HELLLÜ CANLARRRRRR
Nabersiniz?? umarım iyisinizdirrr
evet, sezon finali ile karşınızdayım
valla sizden ayrılmayı istemiyorum ama lanet derslerim var...
neyseeeee
üzülmek nooo
bölümü umarım beğenirsinizzz
İyi okumalar...
Oy: 18
Yorum: 58
Şarkı: Sevmemeliyiz
Boş İşler Grubu
Siz: Bir taş attım pencereye tık dediii
Siz: ee gençlik (abim hariç)
Siz: nabersiniz???
Götlap: Kendimi camdan atsam iyi olacağım
Efo: nedenkine???
Götalp: Soner Başkomiserim biraz pestilimi çıkartmış olabilir.
Götalp: bide ırmak
Siz: efendim
Götalp: Baban hani bizim burada takılıyor ya hani geldği zaman
Siz: ee
Götalp: baban da burada şuan
Siz: e götalp
Götalp: Haktan da burada
Götalp: Ve baban şu anda Haktan’ın nasıl bir damat olacağını test yaparak anlamaya çalışıyor
Siz: lan
Siz: ne yaptırıyor
Siz: açık söyle
Götalp: Bir parkur var onu yapıyor Haktan
Götalp: baban ile abinde çardakta oturmuş oralet içiyor
Efo: oralet ne lan
Siz: ay kocama kıyacaklarrr
Siz: baba ne yapıyorsun ya sennn
Siz: ABİ BAK LAN TELEFONA
Siz: MESAJLARI GÖRDÜĞÜNÜ BİLİYOM
Bircisim(abim): Ne var lan
Siz: ya ne istiyorsunuz benim ela gözlümden
Siz: bırakın ela gözlümü
Bircisim(abim): valla babamın planı
Siz: babama söyle
Siz: çok acıtmasın canını
Götalp: VCFRTYHBVCFGTYHNB V
Götalp: çik icitmisin cinini
Götalp: kız, adam çevik kuvvetlere girmek için özel eğitim almış
Götalp: aynı anda 10 adamı alt etmişliği var gözümün önünde
Götalp: canı nasıl acısın bu adamın????????
Siz: olsun
Siz: İnsanı bir söz bile yıkar bazen. 50 kurşun yer canı acımaz ama bir sözle yıkılır. Ya da kağıt kesiği yakar o an canını insanın. O anki bulunduğu duruma bağlı herşey
Efo: geldi edebiyatçı
Siz: sus kız
Bircisim(abim): etkilendim lan
Bircisim(abim): helal
Siz: boşuna mı tıp yolundan döndük vghuhvghjkjhg
Siz: nysee
Siz: babacığım lütfen Haktan’a kıymaa
Götalp: kıyma mı ki bu çocuk kıyılsın
Efo: midem kalktı resmen
Efo: bu nasıl espriydi
Bircisim(abim): katılıyorum
Siz: gözde ablam nerede??
Bircisim(abim): evde
Siz: lan kadın hamile neden yalnız bırakıyorsun
Siz: püüüü
Siz: sen birde baba olcan
Siz: efsun gel benle Gözde ablama gidek
Efo: çıktım bile
Siz: baysss
Çevrimdışısınız
Efo adlı kişi çevrimdışı
~
Çayımdan büyük bir yudum aldım ve Gökalp’in omzuna geçirdim bir tane. Gökalp bana tip bir bakış attı.
Ben, Efsun ve Götalp mahallenin kaldırımına oturmuş, dedikodu yapıyorduk. Çay içip çekirdek çitliyorduk. Şahane dedikodu dönüyordu ortada. Yan yana oturuyorduk. Tabii ben Efsun’u Götalp’ten kıskandığım için aralarına oturmuştum. Ee, biraz kıskanç olabilirdim.
Efsun, “Ben başlarım bu işe-” diyordu ki kaşları bir anda çatıldı ve elini kasıklarına attı. Hızlıca solumdaki Efsun’a baktım, o da bana baktı korku ile. “Lan,” dedi.
“Ne oldu?” dedik Gökalp ile aynı anda.
“Kasıklarıma çok şiddetli bir ağrı vurd-” Efsun konuşamadan öne eğilip inledi acıyla. Göğsümde zaten var olan korku tohumu filizlendi yavaşça. Gerildim iyice.
“Efsun, iyi misin?” dedim. Başını hayır anlamında salladı. Eli bacak arasına gitti. Elini geri çektiğinde eline bulaşan kanı üçümüzde gördük. Gökalp endişe ile hızla sağımdan ayrıldı ve Efsun’un diğer yanına geçti. Efsun ise acı ile kıvranmaktan başka bir şey yapamıyordu. “Gökalp, Efsun’u kucağına al sen. Gel benimle.” Dedim. Başıyla beni onayladı Gökalp. Yavaş hareketlerle Efsun’u kucağına aldı. Efsun’un kot şortunun önü ful kan olmuştu. Aklımdan birkaç senaryo geçiyordu. En beliğin senaryo ise rahiminin zarar görmüş olmasıydı. Ve bu onun için kötü sonuçlanabilirdi. Bu kötü son ise şuydu: Efsun hamile kalamayabilirdi.
Hızla ayaklandım ve cebimde nedensizce bulundurduğum arabanın anahtarını çıkarttım, kenardaki arabayı açtım hızla ve arka koltuğunun kapısını açtım. Gökalp, Efsun’u yavaş hareketlerle arkaya yatırdı. Gökalp önce geçecekti ki, “Arkaya geç.” Dedim hızla. Dediğimi iki etmedi, oturdu arkaya. Bende sürücü koltuğuna oturdum ve hızla arabayı çalıştırdım. Vitesi bire aldım ve gaza bastım. Ve hızla vites arttırıp hızlanmaya başladım. Arabayı hızla sürüyordum lakin trafiğe takılmıştık. “Başlarım trafiğinize!” dedim ve kornaya bastım tüm gücüm ile. Bu sırada arkama döndüm. “Gökalp, Efsun’un kasıklarında belli yerlere dokun. Acıyan yerleri söyle bana.” Dedim. Gökalp’in ilk yardımda iyi olduğunu biliyordum, ama ben biraz daha fazla derinlikli bildiğim için sorgulamadı ve beni dinledi. Bende önüme dönüp ilerlemeye devam ettim. Kornaya bastım sertçe. Sonra ise camdan çıkıp, “Hasta var arabada! Açın yolu azıcık.” Dedim. İçeri girdim tekrardan.
Bu sırada Gökalp’in, “Nasıl diyeceğim ben bunu?” dediğini işittim. Ona baktığımda yüzünün kıpkırmızı kesildiğini gördüm.
“Ulan söylesene!” dedim yüksek sesle. Onun yerine Efsun eli ile gösterdi acıyan yerini; tam kadınlığına doğru.
“Siktir,” dedim. Önüme döndüm hızla. Kestirme bir yol gördüğümde çok ama çok ani bir şekilde direksiyonu o yola doğru çevirdim. Biraz çakıllı bir yolu, altımdaki BMW’ye yazık olacaktı ama Efsun’dan önemli değildi.
Kısa süre içerisinde hastaneye vardığımızda Efsun’u aldılar. Her şey nasıl gerçekleşti, bilmiyorum. Çok hızlı gelişmişti her şey. Mesela şuan Gökalp ile bekleme koltuklarındaydık. Ben tırnaklarımı kemiriyordum, Gökalp ise karşısına boş bakışlarla bakıyordu.
“Ne düşünüyorsun?” dedi Gökalp bir anda. İrkildim. Yavaşça ona baktım.
“Nasıl yani?” dedim.
“Tıp okudun ya,” dedi. Yeşil gözlerini bana çevirdi. “İllaki bir teşhis koymuşsundur. Ki arabadaki tepkilere bakılırsa koydun da.”
Derin bir nefes verdim. Önüme döndüm. Tırnaklarımı tekrar ağzıma götüreceğim sırada tuttu ellerimi. “Yedin ellerini, yeter.” Dedi. Tekrardan ona baktım.
“İki seçenek var.” Dedim. “Ya rahim kanseri, ya da sert bir darbe aldı. Ama büyük ihtimal rahim kanseri.” Harfleri uzatarak yaptığım konuşmam bittiğinde öksürdüm. Bir tepki bekledim ondan, ama yoktu.
“Ee,” dedim bu gergin havayı dağıtmak adına. Gevşek gevşek konuşuyordum. “Sizin ilişki ne alemlerde?”
“Flört aşamasının sonları gibi, sevgili gibi. Ama değil gibi de.” Dedi. “Çok acı verir mi bu rahim kanseri?” dediğinde bu sorunun cevabını bildiğini ikimizde biliyorduk. Ama yine de bilmemezlikten geldik.
“Yani, şimdi nasıl diyeyim. Acısız bir hastalık yoktur.” Ellerimi önümde birleştirdim. “Yaşamadığım için acı ölçüsünü bilemem, ama acısı çok diye tahmin ediyorum.” Hüzün dolu bir nefes verdik aynı anda. Bu sırada Efsun’un bulunduğu odadan bir hemşire çıktı ve uzaklaştı. Ardınsıra biri daha çıktı, bu Efsun’u muayene eden ve geçen Haktan’ın ameliyatında bana söven doktordu. Kadın hastalıkları uzmanıysa bu kadın niye Haktan’ın ameliyatına girecekti ki o gün?
Gökalp ayaklanıp doktorun yanına gitti, bulunduğumuz katın kapısı aralandı. Ve içeriye giren kişileri gördüğümde ister istemez ayaklandım. Efsun’un annesi ve Haktan gelmişti. Beni gören Efsun’un annesi Zahide teyzem bana doğru koştu, yorgun duruyordu.
“Irmak, kızım. Efsun kötü, dedi Haktan oğlum. Şuan iyi mi Efsun?” Ellerini tuttum Zahide teyzemin.
“Bizde bilmiyoruz, şimdi öğreneceğiz.” Dedim. Zahide teyzem elini belime koydu, bakışlarım Haktan’ın bakışları ile çakıştı. Sorgulayan gözlerle bana bakıyordu, başımı umutsuzca iki yana salladığımda durumun kötü olduğunu anladı. Gökalp’in yanına doğru gitti o da.
“Efsunum nasıl?” diye sordu Zahide teyzem. Doktor derin bir nefes verdi, beni görünce ise kaşları çatıldı ama bozuntuya vermedi.
“Maalesef haberler kötü, hastamız rahim kanseri.” Zahide teyzem bir adım gerilerken yutkundum. “Sebebini teşhis edemedik-”
“Erken yaşta cinsel ilişkiye girmesinden kaynaklı.” Dedim doktorun sözünü bölerek. Bakışlar bana döndü. “Tabii bu olay onun kendi isteği dışında gerçekleşmişti.” Bu olay hafızamı kaybetmeden önce gerçekleşmişti, ve ben hatırlıyordum.
“Ameliyata almamız için sizden onay almamız lazım. Eğer ameliyata almazsak kanser daha da ilerleyecektir.”
“Alın!” dedi Zahide teyzem. “Yeter ki iyi olsun kızım.”
“Yüklü miktarda ama-” Bu sefer doktorun sözünü bölen Haktan’dı.
“Biz varız,” dedi. Bana baktı, bende ona baktım. “Evet, biz öderiz.” Dedim Haktan’ın dediklerini destekleyerek.
“O zaman şuan ameliyata alıyoruz hastayı,” dedi. Kenardan birkaç hemşireye seslendiğinde hemşireler onu onayladı, doktor ise uzaklaştı.
“Bu kadında bir şey var.” Dedim kadının arkasından tip tip bakarken. Bu sırada Gökalp Zahide teyzem ile bekleme koltuklarına oturmuştu. Haktan yanıma geldi yavaşça.
“Neden öyle düşünüyorsun?” dedi. Mükremin gibi götünü kıvırta kıvırta gezen doktora bakmaya devam ettim.
“Bu senin ameliyatına geç kalan doktor. Kadın hastalıkları doktoru ise bu kadın, senin ameliyatında ne işi var?” Haktan’a baktığımda bana hak verircesine bakıyordu.
“Bu kadına dikkat edin.” Dedim. Nereden bilebilirdim ki bu kadının hem benim hem abimin hem ela gözlümün canına kıymaya çalışan kişilerle iş birliği yaptığını…
~
Odanın içinde gerginlik rüzgarları esiyordu. Efsun uyanmıştı, dördümüz de Efsun’un bulunduğu odadaydık. Efsun ise bize ne olduğunu sorup duruyordu.
Ve biz bir türlü konuşamıyorduk.
Efsun’un rahmi alınmıştı. Ve bu hamile kalamayacağı anlamına geliyordu. Çözümleri vardı ama bunun yaratacağı o üzüntüyü tahmin bile edemiyordum. Ve Efsun en çok da anne olma isterdi.
Efsun küçükken bir sapık tarafından tecavüze uğramıştı, ben adamın elinden kaçabilmiştim. Ama Efsun’u kurtaramamıştım adamın elinden. Bizden kat kat büyük bir adamdı. Efsun’un çığlıkları hâlâ kulaklarımdaydı, kendimi suçlardım hep bu yüzden. Ve erkeklerle cinsel ilişkiye girmemiş, hatta sevgili bile yapmamıştım bu yüzden. Bir ara bir barda sarhoşken cinsel ilişkiye girecektik ama o da sarhoşken olmuş birşeydi. YKS dönemimdi.
Efsun o günden sonra hayata küsmüştü, sonra ise bizim o müthiş kaza gerçekleşmişti. Yani o zamanlar tam bir faciaydı.
Biz konuşmamakta ısrar ederken kapı aralandı ve içeri hiç iyi biri olduğunu düşünmediğim kadın doktor girdi. Gözüm tutmamıştı bunu. Efsun’un da tutmamış olacak ki kadını gizliden süzüyordu.
“Evet,” diyerek Efsun’un yanına geçti kadın. Elindeki dosyadan kaldırdı kafasını en sonunda. “Nasılsınız Efsun hanım?”
Efsun bu, direkt konuya daldı;
“Rahatsızlığım ne?” Odaya tekrardan sessizlik çökerken doktor bize baktı, söyleyemediğimizi anladı, Efsun’a döndü ve öyle bir rahatlıkla söyledi ki bunları, şaşırdım.
“Maalesef rahim kanseriydiniz.” Efsun’un gözleri kocaman açılırken bakışları benimle çakıştı, sonra ise doktora baktı tekrardan.
“O -diniz eki neden var? Geçmiş zamanda mı oldu bu olay? Ne oldu?”
Derin bir nefes verdi doktor. “Kanser tehlikeli bir durumdaydı, bu yüzden rahminizi ameliyat ile almak zorundaydık.” Efsun’un bakışları doktorun arkasındaki duvara daldı, alt dudağını ısırdı. Ne düşündüğünü biliyordum, ağlamamak için kendini zor tuttuğunu da. Anne olma ihtimâli zaten azdı, neredeyse imkânsız olmuştu anne olması.
Efsun, anne olamayacaktı.
THE ENDDDDDDDDDDD
AY AY NASILDIII
Şahane bir sondu dimi fy7uhgvghjnbn
valla biraz acele ile yazdım affedin beniiii
ay size çok bağlanmısım ayrılmak istemiommmm:(((
neyse, kendinize çooook iyi bakın
sizi çokçokçok sevdiğimi unutmayın
behlül'ü unutmayın olur mu??
behlül kaçanziiii
bayssssss
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
79.11k Okunma |
7.34k Oy |
0 Takip |
99 Bölümlü Kitap |