12. Bölüm

10.BöLüM

Bilinmeyen Okur
bilinmeyennokur

 

 

 

Selam! Ben geldimm.

Nasılsınız??

Beğenip yorum yapmayı unutmayın! Fikirleriniz benim için önemli!!

 

 

 

Bense kendimi öylesine anladım ki, bıktım kendimden.

 

 

~Melih Cevdet ANDAY

 

Bir ses...

"Yapabilirsin," diyor sanki. "Biz buradayız. Yalnız değilsin."

Yalnız değilim... Bu kelime zihnimde yankılandı. Sanki bir zincir çözüldü. Nefesim bir an için düzene girdi. Hareket etmek istiyorum. Tekrar... Tekrar deneyeceğim.

O anda etrafımdaki her şey daha net hale geldi. Ailemin sesi, koşuşturma, o silah sesinden sonra oluşan karmaşa. Yavaş yavaş gerçeğe dönüdüm.

Tam cesaretimi toplayıp oradan uzaklaşacağım sırada silahlı adam kolunu boynuma doladı ve havaya doğru bir el daha ateş etti.

''Baho Ağa çık dışarı! Yoksa bu kızı sağ bırakmam!" Adam dediklerinden sonra silahı şakağıma dayamıştı.

''Kızım!" Bu Narin Hanımın feryadıydı. Bana doğru gelmeye çalışıyordu ama onu Mehmet bey tutuyordu.

''Bırak lan kızımı!" Dedi Mehmet bey.

''O iş öyle olmayacak Mehmet Ağa!"

İçimden gelen özgüvenle ya da deli cesaretiyle

''Bence derdin kiminleyse beni bırakıp onunla oturarak görüşüp anlaşabilirsiniz.'' Dedim.

Bir kahkaha atıp

''Sen buralarda yenisin galiba burada işler öyle yürümez.''Dedi.

Bir süre sonra bizi düğüne girerken karşılayan büyük ihtimalle Baho Ağa bize koşarak geldi.

''Sen kimsindir. Derhal terk edesen burayı!" Dedi Baho Ağa.

Baho Ağadan hemen sonra düğüne gelen Türk Askerleri görüş açıma girdi.

''Silahını bırak ve Türk askerlerine teslim ol!" Dedi Ela gözlü komutan.

''Raziye de gelsin. Görülecek hesabım var.'' Dedi.

Bu adamın yanından alın beni. Yüreğim bu aksiyona dayanmaz. Daha alkolün etkisinden midem yeni çıktı. Bu çalkantıyı bu sefer kaldıramaz.

Sahnenin ortasına kusarım.

Adamın çağıracağı insanlar da bitmiyor ki!

Benim içimden sessiz isyanlarım sırasında Yere bakan yürek yakan Raziye ortama giriş yaptı.

Raziye'yi ilk görüşümdü bu.

Kara kaşlı kara gözlü platin sarı saçlı 30-35 yaş arası bir kadındı.

Karşısındaki adamı görünce şok olmuştu.

Eteklerini tutarak koştur koştur bize doğru geliyordu fakat askerler yolunu kesmişti.

''Fikret! Senin ne işin var burada!" Dedi.

''Sana hesap sormaya geldim Raziye!" Dedi Fikret.

''Lo senin benim Kızımla ne işin olacaktır. Tipine tükürdügüm.''

Baho Ağa ağır konuşmuştu.

''Sen karışma Baho Ağa! Önce kendine bak ihtiyar kılıbık!"

Aslında Fikret çok sert tutmuyordu beni. Elindeki silahı da çok acemice tutuyordu. Eminimki bir öfkeyle buraya gelmişti.

Ayrıca ortam aşık atışmasına döndü.

Biri beni buradan kurtarsın!

Artık o kadar sıkılmış ve bezmiştim ki gözlerimi devirmekten kendimi alamadım.

Ela gözlü komutan bu hareketime ya sabır çekmişti buradan görebiliyordum.

Ona ne oluyordu bir kere?

''Kim bu adam Raziye!'' Diye ortama da bir adam daha girdi.

Damattı bu adam. Üzerinde damatlık vardı.

"Hiç kimse Faik sen git ben geleceğim birazdan.'' Dedi Raziye.

Aşk dörtgeninin ortasında kaldık resmen.

Kaderin oyunu iç ses. Kader.

Raziye 2 adamı birden idare etmeye çalışıyordu.

''Damat da geldiğine göre söyle Raziye! İtiraf et! Karnındaki çocuğun babası kim?"

Kafamda silah olmasına rağmen insanlar film izler gibi izliyordu.

Gerçi ben de bırakmıştım artık. Fikret'in bana bir şey yapmayacağı daha doğrusu yapamayacağı dünden belliydi.

Düğün ahalisinin hep bir ağızdan ''Aaaaaa'' nidaları döküldü.

Bizim masaya baktığımda Burak'ın bir yandan çekirdek çitleyip bir yandan bir yandan kola içtiğini gördüm.

Burak ona baktığımı hissetmiş olacak ki başını bana çevirdi.

Beni gören Burkime sen adam olmazsın şeklinde gözlerimi kısıp başımı iki yana salladım.

''Yalan! İnanmayın ona!" Diye bağırdı Raziye.

Bunu duyan Faik durur mu?

''Ne diyor bu adam Raziye?!" Diye gürledi.

''Yalan Faik ben hiç öyle şey yapar mıyım?" Dedi.

Ağzımı açtırma benim şimdi Raziye neler yapmışsın biliyoruz.

Faik'in kendi içinde bir kargaşa yaşadığı herkes tarafından net bur şekilde anlaşılıyordu.

Faik de haklı sonuçta eski kocasını Faik ile aldatmıştı.

''İnanma Faik! Eski kocasını seninle aldattı! Seni de benimle aldattı!" Dedi Fikret.

Ortalığı iyice karıştırdılar.

''Raziye ne diyor bu adam! Karnındaki çocuğun babası kim!" Diye bağırdı Faik sonunda.

Faik öyle bir bağırmıştı ki düğünden herkes ip gibi durmuştu.

''Bilmiyorum!" Diye aynı şekilde bağırdı Raziye.

Herkes şaşkın şaşkın Raziye'ye bakıyordu.

Ne demek bilmiyorum?

''Ne diyorsun sen Raziye!" Dedi Fikret.

Bir anlık öfkeyle kolu gevşemişti. Bunu gören Ela gözlü komutan bize doğru atılmıştı.

Beni belimden tutup kenara çekmişti. Timi ise Fikret'i etkisiz hale getirmişti.

Ters kelepçe bağlandığı gibi askeri araca götürüyorlardı hızlı bir şekilde.

Tabi bu duruma söylenmeyi de bırakmıyordu.

''Beni sen bu hale getirdin Raziye! Bize ihanet ettin!" Diye bağırıyordu.

Yaşadığım şoktan dolayı nerede olduğumu yeni fark ediyordum.

Ela gözlü komutanın elleri belime sarılı, benim ellerim ise onun göğsünün üstündeydi.

Başımı ona çevirdiğimde onun zaten bana baktığını gördüm.

Anladım. Sonunda anladım. O tanıdıklığı buldum.

Yüzümdeki şaşkınlık an ve an bariz bir şekilde belli oluyordu.

İstemsiz bir şekilde adı ağzımdan döküldü.

''Demir...'' Dedim.

Ellerimin altındaki göğsü kasıldı. Belimdeki elleri sanki hep oraya aitmiş gibi yerini sahiplendi.

Sonra onun o sert sesi duyuldu.

''Çillim.'' Dedi.

Oydu. Gerçekten oydu. 17 yıldır görmediğim Demir idi.

Demir kendisi olduğunu kabullendiğinde. Gözlerim sanki büyüyebilecekmiş gibi daha da büyüdü.

Bakışmamızı ve yılların hasretini bölen şey Hakan'ın Ada diye seslenmesi oldu.

Ana geri dönüp istemeyerek Demir'in kolları arasından çıktım.

''Kızım!" Diyerek Narin Hanım koşarak bana sarıldı.

Ben de kollarımı kaldırıp ona karşılık verdim.

''İyi misin?" Diye sordu Mehmet Bey.

''İyiyim Mehmet Bey.'' Dedim.

Bana buruk bir gülümseme sundu.

''Artık eve gidebilir miyiz?" Diye sordum Narin Hanımdan ayrılırken.

Narin Hanım başını sallayarak bana karşılık verdi.

Başımı Demir'e çevirdiğimde gözlerindeki bariz özlemi ve şaşkınlığı görebiliyordum.

Ona buruk bir şekilde gülümsedim. Gülümsememde hüzün ve yılların yorgunluğu vardı.

Aile üyelerinin de çantalarımızla yanımıza gelmesiyle arabaya doğru ilerledik.

Kimseyi beklemeden arka kapıyı açtım ve arabaya bindim.

Mehmet bey şoför koltuğuna, Narin Hanım yanına ve benim yanıma arkaya ise Meriç oturdu.

Diğerleri ise diğer arabadaydı.

Yolculuğumuz sessiz geçmişti.

Arabadaki herkes bana iyi miyim diye dakika başı bakmıştı.

Arabadan indiğimde eve doğru seri adımlarla ilerledim. Narin Hanım yanıma geldiğinde kapıyı açtı.

İçeri girdikten sonra

''Ben yoruldum yatacağım.'' Dedim.

''Tamam kızım. Bir şey olursa bize haber vermekten çekinme.'' Dedi. Başı sallayarak Narin Hanımı onayladım.

Yavaş adımlarla merdivenlerden odama çıktım. Kapıyı açtığımda aklımı buraya geldiğimde yaşadığım olaylar doldurdu.

Poyraz'ın bana yaptıkları...

Giyinme odasına gidip pamuklu beyaz pijamalarımı üstüme geçirdim.

Sakın bir şekilde makyajımı sildim ve saçımı taradım. Yatağıma uzanıp üstümü örttüm sonra çerçevemi elime aldım.

Bugün beni şaşırtan durum uzun zaman sonra silah çekilmesiydi. Beni şaşırtan durum buydu. Çünkü insan alıştığı bir olayı yadırgamazdı.

Bir diğer şey ise asla esir alınmam değil onu görmemdi.

Demir'i...

O gece onu düşünerek uyudum. Çocukluğumu yeniden bulmanın mutluluğuyla uyudum.

 

Demir BOZKURT'UN Anlatımıyla

 

Balkonda sigara içiyordum. Ada'yı düşünerek sigara içiyordum.

Çilli esir alındığında hayatımda uzun zamandır böyle bir korku yaşamadığımı hatırladım.

O an düğünün arkasında bir gariplik olduğunu fark etmiş ve oraya doğru gitmiştik.

Bir terörist bulmuştuk. Düğünde ağır kayıplar verilmesini isteyen elinde bomba olan bir teröristti.

Ondan dolayı o adamın düğün alanına girmesini engelleyememiştik.

Allah'a şükürler olsun ki o puşt Çillime bir şey yapmadan onu oradan kurtarmıştık.

Bugün kalbime zarardı. O elbisesi içerisinde ve o eşsiz gülümsemesi yüzünde olurken özellikle.

Beni tanımasını bir yanım çok istemişti. Beni unutmamış olmasını istemişti. Ve unutmamıştı. Biliyordum. Çillim beni unutamazdı.

Elleri uzun zaman sonra ilk defa bana temas etmişti. Üzerimde kamumflajlarım olması bile onun elinin sıcaklığını hissetmemi engelleyememişti.

Ama bililiyordum. Bu son karşılaşmamız olmayacaktı. Ada'yı bir daha kaybetmeyecektim. Onu tekrar bulacaktım.

Ve Ali'nin son dileklerini yerine getirecektim.

 

 

 

Bir bölüm daha sonuna geldik!

Bölüm nasıldı?

Demir?

Ada? 

Bu bölüm biraz kısa oldu. Bunu telafi edeceğim! Ondan dolayi bir sonraki bölüm haftaya cumaya yetişemeyebilir. 🥺

 

 

Beğenip yorum yapmayı unutmayın! Fikirleriniz benim için değerli!

 

 

Bir sonraki bölümlerde gormek istediğiniz bir şey varsa lütfen Fikirlerinizi belirtinn!

 

 

Seviliyorsunuzzz!

 

 

Öpüldünüzzz!

 

 

😘😘

 

 

 

 

Bölüm : 06.12.2024 17:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...