Canlarim her zaman ki gibi bölüme geçmeden sizden bir ricam olacak. Hikayemizin takip sayısı çok düşük bu konuda desteklerinize ihtiyacım var. Bence hikayemiz daha iyi yerlerde olabilir diye düşünüyorum sizden ricam takip sayımızı da artırmak. Evet gelelim hikayemize bence hikaye yeni başladı. Sizler karakterlerimizi de tanıdınız sevdiniz diye düşünüyorum. Her bölüm olduğu gibi bu bölümde de yorum ve desteklerinizi bekliyorum İyi okumalar.
İnstagram, tiktok, ve Kitappad hesabım
👇👇👇👇👇👇
( 55Cerkezkizi055 )
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
" Gidiyorum!!! Yaralarım sırtımda ,
Anılarım çantamda, burnumda kokunla.
Gözlerimde hayalin , kulaklarımda sesin,
Kalbimde sevgin, ruhumda derin acılarım var benim.
Olmadı olduramadık imkansızız sevdiğim... "
( 55Cerkezkizi055)
Bölüm Şarkısı : Yurtseven Kardeşler - Gitme Turnam.
Acılarıyla büyürmüş insan. Her yaşadığı acıda biraz daha yaş alır biraz daha hayatı anlar, olgunlaşırmış. Kaçmak çözüm değilmiş, insan her karşısına çıkan zorluğun üzerine gittiğinde zafer elde edermiş bazen yenik de düşermiş. Arkasına baktığında yalnızlığı ve kimsesizliği ile yüzleşince mağlubiyeti kabul edermiş. Senem'in derin yaraları, çocukluktan gelen psikolojik şiddete maruz kalması ve kaçtığı gerçek ile yüz yüze gelmesi, yüzüne yine,yeniden bir kez daha kimsesizliğinin vurulması Mağlubiyetini göstermişti. Kalsa bir ailenin faciasına sebep olacaktı çözümü gitmekde kaçmakda buldu. Yenilmişliği, sırtında kamburu , kalbinde acısı gidyordu. Tahir bu hayatta başına gelmiş gelebilecek en güzel düş'tü. Oysa ki , gerçek olması için ne dualar etmiş ne dilekler dilemişti. Ama vicdanı yoksun insanların pis zihinlerinde hayalleri hayal olmuştu. Evet belki bir ailesi yoktu, yetimdi ,kimsesizdi ama bunu o seçmemişti. Senem de isterdi bir ailesi bir yuvası olsun anne babası ile mutlu mesut yaşasın lakin olmadı vicdandan yoksun insanlar onu bir cami avlusuna bırakmakta buldu çözümü. Daha süt kokuyordu ağzı anneye muhtaç herşeyden habersiz. Anne olmayı bilmeyenler evlat sahibi olmamalı...
Bazen anne baba olmak bir çocuğu dünyaya getirmekle olmuyor. Ona bir gelecek guzel bir aile ortamı, iyi bir hayat veremedikten sonra anne baba olmanın ne anlamı kalıyorki. Hayvanlarda doğuruyor ama insanlardan daha merhametliler yavrularına en azından sahip çıkıyorlar.
Senem gidiyordu veda bile edememişti sevdiğine. Ne diyecekti ki, ailen beni istemedi gidiyorum mu? Yapamazdı. Tahir'i seven düşünen, onun için endişe eden bir ailesi vardı kendisi gibi kimsesiz değildi o güzel aile de kendisine yer yoktu.
Taksi şöförü ağlayan genç kadına baktı. İçi burkuldu ne derdi vardı bu yaşta yazık dedi içinden. Yüreği parçalandı akan gözyaşlarına kendi kızı da vardı bir an Senem'in yerine onu koydu daha da bir kötü oldu.
" Kızım bir derdin mi var senin, ailene mi birşey oldu?" Senem camdan dışarıya bakarken kafasından binlerce düşünce geçiyordu. Şöför tekrrar seslendi "Kızım duymuyormusun" Senem duymuştu bu defa bakışlarını dikiz aynasından kendisine bakan orta yaşlı şöföre çevirdi.
" Birşey mi dediniz" diye sordu duymamıştı az önce söylediklerini.
" Ne derdin var diyorum arabaya bindiğinden beri ağlıyorsun" Neyi yoktu ki, doğru ya bir ailesi yoktu en başta.
" Ailem yok , gidebileceğim bir evim yok " sahi nereye gidecekti şimdi. Elinde valizi ile çıkmıştı bir yola ama gidecek ne bir evi nede ailesi vardı.
" Ailene ne oldu kızım öldüler mi?" Senem kafasını hayır anlamında salladı. " Bilmem ben yetimim amca kimsem yok" dedi ve ağlamaya devam etti. Şöfer bile vicdana gelmiş ağlamıştı kızım haline. Birtek Tahir'in ailesi mi gaddar olmuştu. Senem düşündükçe ağladı, ağladıkca düşündü geçmişini geleceğini. Hayatı hiç kolay olmamıştı bundan sonrasında da ayakları uzerinde durmaya devam edecekti.
Otagara yaklaştığında çantasından telefonunu çıkarıp aynı anda kızlara mesaj yazdı.
" Canlarım biliyorum birazdan okuyacaklarınız sizi üzecek hatta öfkeleneceksiniz. Belki bana kızacaksınız lakin böyle olmak zorunda. Şu son 5 yılda bana olmayan ailem oldunuz, aranıza aldınız gerçek sevgi nedir gösterdiniz. İyiki de tanımışım sizleri ama artık bir yolun ayrımındayım size veda etmeyi çok isterdim ama ne cesaretim vardı nede vaktim. Ben gidiyorum İstanbul'a dönüyorum bir düzen kurduğumda size adresimi atarım. Belki yolunuz düstüğünde eski bir dostunuzu ziyaret etmek istersiniz. Şimdi siz bu karar nerden çıktı diyeceksiniz haklısınız da. Bir kac dakika önce Tahir'in ailesinin yetim olduğum için beni istemediğini öğrendim. Tahir'e yol yakın iken vazgeç diyorlar ben aile nedir bilmedim o sevgiyi tatmadım. Bunu bilmezken yaşamamışken Tahir'in benim yüzümden ailesiyle arasının bozulmasına göz yumamazdım. Kalsaydım biliyorum ki her günü zehir olacaktı Tahir asla benden vazgeçmezdi. Ama ben gidersem oda ailesinin istediği biri ile mutlu olabilir bu şansı onun elinden alamazdım. Sizinle çıktığım yol buraya kadarmış bana aile ,arkadas, kardeş olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Sizinle geçirdiğim günleri asla unutmayacağım çok hakkınız var bende özellikle Leyla senin. Ailen ailem oldu bana evini açtın, korudun kolladın sahip çıktın. Beni bu dünyaya getirenler bile istemezken, sokağa bırakıp terk ederken, sen bana bir aile verdin. Hakkını ölsem ödeyemem bana bilmediğim duyguları yaşattığım için. Hakkınızı helal edin hepinizi çok seviyorum. Zeynep'im ne olursa olsum vazgeçme o zalim adama boyun eğme, Yaren'im başımın belası sakın arkamdan ağlama inşallah beyaz atlı prensini bulursun. Azade anneye , Leyal teyzeye Yade Zergül'e, Behram amcaya, Yavuz abi ye ve Yağız'a çok selamlarımı iletin. Sultan ablaları unutmayın. Tahir'ime iyi bakın, şimdi o yıkılır ayakda durmasını sağlayın. Yalnız bırakmazsınız biliyorum yanında destek olun beni unutsun, aramasın, sormasın bizden olmaz ben bunu bir kez daha anladım. Zaten en başından hata idi, ben olmayacak hayellerin peşine düştüm haddim olmadan sevdim. Acı gerçek yüzüme tokat gibi indiğinde de anladım. Allah'a emanet olun ailem, kardeşlerim hoşçakalın" yazıp gönderdi...
Tahir babasını sabır ve hayretler içinde dinledi ağzından çıkanları kulakları duyuyor muydu acaba? Bu adam kendisini hiç mi tanımamıştı. Ya bu söylediklerini Senem duysa idi. Öfkeden elleri yumruk oldu babasının kalbini kırmamak için kendisini zor zapt ediyordu. Söyledikleri çok ağırdı her insanın kaldırabileceği şeyler değildi. Ama babasının son sözleri bardağı taşıran son damla olmuştu.
" Baba yeterrr" sesini ilk defa babasına yükseltti. Canı yanmıştı Senem hayatında gordüğü, tanıdığı, en temiz, en masum kadındı.
" Dediklerini kulağın duysun baba vicdanın evde mi kaldı sen bu sözleri nasıl edersin. Karşıma geçmiş küçük çoçuk azarlar gibi nasıl vazgeç dersin" sinirden bütün vucudu kıpkırmızı olmuş, boğazındaki damarlar patlayacak gibi kendini belli etmişti.
" Tahir karşında baban olduğunu unutma sesini bana ne üdüğü belirsiz bir kız için yükseltme" en az Tahir kadar sinirlenmişti babası da.
" Babamsan eğer benim babam gibi davranırsın bu sözleri eden benim babam olamaz. Karşıma geçmişsin sevdiğim kadın hakkında ileri geri konuşuyorsun. Sen ne çabuk unuttun geçmişi. Dedemin sana yaptıklarının acısını mı çıkarıyorsun benden " diyerek babasının yüzüne geçmişini vurmuştu. Zamanında dedesi babasına sevdiği kadını almamış annesi ile evlendirmişti. Babası da aynı şeyi bugün ona yapıyordu.
" Hadsizlik etme , ben seni böyle mi yetiştirdim. Kendine gel evladım demem bu yaşta sana haddini bildiririm " Tahir damarına basmıştı Mehmet bey'in.
" Baba sana bir defa konuşacağım ve bir daha bu konu açılmayacak. Ben senin beğenmediğin ne üdüğü belirsiz dediğin kadına sevdalıyım ve evleneceğim. Sende ister kabul eder yanımda olursun istersen reddeder karşımda durursun" derken Mehmet bey oğluna baktı . Oğlu çok kararlı gözüküyordu.
" Ama bilki karşımda durduğun o dakikadan sonra Tahir diye bir oğlun olduğunu da unutursun. Ben hayatımda bir kez gerçekten sevdim anlıyormusun. Ne ailesi ne yaşantısı, nede malı mülkü umrumda oldu. İstesem gider bir ağa kızını alır malıma mal katardım ama benim derdim o değildi. Ben beni param için değil ben olduğum için seven birini istedim. Ve o kızı da buldum biliyor musun? Ne parada gözü var nede benim varlığımda. Tek derdi ona iyi bir yuva, aile olmam ve ben ona aile olup onun istediği yuvayı kuracağım. Baba öyle güçlü duruyor ki ama o görüntünün altında kırılgan ve öyle naif ki, bazen onu kırmaktan çok korkuyorum. Damarına bastığında pençelerini çıkarıp aslan kesiliyor. Benim üzerime öyle bir titriyor ki ben onda annemi görüyorum. " Dediği an gözünden bir damla yaş aktı. Mehmet bey'in ise kalbi sızladı.
Karısı ile severek evlenmemişti ama sonrasında çok sevip aşık olmuştu. Bir günden bir güne evlendiği için pişman olmamış hatta iyiki evlendim dedirtmişti Mehmet bey'e karısı Berfin hanım. Lakin kader işte ömrü kısa imişdi onunda. Oğlunun doğumunda ölmüştü.
" Ben o kızla evleneceğim baba ister yanımda olun ister olmayın siz bilirsiniz" diyerek Mehmet bey'i arkasında bırakıp çıktı odadan. Mehmet bey oğlunun kararlı duruşu karşısında tek kelime edememişti.
Senem'in odasına giden Tahir onu yerinde bulamayınca Zeynep'in odasına gitmeye karar verdi.
********************************
Yavuz üzerini değiştirmek için Adem'den yardım istemiş oda seve seve yardım etmişti. Bu hayatta biri için öl deseler o kesin Yavuz olurdu. Kahvenin döküldüğü yer hafif kızarmış idi Allahtan kahve çok sıcak değildi de kızaran yer su toplamamıştı. Yaren'in Adem ile gönderdiği merhemden sürünce biraz daha rahatlamıştı Yavuz.
Adem ile beraber aşağıya indiler. Leyla ve Yaren Yavuz'a bakıp gülerken Azade hanım ve Leyal hanım ise kızlara öfke ile baksalarda onlarda tülbentin altından gülüyorlardı. Yavuz onların bu hallerine sinir olmustu.
" Ana saklanmayın gülecekseniz gülün kendinizi kasmanıza gerek yok cekinmeyin yoksa içinizde şişer mazallah " kızım sana diyorum gelinim sen anla deyimini kullanmıs, annesine doğru konuşmuştu ama sözleri Leyla ve Yaren'e idi. Duydukları cümle ile odada kahkaha tufanı koptu Yaren gülmekten altına işeyecekti nerde ise. Bu defa onlara Behram ağa ve Yade Zergül de eşlik etmişti. Yavuz'un bakışları ise sabah ağlatıp üzdüğü kadının şimdi yüzünde çiçekler açtırması idi. Eğer Leyla böyle gülecek ise o her gün her dakika üzerine kahve dökülüp yanmaya razı idi yeter ki onun yüzü ,gözleri hep böyle gülsün kenside orda nefes alsın istedi.
Leyla ve Yaren'in aynı anda ceplerinde olan telefonlarından mesaj bildirip sesi geldi. İkisi de aynı anda açtılar telefonllarını. Mesajı okuyunca ikiside aynı anda şok olmuşlardı. Mesajı tekrar bir kez daha okudular gözlerine inanamadılar. Yavuz Leyla ve Yare'in yüzlerinin düstüğünü görünce yanlarına gidip ekrana baktı okudukları onu bile şaşırtmaya yetmişti.
" Off Senem off Yaren hemen gidip bulalım şu deliyi bir çılgınlık etmeden" Yaren kafası ile tamam dedi aynı anda ayağa kalktılar. Yaren'in gözleri dolmuştu.
" Leyla noldu kızım betiniz benziniz attı bir anda " diye soran Leyal hanım idi.
" Anne gelince anlatsak olur mu şimdi gidip Senem'i bulmamız lazım İstanbul'a dönüyorum diye mesaj atmış " diyerek durumu açıkladı. Odada bulunan herkez yanlış duyduklarını düşündüler . Yavuz ayaklanan kadının kolunu tuttu.
" Nereye gidiyorsunuz tek başınıza Said denen o it ortada gezerken " Leyla bu defa olmaz , bu defa durduramazsın bakışı attı Yavuz"a.
" Yavuz şimdi değil, şu an değil ne o iti düşünecek zaman var nede duracak. Kardeşim giderken ben burda elim kolum bağlı duramam lütfen" diyip kolunu çekiştirdi.
" Sana dur demiyorum Leyle git ama tek değil beraber gidelim tamam mı?" Leyla kafasını olumlu anlamda sallayıp " tamam " dedi ve hep birlikte çıktılar konoktan.
Onlar konaktan çıkarken Zeynep bir davada olduğu için mesajı görememişti. Tahir Zeynep'in odasına geldiğinde boş olduğunu ve Senem'in orda olmadığını gördü. Şirket içinde Senem'i aramaya başladı bu sırada asistanı ile karşılaştı.
" Birşeymiş istemiştiniz Tahir bey ?" Tahir'in telaşlı halleri genç kadını endişelendirmiş idi.
" Aslı Senem hanımı gördün mü? Her yere baktım ama yok arıyorum açmıyorda"
" Tahir bey Senem hanım yarım saat önce ağlayarak apar topar çıktı şirketten kendisine seslendim ama cevap vermedi duymuyor gibiydi" Tahir'in içine bir korku düştü acaba konuştuklarını mı duymuştu.
" Aslı benim çıkmam lazım babam odada ona birşeyler uydurup ilgilen " diyerek asansöre doğru ilerledi. Telefon rehberine girip Leyla'yı aradı bu defa.
" Bremin "
" Leyla ben Senem'e ulaşamıyorum şirketten yarım saat önce çıkmış haberde vermedi. Senin bir bilgin varmı?" Endişesi sesine yansımıştı.
" Tahir lafı eveleyip gevelemeyeceğim Senem gidiyormuş bizede mesaj atmış biz havaalanına gidiyoruz bakmaya sende otogara git ve benim kardeşimi bana getir herşeyi konuşacağız ama öncelik Senem'i bulmak " diyerek emir vermişti.
Tahir duyduğu her sözde yüreğini kor alevler sardı. Kalbi cayır cayır yandı söndürmeye su bile bulamadı. Nasıl giderdi, nereye giderdi hiçbirşey demeden ne olmuştuda gidiyordu. Tahir kafayı yemek üzereydi. Arabasına bindiği gibi son gaz otagara doğru yol aldı. Kafasının içinde dönen babasının sözleri ve binlerce soru vardı . Babası gibi bir adam sevda nedir bilen bir adam halinden nasıl anlamazdı.
Gittiği yol sanki bitmek bilmiyordu ayağının altında ki gaza biraz daha yüklendi. Otagara geldiğinde ani bir fren ile durdurdu arabayı hemen inip etrafda göz gezdirdi sevdiği kadını arıyordu ama onca insan içinde nasıl bulacak bilmiyordu. Sırayla peronlara bakıp Senem'in fotoğrafını göstererek görüp görmediklerini soruyordu. Sabrı tükeniyordu delirmemek elde değildi. Karşısına çıkan bir kişiye daha sordu. Adam tanıdı Senem'i bileti o satmıştı. Gittiği otobusu plakasını verdi. Tahir hızla arabasına binip düştü yola yetişmesi gereken bir sevdası vardı.
Diğer tarafda ise Leyla'lar hava alanına gelmiş Senem adına hiç bilet alınmadığını öğrenmeleri 5 dakikalarını bile almamıştı. Yavuz gelirken önce şirketin güvenlik kameralarından neyle gittiğini, ardından evin güvenlik kamerasından tekrar aynı taksi ile çıktığını öğrenmişti yol suresince. Yaren gözyaşlarına hakim olamadı en çok Senem ile uğraşan o olsada gidişine en çok üzülen yine oydu gelene kadar da söylenip durmuştu ağlayarak. . Adem su alıp getirip verdi Yaren titreyen elleri ile suyu alıp bir yudum içti.
" Yavuz birşey yap ne olur ben artık bir sevdiğimi daha kaybetmek istemiyorum lütfen bul onu " diyen Leyla ağlamaklı gözler ile Yavuz'a baktı. Yavuz kollarını açıp gel dedi. Leyla sanki bunu bekliyormuş gibi gidip sığındı Yavuz'un açtığı kolllarına muhtaç bir kedi gibi başını koydu göğsüne. Ne olursa olsun Leyla hep o kollarda teselli bulmuştu. Bu adam onun güvenli olduğunu hissettiği huzur veren tek yanıydı.
" Merak etme bulacağız ve sağ salim getireceğim onu sana söz veriyorum " diyip Leyla'nın saçlarına bir öpücük kondurdu. Yapardı da artık Leyla'nın gözünden bir yaş daha düşmesine tahammül edemiyordu.
Leyla biraz sakinleşince cebindeki telefonu çıkarıp bir numarayı tuşladı ve kulağına götürdü " Ooo Ağam siz beni ararmıydınız?" Diyen sitem dolu bir ses kulaklarına doldu Yavuz'un.
" Kardeşim haklısın ama benim sana acil bir işim düştü. Bir taksi plakası versem nereye gittiğini öğrenebilir misin bir sevdiğimiz var içinde"
"Ulan işin düşmese zaten aramazdın demi plakayı ver buda son iyiliğim olsun sana hayırsız"
" Ulan amma trip attın be karı gibi birde emniyet amiri olacaksın ayıp lan ayıp. Sen bir taksinin yerini bul ben hepsini tek seferde telafi edeceğim sana tamam mı?" Karsıdan gelen memnuniyet belirtisi gülme sesi Yavuz'u sinir etmeye yetsede birşey diyemedi.
" En son otogara gitmiş taksi yarım saat önce sevdiğin her kim ise gitmeden belki yetişirsin ağam "
" Sağol kardeşim şu işleri bir yoluna koyayım ilk fırsatta yanına da uğrayacağım "
" Sen önce Leyla yengenin gönlünü al da biz nasıl olsa görüşürüz. Bir Antep'den çıkışın oldu birde girişin olaysız bir anın yok. Bak bu defa başını belaya sokma arkanı toplayacak birini bulamazsın ona göre " Yavuz gözlerini kapatıp açtı yok bunlar sırayla geliyorlardı biri bitiyor biri başlıyordu.
" Lan karılar gibi dedikodu yapmaya da mı başladın kapat kapat sinirlerimi daha fazla zıplatmadan " diyerek karşıdaki adamın yüzüne telefonu kapattı.
Kendisine şaşkın şaşkın bakan Leyla ve Yaren'e ne oldu der gibi bir bakış atıp " Otagara gitmiş hadi belki yetişiriz " dedi lakin öyle şaşkınlardı ki Yavuz'un söylediklerini anlamaları 5 saniyelerini almıstı.
" Abi sen koskoca emniyet amirine karı mı dedin az önce görevi başında iken yoksa bizmi yanlış anladık. Hayır yani adam sonuçta memura hakaretden seni içeri de attırabilir" diyerek tespit yapmaya çalışıyordu .
" Sen güzel kafanı bunlara yorma abicim hadi isterseniz gidelim artık yoksa Senem'i hiç bulamayacağız" diyerek çıkışa doğru ilerledi.
" Pes " dedi Leyla bir insan hiçmi değişmezdi yedisinde ne ise hala aynı idi.
Arabayı bu defa Yavuz kullanacaktı çünkü Adem kurallara uyan hız sınırını asla aşmayan tam bir trafik dostu biri idi. Adem ile Yaren arkaya otururken Leyla ön koltuğa Yavuz'un yanına bindi. Yavuz gaza bir anda öyle bir yüklendi ki hepsi bir ağızdan " Yavaş " desede umrunda olmadı Yavuz'un yetişmesi gereken bir yer vardı sonuçta. Havaalanından otagar ın arası yarım saat idi. O son hız giderken bu sırada telefonu çaldı arayan Tahir idi.
" Abi Senem İstanbul'a giden otobüse binmiş peşlerindeyim "
" Nerdesin şu an bizde geliyoruz " diyen Yavuz arabanın yönünü çevirdi yine kırmızı ışık dinlemeden bastı gaza yüklü bir ceza ödeyeceği kesindi. Allah tan arkadaşı emniyet amiri idi tüm ekiplere haber vermişti de durdurmamışlardı. Yavuz da onun baş belası idi napsın adam tayinini isteyecekdi onun yüzünden.
Senem kafasını cama koymuş ağlıyordu hergünü anıları bir bir gözünün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Üstelik şöför damardan şarkılar dınledikçe Senem'in gözyaşları daha da artıyordu.
"Gitme turnam vuracaklar
Kanadını kıracaklar
Seni yarsız koyacaklar.
Şarkı çaldıkca Senem'in yüreği kavruldu içi dışına çıktı ağlamaktan. Yanında ki teyze dayanamayıp sordu.
" Kızım bindiğinden beri helak ettin kendini niye bu kadar ağlarsın yazık pek de güzelsin" Senem camdan ve daldığı anılardan çıkıp bakışlarını yanında hüzünle kendisine bakan teyzeye çevirdi.
" Sevdiklerimden ayrıldım onları bir daha ne zaman görürüm bilmiyorum" dedi kendisine bakan kadına.
" Eh buna üzülürmü insan heç yine kavuşursunuz hepimiz sevdiklerimizden ayrılıyoz hec ağlayan varmı. Yazık değelmi o gözlerine"
" Sevdiğim adamın ailesi beni istemedi ona ağlıyorum. Gelin olarak kabul etmiyorlar yetim, kimsesizim diye napayım teyze canım çok yanıyor" dedi Senem canı öyle bir yanıyor ve acıyordu ki sanki cehennemi yaşıyordu. Nereye giderse gitsin bu acı onunla gelecek ve hiç dinmeyecek idi.
Kadının içi yandı Senem'e yetimim derken ki gözlerinde ki o utanç duygusu kadını çok etkilemis ve üzmüştü. Yetim olduğu için insan utanırmıydı Senem utanıyordu. Oysa ki Peygamber efendimiz de yetim ve öksüz değilmiydi.
" Tühh yazıklar olsun onlara insanlıklarını kaybetmişler sana kucak açıp aile olacaklarına utanmadan birde istememezlik mi ettiler. Senin gibi biri istenmezmi şu güzelliğe bak" Senem duydukları ile acı bir tebessüm etti. Herkez insan doğardı ama insan olmak herkezin işi değildi maalesef.
" Sen heç üzülme onlar kaybetmis seni " Senem bakışlarını tekrar pencereye çevirdi Tahir aklına gelince yüreği sıkıştı.
Tahir nihayet yakalamıstı otobusu sinyal verip kornaya bastı şöför görünce yol istiyor zannedip yol verdi. Tahir yine sinyal verip kornaya bastı.
" Allah Allah geçsene kardeşim yol verdik işte " diyerek söylenmeye başladı şöför. Tahir baktı durmuyor biraz daha gaza yüklenip eli ile dur dedi şöfere ve otobüsün önünü kesti. Şöför durmak zorunda kalınca yolcular tedirgin olup kendi aralarında konuşmaya başladılar.
Tahir arabadan inip otobüsün kapısına vurdu kapılar açılır açılmaz " Hayırdır kardeşım niye yolumuzu kesiyorsun " dedi şöför. Tahir onu umursamadan bindi otobuse gözleri ile koltuk aralarında sevdiğini aradı bulmasi çok uzun sürmedi.
Senem hem dısarœya bakıuor hemde yanında ki kadın ile konuşuyordu.
" Çok seviyordu beni ailesi ile arasına girmek benim yüzümden araları bozulsun istemedim gitmem en doğrusu olacak"
" Bozulmadığını sana düşündüren ne " diyen ses ile Senem kulaklarına inanamadı bu ses onun sesi idi. Acaba üzüntüden onun sesini mi duyuyorum diye düşündü ama kafasını çevirmesi ile Tahir ile göz göze geldiler.
" Sen.. ama .. nasıl " diyebildi çok şaşkındı şu an.
" Ben ya ben yürü gidiyoruz " Tahir'in gözlerinden ateş çıkıyordu öfkeliydi ama kime oda bilemiyordu. Sevdiği kadını istemeyen ailesine mi yoksa kendisini bırakıp gitmeye kalkan karşısında ki kadına mı?
Senem "gelmiyorum bırak " desede dinlemedi Tahir " Teyze müsadenle " deyip kolundan tuttuğu gibi kaldırdı çeke çeke indirdi Senem'i. Müavine öyle bir baktı ki genç çocuk Senem'in valizini bagajdan çıkarıp kenara koydu. Otobus yoluna devam ederken Senem sinirden kuduruyordu.
" Ne yapıyorsun sen ya maganda mısın? ne bu maço maço haller? Beni yolumdan alı koymalar. Ne olacak yani sen beni indirdin diye senle mi geleceğim Bak Tahi.." diyemeden Tahir Senem'i kendine çekip susmak bilemeyen dudaklarına dudaklarını bastırdı. Senem'in gözleri irice açıldı Tahir'den böyle birşey beklemediği için o an şaşkınlık ile kala kaldı dumura uğramıştı. Sonra oldukları hal ve dudaklarında ki baskı aklını başına getirdi. Tahir'i itmeye çalıştı ama ne mümkündü. Adam sarmaşik gibi sarmıştı her yanını. Senem çırpındıkça Tahir daha sert öpmeye başladı hırsını, öfkesini genç kadının dudaklarından alıyordu. Senem kurtulamayacağını anlayınca Tahir'in bacak arasına var gücu ile bir tekme savurdu. Aldığı darbe ile Senem'i bırakan adam iki büklüm oldu.
" Ahhh senin yapacağın işi si...." Dedi gerisini getiremedi kıpkırmızı olmuştu sancıdan. Senem bir an o haline üzülsede kendisine izinsiz yaptığı şey aklına gelince oh olsun dedi içinden eli ile de dudaklarını sildi.
" Ulan vicdansız vuracak başka yer mi kalmadı. Yarın öbürgün çocuğumuz olmazsa hepsi senin yüzünden. Şikayet edecem seni doğmamıs oğluma ve kızıma" diyen Tahir'e hayretler içerisinde baka kaldı. Kafayı yemisti bu adam daha onlar kavuşamazken çoluk çocuk diyordu birde. Senem ağalasa mı gülse mi bilemedi. Ciddiyetini toplayıp konuştu.
" Hakettin dua et kafanı kırmadım sen beni ne zannettin seviyorum diye kollarına atlayacağımı mı? Sakın bir daha denemeye bile kalkma bu defa seni öldürürüm" Tahir kendisine atar yapan kadına yine yeniden birkez daha aşık oldu.
Onlar birbirleri ile didişirken Yavuz'lar geldi. Leyla ve Yaren arabadan indikleri gibi koşarak sarıldılar Senem'e.
" Sakın bir daha bize bunu yaşatma Senem. Ödümüz koptu seni bulamayacağız diye sen bize neler yaşattın bir bilsen ayrıca bu gişin sebeplerini de konuşacağız hele bir eve geçelim" Senem yaptığının yanlış olduğunu biliyordu ama gitmesi en doğrusu olacaktı onun için ama onu da becerememişti. Kızlara sarıldığında hıçkırıklarına engel olamadı buraya kadar tutmuştu kendisini güçlü görünmek güçlü durmak onlara sarılıp bir ailesi olduğunu hissedene kadardı işte.
"Hisss ağlama kuzum geçti geçecek herşey " dedi Yaren.
Tahir sevdiği kadının bu hallerini görmeye dayanamadı o ağladıkça Tahir'in yüreğine hançer saplanıyor kanadıkça konuyordu kalbi. Ailesine öyle öfkeli idiki eve döndüğünde kıyameti koparacaktı. Bunca zaman ailesine of bile dememişti ama bu gece kırılmadık kalp bırakmayacaktı.
Yavuz bu gidişin sebebini bilmesede öğrenecekti elbette işte o zaman işler daha çok karışacaktı. Yavuz'un öfkesi hiç kimseye benzemiyordu ki bunu herkez bu sabah görmüştü. Tahir omzuna elini koydu.
" Neler oluyor lan kıpkırmızı olmüş kıvranıyorsun ayrıca hayırdır oğlum sen ve Senem " Tahir Yavuz'a bakıp kafasını sağa sola salladı hiç sorma der gibi.
" Düştük bir ateşin içine harlandıkca yandık. Yandıkca kül olacağız gibi görünüyor" dedi.
Aşk yakardı , sevda ise kül ederdi. Kimisi yanar , kimisi kül olmaya razı olurdu. Kimide korkar kaçardı yaşayacaklarından. Yavuz kül olmuştu, Tahir ise yanıyordu hepsi aynı sevda denizinde boğulmamak için çırpınıp duruyordu. İkisi de sevdiği kadınlara baktılar gözlerinden akan her damla yaş onlar yüzündendi. Oysa ki o kadınlara gülmek yaraşırdı. Başarabilirlermiydi bilinmez ama bu uğurda bir ömrü harcamaya razı idiler. Çok sevdiğim bir yazar ve şair bir hikayesinde sevdayı Fırat'ın çoşkun zamanlarına benzetmişti.
Yavuz ve Tahir'in gönlü de şimdi öyle deli öyle sert öyle derin bir aşk ile doluydu bu kadınlara karşı.
" Konuşacağız onu. Hadi yeter bu kadar gözyaşı eve gidelim artık gelen geçen bize bakıyor " diyen Yavuz ile kızlar birbirlerinden ayrılıp arabaya bindiler. Senem birkez bile dönûp Tahir'in yüzüne bakmadi. Adem valizi alıp bagaja koydu. Yavuz Tahir'i yalnız bırakmamak için onun yanına bindi. Konağa doğru yol aldılar. Aradan geçen 1 buçuk saatin ardından konağa gelmişlerdi. Zeynep de mesajları okur okumaz eve gelmiş gelmelerini bekliyor idi.
Tahir Yavuz'u bırakıp izin isteyerek kendi evine geçti. Senem ağlamaktan bitap düşmüştü kimseyle konuşup tartışacak gücü kalmamıştı bir an önce odaya gidip uyumak istiyor bu günü hafızasından silmek istiyordu. Yapabilirmiydi meçhuldu ama bir nebzede olsa uyuyup unutmak ona iyi gelecekti.
Konaktan içeriye girdiklerinde herkez avluda onları bekliyordu. Zeynep per perişan halde olan dostunu görünce koşup sarıldı.5 yıl sonra ilk defa aralarına ayrılık girmişti.
" Ah deli kız iyi olacaksın tamam bir daha ayrılmayacağız demi?" Diye sordu ağlamaklı gözleri ile Senem'e. Kafasını salladı Senem evet bir ailesi yoktu yetimdi belki ama artık kocaman bir ailesi olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu.
Azade hanım, Leyal hanım, Behram ağa hepsinde gözlerini gezdirdi. Sanki evden kızları gitmis kadar endişelenmişlerdi.
" Evine hoşgeldin kızım " dedi Behram ağa bu ev artık senin diyordu. Sende bizim kızımızsın kimsesiz değilsin diyordu. Bir hoşgeldine binlerce kelime sığdırmıştı. Senem ilk defa kimsesiz olmadığını bir ailesi olduğunu şu an daha iyi idrak ediyordu.
Yade Zergül'ün gür sesi yankılandı kulaklarda " De hayde bırakın kızı da dinlensin ayakda duracak hali yok görmeyimisiiz" Yorgundu Senem yılların , ailesizliğin ve yetimliğin verdiği bir yorgunluktu. Ama artık mert bir babası iki tane iyi yürekli annesi , dağ gibi arkasında duran abisi, ve her koşulda yanında olan ona kol kanat geren kız kardeşleri vardı. Artık yetim ,kimsesiz değildi.
" Koskoca konağı türk filmine çevirdiniz, Annem le yengem Adile Naşit rölünü kapmıs babam Münir Özkul , bunlar desen yazık hangi filmden çıkma artisler bilmiyorum ki. Bir hulisi kentmen dedemiz yok rahmetli erken göçmüş " dedi Berzan herkez gülmeye başladı. Bazen en olmadık zamanlarda herkezi güldürüyor ortamı yumuşatmayı başarıyordu. Asmin kokuna vurdu " ayıp " der gini gözleri ile uyardı.
Yaren ve Zeynep Senem'i odaya götürdüler geri kalanlar hep birlikte ust kata solana geçtiler. Tahir konağa öyle bir geldi ki fren sesinden konu komşu camlara çıktı. Arabadan inip konağın kapısını sert bir şekilde açtı.
" Anneee, baaaa" diye kükredi.
Mehmet bey ve Feryal hanim dışarı çıktılar. Tahir gözü dönmüş deli danalar gibi ortada dönüyordu.
" Yahu siz nasıl bu hale geldiniz yav biriniz babam biriniz bana yıllardır analık etmiş kadın. Sizin vicdanınız ne ara köreldi sizin kalbiniz ne zaman karardıda ben göremedim. Beni el bebek gül bebek yetiştiren merhameti nakış nakış işleyen ve büyüten sizlerken bu kadar gaddar merhametsiz olamazsınız. Ben ya benim karşınızda ki ben size geldim yüreğimi açtım seviyorum dedim " Tahir'in burda sesi titriyordu boğazı düğüm düğüm oldu gözünden bir damla yaş süzüldü. Annesinin kaybından sonra ilk defa gözünden yaş akıyordu. " Ulan hayatımda ilk defa bir kadına gönül verdim sevdim. Hayatımı paylaşacağım ,yuva kuracağım, yanıma bana yakışan tek kadın o benim için dedim . Halimi anlarsınız diye size içimi açtım ama gördüm ki sizin ne sevdaya ne aşka saygınız kalmış. Ben şimdi şu kapıdan çıkıp gideceğim ne zaman ki, Senem'i kabul edersiniz işte o zaman bende ailem yuvam bildiğim bu eve dönerim" dedi. Mehmet bey'in kalbi sıkıştı tek oğluydu Tahir sevdiği kadının emaneti idi. Böyle gitmesine müsade edemezdi. Feryal hanım ise yıllardır annelik yaptığı evladını kaybediyordu. İlk göz ağrısıydı Tahir doğurmamıştı ama annelik etmişti büyïtmüştü.
" Tahir oğlum gitme gel hele bir konuşalım " dedi Feryal hanım ama Tahir'in konuşacak artık tek sözü kalmamıştı o diyeceğini demişti sonuçta.
" Neyi konuşacağız ana. Senem'in yetim olmasını mı? Yoksa kimsesizliğini mi? Sizce bunlar benim umrumda mı sanıyorsunuz. Değil benim için tek önemli olan onun saf ve temiz kalbi" diyerek söýlenecek her sözün önünü kesti.
" Ben gidiyorum sizde düşünün taşının fikriniz değişirse beni nerde bulacağınızı biliyorsunuz" diyerek çıktı konaktan omuzları düşmüstü. Arabasına bindiği gibi bağ evine doğru sürdü.
Miroğlu konağında ise herkez olanı biteni merak ediyordu. Neden gittiğini merak ediyorlardı. Herkezin gözü kulağı Leyla'nın söyleyeceklerinde idi. Senem arabada gelirken olanları anlatmıştı Leyla'ya.
" Leyla kızim de anlatasan artım o sabi miye getmelere kalkmış" Leyla nefes aldı nasıl anlatılır bilmiyordu en iyisi direkt konuya girmek diye düşünüp basladı anlatmaya.
" Ya bunlar Tahir ile ne zamandır görüşüyorlardı. Tahir de işi artık resmiyete dökmek istemiş eniştemlere söylemiş Senem'i. Eniştemde bugün şirkete gidip Tahir ile konuşmuş. İşte Senem'in ailesi yok kimsesiz ne idüğu belirsiz, yetim diye istemediklerini söylemiş bunu da bizim kız duyunca çekip gitmeye karar vermiş. Tahir işte yolda indirmiş arabadan bizim gittiğimizde tartışıyorlardı. Biz Senem'i aldık geldik oda eve gitti ama gidişi pek hayra alamet değildi" diyerek herşeyi anlattı Leyla.
" Tühhh Mehmet ne ara bu hale gelmiş Behram git konuş ben konuşursam heç eyi olmaz bilesiğiz. Biz ne ara insanlari yargılar olduk tövbe yarabbi" Yade Zergül için torunlarının mutluluğu önemli idi. Hepsi gözünde aynı yerde aynı değerde idi. Hiçbirini diğerinden ayırt etmemişti. Onlar için yapamayacağı şey yoktu.
" Sabah gider konuşurum ana hele sen sakin olasan" Behram ağa anlayışlı adam idi. Gidip konuşur işi tatlıya bağlardı. Yavuz babasına hayretle baktı Birtek Yavuz'a mı o anlayışı gösterememişdi. onunla bir türlü baba oğul olamamışlardı.
Yavuz onun için hep aşireti yönetecek bu aileye sahip çıkacak koruyup kollayacak ve ağa olacak kişi idi. Hiçbir zaman onunda çocuk olduğunu genç olduğunu, bu hisleri onunda yaşayabileceğini göremedi. Şimdi oğluna yaptığı haksızlık vicdanına azap idi ama iş işten geçmişti. Yavuz'un gözlerine her baktığında bu senin eserin diye bağırıyorlardı. Belki oğlu birgün kendisini affederdi.
Yavuz ise babasına öyle bir baktı ki bir bana mı merhametin yoktu der gibi. Artık alışmıştı bazen kocaman ailenin içinde kendisini yapayalnız hissediyordu.
Leyla zaten hem yüreğine, hem vicdanına azap idi. Ona yaptığı haksızlık canını acıtıyordu. Pişman mı idi evet hemde köpek gibi geriye dönme şansı olsa gitmezdi kalır Leyla'nın kalbini kazanmaya çalışırdı.
Herkez büründüğü sessizlikten Sultan hanımın sesi ile çıktı. " Hanımım masayı kuralım mı? Diye sordu. Olaylar üst üste gelince yemeği unutmuşlardı. Azade hanım kafasını sallayip " hazırlayın Sultan" dedi.
Leyla yerinden kalktı gidip yardım edecekti. Eee gelin olmak böyle idi işte hanımağa da olsan mühendis de olsan eva gelince konağın hem gelini hem kızı oluyordu. Senem banyo yapıp ilaç alıp uykuya dalmıştı kızlarda aşağıya indiler.
El birliği ile masayı kurdular yemek sakince yendi kızlar sofrayı topladılar yine hep birlikte. Yavuz çalışma odasına geçerken Leyla ile karşılaştılar. Birbirlerinin gözlerine sanki kırk yılın hasretini çıkarır gibi baktılar. Yavuz arkadan kızların geldiğini fark edince.
" Leyle hanım elinden bir kahve içerim çalışma odasında olacağım size zahmet olmaz ise ha birde üzerime dökmeyeceksen " deyince Leyla ters ters baktı sonra burnunu havaya dikip " Emredersin ağam kahveni yapıp getiririm" ama kendine dikkat et bakış atıp eli ile saçını hafif savurup odaya girdi.
Yavuz arkasından bakıp içinden " ulan cilvenede , nazına da , niyazınada ölürum lan " dedi. Kızlar bakıyor olmasa sesli söylerdi de işte kızlar vardı.
Yaren abisi ile yengesine şaşkın bakıslar attı. İyice cilveleşir hale gelmişlerdi.
" Kızlar bunlar cilveleşti mi ben mi yanlış gördüm ayol" deyince Zeynep , Sevda ve Zehra kahkaha attı. Yaren de onlara eşlik edince konak yine neşelenmişti.
Leyla yaptığı kahve ile çalışma odasının önüne gelince kendine hafif çeki düzen verip derin nefes alarak kapıya birkez vurdu. " Gel" sesini duyunca kapıyı açıp içeri girdi. Yavuz bilgisayarda işe dalmıştı gelene bile bakmadı. Ama kokusundan Leyla olduğunu anlaması uzun sürmedi.
" Müsade varmı" kafasını kaldırıp kapının önündeki sevdiğine baktı.
"Gelsene musade istemene gerek yok Leyle" diyerek içeri buyur etti. Leyla kahveyi götürüp Yavuz'un önüne bıraktı. Yanına su ve çifte kavrulmus lakumda koymuştu onlarıda bıraktı.
" Ooo ellerine sağlık " dedi ikramları görünce.
" Afiyet olsun" diyen Leyla geri döndü gidecek iken " Nereye otursana " dedi Yavuz. Leyla önce bir duraksadı niye oturmasını istiyordu ki şimdi.
" Leyle dikilecek misin öyle yoksa oturacakmısın. Korkma yemem seni biraz konuşalım mı?" Diye sordu.
Leyla geri dönüp elinde ki tepsiyi odada bulunan sehpanın üzerine bırakırken cevap vermeden geride durmadı.
" Korkmuyorum Yavuz ağa konuşalım bakalım ne konuşacağız " diyerek karşısına tekli koltuğa oturdu.
" Leyla Senem'in ailesi ile ilgili hiç bir iz bir belge adres felan yok mu hic konuştunuz mu " Leyla şaşırdı Yavuz'un bu konuyla ilgilenmesine. Ama Yavuz Miroğlu idi o ne çabuk unutmuştu ki herkeze el uzatır her dertlerini çözer yanlarında olurdu.
Yavuz kahvesinden bir yudum aldı mest oldu. Tam istediği gibi olmuştu özlemişti bu tadı gözlerini kapattı bir anlığına. Nasıl beceriyor bilmiyordu ama bu kadın kahveyi bir başka lezzetli yapıyordu. Leyla onun mest olmuş halini görünce mutlu oldu. Sonra sorduğu soruya cevap verdi.
" Yani cami avlusuna bırakılmış üzerine bırakılan kağıtda Adının Senem Karaca olduğu yazılı imiş kimse ne aramıs ne sormuş bir aileye evlatlik verilmis onlarda ertesi gün geri getirmişler. Senem de hiç arayıp bulmak istememiş. Benimde bildiğim bu kadar zaten çok fazla konuşmaz Senem o konuları" Yavuz başını salladı anladım der gibi.
" Peki biz arayıp bulsak ben çok üzüldum o haline yani belki birilerini buluruz he ne dersin" Leyla'nın gözlerinin içi parladı yine kendisinden önce davranmıştı bu adam işte bu yüzden seviyordu onu. Herkezin derdini kendine dert ederdi Yavuz merhameti sonsuz bir adamdı. Leyla onun merhametine aşık olmuştu.
" Olur gerekirse ben yine konuşurum Senem ile yani elimden ne gelirse artık " dedi heyecan ile.
" Tamam o zaman ben bir iki telefon görüşmesi yapayım sana bilgi veririm bakarsın ailesini buluruz. Gerçi onun kocaman bir ailesi var. İhtiyacı yok ama enistemin çenesini kapatmış oluruz" dedi. Onada ayrı öfkeli idi sabah olsun babasından önce gidip kendisi konuşacak ve bir kez uyaracaktı.
" İnşallah buluruz Yavuz çok isterim " kahvesinin bittiğini görünce yerinden kalktı tepsiyi eline alıp boş fincanı ve su bardağını tepsiye koydu. Yavuz Leyla'nın saçlarından gelen kokuyu ciğerlerine çekti. Gül gibi kokuyordu bu koku yüreğine babarları getirip bayram ettiriyordu. 5 yıl nasıl dayanmıştı hala anlamıyordu.
" Ellerine sağlık efüli " dedi Yavuz fısıldar gibi bir sesle. Leyla kulağına doğru gelen ses ve nefes ile irkildi kalbinin ritmi değişti. Bütün vücudunu bir titreme sardı, yüzü hafiften pembeleşti. Zar zor çıkan bir ses ile " Afiyet olsun" diyip koşar gibi çıktı odadan. Yavuz kaçan kadının arkasından 32 diş sırıttı. Etkileniyordu Leyla fark etmesi zor olmamıştı. Hoşuna gitti ikisi için hala bir umut vardı buda Yavuz için savaşmaya değerdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde herkez odasına çekildi. Adem de son kez etrafı dolandı korumalar ile konuştu konağa girdi. Oda yorulmuştu bugün sevdiğini de göremiyordu doya doya yanında ama bir o kadarda uzağında idi. Yorgun adımlarla kendilerine ait taraftaki merdivenleri çıktı odası bir ust katta idi. Odaya girip ışığı açtığında gözleri irice açıldı.
" Senin ne işin var burda " dedi ışığı hemen kapattı biri görebilirdi. Allah mafıza biri görse hiç iyi şeyler olmazdı. Rezil olduğu bir tarafa ihanet ile suçlanırdı.
Asmin yatağın başındaki gece lambasını yaktı. Adem olduğu yerden ne ileri gidebiliyor nede çıkabiliyordu odadan.
Asmin ayağa kalktı özlemisti sevdiği adamı gizlice buraya gelmek için neler çekmişti bir Allah bir kendi biliyordu. Asmin koşarak gelip Adem'in boynuna sarıldı. Adem ne yapacağını şaşırdı sarılsa olmayacak sarılmasa da Asmin yanlış anlayacak idi. Ama odada bu yakınlık ikisine de zarardı. Dayanamadı kollarını kaldırıp sarıldı sevdiğine saçlarını kokladı yaptığı ne ayıp ne günahtı ama Adem suç işliyormuş gibi vicdan azabı çekiyordu.
" Adem çok özledim kızma dayanamadım " dedi Asmin ağlamaya yüz tutmuş sesi ile.
" Kızmadım gülüm ama bir gören olsa yanarız kendim için değil korkum senin için" dedi Adem saçlarını elleri ile okşarken. Sonra ayrıldılar Adem Asmin in yüzünü elleri arasına aldı. Yüzüne gelen saçları parmakları ile arkaya doğru itekledi. Alnına derin bir öpücük kondurdu. Kafasını alıp kalbinin üstüne bastırdı sarıldı.
" Az kaldı delalımın son sınavı verince mezunum. Elime diplomamı alır almaz konuşacağım abimle sonrası Allah kerim " Asmin özlemini giderdi çok seviyordu. Yavuz abisi anlayışlı idi ama yinede öğrendiğinde vereceği tepkiden korkuyordu.
" Ya abim izin vermezse napacağız Adem ben sensiz yaşayamam" Adem daha da sıkı sarıldı oda korkuyordu. Her ne olursa olsun öleceğini de bilse Asmin için savaşırdı.
" Hişsst deme öyle sen yaşayacaksın beraber yaşayacağız. Korkma abim öfkelidir sinirlidir ama anlayışlıdır sevdaya saygısı sonsuzdur. Belki kızar sayar, söver, belki döver ama emin ol sonunda bizi kabul eder" diyerek sevidiği kızı teselli etti.
Kimse aşktan sevdadan ölmezdi vakit saat dolmadıkca vade yetip ömür tükenmedikce. Rahmanı rahim gel kulum demedikce. Rahman öyle bir kudret ve dayanma gücü vermiş ki biz aciz kullarına dayanamam dediğine dayanır, yaşayamam dedikce yaşarmışsın. Acıyı yaşaya yaşaya pişer olgunlaşırmışsın.
Asmin ve Adem de zamanla rahmanın kudretini göreceklerdi.
Yavuz dosyaları incelemeyi bitirmiş Azerbaycan da ki inşaat raporlarına göz atmış yorulmuştu. Saat de epeyi ilerlemişti. Leptop'u kapatıp çıktı odadan kendi katına çıkıp odaya girdi.
Leyla'yı kanepede yatarken görünce sinirlenmişti. Koskoca odada yatak varken kanepede uyumak da neyin nesi idi. Bu kadın kendini öfkelendirecek illaki birşey buluyordu. Yavuz kapıyı çarparak dışarı çıktı. Leyla sert çarpılan kapı sesi ile irkildi uykusundan ödü koptu.
" Ademmm " diye kükredi Yavuz. Adem Yavuz'u duyar duymaz Asmin'den ayrılıp çıktı odadan koşarak abisinin bulunduğu tarafa geçti.
" Efendim abi " dedi nefes nefese.
" Yukarı gel çabuk" Adem koşturarak yukarı çıktı. Yavuz odaya girdiği de Leyla'nın kalkmıs korkulu gözler ile kendisine baktığını gördü. Adem kapıya vurdu birkez.
" Gel Adem gel " dedi Yavuz kapkara gözleri ateş saçıyordu.
Adem çekinerek kafası önünde içeri girdi . Nede olsa abisinin mahremine giriyordu.
Leyla ayağa kalkıp " Ne oluyor Yavuz gece gece yine neye kükrüyorsun " dedi oda en az Yavuz kadar kehribarlarına öfkeyi yerleştirmişti.
Yavuz ilerleyip kanepenin üzerindeki yastığı yatağa fırtlattı nevresimini ve pikeyi alıp yatağın üzerine attı.
" Tut şunun ucundan Adem" diyerek emir verdi. Adem geldi kanepeyi kaldırdılar. " Dur napıyorsun be Adam elin dikişli şimdi dikişleri patlatacaksın " desede Yavuz umursamadı.
" Bu siktiğimin kanepesi bu odadan gitmedikçe bana huzur muzur yok" Kanepeyi odadan çıkarıp bulundukları katın balkonundan asağıya attılar. Gürültüye çıkan herkez " ne oluyor " derken Yavuz hızla merdivenleri indi Adem de peşinden gitti.
" Adem benzin getir " der demez adem gidip benzin getirdi. Yavuz eline aldığı benzin bidonunun kapağını açıp kanepeye döktü. Adem " ben yapayım abi " desede " Sakın " diyerek engel oldu.
Azade hanım yukardan" oğlum napıyorsun delirdin mi dur yapma " desede kimseyi dinlemedi benzin döktüğü kanepeyi çakmağını yakıp ateşledi. Kanape cayır cayır yanerken oda kafasını yukarı kaldırıp " bir daha benim odama kanepe konulmayacak yoksa sonu bu kanepe gibi olur " diyerek bağırdı. Gece gece neye delirdiğini kimse anlamasada Leyla çok iyi biliyordu. Kudurmuştu ondan ayrı yattı onun yatağına yatmadığı için. Yavuz du karşısındaki yapabileceklerinin sınırı yoktu deliydi işte. Ama Leyla da pes edecek değildi illaki onu deli edecek başka şeyler bulurdu nasılsa.
" Adem söndürün oğlum şunu götürüp çöpe atın hadi sizde yatın alışın artık bunlar iyi günlerimiz yakında konağıda yakar bu deli " dedi. Gülseler mi ağlasalar mı bilemediler. Birgünde bu kadar aksiyon başka konakta olmazdı her halde.
" Ya rabbi el deliye hasret ben akıllıya yarabbi ben bu çocukları besmelesiz abdestsiz emzirmedim. Bunlar niye böyle oldu ben anlamış değilim sen bunlara akıl fikir ver yarabbi " diyerek ellerini açıp kafasını göğe kaldırarak sitem etti. Son kelimesini söylerkende oğluna bakmıştı.
Herkez odasına geri giderken Adem adamlara kanepeyi atmalarını söyledi o kargaşadan yararlanan Asmin de kendi odasına geçmişti sessizce Allahtan kimse görmemişti. Yoksa Yavuz bu defa konağıda yakardı Adem'i de.
Yavuz yukarı çıkıp odaya girdiğinde elinin kanadığını gördü. Rahat bir saati yoktu ki bu kadın yüzünden eli iyileşeceği varsa da iyi olmazdı deli ediyordu kendisini. Leyla kanayan elini görünce ilk yardım malzemelerini alıp geldi.
" Gel otur şuraya pansuman yapalım delisin sen gerçekten delisin" dedi oda öfke ile. Yatağa geçip oturdular Leyla pansumanı açtığında dikişlerin sağlam olduğunu gördü ve bir oh çekti. Sadece zorlamaya bağlı kanama olmuştu.
Pansumanı yapıp yeniden sardı bu şüreçte ikisi de konuşmadı. Leyla malzemeleri yerine görtürürken Yavuz da üzerini değiştirmek için giyinme odasına gitti. Uzerini çıkardı lakin canı yanıyordu.
" Hay sikeyim bu işi ulan ben böyle işin " diyerek homurdanırken Leyla gitti yanına. " Dur dur yardım edeyim huysuz adam bir rahat durmuyorsun ki sonrada kızıyorsun " Yavuz kaşlarını çatabildiği kadar çattı.
" Ha suç bende yani ulan ben sana demedim mi ayrı yatmak yok diye niye siktiğimin kanepesine yatıyorsun beni delirtmek için değil mi ? Oldu mu umduğunu verebildim mi ?" Leyla ne gülebiliyor nede kızabiliyordu ne diyeceğini bilemedi. Bu kadar öfkeleneceğini düşünmemişti. En fazla söylenir söylenir yatar zannetmişti.
Üst eşohmanını çıkarttı Yavuz'un dolaptan aldığı eşohmanı giydirirken Yavuz ile yine dip dibe geldiler. Yavuz kendisi ile mücadeleye başladı zor duruyordu Leyla'yı öpmemek için. Bu kadar yakın olup uzak durmak zorunda kalmak canını yakıyordu. Leyla Yavuz'un gözlerinde ki o arzuyu görebiliyordu aptal bir kadın değildi. Ama affedemiyordu onu kolay kolay da affedecek gibi durmuyordu. Biraz daha böyle bakışırlarsa yelkenleri suya indirmesi an meselesi idi.
Bakışlarını çekip işini yapmaya devam etti. Yavuz giyince kirlileri toplayıp sepete attı Leyla beraber yatağa girdiler.
" İyi geceler " diyerek arkasını dönüp yattı Leyla.
" Hasbinallah" diyerek gece lambasını söndürüp yattı Yavuz'da.
Birbirine karşı deli gibi atan iki yürek, birbirine hasret, özlem dolu iki kalp . Bu kadar yakın olup da uzak kalmak canlarını yaksada bu duruma geldikleri için iki pişman aşık. Yanlış anlaşılmalar acele verilen kararlar ve bir ömre bedel olan acılar. İkisinin arasında aşılmayı bekleyen duvarlar .
Yavuz yine dayanamadı tek eli ile Leyla'yı belinden tutup göğsüne çekti.
" Ne yapıyorsun Yavuz yine elin kanayacak " diye dırdırlanırken " Sus Leyle uyuyacaz sadece de " diyen Yavuz ile susmak zorunda kaldı. Ve yine yuvası olan yere sığındı......
Evettt bölüm sonuna geldik bol bol satır arası yorumlarinızı bekliyorum. Oy vermeyi de unutmayalim lütfen iyi okumalar.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |