12. Bölüm

Gerçek babam mi

Hayatın akışında kendini bulmak
birufakyolculuk

 

Sesi duymamla birlikte adamların yere yığılması bir oldu. Karşımda Can ve Mert duruyordu.

“Yetiştik,” dedi Can, nefes nefese.

“Size sonra teşekkür ederim, hadi gidelim,” dedim aceleyle.

Tam o anda kulaklıktan ses geldi.

“Diğer binadalar, komutanım. Oldukça kalabalıklar, şu an gördüğüm sekiz kişi var.”

Ardından Baturalp’in sesi yankılandı kulağımda.

“Hadi Deva, güvenli bir noktaya konumlan.”

“Emredersiniz, komutanım.”

Hızla merdivenleri çıktım. En üst kata ulaştığımda, dikkatlice çatının kenarına ilerledim. Her yeri görebileceğim bir nokta bulduğumda, silahımın dürbününü doğrulttum ve hedefimdeki iki kişiyi etkisiz hale getirdim.

“Temiz, komutanım.”

Yağmur hafifçe çiselemeye başlamış, kısa süre sonra hızını artırmıştı. Fakat ben kıpırdamadan etrafı gözlüyordum. İçimde tuhaf bir his vardı. Sanki biri bizim buraya gelmemizi özellikle istemişti. Yolumuza gizlice yardım ediliyor gibiydi. Ya da sadece hislerimdi… Ama ben hayatımda hiç yanıldığımı hatırlamıyordum.

Burayı bu kadar kısa sürede bulmamız neredeyse imkânsızdı. Yağmurun şiddeti hafiflemiş, yerini keskin bir rüzgâra bırakmıştı.

Baturalp’in depodan çıkan adamı etkisiz hale getirmesiyle birlikte hainlerle büyük bir çatışma başlamıştı.

“Komutanım, bunlar bitmiyor! Her yerdeler!” diye bağırdı Nazlı.

Büyük bir çatışmanın ortasındaydı tim. Ama bilmedikleri bir şey vardı: Biz, Özel Kuvvetler askeriydik. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmezdi. Ne olursa olsun pes etmek yoktu. Nice zorlu görevleri alnımızın akıyla tamamlamıştık.

“Komutanım, burada sıkıştık!” diye seslendi Can.

Hemen yanına yaklaşan iki adamı etkisiz hale getirdim.

“Temiz!”

Çatıdaki yerimi değiştirerek daha güvenli bir noktaya geçtim. Şimdi her yeri daha net görebiliyordum.

Tam o sırada bir ses duydum. Çığlık sesleriydi.

“Komutanım! Can vuruldu!” diye bağırdı Nazlı.

Baturalp’in sesi kararlıydı.

“Dayanın! Kartal Timi, indirelim şunları!”

O sırada Mert’in sesi kulaklığımdan geldi.

“Buralar temiz, komutanım. Özel Harekât polislerini bulduk.”

Hemen çatından indim ve hızla timin yanına koştum. Can’ın yanında Baturalp çoktan diz çökmüştü. Yarayı incelediğimizde, kurşunun kolunu sıyırdığını ama bacağından ciddi şekilde yaralandığını gördük. Kan kaybediyordu.

Nazlı ise gözyaşlarını tutamıyordu.

Can, hafifçe gülümseyerek “Beni bu kurşunlar değil, ama sen öldüreceksin Nazlı,” dedi. “Bağırmasana kızım, senin yüzünden sağır olacağım!”

Can 'nın acı çektiği belliydi, ama belli etmemeye çalışıyordu.

Sonra derin bir nefes aldı ve beklenmedik bir şey söyledi:

“Nazlı… Bunu sana söylemeyi çok istedim ama cesaret edemedim. Ben seni çok seviyorum be kızım.”

Nazlı, ne diyeceğini bilemedi. Gözyaşlarını silerek, “Sen önce iyi ol, sonra konuşuruz bunları,” dedi.

Can, kan kaybından dolayı gözlerini kapamaya başlamıştı.

“Sakın gözlerini kapatma Can!” diye bağırdı Nazlı. “Eğer iyi olursan, söz… sana beklediğin cevabı vereceğim.”

Ama Can duymamıştı. Bayılmıştı.

Kısa bir süre sonra yardım ekibi geldi ve Can’ı hızla götürdüler. Biz de Özel Harekât polislerinin yanına gitmek için araçlara yöneldik.

Polisler araçlarının yanında su içiyordu. Bizi fark etmemişlerdi. Askerlerimiz bizi görünce asker selamı verdi.

Tam o anda, sırtı dönük olan polislerden biri yavaşça bize döndü.

Yeşil gözlü, iri yapılı bir adam.

Göz göze geldiğimizde içimde garip bir his belirdi. Yüzü… Tanıdık geliyordu.

Adam, Baturalp’e dönerek konuştu:

“Sağ olun Binbaşım, hayatımızı kurtardınız. Ben Başkomiser Kahraman Candan.”

O an dünyam başıma yıkılmış gibi hissettim. Kaşlarım istemsizce kalktı. Bacaklarım bedenimi taşıyamaz hale gelmişti.

Baturalp ile göz göze geldik. Birkaç saniye boyunca sadece baktık. Sonra başımı hafifçe salladım. O da anlamıştı.

Karşımda duran adam…

Benim babam, Kahraman Candan’dı.

Sarsılmış bir halde, “Ben arabaya geçiyorum, Binbaşım,” diyerek hızla uzaklaştım. Ama aslında ne yapacağımı bilmiyordum.

Karargâha döndüğümüzde her şeyi araştıracaktım. Eğer o gerçekten babamsa… Beni neden hiç aramadığını, neden hiç bulmaya çalışmadığını öğrenmeliydim.

Baturalp, babam ve diğer polisleri diğer araca bindirmiş, kendisi ise benim bindiğim araca geçmişti.

Bana uzun uzun baktığını hissediyordum. Sonunda sessizliği ben bozdum.

“Komutanım, bir şey mi soracaksınız? Buyurun.”

Baturalp tereddüt etti.

“Bilmiyorum Deva, bunu sormalı mıyım? Yani… O adam gerçekten senin baban olabilir mi? Yoksa sadece bir isim benzerliği mi?”

Bakışlarımı kaçırarak, içimdeki öfkeyi bastırmaya çalışarak cevap verdim:

“Komutanım, inşallah o değildir. Çünkü eğer babam bir Özel Harekât polisi ise… Beni bulurdu. Eğer babam gerçekten oysa… Asla affetmem.”

Arabanın içinde sessizlik çökmüştü. Dışarıda yağmur hâlâ yağıyor, rüzgâr sert esiyordu. Ama içimde kopan fırtına bundan çok daha büyüktü.

 

Bölüm : 05.01.2025 18:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...