86. Bölüm
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / KORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİR

KORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİR

Kübra Ahsen Durukan
ahsenkubos

Not: kusura bakmayın hem çarşamba gelmedi hem de bugün saat olarak geç yüklendi. Neyse heyecanlı ilerliyoruz aslında. Bu adam kim bizden ne istiyor gibi sorular dönüyor etrafta ama olsun. Yeni bölüm bu sefer çarşamba günü kesin gelecek. Hadi okuyun ve yorumlayın. Öpülüyorsunuz.

Karanlıkta ışık arama belki de

ışık senin içindedir kendine bak

Bölüm şarkısı: Vera-Yalnızlık Bir Yankıdır

Feyyaz kendine hakim olma işini çoktan bırakmıştı. Baran’ın belinden çektiği silahı kaşla göz arasında karşısındaki adamın ağzına sokmuş ve söylediklerini tekrar etmesi için fısıltılar içinde bağırıyordu. Burak adamı birkaç denemenin sonunda elinden alıp salondan çıkartmaya kalktı. Hemen peşinden gelen Feyyaz, Burak’a geri durmasını söylese de insan içinde devam edemeyeceklerini ifade etmeye çalışsa da abisinin kulaklarının duymadığına emindi. Ne demiş de bu kadar delirtmişti bilmiyordu ama ne demişse gözü ne Berfu’yu görmüş ne de kalabalığı görmüştü. Bu tür anlarda ifadesiz bir yüzle bakarak insanları delirtmeyi severdi ama ne olmuştu ya da ne demişse kesinlikle başına gelecekleri hak ediyordu. Ama bu şekilde değil.

Kapıdan çıktıklarında mayıs akşamının serin akşamı karşıladı onları. Bu serinlik Feyyaz’ın içindeki ateşi söndürmeyi bırak anca körüklerdi. Ki öyle de olmuştu. Sakinleşmesi gereken her salise giderek daha da sinirleniyordu. Onu tutan iplerden kurtulmuştu artık. Merdivenlerden aşağı sürüklerken aklında sadece bir an önce şarjörü zehir akıttığı ağzına boşaltmak istiyordu.

Burak ne ara elindeki adamın Feyyaz’ın eline geçtiğini bilmiyordu ama bildiği bir şey vardı o da şu an ölüme gidiyorlardı. Bitmek bilmez merdivenler bitip de aşağı indiklerinde onları çok da beklemedikleri bir sahne karşılamadı. Feyyaz elindeki silahı adamın alnına dayarken beklemediği bir şeyle karşılaştı.

Önce ne olduğunu kestiremedi kulağı hala tam duymuyor gözleri sadece önündeki avından başka bir şey görmüyordu. Hisleri şu anda ulaşamayacağı kadar uzaktı. Keskin bir his bastırtırdı içini ama maalesef ki ne olduğunu anlayamadı. Kendine getiren şey ise hemen başının yanından geçen kurşun olmuştu. Tabi bununla birlikte omuzundan tutan bir el ile kenara çekildi bu arada avuçlarının arasındaki adamda kaçmış bulundu.

Fatih omuzlarından tutup kenara çektiği kuzenine baktı. Arabayı siper olarak kullanıyorlardı şu an. Yine de arabaya değen kurşunların sesi gelmeye devam ediyordu. Burak arabayı açıp torpido gözünden silahını alıp ateş etmeye başladığında Feyyaz omuzunda bir sızı hissettiğini fark etti. Sızı giderek yerine acıya bırakırken elini omzuna attı. Eline değen ıslaklıkla vurulduğunu anlamış oldu. Elini biraz geri çekip kanamayı kontrol etti. Çok hızlı değildi. Omzunu oynatmadıkça artmazdı ama ne şanstı ki oynatması lazımdı. Üzerlerine doğru gelen bir grup silahlı adam vardı. “Vuruldun mu?”

“Önemli değil.”

“Tut.” Feyyaz’ın kolunu kendine doğru çevirerek kontrol etti. Kurşun içerideydi. Kanama giderek artıyordu. Kemiğe gelmiş olma ihtimali vardı. “Çok oynatma kurşun hala içeride.”

“Orosbu çocukları hala üzerimize geliyor sen karşıma geçmiş kolunu oynatma diyorsun.” Burak iki abisinin neden hala ellerine silah almak yerine konuştuklarını merak ediyordu. “Ne oluyor?”

“Feyyaz vurulmuş.” Burak şaşkın bir ifade ile abisine döndü. İyi gözüküyordu demek ki önemli bir yerden vurulmamıştı. “Vurulmuş mu? İyi mi?”

“Şimdilik idare ederim önce şuradan bir çıkalım.” Silah sesleri artarken aklına az önce salonda bıraktığı karısı geldi aklına. “Berfu?” Fatih içinden küfrediyordu ama dışından bir şey demedi. Yeterince sinirliydi daha fazla üstüne eklemenin gereği yoktu.

“Yeni mi geldi aklına arka kapıdan çıkarttım.” Ne ara ve nasıl çıkmıştı emin değildi ama net olarak hatırladığı an Berfu’nun kolunu tutan eliydi sonrası ise yoktu. Kolundaki sızı varlığını hissettirirken onlara doğru yaklaşan adamların ayak seslerini duydular ayrıca silah sesleri de giderek yaklaşıyordu. Yerinde bir süre hareketsiz kalmanın ona göre olmadığının farkındaydı. Elini beline attı ama beli boştu. Elindeki silahı ne yapmıştı acaba? Yanında duran arabanın kapısını açmaya çalıştı ama araba ne onundu ne de kapıları açıktı. Fatih’in elindeki silahı alıp siper aldığı yerden biraz kafasını çıkartıp gözlerini gezdirdi. Sonrasında yan taraftan yaklaşan hareketlilik ile elini tetiğe iyice sabitleyip arkasını döndü. Kafasını çevirdiğinde Baran ile burun buruna geldi. Silahı yere indirirken “NE YAPIYORSUN BURADA BERFU NEREDE?”

“Berfu Hanım Süleyman ve Ahmet ile eve gidiyor diğerleriyle birlikte. Onları mahalleden çıkarttım geri döndük.” Dedi arkasındaki adamları gösterirken. Baran ve diğerleri yerlerini koruyup karşı tarafa ateş açmaya başladılar. Sayıları giderek azalan gruptan belli bir ara sonra ses gelmez oldu. Bu arada Baran’ın telefonu çaldı. Baran telefonu açarken hemen yanında duran Feyyaz’ı unutmuştu. “Efendim.”

“Şimdi nasıllar?” “Daha önce arasaydın.” “Başka bir problem çıktı mı?” “İyiler mi şimdi?” Feyyaz hayatının hiçbir aşamasında sabırlı bir insan olmamıştı. “Ne olmuş Baran anlatsana lan şunu.”

“Bir dakika” diyerek patronuna döndü. “Yolda giderken Berfu Hanım’ın da içinde bulunduğu arabanın önünü kesmeye çalışmışlar.” Neyse ki bir şey olmadan eve ulaşabilmişlerdi. Yoksa yanındaki adamın elindeki silahın bir sonraki kurşunun nereye gideceği belliydi. “Şimdi?”

“Şimdi sorun yokmuş Fatih Bey’in evine gitmişler. Üçü de sizi orada bekleyecek.” En azından kurtulmuştu. Karşılarında hiç adamın kalmamasının sebebini şimdi daha iyi anlamıştı. En başından beri derdi Berfu’ydu. Onu en kıymetlisi ile vurmak istiyorlardı ama onları onların silahı ile vuracaktı. Çünkü kıymetlisini kimse elinden alamazdı. “Arabalar?”

“İzlerini kaybettirmişler.”

“Yapacağınız işin...” Etrafın tamamen boş olduğundan emin olduktan sonra silahları bellerine taktılar. Bu arada salondaki karmaşadan kaçan en son ki kişiler olan cathring çalışanları ana kapıdan çıkıyorlardı. Arayıp da bulamadığı silahı yerde görünce Feyyaz eğilip yerden alıp beline taktı. Kolundaki sızı giderek artıyordu. Gözlerinin önündeki hafif karaltı hissettiğinde kan kaybının giderek arttığını fark etti.

Arabalara bindiklerinde Fatih “bizim eve” dedi. Feyyaz bu kolla Berfu’nun karşısına çıkarsa kendinden önce bayılacaktı kesin. “Olmaz.” Diyerek karşı çıktı. Derin bir nefes almaya çalıştı kendini toparlaması lazımdı daha eve gidip sakinleştirmesi gereken bir karısı vardı.

“Doğru önce seni doktorun görmesi lazım.” Fatih olayı yanlış anlaşmıştı. Derdinin doktor olduğunu zannetmişti ama asıl derdi kesinlikle karısıydı. Burak anlamıştı. Bu yüzden farklı bir öneri ile geldi. “Eve çağıralım.”

“Bizim eve gidelim orada baksın sonra üzerimi değiştirir geçeriz.” Baran gelen komutu anlarken Fatih çalan telefonuna baktı. “Ne oldu Seda arayıp duruyorsun?”

“Neredesiniz, nasılsınız?” Seda sorularını arka arkaya sıralasa da cevap alamayacağını biliyordu. Neyse ki sesini duymuştu. En azından içi rahatladı konuşabilecek kadar iyiydi hatta sinirli olabilecek kadar da. Bu akşamlık ve bu seferlik onun için yeterliydi. “2 saate kadar geleceğiz.” 2 saat çoktu. Arabaya bindiklerinden beri Berfu sakinleştirmeye çalışıyordu ama gel gör ki başaramamıştı.

“2 saat çok ben daha fazla dayanamayacağım.” Diyerek isyan etti. Berfu kocasını görmeden rahat etmeyecekti. Seda ise Berfu rahat etmeden huzura ermeyecekti. “Ne oldu?”

“Berfu’yu susturamıyoruz ya durmadan ağlıyor. Uyusun diye misafir odasına çıkarttım ama az önce baktım hala ağlıyordu.” Demediği şey söylemediği kelime kalmamıştı ama gel gör ki bir türlü orta yolu bulamamıştı. “Düzgün ilgilen o zaman sen de.” Feyyaz’ın sert sesini duyduğunda iyice sinirlendi. O mu ilgilenmemişti yapmadığı şey kalmamıştı ama laf dinletemiyordu. Sanki kendi karısının inadını bilmiyordu.

“Çok biliyorsan gel karınla sen ilgilen çünkü elimden geleni yaptım ama söz dinlemiyor. Kesin bir şey oldu dedi başka bir şey demedi.” İçinden malum mu oldu acaba diye düşünse de dışından bir şey demedi. “Sakinleştirseydin o zaman.”

“Papatya ve melisa çayı karıştırıp içirdim bana mısın demedi ya niye üsteliyorsun gel karını kendin sakinleştir.” Geliyordu ama bir manisi vardı onu da halledip kısa sürede gelecekti. Kendi aklı da ondaydı zaten birbirlerini görseler ikisi de rahatlayacaktı. “Kes sesini Seda yeterince sinirliyim.”

“İşimiz bitince geleceğiz. O zamana kadar kontrol et hamile kadın.” Seda arabaya bindiklerinden beri ilgileniyordu zaten. Yapmadığı şey kalmamıştı tek eve göndermemiş yanında getirmişti, sakinleşsin diye elini yüzünü yıkatmış çaylar içirtmişti ama hamileydi elinden daha fazlası gelmiyordu.

“Ediyorum zaten.” Telefonu kapatırken Fatih, Burak doktorla konuşuyordu. Eve geldiklerinde Feyyaz yukarı çıkıp üzerindeki ceketi ve gömleği çıkarttı. Kan kollarından aşağı akıp iniyordu. Sadece kolunda değil elini dokunduğu her yerde kana bulanmıştı. Buna saçları kıyafetinin diğer bölümleri elleri, yüzü dahildi. Doktor geldiğinde kanı temizlemiş, kurşunu çıkartmış ve yerine de dikiş atarak yarayı kapatmıştı. Şimdi o kocaman yıldırım dövmesinin üzerinde artık bir de yara izi vardı.

Üzerini giyinip evden çıktılar. Aklı hala karısındaydı ve görmeden içi rahat etmeyecekti. Tabi buna genç kadın da dahildi ve Feyyaz bunu gayet iyi biliyordu. Seda’ya söylense de çoğunlukla kendisi bile söz geçiremiyordu kendisine şimdi başkası mı geçirecekti. İmkânı yoktu.

Berfu eve geldiğinden beri hatta arabaya bindiğinden beri aralıksız ağlıyordu ve bir şeyi fark etmişti göz pınarlarında bitmek bilmeyen bir gözyaşı vardı. Yolda olanların bile tam olarak farkında değildi. Nasıl hala kendinden geçmemişti bilmiyordu ama bir herhaldesi vardı: kocasını merak ediyordu. Nedense bir şey olmuş gibi bir his oturmuştu içine ve gitmek bilmiyordu. Ağlamak ise şu an elinden gelen tek şeydi.

Hıçkırıklarının arasına saklanmış kendini bu şekilde korumaya karar vermiş bir kelebek gibiydi. Kendini kanatlarına saramıyordu çünkü ağlamaktan ıslanmışlardı. Islandığı için sönmüş bir şekilde yerde sürünüyordu. Ne olduğunu tam olarak kestiremiyordu. Kızların konuşmalarını duyuyordu ama çok da tepki verebildiği ya da söylenenleri kavrayabildiği söylenemezdi. Gözü görmesi gerekeni görene kadar da idrak etmeyecekti. Gözleri ağırlığa dayanamayarak kapandı ama zihni hala açıktı.

Feyyaz eve girdiklerinde onları bekleyen telaşlı kadınları gördü. Kapının açılmasıyla yanlarına gelmişlerdi. Gözü karısını arasa da göremedi. Seda, etrafa bakan Feyyaz’ı görünce “Yukarıda misafir odasına yatırdım.” Feyyaz başını sallayarak onayladı. Canı sıkkındı. Merdivenlere doğru ilerlerken peşinden diğerleri de geliyordu. Saat ikiye geliyordu. Doktoru, dikişi, temizlenmesi derken vakit almıştı.

Feyyaz odaya girdiğinde karısının uyumuş olduğunu fark etti. İçeriye girince yatağa yaklaşıp uzandı. Kolunu başının altına alarak yüzünü incelemeye başladı. Fazlasıyla kendinden geçmiş gözüküyordu. İçeriye sadece ay ışığı vurmasına rağmen yüzünün kırmızılığı belliydi. Saçlarını hafifçe kenara çekerek yüzüne iyice baktı. Aklında o anlık nasıl kendinden geçmişte itebilmişti. Gerçekten aklını kaçırmış olmalıydı. Kendine geldiğinde de artık çok geçti. Bunun için ona kızacak mıydı ya da ona nasıl bakacaktı? Abisini öldürmekten söz ettiği gün ki gibi bakmazdı değil mi? Bakarsa peki? O zamanlara geri dönerler miydi? Duvarlarını yıkmak için var gücüyle çalışmıştı şimdi tekrar aynı duvarlarla karşılaşırsa ne olacaktı? Tahmin edemiyordu.

Saat kaçtı emin değildi kaç vakittir uyurken izliyordu emin değildi ama küçük bir hareketlilik oluştu sonra da genç kadın gözlerini araladı. “Gelmişsin.”

“Evet biraz oldu.”

“Niye uyandırmadın?”

“Kıyamadım uyandırmaya çok güzel uyuyordun.”

“Ne kadar merak ettim haberin var mı?”

“Var biliyorum ve özür dilerim bir daha yapmayacağım böyle bir şeyi senin yanında.”

“Ben olmadığım bir yerde yapacaksın yani.”

“Berfu.”

“Niye?”

“Berfu güzelim biliyorsun.”

“Birini öldürdüğünü mü?”

“Hadi ama daha önce de bu tarz şeyleri konuşmuştuk.”

“Ama hadi sana bir şey olsaydı ama.”

“Olmadı ama.”

“Hadi olsaydı.”

“Tamam bundan sonra daha dikkatli olurum oldu mu?”

“Olmadı daha dikkatli olma hep dikkatli ol.”

“Peki karım ne diyorsa o olsun.”

“Dalga geçme.”

“Geçmiyorum ayrıca hani elbise için beni bekleyecektin.”

“Sen o bir adamın ağzına silah tıkmadan önceydi.”

“Öyle mi küçük hanım?”

“Evet.” Berfu’nun nazlı serzenişine gülerek dudaklarına eğildi. Küçük bir öpücük bıraktı. Sonra birkaç küçük öpücük daha. Ellerini saçlarının arasına daldırarak yumuşakça öpmeye başladı. Dudakları giderek sertleşirken sertleşen sadece dudakları değildi. Üzerindeki gömleği çıkarttı. Seda’nın misafir gecelikleri de kendi beden ölçülerinde olmalıydı ki karısına fazlasıyla büyük gelmişti. Askılı pijamanın askıları büyük gelmiş ve göğüslerinin yarısı neredeyse dışarıda kalmıştı. Pijamanın üstünü çıkartıp elini beline sardı. Dudakları dudaklarından ayrılıp boynuna kaydığında Berfu az önce yalan söyleyen kocasının yalanı ile ortada kalmıştı. Adamı geriye itip “Hani bir şey olmamıştı?” diye hesap sordu. “Küçük bir sıyrık güzelim önemli değil.”

“Sıyrıklara ne kadar zamandır dikiş atıyorlar.”

“Alt tarafı iki tane dikiş abartma.” Berfu’nun gözleri dolarken “Acıyor mu?” diye sordu. Feyyaz ne dese de inandıramayacağını biliyordu. Yine de içini rahatlatmak istedi. “Hayır acımıyor” bu sadece bir rahatlatma cümlesi değildi yanı zamanda bir gerçekti de. Odaya girene kadar hafif sızıyı hissetmişti ama odaya girdikten sonra geçmişti. Her zaman söylüyordu bu dünyada ona tek iyi gelen ve sakinleştiren tek “şey” teni tenine değen kadındı.

“Ciddi misin?”

“Fazlasıyla ciddiyim gerçekten omzum ağrımıyor ama biraz daha konuşacak olursak ağrıyacak başka taraflarım olacak.”

“Terbiyesiz.”

“Öyle mi küçük hanım?”

“Evet başkasının evindeyiz.”

“Olabilir.”

“Olmaz ya ayıp.”

“Ne ayıbı kızım ya gayet normal bir şey bence.”

“Başkasınn-ın evindeyiz sabah yüzlerine nasıl bakacağız?”

“Niye bakamayalım ya otellerde de kaldık sence ne yaptığımızı bilmiyorlar mıydı da yüzüne bakabiliyordun ayrıca evdeki yardımcıların da yüzüne bakabiliyorsun. Ayrıca hamilesin be kızım daha ne kadar ayıp olabilir ki.”

“Of abartma yaralısın zaten dikkat et dikişlerin atacak.”

“Atmazlar merak etme sen. Ayrıca yaralıysam istediğimi kabul etmen gerekmez mi?”

“Çok kötüsün.”

“Eh belki biraz.” Boynuna tekrar yöneldiğinde bu sefer durdurmadı Berfu. Hamilelik hormonları yeterince coşuyordu zaten aradığını bulmuş gibiydi. Hem birkaç saat önce gördüklerini unutmak hem de kendinden geçmek istiyordu. Tam olarak da istediğini almıştı. Feyyaz sanki tüm gece ondan ayrılmanın acısını hatta kaybetmenin acısını bile unutacak kadar kendinden geçmişti. Rahatlamış hissediyordu ama bacaklarını da hissetmeyecek duruma gelmişti. Berfu’nun hamileliğini unutmadan çok ileri gitmeden sevişmek bazen onu zorluyordu. Kasıklarında hafif sızı hissederken başını yastıkla buluşturdu. Berfu kendine gelmeye çalışırken kocasının kolunu kontrol etti. Kanamadığını görünce rahatlamıştı.

Feyyaz ikna ederek genç kadın uyutmayı başarmıştı. Bir süre de kendisi uyumuştu. Gözlerini açtığında hava aydınlanıyordu. Bir süre hareket etmeden uzanmaya devam etti. Şu an içinde büyük bir dürtüsellik hissediyordu. Jaime denen herifi bulacak ve çıktığı deliğe geri sokacaktı. Evini başına yıkacak, dün ağzına boşaltmadığı şarjörü boşaltacaktı. Kendini durdurmaya çalışıyordu ama zordu. Bu sürede yatakta bir hareketlenme oldu. Arkası dönük olan karısı ona dönmüştü. Genç kadının yüzüne baktı. Hiç de iyi gözükmüyordu. Akşam fark etmemişti ama burnunun etrafı silinmekten tahriş olmuş ve kızarmıştı. Dudakları hala ağlamanın ve öpülmenin verdiği zararı atlatamamış ve kocaman ve kıpkırmızı duruyorlardı. Kirpiklerini normalde yukarı doğru kıvrık olurdu ama çok ağlamak onları da aşağı çekmiş gibiydi. Makyaj kalıntıları yüzünü çok daha karmaşık bir hale getirmişti. Bazı yerlerde topaklaşmış şeyler vardı. Dağılmış dalgalı saçlarını yüzünden çekti. Bazen yüzüne bakmaya bile korkuyordu iz kalır diye. Bu da o anlardan bir tanesiydi. Dün akşam yaptığını kendi içinde affedemiyordu. Bir süre sessiz kalarak yanında yatan kadını izledi. Nasıl olsa kalktığında intikamını alacaktı ama birkaç saat beklemek onu imkânsız kılmazdı.

 

Bölüm : 15.02.2025 22:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / KORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİR
Kübra Ahsen Durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

81.28k Okunma

4.49k Oy

0 Takip
106
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitNotBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlıGÖZÜNÜ KARARTMIŞ BİR KATİL HER ŞEYİ YAPABİLİRMÜKEMMELLİK HER ZAMAN GÖZE BATARAŞK BAHÇESİ Mİ KIŞ BAHÇESİ Mİ?HERKES KENDİ BİLDİĞİNİ OKUR60.000 Okunma OldukÖneri başlığıBÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?ALACAKARANLIĞA DOĞRUFikir alma bölümüBULDUM DERKEN HADİ KAYBEDİYORSAMYeni bölüm yarın gelecekKORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİRÇIKAMADIĞIM DİPSİZ KUYUİnstagrama bir şeyler yüklemeye başlayacağımPANDORANIN KUTUSU ARALANMAYA BAŞLIYORBİR GECE ANSIZIN KAYBEDEBİLİRMİŞİMİlk gönderiyi yükledimGİDEN GİTTİĞİ GİBİ DÖNER Mİ HİÇ?YAZIN SERT RÜZGARLARIGelecek bölümlerden bir kesitGÜN TERSİNE DÖNÜYOR GALİBAKAYIP YILDIZLARIM VARDI VER ONLARIIŞIĞIM SÖNÜYOR YARDIM EDİNBeni İnstagram'dan takip ediyor musunu?AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?YAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİRYAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİR 2KARLI DAĞIN KARIGEÇMİŞE BAKMAK PİŞMANLIK GETİRİR 1GEÇMİŞE BAKMAK SADECE PİŞMANLIK GETİRİR 2BELKİ DE GÜNEŞ HAVANIN EN KARANLIK OLDUĞU ANDA AÇARKIŞ SONU BAHAR BAŞI
Hikayeyi Paylaş
Loading...