Merhabalar nasılsınız?
Yeni bölümle geldim.
Hatalarım var ise affola.
Yorum ve beğenilerinizi eksik etmezseniz sevinirim.
Keyifli okumalar❤️🌹
GELDİM BEBEĞİM
"Sen gerçeksin. Ölmedin. Bana ve bebeğimize geri geldin." Dedim dudaklarımdan bir hıçkırık koptu. Göz yaşlarım yolunu bulmuş gibi aktı.
Aramızdaki mesafeyi kapatıp sıkıca sarıldı. Tabi top gibi olan karnım azda olsa bize engeldi.
"Geldim güzelim yaşıyorum. Mucizemiz ve sana geldim. Zümrüt gözlüm, nergis kokulu güzel yarim." Dedi aylardır duymadığım sesiyle.
Öldüğünü hiç bir zaman düşünmemiştim ki zaten. O benim kalbimdi atan kalp seven kalbi hissederdi. Bende hissettim bebeğim de. Saçlarıma sayamadığım kadar öpücükler kondurdu. Yüzümü avucunun içine aldı. Aşık olduğum elaları yüzümün her bir detayını inceledi.
"Nefesim, sensiz geçen günüm ölümdü. Çok özledim. Kokunu sesini her bir zerreni çok özledim." Yüzümün her bir yerine öpücükler kondurdu. Tekrar sıkıca sarıldı.
İnanamıyordum. Buradaydı kollarının arasında kalbinin atış sesini duyuyor hissediyordum. Onun sıcak kollarının arasında evimde, yuvamdaydım. Şaşkınlığım, heyecanım,mutluluğum hepsi bir birine karşıtı ama en çok özlemdi.
Ayaklarımın altında zemin kayinca bunun bir rüya olmasından korktum. Gözlerimi kapatmamak için direndim. Kendimi bir den onun kucağında buldum. Kollarımı boynuna doladım sıkıca gitmesin bir daha diye burnumu boyun girintisine koydum.
Kokusunu içime çektim. Sanki son nefesim miş gibi çektim ciğerlerime. Göz yaşlarım durmaksızın akıp dururken yürüyerek tam salona giriyordu arkadan duyduğu sesle durdu.
"O-oğlum sen." Devamını getirmeden Hilal anne ve bahçedeki her kes yanımıza geldiler. Beni salon koltuğuna bırakmak istediğinde kollarımı daha çok sardım boynuna. "Güzelim burdayım,yanındayım gitmiyorum hiç bir yere." Başımı hayır anlamında salladım.
Bırakmadım,bırakamadım. Mecburen benimle birlikte koltuğa oturdu. Ellerini saçlarıma götürdü. Okşamaya başladı. Hilal anne hemen yanımızda bitti. Oğluna ıslak gözlerle ama mutlu bir şekilde bakıyordu. Çünkü bu göz yaşları mutluluk göz yaşıydı. Ben kocama koala gibi sarılınca oda benle birlikte sarıldı Anka'ya.
"Oğlum yaşıyorsun? Geldin bize karına çocuğuna geri geldin." Saçından başından yüzünün her yerinden öptü kokladı. "Yaşıyorum annem aileme döndüm."
"Çok şükür yavrum Allah'ım sana binlerce şükürler olsun. Oğlumu bize yeniden kavuşturduğun için şükürler olsun." Benim saçlarımada bir öpücük bıraktı. Geri çekildi.
Benim ondan uzaklaşma gibi bir niyetim yoktu. Aylardır hasret kaldığım bedene sığındım. "Kardeşim hoş geldin." Dedi Aslan ve digerleride tek tek hoş geldin dediler.
Evet hoş gelmişti. Çok güzel gelmişti. "Kızım bırakta adam nefes alsın koala gibi yapıştın." Dedi Umut ona ters bir bakış attım. Hepsinin yüzünde mutluluk gülümsemesi vardı. Benimse kalbim yerinden çıkacak kadar heyecan vardı.
"Karışmayın karıma ne kadar istiyorsa sarılabilir aylardır hasretim kokusuna sarılşına." Şakağıma bir öpücük kondurdu. Sarılışıma karnımdaki mucizem kesti. Sert bir tekme ile dudaklarımdan bir inleme koptu. Elimi kocamın boynundan çekmek zorunda kaldım.
Karnımın sol tarafına koydum elimi bu hareketimle Anka ve diğerleri endişeli gözlerle bakıyordu. "Ne oldu? Neyin var güzelim?" Aylardır bu telaşlı sesine hasrettim. Elimi koyduğum göbeğime baktı. Bunu yeni fark ediyormuş gibi gözleri irice açıldı.
"Do-doğuruyormusun?" Diye korkuyla kekeledi. Bu haline kıkırdadım. Elini alıp göbeğime koydum. "Babasına merhaba diyor bebeğimiz?" Karnıma koyduğum elinin hemen altına bebeğim bir tekme daha attı.
Kocamın bu tatlı şaşkın halleri çok hoşuma gidiyordu. Bebeğimiz babasını hissetmiş gibi hareketleri normalinden biraz daha çoktu. Salondaki herkes bize mutlulukla bakıyordu. Asel, Aslan'ın kolunun altında duruyordu. Sara sırtını Çınar'ın göğsüne dayamış Çınar kollarını beline dolayarak bize tebessümle bakıyorlardı. Umut ve Hilal anne bir birine sarılmış duruyordu.
Köşede tanımadığım bir genç duruyordu. Onunda bakışları bir bana bir Anka'ya bazende etrafına bakıyordu.
"Zümrüt'üm bebeğim babasını mı hissetti. Elimin altında minik hareketler var. Bu çok çok güzel bir duygu." Diyen kocama yaşlı gözlerle "Evet kocam senin için bu hareketleri seni hissetti." Demem le beni göğsüne çekip sarıldı.
"Kardeşim bir saattir takside sizi bekliyorum. Ücretimi ödemeniz için." Deyen kalın sesli hafif göbeği olan kırklarındaki
adam yüzünden ayrılıp ona baktık. Anka ayağa kalkıp "Kusura bakma abi ben ailemi görünce unuttum. Aslan sen ödermisin üstümde para yok." Aslan adamla birlikte dışarı çıktı.
Anka karşıda duran gencin yanına gidip bizi tek tek tanıttı, ama Türkçe değil anladığım kadarla Arapça konuştu. "Annem Hilal, Eşim Zümrüt, dostlarım Aslan,Çınar, Umut,Asel ve Sara." Dedi. Bize bakıp bu defa genç çocuğu tanıttı. "Buda hayatımı kurtaran genç Hassan şuan burda sizin yanınızda isem onun sayesinde. O bulmasaydı beni çoktan ölmüştüm."Demesiyle Hassân'a minnetle bakıp teşekkür ettim.
Hilal anne benim yapmak istediğimi yaptı. Hassân'a sıkıca sarıldı.başta garipseyen Hassân bu hareketine ses çıkarmadı. Hatta gözünü kapatıp sarılışına karşılık verdi.
"Hadi geçin kahvaltı yapalım sofrayı yeni kurmuştuk." Diyen Hilal anne hepsini peşinden sürükledi. Anka yanıma gelip kalkmama yardımcı oldu. "Özür dilerim nefesim bunca zaman tek başına katlandığn için seni yalnız bıraktığım için çok özür dilerim." Dedi başımı hayır anlamında salladım.
"Çok üzüldüm sensiz geçen her günüm işkence gibiydi. Ama bana güç ve umudumu dik tutmama sebep olan senden bana kalan bir parça içimde büyüdü. Sığınağım o oldu. Onun sayesinde yaşamaya devam ettim." Dedim.
Özlediğim dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Nasıl bir özlem, nasıl bir hasretti? Elini belime koydu kendine çekti. Yaşam kaynağımı bulmuş gibi öptüm. Öptü. Bu öpüşte kavuşma vardı. sevgi, aşk vardı.
"Kalbim yeniden rotasını bulmuş gibi çarpıyor. Sen benim pusulamsın yönümü ne zaman kaybetsem pusulam beni sana getiriyor. Ölürüm sana Zümrüt."
"Ölme benimle yaşa." Dedim bir kez daha Öptü. Hadi bebeklerimi doyuralım." Benide bebeği sayarak yürüttü. Gülüşüm büyüdü. "Seni çok seviyorum kocam."
"Kocan ölsün sana ne çok özlemişim bu dört kelimeyi." Elimi beline attım. Oda omzuma atıp bahçeye çıktık.
Bir sürü sorulacak soru vardı. Ama şuan bu anı yaşamak istiyordum. Onun kolları arasında kokusuna hasret kaldığım sıcaklığına.
Sandalyemi çekip oturmama yardımcı oldu. Beni oturtup kendi de hemen yanıma oturdu. Tabağıma Hilal anne iki tane ıspanaklı börek koydu. Meyve suyumu da doldurdu. Anka bu süreçte sadece bana odaklanmış bir şekilde bakıyordu. "Bebeğinin en sevdiği ıspanaklı börek." Dedim.
Başlarda hiç aşermemiş sadece ıspanaklı börek ve zeytin yağlı sarma dışında bir şey çok yiyemiyordum. Hilal anne Anka'nın tabağını da kahvaltılıklarla doldurdu. Oda benim gibi hala burda yanımızda olduğuna inanamıyor o heyecanın içinde dolaşıyordu.
"Ben geldim millet." Diye bağıran Bade kapıdan gelmek yerine bahçeyi dolanıp yanımıza gelmişti. Sırtımız ona dönük oturduğumuz için omuzumun üstünden ona baktım.
O abisini daha fark etmemişti. Anka da ses çıkarmayıp yanımıza gelmesini bekledi. Bade tam arkamda durup yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. Bunu her gün yaptığı için alışmıştım sulu öpücüklerine. "Yengem tavşanımın güzel annesi nas-" kelimesini bitiremeden gözleri yanımdaki abisine takıldı.
"Ye-yenge benim gözlerim yanlış görüyor dimi? Yanında abim oturmuyor dimi?"Dedi dolan gözleriyle Anka yerinden kalkıp kolundan çektiği gibi sıkıca sarıldı. "Benim Bade, benim güzelim." Demesiyle Bade sıkıca sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Sen yaşıyorsun. Seni çok özledim abim." Bade'nin göz yaşlarına anında bende eşlik ettim. Bu hormonlar beni çok sulu göz yapmıştı. "Bende çok özledim güzelim, burdayım yanınızdayım artık. Ağlamayı kesmezsen yengen bugün göz yaşlarıyla havuzu doldurabilir." Dedi benim öküz kocam.
Bade kıkırdayarak ayrıldı abisinden. "Biz bu hallerini aylardır çekiyoruz abi en ufak şeye bile ağlıyor. Sen geldiğine göre onu susturma görevini sana devrediyorum." Dediğine dudaklarımı büzerek "aşk olsun ben isteyerek mi ağlıyorum. Beni bu hormonlar bozdu. Hepsi senin yeğenin yüzünden duygu değişimlerim." Burnumu çekerek kedi yavrusu gibi göz kırptım.
Anka yanıma gelip saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Nazında, cefanda başım gözüm üstüne güzel karım." Demesine ağlamam sustu. Dudaklarıma bir gülümseme yerleşti.
Masadakiler bu halime şaşkınca baktı. "Pes Zümrüt biz yalvar yakar elimizden geleni yapalım ağlamanı susturmak için sen bir cümleyle susup birde gülüyorsun. Bizim suçumuz neydi?" Diyen canım arkadaşım Sara oldu. Omzumu kaldırıp indirdim.
Bade karşıdaki boş sandalyeye oturdu. Kocamda hemen yanıma oturdu tekrar. Başımı onun göğsüne yasladım. "Çünkü hiç biriniz kocam değildiniz. Onun yokluğu beni bir boşluğa sürükledi. Hepiniz yanımdaydınız ama onun boşluğunu dolduramıyordunuz. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. O süreçte yılmadan hep yanımda oldunuz." Dedim. Kocam elini belime atıp şakağıma bir öpücük kondurdu. "Kurban olurum size." Elini göbeğime koyarak yavaşça okşadı.
"Anka şu olayı bir anlatı ver kardeşim. Neredeydin? Neler oldu? Çünkü bize ölümün videosu geldi. Çok aradım seni bulamadım. Çağırılınca geri dönmek zorunda kaldım." Dedi Aslan hepimiz çok merak ediyoruz.
Bize ölüm videosu gelmişti. Ben hiç bir zaman umudumu kesmemiş onu beklemiştim. İçimden hep bir ses o yaşıyor diyordu. O ses yanıltmadı beni şuan sırtımı yasladığım kocam yani başımda duruyordu.
Göğsünden derin bir nefes aldı. Bende göğsünden kalkıp eski konumuma geldim. Anlatırken yüzünü görmek istiyordum. Şimdi yüzüne dikkatlice bakınca çenesinin kenarında bir yara izi vardı. Sol kulağının hemen arkasından başlayıp kulak bitimine kadar uzanan dikiş izleri vardı.
İçim burkuldu. "Esir düştüğüm günü hatırlamıyorum. Uyandığımda üç gün geçmişti. Kurşunlar çıkarılmış yaram tedavi edilmişti. Daha doğrusu yeni işkenceler için iyileştirilmiştim. Videoda da fark ettiyseniz Türkçeyi iyi konuşan bir adam vardı. Adı Cellad mış. Yıllar önce babamın ve Alphan albayın yanında eğitim gören Suriye askerlerinden miş. Yıllarca eğitim aldıktan sonra geri dönmüşler. Onlar eğitim için gelmemiş asıl dertleri ajan olmakmış babamlar fark etmemiş." Derin bir nefes aldı yine.
Hepimiz susmuş bir şekilde onu dinliyorduk. Onun anlattığı her şey canımı daha çok yakıyordu. Video da ki hali gözümün önünden gitmiyordu.
Tekrar konuşmaya başlayınca ister istemez gözlerim doluyor ağlamak için an kolluyor.
"Size çekip attığı Video da beni bacağımdan vurdu. Size ne zaman geldi bilmiyorum. Sonra her gün işkenceleri başlayıp durdu. Kimi zaman elektrik, kimi zaman en sert şekilde dövülüp kırbaç yiyordum. Aç susuz bırakıyorlardı niyetleri kendimi kaybetmemdi baktılar olmuyor üç ayın sonunda öyle bir elektrik akımı verdiler ki öldüm sandım." Son kelimeyi yutkunarak söyledi. Ellerimi elinin içine aldı. Sıkıca tuttu.
Göz yaşlarım yolunu bulup akmaya başladı. Biliyorum daha kötü şeyler yaşamıştı bize üstü kapalı bir şeyler anlatıyordu.
"O gün onlarda öldüğümü sanıp beni bir çöle atmışlar. Şanslıymışım ki beni Hassân bulup evine getirmiş. Köyün yaşlı bir kadını ona yardım etmiş. Bir ay boyunca uyanmamış olmam artık onlarında ümidini kesmeye başlamış. Bir ay sonra uyanınca vücudumun çoğu yeri iyileşmiş yaralarım kapanmıştı. Onun için Hassân'a sonsuza denk bir can borcum var. Uyanınca ilk işim Fatih komutanımı aradım. Ona kimseye yaşadığımı söylememesini istedim. Sonra Cellad'ı bulmam için bir ekip ayarlamasını her şey hızlı bir şekilde oldu. Önce Cellad'ın yerini buldum. Onu öldürüp sonra buraya geldim. Hassân ailesinin hepsini kaybetmiş onu yanımda getirmek istedim. Kabul edince onuda alıp evime ve size döndüm. Şimdi burdayım evimdeyim. Karımla çocuğumla." Dedi hıçkırıklarla ona sarıldım.
"Ağlama güzelim geçti bitti. Şimdi yanındayım bebeğimin bundan sonraki her anında yanında olacağım. Sizi çok seviyorum."Dedi.
*****
Anka her şeyi anlattıktan sonra herkes evine dağılmıştı. Hilal anne ve Bade Hassân'la ilgilenirken ben ve kocam odamıza çıkmıştık.
Kocam önce bir duş almaya gitti. Ne kadar ısrar etsemde onunla girmeme izin vermedi. "Şimdi değil nefesim bugün yeteri kadar üzüldün sonra görürsün yaralarımı daha iyileşmeyen derin yaralarım var. Görüp üzülmeni istemiyorum. Bunun için bana biraz süre ver olur mu?" Deyip banyoya girmişti. Beni bir ağlama krizine sokup gitmişti.
Banyonun kapısını açıp içeri girdi. Üzerine şort ve kısa kollu tişört vardı. Saçları ıslattı. Elinde havluyla geldi. Hemen yanımı göstererek oturmasını istedim.
Gelip oturunca havluyu elinden aldım. "Ben kurularım kocam buna izinver olmaz mı?" Önce gözlerime baktı. Yüz ifadesi sertleşti. "Niye ağladın Zümrüt gözlerin ve burun üçün kırmızı olmuş. Niye döktün incilerini benim güzel karım?" Dedi omuz silktim.
"Hepsi senin ve bebeğinin yüzünden. Hamile kaldığımda beri ağlayıp duruyorum. Ben hiç sevmedim bu hamileliği."
"Benim ne suçum var güzelim?"
"Ne mi suçun var? Beni hamile bırakan sensin."
"Yavrum ben seni hamile bırakırken pek şikayetçi değildin. Daha hızlı, daha hızlı diyende sendin unuttun mu?"
Ağzım açık kaldı. "Edepsiz. O anki zevki niye yüzüme vuruyorsun?"
Gür bir kahkaha attı. Odayı onun erkeksi sesiyle ve gülüşü doldurdu. Gözleri kısılana kadar gülüşü büyüdü. Tabi benide o gülüşe erimeme yetti.
Nasıl özlemişim gülüşünü. Hiç düşünmeden gülüşünden öptüm. Gülüşü bu hareketimle bile devam etti.
Elini belime atıp beni kucağına çekti. Öpüşüme daha tutkuyla karşılık verdi. Elimin birini boynuna doladım. Birini ıslak saçlarının arasına koydum. Saçları biraz uzamıştı. Bir eli belimde diğer elinize saçlarımın arasına koyup kendine biraz daha çekti. Yan şekile kucağında oturunca göbeğim aramızdaki engelden çıkmıştı.
Öpüşü derinleşirken aynı şekilde karşılık vermeye başladım. Dudaklarımı aralayıp dilini içeri soktu. Aylardır bu sıcaklığa ve tada hasrettim. Nefesim kesilene kadar bir birimizi öpmeye devam ettik. Emiyor öpüyor bazen dillerimiz dans ediyordu. Bu anın sonsuza kadar sürsün istiyordum.
Soluklanmak için geri çekildim. Çünkü karnımdaki bebeğimiz eskisi kadar soluksuz kalmama izin vermiyordu.
"Bu dudaklarında ki tada ölürüm nasıl hasret kalmışım sana. Ölümden hiç korkmuyordum. Taki aklıma sen gelince her defasında senin için bebeğim için daha çok yaşamak istedim." Elini yanağıma koydu baş parmağıyla okşadı.
Gözleri yüzümde dolaştı. "Sensiz kalmak ölümden beterdi. Aldığım her nefes ciğerlerime batıyor, yediğim her lokma boğazımda yumruk oluyordu. Nereye baksam sen vardın. Bir sözde,bir şarkıda hep seni aradım. Biliyormusun senin ölümünü bir kez bile olsun düşünmedim. Hissetmedim. Senin ölümün sözdeydi. Ben hep seni yanımdaymış gibi hissettim."
"Özür dilerim nefesim. Zümrüt gözlüm. Sana yaşattığım bu acı için senden ayrı kaldığım her saat, her dakika, her saniye için binlerce kez özür dilerim."
"Dileme senin bir suçun yoktu. Sen geldin ya o bana yeter. Seni de Tura gibi kaybetseydim asıl o zaman nasıl dayanır yaşardım. Ben abimi,dostumu,arkadaşımı, çocukluğumu kaybettim. Onun gidişiyle bir parçam onunla gitti. O toprağa gömdüm. Sende gitseydin seninle o toprağa gömülürdüm."
Göz yaşlarım yeniden akın etti. Elleriyle sildiği yaşlarımın yerine bir yenisi ekleniyordu. Sıkıca sarıldı. "Üzgünüm Zümrüt'üm Tura için çok üzgünüm." Sıkıca boynuna sarıldım. Buradaydı evim yuvam burda. Bir süre sadece sessizce sarıldık.
Bir birimizin varlığını sessizce kabulleniyorduk. Bizdik artık üç kişilik bir aileyiz.
"Hadi saçını kurutalım." Dedim geri çekilip havluyu elime alıp saçlarını kurutmaya başladım. Yeteri kadar kuruladığmdan emin olunca havluyu komidine bıraktım.
Ellerimi nemli saçlarının içinde gezdirip dağıttım. "Çok yakışıklısın kocam ve galiba seni aşerdim." Dedim konuşmasına fırsat vermeden yüzünün her bir yerine öpücükler bıraktım.
Doyana kadar onu öpmeye devam ettim. En son boynunada bir öpücük bıraktım. Geri çekildim. Yüzü hala avuçlarımın arasında duruyordu. Dudaklarındaki tebessümle gür kirpiklerini bir kaç kez kırpıp durdu.
"Sen hep beni aşer sene güzel karım."
"Bu saatten sonra en çok seni aşereceğim benden bıkana kadar."
"Senden ve bıkmak bunun mümkünatı yok canımın içi." Elini dizlerimin arkasından geçirip bir elini belime koyup kucağından kaldırıp yatağın üzerine bıraktı. Yatağın diğer tarafına geçip yanıma uzanmadan karnımın yanına oturdu. Bir elini karnıma koyup başını yaklaştırdı. Dudaklarını göbeğime bastırınca içim ürperdi.
"Bebeğim belki ilk kez sesimi duyuyorsundur." Bana bakıp "duyuyordur dimi güzelim." Başımı salladım "Duyuyor kocam." Dedim sadece onun ve bebegimizin ilk konuşmasını sessizce dinlemek istiyordum.
"Seni ilk öğrendiğimde bir operasyondaydık. Annen o vakit uygun buldu. Varlığını duyduğum an şok geçirdim. O an operasyonu bırakıp koşarak anneni kollarıma almak istedim. Üzgünüm yapamadım. Seni ve anneni yalnız bıraktım. Ama baban artık yanınızda sizi asla yalnız bırakmayacağım. Sizi çok seviyorum sizi bana veren Allah'a şükürler olsun. Sağlıkla gel. Bebeğim seni kucağımıza alacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum." Deyip karnımı öptü.
Sonra yanıma gelip alnıma bir öpücük bıraktı. "Bana bu güzel duyguyu yaşattığın için teşekkür ederim meleğim." Dedi.
"Seni çok seviyorum bal gözlüm. İyiki sen."
"Zümrüt'üm cinsiyeti ne öğrendin mi?" Merakla baktı gözlerimin içine.
"Hayır öğrenmedim. Kalbinin ilk atışını sensiz duydum. Ama cinsiyetini sen olmadan öğrenmek istemedim."
"Ne hissettin Zümrüt ilk duyduğunda kalp atışlarını duyduğunda ne hissettin?"
Elimi uzattım." Kalkmama yardımcı olurmusun kocam. Sana ne hissettiğimi dinleteceğim." Dedim elimi tutup kalkmama yardımcı oldu.
"Ne oluyor Zümrüt'üm nereye gidiyorsun?"
Giyinme odasına girip aylar önce sesini kaydettiğim telefondan bir flaş beleğine yüklenmiştim. Telefonum bozulursa sesi kaybedersem çok üzülürdüm.
Giyinme odasındaki bana ait çekmeceden flaşı alıp içeri geçtim. Masadaki bilgisayarı alıp yatağa geçtim. Bilgisayarı elimden alıp yatağa oturmama yardımcı oldu.
Ne yaptığımı anlamadığı için sadece hareketlerimi izliyordu.
"Ver onu bana sende gel yanıma otur." Dedim. Dediklerimi yaparak sırtını benim gibi yatak başlığına yasladı.
Bilgisayarı açtım flaşı takıp,"hazırmısın kocam?"
"Ne için hazır mıyım güzelim? Anlamıyorum seni." Deyişine güldüm.
"Acıyorum." Dedim ve düğmeye bastım.
Odanın içini bebeğinizin hızlı çarpan kalp sesleri doldurdu. Bir süre sadece ses duydum araya benim sesim daha çok ağlayan hıçkırıklarım. "Bu bebeğimizin ilk kalp sesi onu senin için kaydettim." Başımı ona çevirdim gördüğüm şeyle dona kaldım. Anka ağlıyordu. Onu ağlarken çok az görmüştüm. Hatta iki kez diyebilirim. Bir evlediğimiz de birde o video da. Ve şimdi Anka'nın göz yaşları yüzünden kirli sakallarının arasından çenesine yol aldı.
Ellerimi yüzüne koyup akan yaşlarını sildim. Islak gözleriyle bana baktı. "Zümrüt bu duygu bambaşka bir şey. Bu ses dünyanın en güzel sesi ve bu ses bizim bebeğimizin kalp atış sesleri. Mucize gibi."
"Bizim mucizemiz çok güzel." Islak yanaklarına birer öpücük bıraktım. "Sen çok güzel bir baba olacaksın. Bebeğimiz bu konuda çok şanslı." Dedim.
"Sende çok güzel bir anne olacaksın. Yarın bebeğimizin cinsiyetini öğrenelim mi?"
"Öğrenelim kocam. Hadi şimdi uyuyalım senin koynunda yatmayı çok özledim." Dedim. Bilgisayar kucağımdan alıp komidine bıraktı. Kendini yatağa bıraktı. Kolunu açıp beni kendine çekti. Sıcak kollarının arasına girip başımı göğsüne koydum.
Kalp atışlarını duymak şuan mucize gibi geliyordu. Saçlarımı okşuyor bir yandan öpüyordu. Elim göğüs kafesinde duruyordu.
"Sence bebeğimizin cinsiyeti ne yada ne hissediyorsun?" Diye sordum.
"Bilmiyorum ister kız olsun,ister oğlan yeterki sağlıklı doğsun fark etmez." Dedi
"Yine de hiç içine bir şey doğmuyor mu? Bence bizim bir oğlumuz olacak. Öyle hissediyorum ilk günden beri."
"Bir kızım olsun isterim. Aynı senin gibi kızıl saçları yeşil gözleri olsun isterim." Dedi.
"Yarın öğreniriz mucizemizi. Çok uykum var. Bu hamilelik en çok uykumu ve ağlamamı getiriyordu." Defim esneyerek gözlerimi kapattım.
Son duyduğum şey Anka'nın "güzel sevgilim, iyi geceler." Deyişiydi.
*****
Sabah olmuş doktorum'u aramış ve gün içinde randevu almıştım. Saat ikide randevu verince öğlene kadar evde Anka ile vakit geçirdik. Hilal anne Bade ve Hassân ile sohbet edip durduk. Hassân çok acı çekmiş annesi, babası ve kız kardeşini kaybetmiş.
Anka ona burda yeni bir hayat sunmuş oda kabul etmişti. Bu saatten sonra oda bizimle yaşayacaktı. Ona bunu borçluyuz.
Hilal anne artık buradaki kendi evine geçmek istediğini söyledi. Bizi baş başa bırakmak istiyordu. Bade ile gidecekti hatta Hassân'ı da götüreceğini söyledi Bade ile kayıt işlemlerini halledeceğini söyledi. Türkçe konuşması için ders görecek sonrada üniversiteye hazırlanacaktı.
Ailesi okumasını çok istemiş oda avukatlık için okuyacağını söyledi. Bizde ona destek olarak arkasında olduğumuzu söyledik.
Randevu saatimiz yaklaşınca içimdeki heyecan giderek çoğalıyordu. İlk kez kocamla muayene olacaktım.
Şimdi Derya hanımın odasının kapısında bizi çağırmasını bekliyorduk.
"Anka heyecandan her an doğura bilirim." Dedim elini elimin üzerine koydu. "Bende senden farklı değilim güzelim. Ama şuan doğurmanı da istemem." Dedi.
Odanın kapısı açıldı. "Zümrüt Akay Kılıç." Diye bana seslenince Anka ile el ele odaya geçtik. "Buyrun." Dedi adının Seda olduğunu öğrendiğim tıbbi sekreter.
Derya hanım masa başında bilgisayarı kontrol ediyordu. Başını kaldırıp bize bakınca yüzüne bir tebessüm yerleştirdi. "Hoş geldiniz buyurun şöyle oturun." Dedi Anka ile karşılıklı masanın önündeki sandalyelere oturduk.
"Nasılsın Zümrüt? Ufaklık nasıl?"
"İyiyiz Derya hanım ben de bebeğimde iyi."
"Beyfendi kim?"
"Eşim Anka yeni geldi. Ve bundan sonraki muayenelere oda katılacak."
"Memnun oldum. Anka bey ben Derya."
"Bende memnun oldum Derya hanım."
"Seda Zümrüt'ü muayene için hazırlanmasına yardımcı olurmusun?"
"Bugün cinsiyetini öğrenebilirmiyiz ?"
"Bir bakalım bize kendini gösterecek mi?"
İçeri girip sedyeye uzandım. Elbisemi yukarı doğru çektim. Seda kazıklarıma kadar bir örtü örttü. Anka yanıma gelip sıkıca elimi tuttu. Derya hanım da gelip yerine oturdu. Önce soğuk jeli karnıma döktü.
Daha sonra aleti karnımda gezdirmeye başladı. "Ufaklık gayet iyi görünüyor boyu kilosu normal. Şuan bir kilo ve yirmi beş santim. Bizim ufaklık boylu olacak gibi." Dedi gözlerimi Anka'ya çevirdim. Dudakları kıvrılmış şekilde parlayan gözlerle ekrana bakıyordu.
Derya hanım ekranı üç boyutluya çevirdi. Şimdi bebeğimizin yüzü elleri ayakları net bir şekilde görünüyordu. "Bu çok küçük." Dedi Anka bana baktı. Gözlerinin içi gülüyordu.
"Büyüyecek kocam ilk aylarda fasulye kadardı. Gün geçtikçe büyüyor bebeğimiz." Yüzünü yaklaştırdı anlıma bir öpücük bıraktı. Derya hanım kalp atışlarının sesini açtı. Anka ile göz göze bakıp sadece sesi dinledik.
"Cinsiyetini öğrenmeye hazırmısınız ufaklık babasına kıyamayıp kendini gösterdi."
Anka ile heyecanla Derya hanıma baktık. Derya hanım tebessümle bize bakıp,"Tebrik ederim bir oğlunuz olacak." Dedi "Ben sizi yalnız bırakayım." Deyip çıktı.
"Anka şimdi bizim bir oğlumuz mu olacak?"
Göz yaşlarıyla yüzüne baktım.
"Bir oğlumuz olacak güzelim teşekkür ederim güzelim ömrüme ömür kattın." Anlıma etkili bir öpücük kondurdu.
Bir birimizde soluklandık. Bizim bir oğlumuz olacak. Çok mutluyum çok. Şükürler olsun Allah'ım.
Evettt bir bölümün daha sonuna geldik.
Bir oğlumuz oluyor. Zümrüt ilk günden beri hissediyordu. Onun tahmini doğru çıktı.
Kimler erkek hissediyordu?
Haftaya yeni bölümde görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.93k Okunma |
1.38k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |