Kartal'ın Ağızından;
Büşra omzuma sapladığı hançeri bir anda çekti.
Çekmesiyle omzuma bir acı yayılmıştı, ama umursamadım, gülümsedim büşra'nın bana öfkeyle baktığı mavi gözlerine.
Büşra olduğu yerde titremeye başladı, annesinin bana gitmeden önce dediği şey oluyordu, panik atak geçiriyordu.
"Büşra !" diye bağırdım.
Büşra yüksek sesle çığlık atmaya başladı.
"Büşra, benim kartal, kendine gel !" dedim bağırarak.
Büşra ellerini kulaklarına kapattı, çığlık atmaya devam etti.
Bağırarak "Büşra !, yapma !" dedim çaresizce.
Büşra biraz duraksadı, sonra daha yüksek bir sesle çığlık attı.
Hızlı adımlarla büşra'nın önüne geldim, ellerimi yüzüne koydum, "geçti !, güvendesin canım, yanındayım" dedim.
Büşra sertçe geri çekildi, komodinin üzerindeki vazoyu alıp savurdu.
Savurduğu vazo kafamda parçalanmıştı, sendeyerek yere düştüm, kısa bir süre bilincim kapandı.
Gözlerimi araladığımda başucumda büşra'yı görmüştüm, korku dolu gözleriyle bana bakıyordu.
Ben ise yatağımda uzanmış yatıyordum, en son yere yığılmıştım, kim taşımıştı beni yatağa ?, anlımda ufak bir bant vardı, kim müdahale etmişti bana ?.
Abimdi, ama ona kim haber vermişti ?, bilmiyordum.
Büşra "iyi misin ?" diye sordu endişeli bir şekilde.
Büşra'ya "korkma iyiyim" dedim halsizce.
Büşra derin bir nefes verdi.
Merakla "peki sen iyi misin ?, kötü bir şekilde kriz geçiriyordun" diye sordum.
Büşra "iyiyim, bekle" dedi.
1 dakika sonra elinde bir ilk yardım çantasıyla geldi.
Büşra "çıkar !" dedi soğuk bir şekilde.
"Ne !" dedim şaşkınca.
Büşra "üzerini çıkar, yaran enfeksiyon kapmadan saralım" dedi yine aynı soğuklukla.
Dediğini yaptım, üzerimdeki beyaz tişörtümü ve siyah atletimi çıkardım, gülümseyerek "ne o ?, beni hançerleyen karım, şimdi benim için endişeleniyor mu ?, bana dün beddua eden kadın şimdi beni düşünüyor, noldu insafa mı geldin ?" diye sordum.
Büşra bağırarak "ölemezsin !, abimin yaşaması için sende yaşamalısın polat" dedi.
Ailem büşra'nın beni hançerlediğini biliyor muydu ?, evet biliyordu ve büyük ihtimalle halam 'kartal'a bir şey olursa abini öldürtürüm' demişti.
Büşra ise yaşamam için uğraşıyordu, ama benim için endişelendiği değildi, abisinin yaşaması içindi.
Onun için benimle evlenmişti zaten, bende onun için yaşamalıydım.
Gözlerim kapanıyordu ki, odanın kapısı çalındı.
"Kimsiniz ?" diye sordum.
Abim "benim feza !, müsaitseniz geliyorum" dedi ve odaya girdi.
Büşra "üzerini çıkardı feza abi, ben odadan çıkayım" dedi, odadan çıktı.
Abim yaramı temizliyordu, "ne oldu bu odada oğlum ?, büşra'yla aranızda ne geçti sizin ?" diye sordu.
"Kabus görüyordü, onu uyandırdım ve krize girdi, ona yaklaşınca kendini korumak için hançeri omzuma sapladı işte abi" dedim halsizce.
Abim "peki o barbarosun zırvaladığı şeyler doğru mu kartal ?"diyerek sordu.
"Hayır tabikide abi, kaza geçirdi ya kafası yerinde değildi" dedim.
Abim dişlerinin arasından "bana bak !, eğer bu kıza bir şey yaptıysan senin @mıma koyarım kartal, duydun mu beni ?" diye sordu.
Kafamı aşağı yukarı salladım,"duydum abi" dedim.
Abim ilk yardım çantasını aldı, odanın kapısının önünde durdu, "geçmiş olsun taze damat, iyi geceler" dedi gülümseyerek, ve odadan çıktı.
2 dakika sonra büşra odaya geldi, yatağa yattı, hiç bir şey söylemeden yorgunluktan yattığı yerde uyudu.
Büşra'nın anlından öptüm, gülümseyerek "iyi geceler laz kızım" dedim ve ışıkları kapatıp uyudum.
.....
1 Ay Sonra
Lara'nın Ağızından;
1 ay geçmişti, bu zaman içinde barbaros'un bana olan davranışları değişmeye başlamıştı.
Benim varlığımı kabul ediyordu artık, bir insan olduğumu görüyordu.
Şimdi ise boğaç'la beraber babannemi yattığı klinikten almaya gitmiştik, benimle beraber yaşayacaktı artık.
Abimler iflas etmiştj, ve bu da yetmezmiş gibi polat ailesine olan borçlarını ödeyemeyip icralık olmuşlardı, bizzat icra dosyasına imzayı atan kişi ise savcı büşra polat'tı.
Eyüboğlu ailesinin tüm her şeyine el konulmuştu, babanneme tek bakabilecek durumda olan bendim.
Babaannem boğaç'ı gösterek "adı ne onun ?" diye sordu gülerek.
Boğaç "boğaç kıraçoğlu ben, memnun oldum teyze" dedi gülümseyerek.
Babannem "teyzen batsın senin, bana zeliha hanım diyeceksin, anladın mı ?" diye sordu.
Boğaç derin bir nefes verdi, "anladım zeliha hanım" dedi.
Hep beraber arabaya bindik ve eve doğru yola çıktık.
Boğaç bizim konağa giden yola girmedi.
Babannem "Lara, nereye gidiyoruz biz ?, bizim evimizi geçti bu çocuk ?" diye sordu.
"Yeni evimize gidiyoruz babannecim" dedim gülümseyerek.
Babannem çocuk gibi sevindi, "yaşasın !" dedi.
Yarım saate eve gelmiştik, babannemle beraber içeriye girdik.
Barbaros dışında herkes oturma odasında oturuyordu.
Hacer teyze, sinem'in kucağındaki berat'la oynuyordu.
Berfu, bilgisayarına bir şeyler not alıyordu.
Şirin hanım ve büşra ise aralarında bir şeyler konuşuyorlardı, ne olduklarını duyamıyordum tabikide.
Hayret !, büşra'nın korumaları yoktu yanında.
Polat ailesi gittikleri her yere en az 2 korumayla giderdi, büşra'da o ailenin gelini olduğu için bu kural onu da kapsamıştı.
Büşra rahatsız oluyordu korumalardan, her zaman sert bir şekilde korumaları kovsa bile korumalar 'bu bizim işimiz, kartal beyin kesin emri var !' diyerek gitmiyorlardı.
Barbaros'un bana yaptığı şeyin acısı kardeşi büşra'dan çıkıyordu, ve tabikide onun hiç bir suçu yoktu, tek suçu küçükken amcam tarafından t@ciz edilmesi ve babam tarafından küçük yaşta '@r@spu' damgası yemesiydi.
Bu yüzden ona kızamıyordum artık, aksine ona karşı içimde büyük bir sevgi vardı, büşra'da bu bir ay içinde değişmişti, bana karşı o kadar nefret dolu değildi, abisinin hatasının bedelini ödediğini biliyordu, hakaret etmiyordu, bana sesini dahi çıkarmıyordu gerekli olmadıkça.
Herkes benim yanımdaki babannemi görünce şok içerisinde bana bakıyorlardı.
Büşra bir hışımla ayağa kalktı, "hayırdır lara kıraçoğlu, bizden habersiz adam mı getiriyorsun artık buraya ?" diye sordu.
Boğaç "bundan benim haberim vardı büşra, ne diyeceksen bana de !" dedi ciddi bir şekilde.
Büşra "bu bunağı ne b@k yemeye buraya getirdiniz ?, başka gidecek yer mi yoktu ?, o olmayan aklınızla buraya getirelim mi dediniz ?" dedi öfkeyle.
"Tek gidebileceği yeri sen aldın ya elinden büşra unuttun mu ?, evini elinden aldığın kadına bu kadarını borçlu değil misin ?, gerçi artık bu evde yaşamıyorsun ki sana niye hesap veriyoruz ?, git polat ailesine tasla bu üstünlüğünü, burada değil" dedim aynı şekilde.
Büşra "ben o menderes ve nizam itinin annesine hiç bir şey borçlu değilim kıraçoğlu !, bu evde yaşamıyor olabilirim ama bende bu ailenin bir ferdiyim, damarlarımda onların kanını taşıyorum, istediğim yerde üstünlüğümü sağlarım kimsede bana karışamaz, anladın mı ?" diye sordu soğuk bir şekilde.
"Borçlusun !" dedim bağırarak.
Büşra "değilim !" parmağını üzerime doğru sallayarak yürüdü, "bizim senin ailene hiç bir borcumuz yok !" dedi.
Babannem büşra'nın omzundan çekti, "uzak dur torunumdan küçük şahin !" dedi bağırarak.
Büşra'nın öfkeden gözleri kızarmıştı, "sen karışma bunak !" dedi bağırarak, ve babannemi sertçe yere itti.
Boğaç büşra'yı tuttu, "sakin ol !" diye fısıldadı kulağına.
Büşra kriz geçiriyordu büyük ihtimalle.
Şirin teyze bağırarak "barbaros !, koş oğlum !, kardeşin kriz geçiriyor, ilaçlarını al gel çabuk !" dedi.
Barbaros koşarak geldi, iğneyi hazırlarken boğaç'a "ne oldu ?, niye kriz geçiriyor ?" diye sordu.
Boğaç "niye olduğunu biliyorsun barbaros" dedi.
Barbaros büşra'ya iğnesini vurdu, büşra iğnenin etkisiyle uyudu.
Şirin teyze barbaros'a "oğlum hadi kardeşini al odasına çıkartalım" dedi.
Barbaros annesinin dediğini yaptı, büşra'yı kucağına aldı ve odasına çıkardı, şirin teyze ise arkalarından gitti.
Babannem kulağıma fısıldayarak "deli, deli" dedi, deli işareti yaparak.
Boğaç "siz şimdi yorulmuşsunuzdur zeliha hanım, odaya çıkalım isterseniz ?" diye sordu.
Babannemin yerine boğaç'a cevap verdim, "Olur" dedim ve babannemle beraber odaya çıktık.
.....
Barbaros'un Ağızından;
Akşam olmuştu, yemek için polat ailesini bekliyorduk.
Boğaç'a "karın nerede ?, sabahki olaydan sonra gelmek istemedi mi yoksa ?" diye sordum.
Boğaç gülümsedi, "babannesini uyutup gelecek, hayırdır niye soruyorsun karımı merak mı ettin ?" dedi merakla.
"Hiç öylesine sordum" dedim.
Boğaç "büşra nasıl ?" diye sordu.
"Daha iyi, hazırlanıyor annemle birlikte" dedim gülümseyerek.
Boğaç kafasını 'anladım' diye salladı.
Biraz sonra lara boğaç'ın yanına geldi, "gecikmedim değil mi ?" diye sordu.
Boğaç gülümseyerek "kalmadın merak etme, daha teşrif etmediler kendileri henüz" dedi.
Gülerek "koruma ordularını hazırlıyorlardır onlar abi" dedim.
Lara dediğime gülümsedi, "haklısın" dedi sadece.
5 dakika sonra Polat ailesi geldi.
Annem güler yüzle "hoşgeldiniz" dedi.
Kartal büşra'ya "noldu hayatım ?, iyi misin ?, bitkin görünüyorsun" diye sordu.
Büşra kafasını aşağı yukarı salladı, "iyiyim" dedi, zorla mırıldanarak.
Kartal büşra'nın saçlarını öptü, büşra ise sadece gülümsedi.
Halam "buyrun masaya geçelim hadi" dedi.
Feza bey gülümseyerek "tabiki" dedi, ve hep beraber masaya geçtik.
Kartal'ın halası ayça hanım "nişanlılık nasıl gidiyor barbaros ?, düğün ne zaman ?" diye sordu.
Lara elini yumruk yapıp sıktı, bu soru onu baya rahatsız etmişti.
Gülümseyerek "güzel gidiyor, düğün ise büyüklerimiz ne zaman uygun görürse o zaman olacak ayça hanım" dedim.
Ayça hanım "anladım" büşra'ya dönüp "büşra'cım, müsait bir zamanda abinin nişanlısını bize çağıralım kahve içmeye, bahsettiğiniz kadar var mıymış bakalım gelininiz" dedi nazikçe.
"Gerek yok, o insanlarla muhatap olmayı pek sevmez, nasıl olsa düğümüzde tanışırsınız" dedim resmi bir şekilde.
Lara derin bir nefes alıp verdi, "izninizle" dedi, koşarak dışarıya çıktı.
Ne olmuştu acaba ?, bu masada daha fazla durmak istemiyordum, anneme "ben verandaya gidiyorum" dedim.
Annem kafasını aşağı yukarı 'tamam' anlamında salladı.
Ve bende dışarıya çıktım, lara'nın kolundan hafifçe tuttum, "dinle !" dedim.
Lara "neyini dinleyeceğim ben senin barbaros" dedi öfkeyle.
Sakince "dinlersen öğreneceksin" dedim.
Lara tuttuğum kolunu çekti, "istemez !, git nişanlına anlat" dedi öfkeyle.
Bağırarak "dinlemek zorundasın lara !" dedim.
Lara "değilim !, ben senin hiç bir şeyin değilim barbaros, uzak dur benden" dedi aynı şekilde.
Lara hızlı adımlarla müştemilatın karşısına geldi, bende peşinden gittim.
Yine kolunu tuttum, "ben senden uzak duramıyorum lara" dedim.
Lara "durmak zorundasın, sen nişanlısın bende evli, bırak yakamı" dedi bağırarak.
Bir anda lara'yı kendime çektim ve dudaklarımız birbirine yapıştı, bir süre öylece kaldık.
Arkamızı döndüğümüzde altuğ polat'ı gördük, şaşkınca bize bakıyordu, "siz ne yaptınız böyle !, buna sessiz kalamam ben, kanıtım var, herkes herşeyi öğrenecek" dedi.
Altuğ tekerlekli sandalyesiyle eve doğru gitmeye çalışıyordu, elindeki telefona bizi çekmişti, lara altuğ'a koştu, elindeki telefonu almaya çalıştı, "yapma ne olur" dedi yalvararak.
Altuğ "bırak beni !, herkes gerçek yüzünüzü görecek !" diye bağırdı.
Lara yine telefonu almaya çalıştı, altuğ ise telefonunu vermedi.
Lara'nın telefonu almasıyla altuğ dengesini kaybedip müştemilatın merdivenlerinden yuvarlanması aynı anda olmuştu.
~~~
Bölümü nasıl buldunuz ?.
Umarım bölümü beğenirsiniz.
Sizce altuğ'a ne olacak ?.
Neyse uzatmayayım, 26. bölümde görüşmek üzere.
Beklemede kalın hoşçakalın ☘️.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.15k Okunma |
45 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |