27. Bölüm

27. Bölüm

Hayatın akışında kendini bulmak
birufakyolculuk

 

Baturalp’in gözleri, adamın titreyen ellerine odaklanmıştı. Onu baştan aşağı süzerken, içindeki şüphe büyüyordu. Bu adam her şeyi anlatmış olabilir miydi? Yoksa hâlâ bir şeyler saklıyor muydu?

Bir adım öne çıktım. Yüzümde sert bir ifade vardı ama içimde yükselen korkuyu bastırmaya çalışıyordum. “Baturalp,” diye fısıldadım, “Bu kadar yeter. Zaten fazlasıyla korktu. Bizi yanlış yönlendirmediğinden emin olmalıyız .”

Baturalp, gözlerini adamdan ayırıp bana döndü. O an bakışlarında derin bir anlayış gördüm. Beni incitmek istemediğini biliyordum. Ama aynı zamanda, bu dünyanın acı gerçekleriyle yüzleşmem gerektiğini de…

Adam bir adım geri çekildi. “Ben… ben gerçekten bildiklerimi anlattım,” diye inledi. “Albayın en güvendiği adam Dinçer’di. Ama aslında Şahin Karaca’ya çalışıyordu. Albay bunu fark ettiğinde, iş işten geçmişti. Artık bütün emirler Dinçer’den geliyordu.

Baturalp başını hafifçe yana eğdi. “Yani albay, kendi emrindeki adamlara bile hâkim olamıyordu, öyle mi?”

Adam hızla başını salladı. “Evet! Dinçer, albayın gölgesi gibi dolaşırdı. Ama aslında hep Şahin Karaca’nın adamıydı. Onun gözüyle bakar, onun kulağıyla duyardı. Ve en kötüsü… ona, albay bile inanıyordu.”

Baturalp derin bir nefes aldı. Şimdi tablo daha netti. Bu iş sadece albayın ihanetiyle sınırlı değildi. İçeride, daha büyük bir oyuncu vardı.

Onun yumruğunu sıktığını fark ettim. Parmaklarımı nazikçe avucunun içine bastırarak, ona sakinleşmesini hatırlatmak istedim. “Baturalp,” dedim yumuşak ama kararlı bir sesle.." öfkenin seni ele geçirmesine izin verme. Ne yaparsak yapalım, soğukkanlı olmalıyız.”

Baturalp gözlerini bana çevirdi. İçindeki kasırgayı görebiliyordum ama en çok da güveni… Bana güveniyordu. Bunu hissedebiliyordum.

“Bana güveniyor musun, Deva?” diye sordu. Sesi alçaktı ama etkisi büyüktü.

Derin bir nefes aldım. Gözlerimi onunkilere kilitledim. “Evet,” dedim tereddütsüz. “Her şeyden çok.”

Baturalp, gözlerimin içine uzun uzun baktı. O an etrafımızda olup biten her şey bir anlığına silindi sanki. Gözlerindeki o keskin ifade, yerini derin bir düşünceye bırakmıştı.

"Bu iş burada bitmedi, Deva," dedi alçak bir sesle. "Albayın arkasında kimlerin olduğunu ve ne kadar ileri gittiklerini öğrenmeden bu defteri kapatmayacağız."

Gözlerimi kırpıştırıp başımı salladım. "Ben de seninle birlikteyim. Bunu birlikte bitireceğiz."

Ona verdiğim bu sözü, içimde hissettiğim sadakatle söylüyordum. Biz sadece bir tim arkadaşı değildik. Biz aynı yolu yürüyen, sırtını birbirine yaslayan askerlerdik.

Adamın sesi titrek bir şekilde devam etti. "Albay, Dinçer'in ne yaptığını fark ettiğinde artık geri dönemezdi. Elinde ona karşı hiçbir şey yoktu. Ama bir dosya vardı… sakladığı bir dosya. Eğer onu bulursanız, her şey açığa çıkar."

Baturalp gözlerini kıstı. "Nerede o dosya?"

Adam yutkundu,dosyanın yerini söyledi. "Dinçer de onun peşinde olabilir."

Baturalp başını salladı, sonra bana döndü. "O dosyayı bulacağız, Deva. Ve bunu hızlı yapmamız lazım."

Tam adama dönüp ona bir şeyler söyleyecekken, bir anda bileğimin sıkıca kavrandığını hissettim. Baturalp, yüzüme bakıyordu. Ama bakışları bu kez farklıydı… Daha derin, daha anlamlı.

"Ne olursa olsun, birbirimize güveneceğiz," dedi, sesi tok ama yumuşaktı.

O an, her şey daha da netleşmişti. Sadece bir görevin içinde değildik. Biz birbirimizin kaderini de sırtlanmıştık.

Şimdi, karargâha gitme ve bu oyunu bozan taraf olma zamanıydı.

Baturalp ile yan yana yürürken, içimde tuhaf bir his vardı. Sadece bir operasyonun içinde değildik; bu iş, bizim için kişisel bir savaşa dönüşmüştü. Albay, Dinçer ve onların bağlantıları… Hepsi bizim yolumuzun üstünde bir engeldi ve biz o engelleri birer birer yıkacaktık.

Karargâha yaklaştığımızda, Baturalp sessizce durdu ve bana döndü. Gözlerindeki sert bakışın altında bir şeyler gizliydi. "Bu işin sonunda kimlerin karşımıza çıkacağını bilmiyoruz, Deva," dedi alçak bir sesle. "Ama bir şeyi bilmeni istiyorum. Benim için senin güvenliğin her şeyden önemli."

Kaşlarımı çatıp ona meydan okurcasına baktım. "Ben de özel kuvvetler askeriyim, Baturalp. Kendimi savunabilirim."

O an yüzüne gölgeli bir gülümseme yayıldı. "Bunu biliyorum. Ama bu, seni düşünmeyeceğim anlamına gelmez."

Sözleri içimde garip bir sıcaklık bıraktı ama bu anı uzun süre düşünme lüksümüz yoktu. Sessizce kadamin verdiği adresten İçeri girdiğimizde pas kokusu genzimi yaktı. Silahımı hazır tuttum ve etrafı kolaçan ettim.

"Dosyayı bulmamız lazım," diye fısıldadım.

Baturalp başıyla onayladı ve odadaki eski dolapları karıştırmaya başladı. Ben de diğer tarafa yöneldim. Ama içimde bir huzursuzluk vardı.

Tam bir çekmeceyi açarken, ardımızda hafif bir kıpırtı duyuldu. Birkaç saniye içinde tepki verdik. Baturalp hızla döndü, ben de silahımı kaldırdım.

Gölgenin içinden biri çıktı. Ve bu, Dinçer’di.

"Gecenin bu saatinde aradığınız şey ne, Binbaşı Baturalp, Üsteğmen Deva?" Sesi soğuktu.

Baturalp, bir avcı gibi gözlerini ona dikti. "Senin pis işlerini açığa çıkaracak dosyayı arıyoruz, Dinçer."

Dinçer hafifçe güldü, ama bu kahkahanın içinde tehlikeli bir şey vardı. "Gerçekten mi? Bu kadar basit olacağını mı sandınız?"

O an içimde bir kıpırtı hissettim. Bu adam, sadece albayın adamı değildi. O daha büyük bir şeyin parçasıydı.

Silahımı ona doğrulttum. "Bizi hafife alma, Dinçer amca eğer burada olmamızdan rahatsızsan, demek ki doğru yerdeyiz."

Baturalp adım adım ona yaklaşırken, sesi bıçak gibi keskin çıktı. "Sana bir teklifim var. Ya şimdi her şeyi anlatırsın ya da senin için uzun, acı dolu bir gece olur."

Dinçer’in yüzündeki sahte gülümseme silindi.

Dinçer'in gözleri hızla etrafı taradı. Köşeye sıkıştığını biliyordu ama hâlâ bir çıkış yolu arıyordu. Baturalp, tekinsiz bir sessizlikle ona yaklaşırken, ben de silahımı sabit tuttum. Beni en çok rahatsız eden şey, Dinçer’in korkmuş gibi görünmemesiydi. Oyun devam ediyordu, ama biz artık kurallarına uymayacaktık.

"Ne bekliyorsun, Dinçer?" Baturalp’in sesi sertti. "Buradan sağ çıkabileceğini mi sanıyorsun?"

Dinçer gözlerini kısıp hafifçe gülümsedi. "Sanmak mı? Hayır, Binbaşı. Ben her zaman bir adım önde olurum. Siz sadece işin görünen kısmını biliyorsunuz."

İçimdeki huzursuzluk büyüyordu. Parmaklarımı tetikte sıkılaştırdım. "Bunu açıklığa kavuşturmak için buradayız," dedim soğuk bir ifadeyle. "O dosya nerede?"

Dinçer hafifçe başını iki yana salladı. "Siz gerçekten çok zekisiniz. Ama bir şeyi unutuyorsunuz, Üsteğmen. Burada sadece sizin sorularınız yok. Ben de sizin için hazırlanmış sorular olduğunu düşünüyorum. Mesela… şu an etrafımızda kaç silah var?"

Baturalp’le aynı anda refleks gösterip arkama döndüm. Karanlığın içinden beliren iki gölge vardı. Silahlarını bize doğrultmuşlardı. Ama beklediğimden daha yavaş hareket ediyorlardı.

Baturalp’in sesi soğuk ve tehditkârdı. "Sana son bir şans veriyorum, Dinçer. O dosya nerede?"

Dinçer bir kahkaha attı. "Ne sandın, Baturalp? Elinizde bir dosya olursa her şey çözülecek mi? O dosya bir son değil, sadece başlangıç."

Artık sabrım tükenmişti. Bir adım attım ve silahımı kafasına dayadım. "Benimle oyun oynama. Eğer bu işin başlangıcı buysa, sonunu görmek istemeyeceksin."

Baturalp bana bir an baktı, gözlerinde onay vardı. O an harekete geçtik. O, sağdaki adama yöneldi, ben de diğerine. Silah sesleri yankılanırken, Dinçer hızla geri çekilmeye çalıştı. Ama Baturalp ondan daha hızlıydı.

Onu duvara sıkıştırdığında, sesi buz gibi çıktı. "Son kez soruyorum, Dinçer. O dosya nerede?"

Dinçer dişlerini sıktı ama artık kaybedeceğini anlamıştı. Gözlerini kaçırarak fısıldadı. "Eski lojman binasının bodrumunda… Ama oraya girerseniz, çıkamazsınız."

Baturalp, onun yakasını tutarak sertçe itti. "Bu riski göze alırız."

Ben de nefesimi tuttum ve Baturalp’le göz göze geldim. "Ne yapıyoruz?"

Baturalp silahını kılıfına koydu. "O dosya bizim. Ve ne pahasına olursa olsun, onu alacağız."

Bu iş, artık bir görevden çok daha fazlasıydı. Gecenin karanlığında, biz yolumuzu kendimiz çizecektik.

Dinçer adamlarının gelmesi ile elimizden kaçıp ortadan kayboldu.

Bölüm : 02.02.2025 18:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...