Can tanelerim yavas yavas hikayemiz oturdu. Sırlar gerçekler yanlış anlamalar ortaya çıktı kafanızda az çok karakterler yer etti. Ve sezon finaline doğru gidiyoruz sizleri çok guzel bolumler bekliyor sizden kısa bir ara istiycem sezon finalinde affınıza sığınaraktan. Yani hikayemizi tadında ve güzel bir şekilde final yapmak istiyorum. Final en başından beri netti kafamda ama belki bazı noktaları değiştirebilirim. Her neyse oraya daha var. Size böyle uzun uzun bölüm yazmak istiyorum ama bir haftaya sığdıramıyorum maalesef. Özel hayatımda var tabiki oda en büyük etki . Neyse bol bol yorum ve destek bekliyorum sizlerden keyifli okumalar diliyorum..
Tiktok, İnstagram ve Kitappad hesabım
👇👇👇👇👇👇
55Cerkezkizi055
_________________________________________
Hangi sebep ki, seni sevmeme engel,
Ben seni sevmeyi sevmişim bir kere.
Buz olan kalbimde çiçekler açtırdın,
Ben sende kaybolmayı sevmişim bir kere.
Hangi gözyaşım duygularımın ifadesi,
Ben senin için sana ağlamayı sevmişim bir kere.
Yüreğim çoşmuş sana akıp çağlamakta
Ben seni sende yaşamayı sevmişim bir kere.
Hani imkansız ya sana olan sevdam,
Ben o imkansızlığı sevdim bir kere.
Belki dedim kalbim hanı olurya belki birgün,
Ben o belkide hapsolup ölmeyi sevdim bir kere.....
( 55Çerkezkizi055)
Bölüm şarkısı: Musa Eroğlu - Yolun sonu Görünmüyor
Neydi bizi ayakta tutan birbirimize olan sadakatimiz aile içi bağlarımız doğru bildiğimiz değerlerimiz. Yalansız dolansız ,hesapsız, kitapsız saf sevgimiz. İnsan en çok kime güvenir ailesine, peki ya en çok kime sırtını yaslanır yine ailesine. O zaman yalan neden olur bir ailenin içinde. Neden insan saklar gerçeklerini, hatalarını, sorunlukukların? Neden kaçar tüm gerceklerinden ve bilmeden bir insanda derin yaralar açar? Zalimlik midir bu yaptığı yoksa ihanet mi?....
Berwan Miroğlu ihanet mi etmişti yoksa zalimlik mi? Yavuz için amcasının yaptığı büyük bir ihanetti . Kabul edilemez ,katlanılamaz, affı olmayan bir ihanet.... Kaldıramadı babasından çok sevdiği amcasının yaptıklarını. Yıkıldı Yavuz çünkü onun doğrularına, adaletine, merhametine en büyük ihanetti bu. Yavuz biliyordu ki evdeki herkez yıkılacak, üzülecek, paramparça olacak ama anlatmalıydı, doğru bildiğinden şaşmayacak gerekirse ailesini yeniden inşaa edecek ama aralarına yalanı, sırları, ihaneti sokmayacaktı. Bu saatden sonra Leyla'yı kaybetmeye hiç niyeti yoktu heleki yeni yeni onu bulmuşken, sevdasının bir karşılığı varken yine ona liman olacak kollarında teselli edecekti.
Miroğlu ailesi pür dikkat meraklı gozler ile Yavuz'a bakıyor ağzından çıkacakları merak ediyordu. Yavuz hepsinin yüzünde tek tek bakışlarını gezdirdi Senem de durdu bakışları uzun uzun baktı. Amcasına bire bir benzeyen kara gözlerine. Sonra huzuru bulduğu kehribar gözlere sabitledi bakışlarını tüm cesaretini ordan aldı. Nasıl da sevdalı bakıyordu kehribarları. O gözlere ölürdü de öldürürdü de Yavuz Miroğlu.
" Eee oğul ne diycesen de hele " diye isyan etmişdi Yade Zergül.
" Soyleyeceğim Yadem ama doğru kelimeleri seçmeye çalışıyorum. İrfan bey ile bir saate yakın görüştük uzun uzun anlattı bende dinledim. Hala kabul edemediğim içime sindiremediğim gerçekleri sizle de paylaşacağım" derin bir nefes daha aldı sanki odada ölüm sessizliği oluştu.
" Bir kaç gün önce Leyla ile çalışma odasında Senem'in ailesini bulabilirmiyiz diye konuştuk. Malum olaylara girmek istemiyorum hepiniz zaten biliyorsunuz. Bende bu is için Barlas dan yardım istedim onun eli kolu uzun biliyorsunuz sağolsun tek bir lafima arastırmaya başladı. İrfan bey durumdan haberdar olmuş beni aradı dün akşam, bildiğiniz gibi gittim bende. Senem'in ailesini bulduk " dediği an Senem'in yüreği hüzünle doldu. Bütün ailenin yüzünde mutluluk belirtisi olurken Senem'in gözlerine yaşlar hücüm etti. Beklemiyordu böyle birşeyi helede ailesinden vurulduğu şu son günlerde. Heyecanını bastırmaya çalışıyordu iki dostunun arasında. Tahir ile göz göze geldiler o dakikalarda. " İnşallah iyi birileridir beni isteyerek terk etmemişlerdir" diye içinden dua ediyordu Senem. Yetim gönlü küçük de olsa o umuda tutunuyordu.
" Eee desene oğul kimmiş ailesi kimlermiş" Yade Zergül herkezin merak ettiği soruyu sormuştu. Çünkü onunda içinde bir şüphe vardı ama konduramıyordu bir türlü. Senem Zeynep ve Yaren'in ellerini öyle bir sıkıyordu ki şuan kalbi sanki duracak gibiydi.
" Senem'in ailesi " dedi Yavuz gözleri doldu yüzünde acı bir tebessüm belirdi " Biziz Yadem, Senem Berwam amcamın öz kızı" dediği an Leyal hanımın beti benzi attı yorgun kalbi sıkıştı gözleri karardı, başı dönmeye başladı, kulaklarında sesler uğultu şeklinde yankılandı. Leyla ise Yavuz'a öyle bir bakıyordu ki yalan olsun der gibi annesinin aldatılma ihtimali kalbini paramparça etmeye yetti. Kafasını sağa sola salladı sonra Senem'e baktı iki kardeş birbirlerine aynı şekilde bakıyorlardı. İkisininde gözlerinden yaşlar süzülüyordu. İkisininde kalbi hüzünle kaplı idi. Leyla bir kardeşi olduğunu değil ama babasının ihanetini kaldıramazdı. Senem öz veye değil zaten onun kardeşiydi gönül bağları vardı şimdi can bağı da olmuşdu.
" Ne diyorsun sen oğum ne demek biziz "
" Yavuz ne dediğini biliyor musun sen evlat nasıl Berwan abimin kızı"
" Vayy bee" dedi Berzan çok sevinmişti Senem ile kuzen çıkmalarına. Asmin de aynı şekilde mutlu olmuştu. Ama diğerleri hala inanamıyorlardı.
" Yalan de Yavuz ? Babam yapmamıştır demi? " Diye isyan eden Leyla'ya üzgünce baktı Yavuz ne diyecekti ki. Nasıl teselli edecekti karısını.
" Bir durun hele şunu doğru düzgün anlat oğul"
" Yıllar önce yengemin hastalandığı dönem işte amcam yengemin bir daha çocuğu olamayacağını, rahmini alacaklarını öğrendiğinde, İrfan bey ile içmeye gitmişler. Amcam çok sarhoşmuş bütün gece ağlamış, içmiş, isyan etmiş. İrfan bey durdurmak için elinden geleni yapmış lakin amcam içmeye devam etmiş. İrfan bey en son eve götürmek istemiş ama amcam kabul etmemiş evede gitmemiş. O gece ne olduysa olmuş amcam bir kadınla geçirmiş o geceyi. Aradan 2 ay geçmiş yengemin toparlamaya başladığı zamanlar . Birgün şirkete Senem'in annesi gelmiş amcam ile görüşmüş hamile olduğunu söylemiş tabi amcam inanmamış ilk başda çocuğun kendinden olduğuna ve kadını kovmuş. Ama İrfan bey kadına acımış peşine düşmüş, kadının düzgün bir hayatı yokmuş bir pavyonda şarkıcı olarak çalışıyormuş birde belalısı bir adam varmış. Ama kadın amcama sevdalanmış nasıl oldu ise kendini kurtarır sanmış Senem'den bu yüzden vazgeçmemiş, doğurmuş kucağında bebeği ile şirkete gelmiş amcama ulaşmak istemiş lakin ulaşamamış. Oda çaresiz kalmış peşine de belalısı düşünce çareyi Senem'i cami avlusuna bırakmakda bulmuş, ağlaya ağlaya defalarca öpmüş koklamış Senem'i . Bir süre beklemiş Camiden çıkan cemaat bulmuş imam efendi polisi aramış, polisler gelmiş yetimhaneye götürmüşler. Kadın da peşlerinden takip etmiş İrfan bey kadını takip ettirdiği için hangi yurda yerleştirildiğini bu şekilde öğrenmiş. Amcama durumu anlatmış kadından şüphe etmişler içlerine bir kurt düşünce de dna testi yaptırmaya karar vermişler. İrfan bey birgün yurda gitmiş müdür ile görüşmüş Senem' den dna örneği almışlar amcam da vermiş . Kızı olduğunu o zaman öğrenmişler ama amcam istememiş. Yengemi kaybetmekten korkmuş ama Senem için ne gerekiyorsa maddi olarak yapılmasını istemiş İrfan beyden. Senem'i görüp bağlanmaktan korkmuş amcam vicdan azabı çekmiş yıllarca bu yüzden. Neyse işte ellerini çekmemişler sürekli bir para akışı olmuş yurda Senem için. Sonra birgün Senem'in annesinin belalısını öldürüp ceza evine girdiğini müebbet yediğini öğrenmişler. İrfan bey sürekli gidip gelmiş Senem'i ziyarete müdüre ile konuşmuş, müdüre hanım da gözünü elini hep Senem'in üzerinde tutmuş " Senem'in gözünden yaşlar inci gibi dökülürken o günleri hatırladı evet birinin surekli kendini ziyarete geldiğini hediyeler getirdiğini bölük börçük hatırlıyordu. Lakin istenilmeyecek kadar ne suçu günahı vardı.
Yüreği paramparça oldu bir evladın babası tarafından istenilmemesi canını yaktı. Babası bile istememişken sevdiği adamın ailesi niye istesindi ki. Hele annesi, madem bırakacaktı niye doğurmuştu ki, kendi hayatı düzgün değilken batağın içinde iken kendisinin hayatını da mahf etmişti. Senem ağladı geçmişine, içinde birazda ümit kırıntısı olan ailesine, onları hayal ettiği günlere. Meğerse ikisi de değmezmiş onun bir gramda olsa temiz sevgisine. İkiside kendi zevkleri için bir bebeğin kaderini yazıp çizmişler ama sorumluluklarından kaçmışlardı. Tahir'in yüreğinde fırtınalar koptu kimseyi umursamadı ne odada bulunan büyüklerini, nede Yavuz ve kızları gidip Senem'e sımsıkı sarıldı.
Senem sevdiği adamın kollarında ağladı ağladı yüreği buz kesti sanki kor da , kış da, ayazda kalmıştı yüreği. Odada ki herkez ağlıyordu ama en çok da Leyla ile Senem hıçkırıklarına engel olamıyorlardı. Leyal hanım ise ihanetin hançerini yüreğinde hissettikçe ev gözünün önünde altüst oluyordu. Bir gözü kızında diğeri kızı gibi sevdiği Senem de idi. Zavallı kızın perişan hali Leyal hanımın yüreğini sızlattı. Hep bir çocuğu daha olsun istemişti lakin hastalığı engel olmuştu buna. Senem'e baktıkça kocasından nefret etti getirse bu benim kızım dese alır bağrına basardı. Berwan bey'e kızardı, küserdi ,kırılırdı lakin Senem'e kol kanat gerer anne şefkati ile büyütürdü onu. Leyal hanım git gide daha da kötüleştiğini hissediyordu.
Sevdalandığı, yıllardır yasını tuttuğu adam ihanet etmişti. Bedenine baska bir beden değmişti. Nasılda fark edememişti o zamanlar. Hastalığı gözünü bu kadar mı kör etmisti de Berwan beyin ihanetini görmemişti. Yüreği alev alev yansada, aklı isyanlarda idi. Bunca yıllık kocasını artık tanımıyor gibiydi. Lanet etti bunca yıllık kocasına . Yavuz anlatmaya devam etti.
" Yıllar böyle geçip giderken bizim düğünden bir hafta sonra kadın af dan yararlanıp çıkmış lakin çok hasta imis. İrfan bey'i bulmuş kızına ulaşmak için. Amcamın adresini istemiş İrfan bey vermemiş adresi amcamı aramış amcam ile konuşmuşlar uzun uzun amcam bu sırrı saklamasını o kadına Senem'in yerini söylememesini istemiş. O telefon konuşmasından sonra kalbine yenik düşmüş" gözlerinden yaş aktı Yavuz'un. Herkez o dakikalarda ağlıyordu Berwan beyin acısı herkezin yüreğinde bir yara idi ama en çok Leyla ve Leyal hanımda.
" Amcamın kaybından iki gün sonrada kadının belalasının akrabaları öldürmüş zavallı kadını . İrfan beyde bu sırrı saklamak zorunda kalmış lakin Cihan olayı araştırmaya başlayınca İrfan bey söylemek zorunda kalmış. Yıllardır susturduğu vicdan azabına ne hikmetse yenik düşmüş. Anlayacağınız benim güzel ailem Senem Berwan amcamın kızı Leyla'nında öz kardeşi, seninde torunun yedem , babasına donüp seninde öz yeğenin " dedi Yavuz ve söyleyeceklerini bitirdi. Leyla son sözleri ile Senem'e baktı onun ne suçu vardı ki ama babasına olan sevgisi, saygısı sarsıldı. İçindeki anılarındaki babası yok olmuş yerine tanımadığı biri gelmişti. Senem'i ve Zeynep'i o zaten kardeş bilmiş gönülden bağlanmıştı şimdi gerçeği öğrendi diye sevgisi değişecek değildi hatta mutlu bile olmuştu kardeşi çıkmasına artık gözünden sakınır koruyup kollardı Senem'i. Kimsede ona artık ne üdüğü belirsiz diyemezdi.
Leyal hanım daha fazla dayanamadı bu acıya ve baygınlık geçirdi. Azade hanım kollarına yıkılan eltisi ile telaşlandı " Leyallll" diye çığlık attı. Bir anda herkez Leyal hanımın başına toplandı Yaren koşarak gidip yengesinin durumuna baktı hemen tansiyon aletini alıp koluna taktı. Yaşadığı hayal kırıklığı stres,üzüntü, tansiyonunun çıkmasına sebep olmuştu. Azade hanım kolanya koklatmış bileklerini ovmuştu . Yaren yengesinin ayaklarını yukarı kaldırdı nabzı biraz düşüktü. Leyla ise annesini de kaybetmekden çok korkmuştu. Yavuz yine onu sakinlestirmekle meşgüldü. Allahtan kardeşi doktor idi de hemen müdahale edebiliyordu. Yaren ilk mudahaleyi yaptı hemen gözlerini açan yengesine dil altını verip içirdi bir tanede sakinleştirici iğne yapmıştı. Leyal hanımın gözlerinden yaşlar akarken hala daha kendine gelmiş sayılmazdı. Yengesi hiç iyi görünmüyordu eğer biraz daha kötüye giderse hastaneye götürecekti Yaren. Evde imkanları kısıtlı idi ve yaptığı sadece ilk müdahale idi.
Senem kendini suçlamaya başladı " Benim yüzümden işte benim yüzümden " Zeynep zar zor odadan çıkardı. Onun bir suçu olmadığını anlatmaya çalıştı. Senem Leyal hanımın hastalağını kendine bağladı Zeynep ise dostunu ısrarla bu fikrinden caydırmaya çalışıyordu.
Leyal hanım yavas yavaş kendini toparlarken Leyla annesinin elini tutmuş sıkı sıkı sarmalamıştı. Annesine bu acıyı yaşattığı için babasını asla ama asla affetmeyecekti. Ne olursa olsun hiçbir kadın aladatılmayı hak etmiyordu. Leyal hanım Leyla'nın gözlerindeki korkuyu görünce acısını unutmuş kızının yüzünü okşuyordu.
" Korkma iyiyim" diyebildi zorla Yaren tansiyonu yüksek olan kadının yanından ayrılamıyordu. Hastanedeki doktor arkadaşları ile bilgi alışverişi yapmıştı. Son bir saatleride böyle telaşlı geçmişti. Yaren tekrar tansiyonunu ölçtüğünde normala döndüğünü görünce bir oh çekti.
Leyal hanım biraz daha kendini iyi hissedince yattığı yerden hafif doğrulup oturumuna geldi. İçinde öyle bir boşluk oluştu ki Berwan bey gözünden de gönlünden de düşmüştü onun için artık üzülmeye bile değmeyeceğinin bilincinde idi. Lakin ihanetini asla unutmayacakdı hesabı mahşere kalmıştı.
Gözleri ile etrafına baktığında bütün ailesi endişe ile kendisine bakıyordu. Bir tek Senem ve Zeynep'in odada olmadığını fark etti. Zavallı kız onunda bir suçu yoktu ki doğar doğmaz terk edilmeyi hak etmemişti. Leyal hanımın kalbi acıdı, yüreği sızladı, belki hastalığı olmasa idi Berwan beyin ona sahip çıkabileceğini düşünüyordu. Sanki hissetmiş gibi geldiği günden beri Senem'e daha çok ilgi alaka göstermişti. Leyla annesinin elini öptü.
Leyal hanım perişan olmuş kızının saçlarını okşadı " Leyla'm iyiyim ben annem sende üzme kendini artık toparla bakayım" Leyla annesine tekrar dikkatle baktı biraz daha iyi gözüküyordu.
" Sultanım sen iyiysen bende iyiyim " Leyal hanım gözlerini kırptı. Miroğlu ailesi için zehir gibi bir geceydi. Gerçekler yaşanılanlar hayatlarını mahf etmişti. Berwan bey arkasında bir bomba bırakıp gitmişti.
Azade hanım eltisinin önünde pervane olmustu. Bir eltiden daha çok kız kardeş gibi olmuşlardı onlar. Her zorluğu birlikte aşmışlar bu günlere gelmişlerdi. Behram bey hala abisinin yaptığı ihanetin şokunda idi. Bir yandan da Senem'i düşünüyordu bir yeğeni vardı aylardır yanında yamacında idi ama onun haberi bile yoktu. Abisi kendisinden gizlemişti bir kızı olduğunu.
Yade Zergül kime neye yanacağını şasırmış idi. Sırları ile çekip gitmiş oğluna mı, hasta halinde aldatılan gelinine mi, yoksa kocaman bir ailesi varken kimsesiz gibi büyüyen aile nedir bilmeyen Senem'e mi?.
Herkez biraz daha kendini toparladığında olayın şokunu atlatmaya başladığında herkezin aklında tek bir konu vardı oda Senem. Tahir sessizce odadan çıkıp sevdiği kadının yanına gitti. Aklı fikri zaten onda idi ama Leyal hanımı bırakıp gitmek istemedi.
" Senem nerde ? Niye burda değil" diye sordu Leyal hanım. Kimsenin dile getiremediği konuyu da açmış oldu yeniden.
" Zeynep ile çıktılar oda kötü kendini toparlamaya çalışıyor" Yaren bir ara gidip dostuna da bakmış kuzen oldukları içinde ayrıca çok mutlu olduğunu belirtmişti.
" Behram nolucuğ şimdi? Ne ediciz? O zavallı gızcağaz ne olucuğ? Ben hissetmiştim ama gonduramamıştım. O gızın gözleri tıpkı Berwan'ın gözleri gibi bakardı " Behram bey de ilk defa ne diyeceğini bilmiyordu. Böyle bir durumda napılır ne denilirdi ki?.
" Ana kız abimin kızı, bizim kanımız canımız. Bu saatden sonra bize düşen sahip çıkmak" Bunları söylerken Leyal hanım ve Leyla'dan çekiniyordu. Ola ki istemeyiz burda derseler Senem'i alıp bağ evine götürecekdi.
" Zavallı kızcağaz yıllardır neler yaşamış bir ailesi olduğunu bilmeden büyümüş. Eğer şimdi biz ona arkamızı dönersek sahip çıkmazsak nerde kaldı insanlığımız. Ne suçu var o sabinin, ne günahı varki, o istermiydi böyle olsun. İstemezdi kimse istemez hangimiz ailemizi seçtik ki, oda seçsin. Peygamber efendimiz değilmiydi gördüğü her yetimin saçını okşayan, Senem ki bizim kanımız dan bizim canımız. " Azade hanım nede güzel konuşmuştu böyle. Senem onların canı kanı, kızları idi.
" Doğru deyisin gelin" dedi Yade Zergül sonra diğer gelini Leyal hanıma dönüp" Leyal gızım benim oğlumun yaptığı kabul edilir birşey değel . Ben oğlumu düzgün yetiştirememişim demek ki, ona sevgiyi , saygıyı, ahlakı yeteri kadar verememişim. Sen bu garip ananı afedesen ben ona doğruyu öğretse idim oda sana bunları etmezdi" dedi bu yaşın da bile neler öğreniyordu insan.
" Lakin o kız bu gonağa ilk geldiği gün hissettim gözleri , duruşu, inadı babasından almış herşeyini. Ama işte gonduramadım Berwan'ıma yakıştıramadım. Meğersem hislerim beni yanıltmamış o gizcağaz torunummuş" dedi kederli sesi ile. Behram beyde annesine hak verdi.
" Ana sen üzülme artık biz varız yanında arkasındayiz lakin Leyal bacım eğer istemezsen?" Dedi sustu dili el vermedi devamını getirmeye. Herkezin aklında olan ama kimsenin cevabını bilmediği soruyu Behram ağa bile söze dökememişti.
" Anam senin ne suçun var ortada bir ayıp varsa oda oğlunundur. Behram abi o kız Berwan'dan size bir parça Leyla'mın kardeşi. Benim kırgınlığım da kızgınlığım da senin oğluna senin kardeşinedir. O kızın bir suçu günahı yoktur. Benden yana içinizde şüphe olmasın. Burda bizimle kalacak bilmediği o aileyi biz vereceğiz ona. Benim bir kızım Leyla ise bir kızımda Senem. Sakın aklınızdan başka bir düşünceyi geçirmeyin. Biz ona bir aile borçkuyuz " Leyla annesine gururla baktı onun annesi işte buydu. Bir kez daha hayranlıkla izledi annesini ondan öğreneceği çok şey vardı. Onun yerinde kendisi olsa asla Yavuz'un başka birinden olan çocuğunu kabul edemezdi. Düşüncesi bile nefesininkesmeye yeterken gerçeği ile karşılaşsa ölürdü. Çok şükür ki, sevdiği adam böyle biri değildi.
" Annem en doğru kararı verdin o kızda çok acılar çekmiş kimsesiz büyümüş. Aile nedir bilmemis ve hayatı hiçde kolay geçmemiş. Yetimhanede hor görülmüş evlatlık verildiği aile istememiş. Bugüne hep zorluklar içinde gelmiş. Hem çalışip hem okumuş kendi kendini egitmiş " dedi Yavuz yine merhametini ve adaletini konuşturmuştu.
" De hayde yeter bu gadar herkez aç bi ilaç ser sefil oldu. Kalkın bir iki lokma birşeyler yiyelim. Azade söyle Sultan'a yemekleri ısıtsınlar. Yaren sende söyle gızlara gelsinler" yine ortalığı toparlayan Yade Zergül olmuştu. Sultan hanımlar gelip yemekleri yeniden ısıtıp masaya getirirlerken Yaren de Senem ve Zeynep'i almış odaya getirmişdi. Arkalarından da Tahir geldi. Senem odaya girdiğinde herkezin bakışlarını üzerinde hissetti.
Adımları tedirgin, bakışlarında korku vardı. En çok da Leyal hanım ve Leyla dan çekiniyordu. Yavas yavas içeriye doğru ilerledi bir saat öncesine kadar evin kızı gibi rahat hareket ederken şimdi yedi kat el gibi idi. Oysaki nerden baksan altı ayı deviriyorlar bu evde içlerinde idi .
" Gel bakalım torun gel öp yadenin elini " Senem Yade Zergül'ün sesi ile bakışlarını yerden kaldırıp kendisine uzatılan ele baktı. Daha sonra da Yaren ve Zeynep'e baktı. Kızlar gözlerini açıp kapayınca sakin adımları ile gidip Yade Zergül'ün elini öptü. Yade varlığını bilmediği ama ilk günden itibaren sıcaklık hissettiği torununun alnına dudaklarını bastırıp kucakladı.
Senem ne yapacağını bilemedi ama kendisini sarıp sarmalayan şefkatli kolara bıraktı kendini. Gözlerinden yaşlar sicim sicim akıyordu.
Yade Zergül saçlarına , yanaklarına öpücük kondurdu Berwan'ından bir hatıra daha idi. Sanki Berwan gelmiş de onu kokluyordu. Biraz öyle kaldıktan sonra bu defa Behram ağa konuştu.
" Ana bize de bırak kızımızı bizde sarılalım" Yade Zergül bir kez daha alnına dudaklarını bastırdı. Senem bu defa Behram ağanın elini öptü Behra ağa kollarını açtı Senem gidip baba yarısı olan amcasına hıçkırarak sıkıca sarıldı.
Odadaki herkez bu mutlukuk tablasuna ağlıyorlardı bu defa da. Yıllar sonra bir kızları daha olmuştu. Behram ağa sıkıca sarıp sarmaladı yeğenini.
" Ağlama güzel kızım evine ailene hoşgeldin. Bundan sonra seninde bir baba yarın var amcan değilim babanım artık senin " dedi. Senem daha çok ağlamaya başladı. Sanki amcası baba gibi kokuyordu kokladı uzun uzun. Baba sevgisi şefkati bu muydu içindeki o boşluk doldu.
Behram ağa dan sonra Azade hanım sarıldı. Leyal hanıma sıra gelince Senem çekindi açıkcası korktu. Ya beni istemezse diye ama Leyal hanım kendisinden beklenmeyecek bir şekilde oturduğu kanepeden kalkıp " Sakın aklından geçmesin o düşünceler sen benim Leyla'mın kardeşisin sen benim kuzumsun" diyerek ağalayarak sarıldı. İkiside birbirine sarılıp sarsıla sarsıla ağladılar. Onlar aynı adam tarafından yara almıs iki kalp idi. Biri biyolojik babasından yana ihanete uğramış diğeri kocası tarafınndan aldatılmışdı. Onların yaralarının dermanı yine kendileri idi. Acı iki kadınıda aynı yerden vurmuşdu. Onları ayıran ise Leyla oldu.
" Benide aranıza alın ama kıskandım " diyince Senem bu defa dönüp Leyla 'ya sımsıkı sarıldı" Özür dilerim onların adına ben özür dilerim " dedi hıçkırıkları arasında. Leyla kendisini suclayan kız kardeşine " Şişsst sakın senin hiçbir suçun yok sen en masum olanımızsın. Asıl biz senden özür dileriz çiçeğim" dedi. Birbirlerine sarılı ağladılar dakikalarca kolay değildi biri tüm hayatı boyunca ailesi varken ailesiz kalmış, bir diğeri ise kardeşi olduğunu bilmeden yaşamıştı.
Yavuz kendisine ağlayarak bakan kuzenine" Gel buraya " dedi kardeşlerine gösterdiği abi sıcaklığını,şefkatini, o zaten ilk gün vermişti kızlara ama şu an Senem için durum çok farklı idi. Artık başı sıkıştığında biri bir laf attığında gidip kollarına sığınacağı bir abisi olmuştu. Yavuz dan sonra sırası ile Yaren , Asmin ve Berzan ile de sarılmıştı. Tahir ile ise uzun uzun bakışmışlardı.
Senem için hayat yeniden başlıyordu artık kocaman ve sevgi dolu bir ailesi olmuştu. Zeynep için ise zindan gibi geçecek günlerin habercisi olacaktı ilerki zamanlar.....
*******************************
Geceyi acı, gözyaşı ve mutluluk ile geçiren Miroğlu ailesi sabaha yorgun şekilde uyanmışlardı. Bazıları ise hiç uyuyamamış olayın şokunu atlatamamışdı. Bunlardan biri de Leyla idi sabaha kadar Yavuz'un kolları arasında uyumak yerine düşünüp durmuştu. Geçmişini annesini babasını neler yaşamışlardı, ne zorluklara göğüs germişlerdi beraber. Ama şimdi baktığında geriye babasının ihaneti ile yüzleşmişti. Gœzyaşlarını gizli gizli Yavuz'un göğsüne dökmüştü. Yavuz ağlayan karısına kıyamamışdı ama ses de etmemişti içindeki zehiri akıtsın istedi. Sabah ışıkları odalarına vurunca Leyla usulca kalktı Yavuz'un göğsünden sessizce banyoya gitti. Rutin işlerini halletti elini yüzünü yıkadı güzelce abdest aldı ve banyodan çıktı Yavuz hala uyuyor idi.
Giyinme odasına gidip hızlıca üzerini değiştirdi. Boğazlı siyah bir kazak ,siyah kot bir pantolangiyindi. Üzerine yine aynı renk paltosunu geçirdi boynuna siyah şalını doladı nihayet hazırdı. Yavuz uyumuş numarası yapmışdı Leyla'nın ne yaptığını takip ediyordu mezarlığa gideceğini anlayınca sessizce yatakdan doğruldu. Leyla'nın dalmış durgun halini gorünce hızlıca banyoya gidip oda elini yüzünü yıkadı abdest aldı. Banyodan çıktı Leyla ile göz göze geldiler.
" Leyle bensiz nere gidiyorsun" Leyla bir an afallasada artık Yavuz'dan gizli iş yapmayacaktı. " Bende seni kaldıracaktım. Beni babama götürür müsün Yavuz?" Yavuz gidip sevdiği kadını alnından öpüp yüzünü elleri arasına aldı. " Efulim sen iste ben seninle ölüme bile gelirim" dedi Leyla ellerini Yavuz'un dudakları üzerine koydu " Sakı ağa bir daha ölümü dile getirme nefesimi kesiyorsun " dedi Yabuz Leyla'nın avcunun içini öptü ve giyinme odasına gidip hemen hazırlandı. Üzerine kabanını alıp Leyla'nın yanına geldi. Çekmeceden silahını alıp beline taktı telefonunu cebine koydu ve yüzüğünü de parmağına taktı. Artık gidebilirlerdi Leyla'nın elini tutup çıktılar odadan.
Erken olduğu için henüz kimse uyanmamıştı konakta. Yavuz ve Leyla konaktan çıkıp korumalara selam verdiler. Daha sonra arabaya bindiler arkalarından ise Sedatlar bir araba ile onları takip ettiler. Yirmi dakika sonra mezarlığın önünde arabayı uygun yere park edip indiler. El ele yine Berwan beyin mezarının olduğu yere doğru yürüdüler. İkiside tek kelime etmediler bu sırada ne Leyla'nın konuşmaya mecali vardı nede Yavuz'un. Onlar bütün kelimelerini buraya saklamışlardı.
Leyla babasının yanına gelince sessizce mezar taşına oturdu. Yavuz ise eline aldığı su bidonu ile çeşmeye kadar gitti. Baba kızı biraz yalnız bırakmak istedi lakin fazlada uzaklaşmak istemedi Leyla görüş alanında idi. Leyla uzunca baktı babasının adının yazıldığı mezar taşına.
" Ben geldim Berwan bey bak kızın geldi. Ama ben sana baba demiyorum ilk defa fark ettin mi? Nasıl yaptın bunu o zavallı kıza? Arkanı dönerken hiçmi için acımadı vıcdanın sızlamadı? He Berwan bey söylesene ? Sen nasıl bu kadar gaddar bu kadar acımasız oldun baba. Ben seni hiç mi tanımadım bunca yıllık babam bana artık yabancı. Bize gösterdiğin sevginin merhametin zerresini kardeşimden neden esirgedin baba. Neden ona sırtını döndün ailesi var iken ailesiz bıraktın? Vicdanın mı körelmişti, ne oldu senin merhametine adaletine. Ben kardeşim yanımda iken ondan bir haber yaşamışım. Görsen nasıl güzel kalpli, nasıl merhametli, içi sevgi dolu. Öfkesi, inadı tıpatıp sen, bakışları, gözleri sana bu kadar çok benzerken sen nasıl ondan baba şefkatini merhametini esirgedin . Seni asla affetmeyeceğim baba bizim seninle hesabımız mahşere kaldı" Yavuz doldurduğu su şişesini alıp Leyla'nın yanına geldi. Tülbentinin üzerinden saçlarına öpücük kondurdu.
" Efuli'm yeter kendini çok yıprattın. Olan olmus artık geri dönüşü yok biz önümüzde ki güzel günlere bakacağız" Leyla bazen nasıl bir sevap işledim de bu adam nasibim oldu diye şasırıyordu. Yavuz çok başka bir adamdı, çok başka seviyordu kendisini.
" Hadi üşüdün arabaya geç bende geliyorum " Leyla duasını edip arabaya geçti. Yavuz da idi sıra amcası ile onunda konuşması gereken şeyler vardı.
" Ben hep seni örnek alırdım amca senin merhametini, adaletini, dik duruşunu, ailene sahip çıkışını. Ben bugün Yavuz ağa oldum ise hep senin sayende idi. Sen bana babamdan çok babalık ettin, korudun kolladın , doğru yolu gösterdin. Peki ya sen amca sen nasıl oldu da o sahipsiz kuş'a vicdanını, gözünü kör ettin? " Yavuz amcasının toprağını avuç içine alıp sıktı amcasına daha ağır konuşmamak için kendisini sıkıyordu.
" Amca sen öz evladından ailesini nasıl esirgedin? Ulan gelseydin deseydin ki bu benim kızım bir hatadır oldu, biz seni anlar o kıza sahip çıkar aile olurduk. Belki kızardık sana ama o kız ailesi varken kimsesiz büyümezdi. Ben korkuyorum amca huyum suyum sana çok benziyor , Leyla'nın aklının bir yerinde acaba Yavuz da beni aldatırmı? Diye düşünmesinden çok korkuyorum. Ben sevidiğime bu denli kıyamazken sen Leyal yengeme nasıl kıydın. Nasıl aldattın onu amca? Bu kadar mı iradesizdin ? yahu ben Leyla , Leyla diye yanarken bile ondan başkasına değil elim gözüm bile değmezken sen nasıl yengeme bu acıyı reva gördün? Olmadı be amca bu yaptığın sana yakışmadı hele o kıza yapmadığın babalık sana hiç mi hiç yakışmadı. Ben Yavuz Miroğlu Allah şahidim olsun ki senin esirgediğin ne varsa o kıza fazla fazla vereceğim. Bütün Antep de görecek ve bilecek o kızın bizim kanımız canımız olduğunu. Sana acıyorum amca sen ki benim gözümde adalet timsali idin, gözümden de gönlümden de düştün. Benim için artık kan bağım olan sevdiğim kadının babasısın Berwan Miroğlu" dedi ve getirdiği suyu döküp arkasına bile bakmadan Leyla'nın yanına arabaya doğru gitti.
Beraber konağa geri döndüler ikisininde sanki üzerlerinden birer yük kalkmıştı. Berwan beyi daha çok ziyarete gelen okacak gibi gözüküyordu. Yol üzerinde gelirken fırına uğrayıp simit puaça aldılar. Konağa geldiklerinde herkez kalkmış idi. Leyla direkt mutfağa geçerken Yavuz üst kata çıktı. Bugün onlar için yeni bir hayatın başlangıcı olurken yeni yeni acılarında habercisi idi.
Senem güne gözlerini mutluluk ile açtı artık kimsesiz, yetim, öksüz Senem değildi. Kocaman sevgi dolu bir ailesi vardı . Leyla gibi güçlü, sevgi dolu, gözü kara bir ablası vardı. Otoriter, dediğim dedik , Antep'e nam salmış bir babannesi, Babasını aratmayacak bazen korksada genelde sevgi dolu bir amcası vardı. Azade hanım gibi sıcacık bakışlı şefkatlı bir yengesi, Leyal hanım gibi kalbi kocaman, sevgi dolu , bir annesi ve mert sözünün eri, adaletli, cesur bir abisi ve enistesi Yavuz Miroğlu vardı. Başı ne zaman sıkışsa koltuğuna sığınacağı , gölgesinde huzuru bulacağı , başı ne zaman dara düşse kapısını rahatca çalabileceği bir abi idi Yavuz. Semem mutluydu iyiki dedi iyiki onlar benim ailem ya kötü insanlar çıksalardı babası olacak adam gibi sırtlarını dönselerdi napardı Senem. Şükür etti her bir aile üyesine ve ah etti annesi ve babası olacak insanlara.
Zeynep yüzü gülen dostuna bakıp bu mutluluğu çoktan hak ettiğini düşündü.
" Nihayet yüzün gülüyor zeytin gözlüm eh sen bunu çok hak ettin. Bak koktuğuna değmedi gördün mü?" Senem yatağından kalkıp gidip dostuna sıkıca sarıldı. Aksam ne diller dökmüştü kendisine.
" Haklısın çimen gözlüm ama o an o kadar karmaşıkdım ki ne iyi ne kötü düşünemiyordum . Yaşadıklarım malum annem pavyon gülü çıktı babam dersen beni istemeyen ağa . Yani şahane velilerim varmış bacısı" derken kahkaha attı. Ağlanacak haline gülüyordu şuan. Zeynep de bu sözüne tebessüm etti. Senem'in içinde anne, babasına karşı zerre sevgi kırıntısı yoktu çünkü onlar o sevgiyi daha doğduğu an elinden almışlardı. Senem için onlar sadece kandisine can veren iki varlıkdı ve ikiside laik oldukları cehennemde yansınlardı.
Yaren kapıya vurarak kızların yanına geldi " Hanımlar bensiz dedikodu heee" Zeynep ve Senem kahkaha attı. Bu kız her zaman neşesinden ödün vermiyor hep herseye pozitif tarafından bakıyordu. İçi dışı sevgi dolu ve merhametli idi. Bu özelliğini abisi Yavuz'dan almışdı sanki.
Leyla Sultan hanımlar ile birlikte masayı hazırladı. Herşey hazırdı bir kızlar eksikdi Adem de fırından taze ekmek alıp getirmişdi. Asmin odasından çıkmış oturma odasına geçerken Berzan gelip elini omzuna attı. " Naber kız güzellik bakıyorumda sen bu ara pek bir süslü oldun. Yüzünde güller açıyor fark etmedim sanma" Asmin'in yüreğine korku düştü. Görmüs olabilirmiydi Adem ile kendisini ama görmüş olsa kıyameti koparırdı.
" Berzan ne olsun her zamanki halim sanki başka zaman somurtup oturuyorum " En güzeli inkardı Asmin de bu politikayı uyguluyordu şuan. Berzan onun bu hallerine gülmeden edemedi. Aptal kardeşi kendisini kandırdığını sanıyordu oysaki o Adem'e sevdalı olduğunu çoktan anlamışdı. Adem'i yıllardır tanıyor biliyordu kimseye yan gözle bakmaz üstelik Yavuz abisine çok sadık biri idi. Berzan birine kardeşini emanet edecekse bu gözü kapalı Adem olurdu. Ama bunu bilmelerine gerek yoktu. Adem elinde poşetle merdivenleri çıktığında Asmin ve Berzan'ı öyle sarmaş dolaş görünce tebessum etti onların o haline. Yüreği yine liseli sevdasını görünce başlamıştı hızlı hızlı atmaya. Bu sevda Adem'e hem cenneti hem cehennemi yaşatıyordu.
" Günaydın Adem abi ekmekler bu sabah senden mi?" Diye sordu Berzan Asmin ise yüzüne bakamıyordu kardeşi anlamasın diye.
" Benden Berzan'ım içeri geçiyorsanız bunlarıda götürün " diyerek elinde ki ekmek poşetini işaret edip uzattı.
" Abi sen gelmiyor musun ? "
"Yok kardeşim benim az işim var anamla size afiyet olsun" Berzan seviyordu bu adamı.
" Asmin alsana Adem abinin elindeki poşeti hadi güzelim bende Tahir abime bakayım " diyerek iki sevdalıyı yalnız bıraktı.
Asmin Adem'e sevdalı sevdalı bakarken elindeki poşeti elleri titreye titreye aldı. Adem sevdiğinin yüzüne kaçamak bakışları ile baktı olaki biri görüp yanlış anlamasın diye.
" Güzelim seni ben bırakcam tamam mı?" Asmin'in kalbi gümbür gümbür atıyordu. Etrafına baktı kimseler gözükmüyordu. " Tamam" diyip Adem'i yanağından öptü İki sevdalının mutluluğu kısa sürdü elinde çaydanlıklar ile Zehra geliyordu. Asmin bu kıza gıcık olmaya başlamıştı üstelik Adem'e bakışlarını yakaladığı o günden beri daha fazla ayar oluyordu ama elinden birşey gelmiyordu. Şu an da en güzel anlarının bölünmesine sebep olmuştu. Hayatın onlara getireceği sınavlar vardı. Bakalım bu sınavdan iki sevdalı sağ çıkacakmı idi....
**********************************
SİNOP
Kadir iki gündür kardeşi Melike'de ki durgunluğu, yüzünün o solgunluğunu görüyordu. Bir derdi vardı belli idi konuşmak için odasına gidip kapısına eli ile hafif iki defa vurdu.
" Melek aç değilim kuzum siz yapın kahvaltınızı" dedi sesi çok yorgun ve üzgün çıkmıştı. Melike iki gündür zorla kendisine birşeyler yedirmeye çalışan kuzeni zannetti gelen kişiyi.
Kadir kapı kolunu indirip " Müsade varmı hırçın menekşem " derken içeriye doğru girdi. Melike abisini görünce hemen toparlandı lakin ağladığı ister istemez belli oluyordu gözlerinden. Kadir günden güne solan kardeşine içi giderek baktı.
" Hırçın Menekşem neyin var senin kurban olduğum ne bu halin ? Bak bana herşeyi anlatabilirsin abicim yeter ki yüzün eskisi gibi gülsün" Melike'nin yanına gidip oturdu yüzünü elleri arasına alip kendisine bakmasını sağladı. Gördüğü manzara hiç iç açıcı değildi. Gözleri kızarmiş şişmiş alt kısimları ise morarmaya yüz tutmuştu. Kardeşinin gözünden akan yaşı parmak ucu ile sildi.
" Biraz rahatsızım abi hastalanacağım galiba ondan bu halim" diyerek Kadir'i geçiştirmeye çalışsada başarılı olamamıştı. Heleki gözünden akan yaşı eli ile silmişken.
" Abiye yalan konuşulmaz söyle hadi sebebini bu halinin yoksa ben öğrenirsem hiç iyi olmaz" Kardeşinin gönlündeki yarayı biliyordu aptal bir adam değildi sadece bugüne kadar kardeşi çok iyi saklamış kim olduğunu öğrenememişti.
" Abi doğruyu söylüyorum ya işte neden inanmıyorsun ki ?" Melike abisinden hem çekiniyor hemde utanıyordu. Asla diyemezdi ben birini sevdim oda beni en yakın dostum ile aldattı. Kadir sabrının son sınırına gelmişti zaten öyle pek sabırlı biri de değildi.
" Melike seni üzen o it kimse söyle yoksa ben bulursam onu gebertirim. O yüzden abicim bana mevzu neyse anlat uğraştırma beni" Melike hayretle abisine bakıyordu. Nasıl anlamıstı anlamıyordu oysa ki cok tedbir almış gizli köşelerde buluşmuş idi.
" Abi sen" diyebildi ama devamını getiremedi.
" Abicim bu zamana kadar sustum gelip anlatmanı bekledim lakin sen susmayi tercih ettin şimdi bana ne olduğunu anlat" dedi. Sesinde ki tını tehdit barındırıyordu.
Melike günlerdir içindeki susturduğu bastırdığı duygulları serbest bıraktı abisine sarılıp içi dışına çıkana kadar ağladı. Akıttığı gozyaşları bunca yıllık aptallığına ve emeğine idi. İçindeki masum çocuğu öldurmüşlerdi artık kimseye inancı ve güveni kalmamıştı.
Kadir kardeşini şefkatle sarıp sarmaladı Melike bir ağladı Kadir'in yüreği bin yandı. Kardeşini böyle görmek sinirini bozsada şimdilik birşey demeden dinleyecekti. Melike biraz sakinleşince abisine herşeyi olduğu gibi anlattı. Kadir duyduğu her bir kelimede o iti bulup ağzını burnunu kıracaktı. Ellerini yumruk yapıp sıktı.
" Çok özür dilerim abi ne olur beni affet. Biliyorum bana çok kızacaksın ama ben gönlüme söz geçiremedim ama sana yemin ederim başınızı öne eğecek hiçbirşey yapmadım " Kadir kız kardeşinden adı kadar emindi üstelik ona kızmamıştı. Kim kalbine söz geçirmişti ki, Melike de geçirsindi. Kızdığı tek nokta kendisine anlatmaması idi.
" Güzelim bir daha ne olursa olsun benden birşey saklama ben senin abinim. Hele ki gönül meseleni hiç saklama belki sana kızarım ama seni yinede anlarım. Bundan sonra üzülmek yok o iti de unut değmez senin şu inci tanelerine abicim. Şimdi toparlanıyorsun beraber kahvaltı yapıyoruz hazırlanıyorsunuz bende şirkette deki işlerimi halledip geliyorun beraber Antep'e Zeynep'in yanına gidiyoruz. Çok fazla birsey almayın ordan da alişveris yaparsınız tamam mı ?" Melike'nin gözlerinin içi gülümsedi. Nihayet Zeynep ablasını görecekti abisinin boynuna sıkıca sarıldı.
" Abi ya bu çok güzel haber " dedi. Yüreğinde ki acısını bile unutmuştu şuan. Hızlıca yatakdan kalkıp banyoya gitti. Kardeşinin bir anda değişen ruh halini görünce Kadir tebessüm etti. Şimdi gidip kardeşini üzen zibidinin canına okuyacaktı sonrada işlerini halledecekti.
Bu yolculuk onlara iyi gelecekken bazılarının da ekmeğine yağ sürecekti. Zaman onlar için ne türlü oyunlar oynayacak Allah bilirdi......
Şırnak
Yağız ölen arkadaşlarının intikamını almış gayet keyifli idi. Şu bir kaç günü dağlarda zorlu geçirmis olsada operasyonu başarılı bir şekilde bitirmiş korakoluna geri dönmüştü. Bu süreçte askerleri de yorulmuş perişan olmuşlardı.
Serkan üstteğmen ile keyifli birer kahve içtikden sonra dışarı çıktı hava çok güzeldi aklına yine çimen gözlüsü geldi efkarlandı.
" Ali sazı al gel " diye bağırdı Ali komutanının sesini duyar duymaz sazı ile yanına hızlıca gitti. " Geldim komutanım" Yağız sazı ile yanına gelen nefes nefese kalan Ali'ye bakıp gülümsedi.
" Ali Zeynebim türküsünü söylesene" dedi bir emir değildi sadece rica ediyordu. Ali'ninde işine geldi tabiki oturdu bulunduğu yerdeki taşın üzerine sazının ayarını yapıp başladı türküyü söylemeye. Bütün karakol dışarı çıkıp herkez bir köşeye oturdu.
Zeynep bu güzellik varmı soyunda
Zeynep bu güzellik varmı soyunda.
Elvan elvan kokar güler koynunda
Elvan elvan kokar güler koynunda..
Ramazan ayında Bayram gününde
Ramazan ayında Bayram gününde.
Zeynebim , Zeynebim şanlı Zeynebim
Üç köyün içinde namlı Zeynebim.....
Türkü tüm karakolu efkarlandırdı Serkan üsteğmen Yağız'ın yanına geldi.
" Hayırdır tegmenim yengeyi özledin her halde " dedi. Yağız tebessum etti henüz yenge olmamıştı ama olacaktı. Allahın izni ile izne ayrıldığı gibi gidip ailesine söyleyecek Zeynep'ini istetecekti. Serkan üsteğmen Ali'nın yanına gidip kulağına birşeyler söyledi. Ali yine vurdu sazın teline.
Çağırıyom gız duysana
Cehizini dizdirsene
Düğün dernek kurdursana
Gelinlik giy sen bu sene..
Ah bağırıyom gız duysana
Çeyizini dizdirsene
Düğün dernek kurdursana
Gelinlik giy sen bu sene....
Yağız döndü " Ulan bütün aşiretin önünde Zeynep' ime bu şarkıyı söyleyip oynamazsam bende Teğmen Yağız MİROĞLU değilim" dedi.
Yağız'ın Zeynep ile ilgili hayalleri güzeldi yapacaktı da tek tek lakin bir kader vardı ki onların yolu çakıl taşları ile dolu idi. Zeynep kardeşleri için kendini feda ederken aşkına ise Yağız'ı kurban edecekti......
Nihayet geldik bölüm sonuna canlarım hem güzel hemde zorlu bir süreç onlari bekliyor olacak sezon finaline doğru gidiyoruz artık. Sizlerden kısa bir ara isteyeceğim bunu sizlerle konuşmadan yapmak istemiyorum bakalim hadi iyi okumalar yorumlarda buluşalım ve instagram dan soru cevap yapacağim orda da beni yalnız birakmayacağınızi umuyorum sizleri seviyorum...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |