75. Bölüm

61. Bölüm: Ragnar

Estrella
birbakipcikiyorumm

⭐️Bölümümüzü yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayınız⭐️

 

.

.

.

 

⚔️

 

Şimdiki zaman

Yazarın anlatımıyla,

 

Her şeye rağmen, beş kardeş bir aradaydı. Babaları vefat edili çok olmuştu, yıllar geçmişti. Ama beş kardeş hep birlikteydi. Her zaman olduğu gibi, evlerinin salonundaki masada oturuyorlardı. Ahmet söze girdi.

 

"Abi, hapisten çıktığını biliyorlar. Onlardan korktuğunu göstermeye ve safa yatmaya devam edecek misin?" dediğinde Begah güldü.

 

"O kadar salaklar ki, benim Ecel timinden korkan, İCO'ya destek veren biri olduğumu düşünüyorlar."

 

"Amacımız buydu zaten." dedi kadın.

 

"Aynen öyle," dedi bu kez Semih. Bekir'in kaşları çatıldı.

 

"Hayaleti ne yapacağız?"

 

"O mu? Şu anlık odağımız Ecel de. Yüzünü bile görmediğimiz bir asker çok da önemli değil." diyerek Bekir'in sorusunu cevapladı Ahmet.

 

"Öyle demeyin, timine fazlasıyla bağlıymış. Çıktığı gibi intikam almak isteyecektir." dedi kadın.

 

"O zaman çıkmamasını sağlarız. Nasıl içeriye soktuysak, aynı o şekilde içerde kalmasını sağlarız. Onu boş verin, daha önemli konularımız var." Semih'in sözlerini hepsi başıyla onayladı.

 

"Taşkıran öldü." dedi kadın duygusuz bir sesle. Ve devam etti.

 

"O bir maşaydı, avucumuzun içindeki bir maşa. Asıl düşmanlarının o olduğunu zannediyorlar ama asıl düşman biziz. Bunu anlayamıyorlar."

 

"Haklısın, kardeşim. Ama yine onu da büyük bir düşman sanmalarını sağlaylanda biziz." Bekir'in sözleriyle kadın güldü.

 

"Lidya ve Servet. Onlarla bir an önce konuşmalıyız. Neredeler?" dedi Ahmet.

 

"Ankaradalar. O çağırmış." dedi kadın. Masadaki dört adamında kaşları şaşkınlıkla havalandı.

 

"O mu?" dedi Semih. Kadın başıyla onayladı. Sonra boş verin dercesine elini salladı. Kadın yaş almıştı ama hala çok güzeldi. Abileriyle aralarındaki yaş farkı az olsada, onlardan daha genç görünüyordu.

 

"Ecel, geri dönmüş." dedi bu kez Bekir.

 

"Belliydi zaten, Ecel bir türlü bitmiyor. Bir türlü kaybetmiyor. Kaybetmek nedir bilmiyorlar." Begah'ın sözlerine güldü kadın.

 

"Öğrenecekler, biz öğreteceğiz."

 

"Taşkıran'dan bu kadar korkup, Karanları bu kadar hafife almaları onlara pahalıya patlayacak."

 

"Günün sonunda, biz kazanacağız." dedi Ahmet.

 

"İCO daima kazanır. Herkes ona boyun eğmek zorundadır." dedi Semih de kendinden emin bir sesle. İCO'ya itaat şarttı. Günün sonunda, herkes ona ait olacaktı. İCO'nun gücünün ve büyüklüğünün kimse farkında değildi.

 

İCO beş katmandan oluşuyordu.

 

1. katmanda, ayakçılar vardı. Başka bir deyişle, askerler. Türk rütbe sistemine göre 'er' diyebilecekleri ayakçılar vardı.

 

2. katmanda, para ve adam desteği sağlayanlar vardı. İş adamları, İş kadınları, zenginler, bakanlar ve dahası. Tabii, bölge lideri, kategori lideri olanlarıda vardı ve onlar dördüncü katmanda yer alıyordu ama çoğunluk buradaydı.

 

3. katmanda, bilim insanları, doktorlar, yazılım mühendisleri bulunurdu. İCO'nun insan üstü teknolojilerinin çalışmalarını yürüten Dünyaca ünlü isimler de dahil olmak üzere İCO daki teknolojiyi üreten ve geliştiren herkes üçüncü katmanda yer alırdı. Bazıları Bölge veya Kategori lideri olduğunda dördüncü katmana geçmişti ama çoğunluk üçüncü katmandaydı.

 

4. katmanda, Birlikler, Kategoriler ve Bölgeler bulunurdu. Kategori liderleri, Birlik liderleri, Bölge liderleri, eğitimciler, ülkelere sızdırılmış düşük ve orta rütbedeki ajanlar kısacası İCO'nun asıl savaşçıları bu katmandaydı.

 

5. katmanda ise, kurucu aileler, yöneticiler ve en yüksek rütbeli ajanlar vardı. İCO'nun en başı, en üstleri bu katmanda yer alırdı. İCO'nun beş kurucu ailesi vardı.

 

Rus, Petrova ailesi.

 

Kanadalı, Roy ailesi.

 

İsviçreli, Miller ailesi.

 

İspanyol, López ailesi.

 

Ve son olarak; Türk, Karanlar.

 

5. katmanın bir de lideri vardı, o tüm İCO'nun yegane yöneticiydi.

 

Ragnar.

 

Adı, kimliği, kökeni, ailesi hiç bir şeyi bilinmeyen, İCO lideri.

 

Neden Lidya ve Servet'i çağırmıştı?

 

Şimdiki zaman

Mardin Tugay'ı

Yazar'ın anlatımıyla,

 

"Hoş geldiniz, çocuklar." dedi Tuğgeneral Kemal. İmha Timi, Albay Kırşan ve Albay Bozkurt aynı anda "Sağ ol!" dedikten sonra General oturmalarını işaret etti. General masanın en başına oturduktan sonra Albay Kırşan'a başla dercesine baktığında Albay ayağa kalktı.

 

"İCO, yıllardır varlığını sürdüren ve bizim ne olduğunu dahi bilmediğimiz, varlığından bile kesin olarak haberimizin olmadığı bir örgüt. Geçtiğimiz aylarda gelen istihbaratlarla varlığı ispatlandı. Ama ne kadar büyük bir kuruluş, nasıl bir sistem hiç bir bilgimiz yoktu. Ta ki MİT'in son operasyonuna kadar." Derin bir nefes alarak arkadaki askere eliyle işaret verdiğinde asker büyük ekrana görüntüleri yansıttı. Odadaki herkesin bakışları ekrana döndü.

 

Bir adam duruyordu kameranın tam karşısında, sandalyeye bağlıydı, karnı ve kasıklarının olduğu yerlerde ise kurumuş kanlar vardı. Bir gözü bezle bağlanmıştı, bez tamamen kan olmuştu. Boncuk boncuk terliyor, arada kısık sesle inliyordu. Bir de ayakta, tam yanında siyah maskeli biri vardı. İkiside konuşmuyordu. En sonunda ayaktaki adam sıkılmış olacakki söze girdi.

 

"Bekliyorum." bir kaç saniye bekledi. Cevap alamayınca tekrardan konuştu.

 

"Ölüm birliğinin kuruluş amacı." İmha timi videoyu ilk kez izlediği için şaşırmıştı. Ölüm Birliği de neyin nesiydi?

 

Albaylar ve General videoyu daha önce defalarca kez izledikleri için artık ezberlemişlerdi.

 

Bağlı adam yine konuşmayınca ajan konuştu.

 

"717 sana ağrı kesici vermeyi kesmemi, zehrin dozunu arttırmamı ve kalan gözünü de senden almamı ister misin? Sadece gözünle kalmam. Sıra sıra tüm uzuvlarını hiç usanmadan, sıkılmadan senden alırım. Ve seni öldürmeden, sen acıdan bayılacak duruma gelene kadar yaparım." sert sesi iç ürperten cinstendi. Sesi ve ses tonu, söylediklerinden daha korkutucuydu. Ses tanıdıktı, ama bir o kadarda yabancı.

 

"Anlatacağım, dedim." dedi ajanın 717 diye hitap ettiği kişi. İmha timi bağlı adama verilen numaranın anlamını ve Ölüm Birliğinin gizemini anlamaya çalışıyordu.

 

"Başla." ajan sert bir sesle konuştuğunda 717 derince yutkundu.

 

"Ölüm Birliği, İCO'nun önde gelenlerini korumak için kurulmuş bir birlik." dedi 717.

 

"Sizin gibi başka birlikler var mı?" dedi ajan kameraya bakarak.

 

717 onu "Bilmiyorum." diye yanıtladığında ajan güldü.

 

"Sizin gibi. Başka. Birlikler. Var. Mı?" dedi tane tane. 717 uzun uzun ajanın yüzüne baktı. Sonrasında yine aynı şeyi tekrarladı.

 

"Bilmiyorum." dediği anda ajanın eli cebine gitti ve bir bıçak çıkarttı. 717'ye doğru eğildiğinde 717 telaşla konuştu.

 

"İCO, başlı başına birliklerden oluşuyor. Birlikler, Kategoriler ve Bölgelerden. Her birliğin, her Kategorinin ve her Bölgenin bir sorumlusu var." Ajan gülümsedi. Sonra 717'ye dönerek konuştu.

 

"Devam et." bakışları tekrardan kameraya döndü. Ara ara 717'ye, ara ara kameraya bakıyordu.

 

"Ben diğer birlikleri, kategorileri bilmem, kaç tane birlik var? Kaç tane kategori var? Hiç bir fikrim yok." derin bir nefes aldı. Canının fazlasıyla yandığı belliydi.

 

Herkes pür dikkat ekrana bakmaya devam ettiği sırada 717 tekrardan söze girdi.

 

"Ama biz Azrail kategorisindeyiz. Bu kategoride İCO'nun en güçlü birlikleri olur." ajan onu başıyla onayladı.

 

"Ölüm Birliğinin sorumlusu kim?" diye sordu bu kez.

 

"Her sene yeni bir Ölüm Birliği kuruluyor. Bu, bu diğer birlikler için de geçerli mi bilmiyorum ama," bir anda öksürmeye başladığı için cümlesi yarım kaldı. Bir kaç saniye öksürdükten sonra öksürüpü kesildi. Tam o anda ajanla göz göze gelince yutkundu ve devam etti.

 

"Bizim için bu böyle. Her Ölüm Birliğinin bir sorumlusu var. Bizim ki..." duraksadı 717. Devam etmek istemiyor gibiydi. "Devam et, Kadir." dedi bu kez ajan. İmha timi ajanın kullandığı ismi duyunca şaşırmıştı. Bu adam ciddi ciddi Türk müydü? Oysaki aksanı yabancı gibiydi.

 

"753. Ona 753 derler. Kimdir, kimlerdendir bilmiyorum." dedi 717. Anlaşılan o ki, herkesi numaraladırıyorlardı.

 

"Bildiğin her şeyi anlat, benden onay bekleme." dedi ajan sert bir sesle. 717 iç çekti ve devam etti.

 

"Azrail kategorisinin sorumlusu, Valeria." dedi. Bir kaç saniye bekledikten sonra devam etti.

 

"İspanyol bir kadın, sadece bu kadarını biliyorum. Başka bildiğim bir şey yok, ben emir adamıyım." 717'nin sözleri bittiğinde güldü ajan. Yavaş asımlarla ona yaklaştı.

 

"Bunların hepsini zaten biliyordum, 717. Verdiğin bilgiler inanki beni hiç tatmin etmedi. Bu yüzden," 717'nin kulağına doğru eğildi.

 

"Kaldığımız yerden devam edebiliriz." fısıldasa bile çok net bir şekilde duyulmuştu sesi. Ajan'ın eli seruma doğru gittiğinde 717 telaşla konuştu.

 

"Dur! Dur! Tamam, bir şey daha biliyorum. Bunu bilmediğine eminim." dedi nefes nefese. Ajan'ın bakışları kameraya düştü.

 

"Dinliyorum." dedi ve dikleşti.

 

"Her bölgenin bir sorumlusu var. 7. Bölge -yani Türkiye'nin sorumlusu- Teka öldü." odadakilerin yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. Acılı ama aynı zamanda gurur dolu bir tebessümdü bu. Bazılarının gözleri doldu, bazılarıysa sadece gülümsedi. Ama kalplerindeki acı, hala yerindeydi.

 

"Onu, benim askerim öldürdü." dedi sert bir sesle. 717'nin bakışları hızla ajanın yüzüne çıktı.

 

"Sen Türk askeri misin?" dedi.

 

"MİT." diye yanıtladı ajan kısaca. 717 uzun uzun ajanın yüzüne baktı. Sonra devam etti.

 

"Onun yerine geçecek Bölge Sorumlusu seçildi. Miroslaw. Kim, bilmiyorum. Adını bile 753 telefonda konuşurken duydum. Daha önce hiç duymamıştım. Gerçi biz, yalnızca bizden bir üst rütbeyi biliriz." dediğinde harekat odasında hala sessizlik hakimdi. Generalin bakışları İmha timinde gezindi. Hepsi oldukça şaşkın görünüyordu. General onlara baktığı sırada Albaylar ve İmha dikkatle video kaydını izlemeye devam ediyordu.

 

"Ama hala beni tatmin etmedin..." diye mırıldandı ajan. General'in bakışları tekrardan videoya döndü.

 

"Tanrı şahidim olsun ki başka bir şey bilmiyorum. Gerçekten, bilmiyorum. Bildiğim her şeyi anlattım ben başk," ajanın silahından çıkan mermi anlının ortasından girerek beynini parçaladığında 717 susmak zorunda kaldı. Saniyeler içinde kafası geriye doğru sertçe düştü ve kafasının düşüşünün sertliğinden dolayı sandalyede yere devrildi. Ajansa yavaş adımlarla kameraya yaklaştı. Ve kayıt bitti.

 

Albay Kırşan bir kaç saniye bekledikten sonra konuşmaya devam etti.

 

"Sorgu sırasında öğrenilen diğer bilgiler ve izlediğimiz kayıttaki konuşmalar önlerinizdeki dosyalarda mevcut. Toplantıdan sonra hepinizin incelemesini istiyorum." İmha onu başıyla onayladıktan sonra o da konumaya devam etti.

 

"İmha Timi, Yüzbaşı Çetin'in timi olmadan yalnızca Ecel ve Alacayla devam edecek şu anlık. Yüzbaşı Çetin ve timi bir kaç haftadır başka bir operasyon üzerinde yoğunlaşıyor çünkü. Siz ise artık MİT'le beraber yürüteceksiniz operasyonları. Sorgudaki adam, yani Khatar ve bir MİT timi İmha'ya eklenecek. Ama henüz kesin değil. Şu anlık hedefimiz," bakışları General'e döndü. Sonra Albay Bozkurt'a, sonra da İmha timin üzerinde tek tek gezindi bakışları.

 

"Tim komutanınızı bulmak. Ölüsünü veya dirisini." dedi. Kararlıydı.

 

"Operasyon an itibariyle başlıyor. Operasyon adı, Kızıl Gölge." odadaki herkes kararlıydı. Armina'yı bulacaklardı.

 

"Şimdi çıkabilirsiniz, toplantıya yarın devam edeceğiz." General'in komutuyla herkes masadaki dosyalarını alarak odadan çıktı.

 

Hepsinin akıllarında aynı şey vardı.

 

Armina'nın yaşıyor olabilme ihtimali.

 

⚔️

 

Merhabalar!

 

Nasılsınız, iyisinizdir inşallah!

 

Bomba gibi bei bölümle geldim, İCO'nun detaylarını yavaş yavaş öğrenmeye başlıyoruz bizde onlarla birlikte.

 

Siz de bölüm ve kitap hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın!

 

Ne kadar çok yorum ve oy, o kadar hızlı bölüm!!

 

hehehe😇

 

Bir sonraki bölüme kadar, sağlıcakla kalın!

Bölüm : 28.04.2025 20:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Estrella / SANGRE ROJA / 61. Bölüm: Ragnar
Estrella
SANGRE ROJA

99.74k Okunma

8.81k Oy

0 Takip
77
Bölümlü Kitap
GİRİŞ1. Bölüm: Sangre Roja2. Bölüm: Operasyon3.Bölüm: Hastane4.Bölüm: Geçmişin Acılı İzleri5. Bölüm: Verilen İlk Şans6. Bölüm: Begah Karan7. Bölüm: Evin Prensesi8. Bölüm: Kardeş9. Bölüm: Doğum Günü10. Bölüm: İkizim11. Bölüm: Havaalanı📢DUYURU📢12. Bölüm: Bağ13. Bölüm: Mavili14. Bölüm: Yoldan Geçen Biri15. Bölüm: AlyaKarakter Tanıtımı-116. Bölüm: İçtima17. Bölüm: Yalancı18. Bölüm: İnternational Capture Organization19. Bölüm: Anne20. Bölüm: Bilinmeyen Zamanlar21. Bölüm: Sus22. Bölüm: Aile YemeğiD.T.’den Sevgilerle23. Bölüm: Bomba24. Bölüm: Baba25. Bölüm: Arslanlar26. Bölüm: Üsteğmen Kırşan27. Bölüm: Kod Adı, Kızıl GölgeKİTAP KAPAĞI28. Bölüm: İmha Timi29. Bölüm: Baskın30. Bölümden Alıntı30. Bölüm: Operasyon Adı, Yok Et31. Bölüm: Esir32. Bölüm: Ölümün İntikamı33. Bölüm: Patlama34. Bölüm: Acının Gözyaşı35. Bölüm: Nabız36. Bölüm: Yüzbaşı37. Bölüm: Küçük Kız38. Bölüm: Karanlar39. Bölüm: Mavilim40. Bölüm: Küçüklüğümün Sözleri41. Bölüm: İs Kokusu📢42. Bölüm: Miraç43. Bölümden Alıntı43. Bölüm: Khatar44. Bölüm/Part144. Bölüm/Part245. Bölüm: Sarı Elbise46. Bölüm: Mesaj47. Bölümden Alıntı47. Bölüm: Acı48. Bölüm: Yemek49. Bölüm: Kurabiye50. Bölüm: Şüphe51. Bölüm: İsteme52. Bölüm: Geri Dönüş53. Bölüm: Pusu54. Bölüm: İntikam (1. Kitap Finali)MUTLAKA OKUYUN55. Bölüm: Al Bayrak56. Bölüm: Ölüm Birliği57. Bölüm: Birlikler, Kategoriler, Bölgeler58. Bölüm: Kırk Dokuz Gün59. Bölüm: Kurtuluş60. Bölüm: Kırşan61. Bölüm: Ragnar62. Bölüm: Video63. Bölüm: Bilinç Hattı64. Bölüm: Ejder Timi65. Bölüm: 14. Yaş ve 52 Gün66. Bölüm: Plaka
Hikayeyi Paylaş
Loading...