44. Bölüm

34.Bölüm

BitterimKara RC
bitterimrjn

MERHABALAR SEVGILISEVGİLİ OKURLARIM

Yeni bölümle geldim.

okuyup yorumlarda buluşalım. Yıldız ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.

 

keyifli okumalar.

 

Şarkı Ahmet Kaya/ Şiire-Gazele

Gülşen/Sarışınım

 

 

AŞKI SEVGİ

 

Hayat çok garip ve bu garip olan hayatı hergün, her dakika, her saniye yaşıyoruz. Kimimiz bir taraftan gülerken, kimimiz bir tarafta ağlıyor. Yinede her şeye rağmen ayakta durup bu çekişmeli hayatı ve düzeni yaşıyoruz.

 

Çoğu zaman kendimizi dipte düşmüş bir şekilde bulabiliyoruz. Buna rağmen o düştüğümüz yerden daha güçlü kalkmayı bilmeyi başarabiliyor bir çoğumuz. İşte o düşüp kendi yeniden ayağa kalkmayı başaran insan bu hayatla ve karmaşık insanlarla savaşıp yaşayabiliyor.

 

Anka kuşu kendini imha edeceği yuvayı kurarmış. Güneşin verdiği ısıyla o yuvadan bir kıvılcım yakıp içinde olan kendisiyle yok olur. Tek kalan geride külleri bittiğim yorulduğum yerde kendini yok edip ve o yok olduğu yuvadan kendi küllerinden yeniden can bulur ve ayağa kalkar.

 

İnsan oğlu da bir Anka kuşu gibi düştüğü yerden kalkmasını bildiği anda eskisinden daha güçlü kalkar, onu kimse bir daha yıkamaz.

 

Düşe kalka öğrendiğimiz bu hayatı bende çok küçük yaşlarımda öğrendim. Ben anne ve baba sevgisini sadece altı yıl alabildim. Bunu ne ben istedim nede beni bir başına bırakıp gitmek isteyen annem ve babam.

 

Bize biçilen hayatı ve kaderi yaşadık. Doğduğumuz gün ölüm günümüz ve dakikamız yazılırmış. Kaderimiz yazılır ve hayatı öyle yaşamaya başlarız. Büyüdükçe de bizi seçimlerimiz yönetir.

 

Kader belli ama nasıl ilerleyip gitmesine yön veren bizler oluyoruz. Kaderimiz bu deyip kötü yaşadığımız bir hayatın arkasına sığmamalı insan oğlu. Boyun eğdiğin anda üzerine basıp ezerler ve sen bu kaderim deyip sineye çekersin bütün kötülükleri.

 

Karşımda duran hamile kadına bakıp duruyorum. Yüzünde mutluluğun bir kırıntı olmayan kadına dakikalardır süzüyorum. Kadının yüzünde dönük ve boş ifadeler ile karşısında duran duvara öylece bakıyordu.

 

"Zümrüt'üm kadına niye öyle dikkatle bakıyorsun?" Dedi hemen yanımda oturan hayat mucizem. Bakışlarımı hayranı olduğum elalara çevirdim. "Dikkatimi çekti. Karnı burnunda kadın sekiz aylık gibi; ama kadının yüzünde ve bakışlarında hiç bir duygu yok. Ve tek başına gelmiş anladığım kadarıyla." Söylediklerimden sonra Anka bakışlarını kadına çevirdi. Bir kaç saniye bakıp bana döndü.

 

"Seni rahatsız eden bir şey mi var?" Diye sordu. Omzumu silkip "Bilmiyorum sadece dikkatimi çekti."Dedim.

Bilmiyordum ki o bebek yıllar sonra damadım olacağını.

 

Biz konuşmaya dalmış bir şekilde ismimi çağıran Dr. Derya hanımın tıppi sekreteriydi. Anka ile birlikte ayağa kalkıp bizi çağıran kıza doğru ilerledik. Derya hanımın odasına geçip "merhaba Derya hanım." Dedim yüzümde tebessümle aynı şekilde karşılık veren Derya hanım."merhaba Hoşgeldiniz." Dedi masanın önündeki koltuklara oturduk.

 

"Hoş bulduk Derya hanım." Dedim Poyraz Tura sayesinde bütün hamilelik sürecinde benimle ilgilenen doktorum Derya hanımla bir samimiyet içine girmiştik.

 

Ve şimdi aylar sonra yeni bir bebek için karşısındayım. "Küçük beyimiz nasıl?" Diye sordu.

 

"Maşallahı var çok iyi bugün getirmedim bir dahaki kontrolde oda yanımızda olur." Dudaklarımda gülümseme ile baktım yüzüne.

 

"Getir bir göreyim küçük beyi. Şimdi gelelim geliş sebebinize şikayetin nedir Zümrüt?" Dedi bir bana bir Anka'ya baktı. Ardından bana bakışlarını çevirip beklemeye başladı.

 

Boğazımı temizledim."Çok erken oldu oğlum daha 7 ayını yeni bitirdi. Ama ben yeniden hamileyim. Yeni bir çocuk için biraz erken davranmış olabilirz." Deyince dudaklarında samimi bir gülümseme oluştu.

 

"Küçük beye erken bir kardeş geliyor yani. Sizin yaşadığınız normal olarak görüyorum. Ben kırkı çıkan anne adayları gördüm. Sadece annelik ve hamilelik zorlu bir süreç olabilir bu süreç zarfında malesef artık oğlunuza kendi sütünü içiremeyeceksin." Dedi bunu az çok tahmin edebiliyorum şuan en büyük sorunumuz Poyraz Tura'ya ek gıda olacaktı.

 

Derya hanım bakışlarını Anka'ya çevirdi." Zorlu bir süreç içine gireceksiniz oğlunuzun küçük olması ve anne sütüne ihtiyaç duyması hem anneyi hemde oğlunuzu zorlayacak. Bu süreçte en çok desteğe ihtiyaç duyacakları kişi siz olacaksınız." Anka ellerime uzanarak sıkıca tuttu.

 

"Oğlumuza hamile iken yanında değildim. Onun çoğu şeyinden mahrum kaldım. Çok şükür şimdi eşimde oğlumda yanımda. Aramıza yeni katılacak üyemizinde, eşim ve oğlumuzda her daim yanlarında olacağım. Onlar benim canımın her bir parçası." Dedi gözlerimin içine bakarak söyledi.

 

Ellerimi tutup dudaklarına götürmesiyle yanaklarım kızardı. Küçük bir buse bıraktı. Dr. Derya hanımın yanında bunu yapması beni utandırmasına yetti. Bizi bölen Derya hanım "o zaman tanışalım ufaklıkla." Dedi ayağa kalkıp sedyeye uzandım.

 

Hemen yanı başımda duran elimi iki elinin arasına alıp sıkıca tutan kocam vardı. "Karnınızı kasıklarına kadar açın." Dedi elimi üzerimde gömleği göğüslerime kadar yukarı çektim. Pantolonumun düğmesini açıp kasiklarima kadar koyup peçete sıkıştırdım.

 

Anka'ya baktım yüzünde heyecan ve merakla bana baktığını gördüm. Gülümsedim. Gülümsedi.

 

Derya hanım karnıma soğuk jeli sürüp ultrason çubuğunu gezdirmeye başladı. Ekranda görünen görüntüye bakışlarımı çevirdim. Bu duyguyu bir sene geçmeden yeniden yaşıyordum. Bu defa ilk günümde yanımda olan sıkıca elimi tutan canımın diğer yarısı kocam vardı.

 

Dr.Derya "Evet ufaklık burda şimdilik iyi görünüyor. Bebeğiniz dört haftalık sağlıklı duruyor." Dedi dudaklarımda gülümseme ile bakıyordum. Bir elin yanağımı silmesi ile bakışlarımı yanağımı silen adama baktım. Gözleri dolu ama dudaklarında gülümseme vardı.

 

Şakağıma süzülen ıslaklığı hissedince ağladığımı fark ettim. "Bizim bir bebeğimiz daha olacak ve bu defa sen yanımızda olacaksın."Dedim

 

Eğilip alnıma dudaklarını bastırdı. "Şükürler olsun Zümrüt gözlüm, kurban olduğum. Seni ve çocuklarımı asla yalnız bırakmayacağım. Yanındayım, yanınızdayım." Dedi bir kez daha öptü geri çekildi.

 

"Kalp atışlarını da iki hafta sonraki kontrolde duyabiliriz. Geçmiş olsun." Deyip yanımızdan ayrıldı Derya hanım.

 

Anla peçeteye alıp karnımı sildi. Pantolon düğmesini kapattı. Gömleğimi düzeltip kalkmama yardımcı oldu."Gel buraya bebeğim." Deyip sedyeden indirdi.

Dudağıma derin bir öpücük bıraktı. "Çok seviyorum seni ve sizi." Deyince güldüm.

 

Bana bahsettiği sevgisi ile çok mutluydum. "Seni seviyorum çocuklarımın babası." Yuvam dediğim çenesindeki çukurdan öptüm. Elimi sıkıca tutup Derya hanım yanına geçtik.

 

Bir kaç tahlil için kan vermemiz gerektiğini söyledi. O işlemlerden sonra gidebileceğimizi söyledi.

 

 

******

 

Hasyahaneden çıktıktan sonra direk Hilal annemin yanına geçtik. Çünkü benim minik oğlum baba annesinin yanındaydı. Sabah işimiz olduğunu söyleyip Hilal anneye emanet edip çıkmıştık.

 

Şimdi kapı önünde heyecanla kapının açılmasını bekliyoruz. Güzel bir haber vereceğimiz için Anka da benim kadar mutlu ve heyecanlıydı.

 

Kapı ardına kadar açılıp kucağında oğlum olan Bade bize gülümseyerek baktı. "Küçük tavşanım bak kimler gelmiş." Bizi gören oğlum halasının kucağından kendini benim boynuma attı. "Yaa sen çok hain bir tavşansın." Dedi Bade yalancı bir kızgınlıkla kollarını abisinin boynuna doladı.

 

Poyraz Tura'ya sıkıca sarılıp boynunu öptüm. "Baaak babana ben sarılıyorum. Benim abimmm." Diye oğlumu kıskandırmaya çalışan halasına sert bir bakış attım. "Ba- ba." Diyen oğlumla yine hayal kırıklığı yaşadım.

 

"Yok sana baba, benim baba." Anka'nın yanağına sulu öpücükler bırakan Bade ve onun bu hallerine gülen kocama kızgın bakışlar attım. Oğlumla birlikte onları arkamızda bırakıp evin içine girdim.

 

"Gel oğlum ben varım boş ver sen onları." Söylenip Hilal annemin yanına mutfağa geçtim. Geçtiğim gibi hızla çıkmak durumunda kaldım. Burnuma gelen soğan kokusuyla Poyraz Tura'yı hemen arkamda olan Anka'ya verip banyoya doğru koştum.

 

"Zümrüt güzelim." Seslendi arkamdan. "Bede sen Poyraz Tura'yı tut ben yengene bakıyım." Diyordu. Banyoya girdiğim gibi klozetin kapağını kaldırdım. İçim dışıma çıkana kadar istifra ettim.

 

Sırtımda ve saçlarımda hissettiğim elle göz yaşlarım akmaya başladı. Poyraz Tura'da yalnızdım. Evet Hilal anne ve diğerleri yanımdaydı. Ama şuan hissettiğim güven ve destek gibi değildi.

 

"Canım içi, ben burdayım güzelim." Sırtımı parmaklarıyla okşuyordu,varlığını yanımda oluşunu hissettiriyordu. Mide öz suyum çıkana kadar istifra ettim. Bitince kendimi toparlama başladım. "Hadi kalk Zümrüt gözlüm elini yüzünü yıkayalım." Deyip belimden tutup kalkmama yardımcı oldu.

 

Sifonu basıp beni kendiyle lavaboya getirdi. Musluğu açtı. Saçlarımı iki eliyle güzelce toplayıp başımı biraz eğdi. Yüzümü yıkamaya başladı. Ağzımı da çalkalayıp havluyu aldı. Yüzümü kurutmaya başladığın da göz pınarlarımdan yaşlar süzülmeye devam etti.

 

"Canın çok mu yandı, neden döküyorsun incilerini?" Alnımdan öptü. Elindeki havluyu kenara bıraktı. Konuşmayı unutmuş gibiyim. Dudaklarımı hareket edip konuşamadım. Sadece başımı iki yana salladım. Kollarımı gövdesine sarıp sıkıca sarıldım.

 

Anında karşılık verip beni sinesine yasladı. "Kurban olurum döktüğün her bir göz yaşına." Saçlarımı öpüp okşamaya başladı. Onun kollarında huzur bulup sakinleşene kadar öyle durduk.

 

"Yavrum iyimisin?" Diyen Hilal annenin sesiyle güvenli kollardan ayrıldım."iy-iyiyim anne." Dedim pütürlü çıkan sesimle. Az önceki olaydan dolayı boğazım tahriş olmuştu. Banyodan Anka ile birlikte çıkıp salona doğru ilerledim. "Anka camları açarmısın. Kokudan dolayı midem bulanıyor." Beni üçlü koltuğa oturtup saçlarımdan öptü.

 

"Sen uzan şöyle ben açarım güzelim. Anne her ne pişiriyorsan kapat kaldır." Diye Hilal anneye söylendi. Camları açmaya başladı. Hilal anne, Bade'nin kucağında oğlum ve Hassân şaşkınca bize bakıyordu.

 

"Neyin var kızım mideni mi üşüttün? Bir kekik kaynatayım iyi gelir." Dedi endişeli çıkan sesiyle yani başıma geldi. Elini alnıma koydu. "İyiyim anne sadece kokudan dolayı midem bulandı. Bir süre böyle devam edecek,kokuya karşı hassasiyetim var." Dememle gözleri açıla bildiği kadar açıldı.

 

Anında anladı. "Sen... Sen hamile misin?" Koltuğun kenarına oturdu. Yüzümde gülümseme ile başımı aşağı yukarı salladım. "Evet dört haftalık hamileyim." Dedim göz yaşlarıyla "Ne?" Diye bağıran Bade'yle oğlumun korkması bir oldu. Hilal anne sıkıca bana sarıldı. Anne şefkati ile okşayıp sevdi saçlarımı. "Tebrik ederim kızım benim Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin." Geri çekilip Yüzümü avuçları arasına aldı.

 

"Bağırma Bade oğlumu korkuttun." Anka'nın sesini duydum. Hilal anne "Çok sevindim güzel yavrum. Ben şimdi bir kez daha baba anne mi oluyorum." Gözünden bir damla yaş aktı. "Sana ikinci bir torun veriyoruz." Dedim kocama bakarak söyledim.

 

Poyraz Tura'yı kucağına almış ve bize gülerek bakıyordu. "Hilal sultan baba anne oluyorsun bir kez daha ve sen küçük cadı ikinci kez hala oluyorsun." Deyip Bade'yi dürttü. Zavallım şoktan çıkamadı.

 

Hassân "Hayır olsun Abi ve yengi."Dedi yarım yamalak Türkçesi ile hepimizi güldürmüştü. Kendine gelen Bade "Hayırlı olsun abi ve yange." Diyeceksin diye düzeltti Hassân'ı onu düzelten badeye ters bir bakış attı.

 

"Sana ne." Deyince Bade "işine gelince nasılda düzgün konuşuyorsun." Dedi. "Yine başlamayın. Benim torunum oluyor." İkisini azarlayıp Anka'ya doğru ilerledi. "Hayırlı olsun oğlum. Allah analı babalı büyütsün. Yuvanız huzur mutlulukla dolsun." Anka'ya sıkıca sarıldı.

 

Bade koşarak bana sıkıca sarıldı. "Tebrik ederim yenge beni yeniden hala yaptığınız için çok teşekkür ederim." Yüzünde kocaman bir gülümseme ile baktı yüzüme. "Dedik bir tane yetmez halamıza yeni bir tane daha yapalım dedik." Göz kırptım koca bir kahkaha attı.

 

"Çok iyi etmiş siniz yengem." Deyip yanağıma sulu sulu öpücükler bıraktı. Bu haline kahkaha attım. "Dur kızım yedin beni." Dedim benden uzaklaşıp abisinin boynuna sarıldı. Gülerek kız kardeşine sarıldı bir koluyla çünkü diğer kolunda Poyraz Tura vardı.

 

"Abim benim tebrik ederim. Çok mutluyum." Sesi ağlamaklı ve boğuk çıktı. "Sağ ol abicim." Deyip şakağından öptü. Geri çekilip Poyraz Tura'ya baktı. "Küçük tavşanım sen abi mi olacaksın? Pabucun dama atılmış da haberin yok." Deyip yanağından öptü.

 

Poyraz Tura ne dediğini anlamadığı için kollarını çırpıp gülücük attı. Hassân da Anka'yı ve beni tebrik etti. Evimizin içinde gülüşler kahkahalar uçuşuyordu. Mutluluğumuza yeni bir üyemiz daha katılacaktı. Şükürler olsun Allah’ım bana yaşattın her duygu için. Kayıplarımıza rağmen bize mutluluğu yaşatan rabbime şükürler olsun.

 

 

*****

 

2 ay sonra

 

Sara 

 

 

Sabahın ilk ışıklarında Zümrüt ile kendimizi mezarlığa atmıştık. Bugün benim düğünüm vardı lakin bir tarafım hep eksik.

 

Babam ben doğunca bizi terk etmişti. Zalim bir annenin ellerine bırakarak bırakıp gitmişti. Çok değil beni altı yaşımda bir yetimhane kapısına bıraktı, ardına bir kez bile bakmadan bunu yaptı. Aramadı sormadı bu yaşıma kadar.

 

Şimdi gelse af dilese yüzüne bakmam. Bana annelik yapmayan bir kadını babayı ne affederim ne görmek isterim.

 

O yetimhanede bana aile olan iki insan vardı. Biri Tura abim olmuştu. Arkamda duran sevip koruyan abim ama onuda kaybettim. Bir diğer kardeşim Zümrüt her daim yanımda olan sırdaşım, arkadaşım aile olanım.

 

Düğüne gitmeden önce Tura'yı görmek istedim. Bu güzel günümü buruk bir şekilde onunla paylaşmak istedim. Ellerimdeki

Çiçekleri mezarına bıraktım. Mezarı nergis çiçekleri ve kırmızı güllerle donatılmıştı. Zümrüt nergis eker ben kırmızı gül. Ve bugün yaz ayı olduğu için nergisler solmuş güller açmıştı.

 

Zümrüt elindeki şu şişesini yavaşça mezarın üzerindeki çiçeklere döktü. "Tura, abim biz geldik." Dedim gözlerime akın eden yaşlarla. "Ben bugün evleniyorum ama en çok yanımda olmasını istediğim kişilerden biri eksik. Sen yoksun, ben çok özledim seni." Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu.

 

Zümrüt'te ağlıyordu. Bana biraz mahremiyet sağlamak adına bir kaç adım uzaklaştı. "Abim yokluğun çok koyuyor, başım sıkıştığı vakit sırtımı yasladığım derdimi anlattığım, sırdaşım abim yok. Canim çok yanıyor. Düğünüm var ama sen yoksun kuşağımı bağlayacak bir abim yok." Derin bir nefes aldım. "Biliyorum şimdi yanımda olsaydın ağlıyorum diye dalga geçerdin benimle, sulu göz yine ağlıyor diye keşke yanımda olabilseydin. Benim ve Zümrüt'ün sana çok ihtiyacı var." Zümrüt yanıma geldi.

 

Başıma bir öpücük kondurdu. Kollarımdan tutup sarıldı. "Tura biz çok iyiyiz sakın bizi düşünme gözün arkada kalmasın. Çınar'da Anka'da bizim için çok değerli bizi canlarından çok seviyorlar." Dedi Zümrüt.

 

Dudakları burukça kıvrıldı. "Tura ikinci kez dayı oluyorsun, gelemedim bu defa ilk haberi sana veremedim. Özür dilerim. Bilirim sen bana kızmaz üzülmezsin. Tebrik ederim canım abim bir çocuğum daha olacak. Tahminim bir kız bakalım kime benzeyecek. Biz seni çok seviyoruz sakın unutma." Dedi Zümrüt.

 

Evet Zümrüt hepimize supriz yaparak ikinci kez anne olacağını söyledi. Prensesim şimdi üç aylık hamile ellerimden tutup birlikte sonkez mezarlığa bakıp çıkışa doğru ilerledik.

 

"Çok özlüyorum Zümrüt." Kol kola yürüdük. "Bende çok özlüyorum. Biliyorum o bizi görüyor ve bizim adımıza da çok mutlu." Dedi başımı omzuna yasladım.

 

Bizi bekleyen Anka'nın yanına vardık. Zümrüt ve beni kuaföre bırakacak ordan Çınar'ın yanına gidecekti. "Iyimisiniz.""İyiyiz kocam hadi bizi kuaföre bırak bizi bekleyen bir düğün var. Gelinimiz ancak yetişir." Deyişine gülümsedim.

 

"Atlayın bakalım." Dedi Anka. Ben arka koltuğa geçerken ön yolcu koltuğun kapısını Zümrüt için açtı. Dikkatlice binmesine yardımcı oldu. Bu hallerine tebessümle baktım.

 

"Rahat mısın güzelim." Zümrüt başını salladı. "Rahatım kocam." Deyince Anka saçlarından öptü. Emniyet kemerini de takıp kapattı kapıyı. Şoför koltuğuna geçti. Arabayı mezarlıktan çıkarıp kuaföre doğru sürmeye başladı.

 

*****

 

4 saat sonra

 

Kuaförde işimiz bitmiş Çınar'ın gelmesini bekliyorduk.

 

"Sara'm su gibi olmuşsun." Zümrüt hayran gözleri ile baktı. "Zümrüt heyecandan bakılabilirim." Gelip ellerimden tuttu. "Güzelim rahatla biraz bugün senin günün ve keyfini sür." Yeşil gözleriyle beni tepeden tırnağa süzdü. "Bence damat bey seni gördüğü an bayılabilir dikkat et adamın nefesini kesme." Diye takıldı bana.

 

Üzerimde açık omuzları olan belden oturmalı uçuş uçuş bir gelinlik vardı. Kır düğününe yakışır bir gelinlik üzerinde minik yaprak ve çiçek motifleri vardı. Saçlarım açık su dalgası ve sol tarafımda sarmaşık bir toka takılıydı. Seyyar duvağımla çok hoş görünüyordum.

 

Kendime aynada baktıkça bu ben miyim diyorum. Zümrüt gözlerinin renginde uçuş uçuş bir elbise vardı. Üç aylık hamile olduğu için dar giymek istememişti. Rahat bir elbise giymek istediğinde birlikte bu elbiseyi seçmiştik. Yürüdükçe açılan derin yırtmajı Anka'yı zora sokacağına emindim.

 

Saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı. Sıcak olduğu için saçlarını toplamak istedi. Sade güzel bir makyajla hazırdı.

 

"Çınar beni görmeden sağ kalırsam eğer." Dedim. Salonun kapısı açıldı. İlk önde giren Anka ve minik oğlu Poyraz Tura vardı. Minik prensin üstünde babası gibi siyah bir takım vardı. Boynunada minik bir papyon takmış, ipek saçlarını da yapmışlardı.

 

Çok tatlı ve yakışıklı olmuş. Zümrüt beni bırakıp kocası ve oğluna doğru ilerledi. "Oğlum sen ne yakışıklı olmuşsun papyonunu yerim senin." Diyerek Anka'nın kollarından aldı.

 

"Kocam sende çok yakışıklı olmuşsun. Bu gece gözlerimi üzerinizden ayırmasam iyi olacak." Anka'nın yüzünde gülücükler açtı. Zümrüt'e hayran ve aşkla bakıyordu.

 

"Asıl ben ve oğlum gözümüzü senden ayırmasak iyi olacak. Çünkü karım nefes kesici bir şekilde çok güzel olmuş." Deyip belinden tutup kendine çekti. Şakağından öptü.

 

Ben onları izlerleken salon kapısı yeniden açıldı. Karşımda nefesimi kesen adam yani ruh eşim, kocam olacak Çınar vardı. Üzerinde siyah bir damatlık vardı. Beyaz gömleği ve papyonu ile çok yakışıklı olmuştu. Kalbime büyük bir darbe yememe sebep oldu.

 

Ben onu süzer ken oda aynı şekilde hayran bakışlarını üzerimde gezdirdi. Yavaş adımlarla yanıma vardı. Tam karşımda durup "Sara güzel sarışınım peri gibi olmuşsun. Benim güzel sarışın perim." Dedi.

 

Sesli bir nefes alıp verdim. Kalbim yerinden çıkacak şekilde hızlı atıyordu. "Sende çok yakışıklı görünüyorsun." Dedim. Ellerini uzatıp yüzümü avucunun arasına aldı.

 

Alnıma derin bir öpücük bıraktı. "Karşıma çıktığın için, beni sevdiğin için teşekkür ederim." Dedi geri çekilip yüzüme baktı. Dolu gözlerle köyü kahve gözlerine baktım. "Sakın inmesin o damlalar yol olmasın o göz yaşlarına." Yanağımı baş parmağıyla okşadı.

 

"Çınar beni sevdiğin için bana bu hayattaki en güzel armağansın iyiki varsın. Seni bütün kalbimle seviyorum." Dedim dudaklarına bir gülümseme yerleşti.

 

"Seni seviyorum sarışın perim. Gidelim mi artık." Sol kolunu kırıp bana doğru uzattı. "Gidelim." Koluna girerek salondan çıktık.

Arabaya doğru ilerledik. Anka şoför koltuğunda Zümrüt ve Poyraz Tura yolcu koltuğunda, ben ve Çınar da arka koltuğa yerleşip düyün alanımıza doğru ilerledik.

 

 

*****

Zümrüt

 

Anka ile birlikte gelin ve damadı alıp düğün alanına geldik. Kır düğünü olduğu için yemyeşil bir alana giriş yaptık. Etrafı gold ve beyaz renklerli süslemeler vardı. Konsepti Çınar Sara'nın saçlarının rengine göre yapmıştı.

 

Çok şık duruyordu. Sarışına yakışır bir mekandı. Anka ve minik oğlumla önce biz geçtik.

 

Bir kaç dakika sonra Sara ve Çınar kol kola giriş yaptılar.

 

Giriş şarkıları en sevdiğim şarkılardan bir tanesi Ahmet Kaya yorumuyla Şiire-Gazele

 

 

Senin eşkin meni düşürdü dile

Neçe aşık olur bülbüller güle

Senin eşkin meni düşürdü dile

Neçe aşık olur bülbüller güle

 

Hasret çektim, gönül verdim

seni sevdim men

Hasret çektim, könül verdim

seni sevdim

 

Böyle bir güzele, eşkimi tezele

Şiire, gazele könül verdim, şiire, gazele

Böyle bir güzele, eşkimi tezele

Şiire, gazele könül verdim, şiire, gazele

 

Poyraz Tura'yı Hilal anneme verip kocamın yanına gittim. Koluna girip başımı omzuna koyup ortada mutlu çifti izlemeye başladım.

 

Eger menden ayrı gezip dolansan

Menim bu eşkime yigane kalsan

Eger menden ayrı, gezip dolansan

Menim bu eşkime yigane kalsan

 

Alışaram, od tutaram

Hem yanaram men

Alışaram, od tutaram

Hem yanaram

 

 

 

Bunuda bilmerem, sensiz men gülmerem

Könlümü vermerem, heç kesemem könlümü vermerem

Bunuda bilmerem, sensiz men gülmerem

Könlümü vermerem, heç kesemem könlümü vermerem

 

Son iki dörtlüğü Anka gözlerimin içine bakarak söyledi. Yüzümde dişlerimi gösterecek şekilde bir gülümseme oluştu.

 

İkinci tekrarında ilk dörtlüğü bu defa ben ona bakarak okumaya başladım.

 

Söyledikten sonra sıkıca sarıldım. "Seviyorum seni sevgilim." Dedim.

 

"Seviyorum seni Zümrüt gözlüm. Nergis kokulu yarim." Dedi.

 

Hareketli müzik çalınca herkes kalkıp oynamaya başladı. Saatlerce halaylar oyun havası, dans derken düğünün sonuna gelmeye başladı.

 

Çınar orkestranın yanına gidip bir şeyler söyledi. Ardından pistin ortasına gitmeden Sara'nın elinden tutup pistin ortasına getirdi.

 

Ve birden bir şarkı çaldı. Duyduğum şarkıyla bir kahkaha attım. Çünkü Çınar Sara için

 

Gülşen /Sarışınımı çalmıştı.

 

Bir eda, bir çalım, aldın başını, gittin

Ne kadar masum bir şeyi terk ettin

Avunurken olur olmaz aşklarla

Seni hem sevdim hem senden nefret ettim

 

Ne sen unuttun, ne ben unuttum

Aldatma kendini, gel

Yanıyor içim, eriyor içim

Eskisinden de beter

 

 

Nakarata gelince bütün gençler hep birlikte eşlik etmeye başladık.

 

 

Gel, gel, sarışınım, gel

Gel, sana aşığım, gel

Gel, gel, gün ışığım, gel

Gel, çok karışığım, gel

 

 

Bir ateş ki alev alev yanar içimde

Saçının kokusu kaldı ellerimde

Yatağımda deli gibi döner dururum

Dolaşır sanki hayalin hâlâ tenimde

 

Ne sen unuttun, ne ben unuttum

Aldatma kendini, gel

Yanıyor içim, eriyor içim

Eskisinden de beter

 

Gel, gel, sarışınım, gel

Gel, sana aşığım, gel

Gel, gel, gün ışığım, gel

Gel, çok karışığım, gel

 

Şarkıyı hep bir ağızla söyledik. Canım kardeşim Sara'm evlendi. Benim gibi onunda mutlu olduğu bir yuvası olsun dilerim.

 

Çınar'la çok mutlu olsun sevsin sevilsin. Tek dileğim bu rabbim bir ömür boyu onları mutlu etsin.

 

 

 

Evettt bir bölümün daha sonuna geldik. Hikayemize son final bölüm kaldı.

 

İçimde buruk ve hüzün var. Final bölümde veda konuşması yapacağım.

Final bölümünde Aslan ve Asel'i de göreceğiz.

 

Çünkü yeni kitabımızın baş karakterleri ikisi olacak.

 

Final bölümünde görüşmek dileğiyle.

Kalın sağlıcakla.

 

Bölüm : 27.04.2025 20:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...