18. Bölüm

18)bölüm rezilsin işte

defne çekirge
defne_yazar

 

hadi madem bu işide çözelim demiştim bu işin içinden denizin pek dışarı çıkmadığını sanmıyordum çünkü ne kadar onun burada olmayıp ona izin verilmedi çünkü deniz benim kız kardeşi olsaydı ve ona ne kadarda suçlu olsada güvenirdim çünkü benim gözümde o bir kadardı elde etmek kardeş olmak için aynı kandan aynı anneden babadan doğmak imkansızdi ve o ezik için denizi suçlayamazdım ve ne kadar denizde olsada o ezik kız için onu tutamazdım denenmiş ezizden daha fazla değer vermemin bir nedeni vardı ve neden denizi güneşten daha çok bir kız kardeş gibi görmemdi evet aslında bir yerde güneş'ide kız kardeşi olarak görüyordu ama onu dışında dışında sevecek kadar aptal değildim sonuçta benim pek tipim bir insan yoktu benim için çirkindi hatta onun tipine bile bakmak zor olan benim için onu tamamen deniz için katlanıyor olmakti bana kalsa bile ona katlanmayı onun yerinde bir deli nasıl bu kadar hem,gerizekalı,bir sürtük olup üstüne birde bu kadar çöpçü olabilecek anlmak belki diğer erkekler onu beğenebilirdi ama bir kızda güzellik değil zekanın önemli olduğunu yada daha açık bir ifadeyle zekanın derecesi olduğunu yada daha açık bir ifadeyle zekanın derecesi olduğunu tek ben'mi onaylı yoksa diğer erkeklerin dış güzelliğe bu kadar kör olacak kadar aynı zamandada o sevdikleri zekasını sorgulamayacak kadar mı düşüyorlardı anl düşerdi bu kadar mı sadece dıştan bir nemi olmadığını bilemezdi aptal olmak bir yana belkide bir insan aşık başarısız olabiliyordu zaten ama bunun tam olarak salak değiştirilebildiği için doğru kişiyi sevebileceği gene saçma sapan aldatan bir kıza bir erkeğe aşık olmak üzereydiniz ki beyinle bunu yapmak yerine zoru seçiyorlardı,seçtikleri şey kalp oluyor neden bir insanle kalbi aynı anda seçemezdi ki neden iki şeyide aynı anda kullanamazdı ki bir insan neden illaki bir seçim yapmak vardı şık ikikıda her zaman ikinci bir seçilemezdi şıkkının olduğunuda bilemezmiydi deli bu kadar mı aptal yapıldı bir deli aptal olmak için beyinsiz mi olmak lazımdı illa beyni olanda aptal olmuyormuydu sadece beyinsizler mi oluyordu peki.belkide en saçması belkide en ama enmasıydı ama hani insandan nefret ediyordu derlerdi ya belkide denizden bir etkilenmişliği vardı ama bunun tam olarak nasıl bir etkilenmişliği vardı, ancak tam olarak nasıl bir etkilenme vardı, başka bir deyişle hoşlantı'da bulunabilecek biri gibi olmadığı için gerçekçi bir şekilde bir etkilenemediğim şey sadece hoş değildi hazır denizde olduğuken güneşe adama aşık olması bırakın bu o kadar korkunç olurdu ki bir vampir bir insanla sevgili diye görüntüler haberlere bile verirlerdi alsana konu diye ama bu korkunç yanı değildi tam başka yanı komikti korkunç yanı ise şuydu benim onu ​​öldürebileceğim olmasıydı çünkü ben daha ergenliğe girmem vampirler ergenliğe girdiklerinde bir kızdan çıkarılabilirlerse kızda ondan göreceklersa ve bu insan ise onun kanını içerek öldürdüğü yani kısaca vampirlerde ergenlik kontrol edilemeyen güçlerimiz vardı ve bunlarla biz ergenlikte kontrollerimizde görülüyor gücümüzü istediğim dışı kontrolle zarar Veriliyorduk insanlar ve bu yıllar öncesinden atalarımız vampirlerle insanları ayıran bir ağ örgüsü güçleriyle ve böylece bu yıllara kadar insanlar kadar vampirlerin sınırına,vampirlerin sınırına geçemiyordu ama dağıtılmasıyla b gölgeengiz bir şekilde ortadan kalkmıştı zaten okula gelmeyle vampirlerin eğitimi mavi ay olduğunda ergenlere gireceklerdi bende dahil ve bu gece mavi ay vardı tepede güneş tehlikeli sulara dalmıştı ve ki gen onu bu sudan çıkaracak olan da bentım diğer vampirlerin ege ile ben ikimizde mavi aydan fazla özetle biz ege ile hafif olabilirduk ergenliğimizi ancak bu ay yayı mavi ay ne kadar parlaksa ve ne kadar ışık yayıyorsa biz o kadar etkileniyorduk tabi tutulabilirdi ya ben yada ege ikimizden biri bu gece ya çoşup diğerlerine katılacaktı yada normal formda hafifleşecekti atlatk hiç emin konuşuyordum çünkü bu bir birliğe bağlıydı buna ben yada ege yada herhangi biri karar vermedidi kimse ne kadar güçlü bir ergenlik geçireceğini bilemezdi sonuç ama hafif geçireceğimi ümit ediyordum yoksa bu iş hem güneş hem de ege ve ben için kötü olabilirdi.

 

onu uyarmalıydım bu gün gerekirse evde kalmaması gerekirdi ona söylemelimiydim bu günü ve aynı zamandada tam olarak bilemesemde denizden bir etkilenme hisettiğimi ona söylemelimiydim ki ben belkide bu onun hoşuna giderdi sonuçta beni umursa benim yaşadığım umursamıyordu pek söyleyemezdim bunu ona söyleme konusunda sadece benimle daha fazla çocukça şeyler olduğunu söylemek onunyanında çocuk olmakta çok uzaktaydı zaten onun yerinde yaşadığım deniz ile yabancı şeyler'i daha iyi görürüm en yakın arkadaşımdan bile hoşlanabiliyordu bende deniz aşıkları söylemiyordum herhalde güneştende eh işte pek hoşlandığım söylenmişti mi artık aslında onunda beni istemediği içten beni dışarı çıktıklarını kemirdiğini görünce banaca söndüğünü hemen farkedebiliyordum onu ​​zorbalamayı çok seviyordum bu doğru kabul ediyorum bir insanda ki gülüyornin bana söndüğünü görmekte ne bileyim biraz garibime sanki ona yapmışım gibi hissettim ve bunun için üzülmemde onu daha önceden hiç bana baktığının görmediğini görmemiş hatta onu hiç görmemiş miydim belkide odadayken birkaç kere duygusal şarkılar dinleyerek hüzünlendiğine bakmıştım ama hiç böyle bunu bana karşı bana bakarak görüşmemişti ve bunu bana karşıda başka bir şey anlamamıştım ona ne kadar herhangi bir yapsamda yapmasamda umrumda bile yoktu tamam normal neden bakışlarının bende donu vardı ama bu genede ona karşı başkaları hisettiğim demekta yoktu ki çünkü ona karşı gerçekten hissediyordum ona karşı başkaları diyeceğimi bile bilemez olmuştum birine karşı birileri histsemde o kişi zaten denizdi ben denize karşı duymuştum bazı şeyler üzerinde bir çekim duyuyordum ama bir yerdeyse bunu güneşe söylersem sebebepsiz üzüleceğini söylüyordu ki ses ama onun göz yaşlarını tek tek takmayacaktım onu ​​sadece tehlikelere karşı kesmektım o kadar onun dışında onun herhangi bir şey beni ilgilendirmezdi benim amacım onu ​​zorbalamak zaten öyleydi onu zorbalarken hepsinimdesiz birer birer birye vermek onu kızdırmak onunla oynamak eğlenceliydi çok saf'tı saf ama bir o kadarda aptaldı bu kadar saf bu kadar akılsız beyinsiz bir kızdı deniz onun aksine daha çekici daha güzel daha olgunlaşmış denizden tek ama tek farklı belirleyici özellik ve bir kaç karakter özelliği dışında çok çocuksuydu benim denizi güneşten daha üstün daha yükseklerde görmemin nedenide belkide kim bilirdi değil mi.Aslında şuda vardı zeka bakımından da hani deniz güneşten daha zeki bir kızdı hem zekasıyla hemde güzellik ile koşulları beni but güneş tam tersiydi çocuksu sarı parlak kahverengi olgunluğa göre baya bir zayıf ahmak,salak bir kızdı hareket fizikleri belkide iyi bir birine sahip bile olsa bazen bir sadece dışlamak ile etkilemezdi bu kadar çok iyi yönde sadece fiziğe göre görebiliyordum bunu nasıl desem ben daha çok zekaya bakardım çünkü başka olsada zekanın küçücük, ufacık,minnacık kalırdu tamamı fiziki olmayan her şey el ile yönetilirdi tamamı ve denizde kalp olmasada zeka vardı güneşte zeka olmasaydıda kalp vardı ve asıl sorun benim hangisini seçmeyeceklerini seçmeyeceklerini kullanacağım denizi şeçersem ihtiyacı hemde birinin tek kötü yanını bulmak kendi zamanındakileri azarlayabiliyordu kendini fazla tepelerdeyken onun tek kötü yanını güneşe verecek olursak denizden biraz daha farklıydı başka yerlerde ne kadar tipim olmasa da karakteri çok iyi bir şekilde analiz edebilirdim mesela güneş çok utangaç bir insandı fazla komikti, fazla sinirli dağ keçisiydi,fazla duygusaldı fazla güven veriyordu fazla kırılıyordu kırılıyordu fazladu içinde derin bir hüzün taşıyordu fazla herkesektı fazlaydı şeylerden dolayı fazla ve endişeleniyordu onun karakteri arkadaşlarının ne kadar farklı olduğunu o gün hastanede öğrendiğim ve belkide hayal yaşadığım bir yerde sadece deniz açısından bu kadar garip değişmiş fazla değişimti sanki yaklaştı ben güneşekça onların bağlarını bir bağcık gibi çözmüş gibi hissettiğim ne tuhaftır ki belkide gerçektende öyledir bilemem.Minnacık kalmaları tam fiziki olmayan her şey ellerle yönetilenirdi tamamı kalple değil beyin ile yapılırdı her şey ve denizde kalp olmasada zeka vardı güneşte zeka olmasada kalp vardı ve asıl sorun benim hangisini seçeceğim değildi hangilerini kullanacağımı denizi şeçersem uğurdu hemde onun tek kötü yanı bazen kendi türündekileri azarlayabiliyordu fazla tepedeyken onun tek kötü yanı başında güneşe kavuştuğunda farklı "o" denizden biraz daha iyiydi başka ne kadar tipim Olsa olsa çok iyi bir şekilde analiz edebilirdim fazla güneş çok utangaç bir insandı komikti, fazla sinirli dağ keçisiydi,fazla duygusaldı fazla güven veriyordu herkese kırılıyordu kırılıyordu fazladu içinde derin bir hüzün taşıyordu fazladan korkuyordu ve endişeleniyordu ne kadar farklıydı o gün Hastanede öğrenmiştim ve belkide hayal yaşadığımda bazı şeyler sadece deniz açısından bu kadar garip, fazla değişmişti sanki ben güneşe yaklaştıkça onların bağlarını bir bağcık gibi çözmüş gibi hissettiğim ne tuhaftır ki belkide gerçektende böyledir bilemem çıktı.Minnacık kalmaları tam fiziki olmayan her şey ellerle yönetilenirdi tamamı kalple değil beyin ile yapılırdı her şey ve denizde kalp olmasada zeka vardı güneşte zeka olmasada kalp vardı ve asıl sorun benim hangisini seçeceğim değildi hangilerini kullanacağımı denizi şeçersem uğurdu hemde onun tek kötü yanı bazen kendi türündekileri azarlayabiliyordu fazla tepedeyken onun tek kötü yanı başında güneşe kavuştuğunda farklı "o" denizden biraz daha iyiydi başka ne kadar tipim Olsa olsa çok iyi bir şekilde analiz edebilirdim fazla güneş çok utangaç bir insandı komikti, fazla sinirli dağ keçisiydi,fazla duygusaldı fazla güven veriyordu herkese kırılıyordu kırılıyordu fazladu içinde derin bir hüzün taşıyordu fazladan korkuyordu ve endişeleniyordu ne kadar farklıydı o gün Hastanede öğrenmiştim ve belkide hayal yaşadığımda bazı şeyler sadece deniz açısından bu kadar garip, fazla değişmişti sanki ben güneşe yaklaştıkça onların bağlarını bir bağcık gibi çözmüş gibi hissettiğim ne tuhaftır ki belkide gerçektende böyledir bilemem çıktı.

 

evden o kadar çok düşünce geçmişi ki ben bile şaşırmıştım normalde okurdum bu kadar çok düşünceyi geçmezdi benim. almayı kileri bir kenara attıktan sonra daha fazla düşünmemeye karar emrim çünkü ben ile ilgili zaman çok saçma şeyleri kafamda kuruyordum ve bu yüzden düşünmemeliydim hiçbirşeyi aklımdan bir çok şeyi kafamda kuruyordum ve bunları normal saymı pek emin ol yapıyorlardı.ayaklarımı istemesem bile yere süre,süre çıktığımda ege'nin yanından geçmek üzereyken m ege kızlarla pek takmaktaz daha çok kendi dostlarıyla birlikteydi ve düşünecekken ege'ninde olduğunu bilmek neymiş diyordu hep yanında bir kız yaklaşıyordu sadece biz onun yanına yaklaşmamıza izin veriyordu aslında büyüme aşkı olsa da nasıldı baya bir merak bilmiyordum ve aslında ege'ye yaklaşan ve yaklaşmasına kızmadığı iki kız vardı bu arada biri güneş diğeri ise denizdi ege çok daha güneşe odaklı davransada içten kalbinin bir kuytusunda güneşe yer verirken ne kadar kızdığım ne kadar da bir yerde üzüldüğüm bir durumda olsa bazen bir arkadaşının hayatını değiştirecekse ve onu daha mutlu olacakse neden konuşup onu üzeyim ki yani şimdi aslında Şu anda güneşe aşık olup salaklaşmasını istemezdim ve onun için nasıl yer verebileceğini bile anlamıyor olmak zaten beni bir ikinciye deli eden şeydi çünkü bu kıza tutmak ne bileyim sanki cacığın içine girmiş yerlerde ayrılmış olan tipim olmasıyla kalması yoktu ama fazladan karamsar birini sevmekle özellikle bir arkadaşının onu durdurduğu tam bir korkutu nede bunu kızdantım çünkü bu kız hem sinirleniyor hemde sinirlenincede canlanıyor ve bu bu kıza dikkat vermeliydi çünkü sonuç her tatlı olan şey karşıladınız kadar da iyi çıkıyordu bu kız da aynı oydu işte tatlı ama özündede tatlılığın içinde kalan bir şeytan çıkmayacağını bilemezdik genel olarak bu yüzdende kendimizi korumamız gerekirdi ona güvenmiyordum çünkü güvenebileceğim gibi davranmıyordu güvenmiyor ve bende güvenemiyordum. İlk defa bu kadar süren belkide neden mutlu olan neden bu kadar hüzünlüydü onu hiç ama hiç istemiyordu neden bu kadar hüzün vardı içinde neden bu kadar kederliydi ama onun yanında gittiğimden beri sanki içindeki hüzün bir nebzede olsa azalmıştı yada maskelenmişti.

 

1 eylül saat 12:20

 

(güneşten)

 

sabah alarmımın çalışmasıyla bakışlarımı açmıştım saate baktım saat 12:20 geçerkendu ağzımdan istemsiz çıkan güçle yaktan kalktığım ameliyatla kıyafetlerimi giydiğim okulda geç kaldığım ve özellikle sınavıda kaçırmıştım bu sefer gerçektende sıçmıştım yüzüme sadece nemlendirirci krem ​​sürmüştüm hemen banyoya geçerken dişlerimi fırçalamıştım daha sonra aniden yüzüme kremleştiğimi unutup yüzünüde yıkamıştım ki daha sonra sadece bir şeyler vardı öfkelendirsede bu durum parçası dememiş ve beni okula kadar götürmüştü gene olmuştum herşeyin başladığı yerde yarı yolda kaldığım o yerde belkide yarısında bile yoktum belkide uzaktaydım yada belkide başındaydı bilememezdim çantamıda alıp hemen arabadan indim arabanın kapısını o kadar sert kapatmıştım ki babamın neredeyse alev topuna dönmüştü bende bana gene yaşadığım diye pardon sen daha önceyken beni hiç görmemiş gibi davranmış ve basıp giderken bende hızlı okula ama bir o kadarda korku ve korku dolu gidiyordum muhtemelen şu anda Korunduğum şeyleri titrersem eğer küçük düşeceğimi değerlendiririm işte tam bu korkudum beni azarlarmı geçiyordular acaba yoksa başka dalgalar falanlardı mı yoksa korkulan gelişmesine de bahse bile girerdim çünkü hep aynı şey oluyor hep sakarlığım ya devam ediyordu ya da rezilliğim kullanıyordu yani kısaca okuldaki tek ezik öğrenimi için benimle uğraşacaklarını bilmek ve bu yüzden buraya girmekte ya da bilete sadece şunu söylüyordu bu haftamdaki en kötü yerde ve bu yerde kızlarla erkeklerdeydim değil yani bir başka şeyle kızdan çok burada erkek vardı ve bu durum beni aşırı derecede düşürüyordu yani neden kızlardan ziyade bu kadar çok erkek vardı ki bu kadar ve bu yerde erkeklerde kızlarda olağanüstü gıcıklardı hepsi aras bey ise çok ayrı bir nefret ediyordum ondan zaten onun adını bile ağzıma almak için acı biber yemi his veriyordu yani kısaca o adı acılardan bir canavardı belki aşırı derecede aşırılı içlerinde illaki bir vicdanı var belkide ama bu ismi salağın en küçük bir kısmı en ufak bir merhamet bu okula geldiğim gün beri onun içinde biraz bile olsa merhamet göreme olmuştu, onun neredeyse öleceğimi bile anımsadı bana onun suratını görmüştüm zaten unuttum şeyleri bile tekrar hatırlamamayı sağlayan karanlık bir geçmişe yeniden kalkıyordu onun için işte belkide bu yüzden hayatım karanlığın olmuştur beyazı görememek karanlıkla yaşamak acıdır elbette insanın en çok öğrendiği kalbi parçalansa bile ayakta durabildiği tek o yaşadığım yerde benla yaşadığım ve sonra da dünyada bir bütün vardım tek benzer yönümüzün bu olduğunu bilmek bile rahatsız ediyorArasta aynı benim gibi karanlıktı zifiri karanlıktı aynı benim gibi aynı karanlıkla bütünleşmişler aynı artık yolda yürüyordu aynı yerde aynı zamandaydılar hepsi,hepsi halindekiler hepsi peşindeydiler ben ise kabullenmiştim Hepsi peşindeydiler ben ise kabullenmiştim Hepsi peşindeydiler ben ise kabullenmiştim Hepsi peşindeydiler ben ise kabullenmiştim Hepsi peşindeydiler ben ise kabullenmiştim Hepsi peşindeydiler bu geri dönüşte değildim anlamıştım artık ve geri dönüşünün yoktuda anlamıştım bu beni o kadarm vardı Zaten biliyordu ve bu yüzden daha fazla üzülmek amacıyla bunu normalleştirmek ve acıyı hissetmek için.

 

Okula hızlı adımlarla girdiğimde hemen sınıfa geçtim sınıfa girdiğimde herkes arasında garip bir bakışma geçmişi neden böyle bir bakışma geçmişi bende ancak o bana ben ona duygusuz görünüyorduk ikimizde başka, o kadar duygusuzduk ki benden çok onun suratında hiçbir belirti yoktu duygusuzdu o kadar duygusuzdu ki hatta ben bile onun bakışlarından korkmuştum beni şey gibi bakıyordum ama bir o kadarda suratsız sanki daha dün bana gittiğinden diyen babam gibi hissettim babamdan bu cümleyi asla duymuş olmam ve Bunun içinde hiçbir yerde yoktuki bunu duymamış olmak belkide ne kadar bakmadıklarını kanıtlıyordum de zaten ben ne zaman görülmüşm ki çıktı bunlar içinde zor olduğunu tahmin edebiliyordum zaten bir insanın sevmediği birinin iyisini beklemezdim davranırken kim beklerdi ki ben bile beklemiyorum başkası bile beklemezdi. duymazdım.başımı hafif ki kitabı kaldırmıştı ki kafama gelen topla ne olduğunu anlamam yaklaşık bir dakikamı almıştım ki kitabı başka yerde bırakmıştı o top kafama atanlara bir gıda madde söylemeden sınıftan çıkmıştım daha sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkanmıştı elbette top yüzüme çarpınca acıtmıştı bayağı bir ama bu acı az değildi çeyreği kadardı bu acı bana. ezik paranın kötü yanları buda herkesin oyuncakla başa çıkma konusunda eğleniyorlardı seni kukla gibi kullanıyorlardı ama işlerinde bitincede sanki eski,yırtık bir bebek gibide atıyorlardı seni.kapıyı yumruklamıştım ama ne gelen vardı nede giden burada hapis olmuştum asla çıkamayacaktım orada hiçbir öğrenci beni görmüyordu ve ölmemede sevineceklerine de bahse girerdim çünkü onlar benim yaşamaktan rahatsız oluyorlardı ve benim yaşadığım bu yüzdende mutlu olmalarını sağlarlardı çünkü ben eziktim bu okul en ezik en umursanmaz en sevilmez insanıydım. yaklaşık bir saaten fazla burada tıkılı kaldığım yorgundum artık savaşamayacak kadar fazla yorulmuştum bir gün kollarımı daha iyi bir yerde sallayacaktım dışarıda atlaycak ve bu hayattan gittiğim içinde mutlu olacakm ve beni o gün kimseden kurtulamayacağı gibi kimse banade o olmayacaktı asla fikrim olmayacaktı.

 

Onlar kalpsizdi ve ben kalpsizliğin kurbanıydım.

 

Ben umursamaz ve duyarsız değildim, onlar öyleydi.

 

ne kadar uzun bir süre burada olsaydınız ancak kapının açılmaz durumda olduğu yerde kullanılabilir için kapıya baktığınızda açık olan kişi şu gıcık kızlardan destekli öfkeli öfkelenmişti bilemiyordum başka öfkesinin nedeni kesinlikle bendim ve bunada emindim gözler benimkilerle buluştuğunda dünyada küreselyici bir konumdaydı üstüme üstüme yapılan bende doğal olarak saklanacak delik bulmak kız saçlarımı sert bir şekilde çekiştiriyordu nasıl anlamadığm bir şekildede kız cebinden kelebek çıkarmıştı arkama geçmiş ve kelebeği boyuma yaklaşmıştı resmi beni öldürecekti.ben konuşmuştum o beni öldürye çalışırken nede o konuşmuştu sanki sessizdü bu sanki sessizlikte benimlerim sadece ölüm geliyordu bu tuvalete kimsesizlik ve yalnızlıkla gidiyordum belkide sadece bir damla göz dökerek bile, acılarımı ortaya çıkarabiliyordum benim yaşlarım gözlerim ve başkalarını yakıyordu yakıyordu şunuda daha iyi anlamıştım şu ki asla bir damla göz yaşı bile bir insanı kurtaramazdı beni'de asla kurtaramayacaktı bunu o kadar iyi tanımlanmış ki ağlasamda izin yırtana kadar bağırsamda can çekişsemde asla kurtulamayacaktım kız beni öldürmeye o kadar hevesliydim ki ondan kurtaramadım daha çok kıpırdanmaya başlamıştım kız kelebeği bir türlü çekilemiyordu ve belkide bu benim sonucumda görülebilecek yada kurtuluşum her ikisinde bana çok yabancıydılar zaten ve bu benim rezilliğimin de üretilen kötütü rezildim işte daha ne diyebilirdim ki ben ölümle hep burun burana gelen aptal bir rezildim başka bir şey yoktum ben.

 

Birçok kalpsiz insan gördüm ama onları hiç bu kadar kalpsiz görmemiştim. En kötüleri ve en kalpsizleri kendileriydi ve bunun farkında değillerdi. Kendilerine kalpsiz diyorlardı ama kalpsiz değillerdi. Onlar şeytandı. Bunu anlasalar da anlamasalar da şeytandılar ve karşılarında bir melek görmek bile onları kızdırıyordu. Oysa ben onlara yardıma ihtiyacı olan masum bir melektim.

 

belki ben kötü değildim, ama onlar kesinlikle kötüydü. bunu anlayacak kadar aptal değildim, ama durum anladığım gibi işlemiyordu. beni aptal sanıyorlardı, ama ben onlardan bin kat daha zekiydim.

 

Akıllı olmayabilirim ama onlar gibi beyinsiz de değildim.

Bölüm : 06.11.2024 07:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...