Lara'nın Ağızından;
Barbaros'un dediklerini duyunca beynimden vurulmuşa dönmüştüm resmen.
"Helin'le evlenmeyi kabul ediyorum"
Barbaros beni tamamen unutmuştu artık, söyledikleri bunu kanıtlıyordu.
Şirin teyze elini barbaros'un omzuna koydu ve "emin misin oğlum ?" diye sordu.
Barbaros ciddi bir şekilde "evet anne eminim, helin'le evleneceğim" dedi.
Söyledikleri kalbime bir hançer gibi saplanmıştı barbaros'un.
Elim göğsümde odama gidiyordum ki berat'ın ağlama seslerini duydum, yanına gittim, sinem berat'ı kucağına almış bir sağa bir sola gidiyordu.
Sinem'e "nesi var ? bu kadar neden ağlıyor ?" diye sordum.
Sinem "bilmiyorum lara hanım, gazını çıkardım, bezini değiştirdim, karnıda tok, bende anlamadım niye ağladığını" dedi.
Merakla "babası nerede ?" diye sordum.
Sinem "annesi ile beraber verandada, önemli bir konu konuşacaklardı" dedi sakince.
"Tamam, berat'ı bana ver sen, birazcık dolaşalım biz" dedim.
Sinem "ya boğaç bey kızarsa" diye sordu
hayıflanarak.
"Merak etme kızarsa ben istedim derim" dedim.
Sinem "peki lara hanım, nasıl isterseniz" dedi, bir battaniyeyi berat'ın üzerine örtü, ve berat'la beraber bahçeye çıktık.
"Hadi uyu artık be, yorulmadın mı ?" diye sordum kucağımdaki ağlayan bebeğe.
5 dakika boyunca bir ileri bir geri yürüdüm kucağımdaki ağlayan berat'la.
Boğaç ağlama seslerini duymuş olmalıydı, verandadan çıktı, yanımıza geldi ve "Sizin bu saatte dışarıda ne işiniz var ?" diye sordu.
"Birazcık dolaşmaya çıktık" dedim sakince.
Boğaç "Ver onu bana" dedi soğuk bir şekilde.
Boğaç'ın dediğini yaparak berat'ı onun kucağına verdim.
Küçük berat babasını görünce ağlaması bir anda kesilmişti.
Boğaç "beni mi özledin sen ?" diye sordu tatlı bir ses tonuyla.
Berat babasının dediklerine bir gülücük attı sadece.
Gülerek "size çok düşkün" dedim.
"Öyledir benim oğlum, anneside hayatta olmayınca tek kalan kişiye sığınıyor" dedi boğaç mahzun bir şekilde.
"Haklısınız, bende biliyorum bu duyguyu, ama eşiniz sizi izliyor, oğlunun mutlu olduğunu görünce oda mutlu oluyor" dedim aynı şekilde.
Boğaç "Biliyorum, neyse biz bu küçük beyle uyumaya gidelim artık, iyi geceler" dedi gülümseyerek.
Bende aynı şekilde "size de iyi geceler" dedim, odama geçtim ve uyudum.
....
Kartal'ın Ağızından;
Sabah olmuştu, şirketteydim asistanım Sude ile dosyalara bakıyorduk.
"Şunlar yeni sezon tasarımların çizimleri mi sude ?" diye sordum.
Sude "evet kartal bey" dedi.
"Tamam, sen diğer tasarımları ve bunları çizen tasarımcıların dosyalarını getir bana" dedim emir veren bir ses tonuyla.
"Peki kartal bey" dedi sude ve odadan çıktı.
Ben diğer tasarımlara bakarken Ali Eyüboğlu sert bir şekilde içeriye girdi.
Neden geldiğini biliyordum ama bilmiyormuş gibi ali'ye "bu sefer neden geldiniz buraya ali bey, gelişinizi neye borçluyuz" dedim alayla.
Ali kızgınlıkla "sen daha iyi biliyorsun kara bey" dedi.
"Kara değil ali bey, kartal benim adım, neyse ne istiyorsun benden" diye sordum.
"Asıl sen ne istiyorsun bizden kartal ?" diye sordu.
"Her şeyinizi ali, itibarınızı, malınızı mülkünüzü, ailenizin şerefini, namusunuzu, işinizi gücünüzü.. herşeyinizi istiyorum sizin ben" dedim tıslayarak.
"Aldın ya zaten" dedi ali bağırarak.
"Daha değil" dedim aynı şekilde bağırarak.
"Aldın kartal bey, işimizi gücümüzü, itibarımızı, en önemliside neyi aldın biliyor musun ?" diye sordu ali.
"Neyi almışım bu kadar önemli senden ?" diye sordum.
Kardeşi Lara mıydı ?, Ali Eyüboğlu'nun en önemli şeyiydi kız kardeşi.
Ama ali beni şaşırtan cevabı verdi, "seni" dedi.
Kendimi göstererek "ben mi, hahaha güleyim de içimde kalmasın" dedim.
Ali "evet sensin, ailemizin bir parçasıymış gibi davrandık biz sana, ama sen ne yaptın, herşeyimizi aldın bizden" dedi.
"Öyle mi, bu yüzden mi sürekli beni dışladınız, alay ettiniz, hor gördünüz ha ?" diye sordum bağırarak.
"Asla böyle bir şey yapmadık biz sana kartal, yalan söyleme" dedi ali pişkince.
"Yeter, kes artık, kimin yalan söyleyip söylemediğini bir Allah birde ben biliyorum ali, şimdi hemen çık git odamdan " dedim kızarak.
Ali "geçen söylediğimi tekrar söylüyorum sana kartal efendi, sakın ailemden birine zarar vermeye kalkma, seni buna pişman ederim" dedi ve sinirli bir şekilde odadan çıktı.
Aklıma bugün büşra'yla beraber nikah günü almaya gideceğimiz gelmişti, hemen telefonumu çıkardım ve büşra'ya mesaj attım.
*Bugün nikah günü alacağımızı unutmadın değil mi laz kızım ?*
Büşra'dan mesaja hiç gecikmeden cevap geldi *Allah kahertsin ki unutmadım süt çocuğu*
*Nerede buluşucaz ?*
*Her zamanki yerde tabiki de*
*Tamam görüşürüz*
*Görüşürüz* diye cevap yazdım ve mesajlaşmayı bitirip telefonu kapattım.
5 dakika sonra sude elinde istediğim dosyalarla odama geldi.
Sude'ye "benim dışarıda biraz işlerim var, çıkmam lazım, gelişmelerden haberdar etmeyi unutma" dedim.
Sude "peki kartal bey" dedi, dosyaları masaya bıraktı ve odadan çıktı.
Bende askılıktan ceketimi aldıktan sonra şirketten çıktım.
---
Büşra'yla beraber gerekli şeyleri yaptıktan sonra evlendirme dairesine gelmiştik.
Görevli adam bize "ne için gelmiştiniz ?" diye sordu.
Büşra "biz nikah günü alacaktık" dedi.
Görevli adam "gerekli evrakları getirdiniz mi ?" diye sordu.
Büşra'yla beraber gerekli evrakları görevlinin önüne koyduk.
Görevli adam "ne zamana gün istiyorsunuz peki ?" diye sordu.
"En erken ne zamansa" dedim.
Görevli adam büşra'nın dosyasındaki bir kağıdı çıkardı ve ona bakarak bize "hemen evlenmemiz için herhangi bir aciliyet sebebiniz yok" dedi.
Büşra "aciliyet durumumuzu kağıtlar mı belirliyor acaba ?" diye sordu hafif sinirlenerek.
Görevli adam büşra'ya "hamile misiniz ?" diye sordu.
Görevli adama sert bir şekilde baktım,
ama gülmemek için kendimi çok zor tuttum, eğer gülseydim büşra ağzıma bir tane geçirirdi, buna enimim.
Büşra bağırarak "ne diyorsun sen be utanmaz herif" dedi.
Görevli adam kekeleyerek "genelde böyle aciliyetlerin sebebi hamilelik olduğu için sordum, kusura bakmayın" dedi.
"Önemli değil, siz bize nikah gününü verin yeter" dedim ciddi bir şekilde.
Görevli adam "en yakın gün, 5 gün sonra var" dedi.
Büşra'ya bakarak "tamam 5 gün sonra olanı ver" dedim.
Görevli adam "peki, gerekli yerlere şu imzaları atın" dedi.
Büşra'yla beraber gerekli yerlere imzamızı attık ve nikah günümüzü aldık.
Odadan dışarı çıktığımızda büşra'ya "heyecanlı mısın ?" diye sordum.
Büşra umursamaz şekilde "neye ?" diye sordu.
"Karım olmaya laz kızım, düşünsene 5 gün sonra Büşra Polat olacaksın, heyecanlı değil misin ?" diye sordum.
Büşra "değilim tabikide, karın olma konusuna gelince ben sadece senin kağıt üstünde karın olacağım, öbür türlüsü kendini sakın benim sahibim sanma süt çocuğu, yoksa seni pişman ederim" dedi.
"Abilerine bir şey olsun istemiyorsan her şekilde benim olacaksın laz kızım, sende bunu sakın unutma" dedim, büşra'nın yanağından bir makas aldım, arabama bindim ve şirkete geçtim.
.....
Barbaros'un Ağızından;
Bahçedeydim, her zamanki gibi arabamla ilgileniyordum.
Büşra arabasıyla hızlı bir şekilde bahçeye girdi, arabasını park etti ve indi.
Bağırarak "bu sefer noldu cadı, neye sinirlendin yine ?" diye sordum.
Büşra cevap vermeyince "kartal mı?" diyerek yine sordum.
Büşra "yok be o değil" dedi öfkeden soluyarak.
"Ee o zaman ne oldu, anlatta bilelim" dedim.
Büşra "nikah günü almaya gittik, görevli adama 'en erkene gün verin' dedik, görevli 'evlenmek için aciliyet sebebiniz yok', sonrada bana 'hamile misiniz' diye sordu, şırıftın herif" dedi söylenerek.
"Hahaha cadı ya" dedim gülerek.
Büşra kızarak "gülme ya, rezil oldum resmen onun yanında" dedi.
"Kardeşim benim, ne demesini bekliyordun adamın sana, merak ediyorum" dedim.
Büşra "hemen evlenmek isteyenler hamile olmak zorunda değil ama abicim" dedi sitemkar bir şekilde.
"Sende haklısın kardeşim, ee ne zamana aldınız gün ?" diye sordum.
Büşra "5 gün sonraya aldık işte" dedi.
"Demek 5 gün sonra evlenip yuva kuracaksın, öyle mi sevgili kardeşim ?" diye sordum derin bir nefes vererek.
Büşra "evet, öyle olacak abicim" dedi beni yanağımdan öperek.
"Kartal sana bir şey yapıyor mu ?" diye sordum.
Büşra kekeleyerek "ne gibi şeyler abicim" dedi.
"Cinsel içerikli olmadığı kesin" dedim alayla.
Büşra utançtan kıpkırmızı olmuştu.
"Kartal sana zarar veriyor mu ?" diye sordum.
Büşra "fiziksel olarak vermiyor abicim, ben iyiyim merak etme" dedi.
"İyi olmana sevindim kardeşim" dedim.
Evdeki herkes bahçeye çıktı, doğru ya bugün bana görücü gelecekti, unutmuştum.
Bahçeye siyah bir pasat girdi, araçtan 3 kişi indi.
Büşra "bunlar da kim ?" diye sordu.
"Bana gelen görücüler" dedim soğuk bir şekilde.
Büşra "ne !" dedi bağırarak.
"Bağırma cadı, duyacaklar" dedim.
Büşra "ya sen o lara denen yosmadan özür dilemeye çalışmıyor muydun abicim, ne ara görücü buldun kendine ?" diye sordu.
"Özür dilemek başka, sevmek başka kardeşim, ben onu unuttum gitti" dedim.
Büşra "peki bundan sonra ne olacak abi ?" diye sordu.
Derin bir nefes vererek "herşey asıl şimdi başlıyor kardeşim" dedim.
~~~
Evett, uzun bir aradan sonra yeni bölümümüz geldi.
Geç gelmesinin 2 sebebi var, birincisi; Wattpad'in kapanması, ikincisi; yaşadığım sağlık sorunları.
Umarım bölümü beğenirsiniz.
Neyse, 20. Bölümde görüşmek üzere hoşçakalın ☘️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.15k Okunma |
45 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |