Yeni bolume geçmeden sizden ricam sadece beğeni gecmemeniz her bölümde yaziyorum ama yorumlar o kadar az ki üzülüyorum yeni bölüm gelsin istiyorsunuz gelince de bazi okuyicular hariç hiç yorum yok. Ben sizin hikaye hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Mükemmel yazdığımı düşünmüyorum ama elimden gelenin en iyisini size vermeye çalışıyorum ve bu benim ilk hikayem eksiklerim kusurlarım olabilir. Baktığimda watpadd de bazı hikayelere saçma sapan hikayeler bile binlerce yorum alıyor ve ben o kadar emek veriyorum ki maalesef olmuyor. Yani 100 takipci bile değiliz takip sayımız az yorum lar az lütfen desteklerinizi esirgemeyin. Sizin varliginizi bilmek bana güç veriyor sizleri seviyorum cok konuştum azcık sitem ettim kusurumuz olduysa affalo.....
İnstagram, Kitappad ve tiktok hesabim
👇👇👇👇👇👇
55Cerkezkizi055
___________________________________________
" Yüreğimin kör kuyularına atsamda seni ,
Susturamadım sevdamın haykıran sesini....."
( 55Cerkezkizi055 )
Bölüm şarkısı : İpek Karabağır Yürek Sancısı.
Hayat ne acımasız oluyor bazen bir an da tepe taklak olabiliyoruz. En olmadık zamanlarda en kötü sürprizler ile karşılaşabiliyoruz .Canımızı en derinden yakan feleğin sillesini vurduğu ve hayatın bize hiç gülmediği kötü sürprizler..
Yavuz gördüğü silüet karşısında vucudunun tüm kanı çekildi sanki öfkesi düğün alanını yakacak kadar büyük idi. Bu adam en güzel anlarının katiliydi.
Leyla koluna girdiği adamın öfkesini iliklerine kadar hissetmişti. Korktu Leyla , Yavuz'un karşılarında ki adamı vurmasından hatta vurma ile kalmayıp öldürmesinden. Tüm vucudunu bir titreme sardı. Yavuz kolunda titreyen kadına baktığında gözlerinde ki yaşı gördü. Kim içindi peki o yaşlar karşısında ki 5 kuruş etmeyen adam için mi idi. Yoksa kendisi için mi idi.
Azade hanım ve Leyal hanımın korkudan beti benzi atmıştı. Yavuz her an düğün alanını kana bulayacak gibi bakıyordu. Elleri kalplerinde kala kaldılar. Behram ağa ise bildiği için hiç şaşırmadı oğlunun bu kararı kabul etmeyeceğini , Said'e de Antep'i zehir edeceğine adı kadar emindi.
Orkestra sesi birden kesildi herkez tetikde beklerken Berdan Yavuz'un birşey yapmaması için hemen yanına geldi.
" Yavuz kurban olayım sakin kal. Şerefsiz nasıl yaptı ise üstünde ki hükmü kaldırtmış. Şu düğün bitsin bakarız icabına " Yavuz Berdan'ın söylediklerini duyuyordu ama onun odaklandığı nokta Said Zaloğlu idi.
Yavuz yavaş yavaş aşiret ağalarının oturduğu masaya doğru yürüdü bakışlarında ki karanlık göreni korkutuyordu. Ağaların hepsinin yüzlerinde bakışlarını gezdirdi en son Said' de durdu.
" Senin üzerinde ki hükmü kaldıran, sana yardım eden, destek olan , selam veren selam alan her kim ise bundan sonra attığı adıma, uyuduğu uykuya , içtiği suya, yediği yemeğe dikkat etsin. Sen sen ol sakın rahat nefes alma duyan duymayana anlatsın bundan sonra Said Zaloğlu'na rahat nefes almak yok " Kimsenin cevap vermesine bile fırsat vermeden hızlı adımlar ile Leyla'nın yanına gitti titreyen elini sıkıca tutup herkezin duyacağı bir şekilde yükses ses ile konuştu.
" Her iki tarafada hayırlı uğurlu olsun Allah utandırmasın " diyerek cebinden çıkardığı bir kalın bileziği gelinin koluna takarken damada ise içi yüklü miktarda para olan zarfi uzatıp tokalaştı.
Leyla da çantasından çıkardığı pırlanta olan seti geline verdi. " Hayırlı olsun canım bir yastıkda yaşlanın " diyerek sarılıp tebrik etti damada ise başı ile selam verip " hayırlı olsun " dedi.
Yavuz tekrar dan Leyla'nın elini tutup yüzüne baktı. Hafif tebessüm edip kulağına doğru " Hanımağam bu gece madem herşeyi bir kenara bıraktık dosta düşmana çift nasıl olurmuş gösterelim mi ? Diye sordu. Leyla'nın kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı Yavuz'un kulaklarına dolan sesi yutkunmasına neden olurken kokusu ciğerlerine bayram ettiriyordu.
" Nasıl " diye sordu Leyla meraklı gözler ile. Yani o Said'e birşey yapacak diye korkudan tir tir titrerken ne yapacaklardı ki anlamıyordu. Yavuz kafası ile orkestraya işaret etti. Yanına gelen adamın kulağına birşeyler söyledi. Adam gittikden bir dakika sonra düğün alanında ağlatan kafe müziği çalmaya başladı.
" Gel eyy sevgili! ister yar ol gel istersen yara. Ne gönlümün derdini sor bana, nede sararan yüzümü sor...
Eyy gönlümün sol yarısı aklıma koydum seni aklım almadı, kalbime koydum seni sana doymadı..
Arşın aşkı yar! Aşk sandığın kadar değil yandığım kadar"...
Yavuz sahnenin ortasına Leyla ile giderken aynı anda şiiri de kulaklarına fısıldadı. Leyla duyduğu her kelime de mest oldu zaman durdu. Sanki şu an gerçek bir karı koca gibi idiler. Ruhunda ki yaralar sanki kabuk bağladı. Ağır ağır müziğin ritmine uyarak hareket etmeye başladılar. Onlar aynı ritim ile birbirlerinden gözlerini ayırmadan dans ederlerken görenler hayran kaldı.
Kızlar ise aralarındaki uyuma ask'a hayranlıkla bakıp dua ettiler. Yağız, Tahir ve Berdan başlarından aşağıya para attılar. Onları gören diğer ağalar düğün sahipleride çiftin başından para attılar. Leyal hanım ve Azade hanım ise mutlulukdan ağlıyorlardı. Evlatları nazar olması diyede nazar duası okuyorlardı.
Leyla'nın kuğu gibi süzüle süzüle yaptığı hareketler Yavuz'un ise işte bu kadın benim der gibi ona ayak uydurması tam bir görsel şölen sunuyordu konuklara.
Öyle bir bakıyorlardı ki birbirlerine Antep Antep olalı böyle bir aşk görmemişti. Nihayet müziğin sonuna geldiklerinde Leyla Yavuz'a doğru sırtını döndü ve birbirlerine baktılar. Müzik bitmişti ama onlar anın büyüsünden çıkamadılar. Düğün alanında alkıs kıyamet ıslık sesleri. Başlarından aşağiya doğru atılan paralar ile masalarına doğru gidip oturdular.
Leyla utanctan kıpkırmızı olmuşdu Yavuz ise o kadar rahattı ki. Said 'in kıskanç bakışlarını gördükçe keyfine diyecek yoktu.
" Ağam sen böyle oyunları bilir miydin yahu " dedi Yağız sırıtarak.
" Var bizimde kendimize göre maharetlerimiz paşam " dedi Yavuz da.
" Yavuz abi çok güzeldiniz ama izleyenler hayran kaldılar" derken Senem , Zeynep ise " Allah nazarlardan korusun mest ettiniz bizi" dedi. Yaren bir şey söylememişti çünkü abisine hala kırgındı ama. Leyla'ya dolu dolu gözleri ile baktı. O abisini ve Leyla'yı böyle mutlu görmek istiyordu. Leyla ile aralarında sanki bakışları ile bir çok şeyi konuşuyorlar idi. Onlar ezelden beri böyleydiler. Baktıklarında anliyorlardı söylemek isteyip de söyleyemediklerini.
Leyla kızlara yapmayin der gibi baktı zaten utanıyordu böyle diyerek daha çok utandırıyorlardı.
Said onları yanyana mutlu görmeye daha fazla dayanamadı ve masadan kalktı ve gitti. Yavuz ne demişti ona sana hayatı zehir edecem ehh bu başlangıçtı daha bunun lalası, lolosu vardı ki Said bin pişman olacaktı.
Leyla utana sıkıla Yavuz'a bakıp " Biz kızlar ile lavaboya gidiyoruz " dedi sessizce. Yavuz başı ile tamam tamam dedi.
Kalbi güzel insanlar olduğu gibi her yerde kalbi pis fesat insanlarda vardi tabi. Allah herkezi böylelerinden korusundu.
Yavuz Leyla'lar lavoboya gidince oda Perwer ağaya selam verip elini öpmek için ağaların olduğu masaya gitti. Selamlaştıktan sonra Berdan ile sigara içmek için düğün alanının biraz ilerisine gittiler.
Kalbi kötü olan biride Şeribağlı aşiretinden Fırat Şeribağlı idi. Kalbi pis içi fesatlık doluydu . Kötülük onun ruhunda vardı. Saman altından su yürütür izini belli etmezdi. Bunu fırsat bilen Fırat yılan diline zehrini almış Yavuz'u sokmak için hazırda bekliyirdu. .
" Oo Yavuz ağa hoşgeldin " diyerek elini uzattı. Yavuz kendisine uzatılan ele baktıkdan sonra Fırat'in yüzüne pislik görmüş gibi baktı başı ile selam verdi. Fırat'ın yaptıklarını ututmamışdı onunda sırası vardı. Fırat'ın uzattığı eli bos kalınca indirdi.
" Maşallah baya marifetliymişsin, gerçi sen karısını düğün günü bırakıp gitmedede marifetliydin unutmuştuk hatırlattın " Yavuz şacma sapan konuşan adamın daha ne kadar saçmalayacağını merak etti . " Sahi ya Said Zaloğlu Antep'e dönünce bir anda sende çıktın piyasaya yoksa korktun mu Leyla'yı elinden alır diye ehh malum eski ask..." Lafını bitiremeden Yavuz eli ile Fırat'ın boğazını var gücü ile sıktı.
" Şerefini sikerim senin lan it o zehir saçan diline sahip çık yoksa kökünden kesmesini de bilirim. Şerefsiz sen kimsin lan benim hakkımda karım hakkında ileri geri konuşuyorsun puşt " diyip suratına yumruğunu gecirdi.
Fırat aldıği darbe ile yere kapaklandı. Berdan Yavuz'u zar zor zapt etmeye çalıştı yoksa Fırat'ı öldürecekti.
" Kardeşim tamam bırak bu tihniyetsiz için elini kirletmene değmez it le köpekle niye muhatap oluyorsun onun kuyruk acısı başka hadi gel uyma şuna " diyerek uzaklaştırmaya çaliştı.
"Yalan mı söylediklerim Yavuz ağa doğru ki zoruna gitti. Karını bırakip gitmedin mi? Milletin diline düşürmedin mi? Sen Said Zoloğlu kadar bile adam değilmişsin " dediği anda Yavuz avına odaklanmış aslan gibi Berdan'ın elinden kurtulup Fırat'ın üzerine atlaması ile yüzüne yumruk darbelerini indirmesi bir oldu.
Yavuz'da ki nasıl bir güç ise Berdan Yavuz'u Fırat'ın üzerinden alamıyordu. Bu sırada Tahir ve Yağız yetişdi imdadına.
" Noluyor lan burda" diye sordu Tahir
" Delirdi bizimki adamı öldurecek " Berdan bir yandan Yavuz tutmaya çalışıyor bir yandan konuşuyordu.
" Abi tamam bırak yeter adamı öldürecek misin? Bırak ne hale getirmişsin zaten bu kadarı ona yeter" dedi Yağız ve üçü bir olup Yavuz'u Fırat'ın üzerinden aldılar.
" Tamam sakin ol kaedeşim densiz işte ne konuştuğunu bilmiyor " dedi Berdan.
Yavuz'un öfkesi Karadeniz'in hırçın dalgalarına benziyordu. Öyle kolay kolay geçmezdi. Ellerinden kurtulduğu gibi annesi gilin olduğu masaya doğru gitti. Leyla kızgın boğa gibi kendilerine doğru gelen Yavuz'u görünce ayağa kalktı. Ne oldu demeye kalmadan Yavuz Leyla'yı kolundan tuttuğu gibi peşinden çekiştirerek göturmeye başladı.
Azade hanım ve Leyal hanım arkasından " Dur napıyorsun oğlum " desede onları duymadı.
Yaren ve kizlarda peşlerinden gitmeye başladı. Yaren " abi dur yapma " diye seslendi ama dinlemedi kardeşini.
En son Leyla canı yandığı için bağırdı Yavuz bileğini öyle bir sıkıyordu ki daha ne olduğunu bile bilmeden apar topar sürükleniyordu.
" Yavuz dur yeterr" diye çığlık attı.
" Ne var Leyla ne var " diye bağırdı tüm öfkesi ile. Sürüklediği kadının canını yaktığından bir haberdi.
" Ne mi var ? Süs köpeği gibi beni peşinden çekiştiriyorsun birde dönmüş ne var mı diyorsun? Canımı yakıyorsun " dedi Leyla da aynı Yavuz kadar öfkeli idi. Bu adam kendinde nasıl böyle bir hak görüyordu anlamıyordu. İki yaninda durdu diye mi bu cesareti buluyordu.
" Sus Leyla tek kelime etme bin şu arabaya konuşacağız herşeyi tek tek konuşacağız " diyip Leyla'yı arabaya bindirdi. Kendiside şöför koltuğuna geçer geçmez gaza yüklendi.
Yaren , Senem ve Zeynep peşlerinden bağırdılar ama yetişemediler gitmişlerdi.
" Kemerini tak " dedi Yavuz Leyla'ya . Eminiyet kemerini işaret ederek. Leyla öfke ile kemeri taktı. Yol bohunca ikiside konuşmadı. Çünkü Yavuz'un öfkeden gözü dönmüş, son gaz deli gibi araba kullanıyordu. Leyla nereye gittiklerini merak etsede soramıyordu mazallah bu öfke ile kendisini ıssız yerlerde arabadan indirip kurda kuşa yem ederdi bu adam. O kapasite Yavuz da fazlasi ile mevcuttu. Leyla onun öfkesini çok iyi bilirdi eğer birşeye çok öfkelendi ise gözü kimseyi görmezdi. Başını cama yaslayıp acıyan bileğini ovdu.
Bağ evine geldiklerinde frene bastı Yavuz ve arabayı durdurdu. Kemerini çözüp arabadan indi Leyla'ya da " Hadi " dedi.
Leyla da kemerini çözüp indi. Yavuz önde Leyla arkada eve girdiler.
Oturma odasına geçince Yavuz ceketini çıkarıp koltuğa fırlattı. Kravatını da aynı sekilde attı. Gömleğinin ilk 3 desini çözüp cebinde ki sigara paketinden bir dal alıp yaktı sakinleşmesi lazımdı. Pencerenin önüne geçip siğaranın zehrini ciğerlerine çekti dumanını ose dısarıya doğru üfledi.
Leyla sadece izledi onu özlemişti doya doya baktı. Birazdan nasıl olsa kıyamet kopacaktı en azından birbirlerini kırıp dökmeden doya doya sevdalandığı yüze baktı.
Yavuz pencereden Leyla'nın yansımasını görüyordu. Kendisine cok farklı baktığını fark etti. Bu bakışlar ne öfke nede başka birşey idi. O bakışlarda bir an kendini görür gibi oldu. Aralarında ki sessizliği Yavuz bozdu.
" O itin buraya geri döndüğünden haberin varmıydı Leyla " diye sordu hala sırtı dönük iken.
" Hayır haberim yoktu bende seninle birlikte öğrendim gördün işte" derken Leyla ilerleyip kanepeye oturdu.
Yavuz yüzünü Leyla'ya döndü " O şerefsiz buraya sırf senin için döndü. Bak Leyla eğer hala onu seviyorsan " derken biraz durdu Yavuz'un içi dağlandı ömründen ömür gitti bu kelimeyi kullanırken " Eğer hala seviyor isen ona gitmek istersen şimdi burda bana bunu söyle yok susup arkamdan iş çevirirsen ben o iti zaten gebertecem er yada geç yanına bir mezarda senin için kazarım" dedi. Yavuz'un en nefret ettiği asla kabul edemeyeceği şey ihanet idi. Hele ki bu sevdiği kadın tarafından olursa yıkılırdı biliyordu kaldıramazdı.
" Ne saçmalıyorsun sen? Ayrıca sen bana bunu sorma hakkını kendinde nasıl buluyorsun Yavuz ağa. Sen değil miydin düğün günümüzde gelinlik ile beni bırakıp giden 5 yıl boyunca da gelmeyen. Şimdi neyin hesabını soruyorsun? Öfke ile baktı Yavuz'a.
Bu adama bu cesaret bu hak nerden geliyor anlamıyordu. İki annesini üzmemek için yanında durdu diye kocası mı zannediyordu kendini.
" Ben birşey saçmalamıyorum yapacaklarımı söylüyorum. Kocan olma sıfatı ile soruyorum Leyla hanım " dedi.
" Ne kocası be ne kocası. Sen düğün günü git hiçbirşey söyleme 5 yıl sonra geri gel kocanım de. Oh ne ala memleket Yavuz ağa sen benim kocam felan değilsin gittiğin gün o şansını kaybettin" dedi içinde biriken kırgınlığı, kızgınlığı dile getirmekten hiç cekinmedi.
" Neyin şansı lan neyin şansı. Sen değil miydin İstanbul'a geldiğimde bana haddimi bildiren. O iti sevdiğini söyleyen hıh. Ulan ben İstanbul'u ayağa kaldırmaya gelmiştim be senin için sevdim dedin lan sevdim dedin ne kocalığı bekledin benden o zaman " Gerçekleri birbir yüzlerine vurmak canlarını yaksada içlerinde ki zehri akıtmadan onlar hayatlarına devam edemeyecekti. Yavuz'un her Said'i sevdin deyişinde Leyla'nın canı yanıyordu
" Sen değilmiydin evliliği kabul eden beni mecbur bırakan babam için kabul etmiştim ama yukarda Allah şahidim sana laik olmaya çalışacaktım en azından deneyecektim. Sen naptın korkaklar gibi gittin kaçtın bana bir açıklama bile yapmadın ah ama tabi ya senin sebeplerin vardı demi " derken ayakta bir oyana bir buyana gidiyordu. Bu adam sinirlerini zıplatıyordu.
Yavuz hem şaşırmıs hem kırılmışdi Leyla'nın sözlerine. O mdecbur bırakmamıştı ki evliliğe onu nasıl kendisini bununla itham ederdi. Üstelik kendisi de mecbur bırakılmışken bu evliliğe.
" Demek bana laık olacaktın ha Leyla kalbinde başka bir adamın aşkı varken bana laık olacaktın. Vay beee bende şerefsizin önde gideniyim ya başkasını seven kadını karım yapacaktım. Utanmadan,sıkılmadan,gurursuzca ,
arsız, arsız bana sen kimsin ben onu seviyorum diyen kadının elini tutacaktım öyle mi? Senin gözünde ben böyle birimiyim Leyla ? Hıh bu kadar alçalacak birimiyim ben" kırgınlığı sesine yansımışdı. Yutkundu Yavuz içten içe vereceği cevaptan korktu.
" Neden gittin Leyla üniversite yi bahane edip nenden gittin arastırmadım mı sanıyorsun gelmedim mi peşinden sanıyorsun ben hala bu cevabi alamadım senden. Gitmeseydin o gün herşey çok farklı olacaktı. Gittin o şerefsiz senin aklını çeldi kandırdı. Bana da yazıklar olsun ki koruyamadım seni ilk defa koruyamadım" dedi Yavuz ve öfke ile elini yumruk yapıp duvara vurdu.
Leyla Yavuz'un sözleri ile sarsılmışdi gözleri yine akmak için dolmustu. Yavuz'un elini vurmasi ile kalbine bir kıymık battı. Onun canı yanmıştı ya Leyla'nında yandı. Bakışları kanayan elime gidince yanağıma doğru yaşlar süzüldü hemen yanına gitti.
"Napıyorsun sen ya sakat mı bıralacaksın kendini kanıyor bak " dedi ve sehpadan peçete alıp Yavuz'un kanayan eline bastırdı. Hem ağlıyor hem kanayan yerleri siliyordu.
Yavuz'un da gözleri doldu bu kadar yakın olup bir o kadar da uzak olmak canını daha çok yakıyordu.
Elini çekti " Bırak kanasın" eli ile kalbine vurup " bura ordan daha çok kanıyor o yara öldürmez merak etme ama buradaki yara öldürüyor " dedi gözünden akan yaşı eli ile sildi. Paketten bir dal sigara daha alıp yaktı.
Leyla ilk defa Yavuz'u ağlarken gördü. Onu hiç böyle güçsüz, çaresiz ,yorgun ilk defa görüyordu. O hep Yavuz'un güçlü, ciddi, ve herşeyi yapabilecek olan tarafını görmüştü.
" Haklısın başka birini severken benimle evli olmak zor. Gitsen gidemiyorsun kalsan kalamıyorsun sende çözümü kaçmakda buldun" Leyla kanepeye gidip oturdu bir dal sigara da o yaktı. Babasının ölümünden sonra bırakmıstı ama galiba bu gece yeniden başlayacaktı.
Yavuz bir hışım dönüp Leyla' ya baktı. İkidir başka birini seviyorsun diye ima ediyordu. Sinirden gözlerine kan indi o ki bu hayatta birtek Leyla'yı görmüş onu sevmişti.
" Ne sevmesinden bahsediyorsun sen, şaçma sapan konuşup canımı sıkma kalbini kırarım Leyla. Neyi kimi sevmişim ben? " dedi.
Leyla acı bir tebessüm etti " İnkar etme gördüm sizi çarşıda. Sen ki bize bana bile öyle güzel bakıp gülmedin ama ona gülüyordun kalbimi sen zaten kırdın daha fazla kırılacak yer kalmadı ağa " diyerek canını yakan gerçeği itiraf etti.
Yavuz şimdi anladı gidiş sebebini Yağız demişti ona anlatmışdı. İyide gördüğü için niye gitsindi ki, kıskanmış olabilirmiydi diye düşündü.
" Birine güldüm diye sevgilim mi oldu. Peki kız kimdi onu da gördün mü. Ama sen görür görmez gitmiştin dimi Leyla? Sormaya tenezzül bile etmedin dur ben söyleyeyim Berdan'ın kız kardeşi jiyan dı gördüğün kişi tesaduf eseri karşılaştık. Yani anlayacağın sevdiğim, sevgilim felan değildi. Yaren'den Asmin'den ayırmadığım kardeşim dediğim kişi idi " Açıklığa kavuşuyordu nihayet aralarındaki yanlış anlaşılma .
Leyla duyduğu sözler ile dumura uğradı yani bir hiç uğruma mı hayatınıahvetmişti. Said pisliğine şans vermişti. Babasının ölmesine sebep olmuş karşısında ki adamında hayatını alt üst etmişdi. İçten içe kendine kızdı Leyla şimdi nasıl toparlayacaktı durumu adama birde neler demişti. Sorsaydı şimdi bu hallerde olmazlardı. Ama gurur denilen iller buna müsade etmemişdi.
" Madem sevgilin değildi, sevdiğin de yok idi, neden gittin Yavuz?" Diye sordu Leyla mahçupdu ona karşı ama yaşadıkları daha ağırdı .
Yavuz da gidip Leyla'nin tam karşisina kanepeye oturdu. Leyla 'ya baktığönda başını öne eğmişti. Ağlıyordu biliyordu Yavuz kendine binlerce küfür etti içinden sevdiği kadının canını yaktığı için.
" Napsaydım Leyla gitmeseydim olacakları anlattım sana durmayacaklardı. Ben senin yaralarını saramadan yenilerini açacaklardı. Kıyamadım lan sana , üzülmeni istemedim ama en çok canını da ben yakmışım annem herşeyi anlattı. Bilseydim böyle olacağını asla gitmezdim lakin kalbinde o şerefsiz varken onu severken sana da karım diyemezdim " dedi.
Leyla sabrının son demine gelmişti " Kalbimde o yoktu kimse yoktu, ben onu hiç sevmedim. Yeter artık sevdiğin deyip durma ben değil o pisliği hiç kimseyi sevmedim. Anla be adam anla gidişimde senden ötürü idi o lanet olası herifle evlenmek isteyişimde . Yahu körmüsün be adam anlayamadın mi hala ben bir tek seni sevdim bu hayatta bir tek sana gönül kapılarımı açtım yeterrr ,yeter artık ben senden başka kimseyi sevmedim " diye çığlık attı Leyla hüngür hüngûr ağlamaya başladı. Hayatı bir hiç uğruna mahfolmuştu. 5 yılı heba olmuş, sevdiği adama hasret kalmış, babasını kaybetmişti. Ellerinı saçlarına götürup daldırdı ve canı yana yana çekiştirdi.
Yavuz yerinden hızla kalkıp Leyla'nın yanına gidip sıkıca sarıldı. Leyla ellerini saçlarından çekip Yavuz'u itekledi.
" Neden görmedin beni, neden sevmedin Allahın cezası" diyerek yumruklarını Yavuz'un göğsune vuruyor hem ağlayıp hem isyan ediyordu. Yavuz ellerini turup sıkıca sarıldı. Yüzünü avuçlarının arasına alıp oda Leyla gibi hem ağladı hem konuştu.
" Sevdim lan sevdim hemde çok sevdim. Yusuf olup zindanlara düşecek kadar, Züleyha gibi gözlerimi kaybedecek kadar, Ferhat gibi dağları delecek, Mecnun misali çöllere düşecek kadar , ulan seni, ailemi, memleketimi terk edecek kadar çok sevdim efüli. Ama söyleyemedim lan söyleyemedim kafanı karıştırıp okulundan ol istemedim. Geleceğini benim yüzümden karart istemedim. Üniversiteyi kazandığında söyleyecektim Allah şahidimdir ki söyleyecektim günlerce hazırlık yaptık Berdan ile ama sen o lanet olasıca gün gittin. Senin için İstanbul'u yakmaya gelmiştim ama sen bana o adamı sevdiğini söylediğinde öldüm ben öldümm " dedi Yavuz Miroğlu yıllar sonra ilk defa ağlıyordu. İkiside çok sevmiş yanlış anlaşılmalar yüzünden hayatlarını mahvetmişlerdi.
5 yıl sonra ilk defa birbirlerine sarılıp temas etmişlerdi. Yavuz Leyla'nın gözlerinden akan yaşları parmak uçları ile sildi. Yüzünün her bir yerine dudaklarını bastırdı. Hasret kaldığı saçlarından defalarca öptü.
Leyla da Yavuz'un gözünden akan yaşları eli ile sildi. Şu an ona olan öfkesini,kırgınlığını bir kenara bırakıp Yavuz'a sıkıca sarıldı boynuna kafasını gömdü ve hasret kaldığı kokusunu doya doya ciğerlerine çekti.
Seven sevdiğine kavuşunca hayat güzelleşirdi. Yavuz ve Leyla için de hayat şimdi yeniden başlayacak idi. Belki zorlu uzun bir yolları olacakdı. Leyla'nın kırılan kalbini, kanayan yaralarını sarması Yavuz için kolay olmayacakdı.
******************************
Yavuz ve Leyla bağ evinde hesaplaşırken düğüne gidenlerde konağa geri dönmüşdü. Azade hanım ve Leyal hanım Leyla için endişe ediyor iken Behram ağa çok rahattı. Deli oğlu yıllardır yapması gerekeni yapmıştı.
"Behram bey birşey yap hele bu oğlan nereye götürdü kızı konağa a gelmemişler ya başlarına birşey gelirse" Endişe içinde hem merdivenleri çıkiyor hemde Behram ağaya yetişmeye çalışıyordu.
"Annem boşa endişe ediyor bence abimi düşünsek daha iyi Leyloş onu çoktan vurmuştur" diye fısıldadı kızlara. Zeynep ve Senem yok artık der gibi baktılar. Yapar mıydı gerçekten eh konu Leyla olunca herşey beklenirdi yeter ki damarı atmaya görsün.
" Behram abi nereye gittiler ögrenemez miyiz ? Leyla yine o kötü günlere dönerse ben bu defa dayanamam" diyerek endişesini dile getirdi. Kocası öldükten sonra Leyla'ya daha çok bağlanmış kaybetme korkusu daha çok artmıştı.
Behram bey sabır çekip peşinden gelen iki kadına döndü " Yav siz iyi misiniz biri karısı diğeri kocası bırakın aralarında ki sorunları çözsünler. Konuşmadan bunu nasıl yapacaklar, korkmayın iyilerdir onlar eh beş yılın hesabı biraz uzun olur Yavuz ağa düşünsün onu da içiniz rahat olsun gelirler geç olmadan " dedi ve odasına doğru gitti yoksa iki kadın beyninin etini yerdi. " Ahh Berwan ah gittin beni yalnız başıma bıraktın Kaldim kariların arasında tövbe yarabbi" diyerek gökyüzüne bakıp odasına girdi. Sanki kardeşi yukardan bakiyorda oda sitem ediyordu işte kendince.
Azade hanım ve Leyal hanım giden Behram ağanin arkasından baka kaldılar. İkiside neye uğradıklarını şaşırdılar Behram ağa'nın bu kadar sakin ve olumlu konuşması iki kadını da şaşırtmıştı. Behram ağa ki Leyla için Yavuz'u sürgün etmis Antep'e girmesine izin vermemiş adamdı.
Yağız iki kadının arasına girdi sağ elini annesinin omzuna sol elini Leyla hanımın omzuma koydu.
" Annem, yengem, canlarım biliyorum çok merak ediyorsunuz ama onların baş başa kalıp konuşmaları lazım ki aralarında ki problemi çözsünler. Yoksa bu evliliği yürütemezler bocalayıp dururlar ve ikisi de genç yazık evli halde bekar hayatı yaşıyorlar. Belki bu gece onlar için bir umut olur size bir torun gelir" dedi. Leyal hanım ve Azade hanım sözlerine hak verdiler Yağız'ın torun konusuna gelince iki elti birbirine bakıp " amin inşallah " dediler torun sevmek evlatlarını mutlu görmek istiyorlardı.
" Hadi siz gidin bir Zergul sultana bakın sonra da yatıp dinlenin. Birşey olursa ben gelip size haber vereceğim söz " Yağız'ın konuşması tesir etmişdi ki iki kadına tamam diyip gittiler.
Yukarıya çıkan gençler oturma odasına geçtiler. Akılları giden karı kocada olsa da onlar da biliyorlardı ki er yada geç geleceklerdi. Ama nasil gelirlerdi orası muamma idi. Allah verede Leyla birşey yapmasa diye için için dua ediyorlardı.
" Eee dayımın oğlu yarın gidiyor musun şimdi " diye sordu Tahir ortamın havasını değiştirmek için . Çünkü kızlarda ki endişeyi görebiliyordu. Biraz olsun kafaları dağılsın istedi.
" Gidiyorum bram bu kadar tatil yeter. Dağlar, arkadaşlarım , üniformam beni özlemişlerdir . Çok şükür iyi de olduk artık gitme vakti geldi de geçiyordu " deeken Zeynep sevdiği adama baktı. Gözleri dolu dolu oldu gidecekti ayrılacaklardı ve ne zaman görürdü bilmiyordu.
Nasıl olmuştu da bu adam kalbinde bu denli yer etmişti. Daha düne kadar beğenmediği uyuz okduğu adam bugün vazgeçemediği gideceği için bu yüreğinin paramparça olduğu, kıyamadığı biri haline gelmişti.
Yağız ile göz göze geldiler aralarında ki çekimi odadakiler bile fark etmişti. Allah varya çok da yakışıyorlardı. Bu ailenin erkekleri çok şanslılar idi. Hem merhametli, hem güzel, hem ahlakl, hem becerikli hemde çalişkan kızlaeına sevdalanmışlardı.
Zeynep dolan bakışlarını Yağız'dan kaçırip odanın tavanına dikti. Ağlarken Yağız görsün istemiyordu.
Tahir gitmek için hazırlandı " Bem gideyim artık bram yarın gelirim yolcu etmeye hatta hava alanına ben bırakırım seni " Yağız'ın dizini sıktı ayağa kalktı.
" Nereye bra öyle kaçmak yok bu gece burdasın. Geldim gideceğim doğru düzgün yüzünü göremedim oğlum otur oturduğun yere " dedi ve Tahir' in gitmesine kesin bir dil ile izin vermedi. Tahir el mecbur oturdu eh onunda işine gelmişti sevdiği kadını daha fazla görecek idi.
" Tahir abim de istemem yan cabime koy yapıyor resmen sanki bilmiyoruz seni görebilmek için deli olduğunu izin versek koynuna girip yatar " dedi Senem'e . Zeynep ve Senem aynı anda
" yuh " dediler. " Yani Yaren bacım seninn de dilinin ayarı yok " dedi Zeynep .
Senem Yaren'e öldürecekmiş gibi baktı " Lan bana baka aşiret paket seni döverim ağzına terlim ile vurursam görürsün. Sabahı, akşamı " diyerek Yaren'i bir güzel tehdit etmişti.
" Aman iyi beee birşey demedim sizde hemen pençelerinizi takın Senem hanım " dedi ve yan döndü. Sırtı çarpraz oturduğu için Senem'e trip atmıştı.
Senem ve Zeynep çocuklar gibi küsüp trip atan Yaren' e bakıp güldüler. İki kadının da gülüşü karşılarında ki adamların kalplerine indirecek cinstendi.
*******************************
Leyla ve Yavuz bir süre sarılı kalmışlardı. Leyla Yavuz'un kokusunda sakinlemişti. Bir an yaşadıkları gözünün önüne gelince helede gelinlik ile terkedilişi ateşe çıplak el ile değmiş gibi bir anda kaldırdı Yavuz'un boynuna gömdüğü başını kendini geri çekti. Yavuz ne olduğunu hiç anlamıyordu oysa şimdi sarılmışlardı birbirlerine.
" Öğrendiklerin seni yanıltmasın ağa, bir anlık duygu boşalması ile sarıldım diye sakın umutlanıp heveslenme. Sen bende kapanmayacak yaralar açtın. Yaralarım öyle derin ve kanıyor ki sevgimin üstünde acılarım var o yüzdendir ki seni hiçbir zaman affetmeyeceğim. Şimdi beni evime götür " soğuk sesi Yavuz'un gönlünü buz kesmişti. Hele sözleri birer kurşun olup kalbine isabet etmişti. Bu sözleri duymaktansa ölmeyi isterdi.
Haklıydı Leyla onu yaralamış, dallarını, kırmış terketmişti. Hemen kabul edecek değildi ya, elbette zamana ihtiyaçları olacaktı. Yavuz anlıyordu onu ama affetmesi için elinden geleni yapacakdı.
Gozleri dolu dolu baktı Leyla'ya gözleri öyle bir bakıyordu ki Yavuz lanet etti kaderlerine. Ama artık onu o eve bırakamazdı Said iti etraflarında olduğu müddetçe buna izin vermezdi. Affetme affetmesindi ama yeter ki gözünün önünde olsundu.
" Yaptıklarımın özürü olmaz Leyla böyle olsun bende istemedim. Senin yokluğunda, o adamı sevdiğini bildiğim her dakika da ben öldüm zaten. Şimdi sözlerin ile beni öldürmeye çalışma ölü birini öldüremezsin. Ha ev meselesine gelince unut onu bundan sonra benimle birlikte konak da yaşayacaksin sende kızlarda" dediği an Leyla neye uğradığını şaşırdi ne demek beraber yaşamak bu adam kafayı yemişti. Leyla bunu asla kabul etmeyecekti.
" Sen şasırdin her halde ağa ben seninle asla ayni çatı altında kalmam unut bunu " dedi kendinden o kadar emindi ki. Yavuz'un neler yapabileceğini bilmeden konuşmuştu.
Yavuz da ayağa kalktı kendinden emin adımlar ile Leyla'ya doğru adim attıkça Leyla geri geri gitmeye başladı. Yavuz kendisine öyle bir bakıyordu ki sırtı duvara değince kaçacak yeri kalmadığını anladı.
" Gelmesene be üstüme üstume " desede fayda etmedi Yavuz'a . Dibine kadar girdi Leyla'nın. Bakışları gözleri ile dudakları arasında gidip geldi şu an kendine o kadar zor hakim oluyordu ki bu kadı bir bilse iradesine neler yaptığını kendisini nasıl zapt ettiğini acaba böyle konuşurmuydu.
" Benimle konağa geleceksin hatta bundan sonra benimle aynı odada kalacaksın güzelim buna alışsan iyi olur. Artık yepyeni bir hayatımız olacak madem evlendik madem birbirimizi seviyoruz bundan sonra kimse seni benim yanımdan alamaz benden bir adım öteye gidemezsin " dedi tam arkasına dönecekken aklına birşey gelmis gibi geri döndü. Leyla aralarında ki yakın mesafeden çok rahatsızdi. Yavuz kendisine yiyecek gibi bakıyordu ve buda Leyla'yi korkutuyordu.
" Ha birde o it etrafımizda olduğu müddetçe senin kızlarla değil yalnız evde kalmana sokağa çıkmana dahi izin vermem " dedi bakişları öyle tehlikeli idi ki Leyla korkmuştu ama belli etmemeye çalişıyordu.
" Senden izin istiyen mi oldu. Ben yıllardır o evde yalnız yaşıyorum. Şimdi mi aklına geldi beni korumak 5 yıldır nerdeydin Yavuz ağa. Milletin dilinde kocası tarafından terkedilen gelin diye adım çıktığında nerdeydin. Şimdi gelmiş bana kocalık taslama ve beni buraya nasıl getirdiysen evime de bırakmasını bileceksin ha götürmez isen ben kendim gitmesini bilirim" dedi ve Yavuz'un bakışlarından kurtulup kapıya doğru adım atmiştı ki kolundan tutulup duvara sırtının yaslanması bir oldu.
Birbirlerine bir nefes kadar yakınlardı. Nefesleri birbir yüzlerine çarpıyordu. Leyla'nın korkudan ve heyecandan kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı, nefes alıp verirken aldığı soluklar göğsünün sert bir sekilde inip kalkmasına sebep oluyordu. Yavuz'un keskin bakışlarının gözlerinden göğsüne doğru inmesine sebep oluyordu Leyla' nın haberi yoktu.
" Hele bir gitmeyi denesene Leyla o evi başına yıkmıyor muyum. Gavat mıyım lan ben karıma göz dikmiş bir şerefsiz etrafta dolanırken sizi orda yalnız bırakayım. Bana kötü şeyler yapmak zorunda bırakma Leyla hanım bilirsin beni gözüm dönünce yapacaklarımın bir sınırı olmadığını. Şimdi burdan tıpış tıpış konağa gidiyoruz sende gözümün önünde duruyorsun anlaşıldı umarım yeterince açık konuştuğumu düşünüyorum " Leyla ağzını açıp birşey diyecekti ki Yavuz parmağı ile susturdu.
" Sakın efüli tek bir kelime dahi etme beni kötü olmaya zorlama. Birde bu yapacağım şey için kusura bakma ama bunu yapmazsam ne bu gece nede diğer geceler uyuyamam " Gözleri dudaklarına gitri ama vazgeçti ilk öpücüğünü böyle bir durumda Leyla istemeden almak istemedi. Bakışları yavaş yavaş açıkta kalan boynuna gitti. Dudaklarını boynuna bastırdı koklaya koklaya öptü. Yavaşça başını kaldırdı Leyla'nın gözlerine baktığında büyük bir kırgınlık gördü ağlıyordu kehribar taneleri. Her bir damla Yavuz'un içini cayır cayır yakıyor kor ateşlere atıyordu sanki.
Alnını alnına dayadı yüzünü avuçlarının arasına aldı. Parmakları ile akan yaşları sildi.
" Özür dilerim efüli bunca yıl sana yaşattıklarım için, bırakıp gittiğim için. Sana, kokuna , yüzüne saçının her bir teline hasret kaldığım için özür dilerim . Kendimi sana affettiremem belki hemen ama açtığım yaralarını tek tek sarabilirim. Seni çok seviyorum kadın dövsen de sövsen de yüzüme tükürsende, hatta beni istemesende seni çok seviyorum " dedi.
Leyla içinde ki acıyı bastıramıyordu. 5 yılı, yaşadıkları bu gece olanlar hepsi o kadar zordu ki ama Yavuz'un yaptığı sözleri nefesinin kesilmesine sebep oluyordu. İğrenç bir varlıkmıs gibi bakıp zar zor topladığı güç ile konuştu.
" Bir daha bana sakın dokunma ağa, bu yaptığının tekrarı olursa kendimi öldürürüm. Beni buna mecbur bırakma. Ve artık beni eve götür daha fazla seninle aynı havayı solumak istemiyorum. Sen bendeki bütün şanslarını tükettin. Seni asla ama asla affetmeyeceğim ve hiçbir zaman karın olmayacağım " Zehir zemberek sözleri ile Yavuz'u diri diri öldürdüğünü biliyordu. Daha ağır da konuşabilirdi ama geçmişin hatrına sustu Leyla.
Yavuz'un vucudunu bir anda öfke sardı kendisine dokunmasından bu kadar mı iğrenmişti. Leyla'nın kalbinde artık yeri yokmu idi. En çok da canını yakan" karın olmayacağım " demesi idi. O hiçbir zaman Leyla'nın kalbi dışında ondan birşey beklememişti. Şimdi bir sapık gibi vucudundan yararlanmak isteyebileceğini bu kadın nasıl düşünürdü. O kadar karaktersiz bir adam mı idi.
Leyla dan uzaklaşıp sehpaya koyduğu anahtarları hızla aldı Leyla'nın bileğinden tutup " yürü" dedi.
" Bırak kolumu canımı yakıyorsun " diyerek ayak diresede Yavuz'a gücü yetmiyordu.
Peşinden sürükleye sürükleye arabaya kadar götürdü Leyla'yı. Kapıyı açıp koltuğa poşet gibi savurdu kapıyı da sertçe örttü. Leyla korkmuştu inmek istedi ama kapı kilitlenmişti.
" Allah'ın cezası aç kapıyı " diye bağırsada Yavuz hiç umursamadı. Gidip bağ evinin ışıklarını söndürdü kapısını kilitleyip arabaya aynı öfke ile geldi. Kapıyı açıp bindi yüzünden bakışlarında ki karanlıktan bile belli oluyordu öfkesi.
" Ne yaptığını zannedi..." Demeye kalmadan gaza bastı. Leyla ön cama doğru gitti geldi " Kemerini tak" dedi buda konuşma demekti onun dilinde. Sesinde ki tınıdan ürktü Leyla çoğu kez onu öfkeli görmüştü ama şu an ki öfkesi bambaşka idi. Sanki gözü dönmüş gibi idi Yavuz demişti ama kötü tarafımı görmek istemezsin diye. Leyla kapının kulpuna sıkıca yapıstı kaza yapmaları an meselesi idi. Konuşsa birşey dese yanında ki adamın gazabından korkuyordu. Ayağını gazdan hiç çekmedi Yavuz öyle hızlı gidiyordu ki yanından geçtiği arabalar kornaya basıyordu.
1 saatlik yolu 15 dakika da geldi Yavuz konağın önüne geldiğınde anı frenle durdu. Kemerini çözüp indi arabadan Leyla da kemerini çözdü bu sırada içinden de şükür ettı kazasiz belasız geldikleri için. Kapıda ki korumalar Leyla'nin kapısıni açmak için koşarak yanına geldiğinde " Sakın " dedi eli ile durdurdu Yavuz buda karışmayın uzak durun demekti onun dilinde.
Arabanın önünden hızla dolanıp Leyla'nın kapısını açtı yine bileğinden tuttuğu gibi tekrar çekiştirmeye başladı konağın kapısını sert bir şekikde açtı.
"Miroğulları dışarı çıkın " diye kükredi resmen gür sesi konağın duvarlarında yankılandı.
Azade hanım ve Leyla hanım elleri yüreklerinde , Behra ağa da çalısma odasından üst avlunun balkonuna geldiler. Yade Zergül kükreyen torununun sesine odasındaki nazını yarım bırakıp cıktı " Ne oluyi Behram o ses nedir?" Diye sordu. Kızlar , Yağız ve Tahir de koşarak geldiler . Mutfaktakiler kapının gürültüsüne çıkmışlardı çoktan.
" Yavuz ne oluyor oğlum niye bağırıyorsun konağı inletti sesin" dedi Azade hanım sesi telaşlı bakışlarında ise korku vardı. Deli oğlu yine neye sinirlenmişti de kükrüyordu.
" Beni şimdi iyi dinleyin bundan sonra hep birlikte bu konakta yaşayacağiz. Leyla hanım da bu konakda benim odamda kalacak ve o Said şerefsizi Antep'i terkedene kadar bu konaktan dışarıya çıkmayacak. Yardım eden çıkmasına müsade eden kararlarıma karşı çıkan olursa affetmem acımam cezasını ellerim ile keserim beni kötü olmaya zorlamayın sabrımı sınamayın. Allah şahidimdie ki , annem, babam , kardeşim de olsa yardım eden cezasını ellerim ile veririm " diyip Leyla'yı ileriye doğru savurdu.
" Sende Leyla tek bir adım dahi atarsan şu kapıdan 5 yıl da yapmadığım kocalığı sana öyle bir yaparım ki, feleğin şaşar o indirmediğin burnunu indir ve yukarı çık. Ev ev dedin ya aha sana ev otur şimdi oturabildiğin kadar " dedi ve kimseyi dinlemeden aynı öfke ve hışımla çıktı konaktan. Adem de beyinin peşine koşarak gitti.
" Abi nereye bende geleyim " dedi. Yqvuz başı ile arabayı gösterip kafası ile hadi dedi. Korumalara bakıp " Söylediklerimi duydunuz ona göre davranın bu konağın etrafında kuş dahi uçmayacak nöbettekiler uyayacak herkezin gözü açıj olacak yakarim hepinizi" emirlerini de sıralayarak Adem ile birlikte gaza basarak gittiler.
Leyla giden adamın arkasından gözleri dolu dolu baktı. Yavuz'un damarına basmakla hata etmişti. Ama oda Leyla ise burnundan getirmesini de bilirdi. Bu konağı ona dar ederdi.
Konak ahalisi neye uğradıklarını şaşırdılar. İçlerinde mutlu iki kişi vardı Behram ağa ve Yade Zergül nihayet deli oğulları akıllanmış karısına sahip çıkmıştı.
Azade hanım ve Leyal hanım ise ağızları açık kaldı. Ne diyeceklerini de bilemediler. Kızsalar olmayacak sevinseler olmayacak idi.
" Vuuu Yavuz ağa kasırgası esti geçti. Dotmam bakma arkasından bos yere gel yukarıya da soğuk su iç bunun uzerine" diyince Yağız kızlar kendini tutamayıp kahkaha attılar. Leyla yukariya doğru sert bir bakış attı. Resmen kendisiyle dalga geçiliyordu. Gözyaşlarını silip el mahkum yukarıya çıktı.
" Aşk olsun kızlar hadi bundan beklerim her konuyla dalga geçecek birşey bulur ya siz buna nasıl uyarsınız" dedi lakin annesi , kaynanası, Yade Zergül bile onun isyanına güldüler.
" Yadem sende mi yaaa" diye isyan etti.
" De haydi haydi saat gec oldu yatın sabah ola hayrola. Deli oglan ile konusurum ben derdi neymiş anlarız" dedi ve odasina çekildi.
" Leylos ne oldu da abim delirdi. Ben abimi ilk defa böyle gördüm" Yaren bunca yıl abisini bu denli öfkeli görmemişti. Tamam sertdi, bazen huysuz oluyordu ama öfkeli yanını hic görmemişti.
" Senin o abini öldürmemek için kendimi zor tutuyorum Yaren . Adama bak yaa geldi emirler yağdırdı gitti. Bende Leyla isem ona bu konağı dar ederim" dedi.
Bu geceden sonra ikili arasında apaçık bir savaş başlamıştı. Kim kazanır bilinmezdi ama eğlenceli günler Miroğullarıni bekliyordu.
" Tühhh yaa ben kaçıracağim olayları neyse Yaren sen bana anlatırsın. Maçın sonuçlarını" Leyla'yı tiye alıyordu onunla uğraşmak Yağız'ın hobisi idi.
Leyla eline aldiğı çicek saksısıni Yağız'a fırlattı. Yağız askerliğin vermis olduğu egitim vw atiklik ile kendisine gelen saksıdan egılerek kurtulmuştu.
" Öldürürüm seni Yağız dalga gecme benle bütun öfkemi hırsımı senden çıkarırım " diyerek tehdit etti Leyla.
" Ya Leylam sen ona ne bakiyorsun boşver onun dediklerini gel içeri geçelim Senem bize kahve yapsın içelim sende bize neler oldu anlat bir çözüm yolu bulalım " diyerek Leyla'nın koluna girerek oturma odasına götürdü Zeynep.
Bu gece onlar için uzun olacağa benziyordu .
**********************************
Yavuz yoldaki bir marketten sallama çay ve termos aldı. Önlerine çıkan bir benzinlikten de sıcak su aldılar ve Antep'in manzarasıni rahatça izleyebileceği tepeye geldi. Yolda dostu Berdan'ı da aramış buraya gelmesini istemişti. Arabadan Adem ile birlikte indiler. Manzaraya baktıklarında Antep ayaklarının altinda gibi idi.
"Duruma göre baya bir zaiyat almışsın gibi kardeşim hasar tespitine bakılırsa" Yavuz kendisine tuhaf tuhaf bakan dostuna gözlerini kısarak baktı. Eğer birazdaha böyle devam ederse asıl zaiyatı kendisine verecekti haberi yoktu.
" Bana bak eğer dalga geçeceksen siktir git yok adam gibi dinleyeceksen gel otur" Berdan ağzına fermuar çekermis gibi yapıp gidip Yavuz'un yanına oturdu. Poşetten aldığı sallama çayı pet bardağa koydu sıcak suyu da üzerine ekledi.
" Anlat bakalım Leyla ile ne olduda buraya attın kendini " dedi merak ediyordu Leyla ile nereye gittiklerini ne konuştuklarını.
" Ne anlatayım be Berdan ulan hiçmi kader yüzümüze gülmez. Ulan 5 yıl be boşa geçip giden 5 yıl. Hergün hasreti ile yanıp kavrulduğum, özleminden geberdiğim, kokusuna hasret kaldığım, başkasına sevdalı diye kendimi sürgün ettiğim kadın meğerse o adamı değil beni seviyormuş" deyince Berdan ağzındaki çayı püskürttü. Kendi kulaklari ile duymuştu Said'i seviyorum dediğini İstanbul'a gttiklerinde.
" Ne diyorsun oğlum nasıl seni seviyormuş lan o şerefsiz peki" Yavuz çayından bir yudum aldı gökyüzüne baktı öyle bir ofladı ki yoruldum, tükendim ama ayakda durmaktayım görenim yok der gibi. Sahi Leyla'nın acılarını herkez görmüştü yanında olmuşlardı da Yavuz'un yaralarını neden kimse görmüyordu. Hep bunu yap şunu yap demişlerdi kimsede sen ne istersin dememiş kimsede halini sormamıştı.
"Çarşıda beni bir kız ile görmüş sevgilim sanmış çekip gitmiş unutmak içinde o Said itini bulmuş işte. Ulan ben kime kızayım kimden hesap sorayım şimdi bu nasıl kader Berdan. Ben onun aşkından ölürken o bana hiçbirşey demeden gitmiş yüzüme o piçi sevdiğini söylediğinde neler yaşadım sen biliyorsun . Niye be Berdan niye ben ne günah işledim, kime ne kötülük ettim de sevdiğim kadın ile sınandım. Kimin vebalini ödüyorum kimin günahının cezasını çekiyorum" hem ağlıyor hem konuşuyordu. Erkek adam ağlamaz derler ya külliyen yalan canı yanınca içinde cehennem ateşi yanınca ağlarmış.
Yavuz cennetten kovulmuş Adem misali idi. Suçu yoktu ama dönüp baktığı da yine yanan, yıkılan kendisi oluyordu. Sırf Leyla'nın namusuna laf gelmesin diye onunla evlenmeyi kabul etmişti yine Leyla'yı düşünmüştü sonuç yine kaybeden kendisi idi.
Adem de Yavuz ile birlikte ağladı hiç konuşmadı yanında oturdu. O göz yaşımı döktü onunla ağladı onun canı mı yandı kendi canı da yandı. Şu hayatta birtek Adem onu anladı, acısını gördü, yanında oldu.
" Yavuz ne desem boş oğlum bir hiç uğruna ziyan olmuşuz be kardeşim. Gidenler gitmiş sevdanın acısını çekmek de bize kalmış. Sen yine şanslısın lan sevdiğin kadın yine senin yanında karın elbet birgün herşeyi yoluna koyar düzeltirsiniz. Eğer seni gerçekten sevdiyse birgün affedecektir sakın pes etme kardeşim tut elinden Leyla'nın ve bırakma kovsada, istemiyorum desede gitme yanından. Zamanla oda anlayacaktır senin sevgini görecektir. Benim gibi değilsin ya ben ne yapayım kime isyan edeyim lan gözümün önünde gelin ettiler başkasına. Kac yıl oldu hala yaram sızlar kimse bilmez. Şimdi çıkıp gelse dese ki tut elimden al götür beni Allah şahidim bir an düşünmem tutarım elinden. Ama ne o gelebilir nede ben o eli artık tutabilirim" dedi. Berdan'ın sevdiğini başkasına gelin etmişlerdi.
Herkezin derdi kendine ağırdı . Herkezin kapanmak bilmeyen bir yarası vardı. Kimi o yarayı yar dan, kimisi ailesinden, kimi eşinden dostundan alırdı. İnsan oğlu illaki bir dertle sınanırdı.
" Ulan Adem sen sakın sevme kimseyi yada seveceksen de imkansız olanını sevme" dedi Berdan ama Adem içinde çok geçti bu sözler oda düşmüşdü kara sevdaya hemde imkansız olanına.
" Adem'im kimi severse gidip onu almazsam bana da Yavuz ağa demesinler. Benim ona boynumun borcu olsun " dedi Yavuz kardeşten ileriydi Adem onun için. Hiç gocunmadan etmeden bir sözünu iki etmeden sevdiği kadını 5 yıl boyunca korumuştu ya Yavuz da onun için herşeyi yapardı.
" Eyvallah abi sen iyi ol yanımda ol bana yeter. Ben başka birşey istemiyorum senden" dedi Adem.
Zaman derler ya herşeyin ilacı bakalım onlara iyi gelecek mi idi zaman. Yavuz Leyla'nın yaralarını sarabilecek miydi? Yada Leyla Yavuz'u affedebilecek mi idi.....
*******************************
Leyla olanı biteni anlattı artık gizli saklı sır kalmasın istedi herşey yanlış anlamalar sırlar yüzünden olmamıs mıydı. Herkez herşeyi öğrendiğinde kızlar ağladıkça ağladı. Yağız ise kendini suçladı nerden bilebilirdi ki o zamanlar abisinin Leyla'yı sevdiğini birşeyler sezmişti abisinde ki değişikliği fark etmişti ama o kişinin Leyla olduğunu bilemezdi ki.
Azade hanım ve Leyal hanım ise sessizce dinlediler. Dinledikçe anneliklerini sorguladılar. Evlatları bu kadar acı çekerken onlar nasıl görmemişlerdi.
" Leyal biz nasıl evlatlarımızı göremedik biz nasıl analarız" Leyal hanım Azade hanıma hak verdi.
" Gördükde konduramadık Azade, kuruntu yaptık sandık. Evlensinler çok istedik ya , olmayınca hayal kırıklığına uğradık . Galiba bizde orda yanıldık" Leyla iki annesine baktı onların suçu yoktu ki ne kendisi çekip giderken nede Yavuz cekip giderken.
" Herşey ortaya döküldü altında da Yavuz ile ben kaldım. İkimizde ne yaptık ise birbirimize yaptık sakın kendinizi suçlamayın. Kaderimiz böyle imiş alnımıza yazılandan ötesi yok imiş " dedi Leyla .
Kelimeler tükenmiş söz bitmişti. Geriye iki en kaza dönüşen insan kalmıştı. Geçmişi değiştiremezlerdi ama geleceği güzelleştirebilirlerdi. Azade hanım ve Leyal hanımda bunun için çaba sarf edeceklerdi bundan sonra.
"Haydin kalkın zor ve yorucu bir gece geçirdik yatalım herkez kafasını bir toparlasın bakalım mevlam neyler, neylerse de güzel eyler inşaallah" dedi yerinden kalktı. İnanıyordu birgün herşey düzelecek evlatlari mutlu olacaklardı.
" Asmin , Berzan hadi yataklara yarın okulunuz var. Yaren kızım sande kızlara giyecekleri kıyafet ver. Yağiz hadi sende Tahir'i al odanıza bakayim. Leyla'm gece gece o deliyi kudurtma kızım hadi odana git sende. Bizde gelince kendisi ile konuşacağız merak etme sen" diyerek herkezi kaldırdı oturdukları yerden ve odalarına gönderdi.
Leyla istemeye istemeye de olsa razı oldu yeteri kadar herkezi üzmüştü. Herkez iyi gecelee dileyerek odalarına çekildiler. Leyal hanım ve Azade hanım kaldı salonda Yavuz'u beklemeye başladılar.
Leyla kendileri için hazırlanan odaya girdi. Buraya her girdiğinde içi sıcacık oluyordu. Sanki evi burasi ,yuvası burası imiş gibi hissetti. İçini öyle bir huzur kapladı ki sebebini bir türlü anlayamıyordu. Oysa ilk defa bu odada kalacak idi. Giyinme odasına girip üstündeki kıyafetı çıkardı. Eline alt üş yatak pijaması aldı ve giyindi. Elbisesini eline alıp banyoya gitti kirli sepetine koydu elbiseyi. Odaya geri döndü makyaj aynasının önüne geçip oturdu. Ağlamakdan makyajı bozulmuş akmıştı. Göeri kıpkırmızı olmuş şişmişti. Eline pamuk ve makyaj temizleme jelini alıp yüzünü temizlemeye başladı. Aklına bir kac saat önce yaşadıkları geldi. Kehribar gözlerinden yine yaşlar süzüldü. Sonra Yavuz'un kendisini sevdiği aklına geldi yüzünde bir tebessüm belirdi. İçi kıpır kıpır oldu. Seviyordu Yavuz da kendisini seviyordu işte yüzündeki tebessüm genişledi. İşi bitince tekrar banyoya gitti guzelce abdest aldı. Başını güzelce şal ile kapattı ustune sabahlıgını geçirip bağladı. Seccadesini serdi ve Rabbine yöneldi. Şükredecek çok şey olmuşdu namazını kıldı selam verip ellerini açtı.
" Ya Rabbi yaşadıklarıma dayanma gücü ver. Sen Rahman ve Rahim olansın halim sana ayandır. Görende , işitende, bilende sensin. Ya rabbi bilirim sen bize kaldıramayacağımız yükü vermezsin. İmtihandan geçiyoruz ya rabbi lakin ben o kulunu affedemiyorum. Canım çok yanıyor, kalbim ağrıyor içimde öyle bi umman varki kayboluyorum. Doğruyu, yanlışı ayırt edemiyorum ama onu sevmekten de vazgeçemiyorum. Solum onun adını haykırırken aklım olmaz deyip duruyor. Aklım ile kalbim arasında bir savaştayım. Sen bana doğru yolu göster ya rabbi. Gönlüme düşeni ömrüme nasip eylediğin için binlerce kez şükürler olsun ya rabbi aminn " dedi ve namazını bitirdi. Seccadesini topladı şalını da yerine koydu. Sabahlığını çıkarıp yatağın ucuna bıraktı. Bu odada ilk gecesi idi. Yatağa baktı uzun uzun yatamazdı orda dolaba gitti bir tane battaniye alıp geldi ve odada bulunan kanepe cenin pozisyonunda uzandı. Ağlaya ağlaya uykunun kollarına bıraktı kendini.
Saat gece yarısı 2'yi gösterirken konağa geldi Yavuz ve Adem. Arabadan inip sessizce girdiler konağa " Adem sağol hadi git yat dinlen benle birlikte sende perişan oldun"
"İyi geceler abi sende dinlen ben inanıyorum sen geldin ya herşey düzelecek guzel olacak " dedi ve odasına doğru gitti.
" İnşallah " dedi Yavuz olur muydu guzel günler görürler miydi hiç bilmiyordu ama çabalayacaktı. Yorgundu omuzları düşmüştü kederi yüzünden belli oluyordu Yavuz'un ağır ağır çıktı merdivenleri. Üst katın avlusuna geldiğinde oturma odasının ışığının yandığını gördü. Bu saat de ayakda tek kişi olurdu oda annesi ayakları Yavuz'u oraya götürdü kapıyı açtığında annesini ve Leyal hanımı gördü.
" Gel oğlum az konuşalım hele bizde seni bekliyorduk " dedi Azade hanım ve eli ile yanı başını gösterdi. Sorguya çekilecekti Yavuz biliyordu kaçışı da yoktu gitti oturdu iki kadının ortasına.
" Konuşalım ana konuşalım da ne konuşacaz ki olan oldu biten bitti. Giden 5 yılı da amcamı da geri getiremeyiz. Bana kızgınsınız belki kırgın biliyorum ama ben kendimce doğru olanı yaptım. O zaman sustum istedim ki Leyla'nın aklı karışmasın okulunu kazansın sonrasında zaten açılacaktım. Ama nasip olmadı ben ona açılmak isterken o gitti başka biriyle evlenmek istedi. Onunda kendince haklı sebepleri vardır. Lakin bu akşam söylediklerim için konuşacaksınız hiç kendinizi yormayın o it burda olduğu müddetçe ve ben bu işi çözene kadar Leyla bu konaktan çıkmayacak. Bu kararımdan kimse beni caydıramaz mezardan dedem de çıkıp gelse benim kararım değişmeyecek. Ama başka bir diyeceğiniz varsa konuşalım " Leyal hanın kızını biliyordu asla rahat durmaz Yavuz'a gününü zehir ederdi.
" Yavuz oğlum iyidersin hoş dersin ama benim kızım sen istedin diye durmaz evde. Dik başlı sende biliyorsun anlatmama gerek yok. Başka bir yolunu bulsak ikinizinde az zarar göreceği bir yol bulsak" diyerek çözüm yolu aradı.
" Leyal annem bak bir defa o it Leyla'nın yanına sızdı neler yaşadık amcamı kaybettik " Leyal hanımın yüreği sızladı. " O it durmayacak durmazda şerefsiz ,piç saplanti yapmıs Leyla'yı. Durmaz o ibne beni tövbe estağfirullah yoksa bende Leyla'yı konağa kapatmaya meraklı değilim. Leyla şu kapidan çıktığı an " derken eli ile de konak kapısını işaret ediyordu Yavuz " o şerefsiz peşine düşecek ya ben yetişemezsem ya koruyamazsam Leyla'yı o zaman sizin yüzünüze milletin yüzüne nasıl bakarım. Demezler mi koskoca Yavuz ağa karısına sahip çıkamadı koruyamadı diye. Ya beni konuşturmayin kurban olayım elimi kana bulamayın . Bakın bunca yıl Leyla o iti seviyor zannedip durdum, sustum, kaçtim. Ama artık duracağım , susacağim birşey kalmadı. Ben karımı seviyorum gönlünüde bir şekilde yeniden kazanacağım. Eğer sizde benim anamsanız bana destek olun köstek olmayın kurban olduklarım " Hak verdi iki kadında Yavuz'a madem evlilerdi birbirlerinide seviyorlardı. O zaman mutlu olmaları için bu gerekli ise iki kadında bu defa Yavuz'un yanında olacaktı.
" Tamam oğlum sen nasıl istersen öyle olsun. Ama sende elini çabuk tut o herifi gönder Antep'den yoksa Leyla'yı zapt edemeyiz. Konağı başımıza yıkar o cadı" dedi Leyal hanim ve güldüler.
" Leyal haklı oğlum gelinimin gönlünü al bir kez girmişsin ya gönlüne yine kazanırsın üzme, incitme onu, koru kolla yaralarını sar annem" dedi Azade hanım. Yavuz iki kadınında desteğini almışti ya şimdi işi biraz daha kolaydı. Bir elini Azade hanımın omzuna diğer elini Leyal hanımın omzuna koyup sıkıca sarıldı. Başlarına birer öpücük kondurdu.
" Hadi yatalım artık ben çok yorgunum sizde üzülmeyin artık mutlu olacağız ben elimden geleni yapacağım. Hadi Allah rahatlik versin " deyip iki kadınında elini ve alnını öpüp çıktı odadan. Merdivenleri yavaş yavaş çıkıp kendi katına geldi. Odanın kapısını yavaşca açıp girdiğınde Leyla'yı koltukda uyuyor buldu.
Yüzünde tebessüm oluştu inatçı karısı yatağa yatmamiş iki büklüm koltuğa uzanmıstı. Sessizce gitti yanına uzun uzun baktı yüzüne ne kadar masum ve guzeldi. Melek gibi de uyuyordu yanında diz çöktü. Leyla kapının ilk açılışında uyanmıştı ama belli etmedi. Yavuz'un geldiğini biliyordu ne yapacağını merak etti. Kalbinin sesini duymasın diye içinden dualar etti.
Yavuz'un eli Leyla'nın kömür karası saçlarına gitti. Yüzüne düşen tutamları parmakları ile geriye doğru itekledi. Leyla onun her dokunuşunda titredi ama Yavuz yüzüne öyle dalmıştı ki fark etmedi.
" Ahhh inatçı keçim ahh seninle çok işim var benim. Yaradana kurban olduğum niye böyle olduk biz be efulim. Ben sana dokunmaya , bakmaya kıyamazken sen nasıl ellerimden kayıp gittin. Beni hiç affetmeyeceksin biliyorum ama çok seviyorum be kızım ömrümü omrüne verecek bu canı sana kurban edecek kadar çok seviyorum. Özür dilerim sana geç kaldığım için affet beni. Geldim artık burdayım senin yanında yamacındayım. Kanayan sende açtığim bütün yaralarını saracağım Yavuz Miroglu sözü olsun sana. Kırdığım kalbini elbet kazanacağim yeter ki yanımda ol gitme benden. Eğer gidersen işte o zaman ölürüm ben. " Dedi gözünden akan yaş Leyla'nın yanağına düştü aynı anda Leyla'nında sol gözünden yaş süzüldü.
Yavuz parmağı ile Leyla'nın gözünden akan yaş'ı sildi. " Ağlama sen kurban olduğum akıtığım ger damla yas için Allah benim belamı versin " deyip alnından öptü. Saçlarına burnunu gömüp doya doya kokladı öptü. Leyla burnuna dolan amber kokusu ile mayıştı. Yavuz görmesede bilmesede içten içe şuan çok mutluydu seviyor seviliyordu. Ama içinde öyle bir kırgınlık vardi ki Yavuz'u affedemiyordu.
Yavuz yavaşca ayrıldı Leyla'nın yanından giyinme odasına gidip uzerini degiştirdi yatak pijamalarını giydi. Yatağın örtüsünü açıp kanepenin yanina gitti. Leyla'yı kucakladığı gibi yatağa götürüp yatırdı. Leyla soğuk çarşafla buluşunca vücüdü kıpırdansada gözlerini açmadı. Yavuz tam doğrulacakken Leyla kolundan tuttu Yavuz tebessüm etti Leyla'nın bu hareketine. Yavaşca kokunun üzerinden Leyla'nın elini çekti. Leyla'nın kaşları çatılınca Yavuz kahkaha atmamak için zor sabretti. Yatağın etrafından dönüp Leyla'nın yanına uzandı. Artık uzak durmak ayrı gayrı olmak yoktu. Helali, karısı, sevdası idi yanında yatmak en doğal hakkı idi. Kolunu açıp usulca Leyla'yı kendine doğru çekti. Leyla'nın kafasını göğsüne yatırdı ve sıkıca sarıldı. Bu gece sevdiğinin kokusu ile uyuyacaktı. Leyla başının altında atan kalp sesi ve amber kokusu ile derin bir uykuya daldı. 5 yıl sonra sevdiğim adamla bir gece uyumak istedi.
*********************************
Sabahın örtüsü Antep semalarını sarmış güneş çoktan doğmuştu. Miroğlu konağında yine tatlı sabah telaşı başlamıştı. Sultan hanım kızlar ile kahvaltı hazırlığına girişmişler Ali kahyayı da fırından simit almaya göndermişlerdi.
" Anne Yavuz abi dediğini yapar mı ? Leyla abla artık konakta kalır mı ?" Herkezde bu sorunun cevabını deli gibi merak ediyordu. Sultan hanım bir yandan işini yapıyor bir yandan da kızina cevap vermişti.
" Valla ben Yavuz'u ömrü hayatımda böyle görmedim kızım eğer o böyle olacak dediyse yapar. Lakin Leyla da öyle konakta sessiz sedasız oturacak biri değil bakalım yaşayip gorücüz " dedi.
" Sultan teyze kavga etmeseler bari birda kalsinlar iste nolacak. Tamam bize de iş çıkıyor ama olsun yinede kalsınlar " Seviyordu kalabılığı kimsesizliğini unutuyordu. Birde tabi Adem'e olan sevdasi vardı. Onlar kalırsa Adem de kalırdı konakta.
" Neyse neyse hadi elinizi çabuk tutun siz fazla da konuşmayın Yavuz bilir işini düşünmüstür elbet birşeyler" dedi.
Azade hanim ve Leyal hanım sabah soluğu kayınvalidelerinin odasında aldılar. Geceki konuşmaları anlattılar. Yade Zergül pek bir mutlu oldu onumda istediği bu idi. Bütün sevdikleri tek bir çatı altında olacakdı. Yavuz'un Leyla'ya bu denli sahip çıkmasıda gurur vermişti.
Hep birlikte oturma odasına geçtiler. Behram ağa da kalkmış gelmişti. Onunla da konuştular. Behram ağa da yapilan toplantıyı alınan kararı ailesine anlattı. Dediği gibi de olmuştu Yavuz verilen karara karşı çıkmıstı ilk günden.
Asmin ve Behram birbirlerine sarılarak indiler salona. Tahir, Yaren ve Senem de inmişti bilerek Zeynep'i geride bıraktılar . Yağız vedalaşmak istemiş Yaren'e mesaj atmıştı Zeynep ile bizi yalnız bırakın diye.
Yağız odaya girdiğinde Zeynep de üstünü giyinmiş çantasını hazırlıyordu. Bugün şirket için önemli olan bir davaya katılacak idi. Yağız'ın girdiğinı görüce " Senin ne işin var burda çabuk çık şimdi biri görecek" dedi. Lakin telaşı boşuna idi.
" Merak etme eli maşalı kimse yok ayrıca Yaren her hangi bir durumda haber verecek " diyerek Zeynep'e yaklaştı.
" Yaren'i demi alet ettin işlerine pes vallahi korkulur senden. " Yağız güldü Zeynep ile aralarında bir adımlık mesafe kalacak şekilde durdu.
" Zeynep gitmeden görmek istedim seni. Birde eğer izin verirsen sarılmak istiyorum sana ailemin yanında bunu yapamazdım giderken senden birşeyler kalsın bana çimen gözlüm" Zeynep'in yüreği titredi bu adam nerden buluyordu bu lafları. Maşallah ağzıda iyi laf yapıyordu. Oda gitmeden Yağız'a sarılmak istedi. Ellerini açıp tebessüm edip gel işareti yaptı. Sıkı sıkı sarıldılar sanki kötü günlerin geleceği içlerine doğmuş gibi. Yağız ilk defa içi huzursuz gidiyordu görev yerine. Kötü birşey olacağı zaman hep böyle hissederdi.
" Zeynep kendine dikkat et bak gidiyorum ama içim hiç rahat değil. Her ne olursa olsun beni haberdar et. Bakma Leyla takılıyorum felan ama sen hep yanında ol gözün üstünde olsun. Abim birşey diyorsa sizin iyiliğiniz içindir sakın unutma tamam mı güzelim " deyip alnından öptü.
" Aklın burda kalmasın ben burda iyiyim güvendeyim. Sende kendine dikkat et teğmen burda seni bekleyen bir elimaşalı olduğunu unutma" Ayrıldılar Yağız önden çıktı salona gitti ardından da Zeynep indi.
Yavuz ve Leyla uykunun kollarında idiler birbirlerine sarılmıs uyuyorlar idi. Yavuz gözlerini kırparak açtı. Burnuna miss gibi gül kokusu geldi. Doya doya kokladı saçlarından hafifçe öptü Leyla kıpırdamaya başlayınca hemen gözlerini kapattı. Leyla gözlerini açtığında koala gibi sarılmıs kollarda buldu kendini. Kafasını hafif kaldırdığında Yavuz'un sert çehresi ile karşılaştı. Bir an rüyada zannetti kendini. Gözlerini sıkıca kapatıp açtığında hala Yavuz'un kollarında idi. Hızlıca doğrulup kalktı o öyle kalkınca Yavuz da yeni uyanıyormuş numarası yaptı.
" Ne oluyor sabah sabah " diyerek gozlerini açtı. Leyla kendisine öfke ile bakıyordu.
" Napıyorsun sen be. Girmişsin dibime kadar. Ayrıca ben kanepede yatıyordum buraya nasıl geldim " diye cırladı. Yavuz yüzünü buruşturdu sabah sabah hiç çekilecek gibi değildi.
" Leyla sabah sabah cırlamasan mı güzelim içinden kedi mi çıktı senin? Gece geldiğimde orda uyuyordun ben taşıdım seni buraya sonrasında da uyuduk işte" Yavuz'un yüzünü buruşturup ferah ferah konuşması Leyla'yı deli ediyordu.
" Yavuz beni çıldırtma sanki hergun beraber uyuyoruz gibi davranma. Bir dahada sakın bana dokunma sakın " diyerek banyoya gitti.
Yavuz'un duyduğu sözler zoruma gitti ama belli etmedi banyo kapısına yaklaşıp " Alışsan iyi edersin hanımağam ha bu arada günaydın " diyerek giyinme odasına gitti. Kendisi için bir takım çıkardı dolaptan hızlıca üzerini çıkarıp pantolan ve gömleğini giydi. Boydan olan aynada kendisine baktı kemerini taktı kol düğmelerini de takıp ceketini giydi. En son ayakkabılarinıda giyip çıktı odadan. Leyla da banyodan çıkmıstı hala kızgın ve öfkeli idi.
" Ben hazırım sende hazırlan da aşağıya inelim bizimkiler kalkmışlardır çoktan" diyerek banyoya ilerledi Yavuz.
" Hayırdır ya biz normal evliydik de benim mi haberim yoktu. Bu ne rahatlık be adam iyi misin sen?" Leyla Yavuz daki rahatlığa gıcık olmuştu.
" Gayet iyiyim sen nasılsın gece rahat uyuyabildin mi? Gerçi benim güvenli kollarımda idin gayet de yerinden memnundun hatta bir ara Yavuz , Yavuz diye inledin. Beni sevdiğini istediğini bu kadar belli etme hanımağam nazar olursun" diyip banyoya girdi. Biliyirdu ki birazdan Leyla kuduracaktı. Damarina fena basmıştı Yavuz.
Leyla ayağındaki terliği çıkarip attı ama terlik kapıya çarptı. " Seni pislik dalga geçiyor birde benimle. Ne sevgisi be ne sevgisi nefret ediyorum senden ilk fırsatda da boşanacağım senden merak etme " diyerek giyinme odasına gitti. Dolapdan beyaz diz kapağının altında biten v yaka bir elbise aldı uzerine hızlıca geçirdi. Siyah kemerini alıp beline taktı altına beyaz stiletto ayakkabilarını giydi. Bu odada işi bitmişti saçlarını taramk icin odaya geçti . Yavuz da banyodan elini yüzünü yıkayıp çıkmıştı. Leyla'yı görünce hayran hayran baktı çon güzel olmuştu.
" Hayırdır Leyla hanım böyle şık giyinmıs nereye gideceksiniz? " Kafası ile de üzerini işaret etti Yavuz.
" Tabi ki de işe gideceğim nereye gideceğim bugün toplantım var. Fıstık sevkiyatının ikinci partisini göndereceğiz" dedi.
" Leyla ben akşam söylediklerimde ciddi idim. Şimdi ister üzerini değiştir ister böyle gel ama konaktan dışarıya çıkmayacaksın. Seninle bu konu hakkında tartışmak istemiyorum. Bak ne söylersen söyle kararım değişmeyecek. En azından o piç herifi burdan gönderene kadar " diyerek Leyla'nın yapacağı itirazların önünü kesti.
" Yavuz ne zamana kadar beni konakta tutacaksın. Beni ne zannediyorsun süs bebeği veya oyuncak bebek mi? Dur dediğinde duracağım git dediğinde gideceğim. Benim ondan korkum yok bir kere vurdum ölmedi ikinciye ıskalamam. Sende anla artık adam sözlerinin bende bir etkisi yok ben seni beni gelinliğim ile terk ettiğin gün sildim. Yoksun artık benim için kağıtta ki imzadan ibaretsin onu da en kısa zamanda halledeceğim " dedi yine Yavuz'un damarına basmayı başarmıstı.
" Nasıl halledeceksin Leyla söylesene "
" Boşanacağim Zeynep en kısa zamanda protokolu hazırlayıp verir sana bu saçma sapan evcilik oyunu da biter gider" Yavuz'un gözlerine bir anda kan indi ne demek boşanmak ne kadar da kolay dile getiriyordu. Leyla'yı kolundan turup duvara yasladı.
" Ağzından çıkanı kulağın duysun kadın. Sabrediyorsam kendimde gördüğüm hatalar içindir. Sabrımı sınama benim sen benim karım,namusum , helalimsin. Sen beni silmis olabilirsin ama ben seni hiçbir zaman silmedim. O şerefsizi seviyorum diye haykırdığında bile silmedim. Şimdi kulaklarını aç ve iyi dinle bu konaktan bir adım dahi atarsan beni ezip geçersen bir daha ne o şirkete nede bu konağa geri girebilirsin. Bu konağın ağası hala benim o şirketin yönetim kurulu başkanı hala benim. Bir lafıma bakar herşey gitmek mi istiyorsun git ama şirketi aileni unut. Hatta ve hatta Leyal anneyi bile unut bundan sonrasıňda yalnızsın. Sevmiyorum dedin ya hani o şerefsizi seni sevdim dedin ya ben anladım ki , sen beni değil onu sevmişsin. Başkasını seven birinin benim yanımda konağımda şirketimde yeri yok" diyip Leyla'yı odanın ortasına doğru savurdu. Öfkesini bir türlü yenemiyordu hala odanın ortasında kendisine dolu dolu gözler ile durmuş bakan Leyla'yı görünce durduramadı kendisini. Kolundan tutup odadan çıkardı bulundukları katın avlusuna doğru savurup eli ile kapıyı işaret etti.
" İşte kapı madem gitmek istiyorsun çık git lan. Anlamamakda bu kadar ısrarcısın madem defol git. Alışıksın sen zaten her zorda gitmeye git. Allah şahidim olsun ki toprakta yatan amcam gelse dese ki oğlum Leyla'yı affet dönüp yüzüne bakarsam bana da Yavuz demesinler. Ola ki sevdama yenik düşerim, gururumu ayaklar altına alıp yüzüne bakarım, sevda bu ya yanına gelirim işte o zaman bütün Antep yüzüme tükürsün. Yer, gök , aha bu konak ve içindekiler şahidim olsun ki bir daha adını anarsam" diyerek kükredi konaktakiler nefes nefese üst kata geldiler ve gördüklwri manzara hiç iç açıcı değildi....
Birbirlerini bu kadar çok severken canlarını yakan yine kendileri idi...
Evet geldik bölüm sonunu bazı yerleri bu bölüme yetiştiremedim onlarıda eklersem çok daha uzayacakdı tadında bırakmayı tercih ettim. Yeteri kadar uzun bir bölüm oldu. Bol bol yorum ve oylarınızı bekliyorum. Size dolu dolu Yavuz ve Leyla sahnesi verdim umarım beğenirsiniz.
Kitappad, instagram ve tiktok hesabım
55Cerkezkizi055
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11k Okunma |
1.27k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |