Deva'nin anlatımı...
Bahar, çatışma alanında hızla ilerlerken bir anda silaha kavradım. Sağımda ve solumda hızla hareket eden üç adam vardı. Onlar ne olduğunu anlamadan hepsini etkisiz hale getirmiştim. Şu an her hareketimi planlı yapmak zorundaydım. Elimde ağır bir silah vardı. Keskin nişancı olduğum için hedefimi şaşmadan etkisiz hale getirebiliyordum. Silah sesleri etrafta yankılanırken adamlar panikle kendilerine bir siper aramaya başladılar ama benim gözüm sadece Bahar’daydı.
Buraya benim için gelmişti… Canını hiçe saymış, beni kurtarmak için kendi hayatını tehlikeye atmıştı. Onu burada, bu cehennemin ortasında bırakamazdım. Ne pahasına olursa olsun onu korumalıydım.
"Bahar, koş!" diye bağırdım.
Dışarıya çıktığı an hızla kendime gizlenecek bir yer buldum, bir yandan da ardı ardına ateş ediyordum. Kendimi korumak zorundaydım. Mermiler havada vızıldarken iki adamı daha indirdim. Ama düşündüğümden fazlaydılar… En az beş adam daha vardı, belki de daha fazla. Dışarıda beni bekleyenler olduğunu biliyordum. Açık hedef haline gelmemek için hemen yerimi değiştirmem gerekiyordu.
Tam o sırada…
Büyük bir gürültüyle siyah bir araç yanaştı. Kapılar açıldığında içinden yüzleri maskeli, siyah giyimli adamlar inmeye başladı. Silahlarını doğrultmuş, koordineli bir şekilde hareket ediyorlardı. Beni çembere almaya çalışıyorlardı ama ben asla pes etmezdim. Buradan mutlaka çıkmalıydım.
Bahar, dışarıdaki arabanın arkasına saklanmıştı. Ama ateş sesleri bir anda artmıştı.
Tam bir adamın silahını bana doğrulttuğunu fark ettim ki silah patladı. Ama mermi bana değil, onu vuran bir başka mermiyle adam yere yığıldı. Şaşkınlıkla etrafıma bakarken, tanıdık bir ses duyuldu:
"Kimseye acımayın, merhamet etmeyin!"
Baturalp…
Başımı kaldırdığımda onu ve timdekileri karşımda gördüm. İşte buradaydı…. Onu görünce omuzlarimda ki yük hafiflemiş gibi kendimi güvende hissettim. Burada bile, ölümün soğuk nefesi üzerimizdeyken, onun gelişi içime bir sıcaklık saldı. Ölüm bile onun yanındayken korkutucu değildi. Onun kollarında ölmek bile güzeldi.
Baturalp hızla yanıma geldi. Kendi güvenliğinden çok benim güvenliğimi düşünerek beni kavradı ve hızla güvenli bir noktaya çekti. O kadar güçlü sarılmıştı ki sanki beni dünyadaki tüm kötülüklerden koruyacakmış gibi…
"Geldim. Buldum seni…" dedi, sesi titriyordu.
Ona baktım, gözlerimde yaşlarla, "Buldun beni…" dedim.
Bir an, o kadar korktuğunu fark ettim ki… Gözleri kaşlarının altından, hiddetle beni süzüyordu ama gözlerinin derininde endişe vardı.
"Öldüm, öldüm dirildim iki günde! İyi misin? Bir şey yok, değil mi? Sana zarar vermediler, değil mi?"
"Hayır, ben iyiyim… Bana zarar vermediler ama Bahar… Bahar için kaçırmışlar beni. O yaşıyor, onu bulmamız lazım, ona yardım etmemiz lazım!"
Baturalp hızla başını salladı ve sımsıkı sarıldı. Saçlarımı kokladı. "Tamam," dedi. "Merak etme Bahar'in yaşadığını biliyorum,buradan çıkalım, sonra her şeyi anlatacağım sana."
Çatışma alanı iyice ısınmıştı. Başta beş kişi sandığım düşman sayısı en az on beş olmuştu. Bahar, hâlâ arabanın arkasına saklanıyordu. Baturalp'in yanından yanından ayrılıp Bahar'in yanına gittim.
"Bahar, buradan çıkmamız lazım. Seni güvenli bir yere götürmeliyim."
Bahar gülümsedi ama gözlerinde bir şey vardı. Derin bir şey… Kolumdan tuttu.
"Deva, sana bir şey söylemem lazım."
Beni yere çekti ve gözlerimin içine baktı. O an tüm çatışma, kaos durmuş gibiydi.x
"Her şey senin için yaptım… Her şey yalan gibi gelecek sana ama tek gerçek bu. Kızım… Dinçer babanın abisiydi. Seni bana getirdiğinde neden yaptığını sorduğumda, 'Seni çok üzdüler, intikam almak istemiyor musun?' dedi. O kadar yanıyordu ki canım… En yakın arkadaşım ve sevdiğim adam başkasıyla evlenmişti. Hem de ben istemeye geldikleri gün… O zaman cahildim. Kabul ettim ama seni ilk kez gördüğümde… Seni o kadar çok sevdim ki. Yeşil gözlerin bana umutla bakıyordu. Çok bağlandım sana. Çok sevdim.
Doktor bana çocuğum olmayacağını söylediğinde, sen benim umudum oldun. Seni almak istedi Dinçer ama vermedim. Askeri okulu kazandığında gitmene izin vermedi. Onun örgütle çalıştığını, babandan intikam almak istediğini biliyordum. Onlar gibi görünüp onların güvenini kazandım, en savunmasız oldukları zamanda tüm bilgileri ele geçirdim… Ama sadece senin hayatını kurtarmak için. Tek istediğim sana zarar vermemeleriydi. O bilgiler karşılığında sana dokunamadilar ailene dokunamadilar… Kendimi değil, seni kurtarmak istedim. Beni affet, ne olur affet! Seni hep sevdim, kızım…"
Ona baktım. Tüm bu kaosun içinde boğazıma bir şey düğümlendi. "Hadi gidelim buradan… Sonra anlatırsın her şeyi."
Ayağa kalktığımız an…
"DEVA!"
Bahar bir anda önümde durdu. Bir el silah sesi duyuldu. Bahar' in eli karnına gitti.
Gözlerimin içine baktı ve gülümsedi.
İki el daha ateş edildi. Göğsümde ve midemde yanık gibi bir acı hissettim. Bahar’ın önüme düşmesiyle dizlerimin bağı çözüldü.
Gözlerim kararmaya başladı.
Son duyduğum şey Baturalp’in sesi oldu:
"DEVA VURULDU! ONU KORUYUN!"
Sonrası karanlık…
Baturalp'in Anlatımı
Deva’nın vurulduğunu gördüğüm an, içimde bir şeyler koptu. O mermiler sanki ona değil, doğrudan kalbime saplanmıştı. Bütün dünya bir anda sustu, çatışmanın ortasında, barut kokusunun içinde, gözlerimin önünde yere yığılan tek şey, benim hayatımdı.
"Beni koruyun!" diye bağırdım, ama sesim bana bile yabancıydı. Öfke, korku, çaresizlik… Her şey içimde birbirine karışmıştı. Bacaklarım, düşünmeden ona doğru koştu. Ellerim titreyerek onu kavradığında, kollarımın arasına düşüşünü hissettiğimde, içimdeki tüm güç çekildi sanki.
"Deva! Deva gözlerini kapatma, ne olur! Ne olur dayan , n’olur!"
Yüzü bembeyazdı. Gözleri, bana bakıyordu ama her an kapanabilirdi. Ellerim titriyordu, baskı yapmaya çalıştığım yaralarina. Kendi ellerimde ölüyordu. Benim Deva’m!
"Allah’ım, ne olur onu alma benden! Ne olur, alırsan beni de al! Onsuz yapamam!"
Boğazım düğümlendi. Telsizi kavradım, ne söylediğimi bilmeden bağırdım:
"Acil tahliye! Hemen bir helikopter istiyorum, hemen!"
Ama zaman o kadar acımasızdı ki… O gelene kadar ya her şey bitecek ya da ben onunla ölecektim. Başımı eğdim, alnını dudaklarıma bastırdım. Titriyordu.
"Batur…" dedi kısık bir sesle…"
İçim parçalandı. Ağzımı açtım ama kelimeler çıkmadı. Gözyaşlarım sıcak sıcak yanaklarıma düştü. O hâlâ gülümsüyordu… Beni acıtırcasına.
"Seni buldum korkma kurban olduğum. !" dedim boğuk bir sesle. "Ama sakın… sakın kapatma gözlerini! Sen olmadan ben yaşayamam, anladın mı? Sen yaşamak zorundasın!"
Göz kapakları ağırlaşırken bir kelime daha döküldü dudaklarından:
"Sen… hep… benim yanımda oldun. Şimdi seni yalnız bırakacağım için beni affet."
Sesi o kadar kırıktı ki… O kadar çaresizdi ki… Bunu duyunca içimde bir şeyler paramparça oldu. Hayır, hayır! Onun sesi böyle olmamalıydı! O güçlüydü, savaşçıydı, benim dağ gibi duran Deva’mdı!
Telsizi elime aldım, boğazım kuruydu ama sesim öyle bir çıktı ki ben bile tanıyamadım:
"Komutanım! Deva vuruldu, helikopter nerede! Onu kaybedemem, duydunuz mu! Onu kaybedemem!"
Ellerimle kanayan yerlerine bastırırken, yüzüne baktım. "Ne olur… gitme!" dedim, sesim titriyordu. "Sakın pes etme! Beni bırakma, ne olur!" Canımın içi, nefesim, beni nefessiz bırakma"
Helikopterin sesi yaklaşıyordu ama ben sadece Deva’ya odaklanmıştım. Onu kollarıma aldım, başını göğsüme bastırdım. Kollarımın arasında daha da küçüldü, ama ben onu bırakmayacaktım.
"Ne olur, Deva'm , benim için aç gözlerini sana yalvarıyorum aç gözlerini, beni sensizlikle sınama"
Gözleri yarı kapalıydı ama hâlâ beni duyuyordu. Dudakları kıpırdadı, son bir şey söylemek ister gibi… Ama sesi çıkmadı.
Sonra… gözleri tamamen kapandı.
Ve ben o an öldüm.
Nefesimi tuttum. Onun , dudaklarıma kadar gelen saçlarını öptüm , ellerim hâlâ onu sarsıyordu.
“Hayır! Hayır, gitme!” dayan lütfen bizim için benim için dayan. Sen benim güçlü deva'msin canımın diğer yarısı olan cennet bahcemsin, lütfen beni bırakma" diye haykırdım.
Sesim çatladı, boğazımda boğuk bir acı vardı. O an zaman durdu, dünya sessizliğe gömüldü, her şey karardı. Deva’nın nefesini hissedemedim. Göğsünün inip kalktığını göremedim.
"DEVA!"
Bağırdım. Ciğerlerim yırtılırcasına, acım içime sığmazcasına bağırdım. Hayır, daha yeni bulmuştum onu. Daha ona söyleyecek milyonlarca kelimem vardı. Daha bana “Batur…” derken titreyen sesini duymaya doyamamıştım. Onunla yaşlanacaktım ben. Onun gözlerine bakarak ölmek istiyordum. Ama şimdi? Şimdi o, benim kollarımda can mı veriyordu?
"Buna izin vermem!"
O an ne yapacağımı bilemeden ellerimle yüzünü tuttuğum gibi alnımı alnına dayadım.
"Bak, seni daha çok sinir edeceğim, daha çok koruyacağım, daha çok seveceğim! Gözlerini aç!"
Etrafımdaki çatışma sesi, barut kokusu, ben sadece onun nefesini dinliyordum. O da gittikçe yavaşlıyordu…
"Bana bak!" diye hıçkırdım. Sesim o kadar çaresizdi ki…
Kırık bir adamın sesi vardı içimde. Tüm hayatını bir kadının ellerine bırakmış bir adamın…
Sen duymuyorsun değil mi? artık beni "
Kollarıma daha da sıkı çektim onu, sakın korkma ben buradayim. Seni bırakmayacağım."
Ama onu kaybetmekten hâlâ korkuyordum. Onu kaybedemezdim.
"Helikopteri buraya hemen istiyorum!" diye bağırdım telsize. Sesim titriyordu ama hâlâ güçlüydu.
Bölüm sonu...
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz ???
Sizce devayi Baturalp kurtara bilecek mi???
Lütfen yorum yapın tartışalım kitabımı, ben böyle yorum filan görmeyince kendi kendime yazmış gibi hissediyorum ve motivasyonum düşüyor. Yazma isteği kalmıyor sizden rica ediyorum yorum yapın ve beğenin sizden destek bekliyorum. Her bölümün altına yazıyorum ama kimse yorum ve beğeni yapıyor buda beni çok üzüyor....😥😥😥😥
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakin.....
Birşey daha eklemek istiyorum en çok yorum yapanin ismini Mert'in sevgisi olarak kitabıma dahil edeceğim. Şuanda Mert'in sevgilsine isim arıyorum yorum yapıp kabul edenin ismini doktor olarak kitabıma dahil edecegim...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
35.47k Okunma |
3.52k Oy |
0 Takip |
53 Bölümlü Kitap |