Selamlarım!!
Uzun bir aradan sonra ben geldimm.
Sizi daha fazla tutmadan bölüme geçelimm.
Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak. Ve butun umudum da kendimde.
~Montaigne
BENİM KÜÇÜK AMA MUTLU DÜNYAM.
.
"Amca o odaya değil! Mutfağa gidecek!"
Çok yoruldum.
Bittim.
Mecalim kalmadı.
Şu an ne mi oluyordu? Kendi evime taşınıyordum! Ama taşınmak düşündüğümden daha zor bir işmiş arada diyorum kendime 'Kendi evine çıkmak iyi bir karar mıydı?' Kesinlikle hayır. Berbat bir karardı lakin ben inatçı bir keçi olduğum ve tükürdüğümü yalamamak için geri dönmüyorum.
Hem Demir yapıyorsa ben de yapardım. Benim ondan eksiğim değil fazlam var bi kere!
Demir demişken taşınma süreci boyunca çok kez eve gelmiştim. Ama Demir Bey hazretleri bir kez dahi kapısını açıp bana selam verme zahmetinde bulunmamıştı.
Belki şu an günahına giriyorum sonuçta o bir asker ve görevde olabilir. Taşınma sürecime kadar 2 ay geçmişti ama.
Demir konusunu bir kenara bırakıp Kandemir Konağı'nda yaşanan olaylara gelirsek bu süreç boyunca Mehmet bey benden özür dilemişti peki kabul ettim mi? Bu konuda net bir cevap veremedim. Sonuçta kim olsa çocuğunun bir anda evden gidiyorum demesine kızabilirdi.
Mehmet Bey onların Hastanesinde stajıma devam etmem konusunda beni ikna etmişti. Aynı şartlar altında ve herkesle eşit olacak şartta tabii. Bu durumun en iyi yanı başlamam için bir süre daha izin vermiş olmaları oldu.
Otele olan borcumun bir 40.000 liralık kısmı da kara gün paramdan gitmek zorunda kalmıştı.
Abi tayfasının bu olsya olan tepkilerine gelirsek abiler de bu duruma sert çıkmıştı. Hakan'ın bir yorumu olmamıştı. Şüphesiz evde gittiğime en çok üzülen küçük Kandemir olmuştu. Onunla kimin oyun oynayacağını sormuş ve saatlerce ağlamıştı. İstediği zaman yanıma gelebileceğini ve benim de onların yanına gideceğimi duyunca gözyaşları zorla dinmişti.
Fark etmediğimi düşünse de Meriç'in gözünün yaşlı olduğunu görmüştüm.
Şimdiye dönecek olursak L koltuk takımının salondaki yerini belirlemeye çalışıyordum.
"Amcam biraz daha sağa kaydırıp bırakabilirsiniz."
Arkamı döndüğümde son kolinin içeri girmek üzere olduğunu gördüm ve koliyi alıp mutfağa koydum.
"Hanım kızım, tüm eşyaları getirdik. Bir sorun olursa bize ulaşırsın."
"Sağolun amcam bir dakika bekler misiniz?" Dedim.
Amcanın başını sallamasıyla hemen çantamdan ücreti çıkardım ve amcaya uzattım.
Başını sallayıp uzaklaştılar.
Kapıyı kapatıp L koltuğa oturdum. Yorucu bir süreç olmuştu ve daha bitmemişti bu süreç. Eşyalarımın yerleştirilmesi vardı. Taşınma işleri derken saat 8'e geliyordu ve hava kararmıştı bile.
Yapılacak işler aklıma geldikçe kafamda büyüyordu. Bir yerden başlamalıydım.
Öncelikle odama gidip üstüme rahat bir eşofman ve tişört giydim.
Mutfağın düzenlenmesi bu durumda en önemli olan işti.
Mutfak kolileri teker teker açmaya ve yerlerine dizmeye başladım.
Eşyaların çoğunu Kandemirler karşılamıştı. Ne kadar gerek yok desem de gerek vardı yoksa taşınamazdım. Her biri bir ev hediyesi diyerek bir odayı dizmişlerdi.
Otellerine olan borcumu en kısa sürede kapattıktan sonra bu borçlarımı da kapatacaktım.
Tabakları yerleştirirken beklenmedik bir şekilde kapı çaldı.
İlk başta kapının çalmasını idrak edemedim ama sonra aklıma o geldi.
Ya Demir geldiyse...
Elimdeki tabakları bir köşeye bırakıp hemen kapıya gittim.
Kapıyı açtığımda beklediğim yüzün aksine Narin Hanımı gördüm.
"Narin Hanım?"
Her zamanki o sevecen yüzüyle
"Merhaba kızım... be içeri davet etmeyecek misin?" Dedi.
Aceleyle kenara çekilip
"Buyrun Narin Hanım." Dedim.
"Başkasını mı bekliyordun?"
"Hayır kimseyi beklemiyordum." Dedim.
Elinde tuttuğunu yeni fark ettiğim poşeti bana uzattı.
"Bunlar nedir Narin Hanım?"
"Birkaç atıştırmalık börek, kek."
Elimi salona doğru uzatıp
"Buyrun siz geçin ben şunu bırakıp geliyorum." Dedim.
Elindekini mutfağa bırakıp Narin Hanıma döndüğümde merakla etrafa baktığını gördüm.
Yanına gittim ve nasıl olduğunu sordum.
"İyiyim kızım. Sen nasılsın?"
"İyiyim ben de teşekkür ederim. Evdekiler nasıl?"
"Onlarda iyiler çok selamları var... Sana yeni kavuşmuşken gitmen yüreğimi parçalıyor kızım."
Buruk bir tebessümle gülümsedim.
"Sizden ayrılmıyorum ki sadece kendi evimdeyim. Uzun bir süredir benim buna ihtiyacım vardı."
Oysa insan hiç gelmediğinden nasıl gidebilirdi ki. Ben size hiç gelmedim Narin Hanım. Sizi tanımadan nasıl güvenirdim ki? Tüm sevdiklerim benden gitmişken ben size nasıl gelirdim?
"Biliyorum. Ana yüreği işte çok klasik olacak ama anne olunca anlarsın."
Söylediklerinden sonra bana gülümsedi. Ben de ona gülümsedim.
"Eşyaları yerleştirmeye başlamış mıydın?"
Mutfağı işaret ederek
"Bir şeyler yapmaya çalışıyordum." Dedim.
Ayaga kalkarak
"Hadi devam edelim o zaman." Dedi.
"Siz zahmet etmeseydiniz."
"Olur mu öyle şey! Ne zahmeti."
Gülümseyerek peki dedim ve mutfağa geçtik.
Bir süre sonra kapı çaldı. Konuşmaya o kadar çok dalmıştık ki kapının çaldığını 3. seferde fark etmiştik.
Kapıyı açtığımda karşımda Miran, Adar, Burak, Meriç ve Alp vardı.
Alp koşarak bana sarıldı ve ben de ona karşılık verdim.
"Hoş geldiniz geleceğinizi söylememiştiniz." Dedim.
"Söylesek sürpriz olmazdı." Dedi Miran ve içeri girdi.
"Selam fıstık." Dedi Adar ve yanağımdan makas aldı.
Diğerleri de aynı şekilde içeri geçti.
Kapıyı kapatıp Alp ile beraber onların yanlarına geçtik.
"Çocuklar Hoş geldiniz." Dedi Narin Hanım.
Herkes ona karşılık verdi.
"Hangi rüzgar attı sizi buraya?" Diye sordum.
"Yardıma geldik." Dedi Burak.
"Oturmayın o zaman yardım edin mutfakta yapılacak çok iş var." Dedim.
"En azından kahvelerimizi içseydik." Doye isyan etti Burak.
"Yorgunluk kahvesi içeriz Burkim hadi gel." Dedim.
Hep beraber mutfağa geçmeden önce Narin Hanım
"Burayı hep beraber yapmayalım zaten çok bir şey yok kalabalık olmasın bir kısmınız salonu halletsin." Dedi.
"Tamam o zaman ben, Burak, Alp ve Meriç ile salonu hallediyoruz." Dedim.
"Aşk olsun biz ikimizi istemiyorsun demek Ada Hanım." Dedi Miran dalgayla karışık.
"Salonumu mahvetmenizi istemiyorum."
"O zaman mutfağı mahvederim."
Bu duruma minik bir kahkaha attım.
Miran, Adar ve Narin Hanımı mutfağa uğurlarken biz de salondaki kutuları açmaya başladık.
Meriç kolileri acıyor ben ve Burak da yerleştiriyorduk.
Alp ise Meriç'in açtığı kolilerde oyuncak aramakla meşguldü.
Bir süre sonra kendine göre bir oyuncak bulamamış olacak ki mutfağa gitti.
"Meriç?" Dedim.
"Efendim?"
"Okul nasıl gidiyor?"
"Aynı." Dedi.
Burak bir andan gür bir kahkaha atmaya başladı.
"Noldu? Neye gülüyorsun camış gibi?" Diye merakla sordum.
Burkim elindeki eşyaları bırakarak koltuğa oturdu.
"Geçen amcamı okula çağırdılar..." diye söze başlamıştı ki Meriç onu susturmaya çalıştı.
Bu durum beni daha da meraklandırmaya başlamıştı.
"Okuldan kaçmaya çalışmışlar başarmışlar da 3 arkadas köpek kovalamış amcam söylene söylene bahsediyordu." Dedi.
Ben de kahkaha atmaya başladım.
Meriç'in suratı renkten renge girmeye başlamıştı.
"Ada!" Diye sitem etti.
"Tamam gülmüyorum." diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
Bizim gülüş seslerimizi duyan mutfaktakiler bizim yanımıza gelmişlerdi.
"Noluyor çocuklar?" Diye merakla sordu Narin Hanım.
"Meriç'i köpek kovalamasını anlatıyordum." Dedi Burkim.
Diğerleri gülmemek için kendini zor tutuyordu. Meriç artık mosmor olmuştu.
Burkim bir anda bana dönüp
"Sen hiç gülme Ada Hanım." Dedi.
"Niye?"
"Korku evinde yaşananları biliyoruz."
Bir anda suratım düştü. Hayır anlamında kafamı iki yana sallamaya başladım.
"Noldu orda?" Diye merakla sordu Adar.
Adar sen de mi? Gerçekten mi?
"Biz bi kere lisede okuldan kaçıp korku evine gittik. Yaşanmayan şey kalmadı orada ama en önemlisi aynalı odada zebaniden kaçarken aynayı yol sandı aynaya çarptı. O korkuyla yola devam ettik işte. Çıkışta bi baktım kızın burnu mosmor çok komikti o an. Bide Ada kalkamayınca artık zebani kaldırdı Ada'yı.(bu olay gerçek bir hikayeden esinlenilmiştir.)"
Suratım kıpkırmızı olmuştu. Bunun hesabını daha sonra Burak'a soracaktım.
İlerleyen zamanlarda dışarıdan pizza sipariş ettik o sırada bize Bora, Murat ve Mehmet bey de katılmıştı.
Evde düzenlenmesi gereken çoğu şey düzenlenmişti. O günü unutsbilecegimi sanmıyorum. O gün kandemirlerle gerçek bir aile olduğumuzu hissettiğim gündü.
✨️✨️
Her zamanki gibi gözüme vuran bir güneşle gözlerimi araladim.
Bugün benim son izinli günümdü. Yarın hastanede ilk iş günüme başlayacaktım.
Bir süre yatakta oyalandıktan sonra yerimden kalktım.
Saate baktığımda çoktan 3 olduğunu gördüm. Dün evi toparlamak için çok geç bir saatte uyumuştum. Kandemirler gittikten sonra her şeyi bitirmiştim.
Su içmek için mutfağa girdiğimde evde su kalmadığını gördüm. Dolabi açtığımda bomboş ve geleceğimden daha temiz bir dolapla karşılaştım.
Söylene söylene üstümü giyindim. Her şeyimi aldığımdan emin olduktan sonra ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım.
Kapıyı kilitleyip arkamı döndüğümde onu gördüm.
Demir her zamanki gibi tüm heyetiyle karşımdaydı. Ama bir sorun vardı. Kolundan aşağı kan damlaları dökülüyordu.
Ve Sonn..
Bölüm nasıldı??
Ada?
Demir'in yaralanması??
Artık karakterleri tanıdık şimdi yavaş yavaş olaylar başlıyorrrr.
Uzun bir aradan sonra beraberizzz
Beni bekleyen herkese çok teşekkür ederim.
Sanırım şu an bir açıklama yapmam gerek.
Kısaca depresyondaydım. Sanırım benim için bir geçiş dönemiydi. Sizi bekelttigim için özür dilerimmm.
Hepinizi çooooook seviyorummm💗💗💗
Lütfen Yorumlarinizi ve oylsrini benden esirgemeyinnn
Seviliyorsunuzzz
ÖPÜLDÜNÜZZZ
🥰🥰😘😘😘😘
Okur Yorumları | Yorum Ekle |