15. Bölüm

12.BöLüM

Bilinmeyen Okur
bilinmeyennokur

 

 

Selamm!!

 

Nasılsınız?? Umarım hepiniz çok iyisinizdir.

 

Yeni bölümle ben geldimm!!

 

Fazla uzatmadan yeni bölüme geçelimmm.

 

Beğenip yorum yapmayı unutmayınnn

 

 

 

 

 

Her karanlık, kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır.

 

 

 

 

~Dante ALIGHIERI

 

 

 

BU BİR SON DEĞİLDİ AKSİNE BAŞLANGIÇTI

 

 

.

 

 

"Ada..."

 

"Demir..."

 

Birbirimize biraz daha yaklaştık. Aramızda bir çekim vardı. Adlandıramadığım. Kalbimiz diyordu yaklaşın birbirinize, görmüyor musunuz yılların hasretini...

 

"Ne işin var burda?" Dedi Demir.

 

Arkamdaki kapıyı göstererek

 

"Yeni evim." Dedim.

 

Başını sallayarak beni onayladı.

 

"Ben... O gün beni kurtardığın için teşekkür ederim." Dedim.

 

"Bir şey değil. Görevimiz." Dedi.

 

Başımı sallayarak onu onayladım.

 

"Ben gideyim artık." Dedim ve merdivenlere yöneldim.

 

"Ada."

 

Bana seslenişiyle birlikte ona doğru döndüm.

 

"Evet?"

 

"Seni ben bırakayım." Dedi.

 

Başımı iki yana sallayarak

 

"Hayır. Gerek yok." Dedim.

 

"Israr ediyorum."

 

"Hayır gerek yok."

 

Başını dertli bir şekilde iki yana sallayıp

 

"Eskiden de bu kadar inattın. Yürü beraber gidiyoruz." Dedi.

 

Kaşlarımı çatıp

 

"Hey! Bana emir verme." Dedim.

 

Başını yukarı kaldırdı ve sonra eliyle öne doğru göstererek

 

"Lütfen merdivenlerden inip arabama teşrif eder misiniz Ada Hanım?" Dedi.

 

Zafer mutluluğuyla

 

"Tabii Demir." Dedim.

 

Ondan önde merdivenlerden inerken arkadan söyleniyordu.

 

"Yıllar geçti. Yıllar. Bir insan bu kadar mı değişmez."

 

Bir anda merdivende durdum.

 

"Noldu niye durdun?" Diye meraklı bir sesle sordu.

 

Ona doğru dönüp

 

"Gerçekten haklısın yıllar geçti ama sen de hic değişmemişsin. Hâlâ söyleniyorsun." Dedim.

 

Başını yukarı kaldırıp sabır çekti.

 

"Hadi Ada hadi. Dön önüne de gidelim artık." Dedi.

 

"Sen dedin diye değil kendi isteğimle önüme dönüyorum." Dedim.

 

Başını salladı.

 

Önüme dönüp sakin bir şekilde merdivenlerden indim.

 

Kapıya geldiğimde kapıyı açıp dışarı çıktım ve beklemeye başladım.

 

"Bu taraftan." Dedi ve lüks bir Mercedese doğru ilerledi.

 

O şoför koltuğuna doğru ilerlerken ben yan tarafta kapıyı açtım ve araca bindim.

 

Arabayı çalıştırdı.

 

"Nereye gidiyoruz?" Diye sordu.

 

"Kandemir Konağı'na."

 

Yola çıktıktan bir süre sonra dayanamayarak sordu.

 

"Kandemirler ile ne alakan var?"

 

Gülmeye başladım. Evet bir anda deli gibi gülmeye başladım.

 

"Ailemmiş." Dedim. Deli gibi gülmelerimin arasında sonunda konuşabilmiştim.

 

Arabayı bir anda sağa çekti.

 

Şaşkın gözlerle bana dönüp

 

"Ne?!" Dedi.

 

Bende ona döndüm.

 

"Duydun işte. Bebekken karıştırılmışım. Gercek ailem Kandemirlermiş."

 

"Bu..."

 

"Evet inanılması güç değil mi?" Dedim.

 

Başımı hafifçe sağa yatırıp

 

"Artık yola devam edebilir miyiz? Biraz yorucu bir gündü."

 

"Tamam." Dedi.

 

Yavaş bir şekilde yola devam ettik.

 

Bir süre sonra sessiz bir şekilde eve varmıştık.

 

Kapıyı açıp ineceğim sırada kolumu tuttu.

 

'Ada sana numaramı vereyim. Yani bir şeye ihtiyacın olursa ararsın hem artık komşuyuz." Dedi.

 

"Peki."

 

Yerim geri oturdum ve telefonumu çantamdan çıkarıp ona uzattım.

 

Bir süre sonra telefonumu geri bana uzattı.

 

"Al." Dedi.

 

Hafif bir tebessümle

 

"İyi akşamlar." Dedim.

 

Başını öne eğerek bana karşılık verdi.

 

"İyi akşamlar."

 

Arabadan inip doğruca eve ilerledim.

 

Kapıyı çaldığımda geçen seferki gibi kısa bir süre sonra açıldı.

 

Narin Hanım

 

"Kızım." Diyerek bana sarıldı. Aynı şekilde karşılık verdim.

 

Ayakkabılarımı çıkarıp salona doğru adımladım.

 

"Hoş geldin Kızım." Dedi Mehmet bey.

 

"Hoş bulduk."

 

Diğerleri de aynı şekilde Hoş geldin Dedi ve onlara cevap verdim.

 

Miran'ın yanını boş bulunca hemen yanına oturdum.

 

"Neredeydin bugün?" Diye alayla karışık bir şekilde sordu.

 

Dürüst bir şekilde cevap verdim.

 

"Ev bakıyordum." Dedim.

 

Otelinize olan 300.000 liralık borcumu kapatmakla uğraşıyordum demedim tabii ki.

 

"Ne?!" Toplu bir şekilde herkes bu tepkiyi vermişti.

 

"Ne evi?" Bu tepki Adar'dandı.

 

"Kendime yeni bir ev bakıyorum."

 

"Orasını anladık ama neden?" Dedi Bora.

 

"Hastaneye yakın bir yer bulmam lazım. Bazen acil vakalar olabiliyor. Burası hastaneye çok uzak." Dedim.

 

"Hastane?" Diye sordu Mehmet Bey.

 

Narin Hanım eşinin yanında oturuyordu. Endişeyle bana bakıyordu.

 

"Ben doktorum. Çalışmam gerek. Stajımı bitirmeliyim." Dedim.

 

"Tamam kızım. Yap stajını, çalışta ama bunu bize de soyleyebilirdin." Dedi Mehmet bey. Yavaş yavaş kaşları çatılmaya başlamıştı.

 

"Bizim bir hastanemiz var. Gel çalış orada sana çalışma diyen yok." Dedi.

 

"Ben zaten devlet hastanesine kaydımı aldırdım. Yakın bir sürede de çalışmaya başlayacağım." Dedim.

 

Mehmet bey sesini yükselterek

 

"Bize haber vermek hiç mi aklımdan geçmedi?!" Dedi.

 

Narin Hanım eşinin koluna dokunarak

 

"Mehmet sakin ol." Dedi.

 

"Ne sakin olması! Alışmaya çalışıyor dedik tamam dedik alttan aldık ama başımıza çıkacak!" Diye bağırdı.

 

"Sakin olabilirsiniz Mehmet bey zaten gidiyorum." Dedim.

 

Bana çatık kaşlarla bakmakla yetindi.

 

"Ada gitme. Nereye gidiyorsun?" Dedi Murat.

 

"Henüz değil önce evimi kurmam lazım." Dedim.

 

Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.

 

"Ben odama gidiyorum size afiyet olsun." Dedim.

 

"Kızım yemek yeseydin?" Dedi Narin Hanım.

 

"Ben aç değilim size afiyet olsun." Dedim. Tekrar.

 

Merdivenlerden sakince yukarı çıktım. Odamın önüne geldim ve içeri girdim.

 

Çantamı koltuğa bıraktım. Üzerime pamuklu şort ve tişört pijama takımımı giydim.

 

Yatağıma uzandım ve bugünü düşündüm.

 

Demir'e görüşürüz dememiştim çünkü ne zaman görüşürüz bilememiştim.

 

Şu an onu düşünüyordum. Acaba o da beni düşünüyor muydu?

 

 

✨️

 

 

Gözüme vuran güneşle gözlerimi açtım. Yeni bir güne başlamıştık. Umarım kazasız belasız bir gün olurdu.

 

Yatakta doğruldum ve telefonumu elime aldım.

 

Saat 10 idi. Evdekilerle muhatap olmak istemediğim için kahvaltıyı dışarıda yapmayı düşünüyordum. Belki Burkim bana eşlik ederdi.

 

"Alo. Ada Hanım bizi arar mıydı?" Dedi Burak.

 

"Alt tarafı kaç gün oldu? Gel hadi beraber kahvaltıya gidelim." Dedim.

 

"Olur. Hazırlan bir saate attığım konuma gel."

 

"Tamam."

 

"Görüşürüz."

 

"Görüşürüz." Dedik ve telefonu kapattık.

 

Uzun bir düşün ardından duştan çıkmıştım.

 

Soyunma odasına doğru ilerledim.

 

Altıma siyah bir kumaş pantolon, üstüme basic bir beyaz tişört giydim. Ayakkabi olarak beyaz ayakkabılarımı çanta olarak altın rengi zincirli siyah çantamı aldım. Gold kolyelerimi, yüzüklerimi ve saatimi takmayı unutmadım.

 

Her şeyimi aldığıma emin olarak odadan çıktım ve dış kapıya doğru ilerledim.

 

"Nereye?" Sesin geldiği yöne döndüğümde Hakan'ı gördüm.

 

"İşlerim var." Dedim ve başka bir şey demesine fırsat vermeden dışarı çıktım.

 

Her zamanki gibi biraz yürüdükten sonra bir taksi buldum. Taksiye bindim ve Burak'ın bana attığı konuma doğru yola çıktım.

 

Taksi tuttuğunda gereken ücreti ödeyip taksiden indim.

 

Kafeden içeri girdiğimde Burkimin kenarda bir masada beni beklediğini gördüm.

 

Masaya doğru ilerledigimde belli bir süre sonra beni fark etti ve ayağa kalktı.

 

"Adaa!" Diye coşkuyla bana sarıldı.

 

"Burkim!" Diyerek aynı şekilde ona karşılık verdim.

 

"Geç otur." Dedi.

 

Karşısındaki yere oturdum ve yanımıza gelen garsonla yemeklerimizi sipariş ettik.

 

"Sen de bir şeyler var. Ben anlarım. Ne oldu?" Dedi Burak.

 

Başımı dertli bir şekilde iki yana sallayarak

 

"Sorma neler oldu." Dedim.

 

"Sordum bile."

 

Derin bir nefes alarak

 

"Demir ile karşılaştık." Dedim.

 

"Ne?!" Dedi. Gözleri şaşkınlıktan irice açılmıştı.

 

"Her şeyi baştan anlatacağım." Dedim ve dün yaşadıklarımızın hepsini uzun uzun anlattım.

 

Dün Hakan ile sabah olanlardan başlayıp Mehmet bey ile olan kavgaya kadar...

 

Borç meselesinden bahsedip bahsetmemek arasında çok kalmıştım fakat en sonunda dayanamayarak anlatmıştım.

 

Borç konusunda bana yardımcı olmak için çok ısrar etmişti fakat ben kabul etmemiştim eğer bir sorun olursa kesinlikle ona geleceğim konusunda söz vermem sonucunda ısrar etmeyi bırakmıştı.

 

"Durum böyle Burkim." Dedim.

 

"Artık yeni evinde beni de ağırlarsın." Dedi.

 

Kıkırdayarak

 

"Tabii ki. Sen olmadan olur mu?" Dedim.

 

"Olmaz tabii." Dedi bay ego.

 

Bir süre havadan sudan sohbet ettikten sonra telefonum çaldı.

 

Arayan emlakçı Ayhan Bey idi. Fazla bekletmeden telefonu açtım.

 

"Buyrun Ayhan Bey."

 

"Merhaba Ada Hanım. Ben bu sabah ev sahibi ile konuştum. Evi kiralamanız için sizi ofise bekliyoruz eğer müsaitseniz." Dedi.

 

Büyük ve sesime de yansıyan bir heyecanla

 

"Evet tabii ki. Ben yirmi dakika olmadan orada olurum." Dedim.

 

"Tamam Ada Hanım bekliyoruz." Dedi ve telefonu kapattı.

 

Soru dolu gözlerle bana bakan Burak'a

 

"Emlakçı. Bugün evi kiralamam için beni ofise çağırdı." Dedim.

 

Burak da benim gibi aynı şekilde heyecanla karşıladı.

 

"E hadi kalk beraber gidiyoruz." Dedi.

 

Başım sevinçle sallayarak onu onayladım. Kahvaltının ücretini ne kadar reddetsem de Burkimin ödemesiyle yola çıktık ve kısa bir süre sonra emlak ofisinin önündeydik.

 

İçeri girdiğimde Ayhan bey ve yanındaki ev sahibi olduğunu düşündüğüm beyefendi ayağa kalktılar. İkisiylede tokalaştıktan sonra ev sahibi Suat beyin karşısındaki koltuğa Burak ile beraber yan yana oturduk.

 

Gerekli şartlar altında anlaştıktan sonra 20.000 lira kirada anlaştık ve gerekli evrakları imzaladık.

 

"Buyrun Ada Hanım."

 

Ayhan beyin uzattığı ev anahtarını aldım.

 

Artık bu benim için yeni bir başlangıçtı. Mardin'deki hayatımın en önemli adımıydı ve en önemlisi Demir ile yeni başlangıçlar yapacağımın simgesiydi...

 

 

Ve Sonn

 

Selamm!!

 

Nasılsınız??

 

Yeni bölüm nasıldı???

 

Ada ve Demir sahnesi?

 

Ada ve Mehmet bey sahnesi?

 

Yorumlarınızı merakla bekliyorumm!!

 

Bu arada diğer kitabım "Son Gecem"e de bakmanızı çok isterim

 

Beğenip yorum yapmayı unutmayınnn

 

Seviliyorsunuzzz

 

ÖPÜLDÜNÜZZZ

 

😘😘

 

 

Bölüm : 14.01.2025 17:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...