28. Bölüm

Bölüm 28

Bir Bulut Kalemi
birbulutkalemi

Asmin

 

"Ben müzakereye açık bir adamım hatta tüm o bozuğum işleri tek bir telefonla geri de bağlarım ama bir şartım var."

 

"Tabi oğul ne dersen?"

 

"Berzan şirketin başından çekilip işleri de ağalığı da bırakacak! Ya size ya da kardeşi Ferzan'a devredecek! Daha karısına söz geçiremeyen adama güvenip de aşireti de ağalığı da emanet etmem ben!"

 

Ortamda öyle bir sessizlik oluştu ki bağırıp çağırıp kavga etseler bu kadar etkili olmazdı. Demir ağanın sözleri hepsini etkilese de özellikle bir kişiyi daha fazla etkiledi öyle ki onun yüzünü ilk defa bu kadar beyaz gördüm. Tüm kanı çekildi sanki.

 

"Ne diyorsun sen be! Böyle bir şeyin imkanı yok! Baba sen de bir şey söylesene."

 

Demir onun sözleri üzerine oturduğu yerde iyice arkasına yaslanıp tek ayağına bacağının üzerine attı. Resmen meydan okuyor. Berzan tek bir ters hareket yapacak olsa anında karşılığını verecek.

 

"Böyle bir şey mümkün mü? Tüm ağalar benim her şeyi ona devrettiğimi biliyor."

 

Demir Ciwan babamın sözleri üzerine ona bakıp, "Biz istersek her şey mümkün. Hem başa geçecek kişi sizin aşiretten olduğu sürece diğer ağaların kimin geçeceğiyle ilgileneceğini sanmam. Ha karşı çıkan olursa da cevabını elbet alır, siz orasını merak etmeyin. Şimdi karar sizin ya benim dediğim olur Berzan yaptıklarının sonuçlarıyla yüzleşir ya da o çok istediği ağalığı devretmez ve aşiretiniz yavaş yavaş dibe çöker. Seçim sizin!" dedi.

 

Hayat çok başka bir şey tüm bu yaşananlar Berzan aşiretin ağası olduğundan soyunun devamı için bir çocuk istediğinden olmuşken şimdi istediği çocuk ayağına dolanıp elindeki her şeyi kaybettiriyor. İlahi adalet bu olsa gerek.

 

"Baba bunu kabul etmeyeceksin herhalde!"

 

Son çırpınışların bunlar Berzan. Bende aynı senin gibi başıma gelen şeyi kabullenememiştim. Senin kuma olayını kabul etmeyeceğini ummuştum ama bak şimdi ne haldeyiz ve ben biliyorum ki Ciwan baba şartını kabul edecek. Bir sürü insana karşı sadece senin bencil hırsların söz konusuyken baban asla seni seçmez. Aşiretteki insanların iyiliği daima önce gelir.

 

"Benim ağalıkta falan gözüm yok, baştan söyleyeyim asla aşiretin başına geçip insanlar için karar almam! Buna karşıydım hala da öyleyim." Ferzan tıpkı tahmin ettiğim gibi kabul etmedi. Yerinde başkası olsa abisinin ağalık için yaptıklarından sonra bırakın onu affetmeyi şimdi bu teklife gözü kapalı atlardı.

 

"Eh o zaman tekrar aşiretin başına sen geçeceksin Ciwan Ağa."

 

"Baba!"

 

"Kes sesini Berzan! Bunlar hep kafana göre hareket etmen yüzünden oluyor." Susup kenara çekilse de durmadan salladığı bacağı sinirden patlamak üzere olduğunu açıkça ortaya seriyor.

 

"Sanıyorum ki kabul ediyorsunuz Ciwan Ağa." İlk kez konuşan Hasan Ağa bu sözleriyle Demir'i sonuna kadar desteklediğini gösterdi.

 

"Kabul, insanlar bizim yüzümüzden aç açıkta kalamaz. Ben bunun vebalini ödeyemem. Asmin'inki bana yetiyor zaten bir de masum insanlar olmaz. Bundan sonra Ağalıkta şirkette benden sorulur. Tüm aşiretlere duyurması için adamları gönderebilirsiniz Hasan Ağa."

 

"Güzel, ben birkaç telefon edeceğim şimdi. Yalnız uyarıyorum eğer Asmin bir kez daha aynı şeye maruz kalırsa yapacaklarımdan ben sorumlu değilim. Asmin bundan sonra Kılıç Aşiretinin bir ferdi ve bizde yamuk olmaz!"

 

Demir son sözlerinden sonra kalkıp ağır adımlarla elleri ceplerinde ıslık çalarak gözden kayboldu. Fazla mı rahat bu adam?

 

"Fatma Hanım sorunlar tatlıya bağlandığına göre misafirlerimize tatlı, çay bir şeyeler ikram edelim. Tatlı yiyip tatlı konuşalım."

 

"Tamam Hasan Bey." Tam kalkıp yardıma gidecektim ki "Sen otur kızım şimdi diyeceklerim var." Diyerek beni durdurdu Hasan Ağa.

 

"Evet Ciwan ağa daha önce konuştuk zaten kızlarımız bizi gururlandırıp bir iş kurmak istedi. Duyduğuma göre de her şey hazırmış ben diyorum ki biz iki güne açılışını yapalım. Ben Asmin'in sonuna kadar arkasındayım Ferzan da karısı için aynı şeyi söylüyor her şey hazırken uzatıp sündürmeye gerek yok. Asmin kızım kimseye muhtaç olmak istemiyor ha bana kalsa muhtaç olacağı bir durum yok ama yaptığını da takdir ettim. İnşallah ikisi diğer kadınlarımıza örnek olur da aşiretteki her kızımızın bir mesleği olur. İşin özü uzatmayalım işte, sen ne dersin?"

 

"Bu beni ancak gururlandırır Hasan Ağa elbet destek olacağız bizde. Madem her şey hazır açalım gitsin."

 

Tatlılarla aynı anda Demir'de geldi. Berzan'ın ona olan nefret dolu bakışlarını görünce iyice üstüne gitmek için mi yoksa onu umursamadığını mı göstermek istedi bilemiyorum ama ağız dolusu gülümsemesiyle eski yeri yerine gelip benim yanıma oturdu.

 

"Gerekli yerlere gerekli haberleri ilettim, bundan sonrası sizde Hasan Ağa."

 

"Sağ olasın oğlum."

 

Sonrası ise tatlılar yenilip günlük olaylardan konuşulmaya başlandığı zaman Sedef geldi yanıma, "Abla çok özledim seni, nasılsın iyi misin?" dedi.

 

"İyiyim güzelim, artık kötü olmak yok."

 

"Aynen öyle ablacım, şükür her şey geride kaldı."

 

"Sen nasılsın geliyorlar mı üzerine."

 

"Yok abla Ferzan kimseye laf ettirmiyor, hep koruyup kolluyor beni. Aslında birkaç kez buradan taşınalım diye teklif etti ama ben gitmek, onu ailesinden ayırmak istemedim."

 

"Sedef Ferzan zaten buralarda öyle uzun uzun kalmazdı ki hiç. Okul için bir çıktı buradan çıkış o çıkış seninle evlenene kadar buralarda kaldığını görmedim. Tatillerde bile gelip bir iki hafta kalıp giderdi."

 

"Ruken anne de biraz bahsetti ama ben anlamıyorum abla ailesini bu kadar severken neden öyle yapıyordu ki?"

 

"Sanırım içten içe Newroz Hanımın davranışlarından ötürü abisinin onu kıskandığını biliyordu. Aile içinde anlaşmazlık çıkmasın diye de evden ne kadar uzak kalırsa o kadar az sorun olur diye düşündü."

 

"Ben anlamıyorum kardeş onlar niye böyle yapıyor ki?"

 

"Güç Sedef, Berzan güçlü olmak istiyor. Bak ama şimdi o istediği güç yüzünden elinde ne var ne yoksa kaybetti. Beni çok sevdiğini söylerken bile çocuğumuz olmazsa diğer ağaların sorun çıkaracağını bildiği için kuma getirmeye kalktı, şimdi ise kaybetmemek uğruna beni harcadığı ağalık avuçlarından kayıp gitti."

 

"İyi oldu ona! Seni ne kadar üzdü kalsın şimdi bomboş belki anlar kıymetini!"

 

"Bu saatten sonra anlasa da bir şey olmaz, benden uzak dursun bana yeter. Kurtulmuşken bana sarmasını hiç istemem, umarım o kadın aklını çeler onu mutlu eder de benden uzak tutar. Geçen konuşalım diye mesaj atmış, hangi yüzle attı bilmiyorum hala konuşacak neyimiz var!"

 

"Heja'nın yaptıklarıyla ilgili olabilir mi konuşmak istediği şey acaba?"

 

"Sanmam canım, neyse bir önemi de yok. O bende ben de ona bittim, bu saatten sonra muhatap olamam onunla! Engelledim bu yeterli bir cevap olmuştur."

 

Sedef konuşmak istediği an Ferzan elinde telefonla içeri girdi. "Baba evden aradılar, Gevher hala gelmiş. Kalksak iyi olur." Dedi. İşte bu kötü oldu, demek Newroz Hanım Ferzan'ın Sedef'i korumasına karşı bu yöntemi seçti. Canlarını sıkacak, en başından beri Ferzan'ın Gevher halanın kızı Dila ile evlenmesini istiyordu. Demek laflarıyla başaramadığını araya başka kadın sokarak yapmak istiyor. Nasıl Berzan Heja'yı aldıysa Ferzan da Dila'yı alır diye düşünüyor.

 

"Sedef gel benimle az."

 

Diğerleri toplanırken Sedef'i odadan çıkardım. En başından uyarmam lazım onu bilsin ki ona göre davransın. Sedef iyi kalpli bir art niyet aramaz, yanlış yorumlamaz.

 

"Ne oldu abla?"

 

"Sedef, vakit yok birazdan kalkarsınız o yüzden beni iyi dinle."

 

"Abla korkutma beni bir şey mi oldu?"

 

"Bu Gevher hala Newroz Hanımın yeğeni olur, pek sever onu. Kızı Dila var ta çocukluğundan beri Dila'yı Ferzan'la evlendirmek istedi. Ferzan o benim kardeşim gibi dedi karşı çıktı ama ne yaptı etti kızın aklına Ferzan'ı soktu. Şimdi geldilerse boşa değil, Newroz Hanım çağırmıştır kesin. Dikkat et fazla yüz verme o kıza!"

 

"Abla neler diyorsun sen."

 

"Öyle, kimse sana anlatmaz bunları o evde bil ona göre davran tamam mı kuzum."

 

"Ben ne diyeceğimi bilemedim hiç abla, teşekkür ederim uyardığın için."

 

"Tabi uyaracağım, kardeşimsin sen benim."

 

"Hanımlar bölüyorum ama artık gitmemiz lazım. Açılış için görüşürsünüz artık."

 

"Tamam Ferzan, geliyorum."

 

"Görüşürüz Asmin, dikkat et kendine. Canını da sıkma tamam mı."

 

"Görüşürüz Ferzan. Sen dikkat et, kardeşimi üzme tamam mı?"

 

Demek istediğim şeyi anlayınca omuzları çökse de "Merak etme, üzmem. Üzmelerine de izin vermem." Dedi.

 

Onların gitmesi ile ne ara akşam oldu, yemek yedik sohbet faslını geçtik anlamadım. Zaman su gibi akıp geçti. Evin tüm fertleri odalarına çekilmişken uyku tutmayınca terasa çıktım. En son böyle terasa çıkıp kafamı dinlemek istediğim zaman Mardin'e taşınmaya karar vermiştik.

 

Şimdi bu durumda bekar ve hayatta olduğuma inanmak öyle zor ki... Yine de her şeye rağmen başardım! Bunun gururunu ömrüm boyunca sırtlayacağım!

 

"Asmin gelebilir miyim?"

 

"Demir, gel tabi sormana bile gerek yok."

 

"Olur mu öyle şey belki yalnız kalmak istiyorsundur emin olamadım. Yine de şansımı denemek istedim. Al bakalım için ısınsın."

 

Elindeki iki bardağı o söyleyene kadar fark etmemiştim. "Teşekkür ederim." Küçük bir yudum almaya çalışsam da önüme gelen saçım engel olunca tek elimle arkaya attım ama pek başarılı olamayınca önemsememeye karar verdim.

 

"Seni de mi uyku tutmadı?"

 

Sorusuyla son bir kez daha saçımı arkaya atıp "Evet." Dedim. "Uzun zaman sonra ilk defa kötü bir olay yüzünden değil de sadece öylesine uyku tutmadı. Ne yalan söyleyeyim çok garip geldi, sonra kendimi burada buldum."

 

"Ne düşünüyordun peki o kadar dalmış?"

 

"En son böyle bir terasta tek başıma durmuş ne yapacağımı düşünürken Sedef ve Ferzan gelmişti yanıma. Artık burada durmayalım taşınalım demişlerdi. O geldi aklıma, şimdi ise burada sizinleyim. Huzurluyum."

 

Daha fazla dayanamayıp elimdeki bardağı kenara koyup bileğimdeki saç lastiğini çıkardım. Tam toplayacaktım ki "İzin verir misin?" dedi.

 

"Anlamadım ne?"

 

"Saçını..."

 

Saçımı mı toplamak istiyor? Cümlesini de tamamlamadı, bir an düşünüp pişman mı oldu? Niye istiyor ki bunu? Benim düşünmeme izin vermeden bardağını benimkinin yanına bırakıp arkama geçti.

 

"Hani bana hiç tanımadığın birisi için neden o kadar çabaladığımı sormuştun hatırlıyor musun?"

 

"Evet. Şu an sana söyleyemeyeceğim sebeplerim var demiştin."

 

"Asmin ben seni daha öncesinden tanıyordum."

 

"Ne?"

 

Saçımı bir kaç parçaya ayırıp örmeye başladığında derin bir iç çekip anlatmaya başladı.

 

"İş için Şırnak'taydım. Dönüşte uçağa geç kalmayayım diye erken çıkmıştım, Memo'ya oyuncak almadığım aklıma geldi çarşı içine girdim. Açık bir dükkan bakıyordum ki arabamın önüne bir kadın düştü, önce çarptım sandım ama o kadar yavaştım ki çarpsam bile öyle düşüp kalması imkansızdı."

 

Hayır! Bu olabilir mi?

 

"Hemen hastaneye götürmek için arabaya taşıdım. Kimdi, neciydi bilmiyordum ama yol boyu sayıklayıp durdu. -Bana söz verdin saçını uzat öreceğim dedin ama hiç örmedin.- dedi durdu."

 

Hayır!

 

"Öyle içime oturdu ki hayatımda hiç kadın olmamasına rağmen her boş vaktimde açtım video izledim saç örmeyi öğrendim."

 

"Sen?" diyebildim. Ne demem gerektiğini bile bilmiyorum, ben o günü unutmuşum.

 

"Evet, Demir Renas Kılıç benim. Seni o gün hastanede bir başına bırakmak istemesem de o gün tek bir sefer vardı ve dönmek zorundaydım."

 

"Ben..."

 

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Teşekkür ederim Demir."

 

"Etme iyisin ya önemli olan o. Daha sonra sen bana mesaj atana kadar aklım hep sendeydi. Boşanma olayını, başına gelenleri sonradan öğrendim. Arabamda saçının örülmediği için ağlayan kadınla cesurca herkese karşı durup boşanmak isteyen kadının aynı kişi olduğunu öğrenmek beni epey şaşırttı. Gurur duydum ama seninle! Sonra kendime söz verdim, seni küçücük bir şeyden bile mahrum bırakan o adamdan kurtulman için ne gerekiyorsa onu yapacaktım. Yaptım da!"

 

"Ne?"

 

"Aslında söylemeyecektim nasılsa oldu bitti diye ama Berzan senden boşanmamak için araya birilerini sokup kendi tanıdığı bir hakimi sizin davanıza bakması için ayarlamaya çalışınca araya girip dosyaya Ayhan'ın bakmasını sağladım."

 

Aklıma gelen şeyle "O yüzden onu tehdit etti!" dedim.

 

"Evet. Kendi istediği kişi olamayınca çareyi tehdit etmekte buldu ama yanlış kişiye çattı."

 

Saçımı tokayı taktığı anda kendime daha fazla engel olmak istemedim. Arkamı dönüp sarıldım ona, "Teşekkür ederim Demir. Çok teşekkür ederim! Belki, belki sen olmasaydın ben şimdi hala onunla o evde olacaktım ya da canımı kıymış kara toprağın altında." Son sözlerimden sonra kollarını benden çekip sıkıca tuttu beni.

 

"Sakın! Aklından o düşünceyi sil at! Ben yanındayım, kimsenin sana zarar vermesine izin vermem! Korunman mı gerekiyor ben korurum! Bir ihtiyacın mı var ben hallederim! Mutsuz musun ben güldürürüm! Saçının örülmesini mi istiyorsun gerekirse her gün ben örerim! Sana öyle kolay pes etmek yok! Beni anladın mı?"

 

 

 

 

Bölüm : 28.04.2025 22:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...