Canlarım yeni bölüme geçmeden sizlere bir haber vermek istiyorum 30. Bölum Sezon finali olacak eğer istediğim gibi ilerlersek inşallah size çok güzel hir bölümle sezon finali yapip kısa ama çok kısa bir ara vereceğim. Bu bölümden itibaren veto ve yorum sayisi koyacağim veto ve yorum sayımız 100 e ulaştığında yeni bölüm gelecek. Aslında böyle birşey yapmayı düşünmüyordum ama heyecan katmakda fayda vardır aksiyonsuz yapamıyorum. Desteğiniz her hissedebiliyorum sevginiz varliğiniz benim için çok kıymetli. Sizler iyiki varsıniz. Sizler olmasaniz bizler buralarda olamayız. Neyse size keyifli okumalar canlarım. Bu nölumde desteğini esirgemeyen yazar arkadasım
xqaysegulle teşekkur ediyorum.
İnstagram, Tiktok ve Kitappad hesabım
👇👇👇👇👇👇👇👇
( 55Cerkezkizi055 )
--------------------------------------------------------------
" Gidene belki yalan, kalana zordu,
Sevdanının imtihanı ağır olurdu.
Bir yürek vardı, ateşlerde yanıp duran ,
Sevdanın kollarında yandı kül oldu.
Acının en dibini yaşadı kalbim
Askın imtihanında kendimi kaybettim
Ben sevmek nedir bir sende öğrendim
Sen ise beni bu aşk da, benden eyledin.
Kırılmışlıklarla doldu taştı içim
Kimine dua , kimine ah ettim.
Ben bu sevdanın sonunda, solumda,
Kendi intiharımı gerçekleştirdim...."
( 55Cerkezkizi055)
Bölüm Şarkisi: Yiğit Mahzuni & Aysel Yakupoğlu Öldü say beni
Acılarıyla, yaşadıkları ile büyürmüş insan. Büyüdükçe olgunlaşır, olgunlaştıkça iyi ve kötüyü ayırt edebilirmiş. Zaman ilaç olurken acılara merhem de olurmuş kanayan yaralara.
İnsanoğlu beşer şaşarmış tıpkı Berwan Miroğlu gibi. Oda ailesini kaybetmekten korkarken onlara kol kanat gererken , kendi kanından canından olana yüz çevirmişti. Öz kızından babalığını sevgisini esirgemiş, zor hayat mücadelesinde onu kanadı kolu kırık bırakmıştı. Berwan bey kendi doğrularında en büyük yanlışı yapmıştı haberi yoktu. Şimdi bir ailesi bile kalmamıştı. Ne çok sevdiği karısı nede üzerine titrediği kızı artık yoktu. Berwan bey onların gözünden düşmüştü artık hayatlarında ona yer vermeyeceklerdi.
Zaman dedim ya ilaç diye o kara günün üzerinden bir hafta geçmişti. Miroğlu ailesi yaralarını kendi içlerinde sarmışlardı. Senem ise bu bir haftada yıllardır yaşamadığı duyguları yaşamış tatmıştı. Yade Zergül ile gece yatarken yaptıkları muhabbetler, Azade hanim ve Leyal hanım ile öğlen saatlerinde yapılan kahve seansları, Kızlar ile akşam kahkaha eşliğinde ettiği sohbetler , Behram amcası ile çiftlikte cıktıkları at ile geziler derken bir haftayı dolu dolu sevgiyle geçirmişti. Ama en çok Yavuz'un verdiği çaba destek ağlamasına sebep olmustu. Yavuz sözünü tutmuş Senem'e kendi soyadlarını vermiş ve bütün Antep'e Senem'in Berwan Miroğlu'nun kızı olduğunu duyurmuştu. Senem artık Karaca Değil Miroğlu idi ve yakın bir süre içerisinde de Eroğlu olacaktı. Bu süreçte Tahir ile çok az görüşme fırsatı olmuştu çünkü Yavuz Miroğlu sınırlarını çizmiş sık sık görüşmelerine izin vermemişti. Senem'in bilmediği abilik duygusunu ona yaşatıyordu. Yaren ve Asmin'e yapmadığı abiliği Senem'e yapıyordu mahsus. Her duyguyu tatsın mahrum olduğu ne varsa yaşasın istiyordu Yavuz. Tabi durum böyle olunca da Leyla ile karşı karşıya geliyorlardı sürekli ve kazanan günün sonunda Leyla kendisi olduğunu düşünsede asıl kazanan Yavuz Miroğlu oluyordu. Çünkü Leyla'sı mutlu ise oda mutlu oluyordu...
Yavuz, Tahir ve Berzan felekten bir gece çalmaya gitmişlerdi. Berdan yine esmiş kendilerine sıra gecesi ayarlamış idi. Kafalarını dağıtacaklardı ama baslarina gekecekden de habersiz idiler.
Onlar kendi alemlerinde keyifde iken Leyla ve kızlarda Hasret'in mekanında keyiflerine keyif katıyorlardı. Biri hain kocasına, biri uzakta olan sevdiğine, biri gamzeli mimarına, biride kalbinde saklı olan sevdasına içiyorlardı. Hasret ise gülmeyen zalim kaderine içiyordu. Dayanamadı aldı eline mikrofonu başladı içli içli söylemeye.
Bir amansız derde attı
Yar beni , yar beni.
Gitti de gönlümü yaktı
Vay beni , vay beni.
Şimdi geçip de karşıma
Duracaksan el gibi
Bundan sonra artık öldü
Say beni , say beni.
Türkünün her bir sözü yüreklerine işliyordu. Hasret öyle dertli söylüyordu ki dinleyen herkezin içindeki yaraları kanıyordu.
Sensiz geçen günler sanki
Ömürden uzun
Mevlam bana bir dert verdi
Artık onsuzum.
Dayanmaz şu yüreğim
Dön hadi sevineyim
Ben sensiz yaşayamam
Senle sonsuzum....
Kiminin derdi kendine , kiminin derdi yüreğine ağır gelirdi. Hasret'in derdi kaderi idi bitmek bilmeyen zalim kaderi.
Zorla istemeyerek evlendirilmişdi, her gece başının altında bıçakla uyuyup uyanmıştı. Sevmediği adama kadın olmaktansa ölmeyi de, öldürmeyi de göze almıştı. Tabi bu zamanlarda yediği dayaklar cabasi idi. Ama yinede o adama kadınlık etmemişti. En son adamdan kurtulup kendine yepyeni bir hayat kurmuştu ama işte adam rahat vermeyince çözümü memleketine geri dönmekte bulmuştu. Şimdi ise topraklarında ama sevdiği adama yine haram yine uzaktı. Onların kaderinde ayrılık vardı vuslatları mahşere kalmıştı.
İki saatin sonunda kızlar sarhoş olmuşlardı. Yavuz Leyla'yı aramıs ama ulaşamayınca sırayla herkezi tek tek aramıştı kızlara da ulaşamayınca Adem'i aramıstı.
" Adem evdekiler neden telefonlara bakmıyorlar? Ne Leyla'ya nede kızlara ulaşamıyorum?" Adem şimdi anlamıştı ki oyuna getirildiğini içinden boku yedik dedi.
" Abi şeyy " nasıl söyleyeceğini bilemiyordu Adem.
" Ney Adem konuşsana " öfkelenmeye başlamıştı Yavuz ve sabrının sonlarında idi.
" Abi yengem, kızlar, Berzan ile Hasret ablanın oraya geldiler. Bana da senin haberin olduğunu izin verdiğini söylediler Berzan da onaylayınca ben seni aramadım" Yavuz duydukları ile öfke ile yerinden kalktı arkasını dönmeye gelmiyordu. Leyla hiç rahat durmuyordu " Ya sabır , ya sabır " diyerek bulundukları mekanda ileri geri gitti.
" Berdan , Tahir kalkın gidiyoruz" Berdan hafif çakır keyifliydi. " Nereye abicim azcık daha kalalım benim kafam hala uyuşmadı" dedi lakin Yavuz'un öldürücü bakışlarını görünce elindeki kadehi fon dip yapıp ayaklandı Tahir zaten hazırdı. Mekandan çıkıp arabaya bindiler Yavuz gaza bastıkça Berdan radyodan açtığı şarkıyı bağıra bağıra söylemeye başladı. Yavuz için Allah sabır versindi akıllı bir kişi yoktu ki yanında. Berdan'ın sarhoşluğu hiç çekilmiyordu birde şarkı söylüyordu kasap et derdinde koyun can derdinde idi.
Said nihayet mekanın önüne gelince arabayı durdurup indi. Hızlıca mekana girdi Leyla ve kızların olduğu masaya doğru yürüdü. Hasret gelen adam ile yüzünü buruşturdu. Leyla Hasret'in baktığı yere bakınca vücuduna öfke sirayet ederken yüreğine korku düştü. Adem her an gelebilirdi Berzan'ı lavoboya kadar götürmüştü.
" Leyla Leyla" dedi Said o iğreti sesi ile Leyla yüzünü buruşturdu. Bu adam ölünce akıllanacaktı belli yediği dayak az gelmisti.
" Said git burdan Allah aşkına olay çıkartma " Desede Said umursamıyordu şu an Leyla'nın dediklerini biraz daha yaklaştı.
" Ne oldu kocan görürse diye mi korkuyorsun? Merak etme o şimdi dostları ile alem yapıyor seni düşünecek durumda değil. Eh orda ki afetleri görünce aklına sen gelmezsin bile " dediği an Leyla'nın yüreği kor gibi yandı Yavuz'un başka bir kadına bakma ihtimali bile nefesini kesiyordu.
" Ne saçmalıyorsun sen?"
" Ben birşey saçmalamıyorum kocan dostları ile alem yapıyor. Gittikleri mekan damsız girecekleri bir mekan değil anladın sen " diyip göz kırptı yalan konuşuyordu .
" Said salak salak konuşup canımı sıkma defol git yoksa Yavuz'a kalmadan seni ben öldüreceğim" Leyla'nın bütün vücüduna öfkenin yanında kıskançlık hakim olmustu. İçinden acaba olabilir mi diye düşünmeden edemedi. Sonra düşündüklerinden pişman oldu Yavuz öyle bir adam değildi.
Said Leyla'nın içine zehri saldığından emin olunca sözlerine devam etti.
" Sen bu adam için mi bizden, benden vazgeçtin. Bak ilk fırsatda başka kollara koşmuş. Kızım bunca yıl bu adam yalnız mı yaşadı sanıyorsun. Ahh Leyla çok aptalsın kaç kere daha göreceksin Yavuz'un gerçek yüzünü" der demez omzundan çekilip yüzüne yumruk inmesi bir oldu.
" Sen kimsinde benim abim hakkında konuşma cürreti gösteriyorsun it herif" demişti Adem öfkeden gözü dönmüştü. Lavabodan dönerken duymustu Said'in pis sözlerini.
Said aniden yüzüne aldığı darbe ile sendeledi. Sonra kendini toparlayıp oda Adem'e saldırmak için hamle yaptığında kafasına yediği şişe ile neye uğradığını bilemedi yere düstü. Asmin elindeki şişe ile Adem'in karşısında dikiliyordu.
" Kızım napıyorsun sen?" Diyerek kızsada Adem hoşuna da gitmişdi.
" Kimse sana zarar veremez sonucu böyle olur " dedi Asmin su an ne bulundukları ortam nede ona şaşkın bakan gözler umrunda idi.
Said kafasını tutarak toporlandı ayağa kalktı Adem'in boşluğuna denk getirip yüzüne bir tane yumrukda o attı. Asmin' den tiz bir çığlık koptu. Sevdiği adam aldığı darbe ile geriye doğru sendelemiş ama yere düşmemişti.
Bu sırada Yavuz , Tahir ve Berdan gelmişler hızla içeri girmişlerdi. Adem ile Said birbirlerine girmişler yakalarına yapışmışlardı. Yavuz'un öfkeden gözü dönmüştü bu adamdan kurtuluş yoktu silahını çıkarıp havaya bir el ateş etti ve silahı masaya bırakıp hızlıca gelip Said'in yüzüne ard arda yumruklarını indirdi. Yere iki seksen serilen Said aldığı darbelerden sonra bayılmıştı.
" Ulan seni gebertmeden bana huzur yok " diyen Yavuz silahını hızlıca bıraktığı yerden alıp Said'e doğrultu. Leyla Yavuz'un gözlerindeki karanlıktan korktu. Sevdiği adamın bir pislik yüzünden katil olmasını istemedi.
Said'e doğrultulmuş silahın önüne geçti Leyla gözlerinde korku vardı Yavuz'a dolu dolu gözleri ile baktı '' Yapma '' dedi. Yavuz ise hayal kırıklığına uğradı ne olursa olsun Leyla'nın silahın önüne geçmesini aklı almıyordu. Leyla'ya öyle bir baktı ki, Leyla Yavuz'un gönlünden düştüğünü o bakışla anladı ama bunu yapmasa idi sevdiği adam demir parmaklıklar arkasına düşecekti. Lakin yanılmıştı Yavuz asla ama asla bu kadar insanın , hele hele özellikle de kardeşlerinin ve sevdiği kadının önünde adam öldürecek biri değildi. Said güzel bir dersi hak ediyordu ona unutamayacağı bir ders verecekti sadece evet öfkeli bir adamdı ama bu kadar ileri gidecek kadar değildi.
'' Leyla kızları da al git burdan merak etme öldürmeyeceğim için rahat etsin '' bunları söylerken elindeki demir parçasını öyle bir sıktı ki, Leyla'nın kalbini kırmamak için kendine bile zarar verecek durumda idi şuan. Leyla yerinden milim kıpırdamadı gözünden yaş süzülürken ''Yavuz '' diyebildi. Yavuz elindeki silahı sinirle arkasını'' Ahhhh'' diyerek dönüp camdan dışarıya fırlattı. Kırılan cam tuzla buz olurken demir parçasının yere düşünce çıkardığı ses kulakların pasını silecek cinstendi. Leyla olduğu yerde sıçradı kızlar da korkmuştu Adem ve seslere gelen Sedat eğilip yerde yatan Said'i kollarından tutup sürükleyerek mekandan çıkardılar.
Berdan Yavuz'un yanına gidip '' Sakin mi olsan kardeşim herkez çok korktu'' dedi Yavuz öfkeden kızarmış gözleri ile baktı ona Leyla her defasında elini kolunu bağlıyor kendisini güçsüz bırakıyordu. Herkeze gücü yeten Yavuz Leyla'ya lafını , sözünü geçiremiyordu. Madem o kendisini yok sayıyordu bundan sonra oda Leyla'yı yok sayacaktı.
'' Söyle Adem'e o iti konağının önüne atsın sende kızları eve götür Tahir'' dedi Berzan' a dönüp '' Seninle de hesaplaşacağız gözüme gözükme '' son olarak bakışlarını Hasret'e çevirip '' Kusura bakma bacım yine mekanını dağıttık zararın ne ise çocuklara söyle halletsinler'' diyerek mahcubiyetini dile getirdi. Berdan' a Kafası ile hadi diyerek Leyla'nın yüzüne bakmadan çıktı mekandan. Berdan Leyla'ya üzgün gözler ile baktı ve dostunun peşine düştü.
Leyla yüzüne bakmayan adamın arkasından hıçkırıklarını serbest bıraktı Tahir gidip sarıldı . Bu defa Yavuz'u tamamen kaybetmişti gözlerinde ki o bakışlarından anlamıştı. Oysa ki sadece birazcık eğlenmek istemişti o pislik herif yüzünden burnundan gelmişti. Bu geceden sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı Yavuz ile aralarına yine duvarlar girecekti.
Yazarın dediği gibi '' Seninle kavuşmamız imkansız değildi, sen uçurumları koydun aramıza.Ben seni sevdim , sen elleri....''
Yavuz o gece konağa gitmedi Berdan ile bağ evinde kaldılar. Ne berdan konuştu nede Yavuz yol boyunca zaten gelir gelmez Berdan sızmıştı kanepeye. Yavuz ise sabaha kadar kaç paket sigara bitirdi bilmiyordu canının acısını içtiği zehir bile dindirmiyordu . Sabah ezanı okunuyordu oturduğu yerden kalktı banyoya gitti kısa bir duş aldı sonra da abdest alıp çıktı banyodan odaya gidip hızlıca giyindi babannesi Yade Zergül'ün odasına gidip seccade aldı odasına geri dönüp kıbleye doğru serdi. Namazını kılıp rabbine açtı ellerini '' Ya rabbi huzuruna gelecek yüzüm yok biliyorum günahım çoktur ama sen merhametlilerin en merhametlisisin.. Bu aciz kulunun günahlarını affet bağışla ya rabbi. İsyan etmemek için sana sığındım yaşadıklarım ağır geliyor kaldıramıyorum ya rabbi. Nerde hata ediyorum da bir türlü olduğum karanlıktan çıkamıyorum bana yol göster , yar ve yardımcım ol . İnandığım doğrulardan ayırma, yanlış yollara sapmama müsade etme , kalbim ve aklım arasındaki savaştan hayırlı olan ile çıkmayı nasip eyle. Öfkemin gözlerimi kör edip irademe yenik düşmeme izin verip sevdama zarar getirmeme müsade etme ya rabbi. Duamı huzurunda kabul eyle yüreğimi aklımı feraha erdir , yolumdan şaşırtma amin '' diyerek biraz da olsa ferahlamıştı Yavuz. Seccadeyi toplayıp kenara koydu gün yavaş yavaş ağarmaya başlamıştı halinden anlayan tek bir kişi vardı onun yanına gitmeye karar verdi. Berdan hala uyuyordu dertleri bitmemişti ki dostunun da derdine derman olsundu. Oda düşmüştü dertli bir sevdaya ne unutabiliyor nede kurtulabiliyordu sevda ateşinde yandıkca yanıyordu. İki dostun da derdi ağırdı sevdaları ile sınanıyorlardı.
Leyla bütün gece pencerenin önünde Yavuz'u beklemişti ama beklediği gelmemişti. belli ki gelmeyecekti ağladı Leyla gülmeyen kaderine. Tam da herşey yoluna girmişken yine Said ve kendisi yüzünden tekrar başa dönmüşlerdi. Çaresizlik içini kor kor yaktı lakin çözüm yolu bulamadı.
******************************
SİNOP
Kadir Antep seyahatini bir hafta ertelemek zorunda kalmıştı. Bu bir haftada o işlerini yerine koyarken Dilek ve Melek heyecandan yerlerinde zar zor duruyorlardı. Melike ise ihanetin yaralarını ailesinin sayesinde sarmış iki hain ile de yüzleşme yaşamıştı.
Her zamanki buluştukları yere ikisini de çağırmıştı. Sabah erkenden kalktı en guzel elbiseni uzerine giydi malyajını da yaptı . Çantasını ve telefonunu aldı Dilek ve Melek ile evden çıktılar buluşacakları yere geldiklerinde Dilek ve Melek'e uzakda beklemelerini söyledi ve gelecek olan sahtekarları beklemeye başladı. Sinop'u tepeden gören manzarası çok güzel bir yerdi. Melike manzarayı uzun uzun izledi içinde ne sevgi kalmıştı ne öfke sadece ihanetin vermis olduğu bir acı vardı 5 yılına ve ona inanan kendisine çok öfkeli idi. Ayak seslerini duyduğunda arkasını döndü. Sevdiği adama baktı bunca yıl gerçek yüzünü nasıl göremedim dedi içinden midesi bulandı. Ardından dostum sırdasım kardeşim dediği insan müsvettesi geldi. İkisi de birbirlerini burda beklemiyorlardı ki , şasırmışlardı.
" Melike ne demek oluyor bu ne yapmaya çalısıyorsun ?" Dedi Furkan Melike'nin yüzünde acı bir tebessum belirdi ikisine de öyle bir bakıyordu ki pislikmişler gibi.
" Ooo hoşgediniz yaa biri dostum kardeşim diğeri 5 yılımı verdiğim sevdam dediğim adam. Nasıl arkamdan çok eğlendiniz mi? Bu aptalı nasıl kandırdık diyerek alay ettiniz mi? Yada size iyi eğlence olabildim mi ? " Derken ikisinin de yüzünde bakışlarını gezdirdi. Hülya kafasını eğmiş ağlayarak dinlerken Furkan tam gözlerinin içine mahcup bir şekilde bakıyordu. Melike dikkatli baktığında yüzündeki morlukları gördü ama içinde zerre acıma hissi olmadı. Kim yaptı ise elleri dert görmesindi.
" Sevgili dostum eğme kafanı ihanet ederken umursamadın, utanmadın da şimdi mi utanıyorsun? Ah yapma be bebeğim gercekten hiç inandırıcı değilsin" Furkan bir adım attı Melike'ye doğru " Melike bak bir dinle" derken onu durduran ve susturan Melike oldu.
" Sakın , sakın bir daha benim adımı ağzına alma. Bana da yaklaşma senin bana gelen yolların kapandı senin gideceğin tek yol onun yolu" derken Hülya'yı göstermisti.
" Siz ikiniz varya benim içimdeki dalları kırdınız, inançlarımı yerle bir ettiniz. Kimseye güvenmemem gerektiğini çok güzel öğrettiniz" Bakışlarını Hülya'ya çevirdi " Sen benim arkadaşımdın, ekmeğimi bölüştüğüm insandın yazıklar olsun sana" Furkan'a döndü" Peki ya sen hiçmi utanmadın bana ayrı ona ayrı konuşurken, hiç mi vicdanın sızlamadı ? Ulan gelsen deseydin ki, seni sevmiyorum seni anlardım eyvallah der giderdim senden . Sen kolay olanı seçtin benimle kedinin fare ile oynadığı gibi oynadın. Ne zannettin yakanı birakmam mı? Kimsin oğlum sen bulunmaz hint kumaşı mı. Yazık sana aslında ben ikinize de acıyorum insanlıktan nasibini almamış, kalpleri kötülûk dolu insanlarsınız. İnşallah kendi pisliğinizde boğulur bana yaptıklarınızın beş mislini yaşarsınız. İkinizi de hayatımda istemiyorum midemi bulandırıyorsunuz Allahınızdan bulun " diyip ikisine doğru tükürerek uzaklastı yanlarından. İçi bir nebzede olsa soğumuştu lakin Melike den geriye bir enkaz kalmıştı.
O günün üzerinden günler geçmişti ve Melike hatırladığı o gün ile yine midesi bulanmıştı. Kendisini banyoya zor attı bir haftadır bu böyle idi Kadir doktora götürmüş doktor psikolojik demişti. Antep hepsine çok iyi gelecekti kızlar hazırlandılar bir saat sonrasına uçakları vardı Kadir'i bekliyorlardı.
Nihayet gelmişti Kadir de " Abi nerde kaldın yaa uçağı kaçiracağız" diye veryansın eden kardeşine göz kırptı " Geldim işte abicim merak etme bir dus alayım hemen çıkalım" Allahtan annesi babasi yoktu yoksa hayatta izin vermezlerdi gitmelerine. Şirket ve ev Kenan'a kalmıştı tek sıkıntı Dilek'in gitmesine triplenmiş kızın burnundan getirmişti. Kıskançlığı zavallı küzenini deli ediyordu bazen.
Kadir de hazır olunca evden çıktılar arabaya geldiklerinde Kenan'ı şöför koltuğunda gormeyi beklemiyorlardı. Dilek içinden ya sabır demisti. Bir haftadır kız gibi trip atıyordu zor adamdı Kenan ama konu Dilek olunca dünyanın en merhametli insanına donüşüyordu. Kadir de gelip arabaya binince havaalanına doğru yol aldılar. Kadir iş ile ilgili Kenan'a yapmaları gerekenleri söylerken Kenan dikiz aynasından Dilek'e bakıp duruyordu. Kararını verdi Antep dönüşü takacakti Dilek'e yüzüğü dayanamıyordu artık .
Havaalanına gelince arabadan indiler kızlar heyecanla önden giderken Kadir ve Kenan arkadan onları takip ediyordu.
" Abi benim sana birşey söylemem gerek" Kadir kardeşinin yüzüne baktı gider ayak yine başina ne iş açmıştı.
" Hayırdır yine ne odu"
" Hayırlı bir is abi Antep dönüşü iznin olursa annemlere açılacağım ben artık bir saniye daha beklemek istemiyorum" Kadir duydukları ile şasırdı ilk defa Kenan kendisi ile böyle bir konusma yapıyordu açıkcası kardeşini dize getiren güzeli merak etti.
" Vayy Kenan efendi kim bu güzel sen onu de hele " Kenan utandı abisi sevdalı adamın halinden anlardı. Saklamaktan yorulduğu sırrı dudaklarından bir bir döküldü artık sevdasını gizli saklı yaşamak istemiyordu.
" Belki bana çok kızacaksın belki de döveceksin ama hiç biri umrumda değil abi benim gönlüme bu ates taki çocukluktan düştü. Çok seviyorum be abi herseyden çok" Kadir şimdi daha çok meraklandı sevdanın önünde ne dururdu ki kalp kimi seçeceğimizi bize sormazdı. O kişi geldigi zaman bizden habersiz yüreğimize sızar gönül köşküne kurulurdu. Bize de yanması kalırdı geriye.
" Kim Kenan seni böyle yakan konuşturan ahu" Kenan gözünden düşen yaşı sildi. Cesaretini topladı abisinden gelecek her darbeye söze kendini hazırladı.
" Dilek abi o kız Dilek, benim sevdamın adı Dilek" Kadir bir kardeşine bir Dilek'e baktı yanlış duymuş olmayı diledi bu olacak iş değildi. Ne meshebe ne kitaba sığardı ellerinde , evlerinde büyüyen kıza yan gözle bakılmazdı. Kadir öfkelendi ama bulundukları yer ortam hiç müsait değildi. Elleri yumruknoldu sıkıyordu.
" Bana bak lan it herif seni eğer şu dakika burda gebertmiyorsam sen onlara dua et. Kalbini yerinden mi sökersin kafanı taşlara mı vurarsın bilmem ama bu sevdayı unut olmaz anladın mı beni Antep dönüşü de hazır ol gidiyorsun burdan aklın başına gelene kadar da gelmiyorsun. Ulan gider ayak şu yaptığına bak" diyip kardesinden uzaklaştı Kadir çünkü tek bir kelime daha etse kimseyi umursamaz döverdi Kenan'ı.
Kenan hayal kırıklığı ile baktı abisine o sadece sevmişti suç muydu. O istermiydi kendilerine emanet edilmiş kıza bakmayı ama gönlü laf söz dinlememişti. Çok kaçmıştı bu sevdadan ama olmamış yapamamış her yolu Dilek'e çıkmıştı. Dile ne kadar kolaydı unut demesi, unutmak peki mümkün mü idi sevdiğini?
Melike ve kızlar birşeyler olduğunu amladılar Kenan'ın yanına geldiler " Abi birşey mi oldu? Yüzün bembeyaz gözlerinde kızarmış Kadir abimde öfkeli idi?" Sorularını ard arda sıraladı Melike.
" Yok birşey kimseye de birşey olmadı " Ne Melike nede Dilek ile Melek buna inanmadılar.
"Çocuk değiliz Kenan olmuş birşey söyle hadi" diyen Dilek di. Sevdiğinin bakışından , duruşundan anlardı.
" Abime bizi söyledim oda haddimi ve yerimi bildirdi. Size iyi yolculuklar ben gidiyorum, özür dilerim Dilek ama sende beni unut bizden artık olmaz " diyerek arkasını dönüp hızlıca uzaklaştı. Arkasından gözü yaşlı kırık bir kalp bırakarak.
Neden insanlar kendi doğruları uğruna sevdaya sınır koyarlardı ki. Oysaki en güzel duygulardan biri de aşk değilmiydi? İnsan ömründe kaç kere sevdalanırdı ki? Yaşerken kıymeti bilinmesi gereken en güzel duygu değilmiydi? Kaç insanın başina gelirdi ki böyle güzel sevilmek Dilek ve Kenan'ın başına gelmişti. Ama el alem neder yüzünden biteceklermiydi? Peki ya kalpleri söz dinleyecekmiydi? Kadir yaptığı hatanın er yada geç farkına varacakdı belkide pişman bile olacaktı.
*****************************
Antep
Yavuz çiftlik evinin 1 metre ilerisindeki Süleyman ustanın yerine geldi. Süleyman usta kuşlarına yem ve su vermiş dertleşiyordu.
" Usta hayırdır kimseyi bulamadın artık kuşlara mı sardın " Süleyman usta Yavuz'a bakıp tebessüm etti.
" Gel hayırsız gel hele oturda ifadeni alayım senin bunca zaman nerdesin" Yavuz ilerleyip Süleyman ustaya sarıldı beraber oturup birer bardak da hazır olan çaydan doldurdular. Yavuz anlattı o dinledi bazen kızdı bazen hak verdi. Herkezin yarası kendine ağırdı kimine boş gelen yara kiminin imtihanı olurdu.
" Usta o şerefsize doğrulttuğum silahın önüne geçti. Biliyorum bunu benim için yaptı ama usta yinede yüreğime söz geçiremiyorum . O herifin zamanında Leyla'ya yakın olduğunu düşündükce aklımı kaybedecek gibi oluyorum kıskanıyorum elimde değil" Süleyman usta dinledi sonuna kadar sonra Yavuz'a döndü dediki" Git o kızın gönlünü al yanında ol , kalbini kırma, üzme elini sımsıkı tut ki, kalbindeki yaraları sarasın. Birde onu yargılamadan dinle ama sadece dinle. Şimdi git bir dahada Leyla kızımı üzecek birşey yapma kaybetme korkusunu bir kere yaşamış aynı korkuyu ona yaşatma evlat" Yavuz anlamıştı hatasını şimdi içi daha rahat konağa gidip Leyla'nın kokusunda huzura kavuşabilirdi. Süleyman usta ile vedalaşıp ayrıldı çiftliğe geldiğinde Berdan'ı mutfakda kahvaltı hazırlarken buldu.
" Oo ağam gelebildiniz nihayet telefonlarımı da açmaz oldun artık " Yavuz trip atan dostuna tebessum etti.
" Ulan Leyla bile sen kadar trip atmıyor bana, bir sen birde Barlas ondan Fazla trip atıyorsunuz" Berdan hiç duymamış gibi yapti Yavuz'u " Hadi hadi otur birşeyler yiyelim çıkalım yengem şimdi senin yolunu gözlemiştir. Zavallı kızcağaz korkudan beti benzi attı zaten dün gece sende o it yüzünden yengemi üzme " Yavuz Berdan'dan da fırçayı yemişti bir güzel. Oturup beraber birseyler yiyip ortalığıda toparlayıp çıktılar çiftlikten. Yavuz Berdan'ı eve bırakıp konağa geçti.
Leyla pencereden Yavuz'un geldiğini görünce hızlıca yatağa girdi. Yavuz'un kendisini ayakta beklerken görmesini istemedi. Yavuz konağa girdi mutfakda hazırlık yapan Sultan hanım ve kızların yanına gitti" Kolay gelsin ablam günaydın. Sevda bir tepsiye birseyler hazırlasana iki tane de çay doldur"
" Günaydın oğlum kızlar şimdi hazırlar" diyen Sultan hanım ile Sevda hemen hazırladıklari kahvaltıdan bir tepsinin içine doldurmaya başladı. Yavuz yukarı çıkıp ailesine gözüktü annesine kafası ile dışarıya gelmesini işaret etti. Azade hanım yerinden kalkıp kendisini çağıran oglunun yanına gitti.
"Hayırdır annem birşey mi oldu" Yavuz annesinin kafasına dudaklarını bastırdı.
" Ana sabaha kadar uyumadım Berdan ile birlikte idim. Senin o huysuz gelininde uyumamıştır biz bu sabah yukarda yapsak kahvaltıyı " diyerek annesine nazlandı Yavuz onunda nazı niyazı birtek annesi Azade hanıma idi.
Azade hanım dünden razıydı yeterki onlar mutlu olsunlardı " Hadi git bekletme gelinimi burayıda merak etme" elinde tepsi ile gelen Sevda'yı görünce Yavuz gidip elinden aldı " Eyvallah bacım" dedi ve yukarı kendilerine ait kata çıktı odalarına sessizce girdi. Yatakda yatan Leyla'yı görünce gülümsedi elindeki tesbiyi odada bulunan sehpanın üzerine bıraktı. Yatağa ilerleyip uyuyor numarası yapan karsının saçlarını sevdi sonra bir tane öpücük kondurdu. Kulağına doğru dudaklarını getirip " uyumadığını biliyorum hadi kalk hanımağam kahvaltı vakti" dedi Leyla boynunda hissettiği nefes ile bir tuhaf oldu. Hem ayrıca bu adam nerden biliyordu ki uyumadığını.
Yavaşca döndü Yavuz'a " Nerden biliyorsun uyumadığımı belki yeni uyandım" Yavuz'un dudakları kenara doğru iyice kıvrıldı " Hadi kalk kadın birşeyler ye sonra da beni göğsünde uyut sana çok ihtiyacım var" Leyla şaşkın şaşkın baktı Yavuz'a. Bir gecede nolmuştu bu adama böyle yatakdan doğrulup Yavuz'un alnına elinin tersini bastırdı. Ateşide yoktu " Sen iyi misin normalde senin öfkelenip konağı ayağa kaldırman gerekirdi ama sen kahvaltı getirmişsin yüzüme gülüyorsun. Yok yok kesin sana birşey oldu" Yavuz gür bir kahkaha attı bu kadının kafası çok başka çalısıyordu. Yavuz kahkaha attıkca Leyla ona deli görmüş gibi bakışlar atıyordu.
" Ya sen nasıl birşeysin kadın gel buraya " diyerek sarıldı " Haklısın çok öfkeliydim bütün gece bu yüzden gelmedim ama anladım ki benim öfkem kızgınlığım kendime imiş. Özür dilerim Efuli seni kırdığım, üzdüğüm için ve bütün gece beklettiğim için " Leyla göğsünde huzur bulduğu adama sarıldı.
" Hepsi geçti gitti ama sende ne olursa olsun beni bir daha bekletme evine yuvana geri dön koca adam " dedi bir süre öyle kaldıktan sonra beraber yatakdan kalktılar Leyla gidip elini yüzünü yıkadı sonra gelip hazır olan kahvaltıdan yemeye başladı arada bir Yavuz'a da veriyordu. Karınları doyunca Yavuz tepsiyi aşağıya indirdi Leyla olmaz desede Yavuz müsade etmedi. Tekrar odaya gelip üzerini değiştirdi Leyla ile birlikte yatağa girdiler. Yavuz kafasını sevdiği kadının göğsüne koydu elini de beline sardı. Leyla da bir eli ile Yavuz'un saçlarını severken diğer eli ile de Yavuz'a omzundan sarılmış idi. İkiside o şekilde uykuya teslim oldular....
*****************************
Kadir kızlar ile Antep havaalanına inmişti ve beraber ayarladığı otele geçtiler. Bugün dinlenip yarın Zeynep'i arayacak ve buluşmak isteyecekti. Diğer tarafda ise Karahanlar hazırlıklarını yapmıs Antep'e geleceklerdi.
Azade hanım yan konağı bir güzel temizletmiş misafirlerini laiki ile ağırlamak için elinden gelenin fazlasını yapmıştı. Bu süreçte Senem ve Zeynep de kızlara yardım ettiler. Saat iki gibi Yavuz uyanmış sessizce hazırlanıp odadan çıkmıştı şirkete gitmesi gerekiyordu.
Leyla yanında hissettiği boşluk ile oda gözlerini açmıştı. Yanına baktığında Yavuz'u göremedi saate baktığın öğlen iki olduğunu gördü ve hızlıca yatakdan kalktı. Önce gidip hemen pencereyi açtı sonra lavoboya gidip elini yüzünü yıkadı özel ihriyaçlarını karşıladı ve banyodan çıktı. Öncelikle yatağı düzeltti daha sonra giyinme odasına gidip üzerini değiştirdı günlük çiçekli bir elbise alıp üzerine geçirdi. Hızlıca hazırlanıp pencereleri kapatıp odadan çıktı. Bu kadar saat nasl uyumuştu hala anlamıyordu.
Oturma odasına girdiğinde herkezi kahve içerken buldu birazcık utanmıştı yanlış anlamalarından çok korktu.
" Şeyy ben gece uyuyamadım da uyuya kalmışım " diyerek açıklama yaparken o kadar komik gözüküyordu ki Senem artık tutamadı kendini ve kahkahayı bastı. O gülünce Yade Zergül dahil herkez gülmeye başladı Leyla ise utancından kıpkırmızı olup yerin dibine girdi.
" Hepsi senin yüzünden Yavuz rezil oldum herkeze" içinden söyleniyordu. En son dayanamayıp isyan etti.
" Ama yeter yaa Yadem sen bari yapma " Yade Zergül ciddileşti hemen torunu yeteri kadar utanmıştı.
" Ey ey yeter utandırmayın gızımı " Leyla daha fazla orda durmak istemedi mutfağa indi.
" Afiyet olsun hanımlar bende yardım lazım mi diye gelmiştim ama siz herşeyi bitirmişsiniz" Sultan hanım, Sevda ve Zehra tebessüm ettiler.
" Herşey tamam kızım çay içersen buyur gel " bu teklifi asla reddetmezdi çay ve kahve kırmızı çizgisi idi.
" Valla bir bardak çaya hayır demem " diyerek oda oturdu yanlarına.
" Leyla abla ben bir soruda takıldım yardımcı olur musun yaa" diyen Sevda idi. Ünıversiteyi dışardan okuyorlardı iki kızda en ufak zorlukda da her zaman olduğu gibi Leyla'ya koşuyorlardı.
"Leyla abla ya bende bir konuda takildım" diyen bu defa Zehra idi.
" Hadi gidin getirinde çay içerken bakalım hem vakit geçmiş olur birazcık" Sevda doldurduğu çayı Leyla'nın önüne bırakır bırakmaz Zehra ile odasına kitaplarını almaya gittiler.
Yavuz şirkete gelir gelmez işlere dalmıştı Azerbaycan'dan gelen maillerine baktı. Orda ki işlerinin takibini yaptı bir ara yanına Tahir geldi birer kahve içip otel inşaatını konuştular. Bir arada Barlas ile kısa bir telefon konuşmaları oldu. Nihayet istediği gibi olmaya başlamışti herşey Yavuz'un da Barlas'a ufak bir sürprizi olacaktı gerçi bu sürpriz Ferman Eroğlu'nu deli etmeye yetecekti.
Yavuz işlerini bitirdi telefonunun şarz'ı bitince çekmecelerde şarz aparatını ararken eline bir ajanda geçti içindeki dürtü ile kapağını açıp baktı.
" Bugün gidisinin 1. Günü ben gelinliğim ile hala bekliyorum seni, biliyorum gelirsin sen beni böyle habersiz bırakmazsın kesin önemli işin var lütfen Yavuz hayal kırıklığım olma"
İkinci sayfayı çevirdi Yavuz gittiği gün yazılmaya başlanmıştı.
"İkinci günde bitiyor ama sen hala yoksun nerdesin Yavuz nerdesin. Neden tek kelime etmedin bekliyorum seni bıkmadan usanmadan bekleyeceğim. Bu gelinliği sen gelene kadar çıkarmayacağım sürekli birileri gelip gidiyor vazgeç diyorlar ama ben senin geleceğine inanıyorum sen beni asla bırakmazsin ki, hicbiri beni anlamıyor sen hep elimi tuttun benim her düştüğümde kaldırdın ve sen yine geleceksin tutacaksın ellerimden. Geldiğinde herşeyi anlatacağım sana ve biz mutlu olacağız"
" Bu günde gelmedin annem, babam , amcam ,yadem bile geldi yanıma. Vazgeç diyorlar Yavuz vazgeç nasıl vazgeçerim seni bu kadar çok severken sen benim içimde kocaman bir okyanus olmuşken, bütün uzuvlarım sen diye inlerken, ben nasıl vazgeçeyim çavreşamın"
Yavuz'un gözleri dolmustu yüreğı alev alev yandı. Aynı günlerde Yavuz da Leyla diye diye sayıklayıp ağlıyordu. Üstelik çok ağır bir kaza bile geçirmişti beş yıllık süreçte. Lakin kimseye haber verilmemesini istemişti dostu Behruz'dan bir sayfa daha çevirdi Yavuz.
" Yine gelmedin ben seni bekledim ama sen yine gelmedin. İçimdeki umutlarım tükeniyor yavaş yavaş. Ruhuma baharlar açtıran sen şimdi beni kara kışa mı terk ediyorsun. Hepsi o Said yüzünden onu sevdiğimi düşünüyorsun , yemin ederim senden başka kimseyi sevmedim sevemem ki, o gün öfkelendiğim için seviyorum dedim ama bir bilsen içim nasıl yandı. Yavuz ben senin varlığınla nefes alıyormuşum sanki kaç gündür nefesim kesilmiş gibi. Dön artık sevdiğim , gönül yaram ,kalp ağrım dön nefesim ol karagözlüm"
"İnsan sevince gözleri hiçbirşeyi görmezmiş benim gibi. Gelmemekte sende haklısın kim sırtına yük mecbur kaldığı birine dönerki. Üstelik bir de o kız var sen ona ihanet etmemek için gittin yada onu üzmemek için. Ben seni sevdim kül oldum, Sen o kızı sevdin yok oldun"
"Artık gelmeyeceğini biliyorum bugün gelinliğimi çıkardım. İçimden bir şleyler kopup gitti, sende benden gittin. Yemin ettim içimde bitireceğim seni bir telefon bile etmedin bu kadar mı değersizdim gözünde, hiç mi merak etmedin. Madem senin hayatında bir hiçim sende benim için artık bittin"
Bir sayfa daha çevirdi Yavuz her sayfa her satır beynine işledi. Kurşun oldu yüreğine saplandı.
" Bütün umutlarımı tükettim
İçimde kalan aşkınıda yok ettim.
Fırat'ın suları gibi gelip geçtin hayatımdan.
Yaktın, yıktın viran ettin beni,
Ve bende ki o imkansız sevgini.
Biliyorum! sevmedin, sevmeyeceksin beni
Oysa ki ben bitmek bilmeyen
Bir sevda ile sevdim seni...
Bir umut dedim yıllarca bekledim
Senin gözlerinin içinde ki beni görmeyi.
Hayaller kurdum , dualar ettim
Şiirler yazdım her satırlarında seni
Ve sana olan sevgimi anlatan.
Bende öyle bir sen yarattın ki,
Şimdi ne yere , ne göğe sığamıyorum ...
Gittin ya bana artık unutmak düşüyor
Hiç giremediğim kalbinden vezgeçmek düşüyor.
Gözyaslarım satırlara dökülüyor, boğazım düğüm düğüm.
Giidiyorsun iste karagözlümmm.
Gömüyorum sevdamı kalbime,
Vuruyorum kilitlerini gönlüme.
Keşkeler kalıyor sadece elimde
Hiç bir zaman dolduramayacağım boşluk ile.....
Elveda demek düşüyor adını düşüremediğim dilime.
Sitemim sana değil kendime
Bu yüzden sitem bile edemiyorum
O rengine vurulduğum gözlerine.
Yüreğimde acın dilimde utanıp söylemeye korktuğum adın.
Gözlerimde hiçbir zaman dinmeyecek
İki damla gozyaşlarım.
Hoşçakal canımdan öte canım.... "
Özgür bıraktim kalbimdeki seni Yavuz artik gelsende bir önemi yok. Ben kilitledim sana olan bütün hislerimi. Gelme istemiyorum artık seni.
Yavuz son satırlarda tutamadı kendini gözlerinden yaşlar ard arda döküldü. Böyle seven bir kadını gözleri nasıl görmemiş nasıl onu terk edip gitmişti. Pişmandı köpek gibi pişman oldu ama nafile giden beş yılı geri getiremezdi. Ağladı Yavuz onsuz geçip giden yıllara, yaşattıklarına. Defteri kapatıp yerine koydu gözyaşlarını silip şirketten hızlıca çıktı Adem arabanın önünde onu bekliyor idi. Abisinin geldiğini gorunce şöför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Yavuz arabaya binip " Adem'im musa ustanın yerine gidicez" Adem kafasını sallayip arabaya sürmeye başladı lakin abisinde ki durgunlukta dikkatini çekmişti.
Konak da ise akşam telaşı baslamıştı masayı hazırladılar yemekleri yukarı çıkardılar. Yavuz Leyla'yı arayıp geliyoruz diye haber vermis odada kendisini beklemisini söylemişti. Leyla heyecan içinde odada Yavuz'u beklemeye başladı. Hayır hiçbirşeyde dememişdi merakda ediyordu sürpriz demişti. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu odanın içinde ileri geri gidip pencereden Yavuz'un gelmesini bekliyordu. Ve nihayet beklenen adam gelmişti Leyla'nın heyecanı iki katı artmışdı.
Yavuz ise arabadan inip hızla konağa girdi merdivenleri her zamankinin aksine daha hızlı çıkıyordu. Salonda oturan ailesini bile şuan gözleri görmüyordu Biliyordu Efulisi onu merak ve heyecanla bekliyordu. Onu daha fazla merakda koyup bekletmek istemedi. Merdivenleri çıkarken eli ile de cebini yokladı kutu orda mı diye arabada düşürme ihtimalini düşünmek bile istemedi. Kutunun yerinde olduğunu anlayınca derince bir ohh çekti nefes nefese kalmıştı merdivenleri çıkarken odanın önüne gelince durdu önce nefesini düzene koymalı idi.
Odanın kapısını açıp girdiğinde karısını pencerenin önünde elleri ile oynarken görünce tebessüm etti . Küçük bir kız çocuğu gibiydi şuan yavaş yavaş adımlayarak Leyla'ya yaklaştı. Yavuz yaklaştıkça Leyla'nın kalbinin ritmi değişmiş göğsü heyecandan inip kalkıyordu. Kendisini biraz toparlayıp heyecanını bastırınca konuşma gereği duydu.
'' Hoşgeldin'' dedi heyecanı ve tüm sevecenliği ile '' hoşbuldum efuli hemde cok hoşbuldum'' diye cevapladı karısını Yavuz. Leyla'yı böyle görmüştü ya nasıl hoş bulmazdı yüreğinde baharlar açtı Yavuz'un. Leyla'nın karşısına geçti gözlerinin en derinine baktı o gözlerde kendini görüyordu nasıl daha önce böyle derin bakmamıştı sevdiği kadına .
'' Efuli bunca zaman sana yaşattıklarım için beni affet ne olur biliyorum seni çok üzdüm, kırdım , incittim. Ama artık burdayım ve hepsini telafi etmeye niyetliyim '' dedi ve elini cebine götürdü kutuyu alıp çıkardı. Leyla bir elinde ki kutuya bir Yavuz'a bakıyordu Yavuz sevdiği kadının birşey demesine müsade etmeden kutuyu açtı. Leyla'nın kutunun içinde gördüğü alyanslar ile gözleri doldu. Yavuz özel olarak yaptırdığı alyanslardan Leyla için olanı parmaklarının arasına aldı gözleri ile de Leyla'ya elini işaret etti. Leyla bulunduğu ortamın büyüsü ile elini kaldırıp Yavuz'a uzattı Yavuz yüzüğü Leyla'nın parmağına takıp öptü sonra cebinden diğer kutuyu çıkarıp siyah gül işlemeli yüzüğü de alyansın yanına taktı. Leyla'nın gözünden yaşlar süzüldü hayran hayran baktı parmağına bunlar çok güzeldi. Sağ elinin parmakları ile yüzükleri okşadı bir an gerçek mi değilmi diye kendini sorguladı. Elinde diğer yüzükle bekleyen Yavuz o anları böldü.
'' Yüzükleri okşaman bitti ise şimdide benimkini sen tak '' Leyla gülümseyerek Yavuz'un elindeki yüzüğü alıp parmağına taktı. Yavuz karısının başını ellerinin arasına alıp alnına dudaklarını bastırdı Leyla ise gözlerini kapattı. Yavuz alnını Leyla'nın alnına değdirip '' Senin şu gülüşün benim bin ömrüme bedel kadın '' dedi nefesi Leyla'nın yüzünü yalayıp geçiyordu.
Yavuz geriye doğru hafif çekilip Leyla'nın yüzüne gelen saçlarını parmakları ile kulağının arkasına koydu. Leyla',nın mutluluktan nutku tutulmuş gibiydi tek kelime edemedi. Yavuz gözlerine öyle bir arzu ile baktı ki Leyla onay verdiğini anlasın diye parmak uçlarında yükselip Yavuz'un dudaklarına öpücük kondurdu. Bu hareketi Yavuz'un gülümsemesine sebep olmuştu Leyla acemice öpmüştü kendisini bu defa Yavuz Leyla'nın dudaklarını öpmeye başladı.İncitmekten korkuyor yavaş hareket ediyordu Leyla ise hemen karşılığını veriyordu.
Bu öpüş seni seviyorum demekti.
Bu öpüş sen benimsin demekti
Ve bu öpüş kalbimin mührü sende demekti.
Bir süre sonra nefes nefese ayrıldılar birbirlerinden Yavuz Leyla'nın kızaran yüzünü ve şişen dudaklarını görünce dudakları kenara kıvrıldı. Bu hiç iyi olmamıştı yemeğe inmeleri gerekiyordu durmaları lazımdı. Leyla ile sımsıkı sarıldılar sonra el ele odadan çıktılar. Mutluluk artık onlarındı bundan sonra kaybedecek ne bir dakikaları nede günleri vardı.
Hayat onları büyük acılar ile sınamış ve şimdi mutluluk ile taçlandırmıştı. Onları el ele mutlu gören konak ahaliside onlar ilemutlu olmuşlardı. Yade Zergül rabbine şükür ve hamd etti.
**************************
Miroğlu sakinleri güne telaşlı başladı temizlikler yapıldı, çesit çesit yemekler pişirildi sofralar kuruldu. Kadir Zeynep'i arayıp Antep de olduklarını söylemis Leyla ve Zeynep ise gidip kaldıkları otelden onları alıp kızlarla birlikte kaldıkları eve yerleştirmişlerdi. Leyla Kadir'in bütün itirazlarına rağmen kabul etmemiş Melike, Dilek ve Melek'i de alıp konağa getirmişti. Onları Zeynep den ayırmak istemedi . Evdekiler gelen ikizleri ve Melike'yi sevgiyle kucakladılar. Akşama doğru Urfa'dan misafirleri geldiler. Akbulutlar iki araba gelmişlerdi.
Miroğlu ailesi misafirlerini kapıda karşıladılar her gelmeleri ayrı bir şenlik havası da olurdu. Bu defa hayırlı bir iş
için gelmişler idi. Yade Zergül ahretliğini gorünce bir zılgıt patlattı konağın avlusun da. Aynı şekilde Mihriban hanımda karşılık vermişdi.
Behram ağa ve Azade hanım Mihribam hanımi elini öptüler Leyal hanım ise elini öpüp koluna girerek yukarı çıkmasına yardimcı oldu.
Ardindan Merdan bey ve Ziynet hanım girdiler. Onlarinda arkasından Cihan, Cihat ve Delal girdiler konağa.
Hoşgeldin faslının ardından hep birlikte yukarı çıktılar. Bu gece Miroğlu konaği daha bir canlı daha da şenlikli idi...
Evet bölüm sonuna geldik dediğim gibi 100 yorum gelmeden yeni bölüm gelmeyecek aşklarım keyifli okumalar....
Yavuz un aldığı alyans modeli
Ve gül desenli yüzük
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.27k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |