MERHABALAR NASILSINIZ?
YENİ BÖLÜMLE GELDİM.
OKUYUP YORUM VE OY ATMAYI UNUTMAYIN CANLARIM.
HATALARIM VAR İSE AFFOLA
KEYİFLİ OKUMALAR 🥰🌺
KİMLER VEDAYA HAZIR?
BEN DEĞİLİM 🥺 SON 2 BÖLÜM
BABA OLUYORSUN
Bize doğru gelen adamları görünce bir küfür savurdum. Benimle birlikte Anka ve Serkan abide küfür savurup güvenli bir bölgeye geçmeye çalıştık. Giderek çoğalan adamlar üzerimize mermi yağdırmaya başladılar.
Biz sadece üç kişiydik onlar ise en az elli kişiydi ve giderek çoğalıyorlardı. "Kenan amirim sizde durumlar nasıl?" Diye sordu Anka karşı tarafı dinledi. "Bizim olduğumuz tarafa acil destek lazım." Dedi bu kez.
Karşı tarafa silah sıkmaya devam ediyorduk. Onlarda karşılık veriyordu. Arkamdan seslenen adama bakma fırsatım olmadan güm diye bir ses duydum. Omzumun üzerinden baktım.
"Sağ ol Göktan." Dedim çünkü o adamı o vurmuştu. "Eyvallah." Dedi.
Çınar diye kulağımızda bağıran Sara olduğum yerde kalmama sebep oldu. Öyle bir bağırmıştı ki yeri inletti. "Sara ne oldu Çınar iyimi?" Diye sordum.
"Vu-vuruldu."Dedi ve içime dolan korkuyla hareket edemedim. Koluma değen sıcaklıkla ne olduğunu anlayamadım. Anka "Zümrüt." Diye bağırıp bana siper oldu. Elleri sırtım ve başımı korudu. Yere sert düşmemi engellemiş oldu.
Ama gözlerim karardı. Son duyduğum ses ise Anka'nın "Zümrüt." Haykırışıydı.
Bilincim yeniden kendine gelirken gözlerimi açtım. Korku dolu gözleri ile bana bakıyordu. "Zümrüt canımın içi..." Sesi endişeliydi. "İyiyim. Özür dilerim." Dedim kırık bir sesle. Alnıma bir öpücük bıraktı. "İyisin Zümrüt gerisi önemli değil güzelim sana bir şey olmasın." Kollarını sıkıca sardı bana.
"Çınar iyimi?" Dedim
"İyi bacağından vuruldu. Önemli bir şeyi yok." İçimi rahatlatmaya yardımcı olmuştu. Kendiyle beni kaldırıp köşedeki konteynerın arkasına çekti. "Çatma kaşlarını ela gözlüm gerçekten iyiyim." Elimi göğsüne koydum.
Üzerime doğru eğildi yüzlerimizin arasında sadece kar maskeleri vardı. Alnımdan öptü. Bir kaç saniye öyle durduktan sonra "Yanımdan ayrılamıyorsun." Deyip arkasına alarak çatışmaya kaldığımız yerden devam ettik.
"Her kes dikkatli olsun. Kimsenin kaçmasına izin vermeyin. Nikotin Vilas ve Tufan Giritli'yi canlı istiyorum." Dedi Anka. Anka önde bende hemen arkasında devam ediyordum. Durmadan çıkıp gelen adamlara silah sıkıyor, misliyle karşılık alıyorduk.
Dakikalar saatleri peşinden getirdi. Sırtımı nefes nefese yasladım konteynera "Bunlar bu kadar adamı nerden buluyor anlamıyorum. Karınca sürüsü gibiler." Dedi Göktan.
Silahımı kaldırdım Göktan'ın arkasından ilerleyen adama sıktım. Arkasındaki düşme sesiyle o tarafa döndü. Önce adama sonra bana baktı. Göz kırptım. "Ödeştik." Dedim. "Lafımı olur." Dedi gülerek oda bana eşlik etti.
"Göktan eğer hayatının geri kalanında gülmek istiyorsan karıma bakıp sırıtma." Diye bağıran kocamla gülüşünü anında soldurdu ve arkasını döndü bana. "Özür dilerim Zümrüt yenge ama ben canımı sokakta bulmadım." Dedikten sonra uzaklaştı benden. "Ankaaaa..." Diye bağırdım resmen."Efendim karıcım." Dedi hiç bir şey olmamış gibi.
Bu adamın çalışmada ki kıskançlığı beni deli edecek. Ama sen dur ben bunu burnundan getirmez miyim. "Yok bir şey." Dedim.
******
Anka ve Kenan amir önlerinde diz çökmüş adamların önünde tüm heybetleriyle duruyordu. "Ne oldu Tufan Giritli? Bak kim kimin karşısında diz çöküyor." Dedi Kenan Amir aylardır peşinde olan adamı şimdi dizleri üzerinde ona bakıyordu.
Öfkeden burun delikleri şişip iniyordu. Ama her hangi bir cevap mermiyordu. Operasyonu zorda olasa bitirmiş ve iki adamı Niko Vilas ve Tufan Giritli'yi sağ salim yakalamışlardı.
Çınar ve Zümrüt anında hastahaneye götürülmüş Anka ve Kenan adamları toplayıp öyle gideceklerdi. Karısının ne kadar iyi olduğunu bilsede yine içi rahat etmiyordu. Bir anca burayı halledip karısının yanına gitmek istiyor ona sıkıca sarılmak istiyordu.
"Götürün bunları." Diye emir veren Kenan amir polisleri aldıkları emirle iki adamı ve geri kalanını toplayıp şubeye götürdüler.
Anka'ya dönüp "zorda olsa başarılı bor operasyondu. Sen ve ekibine teşekkür ederim. Burda işimiz bitti." Dedi Kenan amirim elini uzatarak. Anka uzatılan eli sıktı. "Başarılı bir operasyondu. Kenan amirim sizinle bu operasyonda olmak güzeldi. Benim şimdi karımın yanına gitmem gerekiyor yeniden başka bir operasyonda görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla." Dedi.
"Geçmiş olsun dileklerimi ilet lütfen. Görüşürüz Anka." Deyip arabaya doğru ilerlediler. Ikiside başarılı bittiği için mutluydu. Şimdi Anka karısının canını okumak için hastahaneye yol aldı.
****
"Zümrüt bana niye trip atıyorsun Allah aşkına." Dedi kocam. Yarım saattir yanımda konuşan kocama cevap dahi vermiyorum. Yüzümü cama doğru çevirdim. Sesli nefes alıp verdiği duydum. "Güzelim canım karım lütfen konuşurmusun benimle." Sesi bu defa alçaktı.
Ama yine karşılık vermedim. Adam kimseyle konuşmama izin vermiyordu. Bir çocuğumuz var ama adamda bir tık ilerleme yok. Çocuktan sonra daha çok kıskanır oldu. Hastane odasında oturmuş doktoru bekliyorum.
Ama kocam bir türlü nefes aldırmıyordu. "Farkındaysan konuşmuyorum seninle ısrar edip durma." Dedim yüzüne bakmadan.
Sert bir soluk alıp verdigini duydum. "Bana bak Zümrüt beni delirtme şimdi gider o Göktan'ı bu dünyadan silerim." Diye konuştu.
Yüzümü ona çevirdim. "Asıl sen beni delirtme evliyiz çocuğumuz var ama bu kıskançlık bir dinmedi sende." Sert bakışlarımı gözüne diktim. "Lan karımsın doksan yaşında olsanda,on çocuğumuz olsada seni kıskanmama ne kim ne engel olabilir." Sözleriyle içim bir hoş olmadı değil.
Hemen yumuşatmak yok. Elini yüzüme gelen ateş kızılı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Seni kendi gölgenden bile kıskanıyorum. Sana değen her beğeni dolu bakışları tek tek yok etmek istiyorum. Benden başka gören gülen gülüşünü dünya üzerinden silmek istiyorum kızım." Beni Sözleriyle büyüleyen adama alık alık bakıyordum.
Ensemden tutup beni kendine çekip alnıma bir öpücük bıraktı. Bir süre sıcak dudakları orda yer aldı.Gözlerimi kapatıp kendimi bu ana bıraktım. Göğsümün sızlaması ile oğlumun beni özlediğini anladım. Benim şuan kocam ve oğluma ihtiyacım vardı.
"Anka oğlumuzu özledim." İçim burkuldu. Göğüs kafesim sıkıştı ya o operasyonda bana veya Anka'ya bir şey olsaydı. Oğlum benim ve Anka'nın kaderini mi yaşayacaktı.
Yüzüme değen parmaklarla bu düşünceden uyandım. Ne zaman ağladığımın bile farkında değildim. Taki kocam göz yaşlarımı silince "Niye döküyorsun inci tanelerini?" Dedi yumuşak bir ses tonuyla elini yüzümden çekmeden gözlerimin içine baktı beklentiyle.
"Anka... ya o çatışmada sana yada bana bir şey olsaydı... Poyraz Tura bizsiz ne yapardı?" Dedim bu defa daha sesli ağladım. Beni göğsüne çekip koluma dikkat ederek sıkıca sarıldı.
"Sana bir şey olmasına asla izin vermem diyemem güzelim. Çünkü yaptığımız meslek zaten tehlikeli ama seni korumak için elimden geleni yaparım. Sana gelen her zarar benim canımı da yakıyor. Kendini üzüp durma güzelim. Sende bende iyiyiz oğlumuz bizi bekliyor, kendini toparla canımın içi Zümrüt gözlüm." Saçlarımı okşayıp üst üste öpücükler bıraktı.
Haklıydı yaptığımız meslek tehlikeli her daim ölümle burun buruna yaşıyorduk. Yinede evladım için üzülmeden edemiyordum.
****
Oğlumu kucağıma alıp sıkıca sarıldım. Kokusunu doya doya içime çektim. Her bir zerresini öpüp kokladım. Doktor önemli bir seyimin olmadığını söyleyip sadece dikkat emem için uyarıp taburcu etmişti. Ama Çınar bu akşam hastahanede gözetim altında kalacaktı.
Eh baş refakatçisi de müstakbel eşiydi. Sara Çınar'a bebek gibi bakıyor ve seviyordu. Onları öyle görmek hoşuma gidiyor onlarla birlikte bende mutlu oluyordum.
Eve gelir gelmez ilk oğluma koşup kollarımın arasına almıştım. Şimdi Poyraz Tura ile onun odasında emzirme koltuğunda oturuyordum. Bana gülücükler saçan yakışıklı oğluma minik parmaklarına ısırıklar bırakıyorum. Çıkardığı kıkırtılar ve seslerle içime huzur doluyordu.
"Yerim len seni... ohhh mis burayada ver bir öpücük." Boynunu koklayarak öpmeye başladım. Onu her kesten her şeyden koruma iç güdülerim tavan yapıyordu. Ben oğlumla aşk yaşarken kocam odaya girdi.
Sırtını duvara yaslayıp kaslı kollarını göğsünde bağladı. En çekici haliyle bizi izlemeye başladı. Poyraz Tura da sanki babasının geldiğini hissetmiş gibi başını o tarafa çevirdi.
Kucağımda sevinç çığlıkları atan oğluma hayretle baktım. Genelde kızlar babaya aşık olur derler oğlan çocukları anneye ama gel gelelim ki benim oğlum babasına hayran biri.
"Ba-ba... ba-ba." Diyen oğluma hayal kırıklığı ile baktım. "Poyraz Tura baba değil anne,anne hayın evlat. Seni ben doğurdum dokuz ay karnımda büyüttüm." Diye söylendim ama dinleyen kim ellerini bacaklarını oynatarak babasını çağırıyordu.
Hızla ayaklanıp Poyraz Tura'yla birlikte kocam olacak adama yürüdüm. Yüzünde tebessümle bize bakıyordu. Poyraz tuttuğum gibi kucağına verip"al hain oğlun." Poyraz Tura'yı tutmasıyla odanın kapısını açıp çıktım ordan.
Arkamda şaşkın bir adam ve gülen hain bir evlat bırakarak yatak odasına geçtim. "Babası kılıklı, seni ben emziriyorum ben. Ama sen baba baba diye tuttur. Sen dur ben sana bir kuma yapmazmıyım, o zaman oturursun babanla." Diye söylenip durdum. Dolaptan bir ipek kırmızı göğüs dekoltesi olan bir gecelik çıkardım.
Koluma dikkat ederek üzerimdeki tişörtü çıkardım. Sütyenimin kopcasını açıp göğüslerim den hızla çektim. "Gecen gündüzün bir olsun. Sen o ağlıyor diye sabaha kadar ayakta dur onunla ağla ama paşam geçsin baba desin." Pijamayı da dikkatlice çıkardım.
Geceliği başımdan geçirmeden "Anka..."Diye bağırdım. Geceliği kollarımdan geçirdim yumuşak ipeksi dokusu vücudumu sardı. "Anka çabuk buraya gel acil bir çocuk yapmamız gerekiyor." Dediğimde kahkaha atan kocamla irkilmem bir oldu.
Kapı ağzında kucağında Poyraz Tura ile duruyordu. O kadar kaptırmışım ki kendimi onların olrda olduğunu bile fark edememiştim.
"Zümrüt güzelim sırf oğlumuzu kıskandın diye çocukmu yapacağız." Gülerek yanımda bitti. Poyraz Tura kollarını bana uzatınca "gelme bana kal babanın kucağında. Ben kendime bir kız çocuk yapayım onu seveceğim. Belki o kıymetimi bilir." Hala bana gülücükle bakan ve kollarını uzanan oğluma ters ters baktım.
"Bebeğim almayacakmısın oğlumuzu." Elini çıplak belime dolayıp kendine çekti. Şakağıma bir öpücük bıraktı. O sıra Poyraz Tura minik ellerini boynuma dolamıştı. Yinede dayanamayıp kucağıma aldım.
"Sen çok hain bir evlatsın biliyormusun? Yinede seni çok seviyorum. Gel buraya." Yanaklarından sertçe öptüm gülücükleri odayı doldururken kocamın elleri de rahat durmuyordu.
Boynuma öpücükler bırakırken elleri çıplak belimde ve kalçalarımda geziyordu. Kalçamda olan eli sertleşip sıkınca "Anka..." diye inledim. Kucağımda Poyraz Tura varken bunu yapmamalıydı. "Poyraz Tura her an elimden kayıp düşebilir." Dedim.
"Onun uyku saati gelmedi mi? Birazda benimle mi ilgilensen güzel karıcım. Ve hatırlıyorsan az önce çocuk yapalım diye beni çağırıyordun."Kulağıma va boynuma fısıldıyordu. İçimde ki ateşi yakmaya dünden razıymış gibi tahrik ediyordu. Kulak mememi dudaklarının arasına alıp emdi. Ardından dişleriyle küçük ama etkileyici isiriklar bıraktı.
Birden arkamdan çekilince kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Poyraz Tura'yı kucağımdan aldı. "Gel bakalım babasının aslan parçası. Seni bugün ben uyutayım sonra ilgilenmem gereken bir karım var. Sana bir kardeş yapalım." Deyip bana bir göz kırpıp kucağında oğlumuzla odadan çıkıp gidişlerini izledim.
Vücudum az ince bana yaptığı dokunuşların etkisindeydi. Kendimi banyoya atıp elimi yüzümü yıkadım. Vücuduma nemlendirici sürüp parfümümü sıkıp yatağa doğru ilerledim.
Bedenim yumuşak yatakla buluşunca kocamı beklemeye başladım.
Dakikalar saatlere dönünce yataktan çıkıp kapısı açık olan yan odaya geçince kapıda karşılaştığım manzaraya sadece bakmakla yetindim. Baba oğul yatakta uyuyor şekilde görmek yüzümde tebessüm oluşturdu. Ne kadar beni ekmiş olan kocama kızgında olsam bu görüntü her şeyi unutturdu. Başını babasının göğüs kafesine yaslayıp minik dudakları bükülen Poyraz Tura'yı görmek çok tatlıydı.
Bir elini Poyraz Tura'yı sarmış, diğer elini göğüs kafesinde yatan Poyraz Tura'nın minik ellerinin üzerine koymuş huzurla uyuyorlardı.
Kapıdan uzaklaşıp onlara doğru yürüdüm. Üzerlerine pikeyi örttüm. Önce minik oğlumun başına bir öpücük kondurdum. Ardından kocamın bal dudaklarına bir öpücük bıraktım.
Bu hareketimle tek gözünü açan Anka "Güzelim!" Dedi fısıltıyla. "Uyuya kalmışsın Poyraz Tura göğsünde uyuyor. Benim yerimide kapmış paşam." Dedim hafif yalan bir sitemle Anka'ya söylendim.
"Zümrüt..." dedi gözlerini irice açmış şekilde bana baktı. "İyi geceler size baba oğul takılın siz ben kimim ki?" Deyip onlara arkamı dönüp hızlıca odadan çıktım. Yatak odasına girip yatağımın içine yattım.
Bu aralar üstümde bir tuhaflık vardı kendimi çok duygusal hissediyordum. Minik oğlumu kıskanacak hale gelmiştim gözlerimden bir damla yaş aktı. Bu duygu değişimi mi anlamıyorum bana neler oluyor hiç bir fikrim yok.
Yatağın diğer tarafı çökünce Anka'nın geldiğini anladım. Komidindeki bebek telsizini açıp yerine koydu. Ardından bana yanaşarak kollarını önden belime sarıp beni kendine çekti. Başını boynuma gömdü.
Sıcak nefesi boynumu yalayıp geçiyordu. "Canım nergis kokulu Zümrüt'üm." Boynumdaki nergis dövmemden öptü. "Neler oluyor sana böyle. Farkında mısın kendi oğlunu kıskanıyorsun. O bir bebek neyin ne olduğunu bilmiyor, kendini niye böyle üzüyorsun." Dedi içli bir sesle.
Hafif kıpırdandım yönümü ona çevirdim. Islak gözlerle Anka'nın ela gözlerine baktım. Ağladığımı fark edince kaşlarını çattı. Elini yüzüme koyup nemli gözlerime baş parmağıyla dokundu. "Niye döktün incilerini? Neyin var kurban olduğum."
"Bilmiyorum neden böyle oluyor, neden kendimi bu kadar kötü hissediyorum inan bende bilmiyorum. Bu aralar üzerimde bir duygusallık var. Oğlumuzu ve seni üzüyorum farkındayım." Dedim kısık ve üzgün çıkan sesimle yüzüne baktım. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
Şakağıma bir öpücük bıraktı. "Ne beni üzüyorsun ne de oğlumuzu ama seni böyle üzgün görmek içimi parçalıyor. Yapma Zümrüt gözlüm kendine bunu yapma bize yapma." Dedi yüzümü göğüs kafesine koyup iyice sokuldum yuvama.
Göğüs kafesindeki Anka kuşunun kabinden öptüm. "Teninin kokusu nasıl beni böyle mayıştırıyor, kokunla nefes alıyorum sanki." Dedim konuyu anında değiştirmiştim böylelikle. Göğüs kafesi gülüşüyle hareketlendi.
Eğilip çenemi iki parmağının arasına alıp yukarı kaldırdı. Böylelikle yüzümü kendine doğru getirmiş olup burun ucumdan öptü. "Sen kendi kokunun farkında mısın Afrodizyak gibi tüm hücrelerimi uyandırıp kendine mahkum ediyorsun." Dudağımın sol kenarından öptü. "Dudaklarının tadı bu hayatta tattığım en güzel tatlı." Bu defa sağ köşesinden öptü. "Nefesinde nefes alıyorum." Dudaklarımı öptü. Bıraktığı her öpücük yerini alev alıyordu.
En dudaklarımda durup usul usul öpmeye başladı. Öpüşüne karşılık verip ellerimi boynuna doladım. Anka beni altına aldığı gibi üzerime bedenini bıraktı. Sıcak ve cüretkar öpücüklerine kendimi bıraktım.
Elleri ve dudakları bir süre sonra tüm vücudumu keşfe çıktı. Kendimizi bu yoğun duygular ve şehvetin yüksek zirvelerine çıktık.
Geceyi kısa kesmemizi Poyraz Tura'nın uyanması oldu. Oğlumuzun bize garezi vardı en çokta bana Anka Poyraz Tura'yı almaya gidince bende yataktan doğrulup kirli çarşafları temiz çarşaflarla değiştirip banyonun yolunu tuttum. Kısa bir duşun ardından odaya geri döndüm. Poyraz Tura yatağın ortasında uyuyordu.
"Bu çocuk çok fena." Dedim yatağa doğru ilerledim. "Hissediyor mu anlamıyorum. Ne zaman yakınlaşsak bizi bölüyor." Yatağın içine girip yanına uzandım. "Seni benimle paylaşmak istemiyorum bence." Dedi Anka ben gelince oda banyoya doğru ilerledi.
"Hiç sanmıyorum bu çocuğun bana garezi var." Dedim hem söylenip hem yanına sokuldum. "Seviyorum sizi." Banyoya girmeden son söylediği sözlerdi.
"Biz ne yapacağız seninle küçük Anka." Minik parmaklarına öpücük bıraktım eğilip boyun girintisinden öpüp kokladım. Bir kaç dakika sonra Anka banyodan çıkıp geldi. Üzerine bir şort giyinip yatağa girdi. "Bizde seni çok seviyoruz. İyiki benim sevdiğim adamsın. İyiki benim kocamsın. İyiki oğlumun babasısın." Dedim az önce söylediği söze karşılık vermiştim.
Eğilip önce benim dudağımdan öptü. Ardından ortamızda uyuyan oğlumuzun başından öptü. "Bana bu hayatın verdiği en güzel en değerli iki parçası, yatağımı, evimi, gönlümü şenlendiren kıymetlilerim, mucizelerim. Sizin saçınızın teline zarar gelse dünyayı yakarım." Dedi. Başımızı aynı yastığa koyup ortamızda uyuyan küçük mucizemize bakıp gecenin huzur dolu sessizliğine ve karanlığına bıraktık.
*****
Aradan geçen iki hafta kendimi daha kötü hissetmeme neden oluyordu. Beni uykunun en güzel yerinde uyandıran mide bulantıma küfürler savurarak banyoya koştum.
Klozetin kapağını kaldırdığım gibi midemdeki bütün sofrayı boşaltıp attım. İki gündür sabah bulantılarım artmış ve daha huysuz biri olup çıkmıştım.
Aniden aklama gelen şeyle olduğum yerde doğrulup kalktım. Geçen eczaneden aldığım gebelik testini alıp açtım. Üzerindekileri okuyup uyguladım. Klozetin üzerine oturup stresle testin sonucunu beklemeye başladım.
Tedirgin oluşum Poyraz Tura'nın küçük oluşuydu. En az bir buçuk yıl beklemek istiyordum ama geçen Poyraz Tura bizi böldüğü için korunmayı ikimizde unutmuştuk. Ve şuan o anki kısa sevişmemizin stresini yaşıyorum. Elimi emin olmadığım ama yinede varmış gibi hissettiğim karnıma koydum.
Bizi küçük bir sürpriz yapmış olabilirsin ha küçük şey." Dedim. Bir kaç dakika bekledikten sonra lavabonun beyaz mermerinin üzerinde duran test çubuğuna baktım.
Beklemeden banyodan çıkıp Poyraz Tura'nın odasına geçtim. Kocam olacak adamın yanına hızlı adımlarla yaklaştım. Poyraz Tura oyun alanında oyuncaklarıyla oynuyordu. Anka'da yani başında oturmuş onu izliyordu.
Odaya girdiğimi görünce doğrulup gülümsedi. "Günaydın güzelim." Deyip dudağıma bir öpücük bıraktı. Sinirle yüzüne baktım. Elimdeki test çubuğunu alıp sert göğsüne yapıştırdım. "Al sana günaydın."
Anlamayan gözlerle bana baktı. Elini göğsüne koyduğum çubuğa koydu. "Iyimisin Zümrüt?" Dedi.
"Ya sen niye korunmuyorsun ben o an unuttum sen nasıl unutursun?" Ağlamaklı çıkan sesimle yüzüne baktım.
Ama hala elinin içindeki çubuğa bakıyordu. "Ne diyorsun Allah aşkına sabah sabah kötü bir rüyamı gördün." Dedi elini yüzüme koyup ne zaman ağladığımı bilmediğim göz yaşımı sildi. "Zümrüt'üm,Zümrüt gözlüm, kurban olduğum neyin var anlamıyorum."
"Hamileyim Allahın cezası ikinci kez baba oluyorsun." Dedim daha çok ağlamaya başladım. Buğulu gözlerle yüzüne baktım. Poyraz Tura da haber verirken yüzünü görmemiştim.
Ama bu defa yüzünün aldığı sekilin her milimini izledim "Ne?" Dedi kısık sesle sonra elindeki çubuğa baktı. Tekrar yüzüme baktı bunu bir kaç kez tekrarladı.
"Ben...baba...oluyorum..." dedi. Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet baba oluyorsun Anka ve ben yeniden anne oluyorum." Dediğim an "Allah..." Beni kollarının arasına alıp havaya kaldırdı. "Baba oluyorum. Ben yeniden baba oluyorum. Bizim bir çocuğumuz daha olacak Zümrüt'üm." Diye beni kendiyle birlikte döndürdü.
Odada sevinç kahramanımız yankılandı.
Evet ben yeniden hamileyim ve yeniden anne olacaktım. Ne kadar plansız bir bebek olsada bu duyguyu kocamla yaşamak, onunla paylaşmak, sevinmek en güzeli. Beni bırakmadan Poyraz Tura'yı da kucağına aldı.
"Oğlum abi oluyorsun ve biz yeniden anne baba oluyoruz." Deyip sıkıca bizi kollarının arasına sardı.
Mutluydum. Mutluyduk. Ailemiz büyüyordu.
Evett bir bölümün daha sonuna geldik.
Final bölüme son iki.
Ben bu çiftime veda etmek istemiyorum.
Anka ve Zümrüt benim ilk göz ağrım onları ilk düşünüp kaleme aldığım gün böyle bir birimize bağlanacağımızı bilmiyordum.
Buruk bir sevinç var ilk kitabım bitiyor.
Zümrüt'üm yeniden hamile.
Anka yeniden baba oluyor.
Sizce yeni bebeğimizin cinsiyeti ne olacak?
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.93k Okunma |
1.38k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |