Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide..
Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki.
( MEVLANA)
Hayat ne garip daha dun yanımızda olan sevdiklerimizi bir gün sonra kaybetme korkusu yaşıyoruz. Zamanımız varken yanımızda iken kıymetini bilmediğimiz anların acısını kötü bir haber ile en derinden hissediyoruz...
Peki mutlu olmak için elimizden geleni yapıyor muyuz? Sevdiklerimize yeteri kadar sahip çıkıp sevgimizi gösteriyor muyuz ? Binlerce daha böyle soru sorabiliriz önemli olan hissetirebilmektir....
Miroğlu konağına acı hiç beklemedikleri bir anda düşmüştü. Yade, Zergül ve Azade hanim Yaren yaptiği sakinleştirici ile odalarında uyurlarken Behram ağa oğlundan iyi bir haber almak için telefonu ile gerekli yerleri arıyordu.
Senem ve Asmin Yade Zergül' ün basinda iken Yaren Azade hanımın başında idi. Zeynepve Leyla ise Behram ağa ile birlikte Şırnak' a gitmek için hazırlik yapmişlardı. Zeynep bu zor günde dostunu yalniz birakmak istemezken, içinde de derin bir acı vardi yakişikli teğmen için.
Berdan haberi duyar duymaz sokuğu Miroğlu konağinda almiş . İlk firsatda da Yavuz'u aramış ve Yağiz'ın durumunu bildirmiş gelmesini istemişti.
Yağiz'ın yaralandığını duyan Yavuz bütün işlerini birakip ilk uçak ile önce İstanbul'a inecek ordan da şırnak'a gidecektir.
********************
Yağız apar topar hastaneye getirilmiş ardından uzman doktor ve ekip tarafından ameliyata alınmıştı. Çok şukur ki kurşun omzuna isabet etmiş 3 saat suren ameliyatı başaralı bir şekilde gerçekleşmişti kalıcı herhangi bir hasar yoktu..
Behram ağa kızlar ile 5 saat sonra Şırnak' a girmişler hastaneye doğru gidiyorlardı. Leyla'nın gözünde yaş Zeynep'in dilinde dua bir an önce Yağız görmek istiyorlardı.
Leyla en iyi arkadaşı kardeşi cani için incilerini akıtırken, Zeynep hiç tanımadığı delikanlı için neden bu kadar içinin yandığını bilmiyordu tek bildiği onu yeniden sağ salim görme isteği idi. Tahir de duyduğu haber ile Antalya'daki işinden ayrılıp ilk ucak ile Şirnak a gidicekti.
Azade hanim ilacın etkisi geçtikten sonra tekrar ağıtlarını yakmaya başlamıştı. Evlat acısı hiç kolay değildi. Anne olmayan bu acıyı nerden bilebilirdi ki. Sesi öyle dokunaklıydı ki duyanların içini yakıyordu.
" Yağız'ım, yiğidim, öpmelere doyamadığım koklamaya kıyamadığım evladım. Ak kundaklara sardığım, gözümden sakındığım, ayağına taş değse dünyayı yaktığım kuzum. Söyle anan nasıl bu acıya dayansın yavrumm"..
(burayı ağıt halinde düşünün).
Yaren annesinin ağlamasına ağıtlarına dayanamıyordu her ne kadar annesine moral vermeye çalışsada anne yüreği evladından başka hiçbir sözu duymaz kimseyi görmez olmuştu.
Yade ,Zergül metanetini toplamış vakurlu edası ile oturma odasına girdi. Tam bir hanımağa idi yüzündeki kırışıklıklar alnının ortasında ki deg i yaşanmışlıkların simgesi idi.
Haberi alan Azade hanimin kardeşleri konu komşu hep konağa gelmişlerdi. Konakta geleni gideni Azade hanımin buyuk abisi Şiyar ağa ağirlamişdi.
Yade Zergül Gelininin yanına oturup " Bana bak gelin ben ne acılar görmüşüm yıkılmamışım sen şimdi nasil yıkılırsın oğlun seni boylemi gorsün istersin." Dedi ve bir nefes aldı.
Yuzüne bakan neler yaşadiğini anlayabilirdi. Bu kadin bir insanin hayatına çok şey katabilirdi. Yaşanmişliklari olaylara karşı bakiş açisı acısını saklayip dimdik duruşu kendine hayran biraktırıyordu. Tecrüne edinilecek okudukça bitmeyecek kitap gibiydi konuşmasına devam etti.
"Kendini topla Allah'a isyankar olma şimdi ağlamanın zamanı değil dua etmenin zamanı. Kaldir başını ve evladın için elinden geleni yap sen böyle yaparsan bu çocuklar ne yapsin. Ağlama ağlamak acizlerin işidir" Dedi.
Azade hanım kaynanasınin sözleri ile kendini toparladı başını kaldırdı omuzlarını dikleştirip evlatlarıni kollarınin arasına aldi. 3 evladi yaninda idi peki ya diğer ikisi onlarda geleceklermiydi kanatlarınin altına.
*********************
Aradan geçen 1 saatin ardından Yavuz' da uçağına yeniden binmiş Adem'i arayıp havaalanından kendisini almasıni istemişti.
Behram ağa Leyla ve Zeynep ile hastaneye giriş yaparlarken Adem Yavuz dan gelen telefon ile havaalaninin yolunu tutmuştu.
Danismadan Yağiz'ın alindiği odayi oğrendikleri gibi hemen yanina gitmek icin asansore bindiler 2. Kat da bulunan odanin koridoruna girdiklerinde kapınin önünde ki askerleri gördüler. Kimisi ayakta kimisi çömelmis oturur vaziyet de.
Karsidan gelen Behram ağa ve kızları görunce hepsi gelenlere bakmaya çaliştılar. Yüzlerinden belliydi ki komutanları için hepsi de endişeli idi.
Behram ağa yavas yavas yaklaştı, hepsinin yüzüne tek tek baktı. Birinin gözünde, birinin yüzünde, birinin saçında, birinin duruşünda, bakisında oglunu görüyordu sanki onlarda ana aba kuzusu idi. Öyle şefkat dolu sevgi ile bakmişti ki karşı taraf yüreklerinde hissettiler bu duyguyu.
İçlerinden biri " Hayırdır amca birine mi bakmıştın?" Diye sordu.
" Evladima geldim oğlum içerde yatıyor dediler. Siz gördünüz mü benim yiğidimi oda sizin gibi asker" dedi zar zor çıkan sesi ile.
Baba yüreği dayanamadı, ne kadar dirayetli olmaya çalişsada başaramadı sesi titredi konuşurken.
Askerler ne diyeceklerini bilemiyirlardı. Acılı bir babaya ne denirdi ki. Hepsi başlarını önlerine eğdiler.
Behram ağa oğlunun odasınin kapisina gelince eli gitmedi kapınin kulpunu indirip açmaya.
Yağiz' ı nasil bulacaklarini bilmedikleri için cesaret edemiyordu baba yüregi evlat acisina dayanamiyordu ne kadar dik durmaya çalişsada omuzlari çöküyordu.
Leyla amcasinin kapiyi acamadığini gorünce " Amca sen boyle yaparsan bizler napalim sen dik dur ki bizlerde ayak da duralım hadi" dedi. Behram ağa kafasıni ağir ağır salladi toparlanıp yuzunu gozunu sildi.
Yağız ameliyattan yeni çıkmiş hala uyuyor idi. Hakan arkadaşını hiç yalniz birakmamıs başında bekliyordu.
Çok şükür ki dostu göğsü ile omuz arasında ki bulunan thorax da denilen boşluktan yara almıştı. Başarılı bir emeliyat geçirmiş iki aya kadar da düzelebilecekdi.Yağiz' in başında baklerken kapı açildi ve içeri Behram ağa, Leyla ve Zeynep girdi.
Hakan gelenleri gorunce oturduğu koltukdan hemen ayağa kalktı. Gözleri ağlamaktan kıpkirmizı olmuştu. Behram ağa'ya diki varıp da hoşgeldiniz bile diyemiyordu.
Behram ağa yaklaştıkça tutduğu gözyaşları yeniden akmaya başladı.Behram bey önce Hakan'a baktı sonra evladına ilişti yorgun bakişları. Uyuyordu evladı tekrar Hakan' bakıp sıkıca sarıldılar birbirlerine.
" Pek hos olmadi ama hoşgeldin Behram amca " dedi.
Behram bey " Hoşbuldum evlat hepimize gelmiş geçmiş olsun" dedi.
Hakan kizlara da başı ile selam verip "hosgeldiniz" dedi.
Kizlarda "hosbulduk" deyip Hakan'ın gösterdiği kanepeye oturdular.
Behram bey avladinin başina geldi titreyen elini yavaş yavaş Yağiz saçlarina değdirdi. Yavas yavaş saçlarinda elini gezdirdi. Sonra yüzünü sevdi.
" Durumu nasil ne dedi doktorlar Hakan"dedi bir yandan da evladının her bir zerresine bakıyordu.
Hakan Behram ağa'nin yanına gidip" Çok şükür durumu iyi, kurşun herhangi bir yerine zarar vermemiş ama bir sure kolunu rahat hareket ettiremiycek"dedi.
Behram bey saçlarini sevdiği evladına seslendi " Evlat sen nasıl askersin bu kadar uyunur mu? Baban gelmiş insan bir hoşgeldin der" dedi.
Yağız yavas yavaş gozlerini açtı babasını karşısında görünce şaşırdı narkozunda etkisi hala devam ediyordu.
" Tövbe bismillah azrail misin melek mi birde babam kılığında gelmişsin?" Diyince herkes gülmeye başladı. Behram ağa bile gülüyordu.
Yağız odada farklı sesler duyunca etrafa bakındı Leyla ve Zeynep'i görünce " yok artik " dedi.
" Geçmiş olsun evlat nasılsın bakalım nasıl hissediyorsun" Yağiz babasına bakıp" Baba ben ölüp cennete gitmedim ise siz buraya ne zaman geldiniz" dedi.
Behram ağa yüzündeki tebessum ile " yeni geldik sen uyuyordun" dedi.
" Hoşgelmişsiniz babam da niye yordun kendini buraya kadar" dedi.
" Evlat seni görmeden durabilirmiydim sanıyorsun hem bu deli kızı zor zapt ettim tutturdu gidiciğim diye " deyip Leyla'yı gösterdi.
Leyla girdi göz hizasına Yağız'ın " Bremin geçmiş olsun cok korkuttun bizi aksiyondan hic uzak kalma emi" diyerek takıldı kardeşine.
" Dotmam( amca kizi) beni biliyorsun aksiyon olmazsa hayattan zevk alamıyorum " dedi
" Bilmem mi bremin ağaç tepelerinde geçti ömrümüz" Onlarin tatli atişmasi odadakileri güldürdü.
Yağiz bir an ciddilesti" Dotmam annem dayem nasil iyiler mi? Diye sordu.
" iyiler brem merak etme annem, Yaren, Senem başlarında" desede Leyla Yağız annesinin durumunu az çok tahmin edebiliyordu.
Behram ağa Hakan'la doktor ile gorüşmek için odadan çıkınca Yağiz Zeynep'i görür görmez inanamadı
"Leyla ben galiba narkozun etkisindeyim sen tek misin yoksa odada eli maşali da mi var? Diye sordu.
Leyla onun sorusu üzerine kahkaha attı Zeynep göz devirdi eli maşali demesine.
Huysuz iste ne olacak dedi içinden " yok rüya değil geçmiş olsun huysuz bey " dedi Zeynep.
Yağız' in bakişlarından birşeyler sezikledi Leyla. Amca oğlu Zeynep' e oyle bir bakiyordu ki Leyla yıllardır gözlerinin böyle parladığını gormemisti.
Yağız tebessum ederek " Sağolasın çimen gözlü" . Dedi.
Zeynep bu hitap ile utandi ilk defa biri gözleriyle hitap ediyordu kendisine. Yüzu hafif pembeleşti utançtan.
Leyla Yağız'a yapma der gibi bakti " brem ben bi annemleri arayayim dayem Azade annem de çok merak ederler şimdi " diyerek izin istedi ve odadan dışari çikti.
Yağiz Zeynep'e koltugu gösterek " otursana ayakta kalma"
Zeynep çekinerek koltuğa oturdu " Gerçekten iyimisin biz haberi ilk duyunca herkez çok korktu ve üzüldüler " dedi.
Yağız tek kaşını kaldırdı " peki sen sende üzüldün mü?
Zeynep gelen soru ile ne diyeceğini bilemedi boyle bir soruyu beklemiyordu Ne diyecekti cok üzüldüm icimde bir yer acıdı mi tabiki de söyleyemezdi.
Oda " Yani kismen tanıdığim insan olarak üzüldüm tabiki " dedi Yağız onun bu tavrina tebbessum etti " iyiyim merak etmeyin alışkın olduğum durumlar "dedi sıradan birşeyden bahseder gibi..
Leyla annesini aradı telefon 3.cu calısinda açıldi " Kızim " dedi Leyal hanim.
" Annem biz geldik Yağız cok şükür iyi korkulacak bir durum yok dayeme, Azade anneme, evdekilere soyle merak etmesinler doktor izin verirse Yağiz'ı da alıp geleceğiz dedi.
" Oh cok şukur yavrum bizi sık sık haberdar edin emi annem kendinize dikkat edin Leylam amcan sana emanet kızım ilaçlarini alsin tamam mi yavrum"
Leyla alnını ovarak " merak etme annem burasi bende sende evdekilere dikkat et hadi öptüm görüşürüz"dedi.
Telefonu kapattı baş ağrısı yüzünden fazla lonuşmak istemedi.
Adem Yavuz' u havaalaninda karşıladı özlediği abisine sıkı sıkı sarıldı.
"Abi hosgeldin" dedi. Yavuz' da kardeşlerinden ayirmadıği genç adama sarılıp "Hoşbuldum" dedi . Daha sonra tekntek herkezi sordu arabada gelirken. Adem'de herkez iyi deyip geçiştirdi.
Adem Leyla'nın da hastanede olduğunu söylemedi. Çünkü Yavuz bilirse inadından gelmezdi hastaneye. Artık onlarında karşılaşma zamanı gelmiş geçiyordu bile dayanamıyordu ikisininde acı çekmesine.
Yağız'ın odasinin bulunduğu kata çiktilar. Yavuz tüm karizmasi ile hastaneye girdiği ilk andan itibaren hemşirelerin bile dikkatini çekmişti.
Leyla arkası dönük olduğu için onların geldiğini görmemişti. Lakin bir anda kalbi hızlı hızlı atmaya başladı.Elini kalbine koydu, birde üstüne hasret kaldıği o koku burnuna gelince kafayı yediğini düşündü.
Eli kalbinde sakinleşmeye çaliştı. Telefonunu cebine koyup arkasıni dönmüştü ki, kehribar gözleri bir çift kara göz ile kesişti.
Nefesi kesilecek gibi oldu. Saçı başı dağılmış, sakalları uzamış, gözlerinin altı morarmış sevdiğini görünce beş yılda bu adama ne olmuş diye geçirdi içinden.
Yüreği oyle bir sızladı ki, içi acıdı canı çok yandı gözleri doldu ama ağlamamak için ellerini yumruk yaptı " Sen" dedi.
Öyle şaşkın,üzgün, kırgındı ki, ne diyeceğini bilemedi geleceğini hiç düşünmemişti.
Boğazını temizleyip zar zor " Hoşgeldin " diyebildi.
Yavuz'un hastaneye girdiği ilk andan itibaren içini bir huzur kapladı. 5 yıl sonra ilk defa nefes aldığını hissetti. Sanki tüm hastane kehribar gözlüsü gibi kokuyordu. Özlemden beyninin kendisine oyun oynadığını delirdiğinı düşündü. Leyla ölürdü ama kendisi ile değil yanyana gelmek aynı ortama dahi girmezdi.
Nihayet kardeşinin bulunduğu odanın koridoruna gelmişlerdi ki arkası dönük olan sevdasını gördü.
Olduğu yere çakılıp kaldı bir adım bile ileriye gidemedi. Özlediği kokusu yakından tüm ciğerlerini doldurdu. Gözlerini kapatıp derince içine çekti. Bir yandan da hayal olmaması için dua etti.
Sevdiği kadın yüzünü dönünce göz vöze geldiler. Kehribar gözlere doya doya baktı. Sanki beş yılın acısını çıkarır gibi.
Geçen yıllar güzelliğine güzellik katmiş, birazda olgunlaşmıştı. Ama çok da zayıflamış buldu. Kendisine şaşkın bakan kadına o özlem ile baktı. " Sen" dediğinde hasret kaldığı sesini duydu. Nede çok özlemişti.
Sonra buz gibi bakışları ile kuru bir "Hoşgeldin" diyen kadına oda soğuk bir şekilde " Hoşbuldum" dedi. İçinde fırtınalar kopuyordu oysa ki.
Behram ağa doktor ile görüsmesini bitirmiş Hakan ile birlikte tekrar odaya döndükleri esnada Yavuz'u gördüler.
Behram ağa hem özlem, hemde acı ile evladına baktı. Sonra öfkesi geldi aklına " Ne işin var senin burda kim çağırdı seni" dedi sert bir tonda kaşlarını çoktan çatmıştı.
Yavuz babasının sesi ile ona doğru döndü " Baba" dedi üzgün sesi ile. Behram ağa oğlunun perisan haline baktı. Ne kadar çökmüştü oğlu içi cız etti baba yüreği dayanamadı oğlunun bu haline ama yine de tavrından ödün vermedi.
Leyla bir kavga çıkmaması için amcasının yanına gidip gözlerinin içine baktı. Biliyordu oğlunu çok özlemişti ama sırf kendisi üzülmesin diye ona sert davraniyordu.
" Amcam böyle bir günde küslük kırgınlık olmaz biliyorum sende özledin onu hasretsin affet gitsin artık et ile tırnak ayrılır mı hiç" dedi.
Derin bir nefes aldı " ben senden razıyım olanları çoktan unuttum gitti. Böyle olması gerekiyordu oldu ona.." dedi durdu. Nefes alıp " Ben ona kızgın değilim sende barış artık yetmedi mi bu ayrılık" dedi.
Behram ağa Leyla'nın ciddi olup olmadığına baktı konuşurken. Gelini çok ciddi idi. Asaleti tavrı konuşması ile kendisini ikna etmiş yeğenine hak vermişti.
Oğluna şu beş yıllık ceza yeterdi. " Hadi amca biz bir aileyiz Yağiz'ın hepimize ihtiyacı var bak oda hemen koşup gelmiş " deyince Behram ağa Yavuz'a tekrar baktı.
Leyla içi yana yana konuşsada belli etmedi kalbinde ki kırılmişliğin verdiği acıyı amcasının bakişlarindan ogluna ozlemini görmüstü . İçi kan ağlasada bunu yapmak zorunda idi.
Amcasının affedeceğini anlayınca önünden çekildi. Behram ağa Leyla'ya son kez baktı Leyla gözlerini kapatıp açınca oğluna kollarını açıp " Gel ulan buraya " dedi.
Yavuz iki adımda uçar gibi gelip babasına sıkıca sarıldı. Behram ağa da oğluna karşılik verdi. Ellerini sırtına hafifçe vurdu.
Yavuz Leyla'ya gözleri ile teşekkur etti. Leyla önemli değil der gibi başını salladı. Mutlu olsada baba oğulun kavuşmasına onun içi oluk oluk kanıyordu.
Baba oğul özlemlerini giderirken Tahir de hastaneye gelmiş onları izliyordu. Dayısını kıskanan Tahir " Dayı birak da bizde hasret giderelim abim ile " dedi.
Tahir ile de kucaklaştıkdan sonra odaya girdiler. Zeynep oturduğu koltuktan ayağa kalkti Behram ağa eli ile işaret edip " otur kızım otur sende heba oldun bizle " dedi.
Zeynep tebessüm etti girenlere bakti gördüğü adam ile şaşırdı gelmişmiydi. Peki ya Leyla napmıştı gözleri dostunu aradı.
En son odaya Leyla girdi Zeynep gözleri ile soruyordu Leyla ya halini Leyla anlamıştı kafasını iyiyim sonra der gibi salladı. İci yangin yıkık virane olsa da dışı dimdik ayakta idi.
Yavuz kardeşinin baş ucuna gidip durdu. Yağız gözlerini açar açmaz abisini gorünce gözlerini irice açip " Yok artık vayy anasıni iyiki vurulmusum lan Hakan Yavuz ağa bile geldiyse artık Dayem'in gelmesi de an meselesi" dedi.
"Nasilsin aslanim korkuttun bizi" Yavuz kardeşine sarılmak istesede kendine engel oldu.
"İyiyim Yavuz ağa korkulacak birşey yoktur geleceğini bilsem daha erken vuruldum yaa " dedi alay ederek abisini ozlesede bir yanı ona çok kızgındi hala Leyla'yi birakip gittiği icin.
" Allah korusun" dediler Leyla ve Zeynep aynı anda. Sonra birbirlerine bakıp tebessüm ettiler.
"Saçmala istersen Yağız benimde asabımı bozma" dedi Yavuz kızarak. Bir anda ortalık gerginleşince Yağiz duruma el attı.
"Hem yengem bana bakar iki gune eski halime dönerim" dedi yengem kelimesini bastirarak soylemisti.
Yavuz Leyla ile göz göze geldi " Bakar yengen sana iyi olana kadar da bırakmaz " dedi Yavuz da imalı imalı.
Leyla onun imasi uzerine gözlerini devirdi. " Geçmiş olsun kardeşim" dedi Tahir ortamin havasıni yumasatmak icin.
Yağiz kafasini sallayip "yok yok ben kesin cenneteyim valla bu ladar sevildiğimi bilmiyordum sağol kardeşim " dedi.
Aradan 1 saat geçmişti bu surede Yavuz Zeynep ile tanişmişti havadan sudan sohbet etmişlerdi.
Tahir dayısı ile Antep'e döneceklerdi. Doktorla görüşmüsler. Eve göturmek istedoğini bastıra bastıra söylemisti. Behram ağa.
Doktor her ne kadar riskli desede Behram ağa oğlunu burda bırakmak istemedi. En sonunda doktor da pes edip yarın haataneden çıkmasınin daha uygun olabileceğini belirtip konuyu kapatmış idi.
Behram ağa ve Tahir izin isteyip ayaklandilar yolları da uzundu malum Hakan da onlarla birlikte "geçmis olsun " deyip çıkti.
Yavuz, Leyla ve Zeynep kaldı odada. Leyla amcası gider gitmez Yavuz ile aynı ortamda durmak istemedi yeterince sabretmişti.
Yağız'a dönüp " bremin biz Zeynep ile çay alacağız birşey istermisin dışardan " dedi.
Yağız kafasıni hayir anlamında sallayıp " Yok Leylim siz gidin bizde biraz abim ile sohbet edelim" dedi.
Konuşacakları çok şey vardı. Kafasını yıllardır kemiren soruların cevabını almalı idi. Cam dan dışariya bakan Yavuz kardeşinin konuşmak istemesi üzerine " Olur" deyip yatağin yanindaki sandalyeye oturdu.
Zeynep Leyla'nin sormayacağini bildigi icin " Yavuz abi sen birşey iste misin yada cay ister misin getirelim mi ? Diye sordu.
Yavuz Leyla' ya bakti once yüzüne bile bakmiyordu daha sonra Zeynep' e dönüp" Sağol bacım size afiyet olsun " dedi.
Leyla ile birlikte odadan ayrılıp kafeteryaya gittiler.
Kizlar çaylarıni aldılar ve oturma yerine geçip oturdular. Zeynep daha fazla dayanamadi " Leyla iyi misin nasil hissediyorsun " dedi.
Leyla kafasıni gökyüzüne kaldirip bakti karanlik çökmüş ay ışığı ve yıldızlar gökyüzünü aydınlatıyor idi.
"Nasıl miyim boyle uzerime koca koca binalar yıkılmiş da ben altinda kalmiş gibiyim. İçim paramparca ama ben dim dik durmak zorundayim gibi hissediyorum" Zeynep dostuna üzgün üzgün baktı.
Zeynep'in gözlerine çevirdi bakışlarını Leyla " Zeynep şu kalbim bile bana ihanet ediyor. Onu gördüğüm an öyle bir çarpiyor ki sanki kalbim ağzımda atiyor." Dedi gözlerinden yaşlar akmaya başladı.
Zeynep de dostu ile birlikte ağlıyor idi "Leyla acını belki anlayamam ama içimde hissediyorum " dedi.
"Yüreğim kuş olup onun ellerine konmak istiyor, burnumun direği sızlıyor, kokusu buram buram hasret kokuyor, ayaklarim gidip sarılmamak icin zor direniyor, Bu nasil bir özlemdir ki ne kadar kırgın kızgın olursam olayım yollarim hep ona çıkıyor ve sevgim bir gun bile azalmadan gun gectikce çoğalıyor.Firat gibi sel olup onun yüreğine akasim geliyor. Ve ben inan ki ne yapacağımı zerre bilmiyorum."
Sevmek bu kadar zor ise Zeynep uzak durmak kimseyi sevmek istemiyordu.
Dostunun ellerini tutup " sen gördüğüm en güçlü kadinsin. Ve biliyormusun sevda sana cok yakışıyor."
Leyla yalandan tebessum edip " Sevmek yetse idi Ferhat dağları delmek zorunda kalmaz Şirin de ölmezdi" Dedi.
"Leylam canim dostum kötü düşünme bak yukarda en doğrusu Yavuz abi ile herşeyi konuşman yoksa bu dert seni yer bitirir. En azından tüm o beynini kemiren sorulara cevap bulursun" dedi Zeynep.
Onlar kendi aralarında dertleşirken Yavuz ve Yağiz da yukari da geçmişin hesabini görüyorlar idi.
"Nasıl kıydın be Abi, neden bıraktın gittin Leyla'yi?" Diye sordu Yağiz.
Yavuz bıkkın bir nefes verip " Gitmek zorunda idim gittim Yağız öyle olması gerekiyordu" dedi.
" Abi bak beni çileden çıkarma" derken sınirlenmemek için kendini sıkıyordu Yağız karşısındaki sonucta abisi idi.
"Ulan tamam sevmiyorsun , mecburen evlendin ama evlendiğin gün kızı yüz üstü bırakıp gitmek nedir, Bu adamliğa sığarmı?"
Yavuz sabır dedi içinden herkeze yargılamak kolay geliyordu. Kimsede bir bildiği vardır demiyordu.
"Bak sen bunu sebepsiz yapacak bir adam değilsin, ne olduda sen gittin kendini sürgün ettin? Anlamıyorum abi sen ne zaman bu kadar gaddar kotu oldun?" Yağiz sorularını ard arda sıraladı.
Yavuz alnını ovdu burnundan soludu herkez kendisini suçluyordu hiçbir sen hissediyosun demiyordu sabrının sonuna geliyordu .
"Yağız napsaydim beni sevmeyen zor durda olan bir kadını karım diyip koynuma mı alsaydım he, lan başkasını seviyordu. Eğer gitmeseydim durmuycaklardı. Zergül Sultan tutturdu bu evlilik bu saatden sonra gerçek olacak diye" dedi.
Burnunu sıktı camın önüne geçip pencereyi açtı ve temiz havayı içine çekti. Yağız duyduklarına inanamıyordu babannesi böyle birşeyi asıl isterdi. Abisinin konuşmasını bitirmesini bekliyordu.
" Yağiz ben şerefsizmiyim adi bir adam mıyım beni sevmeyen kadına elimi süreyim kadınım yapayım. Hadi ben karaktersiz herifin tekiyim peki ya o kaldırabilirmiydi daha içinde yanan bir ateş varken benim karım olmayı he" diye sordu.
Yorulmuştu artık suçlanmaktan kötü adam olmaktan biride kendisini anlasın istedi ve Yağız'a herşeyi anlatmaya karar verdi.
" Hadi ben beni sevene kadar beklerdim peki aşiret durur muydu iki gune cocuk cocuk diyip gelip gidip huzurumuzu bozacaklardi. Leyla kendini suçlayacaktı ben ona dokunduğum an gururundan kendini öldürürdü ömür boyu onun kocası değil nefreti olurdum" dedi sonlara doğru sesi yorgun çıkmıştı.
" Abi bunların hepsinin üstesinden gelirdik ya kim senin karşında konuşabilirdi ki" dedi ve doğruyu öğrenmek istedi abisi bu bahanelere sığınacak adam değildi haklı olduğu gerçekler olsa da başka birşey vardı hissediyordu.
" Abi, abim ya sevep o çarşıda seni beraber gördüğumüz kiz mı?" Diye sordu.
" Ne kızı ne saçmalıyorsun Yağız yine" böyle saçma sapan bir soru da nerden çıkmıstı şimdi.
"O kız ıste abi seni beraber gördüğümüz kız" dedi.
Yavuz ya sabir çekiyordu birde başına kız çıkmiştı.
" Abi sen o kız için mi gittin Leyla'yı bırakıp hadı artık gerceği söyle aşiretti ailelerdi deme artık bana" dedi.
Yavuz kardeşine sinirlendi başlardı nöyle işin içine onun hayatında tek bir kadına yer vardı oda kehribar gözlüsü idi.
" Lan ne kızından bahsediyorsun sen ben anlamadım kı o kadar salak salak konuşup canımı sıkma benim" öfkesi gözlerinden taşıyordu.
Yağız miye bu kadar sinirlendiğini anlamadi.
" Abi niye gittin o zaman niye benim tanıdıgım Yavuz Miroğlu savaşır herkez ile ama gitmezdi" dedi.
Yavuz daha fazla tutamadı kendini " Lan Allah beni kahretsin ki, ben onu deli gibi seviyorumdum. Hemde ilk gordüğüm andan beri beni sevmeyen kadini deli gibi seviyordum" Elini yumruk yapip kalbine vurdu gözlerini kardeşinden ayırmadan konuşmaya devam etti.
" Şu lanet et parçası deli gibi atiyor onun icin ve ben engel olamiyorum, tutup içime saklamak istiyordum onu, öyle bir saklamak istiyordum ki kimse ona zarar vermesin diye koruyup kollamak istiyordum, günlerim gecelerim dua etmekle geçiyordu, birini bulup sever mi diye korkuyordum, korktuğun ne ise yaşarmişsın bilemedim o başkasını sevdi ben ise onu " Dedi gözünden ilk defa bir damla yaş aktı.
" Şimdi anladın mı niye gittim he için rahatladı mı kendimden kaçtım yapacaklarımdan kaçtım koruyamamaktan gücümün yetmemesinden korkup kaçtım anladın mı?" Dedi.
Arkasıni dönüp cama yaklaşıp cebinden sigara ve çakmağinı çikarip bir dal sigara yakti. İçine pesi peşine çekti zehirini yinede kalbinde ki yangın sönmedi.
Yağiz abisini ilk defa böyle görüyordu. Abisi ilk defa bu kadar güçsüz ve çaresizdi.
Ve hakliydi kendisini abisinin yerine koydu oda olsa aynisini yapardi kimse kendisini sevmeyen bir kadınla ömür geçirmek istemezdi.
Abisine üzüldü içi yandı neler çekmişti tek başına kimseye birşey demeden.
Yüzüne gerçekten baksalar Yavuz'un ne kadar acı çektiğini goreceklerdi oysa ki, ama kimse Yavuz'a halin nedir demedi çocuktu abi ol kardeşlerine sahip cık dendi. Büyüdü ağa olacaksın işlerin başına geç dendi. Adımızı temizleyeceksin Leyla ile evlen dendi. Hiç kimse ister misin diye bile sormadı ona.
" Abi ben çok özür dilerim acını goremediğim için. Sen acı çekerken yanında olamadığım için" dedi
Yavuz sigara üstüne sigara yaktı. Hastanede olması bile engel olmadı içmesine gözyaşlarını sildi. Sigarasını söndürüp kardeşine doğru döndü.
" Boşver oglum geçti gitti işte. Kaderimiz böyle imiş yapacak birşey yok kapandi bitti benim için sende kapat bu konuyu" dedi.
" Abi sen ne dersen de, ben senin Leyla'yı bu kadar sevdiğini anlamadım neler yaşamişsin "dedi.
Sonra aklına birden gelen ile " dur dur bir dakika ya o zaman sen hep Leyla'yı seviyordun o kızı değil" dedi.
Yavuz anlamaz gözlerle kardeşine baktı "Hangi kiz " diye sordu.
" Ya hani üniversite sınavına girdiğimiz yaz vardi ya" Yavuz eee der gibi baktı. Yağız devam etti.
"Leyla' lar da gelmişti o yaz biz annemler ile çarşiya indik. Kuyumcularin olduğu ara sokak varya sen orda bir kızla konuşuyordun senin omuzlarinda kumral saçlı bir kizdı yuzunu tam net göremedik. Sen kıza gülüyordun biz Leyla ile onu senin sevgilin sandık" dedi Yavuz duyduğu sozler ile neye uğradiğını şaşırdı.
" Nasil ya Leyla benim sevgilim mi sandı? şaşkın bir şekilde sordu soruyordu. Yağiz evet diye kafasıni salladı yine.
"Lan o Berdan'in kiz kardeşi jiyan idi, onunla konuşuyorduk biz " Yağiz'dı şimdi şaşıran da yani abisi Leyla' yi seviyordu o dertli aşık halleri Leyla için miydi.
"Yağız peki Leyla napti görünce " merakla sordu.
Çünkü o günden sonra Leyla uzaklaşmıştı kendisinden ne Antep'e gelmiş nede Yavuz ile karşılaşmıştı. Kendisini hep uzak tutmuştu.
" Abi Leyla biz şok geçirdik tabi Leyla bir tık fazla şasırdı. Eve gelmek istedi hatta, sana hediye bileklik alcakti onu bile almadi sonra anlamadim ertesi gün sabah apar topar istanbul' a gitti " dedi.
Yavuz hala anlamamıştı Leyla'nın neden kendisinden kactığını. Ama neden kaçmıştı ki sirf bir kiz ile gördü diye mi kafasında cevapsız milyonlarca soru oluştu.
Yağız da abisi gibi düşünüyordu bir anda aklina geleni abisine sordu.
" Lan! abi yoksa Leyla' da seni seviyordu da bu yuzden mi apar topar gitti bir anda evlenmeye felan kalkmasıda bu yüzden mi idi çünkü bu evlilik işi bir anda çıktı. Benim tanıdığim Leyla benden o çocuğu sevdiğini saklamazdı. Herşeyini bana anlatırdi " diyince Yavuz'un da içine şüpheyi düşürmüştü.
Yavuz içinde ki bu şüphe ile daha fazla duramazdı öğrenmesi gerekiyordu.
"Ben geliyorum simdi" diyip Yağız daha dur demeye kalmadan odadan bir hışım çıktı .
Gidip Leyla'ya olanları soracakti. Kafasına koydu kafeterya ya geldiğinde Zeynep ile köşede oturduklarını gördü.
Zeynep gelen adamı görünce Leyla'ya bakıp " Yavuz abi geliyor " dedi.
İkiside hemen gözlerini silip toparlandılar.
"Zeynep bize biraz musaade eder misin güzlim " dedi Yavuz.
Zeynep önce Leyla'ya baktı gözleri ile onaylayımca Leyla ayağa kalktı " tabi abi" Leyla baktı tekrardan gözlerini açıp kapayımca " ben yukardayım " diyip gitti.
Zeynep'in kalktığı yere Yavuz oturdu sorgu dolu gözleri ile Leyla'ya baktı Leyla dana ne oldu demeye kalmadan.
" Leyla sen niye apar topar gitmiştin yazın geldiğinizde himm? üniversite sınavini bahane etme gidişinin asıl sebebi ne idi?" konuya direk girerek sordu.
Leyla neye uğradığını şaşırdı. Şimdi bu soru nerden çıkmıştı yıllar sonra.
Konuşulması gereken onca konu sorulması gereken onkadar çok soru vardı ki bu soruya gelene kadar.
Şaşkınlığı üzerinden atıp kendisine merakla bakan adama baktı " Nerden çıktı bu şimdi ayrıca konu benim yıllar önce gitmem mi? O zaman sen niye gittin Yavuz ağa peki ? "
Soruya soru ile karşılık verdi Leyla onunda kafasıni kemiren bu idi.
Yavuz cevap alamadiğı gibi, sorusuna soru ile karşilik vermişti Leyla.
Gözleri ile birbirlerine rest çekmişlerdi.
Karşılıklı restleştikleri bu savaştan kim galip çıkardı bilinmez.....
Yorum ve desteklerinizi bekliyoruz.
Hikayemizde kimleri sevdiniz?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |