Sonsuz bir döndüdeyim ama ne bu döngü biter
ne de ben kendi isteğimle çıkarım bu döngüden
Bölüm şarkısı: Redd-Nefes Bile Almadan
Feyyaz son günlerde fazlasıyla meşguldü. Yeni ortaklık onu fazlasıyla yoruyordu. Amerika pazarına açılmak uzun zamandır aklındaydı ama bu kadar uğraştıracağını düşünmemişti. Avrupa ile ilişkilerini sağlam tutuyordu ama Amerika biraz geri planda kalmıştı. Bir de üstüne Berfu’nun hamileliği gümbür gümbürdü. Uzun süren ağlama seansları hiç bitmeyecek gibi gelen bebekle alakalı soruları... Daha doğuma aylar vardı ve doğuma kadar nasıl sabredeceğini kestiremiyordu.
Berfu bu dönem okulu bitirip dondurmayı planlıyordu. En azından geri döndüğünde güz döneminden başlarım diye düşünüyordu. Doğum kışa denk geleceği için yaklaşık bir senelik bir dinlenme ve bebeğiyle ilgilenme vakti olacaktı. Daha sonra da okulunu bitirebilirdi.
...
Sıcak banyodan çıkıp kendimi yatağın üzerine bıraktım. Çok iyi gelmişti. Başımın ağrısı bile hafiflemişti hatta. Yarın sabah erken kalkmam gerektiği için şimdi uyursam gece geç yatıp sabah da erken uyanamayacağımın farkındaydım bu yüzden üzerimi giyip elime telefonu alıp biraz uzandım. Telefonda gezinirken kapı açıldı. İçeri Feyyaz girmişti. Bugün erkenciydi. Birkaç gündür geç dönüyordu. “Uyanık mısın?”
“Hımm. Erkencisin.” Yatakta toplanıp oturur pozisyona geçtim. “İşim erken bitti. Şu imzalar bir atılsaydı da bende bir kurtulsaydım.”
“Sevmedin galiba yeni ortağını.” Feyyaz’ın bakışlarından net bir şekilde anlaşılıyordu. “Ben insan sevmiyorum diyorsun.”
“Hayır o fazla sevecen.” Benim kahkahamla birlikte Feyyaz başını sallayarak banyoya girdi. O çıkana kadar kendime gelmeye çalıştım. Uykum hala vardı ama birkaç saat daha dayanmam lazımdı. Yine de biraz daha dinlenmiş hissediyordum. “Yemek yedin mi?”
“Hayır daha yemedim sen aç mısın?”
“Bir şeyler atıştırabilirim.”
“Tamam sen çıkana kadar söyleyeyim masayı hazırlasınlar.”
“Tamam güzelim.”
Aşağı indiğimde Türkan Hanım çoktan masayı hazırlamaya başlamıştı. Koltuğa oturarak onu izlemeye başladım. Önce servisleri açtı, mezeleri ve salatayı getirdi. Çorbayı bırakıp bardaklara su doldurdu. Yemekler de geldiğinde masaya geçtim. Kadın yemekleri servis etmeye başladığında Feyyaz da inmişti. Sessiz bir yemekten sonra çalan telefonla masadan kalkıp telefonu açtım. Dilara arıyordu. Onunla konuşurken Feyyaz’da masada kalkıp yukarı çıktı. Ufak bir bilgi alışverişinden sonra birazda dersler hakkında konuşup telefonu kapattım. Telefonu kapatıp televizyonu açmamın üzerinden 5 dakika geçmişti ki Feyyaz merdivenlerin başından seslendi. “Berfu bir yukarı gel.” Yine ne olmuştu acaba? Kendisi de inmeye tenezzül etmeyip beni çağırdığına göre yine bir azar geliyordu galiba ama neden? Elimdeki kumandayı söylenerek bırakıp ayaklandım. Merdivenleri tırmanıp yukarı çıktığımda Feyyaz her zamanki gibi odada fink atıyordu. “Efendim.”
“Eve biri geldi mi?”
“Gelse haberin olurdu sanki.”
“Laf oyunu yapma da soruma cevap ver.”
“Hayır gelmedi. Kim gelecek ki?”
“Emin misin?”
“Tabi ki eminim de ne oldu?” Elindeki yeşil defteri uzattı. Kapağını açtığımda bir ay önce bulduğumuz ama o zamandan beri ses çıkmayan ikinci günlüktü bu.
“Ne olmuş buna?”
“Komodinin çekmecesinde buldum.”
“Makyaj masasının alt çekmecesinde değil miydi?”
“Bende onu söylüyorum kim aldı buraya?”
“Nereden bileyim ben? Belki Türkan Hanım’ın eline geçmiş ve buraya koymuştur.”
“Belkilerle mi hareket edeceğiz şimdi.”
“Niye bana kızıyorsun ki ben yaptım sanki.”
“Berfu kızmıyorum ama sende kaale alıp adam akıllı cevap vermiyorsun.”
“Veriyorum. Kim aldı bilmiyorum ama o günden beri elime bile almadım ben.”
“Tamam şimdi öğreniriz kimin yaptığını.”
“Ne yapacaksın?”
“Türkan Hanım’a soracağım.” Feyyaz hızla odadan çıkıp basamakları ikişer ikişer inmeye başladı. Bende peşinden iniyordum. Bir delilik yapıp kadının aklını çıkartacaktı yoksa. Merdiven bitince “Türkan Hanım” diye bağırdı. Bir an korkup bir adım geri giderken istemsizce elim karnıma gitmişti. İçgüdüsel bir hareket gibiydi daha çok. Korumak ister gibiydi.
Türkan Hanım mutfaktan çıkıp yanımıza geliyordu ama kadının yüzü şimdiden bembeyaz olmuştu. Ne yutkunabiliyor ne de nefes alabiliyor gibi bir hali vardı. “Buyurun Feyyaz Bey?” elindeki defteri uzatıp “Bu defteri daha önce gördünüz mü?”
“Berfu Hanım’ın günlüğü.”
“Evet. Nerede olduğunu biliyor musun?”
“Çalışma masasının ilk çekmecesinde.” Kadın korkudan bayılacak gibiydi. Bir adım öne geçip Feyyaz’la arasına girdim. “Benim makyaj çekmecelerimi en son ne zaman temizlediniz?”
“Birkaç gün oluyor. Dağılan eşyaları yerleştirdim ama o kadar.”
“Anladım. Peki son günlerde eve gelen birileri oldu mu?”
“Misafir olarak sizden habersiz gelmedi.”
“Misafir olmayarak?”
“Geçen gün gece lambasında sorun olduğunu söylediğiniz için elektrikçi geldi. Dün bir mağaza istediğiniz ürünleri ve pr paketleri bıraktı.”
“Yukarı çıktı mı?”
“Evet ama benimle birlikte girip çıktı çok durmadı.”
“Birde...”
“Ne oldu?”
“Bugün banyodaki dolap için geldiler.”
“Banyodaki dolaba ne oldu?”
“Çekmecesini kırdım yanlışlıkla.”
“Nasıl?”
“Of onu mu açıklayım şimdi? Ayrıca konumuz bu mu?”
“Siz yanında değil miydiniz tek mi çalıştılar?”
“Ben aşağıdaydım. Alış verişe gitmişlerdi kapı çalınca onu açmaya indim. Sonrasında da gelenleri yerleştirirken onlarında işi bitmişti.”
“Peki teşekkür ederim siz işinize dönebilirsiniz.”
“Peki.” Türkan Hanım kaçar adım uzaklaşırken ben de arkamı döndüm. Feyyaz birkaç saniye hareketsiz bekledikten sonra arkasını dönerek hızla merdivenleri tırmanmaya başladı tabi ben de peşinden. Bugün beni peşinde koşturmayı çok sevmişti galiba. Hemen sağdaki ilk kapıyı açarak çalışma odasına girdi. Peşinden geldiğimi bildiği için kapıyı açık bırakmıştı. Siyah deri sandalyeye oturup bilgisayarı açtı. Bilgisayar açılırken bende yanına geldim. O bir yerlere girerken bende onu izlemeye başladım. “Ne yapacaksın?”
“Güvenlik kameralarına bakacağım.”
“Niye en başta bakmadın?”
“Türkan Hanım koymuş da olabilirdi.”
“Feyyaz ya neyse kontrol et de rahatlayalım bir.” Feyyaz bilgisayarda bugünün dosyalarını açtı. Sabah evden çıktığımız saatten itibaren gözden geçirmeye başladı. Video hızlıca akarken ben yorulmaya başlamıştım. Bir elim belime destek verirken diğer elimle masaya yaslandım.
İzliyorduk izliyorduk ama bir türlü gelmiyordu. Feyyaz da sıkılmıştı anlaşılan gözünü ekrandan ayırıp önce masaya yaslanmış elime sonra da bana baktı. Sandalyede geri çekilip ayağa kalktı. Ben ne yapacak diye yaparken sandalyeyi çekip bana soğru çevirdi. “Otur.”
“Sen otur önemli değil.”
“Önemli mi değil mi bunun muhabbetini yapmıyoruz ki.” Daha fazla ceap vermeden sandalyeye oturdum. Oda yanıma gelip tekrar izlemeye başladık. Saat ikiyi geçerken iki kişi gelmişti eve. Merdivenlerin sonu ile yatak odasının bulunduğu koridoru gösteriyordu. Yatak odasına girdiler. Bir süre sonra Türkan Hanım çıktı. Böylelikle de yatak odasının kapısı da kapanmış oldu. Aradan geçen on beş dakikanın ardından odadan çıktılar. İkisi de siyah şapka takıyordu. Üstlerinde çalıştıkları firmanın ceketi vardı. Şimdi yapacak tek bir şey vardı. Firmayı arayıp gelenleri öğrenmek. Ben geri çekilirken o da bilgisayarı kapattı. “Şimdi ne yapacaksın?”
“Halledeceğim.”
“Nasıl?”
“Arkasında kim var onu öğreneceğim.”
“Tamam.”
“Sen işine geri dönebilirsin.” Odadan çık demenin kibar yoluydu galiba. Çalışma odasından çıkıp önce aşağı indim. Türkan Hanım’ı kontrol etmek için. Kadının aklı çıktı farkındaydım. Bulduğumda mutfakta oturmuş elindeki suyu içiyordu. Beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı. “Oturun.”
“Bir şey mi istemiştiniz?”
“Hayır. Size bakmaya geldim. İyi misiniz?”
“İyiyim sağ olun.”
“Kusura bakmayın Feyyaz’ın sinirlerinin üstünde olduğu bir ana denk geldi.”
“Olsun sorun değil haklı ben yanlarından ayrılmamalıydım.”
“Problem değil siz dinlenin.”
“Bir şey istiyor musunuz?”
“Hayır.” Mutfaktan çıkıp geri yukarı yöneldim. Çalışma odasının kapısı açıktı ve içerisi boştu. Bahçeye inmişti galiba. Ne zaman bağırarak konuşacak olsa ya da küfürlü konuşacak olsa evden çıkıyordu. Sen nereden biliyorsun diyecek olursanız balkon kapısı bazen açık oluyordu ve o da sesinin tonunu ayarlayamıyordu. Bende naklen dinlemiş oluyordum.
Yatak odasına girip oturmaya başladım. Aradan geçen zamanda yatıp uyuyayım dedim ama uyuyamadım. Aklımda bizimle kim uğraşıyor sorusu vardı? Bu sefer kim olduğunu Feyyaz’da bilmiyordu ama her kimse benim üzerimden bir oyun çevirdiği belliydi. Beni Feyyaz’ın ateşine atmaktan kim yarar sağlayabilirdi ki? Aklıma bir sürü soru geliyordu ama hiçbirinin cevabı maalesef bende yoktu.
Acaba bu sefer birisi Feyyaz’la değil de benimle mi uğraşıyor sorusu geliyordu ama benim de düşmanım yoktu ki. Yani en azından benim bildiğim kadarıyla. Evet belki bazı insanlarla anlaşamıyordum ama bu onlara kötülük yaptığım anlamına gelmiyordu. Ayrıca benim kimseye kötülüğüm dokunmazdı isteyerek. İstemeyerek bazen oluyordu ama onda da benim yapabileceğim bir şey yoktu. Birisi ya benim canımı yakmak istiyordu ya da benim üzerimden Feyyaz’ın canını yakmak ama açıkçası her şekilde ben etkileniyordum. Neyse ki kocam bana güveniyor ve tanıyordu ki namlunun ucunda kalmamıştım. Ne kadar vakit geçti bilmiyorum ama kapı açıldı ve içeri girdi. “Uyumadın mı daha?”
“Uyku tutmadı.”
“Seni bekledim desene sen ona.”
“O da olabilir. Kimmiş öğrenebildin mi?”
“Hayır.”
“Ama geldikleri iş yeri?”
“Randevu yarına oluşturulmuş bugün kim geldiyse onların geleceğini biliyordu ve onlardan önce davrandılar.”
“Kim?”
“Şu an bilmiyorum ama içeriden yardım aldıkları kesin.”
“Kim yardım eder ki? Ayrıca niye benim üzerimden yani.”
“Emin değilim güzelim ama buluruz elbet.”
“Şimdi ne olacak?”
“Şimdi ne olacak? Güzel soru. Kafamda bir şeyler var.”
“Ne gibi?”
“Kim olduklarını bilmiyoruz ya.”
“Evet.”
“Şöyle yaparsak sanki onların istediği yola girmiş oluruz.”
“Ne yapsak?”
“Sanki bu akşam kavga etmişiz de aramız kötüymüş gibi davranacaksın dışarıya karşı.”
“Niye?”
“Her kim planlıyorsa bunu istediği açık.”
“karşı tarafın istediği bebeğin senden olmadığını da düşünmeni istiyor ama.”
“Farkındayım.”
“Öyle mi düşüneceksin şimdi?”
“Tabi ki hayır. Sen sadece bugün kavga etmişiz gibi davranacaksın yarın. Bir iki güne de barışmışız gibi devam edeceğiz.”
“Ne olmuş olacak öyle olunca?”
“Ben içerideki hainin kim olduğunu öğreneceğim.”
“Gerçekten birinin ihanet ettiğini mi düşünüyorsun?”
“Düşünmüyorum öyle olduğuna eminim.”
“Nasıl kavga etmişiz gibi davranacağız?”
“Biraz odayı dağıtıp ayrı odalarda uyumuşuz gibi davranacağız.”
“Nasıl odayı dağıtacağız?” Bu arada Feyyaz eline en sevdiğim parfümümü alıp yere attı. Gözlerim kocaman oldu. “Böyle.”
“Delirdin mi o benim en sevdiğim parfümüm.”
“Yenisini alırsın.”
“Sezonluk kreasyondu ve elimdeki son kutuydu. Bunu bulana kadar kaç dükkan gezmişlerdi.” Odanın içini koku doldururken gözlerim doldu. Tekrar ağlama seansım başlıyordu ben de diyorum ben bugün bir şeyi eksik yapmıştım. “Berfu şaka yapıyorum de.”
“Hayır niye kırdın ki şimdi kırmasan olmuyor muydu?”
“Dedim ya oyun oynanamız lazım diye.”
“Kendi parfümünü kırsaydın o zaman.”
“Tamam al onu da sen kır ödeşelim.” Diyerek elindeki parfümü uzattı. Bir taraftan gözlerimi silerken diğer taraftan da ayağa kalkıp elindeki şişeyi alıp yere attım. Odanın içine değişik bir koku yayılıyordu. Benim ve onun parfümü birleşiyordu. Biraz fazla olmuş olmalıydı ki odayı boğucu bir koku kapladı. Feyyaz bu sefer eline geçen kendi eşyalarını yere fırlattı. 10 dakika sonra odanın içi savaş alanına dönmüştü. Planlı gibi gözükmesin diye de özel bir çaba harcamıştık. Bu gece bu odada uyunmazdı. “Oldu mu şimdi?”
“Oldu. Sen geç yan odada yat.”
“Sen nerede yatacaksın?”
“Ben biraz dışarı çıkarım geç dönerim sonra da çalışma odasında kalırım.”
“Emin misin?”
“Evet. Hadi.”
“Ama...” devam edemeden gözlerim tekrar doldu. Zaten yorgun gelmişti hiç dinlenmeden tekrar çıkacak kim bilir kaçta gelecekti eve. “Berfu hadi ama şimdi neden ağlıyorsun?”
“Sen dinlenemeyeceksin ama.” Yanıma gelip sarıldı. Saçlarımı öptü sonra da okşamaya başladı. “Kar tanem hadi ama ağlama. Ben alışkınım bir şey olmaz. Yarın dinlenirim.” Her zamanki gibi ilk önce beni düşünüyordu ama kendini düşünmüyordu. Bir de bana diyordu hep kendini ikinci plana atıyorsun diye.
“Ama yorgunsun.”
“O kadar yorgun değilim. Hem yarın benimle ilgilenirsin bir şeyim kalmaz anlaşık mı?”
“Tamam.” Benden ayrılarak gözlerimi sildi. “Hadi şimdi gidip uyu, dinlen yarın okula gideceksin daha anlaştık mı?”
“Evet.” Ben yan odaya geçtim sonra da o da kapıyı çarpıp çıktı. Ben uzansam da yatağa uzun bir süre uyuyamamıştım. Ne kadar vakit geçti saat kaçtı emin değildim ama Feyyaz’ın eve geldiğini duymuştum. Sonrasında ise artık bedenim kendinden geçerek uykuya bıraktı kendini.
Not: Yeni bölüm yetişti. Birkaç gündür hiç yazasım yoktu ama yine de fena bir bölüm olmadı. Biraz düzenleme istiyor onu da boş olduğum bir gün hallederim. Sizce olaylar nasıl gelişecek? Ayrıca bir çok kişi bebeğin cinsiyetine kız demiş. Neden öyle düşündünüz? Feyyaz kız istediği için mi yoksa kız bebeğin bu minik aileye canlılık katacağını mı düşündünüz? Neyse çok konuşmayım. Bolca yorum bekliyorum bu bölüme ve sizi çokça öpüyorum 😘😘😘
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
81.28k Okunma |
4.49k Oy |
0 Takip |
106 Bölümlü Kitap |