81. Bölüm
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / BÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?

BÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?

Kübra Ahsen Durukan
ahsenkubos

Not: Selam gençler! Bu da telafi bölümü yarın da bugün atmam gereken bölümü atacağım. Şu an elimde hazır bölüm kalmadı sayılır. Ne yazarsam onu atıyorum bu yüzden bölümler öncekilere nazaran biraz kısa gelebilir ama düzenleme aşamasında toparlayacağım. Çok kısa sürede bu kadar olabiliyor artık. Dikkatimi önceki bölümde Feyyaz'ın annesiz büyüdüğüne dair göndermesine yorum yapmamışsınız oraya yorum bekliyordum açıkçası şaşırdım.

Seninle ölüme yürürüm mü demiştim

geri almam lazım yoksa birimiz öleceğiz

Bölüm şarkısı: Şebnem Ferah-Mayın Tarlası

Berfu elindeki tokayı bırakıp saçlarını iyice dağıttı. Çok yorulmuştu ve dinlenmeye ihtiyacı vardı. Sıkı sıkı bağladığı saçları kafa derisini ağrıtmaya başlamıştı. Belki de bu kadar sıkı bağlamamalıydı artık. Ayakkabılardan da kurtulup yatağa uzandı. Ayaklarını uzatmak iyi gelmişti. Kafasını yastığa iyice yasladı. Banyodan çıkan kocasına baktı.

Feyyaz banyodan çıkınca yatağa kısa bir bakış attı. Karısı uzanmıştı. Bugün yeterince yorulmuştu ve biraz daha ayakta kalırsa bayılacağından emindi. Önce giyinme odasına girdi. Üstünü giyinip çıktığında çalan telefona baktı. Telefonu açtı. Karşıdaki adamı dinledi önce sonra da bilgileri unutmamak için yazmaya karar verdi. Etrafına bakındı ama kağıt kalem göremedi. “Kağıtlar nerede?”

“İlk çekmeceye bak.” Çekmeceyi açınca içinden eline bir post-it aldı. Kısaca not aldıktan sonra telefonu kapattı. Üstteki kağıt parçasını kaldırıp masaya bıraktı. Çekmeceye geri yerleştirirken gözüne yeşil bir defter takıldı üzerinde “Hamilelik Günlüğü” yazıyordu. Elindekileri bırakıp çekmeceyi geri kapattı. Hala alışmaya çalışıyordu. Bu konu üzerinde konuşmak yerine bir süre daha üstünü kapatmayı yeğlerdi. Yemekten sonra Berfu’nun sınava çalışışını izlemişti. Bu süreçte okula hala devam etmesine karşıydı ama karısına da söz geçiremeyeceğini biliyordu. Saat artık geç bir vakte gelirken yatmışlardı.

Berfu gözünü açtığında önce kendini banyoya attı. İyi bir banyonun onu rahatlatacağını düşünüyordu. Banyodan çıktığında kocasının uyanmış olduğunu fark etti. Yatağın üzerine oturup nemlendirici sürmeye başladı. Bu havalar cildini kurutuyordu. Vücut yağını yanına almadığını fark ettiğinde ayakta olan kocasına seslendi. “İkinci çekmecede sarı şişede vücut yağı var verir misin?”

“Bekle.” Feyyaz makyaj masasının ikinci çekmecesini açıp içinden şişeyi çıkarttı. Karısına uzattığında Berfu’nun yüzü ekşidi. “Ne oldu?”

“Bunda az kalmış. En alt çekmecede yedeği olacaktı onu verir misin?”

“Veriyim.” Feyyaz makyaj masasının alt çekmecesini açarak içinden sarı renkli şişeyi çıkarttı. Tam çekmeceyi kapatacakken üzerinde “Hamilelik günlüğü” yazan defter gözüne takıldı. Dün akşam bu defteri ders çalışma masasının ilk çekmecesinde gördüğüne emindi. “Bir şey mi oldu?” çekmeceyi kapatmadan şişeyi yatakta oturan kadına uzattı sonra da çekmeceden defteri çıkarttı. Defterin yeni olduğu belliydi. Neden iki defter almış da birini de buraya koymuştu. İlk sayfayı açtığında karşısında bir ultrason fotoğrafı ile yazılmış birkaç satır yazı vardı. İkinci sayfayı çevirdi burada da başka bir not düşülmüştü. Diğer sayfaları çevirdi ama boştu. Defteri hızla tararken hızlı geçtiği sayfalardan birinde yazı olduğunu fark etti. Hızla yazıya göz attığında derin bir nefes aldı. O kadar dalmıştı ki yatakta oturan kadın kalkmış yanına gelmişti ama fark etmemişti. “Bu nereden çıktı?”

“Niye ikinci bir defter aldın?” Berfu önce adamın elindeki deftere baktı sonra da kısa bir düşündü. Geçen ay almıştı bu defteri sonra da ilk ultrason fotoğrafını da içine koymuştu ama kaybettiği için geçenlerde yenisini almıştı. “İlkini kaybettim de bu defter niye burada?” ayrıca ikinci bir defter aldığını nereden biliyordu. Söylediğini hiç hatırlamıyordu.

“Emin değilim.” Berfu çalışma masasına gidip ilk çekmeceyi açtı içinden başka bir defter çıkınca kaşlarını çatıp defteri eline aldı. Bu şu anda yazdığı defterdi. Peki diğeri nereden çıkmıştı?

Feyyaz, çalışma masasının önünde duran karısına baktı. Elindeki defter dün çekmecede gördüğü defterdi. Nasıl bir anda iki tane olmuşlardı. Gözü tekrar sayfada yazan yazıya takıldı. Önce derin bir nefes verdi sonra da boynunu rahatlatmak için sağa sola yatırdı. Bu sırada Berfu yanına gelmişti. Sinirleniyordu ama sakinliğini korumaya çalışıyordu. İçinde uyanmaya hazır bir canavar vardı ve şu an kendisini tutmazsa sonu kötü yerde bitecekti.

Berfu adamın elinde tuttuğu defteri aldı. Açık sayfaya göz attığında gözleri kocaman açıldı. Yazı neredeyse kendisininkiyle aynıydı ama o yazmamıştı bu yazıyı. Kocasına neden birden kal geldiğini anlamıştı. Emin olmak için tekrar okumaya başladı.

“Bugün hamile olduğumu öğrendim. Açıkçası sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum. Gerçek babasına söyleyemedikten sonra anlamı ne ki? Bu konuyu kapatmam gerektiğini biliyorum ama bir türlü kapatamıyorum. Bir daha konuşmayalım dediğimizi de biliyorum ama içimden bir türlü atamıyorum ki. Her şeyi içimde yaşarken daha rahat gibiydim. Feyyaz öğrenecek ya da anlayacak diye aklım çıkıyor. Öyle ki aramıza mesafe koymaya çalıştım seninle ama seni görmeden de yapamıyorum. Ne yapacağım ben? Hiç bu kadar çaresiz kalacağımı hayal etmemiştim. Birazdan hiçbir şey olmamış gibi bu defteri kapatacak ve yatağa uzanacağım ama aklım sendeyken yanımda başka bir adamla uyuyacağım. Bunun şu an için en doğrusu olduğunun farkındayım ama aynı zamanda da çok yanlış geliyor. Sanki onun duygularını kullanıyormuşum gibi. Ama eğer bırak seni sevdiğimi birlikte olduğumuzu öğrenmesini geç eğer biraz yakınlaştığımızı öğrense bile seni hatta kendimi de ölüme götürürüm. Bunu ne sana ne de bebeğimize yapabilirim. Nereye kadar böyle gider emin değilim ama seni unutmam, seninle geçirdiğim zamanları unutmam lazım ki önüme bakabileyim. Hem senin hem de bebeğimizin yaşaması lazım. Keşke farklı koşullar altında karşılaşsaydık farklı bir zamanda tanışsaydık. Ben seni her koşulda severdim yine seviyorum. Kader böyleymiş deyip geçmekten başka şansım yok. Bebeğimizin de şanssızlığı bu olsun artık senin gibi bir babası varken onu büyütecek kişi Feyyaz. Komik ama gerçek. Acı ama gerçek. Üzücü ama gerçek. Ben seni asla unutmam biliyorum ama sen beni unut ne olur. Ben her bebeğimize baktığımda seni göreceğim ama sen hayatına devam edebilirsin. En azından birimiz hayatını yaşayabilsin. Beraber olmasa bile ayrı ayrı. Ben bir hapishanenin içine hapsoldum zaten senin olmana gerek yok. Feyyaz gibi bir adama tahammül etmek zorunda olan benim senin bir zorunluluğun yok. Sen bu mektubu hiç okumayacaksın. Hiç bilmeyeceksin bu bebek senin mi diye ama olsun. Şimdi bu defteri kapatıp yakmam lazım ama o cesarete hala sahip değilim içimdeki bir umut belki bir gün beraber olabileceğimizi ve sana gerçeği söyleyebileceğimi söylüyor sırf bu yüzden bile saklamak istiyorum. Belki de son defa sesli söyleyemeyeceğim ama SENİ SEVİYORUM DELİ GÖNLÜM.

Elveda.”

Berfu yutkunmaya çalışarak yanında hareketsiz duran adama baktı. Çok sinirlenmiş miydi? Bu mektup vari şeyi o yazmamıştı. El yazısı gerçekten onunkine benziyordu ama o yazmamıştı. Peki kendini nasıl açıklayacaktı ya da inandıracaktı? Bu yazıya mı yoksa ona mı inanırdı? Kendisi olsa kime inanırdı peki? Şu an düzgün düşünemiyordu. Hormonları yine tavan yapmıştı ve ağlamak istiyordu. Hem de bağıra bağıra. Kendini açıklamak istiyordu ama ne diyeceğini bilemdi ilk önce “Ben yazmadım bu yazıyı.” Feyyaz da bunun farkındaydı. Karısının onu aldatacağını düşünecek kadar kafayı yememişti daha. Ayrıca yıllar içinde karısının el yazısını fazlaca görmüştü ve bu yazının ona ait olmadığını biliyordu. Sadece iyi çalışılmış bir kopyasıydı. Ama sorun buradaydı iyi çalışılmış bir kopya...

“Biliyorum.” Berfu ne duyduğunu anlamadan kendini savunmaya devam etmek istiyordu. Göz pınarları yine hareketlenmek üzereydi. “Gerçekten ben yazmadım.” Başka şekilde nasıl kendini savunacağını bilmiyordu. Çünkü buradan bakınca çok da kendine seçenek bırakılmış gibi değildi. Defter onundu, çekmece ona aitti ve yazıda onun yazısına benziyordu.

“Farkındayım.”

“Gerçekten...”

“BERFU senin yazmadığını biliyorum diyorum sana.”

“Biliyor musun? Nasıl?”

“Senin el yazını ayırt edecek kadar gördüm.” (Kabul Feyyaz’ı pek sevmem ama buna ben bile düştüm. Karısının el yazısını tanıyan kaç erkek var neticede.)

“Ciddi misin?”

“Evet Berfu.”

“Niye Berfu diyorsun o zaman?”

“Güzelim şu an bir şey düşünüyorum sen git üzerini giyin.” Feyyaz derin bir nefes verdi. Şu an kafasının içindeki soru kim bu defteri buraya koymuştu. KİM? Gözlerinin önüne burunlarının dibine kadar girip kim koyabilirdi ki? Evde iki çalışan vardı kapıda ise her gün neredeyse çalışan bir sürü adam vardı. Kimdi? Hangisinden şüphelenmeliydi? Buraya koymalarındaki amaç neydi? Berfu onu aldatıyormuş gibi göstermek kimin işine gelirdi ki? Kimin aklına gelirdi daha doğru soru gibiydi. Feyyaz şu an bu sorulara cevap veremiyor oluşuna sinir olmuştu. Aklına gelen isimler vardı ama hiçbirinde emin değildi. Emin olamamaktan nefret ediyordu. Sol eliyle yüzünü avuçlayıp sert bir şekilde nefes verdi.

“Ne düşünüyorsun?” Çok fazla şey diye düşündü Feyyaz ama şu an hiçbirinin cevabı karşısında oturan kadında değildi. Yine de cevaba ulaşmasında yardım edebilirdi. “Defteri kaybettim demişti. Ne zaman kaybettin?”

“İki hafta kadar oluyor. Ders bitince bahçede kızları beklerken masada unutmuşum sonrasında bulamadım.”

“Hamile olduğunu kim biliyor?”

“Sen, sizinkiler bir de Dilara.”

“Başka kimseye söylemedin yani.”

“Hayır. Neden?”

“Her kimse bunu yapan ortalığı karıştırmak istiyor ve eve girip çıkabilecek kadar da yakın biri.”

“Dilara’dan mı şüpheleniyorsun?”

“Son günlerde eve geldi mi?”

“Hayır en son Rusya’dan döndüğümüzde gelmişti ki o zaman ben hamile bile değildim.”

“Senden habersiz eve gelmiş olabilir mi?”

“Hayır çünkü gelse Türkan Hanım söylerdi.”

“Türkan Hanım?”

“Ondan mı şüpheleniyorsun?”

“Emin değilim ama her kimse rahatça evin içinde gezebiliyor.”

“Neredeyse iki yıldır çalışıyor ve şimdiye kadar hiçbir şeyini görmedik.”

“Bundan sonra görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.”

“Ne yapacaksın?”

“Hiçbir şey.”

“Anlamadım.”

“Defteri yerine bırakacak sanki hiç görmemişiz gibi davranacağız.”

“Ciddi misin?”

“Evet . Ben bunun arkasında kimin olduğunu öğrenene kadar vakit kazanacağız sen de kimseye bahsetme bundan.”

“Tamam.” Defteri eline alıp geri kapağını kapatıp çekmeceye geri koyup kapattı. Berfu’nun onu aldatıyor olması her kimin işine yarardı bulması lazımdı bulana kadar da gizli kalmalıydı. “Üstünü giyin kahvaltıya inelim.” Feyyaz gözlerini ona dikmiş bakan kadına baktı. Her an ağlayabilecek gibi bir hali vardı ve şu an hiç bir ağlama krizi kaldıracak gibi hissetmiyordu. “Hadi ama bakma bana öyle.”

“Nasıl bakıyormuşum?”

“Her an ağlayacak gibi.”

“Ağlayamayacağım.”

“Ağlama da zaten.”

“Ağlamayacağım.” Kelimenin sonunu getirmeden bir damla göz pınarından aşağı doğru inmeye başladı. Özgürlüğünü elde etmiş olmanın bir suçlu gibi hızla yanağından aşağı doğru kayarak indi. Sonrasında ise yolu açılan diğerleri peşinden gelmeye başladılar. “Hani ağlamayacaktın.”

“Durduramıyorum.” Feyyaz yatağa oturup elindeki çorabı ayağına geçirmeye çalışan ama iyice ağlaması hızlanan kadına baktı. Çorabı elinden alıp giydirdi. Diğer eşini de giydirince kendine çekip sarıldı. “Sen niye ağlıyorsun ki şimdi?”

“Niye biri böyle bir şey yapıyor ki? Ben böyle biri miyim?”

“Değilsin zaten ben de inanmadım zaten.”

“Ama beni niye iftira atmaya çalışıyorlar bana.”

“Emin değilim kar tanem ama üzülme sen ağlama da ben halledeceğim bunu anlaştık mı?”

“Sen niye inanmadın?”

“Ben karımı tanıyorum çünkü.”

“Gerçekten mi?”

“Evet bu yüzden kendini hırpalamana gerek yok hadi hazırlan aşağı inelim karnını doyuralım aç kalmak senin için iyi olmuyor.”

“Nedenmiş? Kilolu muyum ben? Şeker hastası mıyım?”

“Hayır hamilesin. Hamilelerin aç kalmaları iyi bir şey değil bildiğim kadarıyla.”

“Değil.”

“İyi hadi inelim bir şeyler yiyelim çünkü bende acıktım.”

“Tamam.”

Aşağı inip kahvaltı masasına otursalar da Feyyaz’ın aklında kim olabilir sorusu dolaşıyordu. Berfu’yla bu konuda arası açılsa ne olacaktı? Kimin eline bir şey geçecekti? Sadece aldatma mevzusu bile değildi başkasından hamile kalmış olması ve buna Feyyaz’ın inanması kime kar sağlardı ki? Kafasının içindeki binbir soru ile kahvaltıyı bitirip işe geçti. Kime güveneceğini kestiremiyordu. Defter ne zaman odaya gelmişti en azından bunu bilse bile bir fikir yürütebilirdi ama o da yoktu. Dün, geçen hafta, ondan önceki hafta... Ne zaman?

Feyyaz ve Berfu bir sonraki vakaya kadar bu olayı unutma kararı almıştı. Koyan kişi defterin bulunmadığını fark edecek ve edince de ortaya çıkarmak için bir şeyler planlayacaktı işte o zaman yakalayacaktı. İşte o zaman ödetecekti bunun bedelini. Her kim karısına iftira atmaya kalkıyorsa ve amacı neyse hepsi ortaya dökülecekti.

Aradan geçen oldukça sessiz ve sakin geçmişti iki taraf için. Berfu okul ve ev arasında mekik dokuyordu. Tüm boş vakitlerini dinlenerek geçiriyordu. Feyyaz ise Berfu’nun ağlama krizleri, aşırı duygusallığı ve iş arasında iki geri bir ileri yapıyordu.

...

Adam elindeki kalemi yere bırakıp önünde duran adama baktı. Gri takım elbisesinin ikinci düğmesi ilikliydi ama göbeğinden dolayı her an patlayacak gibi duruyordu. “Anlat bakalım.”

“İstediğiniz gibi Hancı ailesini araştırdım.”

“Ne buldun?”

“Açık söylemek gerekirse çok açık bir aile değil. Arada söylentiler var sadece ama. Önemli olabilecek her türlü söylentiyi öğrendim.”

“Neler varmış?”

“Sizin de bildiğiniz üzere genel bir bina yok. Hancı Grup adında bir yer var ama resmi bir yerleşke bulunmuyor. Çoğunlukla Eks adındaki barlarında hallediyorlar işlerini ama arada ortağı oldukları şirketlerde de toplantılar yapıyorlar.”

“Bunu Hancıları tanıyan herkes bilir.”

“İki kardeş ve bir kuzen işlerin başında. Hancı ailesinin son ayak direkleri diyebiliriz. Büyükleri yok küçükleri ise daha çok küçük. En büyükleri Fatih Hancı evli iki çocuğu var. Eşi Seda İlker Hancı, Kandilci şirketin ana ortaklarından birinin kızı. Çocuklardan büyük olan kız, 1. Sınıfa gidiyor. Küçük olan erkek, bir yaşını daha doldurmamış. Lüks yaşamayı seven kesimden bir aile. Fatih genel olarak gayrimenkulle ilgili işlerle ilgileniyor. Alım-satım, devretme, kiralama gibi işleri üstlenmiş. Gayrimenkulleri ilgilendiren ne tür iş varsa o halledermiş. Fatih’in küçük kardeşi Burak Hancı. Ailenin de en küçük üyesi oluyor. Yeni evlendi, düğünü yazın olmuş. Yılın en çok konuşulan düğünlerinden birini yapmışlar. Karısı Zerda Dağhan, Dağhan holdingin tek varisi. Çocukları yok, şu an hastane kayıtlarını falan da araştırdım ama bir hamilelik durumu da yok. Burak muhasebe işleriyle ilgileniyormuş. Parayla alakalı her şeyi hallediyormuş, vergiler, borçlar, alacaklar, ne varsa artık. En son olarak da ailenin hem ortanca çocuğu hem de en önemli üyesi:...”

“Feyyaz Hancı.”

“Evet. Aileyi yöneten kişi. Fatih ve Burak ile amca çocukları oluyorlar. Ayrıca ailenin en deli üyesi. Ailenin başında olmasının sebebi de buymuş diyorlar.”

“Deliliğini anlatmana gerek yok yakından biliyorum.”

“Hancı ailesinin sahip olduğu her türlü şey Feyyaz Hancı’nın üzerine kayıtlı. Yani tüm mal varlıkları onun üzerine kayıtlı.”

“Bak sen şu işe.”

“Feyyaz Hancı yaklaşık 3 yıl önce evlenmiş. Eşi üniversite okuyor.”

“Eşi kaç yaşındaymış?”

“23 olmuş efendim yakınlarda. Kendisi de Şırnaklı Karabey aşiret ağasının tek kızı.”

“Kadınları da kendilerine denk aldılar yani diyorsun.”

“Aynen öyle efendim. Evlendikleri kadınların hepsi belli bir standardın üzerinde olan insanlar.”

“Ee başka ne varmış?”

“Feyyaz Hancı’nın eşi Berfu Hancı. Şu an hukuk 2. Sınıf öğrencisiymiş. Okula evlendikten sonra başlamış. Herkes evliliğinin bir iş anlaşması olduğunu söylese de Feyyaz Bey eşine fazlasıyla düşkün olduğu da söyleniyor. Sınıf arkadaşlarının söylediklerine bakılırsa her an yanında koruma ile gezdiriyormuş. Yanından pek ayırmıyormuş eşine para harcamayı da severmiş. Küçük bir araştırma yapınca da ortaya çıkıyor zaten. Berfu Hancı üzerine açılmış 5 milyonluk bir hesap var. Onun yanında bazı şirketlerden hisse alınırken onun adına alınmış para da direkt olarak onun hesabına aktarılıyormuş. Bunların yanında İtalya’da bir deniz manzaralı villa, üç araba; İstanbul’da bir köşk bir apartman dairesi ve altı araba; Şırnak’ta iki villa ve üç araba; Ankara’da bir villa, bir araba var. En son olarak da Rusya’da bir köşk almış. Eşinin adına bir şeyler almayı da seviyor anlayacağınız. Bir de bunların yanında İstanbul dışında doğal ve organik ürünler satan bir çiftliğe ortak.”

“Zayıf noktası var artık yani.”

“Kesinlikle. Ayrıca eşinin adamın tam tersi olduğu söyleniyor. Midesi ağır işleri kaldırmazmış o yüzden pis işlere bulaşmıyormuş. Yer, içer, gezer diyorlar. Ayrıca bir de hastaymış.”

“Ne hastası?”

“Onu tam olarak bilen yok açıkçası. Ama doktor kontrollerini araştırdığımda son 3 yılda birçok doktora görünmüş bunların başında ise bağışıklık sistemi üzerinde çalışan saygın doktorlar ayrıca yurt dışından binlerce dolarlık ilaçlar geliyor bunun için. Bağışıklıkla alakalı bir hastalığı varmış. Bir de beyin cerrahi ve nöroloji doktorlarına da muayene olmuş. Bazıları gizli ve hastane kayıtlarına işlememişler.”

“O nasıl oluyor?”

“Gittikleri hastanenin %90’ına sahipler.”

“Yaş tahtaya basmaz diyorsun.”

“Evet. Birde geçen sene Amerika’da beyinden bir tedavi almış. Bu da gizli ama doktoru bulup araştırdım. Beyin fonksiyonları üzerine çalışıyormuş. Anladığım kadarıyla beyinde sonradan oluşan ve nadir rastlanan fonksiyon bozukluklarını tedavi ediyormuş. Tedavi oldukça pahalıya mal olmuş. Geçen sene birkaç kere gidip gelmişler. İyileşmiş ve aldığı tedavi işe yaramış.”

“Ne hastası olduğunu bulsak iyi olurdu ama neyse? Kadın hakkında başka ne var?”

“Şu an ailesi ile konuşmuyor. Sebebi belirsiz kimse neden olduğundan emin değil.”

“Buradan da ekmek çıkmaz yani.”

“Ama işinize yarayacak bir şey var.”

“Neymiş?”

“Berfu Hanım yakınlarda kadın doğum polikliniğine muayene olmuş.”

“Hamile olabilir diyorsun.”

“Evet hatta direkt hamile diyorum. Ertesi gün eşi ile hastaneye gitmişler sonuç onaylandı ama şu an gizli tutuyorlar.”

“Kadının resmi var mı?”

“Hiç magazine düşmemiş. Bunun için özel bir çaba harcanıyor. Özel günlerde çektirdiği birkaç poz var. Sosyal medya da aktif değil ayrıca hesapları da kapalı. Pek göz önünde olmayı sevmiyor.”

“Olsun sorun değil şimdilik. Zamanla görürüz.”

“Halledeceğinize eminim.”

“Yakında asıl eğlence başlayacak.”

“Randevu saati geldi efendim.”

“Çıkalım.”

Not: Ee bu yeni adamımız kim sizce?

Neden Hancı ailesini araştırdı sizce?

Sizce bebeğimizin cinsiyeti ne ve Feyyaz nasıl bir baba olur?

Bu sorulara cevaplarınızı merak ediyorum. Yarın akşam görüşürüz. Çokça öpüyorum 😘😘

 

Bölüm : 01.02.2025 20:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kübra Ahsen Durukan / GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1) / BÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?
Kübra Ahsen Durukan
GÖRÜNMEZ KAFES (KDÇS 1)

81.28k Okunma

4.49k Oy

0 Takip
106
Bölümlü Kitap
GECELERİ SADECE KÖTÜLÜK MÜ DOLAŞIRDI SOKAKLARI?BAZEN GÖRMEK İÇİN KÖR OLMAK GEREKİRGÖVDE GÖSTERİSİ YAPMAK İÇİN NE GEREKİR?BİRİSİNİ NASIL TANIRSIN?ŞEYTANDA BİLİR KİMDEN KORKACAĞINIKORKULAR BAZEN GERÇEĞİ GÖRMEMİZİ ENGELLERGERÇEKLERİ İNKAR ETMEK ONLARI GİZLER Mİ?BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLENMEKHER ŞEY SENİNLE BAŞLARKORKULARDAN KORKU BEĞENEN BÜYÜK KORKUN NE?İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİRKAYBETMEK İÇİN ÖNCE NE KAYBETTİĞİNİ BİLMEK GEREKİRYENİ HAYATA KÖTÜ BİR MERHABAVAR OLMAYA ÇALIŞMAKYENİ ORTAMLAR YENİ BAŞLANGIÇLAROYUNBOZANLIK YAPMASOSYETEYE İLK BAKAMAYIŞUYUM SAĞLAMANIN İLK KURALI EKSİK LİSTESİ YAPMAKTIRPLANLAR BAZEN İŞE YARAMAZGÖRDÜN MÜ DÜNYA ETRAFIMA PERVANEÜZÜLMEK İÇİN BAHANE ARAMAK...ELEŞTİRİLMEDEN SEVİLMEK...KORKULAR SEVGİMİZİ BESLERDİNLEYEN YOKSA KONUŞMANIN ANLAMI YOKTURBİTMEK BİLMEZ GECELERÖLÜM SENSİZLİĞİBİLEN BİLDİĞİ GÖREN GÖRDÜĞÜ KADARGERÇEKLERİN EN KÖTÜ HUYUDERİN GÖKYÜZÜ HİZAYA GELSEVME KİMSEYİ YAKARSIN CANINIKÜÇÜK SÜRPRİZLERGülüş kurşun olamaz mı?İNTİKAM YEMİNİHERKES KENDİ MERAKININ KÖLESİDİRSevmekDEDİKODU MALZEMESİYALITILMIŞ BİR HAYAT MI YANILTILMIŞ BİR HAYAT MI?Yeni bölüm duyurusuKALBİM BUZDAN TUZAKırılganBİLİNMEZLİKTE KAYBOLMAKSIĞINILACAK LİMAN BUL KENDİNEYeni bölüm geldiDÜŞÜNÜLECEK ÇOK ŞEY VARAÇIKLAMA !!!!!!!Yalnızlığı DenemekGECİKMİŞ BALAYI DİYEDEBİLİRDİK AMA...Yeni bölüm zamanlarıÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK KORKUTUCUDURKARANLIK GELECEĞİN KARANLIK GEÇMİŞİAcep Değil Deli OlsaGelecek bölümlerden bir kesitGELECEK HAKKINA BİR ŞEYLERTeknik sorunlarORTAYA DÖKÜLEN DUYGULARKIŞ ORTASINDA ÇİÇEKLENECEĞİZAcılar DeniziGelecek bölümlerden bir kesitNotBİTMEK BİLMEZ BİR YOLCULUKTUR HAYATEVCİLLEŞMİŞ ERKEK EN İYİSİDİRKARANLIK GÖKYÜZÜNDE PARLAYAN KUTUP YILDIZIKAR ÇİÇEĞİ'NİN ASIL SAHİBİZERDA'NIN TATLI(SIZ) SÜRPRİZLERİHER GÜZELİN BİR SORUNU VARDIRAçıklama ve DuyuruGÖNÜL YAPMAK GÖNÜL ALMAKTIRYENİ BÖLÜM GÜNLERİ BİLGİLENDİRMEKISKANIYOR MUYUZ NEYeni bölüm geldiSEVGİNİN BİNBİR TÜRLÜ HALİSEVEN SEVDİĞİNİ KISKANMASINYeni bölüme destek amaçlıGÖZÜNÜ KARARTMIŞ BİR KATİL HER ŞEYİ YAPABİLİRMÜKEMMELLİK HER ZAMAN GÖZE BATARAŞK BAHÇESİ Mİ KIŞ BAHÇESİ Mİ?HERKES KENDİ BİLDİĞİNİ OKUR60.000 Okunma OldukÖneri başlığıBÜYÜYOR MUYUZ YOKSA BÜYÜYOR MUYUZ?ALACAKARANLIĞA DOĞRUFikir alma bölümüBULDUM DERKEN HADİ KAYBEDİYORSAMYeni bölüm yarın gelecekKORKULAR KALBİMİZİN EN KARANLIK KÖŞELERİDİRÇIKAMADIĞIM DİPSİZ KUYUİnstagrama bir şeyler yüklemeye başlayacağımPANDORANIN KUTUSU ARALANMAYA BAŞLIYORBİR GECE ANSIZIN KAYBEDEBİLİRMİŞİMİlk gönderiyi yükledimGİDEN GİTTİĞİ GİBİ DÖNER Mİ HİÇ?YAZIN SERT RÜZGARLARIGelecek bölümlerden bir kesitGÜN TERSİNE DÖNÜYOR GALİBAKAYIP YILDIZLARIM VARDI VER ONLARIIŞIĞIM SÖNÜYOR YARDIM EDİNBeni İnstagram'dan takip ediyor musunu?AZRAİL HİÇ GİTMEMİŞSE GELMİŞ SAYILIR MI?YAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİRYAŞAMAK İÇİN ÖNCE ÖLMEK GEREKİR 2KARLI DAĞIN KARIGEÇMİŞE BAKMAK PİŞMANLIK GETİRİR 1GEÇMİŞE BAKMAK SADECE PİŞMANLIK GETİRİR 2BELKİ DE GÜNEŞ HAVANIN EN KARANLIK OLDUĞU ANDA AÇARKIŞ SONU BAHAR BAŞI
Hikayeyi Paylaş
Loading...