Canlarım artık yorumların sınırı dolmadan yeni bölum gelmeyecek dediğim gibi sezon finaline doğru gidiyoruz. Ayrıca ben bu hikayede her bölüm ağlıycaz duygusal olcaz diye birsey demedim, Her bölüm vıcık vıcık aşk kokacak da demedim. Hersey tadında ve yerinde yasanacak hikayeyi yazan benim sırf okunsun diye yolumdan şaşacak hiç değilim. Ayrıca hikayenin ismi Acının Gözyaşı, mutluluğun gözyaşı değil. Yorum yapılabilir fikirlerinize saygım sonsuz lakin hikaye gidişatına göre ilerleyecek. Leyla Yavuz kavuşması gereken zamanda kavusacaklar. Yazmak için yazmadım hiçbir zaman zorla kimseye hikayemi okuyun demedim. Okumak istemeyene saygım sonsuz ama bunu eleştiri altında iğneyelerek yapana saygım yok kusura bakmayın. İlk hikayem eksiğim var yanlışım var, yazım hatalarım var elimden geldiğince en güzelini size sunmak istiyorum bazen silip silip yeniden yazdığım oluyor hiçbirseye değilse bile emeğe saygı. Sırf Leyla ve Yavuz'u kavusturmak için yazmıyorum bu hikayeyi, en başında dedim dört genç kadının hayat hikayesi diye. Kitabı severek okuyup destek olanlara ayrıca teşekkür ediyorum bunları söylemeden geçemezdim. Hiçbir zaman +18 hikaye yazmayı düşünmedim yazanlara saygım sonsuz, çok iyi yazanlar da var ayrıca ama benim hikayem bu tarz konudan ibaret değil, uzun bir açıklama oldu biliyorum ama bilmenizi istiyorum ki , bu hikaye benim istediğim gibi ilerleyip bitecek. Sonu mutlu olur mutsuz olur ben hiçbir zaman bunun cevabını vermedim en başından beri hikayenin sonu belli ve öyle de bitecek. Çok üzgünüm bunları yazarken ben defalarca bu hikayeyi yazmayı bırakmayı düşündüm ama bana inanan yanımda olan destek olan sevenlerim için yeniden yazmaya karar verdim. Umarım beni anlarsınız sizleri bölüm için çok bekletiyorum ama maalesef bazen herşey istediğimiz gibi olmuyor. Şimdi sizlere keyifli okumalar diliyorum. 200 Veto ve 100 yorum sınır.
Watpadd, İnstagram, Tiktok, Kitappad ve Inskpired hesabım
👇👇👇👇👇👇👇
( 55Cerkezkizi055 )
-------------------------------------------------------------
" Seni sevmek mi zordu, senden vazgeçmek mi?
Karşılıksız olan mı zordu, yoksa umut etmek mi?
Sevilmemek mi zordu yoksa , gördüğü halde fark edilmemek mi?
Gitmek mi zordu, yoksa o kalp için mücadele etmek mi?
Gözümle gördüğüm gönlümde büyüttügüm,
Filizken fidan olup ruhumda yurüttügüm,
Uyuduğum uykum, nefesim, gecem, gündüzüm,
Eyy kalbimin sahibi , gamzesine öldüğüm.
İmkansızım , solum , sonum, yolum
Ömrüme düğümlenen, kalbime mühürlenen.
Yolum, yorgunluğum ,umudum, mutsuzluğum
Gözümde ki yaşım, hayallerimdeki yoldasım.
Şimdi ellerin yanında , başkasının kolunda,
Geçiyorsun önümden, bakmadığın ömrümden,
Vedalarıma sığdıramadığım, kalbine konamadığım ,
Elveda dileme yasakladığım, gözlerine bakmaya doyamadığım.
Elveda adı, sevdası, yüreği yüreğime yasaklım.... "
( 55Cerkezkızı055 )
Bölüm Şarkısı: İpek Karabağır Güne yaz
Hayat herşeyin üstesinden gelen uzun bir zaman dilimi. İnsanın kaderini yazamadığı ama değiştirebildiği bir uzun yolculuk. Kaderimizi yazamayız ama belki çabalarsak istediğimizi elde edebiliriz. Sadece savaşmak için bir neden, yürümek için bir sebebimiz elimizi bu yolda tutan ömürlük bir nefes olsun. İstedikten sonra yapamayacağımız hiçbirseyin olmadığı gibi yeter ki doğru zamanda doğru mekanda aynı duada buluşabilmek gibi.
Yavuz ve Leyla çok acı çekmişlerdi ömürlerinden kapkara bir beş yıl geçmişti bir hiç uğruna. Şimdi giden zamanın yerine yepyeni bir hikaye, bir masal yazmak kalmıştı onlara. Yavuz kararlıydı ömrünün en güzel masalı olan kadına, mutlulukla dolu bir hikaye yaratacaktı, belkide yazardı.
Miroğlu ailesi için karabulutların tek tek yok olduğu güzel günlerin kapılarını çaldığı, yepyeni bir dönem başlamıstı. Bu süreçte illaki yollarında çakıllar, hayatlarında çakallar ile karşılaşacaklardı. Önemli olan zorluklardan el birliği ile aşıp mutluluğa
ulaşmak idi.
Yavuz okuduğu günlükden sonra bir karar vermişdi artık Leyla için , onu mutlu etmek için yaşayacaktı. İçinde ki umutlara tutunmuş, bozulmaması için rabbine sığınmıştı. Şimdi ise ezeli ve ebedi sevdası, kalbinin tek sahibi, kehribar gözlü Efulisi ile dostunun mutluluğuna ortak olmaya gidiyorlardı.
Leyla'nın giydiği siyah kadife elbise ile gözlerini ön plana çıkarırken, vucut hatalarını da belli etmiş Yavuz'a seyirlik bir manzara vermiş bu görüntüsü kocasını kudurtmaya yetmişti. Diğer tarafda Yavuz ise giydiği takım içinde karısının kalbini yerinden hoplatmaya yetecek kadar karizmatik ve yakısıklı olmuştu. Leyla bakmaya korkuyor, kalbinin ritimlerine söz geçiremiyordu. Yavuz Miroğlu dostu Cihan Akbulut'u bu gecede yalnız bırakmak istememişti.
Kurdoğku konağında onları bir sûrpriz bekliyordu. Berdan yolu kesmiş son ses müzik açmış Berzan, Tahirve Cihat ise meşale geleenleri karşılıhorlardı.
" Evlere Şenlik kızınız var
Bizimde onda gözümüz var
Belki birazda nazınız var
Almaya gelicez vallahi
Şansınız yok billahi....
Önden Cihan elinde çicek buketi ile konağa giris yaparken arkasından Babası Merdan ağa ve karısı Ziynet hanim girdiler. Daha sonra Cihat, Berzan , Tahir, ve Delal girdi en son Berdan Yavuz ve Leyla ellerınde tatlı tepsisi ile içeri girdiler.
Onlari kapida ilk karşilayan Ela'nın abisi Siraç oldu . Kız kardeşini kimseye vermek istemeyen Siraç Cihan'ı görünce yüzünü buruşturdu. Damat seni hiç sevmem modunda idi. Daha sonra gelenlere diğerlerine hoşgeldiniz deyip içeri buyur etti. Sıra dostu Yavuz'a gelince kocaman gülümsedi 5 yıldır dostunu görememişti.
" Oooo ağamm seni burada görmek ne güzel, keşke bu lavuk için gelmeseydin ama artık yapacak birşey yok" dedi Yavuz dostuna bıyık altından tebessüm etti.
" Hoşbuldum gardaşım ulan hala mı yaa hala mı? Ayrıca o lavuk varya adamın en hası sen merak etme " dedi Siraç'ı sinir etmek için. Birbirlerine sarıldılar Leyla'ya başı ile selam verdi adını duymuştu ama ilk defa yakından görmüştü. Yavuz Miroğlu bu kızı mı terk etmişdi dostunda zerre akıl yoktu.
"Yenge sende hoşgeldin " dedi Leyla da başı ile selam verip " Hoşbuldum " dedi. Berdan ile de kucaklaştılar. Hep birlikte içeriye girdiler Kurdoğlu kadınları ve kızları Leyla Miroğlu'na hayranlık ve beğeni ile baktılar. En çok da Ela beğenmişdi karşısında gördüğü güzel kadını. Yavuz Miroğlu'na ancak böyle biri yakışırdı diye içinden geçirdi. Daha önce ailesinden çok dinlemişti güzelliğini lakin şimdi gözleri ile görmüş Leyla'nın o dik ve asil duruşuna hayran kalmıştı.
Aynı şekilde Leyla'da Ela'yı görür görmez gözlerini alamadı. Bu nasıl bir güzellikti Mavi elbise içinde maşallah ay gibi idi. Cihan Akbulut'un aklını alacak onu divaneye çevirecek kadar var idi. Duruşu, asaleti güzelliği l, hele o kızıl saçları ve e kahverengi gozleei ile bakanların bir daha dönüp dönüp bakacağı bir kadındı Ela Akbulut.
Kapıdan girer girmez iki kadında birbirlerine sarıldılar. Ela yüzünde beliren hafif tebessum ile " Hoşgeldin hanımağam isminizi çok duydum ama görmek , tanışmak bugüne nasip oldu" dedi. Leyla en güzel tebessümünü yüzüne takıp " Hoşbuldum güzellik seninle tanışmak benim için şereftir " deyince Ela utanmıştı. Zamanla oluşacak en güzel dostluğun ilk adımı idi bunlar. Ela'nın yengesi, kiz kardeşi , kuzenleri de Leyla'ya beğenerek ve imrenerek bakıp hoşgeldin dediler . Kurdoğlu kadınları da tüm sevecenliği ile karşıladılar Leyla'yı.
Aradan geçen yarım saatin ardından isteme oldu, kahveler içildi söz kesildi geriye yapılacak olanlar konuşuldu saat ilerleyince hep birlikte kalktılar Kurdoğlu konağından.
Konağa döndüklerinde herkez yorgun olduğu için yatmış Akbulutlar ise kendileri için hazırlanan küçük konağa geçmişlerdi. Yavuz ve Leyla da odalarına geçtiler. Yavuz önden odaya giren Leyla'yı belinden tutup kendine çekti. Bütün gece hasret kaldığı kokusunu ciğerlerine çekti.
" Hatun senin şu kokun benim bin ömrüme bedel" dedi saçlarına burnunugömerken. Leyla Yavuz'un sözleri ile mest olmuştu. Ellerini Yavuz'un göğsüne koydu sağ elinin altında atan kalp Leyla için paha biçilemez bir servetti.
" Ağam ağzınızdan bal damlıyor maşallah bu ara beni şaşırtıyorsunuz" dedi cilveli sesi ile Yavuz'un gözlerinin içine bakarak. Yavuz alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırdı. Bu kadının cilvesi bile ayrı güzeldi insanı günaha davet eden yanı Yavuz'un sabrını sınıyordu.
" Kadın oynama benimle zararlı çıkan sen olursun elbet şu özel günlerin bitecek seninle o zaman görüşeceğiz" Leyla duydukları ile utandı nasıl anlamıştı regl olduğunu anlamıyordu.
Şaşkın şaşkın bakıp " Sen nerden biliyorsun bunu" diye sordu Yavuz tebessüm etti " Güzelim benimde malum iki tane kız kardeşim var bir zahmet bileyim yani " Leyla kendisi ile alay eden Yavuz'un omzuna bir tane vurdu " Terbiyesiz " dedi ama Yavuz'a ne eli nede dili işlemişti adamın vücudu taş gibiydi.
Leyla arkasını dönüp tekrar gidecekken Yavuz izin vermedi duvar ile kendi arasına alıp sıkıştırdı alnını alnına yasladı " Kadın bana arkanı dönüp gitme kokundan kendinden mahrum etme" dedi ve hasret kaldığı tadını doya doya alamadığı dolgun dudaklara yumuldu bütün gece zor zapt etmisti zaten kendini. Leyla ise anında dudakları üzerindeki sevdiği adamın dudaklarına alan açıp karşılık verdi.
Bu kavuşma yılların özlemi idi. Bitmek bimeyen dertlerinin sonu , mutluluklarının ilk adımı idi. Nefesleri tükenene kadar birbirlerinde hüküm sürdüler. İkiside şu an vücutlarında sirayet eden isteğe karşı koyamıyorlar birbirlerinden ayrılamıyorlardı. Yavuz geri çekildiğinde nefes nefese kalmışlardı. İkiside çok istekli ve arzulu idi lakin birazcık daha beklemeleri gerekiyordu Leyla özel gününde idi. Bu yüzden daha bir iştahlı öpmüştü Yavuz'u ve karşılığınıda misli misli almıştı. Yavuz kendisine zor engel olurken Leyla alev alev yanıyordu hem utanıyor hemde Yavuz'u istiyordu ne ayıpdı nede günah hem resmi hem dini nikahlı kocası idi Yavuz. Lakin kıpkırmızı olmustu yanakları kafasını Yavuz'un göğsüne gömdü yüzüne bakmaya utanıyordu. Yavuz Leyla'nın bu hallerine bayılıyordu " Efulim hadi sen üzerini değiştir bende bir duş alayım yoksa bu gece sabaha kadar seni nefessiz bırakacağım " Leyla Yavuz'a bir anda ters ters baktı.
" Şaşırdın heralde ağa kudurdun iyice sen iki adım atmaya gelmiyorsun ayarların bozuluyor " deyince Yavuz bastı kahkahaı az önce kendisine karşılık veren dişi aslan kendisi değilmiş gibi bütün suçu Yavuz'a atmıştı " Pes hatun pes " dedi Yavuz banyoya giderken . Yavuz'un kahkahaları Leyla'nın sinirini bozuyordu ne vardı sanki bu kadar gülecek. Leyla da giyinme odasına gidip üzerini hemen değiştirip yatak pijamalarını giyip yuzündeki makyajı temizledi saçlarını tarayıp lastik toka ile arkadan bağladı. Bu sırada Yavuz duş almış rahatlamıstı banyodan bornozu ile çıktı.
Leyla'nın burnuna miskiamber kosu ile karışık Yavuz'un şampuan kokusu doldu. gözlerini kapatıp huzur bulduğu kokuyu ciğerlerine çekti. Yavuz gülerek Leyla'ya bakıp giyinme odasına geçti.
" Ağa gülmeye devam edersen çalışma odasında koltukda uyursun " dedi şinirle Leyla Yavuz'un sinsi sinsi gülüşü Leyla'yı uyuz ediyordu şuan.
Yavuz giyinme odasının kapısından başını uzatıp " Leyle , Leyle hiçbir güç beni senin kokundan mahrum edemez bu saatden sonra " dedi ve giyinmeye devam etti. Yatağa doğru geldiğinde Leyla'nın öldürücü bakışları ile karşılaşmayı beklemiyordu. Ellerini yukarı kaldırıp teslim oldu " Tamam kızma gülmeyeceğim " dedi boynunu büküp. Leyla onun o hallerine kıyamadı tebessüm edip yorganı açtı Yavuz'un yatağa gelebilmesi için. Yavuz kendine ayrılan yere hızlıca girip Leyla'yı kolları arasına aldı.
" Beni senden, kokundan mahrum etme efuli. Ben beş yıl bu kokuya hasret yaşadım artık kaybedecek tek günüm yok" Leyla'nın gözleri doldu yanlış anlaşılmalar neleri almıştı onlardan. Kendine kızdı Yavuz'a sormadan gittiği için, Yavuz'a kızdı kendisini gelinlik ile terk edip gittiği için. Bir kere olsun konuşsalardı inat etmeyip şimdi çok başka hayatları olacak bu kadar acı çekmeyeceklerdi.
Yavuz'un göğsünde ki kafasını kaldırıp gözlerinin içine baktı. Kara gözler kehribar gözler ile kesişince Yavuz'un kaşları çatıldı. Yine dolmuştu sevdiğinin göz pınarları. Eli ile yanağına doğru süzülen yaşı sildi.
" Ben özür dilerim Yavuz o gün sana sormadan gittiğim için o pislik herifi hayatımıza, aramıza soktuğum için ve seni topraklarından kendimden istemeyerek de olsa mahrum bıraktığım için" Yavuz Leyla'nın gözlerinde akan her damla yaşı eli ile sildi. Saçlarına ve alnına öpücük kondurdu.
"Özür dileme güzelim olan oldu benimde çok hatam var. İkimizde bilemezdik böyle olacağını akıtma artık incilerini dayanamıyorum sen böyle yapınca. Kendime çok kızıyorum seni üzdüğüm ağlattığım , incittiğim hergün için lanet ediyorum kendime, nefret ediyorum kendimden. Lütfen artık ağlama yüzün de hep mutluluk olsun . Geçti gitti bak o günler artık yanındayım, yanımda, kollarımdasın ya gerisi boş. Seni çok seviyorum efulim" dedi ve Leyla'nın alnına tekrar bir öpücük kondurdu. Leyla dolu dolu gözleri ile baktı Yavuz'a "Bende seni çok seviyorum Çavreşamın" ( Karagozlum ) dedi ve yanağına bir buse kondurdu. Birbirlerine sarılarak huzurlu bir uykuya teslim oldular. Artık onlar için güzel günlerin başlangıcı idi.
Zaman acıya da, yaraya da merhem oluyordu. Kapanmaz dediğimiz yaralarımız sevdiğimizin tek bir sözü, bir gülüşü, bir dokunuşu veya öpüşü ile kabuk bağlıyor ve kapanıyordu. Acı da ,gözyaşı da sevdaya dair değil miydi? Yavuz ve Leyla da birbirlerine kara sevdalı idiler acının dibini görmüşlerdi bu uğurda artık mutlu olma vaktiydi....
***************************
Zeynep bir yanına Melek'i diğer yanına Dilek'i almış yatıyorlardı. Zeynep için uyuduğu en güzel uyku varlıklarına şükrettiği kardeşleri idi. Onların saçına rüzgar değse Zeynep üşürdü. Melike ise Asmin ile aynı odada kalacaktı.
" Eee anlatın bakayım naptınız ben yokken" Melek kıkırdadı kendisi okulunu okuyordu lakin ikizinin gönlü sevdaya düşmüs idi. Okulu bile gözü görmez olmuştu bu aşk yüzünden ama nasıl oluyorsa dersleri çok başarılı idi bunu da aşkın gücüne bağladı Melek.
" Abla valla bende durumlar bildiğin gibi aynı okul ev arası mekik dokuyorum lakin Dilek de durumlar baya karışık" diyince Dilek ikizine ters ters baktı şimdi sırası mı idi zamanı gelince kendisi zaten ablası ile konuşacaktı.
Zeynep anlamaz gözler ile baktı iki kardeşine dillerinin altında saklı bir baklava vardı. Zeynep öğrenmeden dururmuydu acaba yine ne gibi birsey çıkacaktı ortaya.
" Eee anlatacak mısınız soru cevap mı yapalım hanımlar" Dilek gözleri ile kardeşine sen bittin der gibi bir bakış attı.
" Ablacım sen Melek'e ne bakıyorsun benimde derslerim gayet iyi ve güzel gidiyor. Ama şeyy ben seninle zaten konuşacaktım bu dilini tutamadı yine" Zeynep meraklanmıştı iyice sabırsızdı merakla sordu kardesine.
" Neyi konuşacaktın inci tanem " Dilek ablasının içindeki merhamete sığınıyordu şuan. İçinden de deli gibi korkuyordu vereceği tepkiden ötürü. Nerden nasıl başlayacağını bilemedi o böyle nasıl konuya girsem diye düşünürken Melek direktten bodoslama konuya girdi.
" Abla buna kalsa haftalarca konuşamaz ben sana kısaca söyleyeyim Kenan abim ve Dilek bir süredir ciddi olarak gorüsüyorlar ve eğer sende izin verip onay verirsen aralarında yüzük takmak istiyorlar " dedi.
Zeynep şaskınlık ile " neyyy" diye bir cırladı ve yatakda doğruldu. Doğru mu duymuştu kardeşi ve Kenan ne zaman ne ara bu raddeye gelmişlerdi. Şuan ne diyeceğini bilemiyordu o kadar çok şaşkındı ki, kardeşi çok küçüktü bu konular için. Dilek çok utanıyordu parmakları ile oynamaya başladı artık konuşması gerekiyordu.
" Abla bak ben çok özür dilerim affet kız, bağır , çağır hakkın sesimi çıkarmam ama önce lütfen dinle" Dilek ablasından bir tepki gelmediğini gorünce devam etti konusmasına" Sana daha önce anlatmam söylemem gerekiyordu ama ben çok utandım önce olmaz dedim duygularımdan kaçtım. Abla ama ben gönlüme söz geçiremedim nasıl oldu ne zaman oldu bilmiyorun kendimi bir anda Kenan'a aşık olmuş buldum. Aşk demek az kalır belki, abla ben onsuz ne yediğim yemekten ne içtiğim sudan nede uyuduğum uykudan bir lezzet alıyorum. Onsuz nefes dahi alamıyorum, ben bu duygular ile çok mücadele ettim lakin hep galip gelen taraf kalbim oldu. Benim içimdekiler gelip geçici bir aşk değil " Zeynep'in gözleri doldu. Küçük kardeşi büyümüş ve sevdalanmış idi ve kendisi yanında bile değildi.
Gözlerinden yaşlar süzülürken kardesini kendisine çekip sıkıca sarıldı. Abla kardes ağlıyorlardı Melek"de onların o haline dayanamadı ve " Ya banada sarılın" diyip oda ikisine sarıldı. Zeynep ve Dilek ağlarken gülmüşlerdi. Daha sonra ayrıldılar birbirlerinden Zeynep elleri ile kardeşinin gözyaşlarını silerken Dilek de ablasının gözyaşlarını sildi.
" Abla kızdın mı bana " Zeynep kendisine masum masum bakan kardeşine tebessüm etti. Nasıl kızabilirdi ki, sevdaya kim söz geçirebilmisdi ki Zeynep söz geçirsindi. Helede Teğmene sevdalı iken kardeşine nasıl kızıp olmaz derdi kafasını sağa sola salladı.
" Kızmadım sadece şaşırdım ablam, sen duygularında eminsin bu belli peki ya Kenan oda seni seviyor mu senin onu sevdiğin gibi?" Dilek ve Melek tebbessüm ettiler hatta Melek kahkaha attı aklına gelen hatıralar ile. Zeynep kardeşine deli görmüş gibi baktı hayır neye bu kadar gülmüştü.
" Ay abla ben sana kısaca bir tane olayi anlatayim sen karar ver seviyor mu sevmiyor mu . Yengemler yok Kadir abim de iş yemeğine gitmisti. Bu Kenan içmiş içmis gelmis ama bak zil zurna sarhoş nasıl ağlıyor bir görsen" Ayağa kalkıp Kenan gibi oturdu ve tıpkı onun gibi konuşmaya basladı" Dilek gör kızım artık beni duy ulan sana olan sevgimi. Çok seviyorum kızım geberiyorum aşkından lan ben hiç kimsenin önünde diz çökmezken bak senin önünde diz çöküyorum. Ulan sana verdiğim değeri, sevgiyi ,ilgiyi, şu duvara versem çicek açardı. Ulan tavuk vicdanlı hiçmi için sızlamıyor, off Allahım çok seviyorum çok" Kenan'ı birebir taklit etmişti. Zeynep gülerek dinledi ve izledi kardeşini. Gözleri ile görse Kenan'ı öyle inanamazdı. Kenan ki hep kendi içine kapanık sakin kendi halinde biri idi. Allah var yukarda hiç çapkınlığını görmemişti. Kadir abisinin bile sevgilisi olmuştu ama Kenan'ı hiç bir kız ile yan yana dahi görmemişti.
" Kenan böyle birşeyi gerçekten yaptı mı?" Diye merakla sordu. Dilek ve Melek aynı anda kafa salladılar.
" Vay be Kenan ha " derken Dilek'in yanaklarını sıktı. Dilek çok utanmıştı şuan kafasını önüne eğdi. Zeynep çenesinden tutup kardeşinin gözlerinin içine baktı " Sakın bu yüzden kafanı eğme inci tanem sevda ne utanılacak bir şey ne ayıp nede günah. Ben çok mutlu oldum senin adına Kenan'ı çok severim terbiyeli ahlaklı biri gözüm kapalı seni ona teslim ederim" dedi.
" Ama Kadir abim senin gibi düşünmüyor maalesef. Kenan'a benden vazgeçmesini bu meseleyide kapatmasını söylemiş. Döndüğümüzde de onu gönderecekmiş ne zaman benden vazgeçer ise o zaman geri gelecek imiş" Zeynep üzüntü ile hayıflanan kardeşine kıyamadı.
" Sen merak etme ben konuşurum Kadir abim ile tamam mı fıstığım. Ama bak bir şartla size müsade ediyorum okulunu bitirip mesleğini eline alacaksın önceliğin her zaman derslerin olacak anlaştık mı?" Diye sordu Dilek kafası ile anlaştık dedi.
Sonra hep birlikte tekrardan sarılıp uykunun kollarına kendilerini bıraktılar. Bu huzurları mutlulukları uzun sürmeyecekti. Babaları Macit'in zaafı onların kaderini belirleyecek idi.
Miroğlu konağında yine sabahın ilk ışıklarında bir koşturmaca başlamıştı. Sultan hanım ve kızlar her zamankine göre bugün daha erken kalkmışlar hazırlıklara başlamışlardı.
Leyla huzuru bulduğu kollaradan sessizce kalktı. Misafirleri vardı ve evin gelini olarak hizmette kusur etmemesi gerektiğini biliyordu. Banyoya gidip kısa bir duş aldı .Bornozuna sarınıp banyodan cıktı hızlıca giyinme odasına gecti. Önce çekmeceden aldığı iç çamaşırlarını giydi ardındanda dolabın kendine ait bölümünden siyah kot pantolon , beyaz boğazlı bir kazak çıkarıp hızlıca giyindi üzerine de siyah günlük asimetrik kesim bir hırka giydi. Saçlarını önce fön makinesi ile kurutup önden iki tutamını alıp arkadan toka ile tutturdu. Yavuz fön makinesinin sesine uyanmıştı lakin yatakdan kalkmak hiç istemiyordu. Leyla'nın odaya doğru geldiğini anlayınca hemen gözlerini kapattı. Leyla odaya gelip Yavuz'a bir bakış attı hala uyuyordu dün gece aklına gelince yüzünde tebessüm belirdi yanakları al al oldu. Utanmıştı yine eli ile yüzüne yelpaze yapıp biraz rahatladı. Sonra yüzüne önce bakım kremlerini sürüp hafif toprak rengi bir makyaj yaptı. Gözleri aynadaki kendisi ile ve Yavuz arasında gidip geliyordu işi bitince parfümünü sıktı artık hazırdı. Oturduğu puf dan kalkıp yatağa doğru geldi yüreğıne zarar olan adam hala mışıl mışıl masum bir şekilde uyuyordu. Dayanamadı içindeki arzuya yenik düştü fırsatdan istifade edip önce aşık olduğu saçlarına ve kirpiklerine dokundu. Yavuz sessizce bekliyordu. Leyla'nın her dokunuşu ile yüreği bayramlığını giyen çocuklar gibi şen olup aşk ile doluyordu.
Leyla daha sonra yüzünü ,sakallarını sevdi dayanamayıp yanağına sevgi dolu bir buse kondurdu. Sonra kirpiklerine tüy kadar hafif birer öpücük kondurdu. En son yatakdan doğrulup eğildi ve kendinde zar zor bulduğu cesaret ile dudaklarını Yavuz'un kalın ve şekilli dudaklarına bastırdı. Son hamlesine dayanamayan Yavuz Leyla'yı belinden tuttuğu gibi üzerine çekti. Leyla bu hareket ile tiz bir çığlık attı. Allahtan bulundukları katda kimse yoktu yoksa rezil olmuşlardı.
Yavuz Leyla'nın birşey demesine fırsat vermeden aşık olduğu ve hasret kaldığı tadına doyamadığı dudakları istilası altına aldı. Leyla'dan karşılığını alması uzun sürmedi önce sevdiği kadının üst dudağını emerken Leyla ise kendisinin alt dudağını aynı aşk ile öpüp emiyordu. Daha sonra yer değiştirdiler öpücükleri önce sakinken şu an vucutlarına sireyet eden şehvet ile sertleşmeye başladı. İkiside birbirlerinin dudaklarında hükümlerini sürüyorlardı. Leyla nefessiz kaldığında daha fazla ileriye gitmeden geri çekildi. Yavuz'un kara olan gözleri dahada zifiri bir karanlığa bürünmüş arzusu ve isteğini belli eder olmuştu. Yavuz ise Leyla'nın gözlerinde ve yüzünde sadece utancını görüyordu. İkisininde bakışlarında aynı istek, arzu vardı lakin bir kaç gün beklemeleri gerekiyordu. Nefes nefese kalan iki aşık birbirlerine bakarlarken Leyla'nın hızla çarpan göğsü, Yavuz'un sert ve deli gibi atan göğsüne carpıyordu. Birgün birbirlerinin sonu olacaklardı haberleri yoktu. Leyla birazcık doğrulup Yavuz'un sert göğsüne ellerini bastırdı.
" Yavuz gitmem lazım misafirler var lütfen izin ver" dedi zar zor çıkan sesi ile. Yavuz karısının utandığını bildiği için daha fazla ısrar etmedi ve serbest bıraktı beline sardığı kolları. Deli karısı kendisine neler yaptığını bilse acaba yaklaşırmıydı. Leyla odadan koşarak kaçar gibi çıkarken Yavuz alt kısmında sertleşen bölgesine bakıp " Ha siktir " diyerek dudaklarını dişleri arasına aldı hala Leyla'nın dudaklarının tadı vardı. Yatakdan doğruldu ve banyoya ilerledi bu ateşi ancak soğuk bir duş söndürürdü. Seviyordu seviliyordu deli gibi aşıktı daha ötesi varmıydı.
Leyla yüzüne değen soğuk hava ile biraz da olsa rahatlamıştı. Hızlıca mutfağa indi " Günaydın ablam yardım lazım mı?" Diye sordu bir yandanda buluzunun kollarını dirseklerine doğru cekti.
" Leyla kızım siz burayı halledin bende saç da gözlemeleri yapayım" diyerek eline aldığı hamur leğeni ile gitti. Zehra da ardından ekmeklerin içine koyacağı malzemeleri götürdü. Leyla ve Sevda iki elden kahvaltıyı hazırlamaya devam ettiler. Misafirleri vardı ve her zamankinden daha çok özen göstermeleri gerekiyordu. Sevda merak ettiği soruyu Leyla'ya heyecan ile sordu.
" Leyla abla Ela Kurdoğlu nasıl biri Cihan beyin aşık olup sevdiği kadar varmı?" Leyla kendisine ışıldayan gözler ile bakan genç kıza tüm sevecenliği ile cevap verdi.
" Çok güzel bir kadın,zarif, kibar , narin ama o naifliğin yanında çok güçlü bir kadın. Up uzun kızıl saçları kahve rengi gozleri ile bir ahenk içinde uyumlu ve o gözleri insanı içine çekiyor. Duru saf bir güzelliği var su gibi. İnsanın güzelliğine baktıkca bakası geliyor ve Cihan beyin yanına ailesine yakışabilecek tek kadın diyebilirim canım" Sevda dalmış Leyla'yı dinlerken kafası hayallerde uçup gitmişti. Onun gönlündeki de acaba kendisini böyle güzel bulup severmiydi. Oysaki hergün görüyorlardı birbirlerini lakin karşı tarafdan kendisine dair tek bir umut ışığı bile göremiyordu. Yıllardır içinde yaşıyordu sevdasını kimselere diyemiyordu. Çünkü imkansızında ötesinde idi yüreğindeki adam. O ki ağa oğlu idi, zengin varlıklı, bilenen, tanınanan bir aşiretin mensubu iken kendisi konakta çalışan kâhyanın kızı idi. Davul bile dengi dengine diye boşa demiyorlardı Sevda'nın kisi olmayacak duaya amin demek gibiydi. Daldığı rüyadan gerçeklerin yüzüne tokat gibi inmesi ile uyandı.
" Desene çok güzel bir kadın" deyip iç geçirdi Sevda. Leyla kafası ile onu onayladı. Zehra' nın yanlarına gelmesi ile hızlıca kahvaltıyı hazırladılar. Büyükler için oturma odasındaki masayı hazırlarlarken, gençler için ise küçük oturma odasındaki masayı hazırladılar. Zehra ve Sevda hazırlanan kahvaltılıkları masalara tepsiler ile taşırlarken Leyla ise mutfakda çayları demlemis bardakları hazırlıyordu. Konak sakinleri de yavaş yavas kalkmaya başlamışlar oturma odasına inmislerdi. Azade hanım ve Leyal hanım hazır olan masayı görünce çok beğendiler belliki Sultan hanım döktürmüştü yine.
Sevda annesinin yaptığı gözlemelerin birazını küçük oturma odasına götürürken acele ile Berzan'a çarptı. Son anda Berzan'ın tepsiyi tutması ile tepsi yere düşüp devrilmemişti. İlk defa elleri birbirine temas eden gençler önce çarpışmanın etkisi ile birbirlerine baka kaldılar ardından Sevda hemen kendini toparlayıp " Kusura bakmayın beyim ben görmedim sizi " Berzan kafasını yere eğmis kıza kaşlarını çatıp baktı.
" Önemli değil ama bizim sizinle aramızda ne zaman patron çalışan muhabbeti olduda sen bana beyim diyorsun bir daha olmasın Sevda ne ben nede ailem sizi hiçbir zaman ailemizden ayırt edip çalışan gözüyle bakmadık o yüzden bana ismimle hitap edebilirsin " diyerek sert bir ses ile kızı cevaplamış ve uyarmıştı. Kızdığı nokta Sevda'nın kendisine çarpması değildi , beyim diye hitap etmesiydi. Bugüne kadar ne Berzan ne de ailesinden bir kişi konakda çalışanları işçi olarak görmüşlerdi. Onlar bu konakda kocaman bir aile idi üstelik yıllardır aynı sofrayı paylasmıs çocukken aynı avluda oymamışlardı. Sevda Berzan'ın yüzüne hafif kaldırdığı başı ile baktığında öfkeli suratını görünce dudaklarını dişleri arasına aldı sonra içine kacan sesi ile " Kusura bakma bir daha olmaz " diyip hızlıca odaya girerek elindeki tepsiyi masaya bıraktı.
Odadan çıkıp Berzan'a bakmadan koşarak merdivenlerden mutfağa indi. Giden kızın ardından baka kalan Berzan gülümsedi. Deli kız yüzüne bile bakmamıştı oysa çocukken Berzan'la evcilik oynarlar büyüyünce evleneceklerini söylerlerdi. Şimdilerde o cesur kız yerine Berzan'dan kaçan bir kız gelmişti. Hatırladığı anılarla yüzündeki tebessüm genişledi.
Akbulut ailesi ise kalkıp hazırlanmışlar Yavuz'un telefonu ile büyük konağa
Hazır olan masaya hep birlikte geçtiler. Merdan ağa ve karısı yanyana otururlarken , Behram ağa ve Azade hanimda yan yana oturdular. Leyal hanım , Yavuz ve Cihan ise sırayla oturmuşlardı masaya. Leyla ise kızları yalnız birakmamak için diger odaya geçmişti.
Adem yanında oturan sevdiğine yandan bir bakış attı. Kimse görmeden masanın altından elini tuttu lakin bir kişinin radarına takılmışlardı. Asmin elinde hissettiği el ile önce masadakilere göz atti herkez kendi aleminde idi. Sonra Adem'e dönüp gülümsedi şu an kalbinde binlerce kelebek havalanmış uçuşuyorlardı. İkiside aynı hayali kurup, aynı duayı ettiler hayırlı olanı dilediler. Leyla iki genci kadrajına almış gözünün altından takip ediyordu. Hafif öksürüp ikisinin birbirinde olan bakışını böldü yoksa birinin daha onları yakalaması ve görmesi an meselesi idi. Asmin hemen bakışlarını Adem'den çekip tabağına döndü Adem ise gözlerindeki korku ile Leyla'ya baktı gözlerini kırptığını görünce içi rahatladı. Oda aynı şekilde yengesine gözlerini kırparak teşekkür etti.
Güzel geçen kahvaltı iki ailenin birbirleri ile olan sıcak sohbeti ve muhabbeti ile sona gelmişti. Yavuz ve Cihan önce Berdan'ın yanına uğrayacak ardından da Cihan'a nişan için takım elbise bakacaklardı. Ela ise yengesi, kiz kardeşi, küzenleri ve görümcesi ike kuaföre gidecekti. Akşama ancak hazırlanırlardı Ziynet hanım bir nişan alışverişinde ne yapılması gerekirse hepsini gekirken almış getirmişti. Bu yüzden alışverişe çıkmayacaklardı yuzukleri zaten İstanbul'dan gelmeden almıstı Cihan Ve Ela.
Leyla ve kızlar ise birlikte önce Antep'i gezecekler ardından şirkette Kadir ile buluşacaklardı Yaren'inde izin günü olduğu için oda onlara eşlik edecekti. Üstelik Kadir'i görme isteği içinde şahlanıyor kendine ve duygularına engel olamıyordu. Nasıl oldu bilmiyordu ama içine Kadir'in o bakışları işlemiş Yaren ise o bakışlarda kaybolmuştu.
Kahvaltıdan sonra kızlar el birliği ile masaları topladılar. Kimisi bulaşığa kimisi ev temizliğine girişti. İşlerini hızlıca bitirip hazırlanmaya odalarına çıktılar. Kızlara Adem ve Sedat da eşlik edecekti. Leyla odasında üzerine yine siyah boğazlı bir kazak siyah bol kesim pantolon siyah blazer ceket ve üzerine de siyah uzun kaşe kabanını aldı saçlarını salık bıraktı siyah bilek boy kalın topuklu çizmelerini geçirdi ayağına çanta almadı yanına sadece telefonunu , kartlarını ve cüzdanını aldı. Zeynep üzerine toprak rengi bol kesim triko bir bluz altına ise bej tonlarında kot pantolan ve üzerine krem kaşe kabanını giydi saçlarını ise at kuyruğu yapmıştı ayaklarına sütlü kahve tonundaki spor ayakkabılarını giymiş son olarak ayakkabılarına uygun çanta almışdı eline . Senem bol paça mavi kot pantolon uzerine beyaz bir badi ve uzerine siyah kabanını aldı boynuna ise kahve rengi atkısını atıp saçlarını ise arkadan dağınık topuz yapmıştı yandan askılı çantası ve siyah botları ile kombinini tamamlamışdı. Yaren ise bugüne ayrı özen göstermişti Kadir ile buluşacak olmalarının etkisi de vardı. Siyah omuzları açık triko kazak altına yüksek bel beyaz keten pantolonunu giyip siyah kemer ile tamamladı kombinini. Siyah sivri burun stilettolarını geçirdi ayağına eline siyah bir çanta aldı en son üzerine içi ve yakası yünlü krem belinde biten montunu giydi saçlarını su dalgası yaptı ve serbest bıraktı gözlüklerini ise saçlarına geçirdi oda hazırdı. Kızlarda hazır olunca konaktan çıktılar Asmin ve Melike Adem'in arabasına geçtiler. Leyla, Zeynep, Dilek ve Melek ise beraber gideceklerdi. Senem ise Yaren'e eşlik etmeyi tercih etti üç araba peşpeşe konaktan çarşıya doğru yola çıktılar.
İlk durakları bakırcılar çarşısı oldu kızlar ordan beğendiklerini aldılar, ordan Zincirli Bedesten, Almacı pazarı,Mİllet hanı, Yeşil vadi parkı ve müzeleri , tarihi Gaziantep evlerini gezdiler bol bol fotoğraf çekindiler. En son Antep kalesine çıktılar ordan da yemek yemek için Marina Gaziantep mutfağına gittiler. Güzelce yemeklerini yedikten sonra da Kadir ile buluşmak için şirkete geçtiler.
Kadir de şirkete geçti aynı saatlerde hem Zeynep'i görecek hemde yurt inşaatı için Leyla ile görüşeceklerdi. Hep birlikte Leyla'nın odasına geçtiler çok sürmeden kapı çalındı ve Fisün Kadir'in geldiğini söyleyince '' İçeri al Fisün '' dedi Leyla. Kadir yine yakışıklılığı ve karizması ile içeri girdi. Yaren'in ise o dakikalarda kalbi hızlı hızlı atmaya başladı hasret kaldığı yüze baktı yine çok yakışıklı idi. Senem kolu ile Yaren'i dürttü Yaren ise arkadaşına ters ters baktı şimdi biri görüp yanlış anlayacaktı. Zeynep Kadir abisinin güvenli kollarına sığındı özlem ile kucakladı gözlerinden yine yaşlar süzüldü. Kadir önce Zeynep in saçlarına bir buse kondurdu. '' Güzelim sen her geldiğimde beni böyle karşılarsan bu defa seni de alıp giderim bak '' dedi. Birbirlerine sıkıca sarılan abi kardeş hasret giderdikten sonra Kadir önce Leyla ile tokalaştı ardından Senem ile ve en son kalbine hükmeden hasreti olduğu deniz gözlü sevdası ile tokalaşırken aynı anda iki gencinde kalp ritimleri değişti. Odada bulunan herkez ikisinin arasındaki o çekimi hissetmişti birtek Melike saf kalmışdı içlerinde onun deRdi kendine yetiyordu zaten.
Kadir Zeynep'in yanına koltuğa oturdu Leyla ile de baya yakınlardı hal hatır sormanın ardından yurt işini konuşmaya başladılar . Leyla ve kızlar istedikleri düzenlemeleri Kadir'e anlattılar Kadir de yapılacak olan değişiklikleri not ediyordu tabletine. Asmin sıkılan kızlara şirketi gezdirmeyi teklif edince onlar odadan çıkmışlardı. Senem de Tahir'İn odasına geçti yapılacak otelin bazı yerlerinin mimarisini beraber yapmaları gerekiyordu gelmişken onuda aradan çıkarmak istedi. Yavuz Barlas ile olan işlerini halletmiş şirkete geldi hızlıca asansör ile odasının bulunduğu kata çıktı. Odanın kapısını açıp içeri girdiğinde Kadir ve Leyla'yı birbirlerine çok yakın gören Yavuz'un kaşları çatıldı kıskançlık bütün damarlarından vücudana yayıldı. Leyla içeriye tüm heybeti ile giren Yavuz'u görünce içi gitti bir insan bu kadar yakışıklı olurmuydu. İçinden '' Hey maşallah şu boya posa endema bak dedi '' içi gide gide baktı kocasına sanki ilk defa görüyordu. Özel gününde olmanın verdiği etkiydi bu birazcıkda tebessüm ederek Yavuz'a baktı Lakin karşısındaki adam Kadir'i öldürecek gibi bakıyordu.
Oturduğu tekli koltukdan ayağa kalkıp '' Hoşgeldin '' dedi şuan Yavuz onu duyacak gibi değildi bütün odağını Kadir'e vermişti. Leyla Yavuz'un bakışlarını fark edince aksilik çıkmaması için Yavuz'un yanına gidip '' Gel seni misafirimiz ve iş ortağımız Kadir bey ile tanıştırayım '' dedi Yavuz önce bir afalladı kendisi hiç böyle bir ortakları olduğunu hatırlamıyordu. Yavuz Leyla'nın koluna girip çekiştirmesi ile odada bulunan kanepelerin yanına geldi. Kadir de bu arada ayağa kalkmış idi. '' Yavuz bu Kadir BABADAĞ Zeynep'in amca oğlu bizimde yapacağımız yurt işindeki ortağımız . Kadir buda benim eşim Yavuz MİROĞLU '' Kadir ismini duyduğu ama tanışmanın ancak nasip olduğu Yavuz'a elini uzattı . Kendisine uzatılan eli nezaketen sıktı Yavuz '' Memnun oldum Kadir bey '' dedi lakin kim olduğunu öğrendiği halde hala kıskançlığı geçmemişti.
'' Bende memnun oldum Yavuz bey isminizi Zeynep'den çok duymuştum ama tanışmak bugüne kısmetmiş. Ben ayrıca size ve ailenize çok teşekkür ederim kardeşime sahip çıkıp koruyup kolladığınız için '' Yavuz içindeki duyguları zorda olsa bastırdı. '' Teşekür edilecek birşey yok Kadir bey Zeynep bizimde kardeşimiz, evimizin bir kızı '' Kadir başı ile eyvallah dedi.
Levent'in adamları nihayet Zeynep'in izini bulmuşlardı hemen potronlarıı aradılar '' Bana bulduk de Kamil '' Levent'in gür sesi kulaklarına dolunca ''Bulduk efendim haklıymışsınız Antep de imiş Zeynep hanım ''
Zeynep'in aylarca kaçtığı izini kaybettirmek için uğraştığı üvey babasının başına sardığı belalıları nihayet izini bulmuşlardı. İnsan ne yaparsa yapsın kaderinden kaçamıyordu Zeynep de bunu en acı şekilde anlayacaktı.....
Bölüm sonu canlarım 200 veto ve 100 yorum sınır bol bol yorum ve desteklerinizi bekliyorum . Herzaman dediğim gibi eksiğim hatalarım yanlışlarım olabilir ilk hikayem ve bu hikayenin benim için anlamı çok büyük lütfen eleştirilerimizi ona göre yapalım . sizleri seviyorum size iyi okumalar ben kaçar.
Leylanin giydiği elbise.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11k Okunma |
1.27k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |