Kalbi güzel dostlarim bu yolculukda bana verdiğiniz destek yorumlar beni ne kadar mutlu ediyor bilemezsiniz. Evet kurgu bir hikaye ama içinde binlerce gerçeği barındırıyor. Belki kalbinize dokunan yanı gerçekden hayale aktardığım o duygulardır bilemiyorum. İyiki varsınız. Umarım birgün bu hikayeyi bir kitap halinde evimin bir köşesinde bulurum. Ve eğer öyle birşey olursa bence benim deyil sizin bana verdiğiniz desteğin başarısı olur bu. Yeni bölüme geçmeden bir iki satır birşey paylaşmak istedim. Benim için imkansız olan duygular tabi bunlar ama hayal etmek güzeldir.
İntagram, tiktok ve Kitappad hesabım
👇👇👇
( 55Cerkezkizi055) Takip etmeyi yorum atmayı yıldızı patlatmayi unutmayalım olur mu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Bir umuda tutunda yüreğim,
Bir hayala kapıldı gözlerim.
Bir bahar açtı kalbimde ,
Gelmeyeceğini bile bile sevdim .
Bir düş uğruna bir ömür feda ettim...."
( 55Cerkezkizi055)
Bölüm Şarkısı : Berivan MEŞELER Senin derdin hiç bitmiyor dünya.
İnsanoğlu en çok öfkesine yenilirdi. En büyük zararı kendisine yine kendi verirdi. Hayatımızda da böyle değil mi? En çok bize zarar veren hakim olamadığımız bir anlık sinir ve öfke ile ağzımızdan dökülenler değil mi?
Yavuz da sinir ve öfkesine yenik düştü dilinden zehir zemberek sözler döküldü. Öfke ile kalkmıştı lakin zarar ile oturacaktı haberi yoktu...
Leyal hanım ilk defa Yavuz'a karşı sesini yükseltti " Yavuz napıyorsun sen? Biz seninle ne konuştuk akşam böyle mi sahip çıkacaksın benim kızıma. Nedir aranızda ki bitmek bilmeyen nefret. Babası yok diye mi sesinin gür çıkması, kızımı böyle perişan etmen. Babası olmaya bilir ama ben varım arkasında" Leyal hanım kızının perişan hallerine dayanamıyordu artık canına tak etmişti.
" Oğlum siz bizi rezil mi edeceksiniz konu komşuya. Hadi rezilliği geçtim nedir bu öfke, nedir bu bağırış yahu siz bizi yiyince mi rahatlıyacaksınız. İlla Leyal'e veya bana birşey mi olması lazım sizin anlaşabilmeniz için. Ya siz konuşarak çözemiyor musunuz sorunları . Yahu evladım akşam konuştuk ne dedim ben sana niye bu kızı hala üzüyorsun? Neden benim gelinim sürekli ağlıyor yüzünü ne zaman güldüreceksin. Biz hata mı ediyoruz sizi başı boş bırakmakla" Azade hanım da isyan etti. Her defasında yan yana geldiklerinde bir kavga bir gürültü oluyordu. Allah sonlarını hayır etsindi.
Yavuz kendisine söylenen sözlerle daha da öfkelendi " Gelinin boşanıp gitmek istiyormus ana bende yolu gösterdim. İstediği yere gidebilir ben onun için çabaladıkca kötü oluyorum. Ulan hiçbiriniz de görmüyorsunuz hep Yavuz suçlu kimsede demiyor bu adamın bir bildiği vardır ama yok günah keçisi var nasılsa. İşte kapı gidebilir ama o kapıdan çıktığı an bir daha giremez. Ben ona diyeceğimi dedim daha fazla söze gerek yok " tam arkasını dönüp gidecekti ki geri döndü " Ha şunu da söyleyeyim sevgili gelinine saplantılı, manyak, bir psikopat Antep de geziyor o kapıdan çıktığı an gideceği yer onun yanı olur ancak. O psikopat sırf Leyla'ya kavuşmak için karısına zülm edip öldürmüş Leyla'ya neler yapar siz düşünün" dedi ve arkasını dönüp odaya girdi. Yavuz'un söylediği sözler bomba gibi düştü konağa .
Yavuz girdiği gibi sehpada duran vazoyu alıp duvara fırlattı. Gözü dönmüs gibi idi Yavuz'un kulaklarında "senden boşanacağım" sözleri yankı yapıyordu. Giyinme odasına doğru gitti silahını akşam orda bırakmıştı sılahı yerinden alıp beline taktı. Bu sırada aynada ki yansımasına baktı, baktı. Leyla'nın dışarda ki perişan hali gözünün önüne gelince elini yumruk yapıp " Ahhhh" diye bağırarak aynaya geçirdi. Ayna paramparça olurken elinden kanlar yere akmaya başlamıştı. " Allah belamı versin benim sende kurtul " dedi inleyerek.
Adem sesi duyunca koşarak girdi odaya etrafa baktı içeriye doğru gittiğinde yere oturmuş elinden kanlar akan ağlayan bir Yavuz gördü. " Abi naptın sen " diyip hızlıca banyoya gitti bu sırada Yağız da içeriye girmiş " Yaren " diyerek avazı çıktığı kadar bağırmıştı. Yaren abisinin sesini duyar duymaz odaya koştu.
Adem'in getirdiği havluyu Yağız abisinin eline sarmak istedi. Yavuz elini geri çeksede Yağız tutup havluyu kanayan eline bastırdı. Yaren içeri girer girmez yerdeki kanı görmesi bir oldu. Hemen gidip abisinin eline baktı. Gördüğü görüntü ile gözünden yaşlar firar etti.
" Abi sen hiç mi canına acımadın. Adem çabuk arabayı hazırla hastaneye gideceğiz Yağız abi sende ilk yardım çantasını getir çabuk" dedi gözündeki yaşları sildi. Cebinden çıkardığı telefonunun kilidini açıp çalıştığı hastaneyi aradı. Gerekli bilgileri verip acil müdahele odasını hazır etmelerini istedi.
Kesikler çok derindi ve elindeki bağlara zarar vermis olabilirdi. Bir kaç damarı kesilmişti dikiş atılması lazımdı ama siterilir bir ortam gerekiyordu. Evde böyle bir operasyonu yapamazdı. Yavuz özlem ile baktı kardeşine eskiden de böyleydi gelir yaralarını sarardı. Kac yıl olmuştu konuşmamışlardı Yaren abisine küsmüştü lakin şimdi merhamet mi ediyordu. Zoruna gitti herkez Leyla'nın yanında iken onun yanında kimse yoktu herkeze göre suçlu oydu. Gözünden bir damla yaş aktı ailesi için hep doğru olanı yapmaya çalışmış zararı hep kendi görmüştü.
" Al gülüm" diyerek ilk yardım çantasını Yaren'e uzattı Yağız. Yaren ilk müdahaleyi yaparken Yavuz sesini çıkarmadı kalbinde ki acı elindeki acıyı bastırıyordu. Yaren canını yakmamak için elinden geleni yapsada Yavuz'un canı gönül yorgunluğu ile çok yanıyordu. Kanamayı bir nebze kontrol altına almıştı Yaren ama hemen gitmeleri gerekiyordu. Gazlı bez ile guzelce sardı ama eğer hemen gitmezler ise ciddi sorunlar oluşubilirdi. Abisinin genel durumuna baktı nabzını kontrol etti.
" Abi hemen gidiyoruz ben çantamı alıp geleceğim sizde inin aşağıya bizi bekliyorlar hastanede herşey hazır " diyerek kalktı Yavuz'un yanından. Dışarıya çıktığında kendisine meraklı gözler ile bakan ailesine " Abimin elinde derin kesikler var dikiş atmam lazım hastaneye gidiyoruz " diyerek bilgi verdi Senem ile Zeynep'e bakıp " Kızlar Leyloş size emanet " diyerek odasına çantasını almaya gitti.
Leyla Yaren'in elindeki kani görünce gözünden yaşlar bu defa Yavuz için aktı. Ya ona birşey olursa diye yüreği sızladı nefesi kesildi sanki biri boğazını sıkıyordu. Odaya girdiğinde Yavuz'un sagılı elini ve yerdeki kanları gördü. " Yavuz" öyle cılız çıkmıştı ki sesi Yavuz duymamıştı bile. Yağız hemen Leyla'nın önüne gecti.
" Yenge bakma çıkalım hadi " omuzlarından tutup götürmeye çalıştı. Yavuz Leyla'nın odada olduğunu duyunca kapalı olan gözlerini açıp baktı. Ağlıyordu sevdiği kadın peki neden az önce gitmek isteyen boşanmak istiyorum diyen kendi değilmi idi. Şimdi bu gözyaşlarının sebebi neydi. Kendisine acımasını istemedi " Yağız götür onu burdan " deyip kafasını çevirdi. Leyla buzdan daha da soğuk olan Yavuz'un sesi ile kaskatı kesildi. Üşüdü kalbi görmek istemiyormuydu kendisini, canını nu kadar çok mu yakmıştı. Yağız zorda olsa dışarıya çıkarmayı başarmıştı Leyla'yı. Zeynep ve Senem'e bıraktı gerisini kendisi oçeriye abisini yanına gitti.
Azade hanımın kalbi sıkıştı hangi evladına yanacaktı oda şasırdı. Biri doğurduğu diğeri sütünü içip büyüttüğü idi. İkisinin de saçının teline zarar gelse onun canı yanıyordu. Ama evlatları bunu anlamıyorlardı.
Yavuz kanayan elini gormesinler istedi " Yağız montumu ver annemler görmesin kanlı elimi " Yağız dolaptan aldığı montu Yavuz'un sargılı eline örttü. Beraber dışarıya çıktılar herkezin bakışları Yavuz'a dönmüştü. Yavuz son kalan gücü ile ailesine bakıp en son Zeynep'de durmuştu bakışları.
" Zeynep boşanma dilekçesini hazırla dönüşte imzaları atarız. Herşey istediği gibi olsun kimseyi artık zorla yanımda tutacak değilim gitmek isteyen gidebilir. Ama giderken şunu da umutmasın Said Zaloğlu her an her yerde olabilir buda yaptığım son iyilik olsun " Zeynep'e bakarak konuşuyordu ama sözleri Leyla'ya idi. Madem o anlamıyordu Yavuz da azad ediyordu işte onu. Sesinde ki o kırgın tınıyı bir tek Leyla fark etmemişti. Aileside Yavuz'un artık yorulduğunu anlamıştı.
Yavuz Gitsin derken bile yüreği yanıp yanıp kavruluyor kalbinde cehennem ateşi yanıyordu. Leyla'ya dönüp bir kez bile bakmadı bakarsa dayanamaz gider sarılır, gitme diye yalvarırdı. Gurursuzdu Yavuz Leyla'ya karşı o ne yaparsa yapsın bir bakışına kıyamaz yelkenleri suya indirirdi. Yavuz Miroğlu'nun da tek zaafı Leyla idi.
Hızlıca merdivenlerden indiler Yağız ile hazır olan arabaya bindiler son sürat hastaneye gittiler.
Yade Zergül Leyla'nın yanına gitti ellerini tutup " Değdi mi kızım birbirinizi perişan etmenize. Artık özgürsün , Gidicin mi ? Ona savadalı deyilsen?. Eğer kararlı isen boşanmakda bende arkanda durucum " Gözlerinin içine içine baktı Leyla'nın çünkü dil yalan söylerdi ama gözler asla . Madem boşanmayı bu kadar kolay dile getiriyordu oda Leyla'nın kendine gelmesini sağlardı. Çünku iki torunuda olmayacak kelimeler etmeye başlamıştı. İyi bir dersi hakediyorlardı.
" Ehh madem boşanıyorsunuz o zaman Azade sen tez elden kız bak Yavuz ağaya" Leya yapma der gibi baktı " Yadem" dedi ama biliyordu Zergül sultan isterse yapardı. " Leyal san diyeceğim birşey yoktur kızının gideceği kişi bellidir. Bunca zaman boşa beklemişiz" diyerek bastonuna tutunarak bir iki adım attı.
Leyla giden kadının kolundan tuttu kafasını sağa sola salladı " Yapma yadem sende biliyorsun gidemem, çok seviyorum onu. Ben.. ben sadece onun canını yakmak istemiştim " diyip babannesine sıkıca sarıldı. " Madem seviyorsun gidemem diyorsun o zaman yakmayın birbirinizin canını yüreğimiz dayanmıyor" dedi Yade Zergül torunun saçlarını okşadı yılların izini taşıyan kırışmış elleri Leyla'nın saçlarında dolandı. Biliyordu zaten gitmeyeceğini sadece bir ders vermek istedi. Sevda böyle birşeydi mantık aranmazdı oda aramadı.
"Azade kızlar odayı temizlesin sizde ağlamayı bırakıp dua edin bunlar cahil siz kör cahil olmayın. Kızlarım sizde Leyla'yı alın elini yüzünü yıkayın sonra da oturma odasına gelin " otoriter sesi ile konuşmuş herkezi bir kendine getirmişti.
Zehra ve Sevda odayı temizlemek için işe giriştiler. Zeynep ile Senem Leyla'yı alıp lavoboya gittiler.
"Leyla seni anlıyoruz canım yaşadıkların kolay değil ama Yavuz abi de ne yaptı ise senin için yapmış boşanmak istemen biraz ağır oldu sanki ona da hak ver. Belli ki seni çok seviyor giderim demen bile yetiyor delirmesine "
" Zeynep'e katılıyorum Leyla. Senin yaraların çok derin ama onunda en az senin kadar acı çektiği belli. Oda çaresiz bir tarafda sen bir tarafda ailesi diğer yanda o şerefsiz belli ki seni ancak böyle koruyabileceğine inanıyor " Kızlar Leyla'nın ani bir karar verip üzülmesini istemiyorlardı. Acı da olsa doğruları dile getirmekten çekinmediler.
" Haklısınız bu defa üzerine fazla gittim ama oda benim damarıma bastı. Ve benim kapanmayan yaralarımı kanattı. Sevgim kadar kırgınlığımda çok büyük istemeden de olsa yaralıyorum onu " kendisini korumaya çalıştığını görüyordu ama işte gururu yokmu baş gösteriyordu.
Azade hanım, Leyal hanım, Behram ağa ve Yade Zergül oturma odasına geçtiler. Kızlar da peşlerinden içeri girdiler Yaren'den gelecek haberi bekleyeceklerdi.
Yavuz'lar ise 10 dakika içinde hastaneye gelmişlerdi. Önce Yavuz'un eline ultrason cihazı ile bakıldı. Yaren abisini hazır olan acil müdahale odasına aldırdı hemen. Üzerini değiştirip diğer doktor arkadaşı ile odaya girdi. Kolundan narkoz verip narkoz veripelini uyuşturdular. Kesilen damarları diktiler plastik cerrahi doktoru ise en son eline estetik dikiş attı iz kalmasın diye ve elini sardılar. Çok şükür ki ciddi bir hasar yoktu ama eğer geç kalınsa bir daha elini kullanamaz idi. Böyle kesikler bazen ciddi hasarlar oluşturup doku kaybına sebebiyet verebiliyordu. Yaren'in yaptığı müdahele çok etkili olmuş komplikasyon oluşmadan müdahele edebilmişlerdi. Bir ay lık fiziki bir süreç onları bekliyordu.
Yavuz'u acil müdahale odasından çıkarıp normal odaya aldırdı Yaren gelebilevek diğer hastalar için odayı boşaltmaları gerekiyordu. Kan takviyesi yapıp serum taktılar. Yavuz kendisi ile bebek gibi ilgilenen endişeli kardeşine bakıp " Yaren eve gitmek istiyorum lütfen burda kalırsam kafayı yerim. Ne gerekli ise sen evde yap hadi gülüm çıkarın beni burdan " dedi. Yaren abisini ikna edemeyeceğini biliyordu lakin kan kaybetmiş idi en azından bir süre kalmalılardı.
" Abicim lütfen bak çok kan kaybettin en azından serumun ve kan bitene kadar kalalım söz sonra çıkaracağım seni
lütfen " Köpek yavrusu bakışlarına kıyamadı Yavuz " Taman ama bitince gideceğiz " Yaren el mahkum kabul etti. Cebinde titreyen telefonuna bildirim üstüne bildirim geliyordu. Cebinden çıkarıp baktı hepsi Leyla'dan idi.
" Yaren bana iyi olduğunu söyle lütfen "
" Ya Allah kahretsin sadece konaktan çıkmama karışmasın istedim kendisine zarar versin istemedim"
" Yaren şu lanet mesajlara bak ne olur kafayı yiyeceğim"
" Birşey oldu demi ondan cevap vermiyorsun. Elini mi kestiniz kan kaybından komaya mı girdi. Dilimi eşsek arısı ısırsa idi konuşmasaydım"
" Of Allah'ım ona birşey olmasın. Ay yoksa yoğun bakımdamı da sen cevap vermiyorsun. Yaren bir şey de artık ya ne olur delirdim burda "
Yaren okuduğu her mesajda gözleri büyüdü maşallah yengesi felaket tellalı idi. Azrail ile mi muhabbet ettin be kadın bu neyin kafasıydı böyle. Bir abisini öldürüp ,selasını verdirip, helvasını kavurmadığı kalmıştı. Yavuz kardeşinin mimiklerinden gelen mesajların annesinden olduğunu düşündü.
" Annem ne yazdırmış ta Asmin'e şekilden şekile girdin delalê min " Annesinden başka zaten kim sorardı ki halini.
" Abi senin bu karın felaket tellalı gibi yeminle yani elin keşilmemiş de sana kamyon çarpmıs gibi senaryo yazmış bunada kendini inandırıp bana mesaj atmış Allah aşkına okur musun " diyip Yavuz'un göreceği şekilde telefonun ekranını ona çevirdi.
Yavuz mesajları okudukça " Yok artık pes " dedi. Gerçekten karısının kafası çok başka çalısıyordu. Yaren ben sana dedim bakışı attı. Birbirlerine bakan abi kardeş kahkaha attılar. Uzun zaman sonra eskisi gibi abi kardeş olmuşlardı.
" Mesaj at içi rahatlasın gururundan gelmez o şimdi evdekilere de birşey diyemez çatlar " Yaren abisi konuştukca daha çok gülüyordu. Türkiyede bunlar gibi bir çift daha yoktu onun gözünde. Hem birbirlerini öldürecek kadar nefret ediyorlar hemde deli gibi aşıklar birbirlerine kıyamıyorlardı.
" Bence daha iyisini yapabiliriz sen gözlerini kapat bende görüntülü arayıp konuşayım yoksa inanmaz felaket tellalı karın " dedi ve güldü. Yavuz da bıyık altından tebessüm etti. Doğru söylüyordu inanmazdı Leyla tamam dedi ve gözlerini kapattı. Yaren de Leyla'yı görüntülü aradı.
" Neden bakmıyorsun telefonuna sen delirtecek misin beni ?" Leyla öyle bir bağırdı ki Yavuz yüzünü buruşturdu. Başı ağrıyordu Leyla cırlayınca daha çok ağrımaya başladı.
" Leyloş'um napayım ama kocanla ilgileniyordum. Bakkkk" diyerek telefonun kamerasını Yavuz'a doğru çevirdi.
Leyla sevdiği adamı bitkin uyurken görünce içi gitti. Yanında olamamak birde kendi yüzünden bu halde olması canını acıttı. Gururu izin verse şimdi yanında olmayı ne kadar çok isterdi ama işte. Diline dolanan bir türlü yakasını bırakmayan binlerce ama vardı .
" Eli nasıl oldu ? Çok canı yandı mı ? Yarası derin mi ? Elini kullanabilecek mi?" Bi nefese binlerce soru sığdırabilirdi Leyla ama kısaca merak ettiklerini sordu.
"Yengem bir nefes alaydın, hayır yani tek nefese bu kadar soruyu nasıl sığdırdın" Leyla cevaplarını alamadığı için sinir oluyordu Yaren'e.
" Yaren delirtme beni sorularıma cevap ver"
" Leyloş'um çok şükür abim iyi merak etme canını çok yakmadık, yarası biraz derindi dikiş attık, kan kaybettiği için kan takviyesi ve serum taktık. Birazdan çıkıp eve geleceğiz zaten ama bir süre elini kullanmayacak, onun dışında korkulacak birşey yok, işte hergün pansuman yapacağız sadece " dedi Leyla'nın içi bir nebze de olsa rahatlamışdı.
" Yaren dikkat etsin eline olurmu? Hareket ettirmesin canı yanmasın" gözleri dolu dolu oldu Leyla'nın hala Yavuz'u düşünüyordu. Yavuz'un canı bir yanıyordu Leyla'nın binlerce. Aynı şey Yavuz içinde geçerli idi. Sırf Leyla'nın canı yandı diye kendi canını da yaktı.
" Merak etme Yengelerin en güzeli abim emin ellerde sende fazla azrail ile takılma abim benim sihirli ellerime teslim " derken elini göstermişdi Leyla'ya.
" Ayrıca o mesajlar nedir öyle kurban olduğum felaket tellalı gibi abimi üç gülhü bir fatiha ile gömdün hemen helvasını da düşünmüşsündür sen " Yavuz tek kaşını kaldırıp Yaren'e imalı bir bakış attı.
"Ya dalga geçme deli bak gelince döverim seni" tehdit vari konuşunca Leyla Yaren kahkakaha attı. " Yarennn" birşey diycekti belliydi hemen anladı ne diyceğini Yaren ekranı abisine döndürdü. Uzun uzun baktı Leyla.
"Teşekkur ederim hadi kapatalım uyusun " minnettar idi bu kıza. Söylemeden ne istediğini anlıyordu.
" Tamam yengoşum sende üzme artık kendini. Gördün işte iyi abim biz gelene kadar sende şu çirkin sıfatını düzelt kocan seni böyle görmesin. O nedir kiz kocası ölmüs yas tutan karılardan beter olmuşsun göz zevkimizi bozma. Sonra abimin gözü dışarıya kayar mağlum bekleyeni çokkk " dedi ve Leyla'nın yüzüne telefonu kapattı. Şimdi Leyla kudursun dursundu. Gerçi eve gidince napardi Allah bilir ama intikamı acı olacak o kesindi.
Yavuz'un kaldığı odanın kapısı çalındı ve içeriye Yağız ile Adem girdi.
" Geçmis olsun abi korkuttun bizi" dedi Adem. Yağız ise her zaman ki gibi " Maşallahın var ağam , iyisin iyi ellerin zaten güzeldi gerek yoktu böyle atraksiyona. Hayır deseydin ben seni getirirdim doktara yahu estetik parasını da verirdim bu kadar olaya ne gerek vardı . Yazık seni de kaybettik sende başladın Seda Sayan ablamız gibi orana burana estetik yaptırmaya. Yakında dudak dolgusu, detoks , botoks,yüz gerdirmesi de yaptırırsın " diyerek tiye aldı abisini. Aslında çok üzülmüştü ama belli etmiyordu işi dalgaya vuruyordu.
Yavuz sağlam eli ile baş ucundaki pet şişeyi alıp Yağız'a fırlattı " Yağız sikerim senin belanı doğru konuş ben karımıyım lan köpek " diyerek kükredi birisi duysa adı nanoşa çıkardı. Koskoca Yavuz ağa hemoseksüel diye konuşurlardı.
Yağız atılan pet şişeden atik bir hareketle kurtuldu. Yoksa tam kafasına gelmişti eh keskin nişancı olunca karşısında ki normaldi. Adam askerliğini komando olarak yapmıştı. Yağız da boş biri değildi koskoca teğmendi sınır karakolunda tim komutanı idi.
Yaren didişen abilerine pes der gibi baktı. Çocukluktan beri böyleydiler biri çok ağır başlı sakin diğeri çok çılgın ve haşarı. Allah kendisine sabır versindi.
" Ya hastanedeyiz farkında mısınız? Yağız abi sende kızdırma işte ağamızı kolay mı Leyla tufanından yeni kurtuldu" dedi oda abisi ile dalga gecerek.
"Yarennnn" diye uyardı Yavuz kalkacaktı nasıl olsa bu yatakdan o zaman hesaplaşacaktı sabah şekeri kardeşleri ile.
" Abi sen bakma onlara nasıl oldu elin iyisindir inşallah " dedi Adem ortamı yumuşatmak adına.
" İyiyim Adem'im sende olmasan bunlar beni sinir eder gömer " hala kardeşlerine kızgın kızgın bakıyordu.
" Allah korusun abi daha sen bize lazımsın hem daha intikam alacağız beraber yapacaklarımız var " Yavuz'un aklına Said geldi. Vücudunu hemen öfke sardı o şerefsizi ne yapıp edip Antep den bir daha dönmemek üzere gönderecek yada Fırat'ın derin sularına gömecekti.
" Adem nasıl gelmiş o şerefsiz hükmü nasıl kaldırtmış " diye sordu merak ediyordu.
" Abi bazı aşiretler ile dönmesi karşılığında anlaşmalar yapmış. Baya yüklü miktarda paralar dönüyormuş bir iş çevirdikleri belli ihanet edenlerde belli sen bir toparlan tek tek hallederiz evellallah yeter ki sen iyi ol " İyi olacaktı Yavuz tek tek hesap da soracaktı. Antep'i onlara dar edecekti Yavuz Miroğlu'na karşı gelmenin bedelini hepsi ödeyecekti.
Aradan geçen 1 saatin ardından hastaneden çıktılar. Yavuz daha iyiydi konağa geldiler. Konakta ise sessiz bir bekleyiş hakim olmuştu. Herkez onları bekliyordu sabahları zehir olmuş kahvaltı bile edememişlerdi.
Araba sesini duyan kahya Ali hemen gidip konak kapısını açarken Sevda da yukardakilere haber verdi.
" Hanımım geldiler Yavuz ağamlar" der demez Azade hanım ve Leyal hanım avluya çıktı . Senem ve Zeynep harap olan kadınları yalnız bırakmadılar. Behram ağa, Yade Zergül ve Leyla odada kaldı . Leyla utanıyordu gitmeye kendisi yüzünden olmuştu nede olsa biraz daha sakin davrana bilir konuşarak Yavuz ile anlaşabilirdi .
Yade Zergül elini tuttu Leyla'nın sıktı " Senin suçun yok kendini suçlama güzel kızım. İnsanız hepimiz hata ederiz önemli olan ders alabilmek " dedi ahh bu torunları bir kavga etmeyi bıraksalar çok mutlu olacaklardı.
Azade hanım hem kızıyor hemde kıyamıyordu evladına. Evlenmiş barklanmış adamdı ama hala onun gözünde konağın avlusunda sessiz sakince oynayan küçük oğlu idi.
Yavuz her zaman sakin ve uslu bir çocuk olmuştu. Çünkü Behram ağa ona hep ilerde ağa olacak oğlum derdi sorumluluk yüklerdi omuzlarına. Yavuz'un diğer çocuklar gibi koşup oynama, yaramazlık yapma lüksü yoktu. Bir defa öyle bir hata yapmıştı ondada dersini almıstı. Behram ağa kızdığı yetmiyormuş gibi Yavuz'un bütün oyuncaklarını parçalamıştı. O yüzdendir ki Azade hanımın gözünde Yavuz hep çocuk kalmış ve kalacaktı.
" Hoşgeldin ağam geçmis olsun "
" Sağol ali abi "
" Geçmiş olsun Yavuz oğlum " diyen bu defa Sultan hanımdı. Yavuz ellerinde büyümüştü onların bu yüzden kıyamıyorlardı ona. Canı yansa canları yanıyordu.
" Sağol Sultan abla sen şimdi akşama güzel bir çorba yaparsın hiçbirşeyim kalmaz geçer " Seviyordu Yavuz da onları kendi ailesinden aýırt etmiyordu.
" Yapmaz mıyım heç hemen yaparım ağam "
Yavuz kafasını kaldırıp baktığında üst avluda ağlayan annesini ve onun kadar endişeli olan Leyal hanımı gördü. İki kadını da üzdüğü için çoktan pişman olmuştu. Lakin kayınvalidesi Leyal hanıma kırgındı söylediği sözler hala kulağında idi. Yavuz hiçbir zaman Leyla'yı ezmemiş hatta ne zaman başı dara düşse ilk koşup giden olmuştu. Şimdi amcası yok diye mi ezecek hor görecek idi.
Yavaş yavaş çıktılar merdivenleri Azade hanım sarıldı oğluna " Yavuz'um bir daha böyle şeyler yapma emi annem yüreğime inecek bak birgün benim " dedi isyan etmiyordu halini görüp anlasın istiyordu. Anne yüreği dayanamıyordu evlatlarının bu halde olmalarına.
" Geçmis olsun oğlum elin nasıl oldu iyi mi ? " Diye sordu Leyal hanım sıra ona gelmişti.
" Sağol ana iyiyim geçti gitti " dedi Yavuz ama sesi buz gibi idi. Kırgınlığı sesine yansımıştı sanki.
Kızlarda sırayla geçnis olsun dediler. Yavuz Azade hanımın söylemi üzerine oturma odasına gitti. Yade Zergül ve babası orda idi. Odaya girer girmez " Gel Yavuz ağa gel " diyen babannesinin yanına gitti elini öptü.
" Ah benim kara oğlum öfken kendine zarar be yavrum. Bir daha olmasın Yavuz ağa bu defa sessiz kalmam bilesen " diyerek kulaklarını çekmeyide ihmal etmemişti.
" Söz bir daha olmayacak yadem. Kusura kalmayasın " dedi.
Babasının yüzüne baktığında sadece hayal kırıklığı gördü gozlerinde. Kendisine öyle bir bakıyordu ki verdiğim emekler boşa der gibi.
" Geçmis olsun Yavuz ağa umarım aklın başına gelmiştir " Sustu Yavuz hiçbirşey demedi. Konuşsa suç olacaktı en iyisi susmaktı. Babasına zaten ne yapsa yaranamamıştı.
Yade Zergül'ün yanında oturan Leyla'nın bakışları Yavuz'un eline gitti. İçi parçalandı Yavuz'un eli bir kesilmiş Leyla'nın ise kalbi binlerce kesilmişti. Sevda böyleydi iste yaralayan da kendisi idi o yarayı görüp canı en çok yananda kendisi idi.
Yavuz göz ucu ile baktı Leyla'ya süt dökmüs kedi gibi sakince oturuşuna. Bekledi belki bir geçmiş olsun der diye lakin Leyla tek kelime etmedi.
" Yadem müsaden olursa ben biraz uzanacağım. Verdikleri ilaçlar beni biraz kötü etti " dedi. Yade Zergül gözleri ile hadi git dedi. Yorgun olduğu her halinden belli oluyordu Yavuz'un.
Sessizce girdiği odadan sessizce çıktı. Yağız' a baktı " Yağız uçak kaçta ?" Diye sordu.
" 1 saat sonra abi birşeyler atıştırıp cıkacağım " diye cevapladı abisini. Yavuz gidip kardeşine sarıldı.
" Güle güle git o zaman dikkat et kendine lan oralarda birde mümkünse iğrenç espri yapma. Ben biraz uzanacağım kusura bakma olurmu Adem bıraksın seni alana " diyerek kendilerinin bulunduğu kata doğru gitti.
Hazır olan kahvaltı masasına oturdu Miroglu ailesi hep birlikte birtek Yavuz'un sandalyesi boş idi. Leyla dolu dolu gözler ile baktı sandalyeye. Varlığına ne kadar da çabuk alışmış idi gözleri. Yokluğuna ne kadar alışamadı ise varlığına bir o kadar çabuk alışmış idi. Sanki kimsesiz gibi hissetti o an kendini. Yavuz'un yokluğu Leyla'yı bir boşluğa çekiyor gibi idi.
Sessiz sedasız edilen kahvaltının ardından Yağız'ı yolcu ettiler. Zeynep giden adamın ardından kendisini terkedilmis gibi hissetti. Alışmıştı Yağız'ın varlığına . Yanında sapa sağlam duruşuna zaman geçsin geri gelsin istedi. Sanki o yanında olursa bütün dünyaya baş kaldırabilir gibiydi.
Yaren , Senem ve Zeynep işlerinin başına giderken Behram ağa dostu Perwer ağa ile buluşacaktı. Azade hanım ve Leyal hanım ise komşularına gitmişlerdi bebek görmeye Leyla'ya da teklif etmişlerdi gelmesini ama kabul etmemişti. Yade Zergül de odasına çekilince koca konakta yalnız kaldı Leyla.
Yavuz'la konuşmak için tam fırsatını bulmuştu. Kızlara yardim etmiş biraz zamanın geçmesini beklemişti. İşlerini bitirdi artık gidebilirdi. Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp onlara ait olan kata geldi nefes nefese kalmıstı. Biraz durup soluklandı nefesi düzene girince odaya girdi. Yatak da boylu boyunca uzanan Yavuz'a kaydı kehribar gözleri. Yavaşca yaklaştı yanına sessiz adımlarla kalbi küt küt atıyordu .
Yavuz ilk girdiği andan itibaren uyanmıstı kokusundan Leyla olduğunu anladı. Merak etti napacağını o yüzden uyuyor numarası yaptı. Leyla dibine kadar geldiği adamın hasret kaldığı yüzüne doya doya baktı. Yanına çömeldi derin uyuyor zannetti Yavuz'u. Leyla'nın titreyen eli saçlarına gitti. Korkarak yavaşça dokundu baktı Yavuz'dan bir tepki yok yavaş yavaş sevdi saçlarını. Sonra hasret kaldığı yüzüne indi eli bir tüy kadar hafif şekilde okşadı yüzünü. Kirli sakallarına değdi parmakları sanki aleve dokunmuş gibi oldu yandı eli. Yavuz ise halinden memnundu gözlerini açarsa biliyordu kaçardı Leyla .
"Özür dilerim Çavreşamin canını yaktığım için, seni bu evliliğe mecbur bıraktığım için , ailenle aranın bozulmasına, sürgün olmana sebep olduğum için özür dilerim. Affet beni ,uyandığında cesaretim olurmu bilmiyorum bunları dile getirmeye. Ama kırgınım sana içimde kapanmak bilmeyen yaralarım var benim. Ne kadar çok seversem seveyim kırgınlığım geçmiyor, yaralarım kapanmıyor sevmek bazen yetmiyor" Yavuz'un gözünden yaş aktı Leyla o yaşı parmak ucu ile sildi. Leyla affetmek istesede yapamıyordu yaşadıkları kolay şeyler değildi.
Yavaşca kalktı Yavuz'un yanından saat öğlene gelmiş hala uyanmamıştı. Konuşmak istiyordu bir süreliğine Yavuz'un dediğini yapacaktı en azından Said denen o pislik gidene kadar kabul edecekti konakta kalmayı. Kararını Yavuz'a söylemek istiyordu ama oda bir türlü uyanmıyordu şimdi biri gelecek rezil olacaklardı.
" Yavuz ağa " diye seslendi ama çıt yoktu.
" Yavuzzz" dedi bu defa bekledi yine ses yoktu.
"Ölüm uykusuna mı yattin be adam kalksana öğlen oldu bu nasıl uykudur anlamadım ki " sinirlenmişti Leyla baktı olacak gibi değil kapıyı açtı biraz sert bir şekilde kapattı. Yavuz gözünün altından Leyla'yı izliyordu haberi yoktu.
Leyla Yavuz'a baktı adam yine uyanmıyordu. Bu defa çekmeceleri açıp kapattı sertçe camları açtı temiz hava girsin diye, ne yaparsa yapsın uyanmıyordu . Son çare giyinme odasında süpürge çalıştırdı. Yavuz daha fazla dayanamadı kalktı yatakdan. Leyla'nın girdiği hallere bıyık altından gülüyordu. Leyla odadan çıkıp Yavuz'u yatakda oturmuş tebessüm ederken görünce ilk bir irkildi korktu. Sonra yüzü yavaş yavaş sertlesti bakışlarında bariz belli olan bir öfke hakim oldu.
" Nihayet kalkabildiniz ağam maşallah ne uyku imiş böyle" sinir olmuştu hatta bir ara Yaren'i arayıp neden uyanmadığını bile sormuştu.
" Hayırdır Leyla hanım kalkmamı bekler olmuşsunuz " diye ima ile sordu Yavuz biraz uğraşsa birşey olmazdı.
" Ne bekliycem seni bee sadece konuşmak istiyorum. Biz kavga ettikçe herkez üzülüyor buda benim canımı sıkıyor. Biraz konuşabilirmiyiz ? Söyleyeceklerim var " dedi Leyla Yavuz kafası ile onaylayıp " tamam" dedi eli ile odada bukunan kanepeyi gösterdi beraber geçip oturdular.
İlk söze giren Leyla oldu konuşmak isteyen oydu çünkü.
" Yavuz ben seninle sürekli kavga etmek istemiyorum bu durumdan memnun da değilim. Bak bizim aramızda olanlar ailelerimizi de üzüyor ve biz birbirimize zarar veriyoruz. En iyisi ortak bir noktada buluşup anlaşalım. Bir süreliğine yani o adam Antep den gidene kadar konakta kalacağım lakin sende naparsın bilmem ama o adamı en kısa sürede gönder burdan çünkü ben evde oturup koca yolu gözleyecek biri değilim. Benim de kendime göre yaptığım işlerim bir düzenim ve yaşantım var. Umarım beni şimdi anlamışsındır" dedi Leyla Yavuz sakince hiç sözünü kesmeden dinledi Leyla'yı çoğu konuşmasına hak da verdi. Zaten oda Leyla'dan evde oturmasını beklemiyordu ama korkuları vardı. Said psikopatı ona zarar verebilirdi.
" Leyla ben seni zaten anlıyorum senden evde oturmanı da beklemiyorum sadece şu işleri yoluna koyana kadar gözümün önünde güvende ol istiyorum. Ama boşanmak yok bunu unut aklından dahi geçirme " dedi Yavuz sigara paketine uzanıp sigarasını yaktı . Zehrini içeni çekip dumanını üfledi. Leyla'ya doğru hafif döndü dizlerinin üzerinde duran ellerine gitti bakışları. Dokunmak istiyordu bu eller benim, sen benimsin kadın demek istiyirdu. İlk defa içinden geldiği gibi davrandı Leyla'dan gelecek tepkiyi göze alarak ellerini tuttu.
" Bak sende kapanmayacak yaralar açtığımı biliyorum. Beni affetmeyeceğini de biliyorum ama lütfen bana güven eğer ben birşey istiyorsam bu senin kötülüğün için değildir veya seni kısıtlammak için değil. İşleri yoluna koyana kadar bana zaman ver belki bu sürede seni yeniden kazanabilirim. Bir kere sevmişsin beni belki yine seversin " umut ile baktı Leyla'nın gözlerine seviyorlardı birbirlerini belki affederdi kendisini.
Leyla ellerini çekti Yavuz'un ellerinden " Bizim bir şansımız olabilirdi sen gitmeseydin. Sen beni gelinliğim üzerimde iken bir açıklama bile yapmadan bırakıp gittin. Kendince belki haklıydın bilemiyorum lakin sen beni Antep'e ikinci kez rezil ettin ben bu yüzden babamı kaybettim. Şimdi seni affetmemi bekleme benden, bir sevgi kırıntısı bekleme sen benim için artık amcamın oğlu Yavuz'sun. Bundan ötesi de olmayacak. Zamanı geldiğinde yeniden konuşulur simdilik o konu kapansın " Leyla'nın sözleri hançer olup Yavuz'un yüreğine saplanmıştı. Ve her kelimesi Yavuz'un yüreğini oluk oluk kanatıyordu. Bizden olmaz umutlanma diyordu peki kalbine söz geçirebilirmiydi? Onu bu kadar çok severken vazgeçebilir miydi? İmkansızı istiyordu Leyla.
" Madem senin için sadece amcanın oğlu Yavuz'um eyvallah hanımağam buna da eyvallah yeter ki sen iyi ol" dedi Yavuz biten sigarasını söndürüp yenisini yaktı ve kanepeden kalkıp balkona çıktı. Konusma onun için bitmişti canını yeteri kadar yakmıştı Leyla zehir zemberek sözleri ile. Elindeki zehiri ceğerlerine çekti sevdadan ölmüyordu, belki bu zehirden ölürdü herkez de mutlu olurdu.
Leyla giden adamın ardından odadan çıktı. Mutfağa Sultan hanımın yanına indi. Yavuz ise aç ac bir paket sigarayı Antep manzarasına karşı içti. Kimsenin kendisini anlamasını beklemiyordu zaten anlayan da yoktu......
************************
" Sultan abla akşama ne yapıyoruz. Bende sana yardım edeyim yoksa sıkıntıdan patlayacağım" Sultan hanım güldü Leyla'nın bezmiş haline. Yıkadığı taze fasülyeleri verdi eline.
" Al o zaman bunları doğramakla başla bakalım sonra da közlenmiş patlıcanları soy kızım " dedi beraber sohbet ede ede yemekleri yapmaya başladılar. Kızların sınavı olduğu için onlar gitmişlerdi. Sultan hanımda yalnız kalmıştı ki Leyla imdadına yetişti.
Yavuz balkondan odaya geçti duş alması gerekiyordu ama eli sargılı idi. Adem'i arayıp pansuman malzemesi almasını istedi. Kıyafetlerini çımarmakta zorlanmıştı elini hareket ettırdikçe canı yanıyordu. Tek elini kullandığı içinde zorlanıyordu ama nihayet başarmıstı. Düşakabine girip hızlıca duş aldı tek eli ile ne kadar becerebildiyse artık. Beline havlu dolayarak banyodan çıkan Yavuz giyinme odasına geçti. Dolap kapağını açtı oncelikle iç çamaşırı çıkardı çekmeceden ardından siyah eşofman takımı çıkardı daha rahat edebilmek için.
Bu sırada Leyla ve Sultan hanımda yemekleri bitirmişlerdi. Leyla'nın üzeri biraz kirlenmiş azcık da ıslanmıs idi.
" Sultan abla ben üzerimi değiştirip geleyim olur mu fark etmedim hiç ama hem kirlenmiş hemde ıslanmıs uzerim" Sultan hanım Leyla'yı ilk defa böyle dalgın görmüştü yoksa Leyla bu kadar dikkatsiz biri değildi. Kaç kez yemek yapmışlar üzerinde tek bir leke dahi görmemişti.
" Git kızım sen zaten herşey hazır oldu. Gerisini ben hallederim üzerini değiştir gel yorgunluk kahvesi içelim " dedi.
Leyla hızlıca çıktı yukarıya kapıyı tıklatarak girdi içeri lakin Yavuz görünürlerde yoktu. Çalışma odasına gitmiş olabileceğini düşündü. Giyinme odasına girdiğinde Yavuz'u havlu ile görünce elindeki telefonunu yere düsürdü. Hemen telefonunu alıp gözlerini kapatıp arkasını döndü.
" Pardon kusura bakma kapıyı çaldım duymadın galiba bende senin çalışma odasında olabileceğini düşündüm " yine nefes almadan konuşmuştu. Sonra aklına gelen ile cırladı yine " Ayrıca sen elin yaralı yaralı ne banyosu yaptın acaba ya dikişlerin su aldıysa, ya elin mikrop kaparsa, yahu adam hiç canına acımıyormusun sen "
" Leyle bir dur da nefes al " dedi Yavuz. Kadının arkasının dönük olmasını fırsat bilerek hemen iç camaşırını giymişti ama elini hareket ettirdiği için canı yanmişti zorlama ile birlikte yarası kanamıştı.
" Hiç Leyle deme haklıyım ben yani insan kendine ancak senin kadar zarar verebilirim. Üzerini giy eline pansuman yapalım Allah allah ya ortada böyle çıplak da dolaşma. Artık bu odada benimde olduğumu unutma " diyrerek sitem etti.
" Leylaaa"
"Ay ne var " diyip döndü Leyla sinirle gözlerini de açmıştı ama Yavuz'u karşısında baksır ile görünce gözleri irice açıldı eli ile hemen gözlerini tekrar kapattı. İlk defa Yavuz'u kıyafetsiz görüyordu ve çok utanmıştı şu an.
" Leyla artık bir susacak mısın? Allah kahretsin zaten üzerimi giyemiyorum. Bu Adem de nerde kaldı " eline sinirlenmişti canı yanıyordu birde Leyla vır vır konuşunca Yavuz'un sinirleri iyice zıplamıştı.
Leyla söylenen adama parmakları arası dan bir bakış attı. Maşallah taş gibiydi vücudu yapılı omuzları genişti. Belli ki formunu koruyordu omužlarindan goğsune doğru koyduğu havlu farklı bir hava katmıştı. Hem yakısıklı hem seksi adamdı masallah sübhanallah. " Tövbe estağfirullah neler düşünüyorum ben" diyerek kendi kendine söylendi ama Yavuz duymamıştı. Esofman altını giymeye çalışıyordu lakin başaramıyordu. Elinin üzerinde bulanan sargı daki kanı görünce Leyla gözlerini açıp hemen yanına gidip elini tuttu . Utanmayı da bırakmıştı yardım etmesi gerekiyordu.
" Yavuz elin kanıyor ya neden dikkat etmiyorsun be adam. Of Allahım baya kanamış " diyen Leyla'ya şaşırmış gözler ile baktı Yavuz.
" Yok birşey felaket tellallığı yapma hemen giyinirken zorladım galiba ondan oldu. Adem malzeme getirecek pansuman ederiz birşey kalmaz " dedi Yavuz elini de çekti Leyla'nın elinden. Esofman altını aldı sağlam eline ve giymeye çalıştı. Ama bir türlü yapamıyordu.
"Ahh " diye inledi Yavuz
" Tamam bırak ben hallederim" dedi Leyla elinden almaya çalışırken.
" Gerek yok senin için nede olsa amcanın oğlundan başka birşey değilim ben hallederim " diyerek tekrar giyinmeyi denedi lakin elinde bir sızı hissetti " Hay sikeyim böyle işi " diyerek Acı ile ikinci defa inleyince Leyla Yavuz'un sözlerini umursamadı.
" Tribini sonra atarsın adam inat etme bak elinde kanıyor zaten" diyerek eşofmanı elinden alıp ayaklarından geçirdi kafasını kaldırıp bakmadan giyinmesine yardim etti. Utançdan bütün bedenini bir ateş sarmıştı elleri titriyordu. Yavuz'a belli etmemeye çalışsada yüzü kızarmışdı. Diz kapağını geçince gözlerini kapatıp yardım etti ve giyinmisti Yavuz. Sıra üst kısma geldi önce atletini eline alıp kafasından geçirdi Leyla gozlerini kapatmıştı yine boynundaki havluyu alarak ona yardımcı oldu. Leyla'nın gül kokusu Yavuz'a bayram ettirirken, Yavuz'un miski amber kokusu da Leyla'yı meftun ediyordu. Leyla zorlansa da kendini kaybetmemeyi başardı. Bu adamın kokusu huzurdu ona ust eşofmanı alıp giydirdi. Yavuz da bu sırada doya doya saçlarını kokladı Leyla'nın. Yıllar geçip gitse bu kokuya doyamazdı cenneti andırıyordu kokusu.
Leyla fermuarı yukarı dağru çekerken göz göze geldiler. Birbirlerine olan yakınlıkları ikisini de şu an zorluyordu. Yavuz nefsi ile bir mücadele içinde iken Leyla da kalbi ile bir mücadelenin içinde idi.
Biri öpmemek için zor tutuyordu kendini diğeri sarılmamak için ikiside deli gibi birbirlerini istiyorlardı ama gururları izin vermiyordu bir adım atmalarına.
Leyla gözlerini kaçırdı ve uzaklaştı işi bitmişti. Leyla kendisinden uzaklaşınca kendisini boşlukta gibi hissetti Yavuz. Leyla odaya ne için geldiğini hatırlayınca Yavuz'a bakıp konustu.
"Yavuz ağa burda işin bitti ise odadan çıkabilir misin üzerimi değiştireceğimde " Yavuz çapkın çapkın baktı önce sonra da Leyla'nın dibine doğru gidip.
" İstersen şimdi de değiştirebilirsin üzerini nede olsa nikahlı kocan değil miyim " Leyla utanç ile gözlerini irice açtı bu adamın ağzının ayarı yoktu iyice bozulmuştu.
" Yuh! Terbiyesiz " dedi Leyla ve Yavuz'u kolundan tutup giyinme odasından dışarı resmen attı.
" Senin iyice ayarın bozulmuş utanmanda kalmamış " diyip kapıyı yüzüne örttü. Kalbinin uzerine ellerini koydu çok hızlı atıyordu sonrasında yüzünde tebbessüm oluştu Leyla'nın. Yavuz'un kendisine olan tutkulu bakışları sevdasını, isteklerini, arzusunu utanmadan dile getirmesi Leyla'yı hem utandırmış hemde mutlu etmişti.
Adem de nihayet gelmişti Leyla üzerini değiştirirken onlarda pansumanı yapıp bitirmişlerdi. Allahdan dikişler patlamamışdı.
Leyla uzerine yine günlük sade şık bir elbise geçirdi ve kirlileride alıp çıktı odadan.
" Hosgeldin bremin bitirdiniz mi pansumanı? " Adem odada Leyla'yı görmeyi beklemediği için şaşırmıştı ama üzerinden şaşkınlığı atıp cevapladı.
" Hoş.. hoşbuldum bitti yenge de sen burda mıydın " diye kekeleyerek sordu. Leyla'nın konakta olduğunu biliyordu lakin bu odada olması Adem'in feleğini şaşırtmıştı.
" Üzerimi değiştirmek için gelmiştim şimdi gideceğim sende huysuz abini al aşağıya inin " diyerek banyoya geçti kitlileri sepete koydu ve çıktı. İkili den tarafa bakmadan şaçlarını eli ile savurup hafifden kıvırtarak yürüdü.
"Yavaşş zalımın kızı yavaş" diyen Yavuz bu hareketine bıyık altından gülüyordu. Lakin bir yerlerinde ki o arzu Leyla yürüdükçe kendini belli ediyordu. Gözleri giden kadının kalçalarında takılı kalmıştı ve Yavuz'u resmen sınıyordu kendi ile. Bilerek yapıyordu Yavuz'un kendisine dokunmayacağına adı kadar emindi Leyla. Bu yüzden de intikamını böyle böyle alıyordu. Adem ise şaşkın şaşkın baka kalmıştı.
Leyla odadan çıkarken gözünün ucuyla bir bakış atıp kapıyı kapattı. İçerde kendi ile mücadele veren bir adet Yavuz Miroğlu bırakarak. Ohh canına değsindi onun yüzünden Leyla az mı acı çekmişti birazda Yavuz ağa kıvransın dursundu.
Leyla aşağıya inip oturma odasına girdiğinde amcası Behram ağanın geldiğini gördü. Yade Zergül ile oturmuş sohbet ediyorlardı.
" Hoşgeldin amcam varmı bir isteğiniz mutfağa imiyorum " diyerek birsey isteyip istemediklerini sordu.
Behram ağa sabaha göre yeğenini daha iyi ve güler yüzlü görünce keyiflendi. Bu sırada odaya Azade hanım ve Leyal hanım girerken arkalarından da Yavuz tesrif etti.
"Leylamm nasılsın kızım " diye sordu Leyal hanım gitmişti ama aklı da kızında kalmıştı.
" İyiyim annem hoşgeldiniz " Leyal hanım kızının gerçekten iyi olduğunu gorünce mutlu oldu. Azade hanımda sırtını sıvazladı.
" Amcamlara sordum size de sorayım mutfağa iniyorum birşey ister misiniz?" Arkadan Yavuz'un gür sesi doldu kulaklarına.
" Leyla hanım sana zahmet kahve yapda içelim zahmet olmazsa" diyen Yavuz'a ters ters baktı Leyla lakin büyüklerin yanında kavga etmek istemediği için ses etmedi.
" Emredersiniz ağam nasıl içersiniz kahvenizi " derken bile Yavuz'u sözleri ile dövüyordu resmen.
" Orta şekerli fena olmaz hani. Yalnız sen yapacaksın Sultan abla veya kızlar değil hanımağam senin elinden kahve içmeyeli uzun zaman oldu " dedi Yavuz. Eh Leyla kıvırtarak yürüyüp onu zorlar mıydı oda böyle acısını çıkarırdı.
" Emrin baş göz üstüne ağam" tam yanından geçecekken Yavuz kolundan hafif bir şekilde tuttu ve kulağına doğru eğilip " Hiç kaşını gözünü eğme bol köpüklü olsun yoksa içmem " dedi ve Leyla'yı iyice sinir küpü etmişti. Kolunu kurtaran kadın odadan bir hışım çıktı merdivenlerden söylene söylene indi.
" Zıkkım iç bol köpüklü olacakmış birde sanki hizmetçisi var önünde ağa bozuntusu" Yaren şaşkınlıkla izliyor ve dinliyordu Leyla'yı. Bugün hastası az olduğu için işi erken bitmis oda eve erken gelmişti.
" Leyloş'um kim kızdırdı seni yine " diyen Yaren ile Leyla korkup irkildi. Damağını kaldıran kadın sert bakışlarını görümcesine çevirdi.
" Allah iyiliğini vermeye senin aklımı aldın. Ay beni kim kızdırabilir senin öküz olan o abin. Köpüklü kahve istedi beyefendi benim elllerimden" diyerek isyan etti.
Yaren kahkaha attı " Ooo işin zor Leyloş'um Yavuz abimi bilirsin her kahveyi beğenmez Allah kolaylık versin gazan mübarek olsun"
" Bana bak görümce görmeyim seni ömrümce, benim canımı sıkma kahve niyetine seni pişiririm " diyerek Yaren'i korkutan Leyla mutfağa girdi.
Sultan hanım ve kızlar yorgunluklarını demledikleri çay ile gidermeye çalışıyorlardı.
" Leyla geldin mi kızım yapayım mı kahveni " dedi oturduğu yerden kalkmaya çalışan kadını durdurdu Leyla.
"Hiç rahatsız olma abla ben yapacağım zaten kahve Yavuz ağa kahve istedi bizimkilerede yaparım sen rahat ol " dedi sonunda gözlerini devirerek. Kızlar kıkırdarken Sultan hanımda tülbentin altından güldü.
" Abla senin bu kıkırdak kızları evlendirsek mi ? " Diyerek kızların gülen yüzlerinin düşmesine sebep oldu.
" Ya Leyla abla ama yaaa aşk olsun bir kusur mu işledik bizi konaktan gönderiyorsun" dedi Sevda.
Gülme sırası Leyla'da idi eee onlar onun haline gülermiydi böyle muma çevirirdi işte adamı.
" Kız ben sizi hiç verirmiyim siz benim canlarımsınız. Azcık nabzınızı yokladım bakalım evlenmek istiyormusunuz diye " dedi. Aralarında hiçbir zaman patron çalısan ilişkisi olmamıştı. Onlar Miroğlu konağında kocaman bir aile idiler.
Leyla yaptığı kahveyi hazırladığı fincanlara döktü. Suları da fincanların yanına koydu çifte kavrulmuş lokumlarıda küçük lokumluklara koydu ve tepsiye bıraktı. Artık yukarı çıkabilirdi. Hazır olan tepsiyi eline aldı yavas adımlar ile merdivenleri çıktı oturma odasının önüne gelince kapı kulpunu kolu ile indirip ayağı ile de kapıyı açtı.
Kahveleri önce Yade Zergül' den başlayıp ikram etmeye başladı. En son sıra Yavuz'a geldiğinde Yavuz kendisine uzatılan kahveye bakıp yüzünü buruşturdu " Bu kahve hiç güzel değil köpüksüz olmuş sen bunu götür yenisini yap getir " deyince Leyla da artık şarteller atmıştı.
Tepside duran kahveyi bilerek ve isteyerek Yavuz'un üzerine döktü. Yavuz can havki inile ayağa kalktı. Azade hanım ve Leyal hanım yandı diye telaşlanırken Leyla kahveyi döken kendisi değilmiş gibi hiç umursamadı.
Yavuz gülen kadının yüzüne doğru yaklaşıp" Ulan!!! zalım hiçmi için acımadı dökerken , lazım ula lazım orası bana vicdansız " dedi.
" Ah çok pardon bir yerin yandı mı kusura bakma elimden kaydı" derken bile yapmacıkdı. Hiç uzülmeden ferah ferah konuşmaya devam etti " Bana hiçde lazım değil o yüzden umrumda bile değil" dedi.
" Yaren Adem'e söyle yukarıya gelsin belli bu konakta can güvenliğimiz yerinde değil" söylenerek oturma odasını terk etti Yavuz.
" Abi pansumana ihtiyacın varsa yengem gelsin" diye bağıran Yaren'e Leyla ters ters bakarken Yavuz konağı inleten sesi ile cevap verdi.
" İstemezzz " diye kükredi Yavuz Miroğlu.
Yaren kahkaha atarak Adem'i çağırmak için odadan çıkarken. Yade Zergül ve Behram ağa bunlar oldu bakışı attılar birbirlerine. Nihayet kendi dillerinden konuşmaya başlamışlardı. Miroğlu konağını eğlenceli günler bekliyordu.
*******************************
Tahir şirket deki odasında otel projesine dalmış iken kapısı çalındı kafasını kaldırmadan " gir " diye seslendi. Babası Mehmet bey içeri girip " Müsait miydin evlat gelebilirmiyim ?" Diye sordu. Tahir babasını şirkette görünce şaşırdı geleceğini hiç söylememişti.
Hemen ayağa kalktı bu topraklarda büyüklere saygı en önemli değer idi.
" Tabi buyur baba müsaidim sabah geleceğini söylemedin " dedi. Mehmet bey odada bulunan tekli koltuğa geçip oturdu. Tahir'e de eli ile karşı ki koltuğu işaret edip oturmasını istedi. Tahir babasının karşısına oturdu. Meraklı gözleri babasının çehresinde geziniyordu neden geldiğini anlamaya çalısıyordu.
Mehmet bey oğlunu fazla bekletmeden söze girdi. Söyleyecekleri burda konuşulacak konu değildi lakin oğlu bir türlü müsait olamıyordu.
" Oğlum ananla birşeyler konuşmuşsun bana anlattı bir iki gündür senle konuşmak istiyorum lakin bir türlü fırsat bulamadım evlat " Tahir geliş sebebini şimdi anlamıştı . Annesi Fatma hanım'a Senem'i anlatmış evlenmek istediğini bildirmişti. Belli ki oda babası ile konuşmuştu. Konuşmanın devamını merak ediyordu.
" Oğlum ben bu kızı araştırdım. Kimsesiz yetim bir kız benim sevdaya saygım sonsuz. Seni de anlıyorum geri kafalı bir adam değilim" dedi durdu kelimelerini seçmeye çalışıyordu. Birazdan söyleyecekleri oğlunun hiç hoşuna gitmeyecekti.
Senem de bu sırada odadan çıkmış Tahir'in yanına gelmişti. Kapının önüne geldiğinde ister istemez içerde ki seslere kulak misafiri oldu.
" Bu kız bizim ailemize uygun değildir oğlum. Bir ailesi yok nerden geldiği soyu sopu belli değil. Özünde iyi biridir birşey diyemem lakin ben ne üdüğü belli olmayan bir kızı evime gelin diye almam . Seninde getirmene müsade etmem yol yakın iken bu sevdadan vazgeç. Ne senin canın yansın nede o zavallı kızın daha fazla ümitlenmeden bitir bu işi" Mehmet bey kararlı bir şekilde gelmiş kati bir dil ile de oğlunu uyarmıştı. Bilmediği ise şu sözlerinden sonra oğlunu kaybedecek olması idi.
( Bölüm şarkısını burda açıp okuyun derim )
Senem duyduğu her sözde beynine bir kurşun yemis gibi oldu. Kimsesizliği bir kez daha baş gösterip yüzüne sert bir şekilde vurulmuştu. Yetim diye istenmeyen gelin adayı olmuştu. Kalbi sızım sızım sızlarken hızla odanın önünden uzaklaşıp odasına gitti canı o kadar çok yanıyordu ki gözü hiçbirşeyi görmüyor kulakları ise hiçbirşey duymuyordu. Mehmet beyin ağır sözleri kulaklarında yankılanıyordu. Hayatı boyunca hep kimsesizliği ile vurulmuştu, birgün onları bulduğunda asla affetmeyecek hesap soracaktı. Ailesizliği sırtına vurulan bir kamburdu bir türlü kurtulamıyordu. Masanın üzerinde duran telefonunu ve askıda duran çantasını ve montunu alıp hızlı adımlar ile asansöre doğru ilerledi gözünden yaşlar yağmur misali akıyordu. Tahir'in asıstanı " İyi misiniz Senem hanım birşey mi oldu " diye sordu lakin karşısında ki kadından bir cevap alamadı. Senem asansöre binip hızlıca şirketten çıkıp ilk gelen taksiyi çevirdi ve gideceği adresi söyledi.
Yolda giderken kimsesizliği ile imtihan edildiği her an gözünün önünden bir film şeridi gibi akıp geçmişti. Yetim hanede iken , yurtda iken , okul hayatında iken yüzüne hep kimsesizliği vurulmuştu. Üniversitede rahat etmesinin en büyük sebebi hayatına giren 3 kadın olmuş onların sayesinde hasret kaldığı aile özlemini gidermişti. Ve 4 yıl sonra kimsesizliği ile bugün yine yüzleşmek zorunda kalmıştı. İçindeki ateşin nede acının bir tarifi yoktu. Öyle bir yanıyordu ki hergün biraz daha Senem'i yok ediyordu.
Yol bitmiş Leyla ile kaldıkları eve gelmişti. Taksiye beklemesini söyleyip eve girdi. Odasına çıkıp dolabın üzerinde duran valizi aldı içini açıp dolaptan eline aldığı kıyafetleri hızlıca valize koymaya başladı. Bunu yaparken geçmişte ki kötü olan anısı tekrar zihninde canlandı. Oysa ki yıllar önce yaşanmış bir olaydı. Ve Senem'in kabuk bağlayan yarasını kanatan Mehmet bey'in kullandığı kelimelerdi.
Yıllar öncesinde yetimhanede iken bir aileye evlatlık verilmiş idi. Birgün bu ailenin büyük fertleri gelmiş yemek masasında Senem'i gördüklerinde çok sinirlenmişler idi. Kimsesizliğinden dem vurup geri götürmelerini ,hırlımı hırsız mı olup olmadığını bilmeden neden aldıklarını , üstelik birde kendi masalarına neden oturttuklarını , gidip mutfakda çalışanlar ile yemek yemesi gerektiğini yüzüne vurduklarında o küçük çocuk hali ile psikolojik şiddete uğradığında kaderine lanet etmişti Senem. Evlatlık alan aile ertesi gün Senem'i geri götürüp yurda teslim etmişti.
Senem daha fazla ayakta kalmaya dayanamayarak dızlerinin üzerine olduğu yere çöktü ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
" Neden Allahım neden, ne günahım vardı benim. Kime ne kötülük ettimde beni ailesizliğimden vuruyorlar. Ben mi istedim böyle olmasını neden insanlar bu kadar kötü" diyerek isyan ediyordu.
Yorulmuştu artık Senem her defasında aynı müameleyi görmekten, aynı sözleri duymaktan yorulmuştu. İçi dışına çıkana kadar ağladı sonra gözyaşlarını silip valizini toparladı. Lanetli kaderi nere gitse peşinden gelecekti hiçbir zaman değişmeyecekti yetim Senem , kimsesiz Senem, ne üdüğü bilinmeyen Senem olarak kalacaktı.
Valizin fermuarını çekip yatakdan indirdi. Odada goz gezdirdi hızlıca merdivenleri inip son kes dönüp baktı ne anıları vardı bu evde kızların seslerini duyar oldu. Yüzünde acı bir tebessüm belirdi onlarında huzuru kaçsın istemedi evden çıktı. Taksici valizi Senem'in elinden alıp bağaja koydu. " Nereye gidiyoruz otagara mı havaalanına mı" diye sordu. Senem son kalan gücü ile otagara gideceğini söyledi.
Yol akıp gidiyordu ama Senem'in gözyaşları dinmiyordu.
Hayat mı zalimdi içindeki insanlar mı? İnsan kaderini kendi seçebilir miydi? Yada doğacağı aileyi , yaşantısını, seveceği adamı kendi seçebilir miydi? Hayat acımasızdı lakin içindeki insanlar daha da acımasızdı.....
Evet bölüm sonuna geldik canlarım oylarınızı, yorumlarınızı bekliyorum. Birde hikayemizi takibe alırmısınız desteğiniz benim için önemli....
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |