53. Bölüm

47. Bölüm

Hayatın akışında kendini bulmak
birufakyolculuk

 

Baturalp’in öfkesi gözlerinden okunuyordu. Çenesini sıkmış, kaşlarını çatmıştı. Nefesi düzensizdi, belli ki kendini zor tutuyordu. Ama bir şey diyemiyor, susuyordu. O kadar gerilmişti ki yumruk yaptığı ellerinin eklemleri beyazlamıştı. En sonunda dayanamayıp gözlerini üzerime dikti. Bir adım yaklaşıp elimi daha sıkı tuttu ve alçak ama otoriter bir sesle, “Ben senin bu halde o kadar erkeğin içine girmene izin vermem, Deva. Eve gidip üzerini değiştir, sonra gel,” dedi.

Bu sözleri duyar duymaz içimde bir kıvılcım yandı. Öfkemi bastırmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Kaşlarımı hafifçe kaldırıp ona baktım. “Baturalp, ben hep böyleydim. Yeni bir şey değil bu, giydiğim kıyafet…”

Ama Baturalp’in bakışları değişmişti. Bir adım daha yaklaştı, iyice gözlerimin içine baktı. Göz bebekleri büyümüştü, içinde bastırılmış bir kıskançlık, sahiplenme duygusu ve derin bir koruma isteği vardı. Sesi bu kez daha sertti. “Evet, yeni değil. Ama önceden de böyleydin ve o zaman sana bir şey diyemiyordum. Ama artık benim karımsın. Benimsin. Ve benim olana kimse bakamaz, anladın mı?”

Beni böylesine sahiplenmesi, bu kadar derin bir şekilde koruma içgüdüsüyle hareket etmesi içimde sıcak bir his oluşturdu. İçimde hem öfke hem de tatlı bir huzur vardı. Onu daha fazla sinirlendirmemek için derin bir nefes aldım ve yüzümde hafif bir gülümsemeyle, “Tamam,” dedim. “Eve gidip değiştireceğim. Sonra size katılırım.”

Baturalp’in yüzündeki minneti ve teşekkür duygusunu okuyabiliyordum. Ama benim gözüm sürekli arabadaki Güven ve Zeynep’in üzerindeydi. Birbirlerine o kadar dikkatli bakıyorlardı ki… Orada bir şeyler olduğu kesindi. Ve ben bu işi çözecektim.

Beni yol üzerindeki eve bıraktılar. Üzerime askeri üniformamı giydim, saçlarımı sımsıkı toplayarak kendimi daha rahat hissettim. Aynada kendime son kez baktım. Artık hazırdım. Arabama binip karargâha gittim.

Kimliğimi gösterip içeri girdiğimde yakaladığımız adamın sorgusu bitmişti. Ama benim aklımda sadece bir kişi vardı. Baturalp.

Onu görmek için odasına yöneldim. Kapıyı çaldım ve içeri girdim. Üniformasını giymişti. Her zaman olduğu gibi yakışıklıydı. Ama üniforma ona bambaşka bir hava katıyordu. Sert hatları daha da belirginleşmiş, gözlerindeki ciddiyet ve otorite bambaşka bir aura yaratmıştı. Hiçbir kıyafet ona üniforma kadar yakışmıyordu.

Baturalp masasının önündeki tekli koltuğa oturmuştu. Başını arkaya yaslamış, gözleri kapalıydı. “Sevda,” dedi, sesi yorgun ama hâlâ otoriterdi. “Masaya bırak ilaçla kahveyi, kapıyı kapat giderken.”

Gülümsedim. Yanına sessizce yaklaştım. Ellerimi uzattım, saçlarına dokunmak istedim. Ama tam o an, Baturalp elimi hızla kavradı ve aniden ayağa kalktı. “Ne yapıyorsun lan sen?!” diye sertçe bağırdı.

Kendimi gülmemek için zor tuttum. Ama o beni karşısında görünce şaşkınlıktan donakalmıştı.

Bir an bana baktı, sonra tuttuğu elimi yavaşça bıraktı ve iki ellerinin arasına aldı. “Özür dilerim… Özür dilerim! Canın yandı mı? Bir şeyin var mı?” diye elime bakıp ardından öpmeye başladı.

Gülümseyerek, “İyiyim ben,” dedim.

Baturalp kaşlarını çatıp, “Ne gülüyorsun sen?” dedi.

Kahkaha attım. “Demek ki benden başka birine de böyle davranıyorsun. Aferin Binbaşım, artık gözüm arkada kalmaz!”

Gözleri daraldı, beni kendine çekerek sıkıca sarıldı. “Benim kalbimde de, gönlümde de, aklımda da hep sen varsın be Deva.”

O an, neden bilmiyorum ama içimde küçük bir çocuk sevinci oluştu. O kadar mutlu olmuştum ki, bu anın sonsuza kadar sürmesini istedim.

Odadan çıktıktan sonra aklım hâlâ Güven ve Zeynep’teydi. Güven’in odasına doğru ilerledim. Kapı aralıktı. İçeride Zeynep ve Güven konuşuyordu. Tam kapıyı çalacakken Zeynep’in sesi yükseldi. Ve ağlıyordu.

“Beni bırakan sendin! Ben seni hep sevdim, hep bekledim, anladın mı?! Beni öylece bırakan sendin. Hayatım boyunca bir tek seni sevdim. Kimseyi senden başka hayatıma almadım ama sen arkanı dönüp kırdığın kalbin enkazına bile bakmadın.”

Tam o sırada arkamda bir gölge belirdi. Döndüğümde timin tamamı oradaydı. Her biri gözlerini açmış, şaşkınlık içinde konuşmaları dinliyordu.

Can kaşlarını kaldırıp fısıldadı, “Allah Allah, biz hangi diziye düştük lan?”

Mert, dirseğiyle Can’ı dürttü. “Sus oğlum, tam heyecanlı yere geldik.”

Nazli başını salladı. “Abi, ben çok fena duygulandım şu an. Sanırım hamilelik hormanlari dan".

Ahmet iç çekti. “Yazık lan kıza. Güven komutanım ne yapacak acaba?”

O sırada içeride Güven’in sesi titredi. “Çocuktum henüz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyordum. Ablamın kaybı, ailemin sürekli onu araması, ailemin görevi gereği şehir şehir dolaşmamız… Bir de…”

Zeynep gözyaşları içinde ayağa kalkıp onun karşısına geçti. “Ne vardı Güven?! Beni bırakıp gidecek kadar önemli sebep ne vardı?!”

Güven derin bir nefes aldı, gözlerini kaçırdı. “Seni seviyordum Zeynep… Ama ablan… Ablan için gittim senden.”

Zeynep donakaldı. “Ablam mı?!”

Güven başını eğdi. “Evet, ablan Gamze. Beni sevdiğini söylemişti ama o zaman kimse bizim ilişkimizi bilmiyordu.”

Zeynep sinirle masasındaki bardağı duvara fırlattı. “Deneseydin lan! Deneseydin bir kere anlatmayı! Belki de her şey bambaşka olurdu!”

Özür dilerim beni affet. İnan ki seni hiç unutmadım. Seni. Mezun olduğunda oradaydım her doğum gününde arayan konuşmayan bendim. Asgari okulda okurken ben ordaydim. Seni hep uzaktan sevdim.

Güven yere çöktü. “Zeynep’im…” dedi. “Seni hiç unutmadım. Bir şansımız daha olamaz mı?”

Güven cebinden bir kutu çıkardı. “Evlen benimle Zeynep.”

Timin tamamı bir ağızdan bağırdı.

Can: “Ohaaa!”

Mert: “Bunu beklemiyordum!”

“Ne diyecek, ne diyecek? Dedi Nazlı kenardan.

"Bir cekirdek olsaydi" dedi Can önünde duran Ahmet'i kenara çekip görüş açısını açarken.

Ve Zeynep gözyaşları içinde, “Evet,” dedi.

Zeynep’in titreyen sesiyle gelen "Evet" kelimesi odada yankılandı. O an içeride derin bir sessizlik oldu. Güven, dizlerinin üzerinde olduğu yerde kalakaldı, yüzünde şaşkınlık ve mutluluk karışımı bir ifade vardı. Sonra hızla ayağa kalktı ve Zeynep’i kollarının arasına çekti.

Ama bizim tim?

Ortalık bir anda pazar yerine döndü.

Can ellerini başına koyup çığlık attı: "Ahaaa! Oğlum canlı canlı evlenme teklifi izledik lan!"

Mert, heyecanla baki’nin koluna vurdu. "Abi ben bunu rüyamda bile görsem inanmazdim. Adam resmen diz çöktü, yüzük çıkardı, kız da evet dedi! Harbi romantizm filmi gibi!"

Nazlı gözlerini kırpıştırıp başını salladı. "Oha… Ben ilk defa bir evlenme teklifinde ağlamak istiyorum lan."

Can ellerini başının arkasında birleştirdi. "Güven’den hiç beklemezdim ama adam yaptı be!"

Baturalp ise kollarını göğsünde kavuşturmuş, kaşları çatık bir şekilde olup biteni izliyordu. Sessizdi ama yüz ifadesi "Ben bu işin peşini bırakmam" der gibiydi.

Deva olarak ben? Ben de şaşkındım ama içimde hafif bir gülümseme vardı. Çünkü ne kadar inkar etse de Güven’in Zeynep’e olan sevgisini biliyordum. Ve şimdi herkesin önünde bunu açıkça göstermişti.

Tim aniden odanın içine daldı. Can saskinca bakarken, Can? O, Güven’e yaklaşıp omzuna dokundu.

"Bak kardeşim," dedi ciddi bir ifadeyle. "Zeynep komutanımi üzmeyin komutanım" dedi.

Güven gözlerini devirdi. "Can, şu an ciddiyim. "

Baturalp'in yavaş adimlarla güvenin yanına gelip koluna elini atıp " Güven zeyneple gerçekten evlenmek istiyor musun? Kızı üzleyeceksin. " Dedi.

Güven dimdik durdu, gözlerini kaçırmadan cevap verdi: "Evet, binbaşım. Hayatımın en büyük hatasını geçmişte yaptım. Ama bir daha Zeynep’i kaybetmeyeceğim."

Zeynep, elini Güven’in eline kenetledi. "Ben de onu bırakmayacağım," dedi gözleri parlayarak.

Baturalp birkaç saniye boyunca Güven’e baktı, sonra istemsizce hafif bir gülümseme belirdi yüzünde. "Öyle olsun bakalım. Ama aklında olsun, bu kızın arkasında biz varız."

Ve işte o anda Can ellerini çırpıp bağırdı: "Tamamdır millet! Düğün var! Timin yakışıklı komutanı evleniyor!"

Herkes bir anda bağırıp çağırmaya, Güven ve Zeynep’i tebrik etmeye başladı. Ahmet "Oğlum, hemen halay çekmeye başlıyor muyuz?" diye sordu.

Mert kahkahalarla atti. "Lan daha nikâh tarihi bile alınmadı, Ahmet! Dur azıcık!"

Ahmet , Güven’in omzuna kolunu attı. "Kardeşim, bak evlilik çok ciddi bir şeydir. Artık eskisi gibi olmayacak. Artık biriyle film izlerken yalnız olamayacaksın, biriyle yemek yiyeceksin, biriyle aynı hayatı paylaşacaksın…"

Can araya girip kaşlarını kaldırdı: "Lan biz zaten burada hep birlikte yaşıyoruz, adam için değişen bir şey yok ki?"

Ahmet : "Harbi lan! Biz zaten birbirimizin her anına şahit oluyoruz.

Güven gülerek başını iki yana salladı. "Siz var ya, gerçekten dünyanın en garip timisiniz."

Zeynep gözyaşlarını silerek başını iki yana salladı. "Ama iyi ki varsınız."

Ve işte o an, tüm tim gülerek birbirine sarıldı.

Artık Güven ve Zeynep’in aşkı resmileşiyordu.

Ve bu tim, o düğünde ortalığı birbirine katacaktı!

 

 

Bölüm sonu... Arkadaşlar sizden özellikle rica ediyorum yorum yapmayı unutmayın.. lütfen bana destek olun. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakin

Bölüm : 23.03.2025 15:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...