⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️
.
.
.
Yazarın anlatımıyla,
İmha timi, Üsteğmen Levent Kutlu, Albaylar ve General harekat odasında toplanmıştı. Herkes, Levent Kutlu'nun konuşmaya başlamasını bekliyordu. Üsteğmen yutkundu, herkesin bakışları üzerindeydi. En sonunda söze girdiğinde herkes pür dikkat onu dinlemeye başladı.
"Yüzbaşı Kırşan, düşündüğümüz gibi ailesinin beynine çip yerleştirildiğini düşünüyor komutanım. Bu çipleri yerleştirmeden önce ilaç verdiklerini, vücut hazır olunca da çipi yerleştirdiklerini anlatıyor kısaca. Hepsinin kopyasını önünüze bıraktım." dediğinde herkesin bakışları önlerindeki dosyalara döndü. Bir kaç dakikalık bir sessizlik oldu, herkes Armina'nın notlarını okuyordu. Bir süre sonra Efe'nin konuşmasıyla tüm bakışlar ona döndü. "Yayın eviyle bizzat konuştum, yazarın kitabın tüm haklarını alarak geri çekildiğini ve bir daha ondan haber alamadıklarını söylediler." dediğinde odada yine bir sessizlik oluştu, işler gitgide karışıyordu.
"Tamam, tamam. Şimdi bunlardan daha önemli bir gelişme var. Hepsini konuşacağız, ama öncelik Kırşan Albay'ın." dediğinde Albay ayaklanarak beyaz perdenin önüne geçti. Ve kafasıyla odada ki Teğmen'e projeksiyonu açmasını işaret ettiğinde saniyeler içersinde beyaz perdenin üzerinde Armina'nın görüntüsü belirdi.
"Armina, bu video da bize bir -hatta birden fazla- mesaj bıraktı. Birini çözdük- görüntüyü oynat Sayar." Armina'nın videosu oynamaya başladı. Video ilerlerken, Albay projektörün kumandasını Sayar Teğmenden aldı ve tekrardan perdenin önüne geldi.
"...Ölmüyorum, kahretsin ki ölmüyorum. Ama bu kez sanırım gerçekten öleceğim. Bunun için mutlu veya üzgün değilim. Hissettiğim yek şey, acı."
"Hepinizle, teker teker vedalaşamayacağım. O kadar vaktim yok. Ama özellikle konuşmak, dile getirmek istediklerim var. Çünkü gittiğimde, aklınızda soru işareti kalmasın istiyorum. Tabii varsa. Bir kere anlaşılmak istiyorum, birileri beni duysun ve anlasın istiyorum."
"Baba..."
"Baba, ben artık beni anlasınlar istiyorum, kim olduğumu bilsinler... Ama bunu anlatacak gücüm yok. Bu kez beni bana değil, beni onlara anlat olur mu?" Albay videoyu durdurdu. Yutkunduktan sonra söze girdi. Alaca timi, pür dikkat Albayı dinliyordu. Araz dışında. O. son derece dalgın görünüyordu. Pek tabii harekat odasında Miraç yoktu. Ecel timiyse, fazlasıyla duygusuz şekilde dinliyordu Albay'ı.
"Buraya kadar, bir mesajı olduğunu düşünmüyorum." dedikten sonra kimsenin yüzüne bakmadan videoyu başlattı ve bakışlarını ekrana çevirdi.
"İçimde bu pisliklerin kanına aç bir canavar var. Onun varlığını ilk kez 11 yaşımda hissettim, ve sonra gitti sandım. İçimdeki canavar öldü, ben eksik kaldım sandım. Ama yanılmışım, ölmemiş baba. Ben, bana Sangre Roja dediklerinde onu bir kez daha hissettim. Ölmemiş baba, ölmemiş beni anlıyor musun? Ama hapsolmuş, tıpkı benim gibi..."
"O yüzden öldü sanmışım, o da tıpkı benim gibi 14. yaşıma hapsolmuş, 52 güne hapsolmuş baba." Albay videoyu tekrardan durdurdu.
"İşte burası..." dedi. Derin bir nefes alarak bakışlarını tüm timin üzerinde gezdirdi.
"Burada başlıyor." dedi ve videoyu biraz geriye sardıktan sonra başlattı.
"İçimde bu pisliklerin kanına aç bir canavar var. Onun varlığını ilk kez 11 yaşımda hissettim, ve sonra gitti sandım. İçimdeki canavar öldü, ben eksik kaldım sandım. Ama yanılmışım, ölmemiş baba."
"Ben, bana Sangre Roja dediklerinde onu bir kez daha hissettim. Ölmemiş baba, ölmemiş beni anlıyor musun? Ama hapsolmuş, tıpkı benim gibi..."
"O yüzden öldü sanmışım, o da tıpkı benim gibi 14. yaşıma hapsolmuş, 52 güne hapsolmuş baba." Video kaydı yine Albay Kırşan tarafından durduruldu.
"Armina'nın öz amcası Ayhan Korkmaz, Ejder timinin komutanıydı. 1. Yok Et operasyonunda şehit olan timin." herkesin bakışları Albay'ın üzerindeydi: Bunu nereye bağlayacağını anlamaya çalışıyorlardı.
"Armina, amcasının o timin konutanı olduğunu biliyormuş. Ve, amcasıyla ilk kez 11 yaşında karşılaştığını da." odaya bomba gibi düşen sözler, herkesi şoka uğratırken, Albay istifini bozmadan devam etti.
"Armina, o zamanlar karşılaştığı kişinin amcası olduğundan bihaberdi tabii ama sonrasında bir şekilde öğrenmiş." Araz'ın kaşları farkındalıkla havalandı. Ve hiç düşünmeden söze girdi.
"Benim telefonumun duvar kağıdında gördü." herkesin bakışları bu kez Araz'a döndü.
"Bizim evde çok vakit geçirmedi, yalnızca iki kere geldi. Ve birinde bomba patladı zaten. Duvarda ki resmi fark etmemiş olmalı. Ama..." titrek bir nefes aldı. "...ama İbrahim amcaların -Çetin Yüzbaşı ve ailesinden bahsediyorum- bize yemeğe geldikleri gün gördü, bu kim dedi. Oldukça şaşırdı, içeriye gitti. Anlamamıştım. Anlamamıştım..." sonları mırıldanarak söyledi. Kendi kendine tekrar etti.
Armina'yı bu küçücük olayda bile anlayamadığı için üzülüyordu ama ailesinin Armina'yı hiç bir zaman anlamadığını unutuyordu.
O, anlaşılmamaya alışıktı.
"Evet, nerden anladığını da öğrendiğimize göre..." dedi Albay Kırşan dağılan timi toparlamak için.
"Burada, ilk kez 11 yaşında hissettim derken amcasından bahsediyor. Yani dolaylı olarak Ejder timinden. Sangre Roja olma yolunda hep Ejder timini örnek aldı. Yine buradan da Ejder timini kast ettiğini söyleyebiliriz."
"Yani, içimdeki canavar diye bahsettiği aslında Ejder timi. Ejder timi, yaşıyor." bir kaç kişiden şaşkın nidalar yükseldi, bazılarıysa hiç şaşırmamışa benziyordu. Yaşadıkları, zaten yeteri kadar şaşırtıcıydı ve artık hiç bir şeye şaşırmamaya başlamışlardı.
"Evet, buraya kadar çözdüm ama..." bir kaç kez öksürdü. bakışları konuşurken sırayla masadaki herkesin üzerinde geziniyordu.
"...gerisi hala çözülemedi. Öldü sanmışım, ölmemiş. Demiş. Yani yaşadıklarını ima etmiş, tamam. Ama sonrası?" dedikten sonra videoyu yine biraz geriye sardı.
"O yüzden öldü sanmışım, o da tıpkı benim gibi 14. yaşıma hapsolmuş, 52 güne hapsolmuş baba." Albay videoyu durdurdu.
"Burada, beraber olduklarını söylüyor. Ve aynı zamanda, başka bir şey daha..." Albay Arif Bozkurt söze girdi. Bu kez tüm bakışlar ona çevrildi.
"52 gün ve 14 yaş bizim için birer anahtar olabilir, nerede olduklarına dair. Ama bunu henüz çözemedik." dediğinde tüm tim aynı anda başıyla onu onayladı.
"Burası, kilit noktalarından biri... Ama şimdi devam edelim." dedi Albay Kırşan. Ve video devam etti.
"Şimdi, ben öleceğim. Ama o kana susamış canavarın ölmesine izin vermeyin, o ölürse gerçekten kaybederiz. O ölürse gerçekten yeniliriz. O yalnızca benim değil, hepinizin içinde. Ben öleceğim, ama size mirasım şu ki içinizdeki canavarın ölmesine izin vermeyin. Kim olduğunuzu unutmayın ve ecdadınızı tanıyın." Artık herkes, Armina'nın içimdeki canavar olarak bahsettiği şeyin Ejder timi olduğunu, onları kurtarmalarını söylediğini biliyordu.
"Şimdi..."
"Korkmazlar, hayatımın bir çok dönüm noktası oldu ama bunlardan en acı vereni hangisi seçemiyorum. Ama yine de, siz bana öyle çok acı verdiniz ki bazen en acılısı sizdiniz demek istiyorum. Ben bugüne kadar hiç bir yere ait hissedemedim, kardeşlerim ve albaylarım dışında. Ama sonra, size ailem dedim..."
"Sizse beni öyle çok kırdınız ki, ben yolumu kaybettim. Ama bugüne kadar öyle çok sevilmemiştim ki, sonrasında bana gösterdiğiniz minicik sevgi kırıntısında sizi affettim."
"Üç kişi hariç."
"Ilgaz, bana bir kaç saatliğine abi olup sonrasında yüzüme bile bakmadığını unutmayacağım. Barın, geldiğim günden öleceğim güne kadar benden nefret ettiğini hiç bir zaman unutmayacağım. Miraç; önce kırıp, sonra sevip, en sonunda da beni parçalara ayırdığını hiç bir zaman unutmayacağım."
"Bir kitap okumuştum, yıllarca sevgisizlikten sonra küçücük bir sevgiye kanıp öldürelen bir kızı anlatıyordu. Bu kitabı üçünüze hediye ediyorum, onu okumanızı istiyorum. Benim için bunu yapmazsınız ama, belki bir gün aklınıza gelirsem okuyun. Sahte Sevginin Getirdiği Ölüm. Odamdaki komidinin üstünde. Bizzat benim kitabımı okuyun ki, altını çizdiğim cümlelerdeki çığlıklarımı duyun."
"Beni kimse duymadı, bari o kitabımın satırlarındaki sesimi duyun." Albay yine videoyu durdurdu.
"Bu kısmı zaten çözdük." dedi. Ve videoyu devam ettirdi.
"Araz... Hatırlıyor musun bana bir keresinde beni kumrucuya götüreceğini söylemiştin. İstanbula gittiğimizde çok iyi bir kumrucuya götüreceğini... Oraya İmha'yla beraber gidin olur mu?" Video kaydı yine durdu.
"İşte çözülmesi gereken bir yer daha. Teğmen Araz böyle bir şey söylemediğini söylüyor, bu da demektir ki bu satırların altında da bir mesaj yatıyor." ve video kaydı devam etti. Albay'a çevrilmiş olan bakışlar tekrardan ekrana döndü.
"Fıstıkçıya da özrümü iletin, düğününe katılacağıma söz vermiştim. Gelemeyeceğim. Halay başı olacağım demiştim, artık benim yerime biriniz olursunuz. Bir video kaydıyla başladı hayatım, bir video kaydıylada son buluyor. Ne acı değil mi?"
"Her neyse. Söylenecek çok söz var ama söyleyecek vakit yok. Kendinize iyi bakın, beni unutmayın. Ve içinizdeki canavarın ölmesine izin vermeyin. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Vatan sağ olsun." Ve video bitti.
"Son kısımda yalnızca veda ettiğine komutanlarınız olarak hem fikiriz. Ama yine de Armina bu kısıma da bir şeyler gizlemiş olabilir. Şimdi, söylemek istedikleriniz?" dedi Albay. Emre söze girdi.
"Komutanım, Armina komutanım berbat bir halde. Gerçekten... Yani, ölü gibi. Konuşamıyor bile. Bu kadar çok katmanlı bir mesaj... Bilemiyorum, ya yalnızca veda ediyorsa?" dedi.
"O Armina Kırşan, her zaman bir çıkış yolu bulur Şimşek. Emin ol, basit bir veda videosundan daha fazlası bu video."
"Biliyorum, ama inanmakta güçlük çekiyorum komutanım." dedi Emre bu kez.
"Ayrıca, zeka bedende değil zihindedir evlat. Bedenin bitap düştüğünde, zihninle savaşırsın." Albay'ın bakışları masada gezindi.
"Fikri olan?" dedi. Kimseden çıt çıkmadı. Herkes düşünüyordu, ihtimalleri sıralıyordu, Armina'yı anlamaya çalışıyordu.
Kimseden ses çıkmayınca General söze girdi.
"O halde, çıkabilirsiniz. İki gün, hepiniz izinlisiniz. Dinlenin çocuklar. Ama unutmayın, şifreyi çözmediğimiz her gün onlarla aramıza giren mesafeyi artırıyor. Bu yüzden, bu iki günde şifreyi ve burada konuşulanları düşünmeyi de ihmal etmeyin. Bakın, tekrar söylüyorum ki erkenden gelmeyin. Yarın ve sonraki gün izinlisiniz. Şimdi, çıkabilirsiniz."
ALT KISIM ÇOK ÖNEMLİ, LÜTEN OKUYUN!!!
⚔️
Merhabalar!
Yine ben, yine ben, yine ben!
Armina'nın videosu gerçekten kitabın kilit noktalarından bir tanesi, ve şunu söylemeliyim ki aylardır bu bölümleri yazmak için can atıyorum.
Videonjn bir kısmı çözüldü, fakat bir kısmı hala çözülmeyi bekliyor. Burada da siz devreye giriyorsunuz, sizce Armina başka nelerden bahsediyor?
Video kaydının tamamına 62. bölümden ulaşabilirsiniz.
Çok özür dileyerek söylüyorum ama yeterince etkileşim almadığım sürece yeni bölüm gelmeyecek. Ben emek emek yazıyorum, biliyorum heyecanla okuyorsunuz ama bende sizin yorumlarınız, düşüncelerinizi ve teorilerinizi merak ediyorum.
Bu yüzden, ne kadar çok yorum o kadar sık bölüm! Siz okur olarak kitabı okuyorsunuz, seviyorsunuz sürekli bölüm bekliyorsunuz -bu beni inanılmaz derecede mutlu ediyor- ama ben yazar olarak arka planda fazlasıyla çalışıyorum. Ve sizin düşüncelerinizi de çook merak ediyorum.
Beni anladığınızı umuyorum canlarım, ve sizleri çok seviyorum!
Bir sonraki bölüme kadar, sağlıcakla kalın!
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
99.74k Okunma |
8.81k Oy |
0 Takip |
77 Bölümlü Kitap |