal edince şokla karışık kızarmaya başladım çünkü böyle bir şeyi hayal bile etmek çok utanç vericiydi elbette ondan nefretim asla geri kalmıyordu onunda nefreti asla geri kalmadığından emindim aras benim yüzüme kısık gözleriyle bakmaya başlayınca daha da çok kızardım yüzümü ellerimle kapatıp kızarmamı saklamaya çalıştım lanet olası yüzüm neden kızarıyordu bilmiyordum ellerimi yüzümden çektiğimde çatık kaşlarıyla bana bakan arası gördüm neden böyle bakıyordu ki şimdi yutkundum lanet aras niye bana böyle bakıyordu bilmiyordum ama bu bakışı çok sinirimi bozuyordu elime aldığım bir yastığı onun yüzünün tam ortasına atmamla kaşları daha da çatıldı yüzüne inen yastığı aldı ve onu bir köşeye koyup benim üstüme yaklaşmaya başladı yavaş,yavaş geri adımlarken sırtımın duvara çarpmasıyla içimden büyük bir küfür savurdum şimdi kesin benim kanımı içip cesedimi köpeklere verecekti.ellerini duvara koymasıyla duvarla arasına almıştı beni tam arasından sıyrılacağım sırada hiç beklemediğim birşey yapıp beni omuzlarına almıştı şokla gözlerim açılırken ne yapacağını anlamamıştım beni balkona çıkarmasıyla ve beni ayaklarımdan ters bir şekilde aşağıya sarkıtmaya başlayınca büyük bir çığlık patlatmıştım gerizekalı pislik beni öldürme peşinde miydi bilmiyordum ama öldürmek istese bile beşinci kattan atmak yerine beni bıçaklayıp öldürse daha mantıklı olurdu gerçi lan ben ona akıl veri.... sözümün kesilmesiyle aras büyük bir kahkaha patlatmıştı aslında beşinci kattan atmak daha mantıklı demişti göz kırparak lanet olası aklımı bir salsa zaten özelim bile olmuyor lanet olası pislik.
pislik biraz ayıp olmuyor mu.
ne alakası var tam seni yansıtıyor işte.
ya sabır kızım sen benim sabır sınavım mısın.
ne alaka ya şimdi indir beni beynime kan gidiyor senin yüzünden gerizekalı olurum sonra senin gibi.
işte bak şimdi güneş....
bana güneş deme.
ne diyeyim lan.
bende bilmiyorum ama senin gerizekalı olduğunu biliyorum.
allah sabır şifa versin daha ne diyeyim.
sen allaha inanıyon mu ki.
her olağanüstü olan varlık imansız mı oluyor sanıyorsun.
ne bileyim ya imansız değilmiydin ki sen.
bana bak güneş senin şuanda beynine giden kan tek beynine gitmez ona göre.
nereye gider ki başka.
sabır...
aras
sabır...
aras
allahım sen beni cehenneminde bu kızı da yanımda bir alana ikincisi bedava kampanyasıyla verme yarrabim amin.
gözlerimi devirdim onun görmemesini dileyerek.saçlarım önümde aşağıya doğru düşmüş sallanıyordu lanet olası aras beni bir ayağımı bir eliyle tutup balkondan aşağıya sarkıtıyordu onun yüzünden midem bulanmaya başlamıştı resmen kusacak gibiydim midem ağzıma gelmişti yüzümde pis bir sırıtışla arasa bakarken buna pişman olacaksın diyerek onun üstüne kusmuştum fakat unuttum şey onu üstüne kusmamla ellerini ani olarak çekmesiydi korkuyla bakarken arasın komik olduğunu düşündüğü ama aslında hiç komik olmayan birşey yapıp beni balkondan aşağıya itmiş daha sonrada hızlıca kolumu kavrayıp ben düşmeden yakalamıştı tutmasaydım düşüyordun demişti gülerek sinirlerim daha da gerilmişken yavaşça içeri gidip koltuğa oturmuştum elime aldığım bir tane terliği ona fırlatmıştım fakat o havada yakalamıştı terliği lanet pislik sinirle soluyup odada bulduğum bir tane kitabı elime alıp tekrar koltuğa oturmuştum saatlerce kitap okuyordum saat baya bir geç olunca hiç yerimden kalkmayarak koltukta uzanıp uykuya dalmıştım.
(aras'tan)
balkonda oturup sigaramı içtiğim sırada onun uyuya kalmış olduğunu farkedip hafifçe gülümsedim sigaramı yere atıp ayağımla söndürdükten sonra yavaşça içeriye doğru yürüdüm dolaptan bir tane battaniye çıkarıp yavaşça onun yanına geldim ve elindeki kitabı alıp masaya koyarak battaniyeyi yavaşça onun üstüne örttüm daha sonra bir süre onun uyurken ne kadar da masum olduğunu düşünerek gülümsedim uyurken bile çok aptalsın demiştim ona gülümseyerek daha sonra birkaç saniye daha onun komik yüzünü incelemeye devam ettim gülümsedim çok saf ve çok komik uyuyordu çok aptaldı.yavaşça onun yanından kalktım ve tekrar balkona çıktım bu gece ay çok güzel görünüyordu daha parlaktı daha ışıldaktı çok güzeldi belkide hep olduğundan daha da güzeldi diyerek iç geçirdim cebimden bir tane küçük sigara çıkarıp sigaramı çakmağımla yaktım bu gece çok güzel dedim kendi kendime gözlerim ay'a takıldı gözlerim o an kırmızıya döndü kan kokusu almaya başlamıştım işte akşam yemeğim diyerek gülümsemiş ardından da kan kokusunu takip etmiştim yolun karşısındaki bir Bank'te oturan bir adamı avına odaklanan bir avcı gibi gözüme kestirmiş ve ani hızla oraya gidip adamı boynundan tutup boynuna yapıştım daha sonra dişlerimi adamın boynuna geçirerek kanını emmeye başladım adamın kanı tükenip mosmor olup yere yığılınca doymayarak başka kurbanlar aramaya başladım gözüme başka kestirdiğim birinin yanına giderek boğazından tuttum ve boynunun açık kalan kısmından dişlerimi geçirip damarlarından kanı emmeye başladım oda yere yığılıp yüzü mosmor olunca bir süreliğine bir bank'a oturup dinlenmeye karar verdim.
(Kübra'dan)
derin bir iç geçirip oturduğum yatağımdan kalktığımda balkona çıktım balkona çıktığımda gene bütün muhteşemliğiyle gene parıl, parıl parlayan ay'a baktım gözlerimi kısa bir süreliğine kapadım ay'a bakınca yada rüyalarımda neden hep onu görüyorum diye düşündüm neden hep uykularımı kaçıracak kadar güzel diye düşündüm neden hep aklımı kurcalıyor kafamda bir doluluk yaratıyor neden hep aklımda onun gözleri var diye düşündüm neden beni deli edecek kadar çekici diye düşündüm lanet ettim kendime aşık mı olmuştum? Yoksa bu sadece bir hoşlantı mıydı? Bilmiyordum ama nedense birini sevmek ilk defa bir o kadar acı ama bir o kadarda güzel geliyordu onun gözlerine bakarken ki ışıltısını görmek çok tatlı geliyordu ne zamandır gülümsediğini bilemeden kapımın ani bir şekilde açılmasıyla olduğum yerde adeta put kesilmiştim ece'nin bana neden gülüyorsun lan diye seslenmesiyle kızarmıştım çünkü ne güldüğüm şeyi nede neden güldüğümü bilmiyordum ece'nin tekrar ama bu sefer sertçe bana seslenmesiyle başımı hafifçe kaldırdım derin bir nefes aldım ardından konuşmaya başladım...
aslında aklıma komik birşey gelmişti o yüzden güldüm.
emin misin peki.
evet eminim.
peki ama gözüm üzerinde.
peki tamam.
Ece odadan çıkıp gidince rahat bir nefes almıştım daha sonra bu gece azcık dışarı çıksam bir zarar olmaz düşüncesiyle montumu giyip ayakkabılarımıda giyip kapıyı kilitleyip merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştım merdivende yanımdan geçen ege ile başımı hemen yere eğdim ve yanımdan geçip gitmesini izledim daha sonrası ise hemen merdivenlerden inip bahçeye çıktım cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir sigara alıp çakmağımla yaktım derin düşüncelerime attım kendimi bu düşünceler boğsun istedim boğsun ki gerçekliği bu kadar net görmeyeyim istedim sevdiğim biri olsa bile yanımda ben yokmuşum gibi davranmasın istedim en kötü bir selam versin istedim fakat hayatın acı gerçeği de bu malesef ki. seversin ama sevdiğini ya kaybedersin yada gerçekten sevip kavuşursun tabi sevip kavuşmak daha zordur her zaman.
sigarayı yavaşça dudaklarımdan ayırdığımda sigaranın dumanını dışarıya doğru üfledim ardından sigaradan tekrar içime bir duman çekeceğim sırada sigaramın elimden alınıp yere atılmasıyla çatık kaşlarımla sigaramı alana baktım kaşlarım ani olarak daha da çatıldı çünkü ege elimden sigarayı almış ve yere atmış ardından da söndürmüş benim yüzüme aynı çatık kaşlarıyla bakıyordu bir süre öylece birbirimize baktık ardından ege dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı....
kafayı mı yedin sen kendini öldürmeye bu kadar mı meraklısın sen.
....
konuşsana.
....
kübra sana diyorum bak bu iyi birşey değil kendine zarar veriyorsun lütfen konuş bak sana bağırmak istememiştim yada kızmak ama bu yaptığın akciğerlerini öldürür lütfen kendi sağlığınla oynama lütfen.
.....
bak şuan belki sessiz kalma hakkını kullanıyor olabilirsin ama bunu yapma lütfen.
ama e-ege b-ben insan değilim ya birşey olmaz.
aa şey doğru üzgünüm ben sadece öyle sen şey yapınca aklıma şey geldi...
ney geldi?
boşver.
anlık olarak ege giderken arkadan ona bakakalmıştım aklına kim gelmişti aklına gelen kişi bir insanmıydı da bana böyle davranmıştı derin bir iç çektiğimde kendi, kendime;bu kadar düşünmemelisin kübra demiştim ardından yolumu ormana yönelttip ormana doğru yürümeye başlamıştım hala aklımdan saçma düşünceler geçiyordu ve bu artık beni bunaltıyordu neden öyle davranmıştı ki anlamıyordum oflayıp bir sigara paketi daha çıkarım içinden bir sigara aldım ve çakmakla yaktım sigarayı dudaklarıma götürdüm fakat birşeyden dolayı arkamı döndüğümde sırada kısık gözlerimle etrafı taradım fakat kimse yoktu işin garip yanı burası beynimin içinden bile daha sessizdi bir süre sessiz kalmış etrafı dinlemiştim fakat tam o anda karşıma bir vampir avcısı çıkmıştı lanet olsun diyerek ona baktım ardından elindeki hançere baktım korkmuyordum, ağlamıyordum, titremiyordum fakat düşüncelerimde bir karartılık hissetmiştim beni nasıl bulmuştu bu avcı nasıl benim yerimi öğrenmişti bilmiyordum fakat yaptığım tek şey geri,geri ilerlemekti tek yaptığım, tek yapabildiğim şey buydu avcı tam kalbime hedef aldığında tam hançeri atmış belkide o anlık öleceğimi düşünürken ege'nin beni hançer tam bana gelirken kenara çekmesiyle anlık şaşırmış ona bakmıştım ardından avcıya kırmızıya dönen gözlerimle bir süre izledikten sonra aniden onun üstüne saldırmış boynuna kafamı gömmüş kanın tadını çıkara, çıkara içmiştim adam baygınlık geçirip kıpkırmızı olana kadar kanını içtikten sonra ağzımın kenarından akan kanları silip ayağıya kalkmıştım daha sonra arkamı dönüp bir süre Ege'yi izlemiş ardından da utançla oradan uzaklaşmaya çalışırken ege aniden önüme çıkmıştı onun önüme çıkmasıyla hızımı dengeleyememiş ve onun üstüne düşmüştüm gözlerimiz birbirimizin gözlerine çok yakındı burunlarımız birbirine değecek kadar kadar yakın duruyordu adeta öpüşecekmiş gibi duruyorduk dudaklarımızın birbirine değmesine çok az kalmış gibiydi fakat hemen utançla onun üstünden kalkmış ve adımlarımı hızlandırarak hemen okula gitmiş odama çıkmış ve kendimi odaya kilitlemiş derin ve soluklu nefesler alıyordum kapının arkasına çömelmiş yanaklarıma dokunmuş yanaklarımın yandığını hissetmiştim. Bana neler olmuştu anlamıyordum neden bir anda utanmıştım ki neden bu kadar utangaçtım ki ben bir süre sonra aklımdakileri boş vererek kilitlediği kapımı açarak sınıfa doğru ilerlemeye başlamıştım sınıfa geldiğimde gene herşey olduğu gibiydi batuhan bazı öğrencileri boğuyor zorbalık yapıyordu, simla telefonundan moda gündemini takip ediyor kafasına göre bir erkeğe yazıyordu Ece ise camdan dışarıya bakıyordu çantamı sıraya bırakıp ecenin yanına gittim ardından bende onun gibi ellerimle kafamı destekledim Ece beni farkedince gülümseyip selam demişti bende ona karşılık gülümseyip karşılık vermiştim
Ardından başımı batuhana çevirip zorbalık yaptığı öğrencilere bakmıştım bir süre sonra bu durum çok sinirimi bozmuştu daha fazla dayanamayarak yumruklarımı sıkmış ve sıktığım yumruğumu kaldırıp onun yüzüne indirmiştim öğrencilere şiddet uygulaması yanlıştı ve asıl yanlış olan en büyük suç ise buna sessiz kalmaktı. Sinirle yumruğumu geri indirdiğim de onun elinden öğrencileri alıp sınıflarına yollamış ardındanda batuhana bağırmaya başlamıştım...
senin derdin ne neden boş yere onları dövüyorsun delirdin mi sen.
asıl senin derdin ne yılışık ördek yavrusu.
lanet olası pislik birinin suçu yokken dövmek fazlı mı mantıklı geliyor sana he söyle.
bana bak yılışık çirkin ördek yavrusu haddini bilsen iyi olur yoksa bir dahakine dövülen onlar olmaz sen olursun.
senin kadar güçlü olmayabilirim ama bu genede beni dövebileceğin anlamına gelmiyor sen git manitalarınla salyalı, salyalı öpüş köpek.
sende git plotonik olduğun çocuğun kim olduğunu bil öyle gel karşıma ben bilmiyormuyum sanıyorsun senin ege'den hoşlandığını ama bu kulaklar varya bunuda duydu be senin onunla kurduğun evcilik hayallerinide gördüm sen merak etme ama en azından ben manitalarımı tamamen tanıyorum ve bizim okuldan seçiyorum senin gibi ihanet etmiyorum çirkin ördek.
ben onu sevmiyorum tamam mı kimseyi sevmiyorum orospu çocuğu pişkin domuz.
bana bak çirkin ördek sinir etme beni yoksa buradan asla çıkmayı bırak mahsenlere kapattırırım seni orada kan içememekten ölür gidersin artık.
Piç bana hiçbirşey yapamazsın ben kızsam sende erkekliğini bilsen iyi edersin hayvansal davranmayıda kes hemen yoksa o kızları salyalı, salyalı öptüğün dudağını koparırım.
haha sen mi benim dudağımı koparacaksın hadi lan ordan yürü git işine.
Ani olarak sessiz kaldığımda göz devirerek ondan uzaklaşıp sırama oturdum lanet batuhandı işe hep aynı şekilde yapıyordu lanet olası bir pislikti.
lanet günler bir gün biter ama bıraktığı lanetler asla bitmez.
(Güneş'ten)
gözlerimi yavaşça araladığımda belimin ve boynumun tutulduğunu fark etmiştim yavaşça koltuktan kalkarak üstümdeki battaniyeyi kenara çekip elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayıp ardından da dişlerimi fırçaladım banyo aynasına bakarak lavabonun kenarında duran tarağı alarak saçlarımı taramaya başladım bir süre sonra saçlarımıda taradıktan sonra çantamı'da alıp merdivenlerden aşağıya inmeye başladım tam o sırada ayakkabı bağıcığım açıldı ve merdivenlerden düşecekken bir çift elin benim kolumu tutup geri çekmesiyle arkadaki duvara yapışmıştım sırtım duvara çarptığı için sızlarken beni çekene baktığımda bir şok daha yaşadım çünkü aras beni merdivenlerden geri çekerek düşmemi engellemişti şokla onun yüzüne bakarken karşımda bana gülümsüyordu ve bana daha dikkatli olmalısın komik şey demişti anlık yutkunmuş ve ayağa kalkarak koşar adımlarla sınıfa gitmiş çantamı ise sıraya koyup yemekhaneye yönelmiştim yemekhaneye geldiğimde hemen kahvaltı sırasına girmiştim kahvaltılık olarak domates, peynir, salatalık, başlanmış yumurta ve çay almıştım herhangi gördüğüm bir masaya oturup yemeğimi yemeye başlamıştım bugün böyle başladıysa kesin günün devamı daha berbat geçecekti buna emindim çatalımı batırıp bir tane domatesi ağzıma attım ardından domates fazla geldiği için tepsimi çalışanlara verip sınıfa gitmiştim sınıfa girer girmez kafa birşeyin sertçe çarpmasıyla geriye doğru afallamıştım kısık gözlerle bunu kimin yaptığını anlamaya çalışacağım sırada ön sırada oturmuş bana gülen ateşi görmemle sinirlerim aynı bir boğanın kırmızı görünce delirmesi gibi olmuştu hemen hızlıca ateşin masasının önünde durmuş öfkeyle ona bakıyordum fakat aslında bu öfkeminde içine saklanmış bir korku da vardı bu korku tamamen erkekler üzerine olan bir korkuydu amcamın bana zamanında yaptıklarından sonra hala ayakta durabilen bir ruhumun olması beni bile şaşırtıyordu ruhum benden daha zayıftı ruhum benden daha hassastı daha masumdu fakat ben ise ruhumun aksine daha suçluydum evet suçluydum ben bir katildim küçüklüğünün tek katili bendim benim yanıma yaklaşan herkes bir gün bu saf görünen ama aslında içinde gerçek bir şeytan yatan kızı daha göremiyorlardı ruhumdaki bu küçük kızı ise yaptığım şeylerden dolayı adını kirletmiş biriydim ve onun aynı zamanda da katılırdım belkide tam olarak onun katili olduğum söylenemez diye ama içimdeki ruhum olan bu çocukta biliyordu ki asıl katil bana bunları yaşatıp hala cehenneme gitmemiş insanlardı bunu biliyordum ruhumun defalarca acısını içindeki bu bıçak yemiş darbelerinden kurtarmanın tek yolunun ölüm olduğunı düşünüyordu belkide kendince haklıydı ama benim açımdan ölüm sadece o ruhu serbest bırakırdı ve buda onu acılarıyla gökyüzüne götürürdü.
uçan her kelebek bir gün öleceği gibi o ruhta bir gün acısının ona açtığı son darbeden öleceğini bilirdi.
ellerimi sertçe ateşin masasına koymuş onun suratına sinirli bir o kadar da korku içinde bakıyordum ellerimin bir nedenden ötürü titrediğini farkettiğim an ellerimi geri çekmiş ve titreyen sesimle bunu neden yapıyorsun demiştim o ise yüzüme boş bir bakışla bakmaya devam etmişti hiçbir tepki vermiyor hiçbir şey söylemiyor hareket dahi etmiyordu bir süre sonra bakışlarımı ondan çektiğim sırada boğazıma yapışan bir çift el ile şoka girmiş bir şekilde ateşe bakıyordum ellerimi onun ellerine koymuş ellerini boğazımdan çekmeye çalışıyordum fakat ne nafile biraz bile çekememiştim onun ellerini boynumdan bir süre sonra kulağıma yaklaşıp;benimle oynama insan kızı sonra hasarlı çıkarsın burada tek ben seninle oynayabilirim demişti bir süre sonra iyicene boğazıma yapışınca elleri nefessiz kalmıştım nefes alamıyordum sanki boğazıma birşey oturuyordu güçsüzdüm ve tek yapabildiğim ateşin ellerini ne kadarda beceremesem bile gücüm yettiği kadar ellerini boğazımdan çekmeye çalışıyordum fakat sonunda yüzüm kıpkırmızı olunca beni bırakmıştı ellerimi boğazıma götürüp nefeslerimi düzenlemeye çalıştım bir süre sonra titreyen bedenimi umursamayarak ayağa kalktım zaten ben ayağa kalkıp sıraya oturduğum sırada çoktan ders başlamıştı bile hoca derse girmiş birşeyler anlatırken ellerim titriyordu kısa bir süreliğine gözlerimi kapatmış ve yutkunarak gözlerimi açmıştım hala titriyordu vücudum bir süre öyle durup derin bir nefes almaya çalışmış ama sanki boğazımda birşey kalmış gibi hissetmiştim ama boğazımda kalan bir yemek artığı değildi kesinlikle titreyen ellerimi boğazıma götürdüm az önce olanlar sanki bir film sahnesiymiş gibi tekrar ediyordu ellerim boğazımda nefes almaya çalışıyordum fakat nedensizce nefes alamıyor nefesimin tükenmiş olduğunu hissediyordum derin nefesler almaya çalışıyordum kesik, kesik aldığım nefesler bana yetmiyordu neyden bu kadar etkilenmiştim neyden bu kadar dehşete düşmüştüm bilmiyordum fakat şuan yaşadığım bu durumun beni çok kötü bir biçimde etkilediğini biliyordum hızlıca yerimden kalktığımda hoca bana dönmüştü ve aynı zamanda da bütün sınıfın bakışları birden bana döner olmuştu hızlıca hocadan tuvalet izni isteyip sınıftan çıkmıştım çok başım dönüyordu neden böyle oluyordu bilmiyordum içimden kendime lanet ederek kocaman koridorda ilerlemeye başladım fakat aniden fazla büyük derecede başım dönmeye başlayınca sanki etrafımdaki herşeyin döndüğünü hissetmeye başladım sendeleyerek bir adım daha attım ardından gözlerim aniden karanlıkla buluştu ve sonrası bedenimi buz gibi zemine çarpmış hissetmiştim sonrası derin bir karanlığa gömülmüştü.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
3.44k Okunma |
334 Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |