84. Bölüm

70. Bölüm: "Her zaman."

Estrella
birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

 

.

.

.

 

 

⚔️

 

"Anlamıyorum, onu herkesten gizleyip öldü göstermemiz gerekirken neden videosunu göndermemizi istedi?" Servet'in sorusuna Lidya kafasını bilmiyorum anlamında sallayarak cevap verdi.

 

"O zaten telefonlarımızı açmıyor, Şimdi birde Alihan iti çıktı!" dedi Lidya. Servet başıyla onu onayladı.

 

"Napıyoruz şimdi?" dedi. Lidya derin bir iç çekti. "Videoyu çekiyoruz, bir ekibi de Alihan'ı bulmaya gönderiyoruz. Alihan gelsin, videoyu ona göre gönderiyoruz."

 

⚔️

 

Harekat odasında toplanan Kızıl Gölge operasyonunun tüm personellerinin bakışları General'in üzerindeydi.

 

"Teğmen Mert Kalyoncu, seni dinliyoruz." dediğinde Mert operasyonel ciddiyetini takındı ve ayağa kalktı. "Yüzbaşı Kırşandan gelen videoda bahsettiği '52'den kastının Ordu olduğunu, ve de Kumrucudan kastının da Ordu'nun Kumru ilçesi olduğunu düşünüyorum. Bu durumda acilen Ordu Kumraya bir operasyon düzenlemeliyiz." Odadaki herkesin kaşları hayretle havalandı. Dakikalarca Operasyonun ayrıntıları hakkında konuştular.

 

Sonrasında kapı çaldı, General gel komutunu verdiğinde içeriye giren MİT Müsteşar Yardımcısı Gülgün Kırşandı.

 

"Generalim," dedi ve içeri adımladı. "Hoş geldiniz," dedi Generalde. Ahmet Kırşan ve Arif Bozkurt dışında odada bulunan herkesin yüzünde şok ifadesi vardı. Ama en çokta, Ecel timi şaşkındı.

 

"En iyi istihbaratçılarımı getirdim size." dedikten sonra başıyla arkasındaki kapıya doğru bir işaret yaptı. Arkasından, dördü maskesiz, biri maskeli beş kişi girdi. Bir tanesi kadındı maskesiz olanların, diğer üçü ise erkek. Maskeli olanın iri cüssesine ve uzun boyuna bakıldığında odadaki herkesde onu erkek olarak yorumladı.

 

"Geçin, oturun." dedi General. Burası, normalde kullanılan Harekat odasından biraz farklıydı. Milli Savunma Bakanlığı tarafından kurulan Karşı Savunma ve İstihbarat Bölüğünün Harekat odalarından bir tanesiydi. Bu bölük, İCO'yla alakalı tüm operasyonel faaliyetlerle doğrudan ilgilenen bölüktü. MİT, Özel Kuvvetler, SAT ve daha bir çok üst düzey Türk Savunma ve İstihbarat askerini içeriyordu.

 

MİT Müsteşar Yardımcısı Gülgün Kırşan, Karşı Savunma ve İstihbarat bölüğünün sorumlu yöneticisiydi. Bir diğer sorumlu yöneticiyse, Özel Kuvvetler Komutanlığı Tuğgeneral Kemal Korkmazdı.

 

Gelen askerlerde upuzun masaya oturduklarında dakikalarca operasyon hakkında konuşmaya devam ettiler. En sonunda operasyon ayrıntıları kesinleştiğinden ve odaya bir sessizlik hakim olduğunda Gülgün Kırşan söze girdi.

 

"Gidin ve onları yuvalarına geri getirin."

 

⚔️

 

 

Yazarın anlatımıyla,

 

Armina'nın Alihan'ı öldürmesinin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Karşı Savunma ve İstihbarat bölüğünden İmha timi, toplamda 18 kişilik bir ekiple Kızıl Gölge operasyonu için Ordudaydı. Tim sorumlusu olarak seçilen MİT Kıdemli Ajan namı değer Khatar, tüm timi bir ip gibi karşısına dizmiş, ellerini arkasına bağlamıştı. Hepsinin yüzlerinde kar maskeleri, başlarında kaskları vardı. Rütbeleri veya isimlikleri yoktu üniformalarının üzerinde. Kamuflajlar içinde, 18 askerdi onlar sadece.

 

"Komutanım," dedi Bartu. Khatar'ın bakışları ona döndü. Askeri operasyonlarda kendisine komutanım denmesine alışmıştı artık.

 

"Komutanım Yuvadan gelen koordinatları olduğu bölge tamamıyla sinyal kesicilerle donatılmış. Banu ve Asena komutanımdan gelen istihbarata göre bomboş bir araziymiş." dedi tek solukta.

 

"Devam edin, Ordu Kumrudalar. Ve ordalar." dedi Khatar. Sesi normalde olduğundan oldukça farklıydı. Çünkü bir ses değiştirici kullanıyordu. "Neden sinyal kesicilerle donatılmış olsunki yoksa?" dediğinde Efe Egeli söze girdi.

 

"Üst düzey savunma tehçizatlarımızla tespit edebildiğimiz sinyaller var efendim. Haklısınız, burası sıradan bir yer değil. Sinyal kesicilerin olup olmadığını anlamamız bile 2 günümüzü aldı." dediğinde Khatar onu başıyla onayladı. Her ne kadar ses değiştirici olsa da, az konuşuyordu. Ve şuan yanında olan insanların yanında, ilk kez kendisi gibi davranıyordu.

 

Belinde asılı olan telsizden gelen sesle eli hızla beline gitti Khatar'ın. "Khatar?" dedi telsizin öbür ucundaki ses.

 

"Benim, efendim."

 

"Durum nedir?"

 

"Bölgeye intikal ediyoruz, efendim. Uraz sizi az önce bilgilendirmişti." dedi. Karşı taraftan onu onaylayan mırıltılar geldi.

 

"Allah yar ve yardımcınız olsun, haberlerinizi bekliyoruz." Gülgün Kırşan son sözlerini söyledikten sonra telsizi kapattı.

 

"Pilota sor, ne kadar kaldı." dedi Khatar Kalyoncuya hitaben. Mert Kalyoncu, onu başıyla onayladıktan sonra temkinli bir şekilde ayaklandı.

Yaklaşık on dakika sonra operasyonun başlangıç bölgesindelerdi. Tam teçhizat, Khatardan gelecek olan emri bekliyorlardı. İmha timi yine bir ip gibi dizilmişti. Egeli ve Emre dışında. İkisi, İCO'nun tesisinin yerini bulmakla meşguldu.

 

"Amaç yok etmek değil, bize ait olanları almak. Buradan çıkarmamız gereken 7 kişi var. Ne durumdalar, bilmiyoruz. Önceliğimiz onların canı olacak."

 

"Efendim," telsizden gelen Egeli'nin sesini duyan Khatar, hızla telsizini eline aldı. "Konuş, Egeli."

"Burası bir tesis değil, başlı başına bir yeraltı şehri." dediğinde Khatar'ın kaşları hayretle havalandı. Fakat kimse görmedi.

 

"Devam et," dedi.

 

"Yerin altında yaklaşık yüz bin metrekarelik bir alana kurulmuş, çok büyük bir yerleşke var. Buranın başlangıcı burası olsada, devamının ormanların altında, hatta belki yaşam alanlarımızın altında bile olabilir. Burası..." dedi. Devamını getirmedi.

 

"Anladım, tamam." dedi Khatar sıkıntılı bir sesle. Nasıl bulacakları onları?

 

"Egeli, bu yeraltı şehri dediğin yerin çevresinde herhangi bir yerleşke var mı bakın. Varsa hemen oraya gidiyoruz." dedi. Öncelikle buranın girişini bulmaları gerekiyordu. Ve Ejder timiyle Armina'nın yeraltında olup olmadıklarını da öğrenmeleri gerekiyordu. Bu, Ordu'ya düzenledikleri ikinci operasyondu ve bu sefer başarısız olmayacaklardı. Olmamalılardı.

 

"Aslan, Tugay'ı bilgilendir. Diğerleri, ikinci emre kadar burdan ayrılmayın." dedikten sonra Khatar onlardan uzaklaşmaya başladı. Gece uzundu, zihni fazlasıyla doluydu. Düşüncelerin, pişmanlıkların, belkilerin, keşkelerin esiriydi Khatar. Düşünmesi gerekiyordu, onları ne pahasına olursa olsun oradan çıkartması gerekiyordu. Kar maskesini hafifçe sıyırarak çıkarttı.

 

Bir sigara yaktı, yaptıklarına. Bir sigara yaktı, dile getiremediklerine. Bir sigara yaktı, artık söylemek zorunda olduklarına. Ve bir sigara yaktı, mahvettiklerine.

 

Duygularını katmamalıydı, bu operasyonda olmazdı. Ama kalbe söz dinletmek, çok zordu. Aylardır bunu yapıyordu -yada yaptığını zannediyordu- ama artık bunu bile yapabilecek gücü olduğunu zannetmiyordu.

 

Sigarası bitene kadar düşündü. Operasyonu, duygularını, özlemleri, sevgiyi, yalanları, planları, ona verilen emirleri... En sonunda, düşünmekten yorulduğunda, artık vakti geldiğini anlamıştı.

 

Yavaşça ayaklandı, maskesini kapattı. Başını dikleştirerek, İmha'ya doğru ilerlemeye başladı. Tam o sırada, Atakan yanına geldi. Kucağında bilgisayarı vardı. Bir şeyler söyledikten sonra bilgisayardan kısa bir kayıt izlettiğinde Khatar hiç düşünmeden onu kendine çekip sarıldı. Sonrasında, yüzünde bir tebessümle yan yana yürümeye devam ettiler.

 

"Durum nedir?" dedi yanlarına gelince.

 

"Efendim, çok yakında, buraya yaklaşık bir kilometre kadar uzakta 3000-4000 nüfuslu küçük bir köy var. Ve emre'nin hesaplamalarına göre, bu köy benzeri yer Tesisin kapsama alnında." dediğinde Khatar onu başıyla onayladı.

 

"Yeraltına giriş çıkışlar oradan bir yerden olabilir. Başka?" dedi. Bu kez Çınar Görgülü söze girdi.

 

"Yerleşkenin çoğunluk kısmı ormanlık alana kurulu. Ama soni sınır çizgileri büyük bir uçurumun o taraflardaymış efendim. Ve orada da yine küçük bir kasaba var." Miraç Korkmaz söze girdi.

 

"Ve birde, dünkü operasyonda gittiğimiz yer var." dediğinde Khatar başını iki yana salladı hayır dercesine.

 

"Neden yer üstündeki alanlardan ilerliyoruz, direkt yer altına gidip işlerini bitirelim." Araz Korkmaz'ın hırsla sarf ettiği sözlere cevaben Khatar başını hayır anlamında salladı.

 

"O şekilde ilerlemek, intihardan başka bir şey olmaz." dedi kendinden emin bir sesle. "Bu şekilde en azından bir şans, bir ihtimal var. Ben, Sangre Roja gibi bir askeri böylesine donanımlı bir tesisin içerisinde bulunduracak kadar aptal olduklarını düşünmüyorum. Ve bir şeyin peşindeyim, eğer çözülürse... İşimiz çok daha kolay olacak." dedi kendinden emin bir sesle. Sonrasına bakışları belindeki telsize döndü birkaç saniyeliğine. Sonrasın bakışlarını tim de gezdirdi.

 

"Öncelikle, ilk bahsettiğiniz yere gidelim"

dedikten sonra bakışları Ufuk'a döndü.

 

"Güneybatı istikametinde 1 kilometre kadar uzakta komutanım" dediğinde Khatar onu başıyla onayladı. "Beş dakikaya çıkıyoruz, hazırlığınızı yapın." diyerek arkasını döndü. Tam adım atacakken aklına bir şey gelmiş gibi durdu. Ve onlara doğru geri döndü.

 

"Diğeri, uçurum kenarı nerede?" dediğinde kendi ekibinden Kayra konuştu. "Kuzeybatı." dedi. Khatar onu onayladıktan sonra arkasını dönerek telsizini çıkarttı.

 

"Efendim," ded telsize. Cevap hiç beklemedi.

"Dinlemedeyim Khatar."

 

"Göndereceğim koordinatlara 4 askeri araç göndermeniz gerekiyor. Tıbbi donanımlı."

 

"Önce ne tarafı seçtin?" dedi Gülgün Kırşan.

 

"Güneybatı. Ama onlar orada değiller, biliyorum."

 

"O zaman?" dedi Gülgün Kırşan.

 

"Eğer ki, tahminlerim doğruysa... Orda çok başka biri olmalı. Emin olmadan söylemek istemiyordum, çünkü ciddi bir mesele ama bugün emin oldum." sözlerini bitirdikten sonra cebinden bir sigara çıkarttı.

 

"Kim?"

 

"Miroslaw." dedi Khatar tek nefeste.

 

"Ne?" dedi Gülgün Kırşan anlamayarak. Khatar elindeki sigarayı çevirmeye başladığı sırada konuştu. "Düşünün, efendim. Ben dün nerdeydim?"

 

"Ölüm Birliği..."

 

"Bize verilen emri hatırlıyor musunuz peki, Ölüm Birliğindekilere?" Gülgün Kırşan kendi kendine mırıldandı.

 

"İki gün, iki gün süreniz var Ölüm. Sonrasında yeni bölge sorumlunuzla tanışacaksınız. O, geliyor." dedi.

 

"Evet, ama orda olduğu sonucuna nerden ulaştın?" Khatar önce boğazını temizledi, sonra konuşmaya başladı.

 

Bir gün önce,

 

"Atakan, artık bir şeyler bulman gerekiyor." dedi Khatar sıkıntılı bir sesle.

 

"Amirim, deniyorum. Ama bulduğum tek şey Kızıl Gölgenin video kaydı. Böyle gelişmiş bir teknolojinin içinde ne aradığını bile bilmeden bir şeyler bulmaya çalışmak çok zor. Bir sonuca ulaşmaksa, neredeyse imkansız."

 

"Kızıl Gölgenin videosunu aç." dedi Khatar. Atakan onu başıyla onaylayarak videoyu açtı.

 

"-acak." videoonun en başında, neredeyse duyulmayacak kadar sessiz bir şekilde duyuluyordu bu ses. Khatar kaşlarını çattı. Anlamamıştı, ama bir şey duyduğundan emindim.

 

"Bu neydi?" dedi. Sadece bir mırıltı duymuşlardı, ne olduğunu dahi anlayamayacakları kadar sessiz ve saliselikti bu ses. Ama Khatar'ın gözünden kaçmamıştı.

 

"Ne neydi, efendim?" dedi Atakan.

 

"Atakan, ses kalitesini arttırabildiğin kadar arttır." Atakan ne olduğunu anlamasa da Khatar'ı başıyla onayladı. Bir dakika kadar bir şeyler yaptıktan sonra bakışları Khatar'a döndü. Khatar, ona başını hadi dercesine sallayınca tekrardan bilgisayara baktı ve videoyu başlattı.

 

"-acak" sonra Armina nefes aldı, ve video bildikleri gibi başladı.

 

"Biri bir şey diyor, Atakan. Duydun değil mi?" dediğinde Atakan çatılı kaşlarıyla birlikte Khatar'a baktı. "Duydum." dedi şüphe dolu bir sesle.

 

Khatar, elini Atakan'ın omzuna koydu. Atakan'ın Khatardaki bakışları bilgisayara döndüğünde Khatar söze girdi.

 

"Atakan, bu videonun tam halini bulman lazım. Atakan, bu videonun başında bir kısım kesilmiş, orayı bulman lazım." dediğinde Atakan kararsızlıkla önce Khatar'a, sonra bilgisayara baktı. Başını tamam anlamında salladıktan sonra bakışları hala bilgisayarın üzerindeyken boğazını temizledi. "Deneyeceğim." Khatar küçük bir tebessüm edip Atakan'ın omzunu pat patladı.

 

Şimdiki zaman,

 

"Ve az önce Atakan, bana videonun başını gösterdi. Geliyor. O da burada olacak. Diyor." dediğinde Gülgün Kırşan gülümsedi.

 

"Gidin, ama unutma amaç Miroslaw değildi." dediğinde Khatar mesajı almıştı. "Merak etmeyin, efendim." dedikten sonra Gülgün Kırşan telsizi kapattı.

 

Konuşmaları bitince Khatar, İmha'ya doğru ilerledi. "Hazırsak," dediğinde tüm tim "Hazırız." dediğinde ilerlemeye koyuldular.

 

Yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşün sonunda köy dedikleri yer görüş açılarına girmişti. Bu yirmi dakikada, operasyonu ayrıntılı bir şekilde konuşmuşlardı. Khatar, hepsinin önüne geçti.

 

"Yerlerde mayınlar olabilir. Yada tuzaklar. Başarısız olabiliriz." dedikten sonra bakışları sırayla tüm timin üzerinde gezindi.

 

"Ölebiliriz, gönüllü bir intihara var mısınız?" dedi Khatar kendinden emin bir sesle. Cevap gecikmedi.

 

"'Her zaman."'

 

⚔️

 

Merhabalar!

 

Arayı baya açtık, meraklandığınızı biliyorum! Ama bu ay ne kadar yoğundum anlatamam.

 

Sizlerden özür diliyorum, ve bir aksilik çıkmazsa geri döndüğümü de söylemek istiyorum!!!!

 

Bölüm hakkında konuşmayacağım, bölüm zaten konuşuyor🤩 Yorumlarda buluşalım!

 

Bir sonraki bölüme kadar, sağlıcakla kalın!

Bölüm : 21.07.2025 14:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Estrella / SANGRE ROJA / 70. Bölüm: 'Her zaman.'
Estrella
SANGRE ROJA
GİRİŞ1. Bölüm: Sangre Roja2. Bölüm: Operasyon3.Bölüm: Hastane4.Bölüm: Geçmişin Acılı İzleri5. Bölüm: Verilen İlk Şans6. Bölüm: Begah Karan7. Bölüm: Evin Prensesi8. Bölüm: Kardeş9. Bölüm: Doğum Günü10. Bölüm: İkizim11. Bölüm: Havaalanı📢DUYURU📢12. Bölüm: Bağ13. Bölüm: Mavili14. Bölüm: Yoldan Geçen Biri15. Bölüm: AlyaKarakter Tanıtımı-116. Bölüm: İçtima17. Bölüm: Yalancı18. Bölüm: İnternational Capture Organization19. Bölüm: Anne20. Bölüm: Bilinmeyen Zamanlar21. Bölüm: Sus22. Bölüm: Aile YemeğiD.T.’den Sevgilerle23. Bölüm: Bomba24. Bölüm: Baba25. Bölüm: Arslanlar26. Bölüm: Üsteğmen Kırşan27. Bölüm: Kod Adı, Kızıl GölgeKİTAP KAPAĞI28. Bölüm: İmha Timi29. Bölüm: Baskın30. Bölümden Alıntı30. Bölüm: Operasyon Adı, Yok Et31. Bölüm: Esir32. Bölüm: Ölümün İntikamı33. Bölüm: Patlama34. Bölüm: Acının Gözyaşı35. Bölüm: Nabız36. Bölüm: Yüzbaşı37. Bölüm: Küçük Kız38. Bölüm: Karanlar39. Bölüm: Mavilim40. Bölüm: Küçüklüğümün Sözleri41. Bölüm: İs Kokusu📢42. Bölüm: Miraç43. Bölümden Alıntı43. Bölüm: Khatar44. Bölüm/Part144. Bölüm/Part245. Bölüm: Sarı Elbise46. Bölüm: Mesaj47. Bölümden Alıntı47. Bölüm: Acı48. Bölüm: Yemek49. Bölüm: Kurabiye50. Bölüm: Şüphe51. Bölüm: İsteme52. Bölüm: Geri Dönüş53. Bölüm: Pusu54. Bölüm: İntikam (1. Kitap Finali)MUTLAKA OKUYUN55. Bölüm: Al Bayrak56. Bölüm: Ölüm Birliği57. Bölüm: Birlikler, Kategoriler, Bölgeler58. Bölüm: Kırk Dokuz Gün59. Bölüm: Kurtuluş60. Bölüm: Kırşan61. Bölüm: Ragnar62. Bölüm: Video63. Bölüm: Bilinç Hattı64. Bölüm: Ejder Timi65. Bölüm: 14. Yaş ve 52 Gün66. Bölüm: Plaka67. Bölüm: Birgen Taşkıran68. Bölüm: Klon69. Bölüm: Tutsaklık70. Bölüm: "Her zaman."71. Bölüm: Bilinmezliğe Doğru72. Bölümden...72. Bölüm: Tutun Bana
Hikayeyi Paylaş
Loading...