Merhabalar öncelikle Hayırlı kandiller🤲❤️
Yeni bölüm biraz gecikti.
Hatalarım var ise affola yanlış gördüğünüz kelimeler var ise satır aralarına yazın. Düzenlemeden atıyorum.
Okuyup yorumlarda buluşalım. Yıldızlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
Hepinize şimdiden teşekkürler.🌹❤️
ANKA
Baba olmak Zümrüt'üm den sonraki tek hayalimdi. Canım canı oluyordu. Hemde benden bir parça taşıyordu. Onun ilk dönemlerinde yanında olamamak içimi yakıyordu. Kalbimin en derinliklerinde acı bir sızı olarak hep kalacaktı.
Zümrüt'ümü ilk karşımda gördüğümde karşımda çok büyük olmayan bir karnı ile nefesimi kesmişti. Bebeğimizle bensiz aylar geçirmişti.
Duygularımı anlatacak kelimeler bulamıyorum. Ben baba oluyordum. Sevdiğim kadından. Bana ilk kalp atışlarını dinlettiğinde kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim. O kalp ritimlerini duyduğum en güzel melodi sesiydi.
Benim için kaydettiği sesini bu ince düşüncesi için beni bu duygudan mahrum bırakmayan kadına tapabilirim.
Şimdi karımla birlikte ilk kez bebeğimi görmeye gideceğim. Cinsiyetini ben olmadan öğrenmek istememiş bu duyguyu bensiz yaşamak istememişti. Ben bu kadını hak edecek ne yaptım.
Doktorun yanına girince heyecanımdan yerimde duramadım. Zümrüt'ün elini sıkıca tuttum. Oda en az benim kadar heyecanlıydı. Gözlerimi ekrana çevirip doktor Derya hanımı dinlemeye başladım.
"Ufaklığın durumu gayet iyi boyu kilosu ideal." Dedi kalp atışının sesini açınca odada yankılandı. Duyduğum sesle kalp atışlarımın ritmi bozuldu. Her an yere yığılabilirim. Karımın yüzüne baktım. Mutluluktan göz yaşları akıyordu.
Eğilip alnına bir öpücük bıraktım. Göz yaşlarını sildim. Derya hanım cinsiyetini öğrenmek istediğimizi sorunca ikimizde kabul ettik.
Bir kaç dakika sonra cinsiyetini açıklayınca Zümrüt'ümün ellerini sıkıca tuttum. "Tebrik ederim bir oğlunuz olacak." Deyince karımın göz yaşları daha çok aktı. Hissetmişti daha hamile kalmadan karım ilk bebeğimizin bir oğlan olacağını söylerdi.
Haklı çıkmıştı güzel karım. Bir oğlumuz olacaktı. Onun ve benim bizim bir oğlumuz olacak. Alnımı onun alnına yasladım. Gözlerimi kapattım, bana dünyanın en güzel duygusunu yaşatan kadınıma minnettim. Canından can vermişti bana onu ve oğlumu bana veren Allah'ıma şükürler olsun.
"Güzelim güzel karım, canımın içi bana bu duyguyu yaşattığın için binlerce şükür. Kurban olurum sizi bana verene." Dedim karnını peçeteye sildim. Sonra kollarımın arasına alıp sıkıca sarıldım.
Doktor Derya hanım bu halimize tebessüm edip bizi odada yalnız bırakıp kendi odasında beklediğini söyleyip çıktı.
Saçlarına sayısızca öpücük kondurdum. "Seni çok seviyorum Zümrüt'üm bana babalık duygusunu yaşattığın için çok teşekkür ederim." Yüzünü avuçlarımın arasına alıp dudaklarına dudaklarımı yapıştırdım.
İkimizin de göz yaşları bir birine karışıyordu. Öpüşüm şükür eder gibiydi. Sakin ve dingindi. "Seni çok seviyorum kocam. İyiki benim kocamsın iyiki oğlumun babasısın. Bize geri döndüğün için, bizi sensiz bırakmadığın için teşekkür ederim." Diyen güzel karımın dudaklarını tekrar tekrar öpüp durdum.
Bu hareketime dudaklarında en sevdiğim kıkırtısını duymak mucize gibiydi. Sesini duymayı nasıl özlemişim. Gülüşüne nasıl hasret kalmışım?
Elinden tutup sedyeden kaldırdım. Üzerindeki elbiseyi düzeltip karnına bir öpücük bıraktım. Yüzündeki gülüş büyüdü."Kocam beni ikinci plana attığını düşünüyorum." Yarı alaylı yarı ciddi söylediği şeye tebessüm edip nergis dövmesine bir öpücük kondurdum. Kulağına yaklaşıp "önceliğim her zaman sensin güzelim. Oğlumuzun yeri ayrı ama benim hep ilk aşkım sensin." Alnına bir öpücük bırakıp elinden tutup birlikte Derya hanımın yanına geçmiştik.
Derya hanımın birkaç bilgilendirmesinden sonra iki hafta sonra tekrar kontrol için randevu vermişti.
Güzel karımın elinden tutup birlikte önce odadan sonradan hastahaneden çıktık. Arabanın ön koltuğun kapısını onun için açıp oturmasına yardım ettim emniyet kemerini takıp kapısını kapattım.
Kendi yerime geçtim. Arabayı çalıştırdım. "Kocam mezarlığa gidebilirmiyiz?" Diye sorunca nereye gitmek istediğini anladım. Annesi ve babasının mezarları Nevşehir de olunca sık sık gidemiyordu. Buradaki mezarlıkta Tura vardı.
Karım Tura öldüğünden beri başlarda hergün gitmiş. Artık haftada bir gitmeye başladı. Bugünde aldığı güzel haberi vermek istediğini anladım.
"Olur Güzelim gidelim. Bende görmüş olurum." Buruk bir tebessümle bana baktı. Eline uzanıp avuç içine bir öpücük bıraktım. Ona doyamıyor doymakta istemiyorum. Bu saatten sonra bir saniye yanından ayrılmak bile düşünceme terstir.
Sessizce arabayı mezarlığa doğru sürdüm.
*****
Zümrüt
Hastahaneden sonra ilk gelmek istediğim bu haberi yine ilk onunla paylaşmak istedim. Bu defa iki güzel haber verecektim. Mezarlığa kocamın yardımıyla birlikte girmiş,Tura'nın mezarı başına gelmiştik.
Mezar taşının kenarına oturdum. Elimdeki karanfilleri mezarının üzerine bıraktım. Ellerimle toprağına dokundum. Anka hemen yanı başımda ayakta duruyordu.
"Tura'm canım abim ben geldim." Buruk bir tebessüm vardı dudaklarımda. "Bak bu defa yalnız gelmedim. Kocam diğer yarımla geldim." Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Anka'nın elini omzumda hissettim. Bana güç ve destek veriyor yanımda olduğunu hissettiriyordu.
"Tura seninde onun gibi çıkıp gelmeni ölmediğini söylemeni çok isterdim. Biliyorum asla geri gelmeyeceksin kollarımda cansız bedenini gördüm. Nefesinin son kırıntılarına şahit oldum." Dudaklarımdan bir hıçkırık koptu. Göz yaşlarım kendi yolunu bulmuş gibi akmaya başladı.
Ne yaparsam yapayım biliyorum geri gelmeyecekti. "Senden önce annemi ve babamı kaybettim. Sonra sen ve Sara ailem oldunuz. Ben annemin ve babamın mezarına bile gidemiyorum. Bütün mutluluklarımı onlardan uzakta yaşadım. Ama sen buradasın yakınımdasın sana her gün gelip içimi dökebiliyorum. Karşılık veremesen bile burda yanımda olman bana iyi geliyor. Mezar taşına bile şükredeceğime inanamıyorum." Ellerim kuru toprağın üzerinde gezip durdu.
Avuç içime bir miktar alıp burnuma doğru getirdim. Toprağı çok güzel kokuyordu. Ölüm bu kadar güzel kokmamalıydı. Çünkü o bu toprağa hiç yakışmıyordu. Anka yanıma oturup arkadan kollarını karnıma doğru sardı. Başını boyun girintime koydu.
Beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Toprak kokusu bu kadar güzel kokmamalıydı. Sen kokmamalıydı. Kokunu bu toprağa bırakmamalıydın." Dedim.
Derin bir nefes aldım. "Neyse ben sana güzel haber vermek için geldim. İki tane birincisini görüyorsun yinede söyleyeyim. Anka bana bize geri döndü. Keşke sende dönsen. " Başımı hafif çevirdim Anka dolu gözlerle sadece bana bakıyordu. Ellerimi karnımda olan ellerinin üzerine koydum.
Tebessüm ederek tekrar Mezar taşına bakarak konuşmaya başladım. "Tura bizim bir oğlumuz olacak. Dayısı duydun mu yeğenin küçük bir Anka olacak." Dedim heyecanla söylemiştim.
Sırtımda Anka'nın benim gibi hızlı çarpan kalp ritimlerini hissediyordum. Başımı yeniden Anka'ya çevirip aşık olduğum elalarına baktım. "Anka oğlumuzun adı Tura olsun mu? Sen başka isim düşünürsen de koyarız ama bir adı kesin Tura olsun kocam." Dememe gülerek gözlerini kırptı.
"Olsun güzelim sen nasıl istersen öyle olsun." Deyişine en güzel gülümsememi ona sundum. Saçlarıma sıcak nefesini verip dudaklarını bastırdı. "Poyraz Tura Kılıç nasıl oldu?" Dedi.
Poyraz Tura Kılıç çok güzel olmuştu. "Çok güzel oldu. Teşekkür ederim." Yanağına bir buse bıraktım.
Mezara sonkez baktım. "Poyraz Tura Kılıç duydun mu dayısı oğlumuzun adını çok güzel değil mi?" Elimi mezar taşının üzerinde gezdirip dudaklarımı bastırdım.
Ayağa kalktım. Anka'da mezar taşının yanına gelip" Teşekkür ederim Tura karıma çok güzel aile olup abi olduğun için benim olmadığım zamanlarda hep yanında olduğun için çok teşekkür ederim." Bu sözlerine eriyip bittim.
Elimden tutup yürümeye başladık. Kocamın koluna sıkıca sarılıp onun adımlarını takip ettim. Adımları benim gibi küçük ve yavaştı.
"Bir gün senin de bu soğuk mezar taşının alda görmekten çok korkuyordum. Eğer öldüğünü hissetseydim seninle ruhumda ölürdü. Belki bedenim burda olurdu ama ruhumu seninle kaybederdim." Dedim oda biliyordu onunla bende ölürdüm.
"Biliyorum canımın içi bilki sanada bir şey olursa ben yaşayamam. Benim o cehennemden kurtulmayı çok istememin ilk sebebi sensin. Sensiz bir hiçim sensiz bir Anka yok." Dedi koluna daha çok sarıldım.
Mezarlıktan çıkmış arabanın önüne gelmiştik. Arabanın yolcu koltuğuna kapısını açıp binmeme yardımcı oldu. Kemerimi de takip dudaklarımada aklımı kaybedecek kadar etkili bir öpücük kondurdu.
Dudaklarını kıvırıp kapımı kapattı. Kendi şoför koltuğuna bıraktı. Kemerini takıp arabayı çalıştırdı. "Gitmek istediğin bir yer var mı güzelim yada canının çektiği bir şey." Diye sorunca düşündüm.
Bir yere gitmek istemiyordum sadece onun yanında kollarında evimizde olmak istiyorum. Ama canım doktordan çıktığımızda beri bademli ve çikolatalı dondurma çekiyordu.
"Eve gidelim ama giderken bademli ve çikolatalı dondurma alalım saatlerdir her yerde badem ve çikolatalı dondurma görüyorum." Ağzımı sulandırarak söylemiştim
Bu halime çapkınca gülümsemişti. "Niye gülüyorsun komik mi?sordun cevap verdim." Gözlerini kısıp önce yola sonra bana baktı. "Ben beni aşerirsin diyordum. Tüh şansıma tercihin dondurma oldu." Bu defa kısık gözlerle ona ben baktım.
"Aşermediğimi nereden biliyorsun?" Bakışları yolda olduğu için tam yüzünü göremiyorum. Yan profilinden yüz ifadesi pek belli olmuyordu.
"Pek belli olmuyor güzelim benim bildiğim libidosu yüksek karım beni gördüğü an üstüme atlardı." Kırmızı ışıkta durmuştu. Şimdi yüzünü net görebiliyordum.
"Benim mi libidom yüksek beni kendinle karıştırdın galiba kocam?" Gözlerinin içi kararmıştı. "Bunu hiç inkar ettiğimi hatırlamıyorum. Benim libidom bir sana yüksek arzum, tutkum bir sana güzelim." Elini elbisemin eteğinin altına koyup çıplak bacağımda gezdirmeye başladı.
Vücudum onun dokunuşuyla ereksiyona girdi ona anında tepki olarak ısınmaya başladı.
Arkadan duyduğumuz korna sesiyle ışığın yeşil olduğunu anlayıp Anka tekrar arabayı sürmeye başladı. Elini bacağımdan çekmeden arabayı sürmeye devam etti.
Onun bana dokunuşlarını özlemiştim. Hemen burda onu içimde hissetmek istiyor ona olan açlığı doyurmak istiyordum. Bir süre sonra arabayı bir dondurmacıda durdurdu.
"Evemi alayım burda yemek istermisin Zümrüt gözlüm?" Arabadan inip bir yere oturacak gücü kendimde bulamıyordum. "Evde yerim in bin yapmak istemiyorum. Bugün çok yoruldum eve gidelim Bal gözlüm." Dedim.
"Tamam güzelim sen burda bekle hemen alıp geliyorum." Deyip kemerini açıp arabadan indi.
Beş dakika sonra elinde bir paket vardı. Birde külah üzerinde iki büyük top dondurmayı bana uzattı. "Al bakalım güzel karım." Elime tutuşturduğu dondurmaya büyülenmiş gibi baktım.
Elinden alır almaz dondurmayı yemeye başladım. Damağıma değen soğuk badem parçaları ile kendimden geçmiş bir şekilde sesler çıkarıyordum. Arabanın hala çalışmıyor oluşunu fark edince gözlerimi açıp Anka'ya baktım.
Gözlerinde gördüğüm arzu ve tutkuyla yutkundum. Beni yiyecek gibi bakıyordu. Bakışları tenimin karıncalanmasına neden oluyordu. Dondurmayı dudaklarımdan ayırdım." Ben kötü bir şey mi yaptım? Neden bana öyle bakıyorsun? Neden hala burda duruyoruz?" Diye sorularımı ardı ardına sormuştum.
"Sen o dondurmayı öyle iştahla yemeye devam edersen bizim eve gidecek bir durumumuz kalmaz karıcığım. Böyle dondurma mı yenilir vicdansız aylardır tenine, kokuna,sana hasretim. Şimdi burda sana sahip olmamı istemiyorsan doğru düzgün ye dondurmanı." Küçük çaplı bir şok yaşamama neden olmuştu bu sözleri.
Yanaklarım alev alev olup kızarmıştı. "Şey... Ben öz-" sözümü sert bir şekilde kesmişti. "Özür dileme Zümrüt zaten sana açım beni böyle tahrik etme." Demesiyle gözlerim doldu. Başımı eğip küçük bir çocuk gibi dudaklarımı büktüm.
Çenemde hissettiğim parmaklarda yüzümü kaldırıp kendine çevirmişti Anka. Gözlerimin dolduğunu gördüğü an yüzünde pişmanlığı gördüm. "Zümrüt güzel karım ben özür dilerim." Gözümden bir damla yaş aktı. Eliyle hemen sildi. "Kurban olurum dökme incilerini aptal herifin tekiyim. Ne olur ağlama ben bilemedim üzdüm seni."
"Ben bilerek yapmadım. Ama sen bana kızdın." Duygu sömürüsü yapıyordum malesef. Artık yanımdaydı nazımı niyazımı çekmek zorundaydı.
Her an ağlayabilir yada gülebilirim. Duygu degisikli yaşayıp duruyorum. Aylardır bu kahrımı herkes çekiyordu. Artık birazda kocam çeksin nede olsa bu onun yüzündendi. Beni hamile bıraktıysa katlanmasını da bilecekti.
"Hay ben o aklımı sikeyim. Tamam ağlama sen ağlayınca içim parçalanıyor." Deyip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Anında yumuşayıp gülmemiştim. "Ha şöyle güzelim sen hep gül dökme o kıymetli incilerini." Deyip kendi yerine geçmişti.
"Sende beni üzme o zaman." Trip atıp dondurmayı onu çileden çıkarana kadar sesler çıkarıp emip yaladım. Ağzının içinde küfürler savurup duruyordu.
Onu duymuyormuş gibi dondurmayı eve gidene kadar yemeye devam ettim.
*****
Eve gelmiş duşumuzu alıp mutfağa geçmiştik. Canım kocamın elinde mantarlı tavuk sote istediği için mutfakta ada tezgahın üzerinde oturmuş,bir aşçı edasıyla yemeği yapan kocamı aşkla izliyordum.
"Eline pek yakıştı kocam sen işini bırakıp aşçımı olsan?" Tavukları kızgın tavaya attı. Diğer yandan ince doğradığı mantarları doğruyordu. Gözüme bu hali çok seksi görünüyordu. "Elimizden her iş gelir nefesim övünmek gibi olmasın ama dört dörtlük koca adayıyım." Kaşıkla tavuğu karıştırıp baharatları tek tek koydu. Üzerine biber, domatesleri ekledi. Son olarak mantarları da ekleyip pişmeye bıraktı.
"Koca adayı derken?" Takıldığım yeri belirterek söylemiştim. Yanıma gelip bacak arama yerleştirdi seksi bedenini. Ellerini iki yanıma tezgaha koydu. Üzerime eğilip burun ucuma bir öpücük bıraktı. Boynuma doğru eğilip şah damarımdaki nergis dövmemin üzerine nemli dudaklarını bıraktı. Öptüğü yer alev alıyordu.
Kulağıma doğru konuşmaya başladı."Bir tek senin koca adayınım bu adam bir senin kocan,bir senin için pervane,bir senin kölen." Boynumu sertçe öptü ellerimi zayıflamış omuzlarına koyup dudaklarımdan bir inleme firar etti. Dişlerini geçirmesiyle bir kez daha inledim. Önce diliyle yaladı sonra acısını alır gibi öpmüştü.
Burnuma gelen kokuyla "Anka..." Dedim.
"Hımm..."
"Yanıyor."
"Evet yavrum senin için yanıyorum."
"Anka yemek yanıyor." Dememle hızla benden ayrılıp ocaktaki yemeğin altını kapattı.
"Aklımı alıyorsun Zümrüt."
"Bir tek aklını mı? " yemeği tabaklara koyup masaya bıraktı. "Aklımı bedenimi her şeyimi alıp sikiyorsun?" Dedi.
Küfrederek doğrulamasına kahkaha ettim. "Kocam biraz küfür etmesen mi artık bizi bir duyan var." Ben hala tezgahın üzerinde oturup onun yaptıklarını izleyip konuşuyordum.
"Kapat oğlum kulaklarını ve gözlerini annen ve baban daha çok edepsiz şeyler yapıp konuşacak bir süre bize izin ver oğlum." Karnıma doğru eğilip söylediği şeylere omzuna bir tane yapıştırdım.
Başımı eğip karnıma baktım. "Kusura bakma oğlum baban biraz azgın aylardır yokluk başına vurmuş." Dememe kahkaha attı.
Belimden tutup beni yavaşça indirdi. Masaya kadar eşlik edip oturmam için sandalyemi çekip oturmama yardımcı oldu. Ölürüm ben bu adama. Burnuma gelen güzel konularla mest olmuştum.
Saçlarıma bir öpücük kondurdu eskiden de öperdi ama geldiğinden beri bu hareketleri daha çok çoğaldı. Şikayetçimiyim asla.
"Karıcığım azgın olmam normal değilmi senin bir bakışın uyarılmama neden oluyor. Bu kadar güzel ve seksi olmakta senin suçun." Dolaba yönelip kapağını açtı. İçinden yoğurt çıkarıp bir kaseye koydu. Onuda masaya bırakıp bir bardak su ve çatal bıçak koydu önüme.
"Afiyet olsun güzelim ye ki sana ve oğlumuza şifa olsun. Tat bakalım beğenecekmisin?" Elime çatalı alıp bir parça tavuğu ağzıma attım. Damağımda bıraktı o leziz tada kendimi bıraktım. "Yediğim en lezzetli mantarı tavuk sote kocamın elleri pek marifetliymiş." Gülüşü büyüdü.
"Bilerek yapıyorsun dimi beni tahrik edip durmaktan zevk alıyorsun. Uslu uslu yemeğini ye yoksa ben özlediğim o tadına bakarım." Dediğini anlamamak aptallıktı. Ama onu daha çok tahrik etmek istememle yemeği bitirene kadar ona soğuk terler döktürmeye niyetim vardı.
"Sende ye kocam çok güzel olmuş gel sen beni dinle aşçı ol." Dedim diğer yandan seslice inleyen sesler çıkararak yemeği yemeye devam ettim. Yemeğimi bitirene kadar her hangi bir şey yapmamak için kendini zor tutuyordu.
"Sikerim böyle işi düzgün ye şu yemeğini Zümrüt." Dişlerinin arasında konuşmuştu resmen. "Ama kocam çok lez-" aniden sandalyesinden kalkıp beni kucağına aldı.
Dudaklarımdan tiz bir çığlık koptu.
Yemeğimde son bir kaşık kalmıştı. Duymuştum zaten ellerimi boynuna sararak bizi odamıza götürmesine izin verdim. "Sana dedim uslu dur. Bu gece seni elimden kimse alamaz. Oğlum sende kapat gözlerini ve kulaklarını benim bu gece annenle işim var." Odamızın kapısını açıp içeri girmişti. Ayağıyla kapıyı kapattı. Beni yavaşça yatağa bıraktı.
Üzerimden kalkmadı yatağa çıkıp bacak arama kendini yerleştirdi. Ağırlığını vermeden üzerime doğru uzandı. "Çok güzelsin güzel karım. Bu gece seninle olan hasretime son vereceğim." Deyip dudaklarıma sertçe kapandı.
Anında ona karşılık vermekle öpüşümüz sertleşti. Tutku,şehvet,arzu,aşk ve özlem vardı. Dudaklarımızı hoyratça koparırcasına öpüyor,emiyor,ısıtıyordu. Dillerimiz de yolunu bulmuş casına vuslata ermiş gibi bir biriyle dans ediyordu. Ellerimi üzerinde tişörtün eteklerine attım. Ama aniden öpüşümüzü kesip ellerimden tuttu. Yüzünde oluşan ifade hiç hoşuma gitmemişti. Ellerimi tişörtünden çekip üzerimden doğruldu.
Öfkeyle ona bakıp "Anka bunu bize yapma. Bırak göreyim ne zamana kadar kendini benden saklayacaksın." Diye bende yerimden doğruldum. "Şimdi değil Zümrüt bana biraz izin ver." Sesi kısık ve mahcup çıkmıştı. Bu içimden bir şeylerin kırılmasına sebep oldu.
Ellerimi üzgün yüzüne koydum."Anka sen benim kocamsın, canımın canısın bırak göreyim yaralarını birlikte saralım ben sana merhem olurum." Gözlerim dolu dolu ona bakıyordu.
Sesim artık titriyordu. "Yapamam Zümrüt." Ayağa kalkmasına izin vermedim kollarından tutup beni iyice anlamasını sağlamak istiyordum. Ben onu yargılamam yaralarından tiksinmem ki nasıl bunu ona yapar yaşatırım.
"Anka yalvarırım böyle yapma benim senden başka kimim var vücuttaki hiç bir yaradan iğrenmem, seni yargılamam ben senin karınım ben seni üzecek bir şey yapmam. Uzak durma benden kendini esirgeme kurbanın olayım yapma." Göz yaşlarım bir bir akmaya başladı.
Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne koydum. "Zümrüt'üm kurban olduğum beni anla lütfen ben kendi vücuduma bakıp tiksinirken sana bunu gösteremem yapmam." Demesiyle başımı hızlıca salladım.
"Yemin ederim sana hiç bir şekilde seni kötü hissettirecek bir şey yapmak. Bırak göreyim yaranı sarmana yardımcı olayım. Sen benim kocamsın çocuğumun babasısın." Oda benimle birlikte ağlıyordu.
Geri çekilip elimi üzerindeki tişörte tekrar attım. Gözlerinin içine bakarak bana izin vermesini istiyordum. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Yavaşça üzerinden çıkarmaya başladım. Önce karın bölgesi ortaya çıktı.
Gördüğüm derin yaralarla daha çok ağlamaya başladım. Benim öpüp kıyamadığım kocamın bedenini ne hale getirmişlerdi. Biraz daha yukarı çektim. Göğüs bölgesindeki kızgın demir izleri Dudaklarımdan bir hıçkırık kopmasına neden oldu.
Bir el boğazıma yapışıp nefes almamı engelliyordu sanki. Anka birden ellerimi tutup beni kollarının arasına aldı. Sıkıca sarıldı. İkimizde ağlıyor bir birimize sarılıyorduk. Ben bakmayla böyle kötü olduysam o bu acılara nasıl dayandı. Bu gördüklerim diğerlerinin yanında küçük olanlar.
"Nasıl dayandın sen bu işkencelere? Özür dilerim seni erkenden bulamayıp bunca acıya mahkum ettiğim için özür dilerim." Hıçkırarak ağlıyordum.
"Biliyordum onun için bakma dedim. Senin için oğlum için size geri dönmek için her işkenceye dayanırım. Yeterki siz iyi olun." Kollarımı dahada sıkı sardım.
Üzüm işkenceler etmişlerdi benim kiymetlime. O bu yaşadıklarını nasıl unutacaktı. Peki ben ona merhem olup iyilestirebilecek miyim?
Eveeett. Bir bölümün daha sonuna geldik.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
Haftaya görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.93k Okunma |
1.38k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |