17. Bölüm

15. BÖLÜM KAVUŞMA

Çerkezkizi
55cerkezkizi055

Yeni bölüme geçmeden her zaman olduğu gibi sizden isteğim bol bol beğeni ve yorum ama maalesef yorumlar çok düşük nerdeyse bi iki kişi haric hiç yok emek verip karşılığını alamamak üzüyor beni. Desteğinizi bekliyorum...

İnstagram, Tiktok hesabım

👇👇👇👇👇👇

55Cerkezkizi055

"Bir sevda büyüttüm yüreğimde,
Adı sen, dili sen , sözleri sen olan.
Bir sevda büyüttüm yüreğimde,
Önü sen, ardı sen, memleketi sen olan".. ( Cerkezkizi )

Bölüm şarkısı : Sibel PAMUK Sen Benimsin Ben Seninim Yar.

Hayatın bize en ummadığımız anda getirdiği sürprizler yüzümüzün gülmesine sebep oluyor . Ama bazende öyle sürprizler çıkıyor ki karşımıza hayatımızı alt üst ediyor.

Adem duyduğu sözler karşısında şaşırmış ne diyeceğini bilememişti. Hala duyduklarının doğru olup olmadığını sorguluyordu içinde. Yıllardır korktuğu imkansiz gördüğü ihanet ettim diye diye kendini yiyip bitirdiği sevdası imkansızlıktan çıkmış, yüreğine umut tohumları serpilmişti. Yıllarca dillendiremediği aşkını karşısında ki kız cesur yüreği ile dillendirmiş Adem'in işini kolaylaştırmış idi.

Asmin meraklı gözleri ile Adem'e bakıyor verdiği tepkileri takip ediyordu. İtiraf etmis kurtulmuştu ama Adem ne cevap verecek deli gibi merak ediyor idi.

" Adem bir şey söylemeyecek misin ?" Asmin'in sorusu üzerine Adem ayağa kalktı bir ileri bir geri gidip geldi. Asmin onun deli gibi gidip gelmelerini izledi. Yüzü öyle donukdu ki vereceği tepkiyi dahi tahmin edemiyor idi.

Adem son kez gidip gelip Asmin'in önünde durup baktı " Sen az önce soylediklerinde ciddi miydin ?" Diye sordu. Asmin kafasını salladı. Adem yerde oturun kızın ellerinden tutup ayağa kaldırdı öfkeli bakışları yerini şen kahkahalara bıraktı Adem Asmin'i kucakladıği gibi etrafında hem çeviriyor hemde "Allah beee " diye bağırıyordu.

Adem'in sesine Asmin'in kahkahaları eşlik ediyordu. Bir süre öyle döndükden sonra durdular Adem Asmini kucağında yere indirdi elleri ile yüzünü avuçlarının arasına alıp anlından öptü. Gözlerinin en derinine bakıp

" Sen bana dünyaları bağışladın kadın bende yıllardır senin sevdan ile yanıp kül oldum. Bu kalp varya bu kalp " ışaret parmaği ve orta parmağını yan yana getirip kalbini gösterdi ve " birtek senin için attı " dedi. Asmin'in gozlerinden iki damla yaş süzüldü mutluluktan. Korkmuştu bir an ama öyle olmadı duyguları karsılığını bulmuştu işte nihayet. Tekrar sarıldılar bir süre daha öyle kalıp ders vakti gelince ortalığı toparlayıp okula doğru yola koyuldular tek fark vardı Asmin'in eli Ademin avcunun içinde idi. Birbirlerine bakıp bakıp durdular o yol hiç bitmesin istediler.

Okulun önüne gelince Adem yanında duran sevdasına baktı. Şimdi nasıl bırakıp gidecekti sevdiğini yanında kalsın hiç gitmesin şu an hiç bozulmasın istiyordu. Ama işte gitmek zorunda idi son senesiydi ve bu sene üniversite sınavına girecekti. Aralarında ki sessiz bakışmayi Asmin bozdu.

" Benim artık gitmem gerekiyor " Adem kendisine öyle bir bakıyordu ki aslında oda gitmek istemiyordu ama Berzan anlarsa işler karışabilirdi.

" Aslında hiç gitmeni istemiyorum ama hadi git guzelim" Asmin güzelim kelimesini duyunca baygın baygın baktı Adem'e ehh utanmıştıda ama olsun herseye değerdi bu adam güzel seviyordu vesselam..

Asmin tam kapıyı açıp inecekken adem kolundan tuttuğu gibi kendine çekti Asmin neye ugrağını şasırdı bir anda. Adem sevdiği kadının yanağına bir buse kondurdu geçen o öpmüştü alacağı vardı.

Asmin'in yüzune bakıp" alacaklı olmayı sevmiyorum ödeştik " diyip göz kırptı. Asmin güldü ve " Görüsürüz " diyip koşarak okula girdi.

Adem bu defa giden sevdiğinin arkasından gülerek baktı mutluydu, mutluydular. Arabayı çalıştırıp yüzünde ki tebbessüm ile yola koyuldu. Sevdiğine kavuşmuştu ama asıl problem Yavuz'a ne diyecekti.....

Leyla konaktakiler ile kahvesini içmis Yağiz ile bir güzel didişmiş idi. Onların o hallerine konak sakinleri gülerek eşlik etmişti.

" Leyla kızım düğüne hep birlikte gidelim burdan kimse bilmesin içimizde ki sıkıntıları. Kocaman bir aile olduğumuzu anlasınlar bir kez daha" dedi. Aslında Yavuz'un yokluğu gidişi en çok da Behram ağayı yıpratmıştı. Herkezden bir laf duyuyor işitiyor kahrediyordu. Belli bir yaştan sonra ağır geliyordu artık.

" Sen nasıl istersen amca " dedi amcasının üzüntüsünü mahcubiyetini görüyordu. Yavuz'un hatasının bedelinin altında o eziliyordu suçlu değildi ama amcası kendisini suçluyordu. Leyla da üzülmesin yüzü gülsün diye elinden gelenin fazlasını yapıyordu.

***********************

Elmira evli bir adama açılmış olmayı yediremiyordu. Kıskandı Yavuz'un karısını hemde çok kıskandı. Ona göre çok şanslı kadındı ve üstelik Yavuz artık ona gidiyordu. Kimbilir belki bir daha ne zaman gelirdi. Abisi ile yaptıkları konuşmadan sonra sevdasını kalbine gizlemeye karar verdi taki unutana kadar.

Bir süreliğine amcasının yanına Dubai'ye gidecekti.Ama gitmeden önce de kafasında ki planı uygulayacak öyle gidecekti. Bugün şirkete gitmemiş hazırlık yapmıştı yemekler mezeler atıştırmalıklar derken bütün günü mutfak da geçti. Sonra gidip kısa bir duş aldı. Abisi ve Yavuz'un gelmesine az kalmıştı onlar gelmeden herşey hazır olmalıydı çalışanlara bile izin vermişti. Yoksa planını asla gerçekleştiremezdi.

Dolabın önüne gelen Elmira önce iç çamaşırlarının olduğu çekmeceyi açtı içinden kırmızı olan takımı aldı ve uzerine geçirdi. Sonra kiyafetlerinin olduğu bölümü açtı göz gezdirdi kırmızı kalın askılı fırfır detaylı elbisesini eline aldı ve üzerine geçirdi. Ateş gibi olan geceye ateş rengi elbise yakışırdı. Son olarak şeffaf renk topuklu ayakkabılarını giydi. Makyaj aynasının önüne geçip oturdu saçlarının önünü ortadan ayırıp arkadan topuz yaptı elbisesine uygun makyajını da yapıp kırmızı rujunu sürdü pırlanta kolyesi ve kupelerini taktı. Ayağa kalkıp boy aynasından kendisine baktı. Çok güzel olmuştu zaten her erkeğin beğeneceği bir kadındı hele yeşil gözleri insanı günaha davet edecek cinstendi.

Nihayet vakit gelmişti abisi ile Yavuz az sonra evde olurlardı masaya son kez göz gezdirdi eksik hicbirşey yoktu son olarak dolaptan kırmızı şarap getirdi buz dolu kovanın içine koydu.

Siyah olan geceyi kırmızı ile renklendirmiş dişiliğini de ön plana çıkarmış idi. Kapının açılma sesi ile o tarafa doğru döndü görüş alanına ilk abisi girdi. Daha sonra ise beklediği adam girdi bu gece onların gecesi olacak idi. Veda ediyordu madem istediği gibi bir veda olsun istedi.

Yavuz kafasını kaldırıp bakmamıştı biliyordu ki karşısında ki kadın kendisine sevdalı idi. Yapacağı en ufak hareket ümitlenmesine sebep olabilirdi.

Elmira kendisine bakmayan adam ile içten içe sinir krizi geçirdi o herseyi bu gece icin hazırlamıştı " Hoşgələsən abi " dedi abisine sarıldı Behruz kız kardeşini boyle güzel ve şık gorünce üzüldü kardeşinin gönlü olmayacak bir aşka düşmüş idi. Elmira kendisine bakmayan Yavuz'a döndü bu defa elini uzatarak " Hoşgələsən" dedi. Yavuz kendisine uzatılan eli sıkıp ilk defa Elmira'nın yüzüne baktı.

Karşısında ki gördüğü kadın çok güzeldi Allah için çok da güzel olmuştu lakin onun kalbide, gönlu de, aklıda, fikri de, zikri de Leyla idi.

" Hoşbuldum" deyip elini hemen çekti. Behruz dostunun zor durumda kalmaması için eli ile oturacağı yeri gosterip " Gel kardeşim bizim gız döktürmüş gidişinin şerefine " dedi.

Yavuz kendisine gösterilen yere oturdu. Elmira da yerine oturunca yemeğe başladılar Yavuz için işkence gibi geçen dakikalar Elmira için ise unutulmaz anlardı. Sohbet eşliğinde bir şişe kırmızı şarabı bitirmiş ikincisini de yarıya indirmişlerdi. Behram ve Yavuz konuşmuş Elmira sadece dinlemis arada bir sohbete eşlik etmişti o butün gece Yavuz'u izlemişti. Yemek ten sonra bahçeye çıkmıslar bahçede bulunan çardağa oturmuşlardı geceye burda devam edeceklerdi.

" Eee dostum gidiyorsun he. Git git Leyla yenge daha fazla beklemesin seni" dedi. Kardeşinin canı yanıyordu biliyordu ama içinde Yavuz'u öldürsün istiyordu. "Yahu hiç bahsetmedin nasıl biri yenge" dedi Behruz bir yandan da kardeşine bakiyordu göz ucu ile. Elmira abi yapma der gibi bakti ama artık çok geçti.

Yavuz arkasına yaslandı elindeki sigarasının zehrinden bir nefeslik çekti kafasını gökyüzüne doğru kaldırıp dumanını üfledi. Yıldızlar çok parlakdı tıpkı Leyla'nın kehribar gözleri gibi.

" Leylaa " dedi o bir Leyla diyor ağzından bin tane Leyla çıkıyordu.

"Benim yürek yaram,çocukluğum ,
masum olan tarafım, saflığım. Leyla kömür karası saçları, kehribar gözleri ile kalbimin tek sahibi " Dedi sanki anlatmıyor Leyla'yı içinde yaşıyordu.

" Gözü kara, cesur, dediğim dedik haaa öyle böyle değil. Hafif dik başlı ama bir gülüşü var akıllara zarar. Hele yanağında gülünce beliren gamzesi nefes kesici. Kısacası dostum kalbimin tek sahibi" dedi. O anlattıkça Elmira o kadının yerinde olmayı daha çok istiyordu. Behruz ise görmediği kadına şimdiden hayranlık duyuyor idi.

" Erkek fatma gibiydi küçükken her kavgaya karışırdı çok kızardım üstü başı dağılmış bulurdum onu. Sonra kedi yavrusu gibi bir bakardı içim giderdi. Sonra büyüdü, büyüdükçe güzelleşti. O güzelleştikçe benim korkularım başladı. Ya birini beğenirse ,ya birini severse diye. Düşüncesi bile canımı yakıyor kanımı kaynatıyordu. Benden başka kimseyi görmesin sevmesin isterdim bir tek bana özel olsun, bana baksın, beni görsün isterdim her geçen gün beni kendine daha çok çekiyordu " Dedi biten sigarasını söndürup yenisini yaktı. Hem sigarayı yakıyor hem kendi yanıyordu.

Derin bir nefes daha çekip anlatmaya devam etti.

" Duygusaldır, güçlü görünsede naif kırılgan yanı çoktur. Böyle bir bakardı bana ulan Yavuz sen bu bakışlara ölmezsen daha da ölmezsin derdim. Çok da becerikli idi bir masa hazırlardı parmaklarını yerdin. Sonra bir gitti ölmek ne imiş ben işte o zaman öğrendim. " Dedi gozleri dolmuştu ama havaya bakarak akacak olan yaşlara engel oluyordu.

" Yokluğu ateşten gömlekdi ve ben hergün o gömleği giymek zorunda idim. Taki birilerinin istemeye geleceğini öğrenenip İstanbul'a gidene kadar " dedi. Sonrasını anlatmaya ne dili vardi nede gücu yeterdi o anları tekrar yaşamaya.

Behruz biliyordu olanları o yüzden hiç devam et diye ısrar etmedi bu kadarı yeterdi. İçki sigara sohbet derken saat gece yarısını çoktan geçmis Behruz çoktan sarhoş olmuştu. Yavuz gitmek istemişti ama Behruz izin vermemişti. Kendisi de odasına çıkıp yatağa kendini zor atmıştı.

Yavuz kalkmak istedi ama yerinden kımıldayamadı çok mu içmişti mevzu Leyla olunca fazla kaçırmıştı ama bilinci hala yerinde idi.

Elmira fırsatı değerlendirecekti planı buydu Yavuz'u sarhoş edip koynuna girmek ilk onun kadını olmak istiyordu. Yavuz'un koluna girip yardim etti kalkmasına Yavuz istemiyorum desede dinlemedi onu kalacağı odaya kadar götürdü. Odaya girince Yavuz hafif sendeledi Elmira düşmesin diye belinden tutunca göz göze geldiler birbirlerine bir nefeslik mesafe kalacak şekilde yakındılar.

Elmira'nın bakişları Yavuz'un gözleri ve dudakları arasında gidip geliyordu. Kalbi göğüs kafesini yırtıp çıkacak gibi atıyordu. Dayanamayıp ilk adımı attı ve parmak ucunda yükselip Yavuz'un dudaklarına dudaklarını bastırdı. Bir süre bekledi Yavuz'dan bir karşılık gelmeyince devam etmek istedi. Elmira'nın yaptığı hareket ile dumura uğramıştı Yavuz ama öyle bir adam dı ki 40 şişe de içse Leyla'ya ihanet etmezdi. Elmira'yı kollarından tutup itekledi.

" Napıyorsun sen ? nasıl yaparsın bunu hiç mi utanman gururun yok kadın. Evliyim lan ben evli, keza öyle bile olmasa asla sana dokunmam sen benim kardeşim gibisin" dedi tiksinerek baktı.

Elmira her bir kelimede yıkıldı utandı yerin dibine girdi o böyle hayal etmemişti. Gözleri doldu duyduğu kelimeler ile. Yavuz'un kendisine pis birşeymiş gibi bakması canını yaktı. Gozlerinde biriken yaş yanaklarına doğru süzüldü.

" Sen nasıl bu hale geldin Elmira sarhoş edip benden faydalanacak kadar düştün mü sen yada hep boyle ucuz biri miydin yazık sana içerde yatan adama yazık lan zavallı seni mutlu etmek için çabalıyor ama sen ucuz basit kadınlar gibi davranıyorsun. Bir daha sakın bana dokunma yanıma yaklaşma selam verme selamımı da alma" dedi ve arkasını dönüp merdivenlerden yalpalayarak indi ve dışarıdaki korumalardan birine evine götürmesini rica etti ve gitti.

Elmira yıkıldı ama belli etmedi o yerlere düşecek kadın değildi. İllaki Yavuz'u elde etmenin bir yolu olacaktı zamana bırakması gerekiyordu..

Yavuz'u getiren adam evin önüne gelince arabayı durdurup Yavuz'un inmesine yardım etti. Aybeniz hanım camdan Yavuz'un geldiğini görünce hemen aşağıya indi " Deli çocuk yine kör kütük sarhoş olmuş" dedi. Kapıyı açıp Yavuz'un diğer koluna girdi " Bala sen gidebilersen ben hallederem " dedi. Adam "tamam" dedi ve gitti.

Aybeniz hanım Yavuz'u koltuğa oturtup mutfağa kahve yapmaya gitti sert bir kahve yaptı söylene söylene içeriye girdi" Niye içersen şu zıkkımı " diyirdu Yavuz'u koltuğa yatmış bulunca yanına gidip zorla kaldırdı kahveyi içirdi. Yavuz kahveyi içince biraz kendine geldi.

" Necesen iyisen " Aybeniz hanımın sorusu üzerine Yavuz
" Aşığım ana çok aşığım çok özledim " dedi yıllardır kendine haram ettiği kelimeleri bir çırpıda itiraf etti.

Leyla'sız kalmak ona yaramıyordu 5 yıldır hastetti hele şu iki gün görmüştü ya , kokusunu almıştı ya özlemi bin kart arttı.

" Niyə onun yanına gitmiyirsən?"

" Gideceğim ana ama onun canını çok yakmışım affeder mi bilmiyorum " dedi Yavuz korkusu Leyla'nın kendisini hiç affetmemesi idi.

" Eger səni səvirse səni bağışlayar. indi yat " dedi ve Yavuz'un üstüne ince bir pike örttü. Saçlarına ellerini sürdü tıpkı anne şefkati ile okşadı saçlarını Yavuz'un gidişi en çok ona zor olacaktı.

Yavuz sabah şiddetli baş ağrısı ile uyandı gece olanları bölük börçük hatırlıyordu. Kafasını tuttu lavoboya gidip elini yüzünü yıkadı leş gibi kokuyordu. Üzerindekileri hızlıca çıkarıp ılık bir duş alıp kendine geldi.

Banyodan çıkıp yatak odasına gitti üzerini hızlıca giyinip mutfağa geçti sert bir kahve yapıp içti sabaha göre şuan daha iyiydi. Şirketteki son evraklarıda teslim edip çıkacaktı. Adem'e geleceği saatı haber vermiş kendisini havaalanından almasını istemişti. Leyla' ya sabah mesajı atmayı unutmadı " Günaydın hanımağam az kaldı kendini hazırla " yazdı gönderdi. Ehh Leyla nın damarına basıp azcık kızdırsa birşey olmazdı. Şu an yüz ifadesini görmeyi çok istiyordu.

Kahvesini bitirip hızlıca çıktı evden şirkete gitti kalan işlerini halletti . Dostu Behruz'un odasına gitti.

" Müsait misin ?" Diye sordu içeriye girmeden.

" Gel kaçak gel kafan neye attı da gittin gece hesap ver" dedi Behruz

" Öyle olması gerekti oturmayacağım Behruz gitmeden bizimkilere birşeyler alacağım vedalaşmaya geldim" dedi Yavuz.

Behruz anlıyordu dostunu kal demeyecekti gitmesi işine gelmesede dur demeye dili varmıyordu. Orda onu yıllarca bekleyen bir karısı vardı.

" Güle güle git kardeşim ama burayı bırakma arada gel hem bu defa Leyla yengeyi de bekliyorum ona göre " dedi Yavuz ile sarıldılar.

" İnşallah gardaşım Leyla beni bir affetsinde gelmesi kolay " dedi.

Vedaları aslında sevmezdi Yavuz ama dostuna veda etmeden gitmekde olmazdı. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin alışamıyorduk ayrılıklara vedalara.

Yavuz dostunun yanından çıktığı gibi Elmira ile karşılaştılar yüzüne bile bakmadı hızlıca yanından geçti Elmira " Yavuz" dedi ama Yavuz ona öyle bir baktı ki bir hiç miş gibi " Tek kelime etme " dedi ve çıktı şirketten.

Çarşıda herkeze birer hediye aldı geriye bir tek Leyla kaldı en zoru da oydu. Dolaşırken karşısına çıkan bir mağazada gördüğü yöresel kıyafete hayran hayran baktı tam Leyla'ya laik idi. Hemen girip aldı. Nihayet hediye işi de bitmişti artık eve geçip eşyalarını toparlayabilirdi.

Bugünü de atlatmıştı çok şükur yarın sabah gidecek sevdiği kadına ve topraklarına kavuşacaktı. Aklına yine Leyla'sı düşmüstü cüzdanından resmini çıkarıp baktı.

" Kimseye boyun eğmeyen ben senin bir bakışına yeniliyorum bee kadın " dedi. Yine resmi ile uzun uzun sohbet edip dertleşecekti her gece yaptığı gibi.

Sabah erkenden kalktı Yavuz önce traş oldu sonra kısa bir duş aldı havkusuna sarılıp dolabin önune geldi hızlıca giyindi saçlarını tarayıp eli ile şekil verdi.Valizi eline aldı yatağın üzerine bıraktı. Kiyafetlerini koydu kişisel esyalarinıda koydu en son aldiklarinida diğer bir valize koyup fermuarlarını kapattı. Kaldığı eve uzun uzun baktı nasıl gelmiş nasıl gidiyordu. Şu dört duvar nelere şahit olmuştu. Duvarların dili olasa Yabuz acılarını gözyaşlarını yüreğinde ki sancısını dile getirirdi. Sıra ev sahibi Aybeniz hanım ile vedasına geldi. Bu veda Yavuz için uzun olacak gibi gözüküyordu.

Valizlerini alıp dışarıya çıktı Aybeniz hanim kapıda kendisini bekliyordu.
Yavuz valizleri arabaya yerleştirip Aybeniz hanımın yanına gitti.

" Bak böyle ağlarsan gidemem ki hem geleceğim sık sık sende gelirsin, artık senin Türkiye'de de bir evin ailen var anlaştık mı" deyip yanaklarina doğru süzülen yaşları eli ile sildi.

Aybeniz hanımın ciğerinden sanki bir parça kopuyordu 5 yıldır Yavuz'a öyle bir alışmıstı ki şimdi ayrılmak ağır geliyordu ama onu da anlıyordu sonucta ailesi sevdiği herkez memleketinde idi.

"Mane bakma sen sağol get ailənə səlamlarımı çatdır mənim gözəl gəlinimi götür ve mümkün gədər təz gəl" ( Sen bana bakma guzel güzel git. Ailene selamlarımı ilet. Benim güzel gelinimi al en kısa zamanda gel )Dedi Aybeniz hanım.

Yavuz elini öptü sıkı sıkı sarıldılar Yavuz'un da gözleri doldu ağlamamak için dişlerini sıktı. Aybeniz hanima kalsa asla Yavuz'dan ayrılacak gibi gözükmüyordu. Lakin Yavuz bu duruma son verdi alnından öptü.

" En kısa zamanda geleceğim evi kimseye verme kiran her ay gelecek sana Leyla'yı alıp geleceğim bu defa tamam mı . Ama artık gitmeliyim yoksa uçağı kaçıracağım" dedi Aybeniz hanım başı ile hadi git dedi.

Yavuz arabaya binip kornaya bastı ve havaalanına doğru sürdü. Nihayet Leyla'sına, kehribar gözlüsüne gidiyordu. Kendisini affettirecek ve kalbini kazanacaktı. Onu çok zor bir savaş bekliyordu ama Yavuz ne badırelerden çıkmıştı elbet Leyla'nında kalbini fethederdi.

" Günaydın Miroğlu aşiretinin şirret hanımağası " yazıp gönderdi Yüzünde aptal bir gülümseme oluştu.Leyla mesajı okuyunca kuduracaktı biliyordu. Havaalanına gelince Behruz' u aramış bir adam gönderip arabasını almasını istemişti. Artık o sevdiği kadına topraklarına gidiyordu.

**************************

Leyla kızlar ile sabah kahvaltısını etmiş odaya hazırlanmak için çıkmıştı. Dolabını açıp içinden siyah bir elbise çıkardı, ona uyan ayakkabısını ve çantasını da aldı hazırlanmak için makyaj aynasının pufuna oturdu. Sade kahve tonlarinda makyajını yaptı aynı renk rujunu sürdü. Saçlarına maşa ile şekil verdi parfümünü de sıktığında nihayet hazırdı. Telefonuna gelen bildirim sesi ile puf tan kalkıp yatağın kenarında şarzda olan telefonunu eline aldı.

Yavuz'un adını görmesi ile yine şasırdı. Kalbi yine küt küt atmaya başlamıstı. Gitti gideli her sabah mesaj atar olmuştu. İçinden ne oldu bu adama demeden edemiyordu. Bir adam nasıl hem yara verip hemde merhem olurdu anlamıyordu. Onun yüzünden neler yaşamıştı oysaki. Ama lanet gelesice kalbi adını görmesiyle bile nasıl atıyordu yanında olsa mazallah dört nala koşarken kalp krizi geçirttip Leyla'nın selasini verdirirdi. Bu nasil sevmekdi Leyla bile hala anlamış değildi.

" Günaydın Miroğlu aşiretinin şirret hanımağası " Mesajı açıp okuduğunda gözlerini irice açıldı "yuhh" dedi. Utanmadan birde kendisine şirret demişti. Eh Leyla idi bu taş altında kalır laf altında kalmazdı.

" Günaydın Miroğlu aşiretinin kendini beğenmiş , huysuz, ruhsuz, çirkin, korkak ağası " yazdı gönderdi ohh olsundu içinin yağları eridi. Yanında olsa yapacağını bilirdi ama işte gitmişti yine kaçmıştı.

Anında mavi tik olup görüldü olmustu mesajı "yazıyor" yazısını görünce heyecanlandı.

" Bu çirkin ağa'ya Antep kızlarını geçtim doğu, güneydoğu kızları hasta. Ayrıca kim korkak kim cesur göreceğiz efuli" yazıyı okuduğunda ilk satırlara burun kıvırdı. Ama efuli dediği yere kalbini bırakmıştı.

Leyla Yavuz'un ona her efuli deyişinde içi giderdi yine öyle oldu. Kalbine gönlüne, bahar geldi sanki. Dört bir yanı rengarenk çiçek açtı. Ne yaparsa yapsın seviyordu bu adamı hemde canından çok seviyordu. Kalbi ona kırıkmıydı evet ruhunda bir yerde ona olan bir kırgınlık varmıydı evet ama yinede buna rağmen sevgisi hep ağır basıyordu.

" Yaaa sorma hastaneler senin aşkınla hasta olmuş kızlarla dolu. Eh insan çirkin ve huysuz olunca kendini böyle avuturmuş naparsın " yazıp gönderdi. Madem o uğraşıyordu Leyla'da hakkını verirdi. Mesajlardan cıkıp telefonu kapatıp çantasına koydu yoksa bu atısma uzar giderdi.

Aşağıya indiğinde kızlarda hazır bir şekilde onu bekliyorlardı. Zeynep sarı elbise giymiş saçlarının bir kısmını arkadan toplamıs yüzünün yanlarından bir iki tutam ayırmıştı. Senem ise siyah diz kapağından iki parmak aşağısında siyah kalem etek ona en çok yakıstırdığı beyaz gömlek , üzerine de ince yazlık blazer çeket giymis saçlarınada düz fön cekip serbest bırakmiş idi. Yaren ise yine süşlenmis makyajını yapmıs masmavi gözlerini ön plana çıkarmış saçlarına su dalgası yapmış mavi kalın askılı diz kapağında biten vucudunu saran bir elbise giymişti. İclerinde en şık ve süslüleri oydu.

Kızlar beğeni ile baktılar kendilerine yine mi güzellerdi ne nazar değecekti. Birbirlerine bakıp kahkaha attılar. Dostlukları öyle bir hal almıştı ki yıllardır onlar dört kızkardeş gibi olmuşlardı. Uzaktan bakan kimse onların arkadaş olduğunu anlayamazdı. Aralarında ki uyum bağ sevgi hayranlık uyandırıyordu görenlerde.

Hep birlikte evden çıktılar Yaren arabası ile hastaneye giderken kızlar Adem'in kullandığı araba ile şirkete doğru yol aldılar.

Yaren hastaneye gelir gelmez ilk işi hastalarını vizite gitmek oldu. Asistanı Ecrin kendisine eşlik ediyordu. Sıra son ameliyatını yaptığı hastaya geldiğinde kapı kulpunu indirmesi ile karşısındaki adama çarpmasi bir oldu. Kafası adamın sert ve yapılı göğsüne denk gelince burnuna adamın huzur veren o muazzam kokusu yayıldı.

Düşmemesi için kollarında tutan adama kafasını kaldırıp baktığınsa gördüğü kişi ile şasırıyor. İkisi de yine dejavu yaşar gibi " Senn" diyorlar. Yaren adamın ellerinden kollarını kurtarıp bu defa daha sakin bir şekilde " Kadir bey biz galiba sizinle hiç düzgün bir şekilde karşılaşamayacağız " dedi Kadir kendinden kısa olan kadına bakıp tabessüm etti. Kadının saçlarından yayılan misss gibi koku adamı mest etmişti.

" Haklısınız Yaren hanım bu iki oldu üçüncüye ikimizden birine zarar gelecek korkarım " dedi kalın erkeksi sesi ile.

Yaren gülünce yanağında ki hafif ortaya çıkan gamzesi adamın içine içine işledi. Kadir kendisine ne olduğunu anlamıyordu ilk defa bir kadına karşı hem gıcık oluyor hemde kendisini ona çok yakın hissediyordu.

"Müsadenizle hastama bakmam gerek " diyen Yaren ile kendisine gelmiş kenara çekilip Yaren ve asistanının geçmesine izin vermişti.

"Nasılsınız Boran bey varmı bir sıkıntınız ?" Diye sordu Yaren dün safra kesesi ameliyatı yapılmış olan hastanın direnini kontrol edip asistanına yapılması gerekenleri söylüyordu.

Kadir hayranlıkla izledi karşısında ki kadını şirretti, huysuzdu felan ama işine olan bağlılığına hastası ile olan iletişimine diyecek söz bulamadı. Kendisi gibi güzel meslek seçmiş dedi icinden.

"İyiyim doktor hanim ama eve gitsem artık daha iyi olacağım. Beni şu bıyıklı yürüyen sinir küpünden kurtarın zeballah gibi başımda duruyor her işime karışıyor" dedi Kadir'i gösterek ama dostunun sert bakışları ile karşılaşınca gözlerini hemen ondan çekip kendisine bakan doktora çevirdi.

" Ayıp Boran'ım ayıp Kadir abim taa nerelerden geldi senin için, üstelik sabaha kadar başında bekledi bu dediğin oldumu hiç " dedi Boran'ın karısı Rüveyda.

Boran karısını görünce dudağını dişledi işte şimdi onun dilinden kendisini kimse kurtaramazdı. Kadir sen bittin bakışları attı eh intikam neydi soğuk yenen yemekti elbette Kadir intikimanı misli misli alacaktı dostundan.

" Tamam hatunum birşey demedim kızma hemen " diyip karısına ellerini kaldırıp teslim olmuştu. Karısından korkmayan taş kesilir lafını boşa dememişlerdi.

"Boran bey öğleden sonra taburcu edebiliriz sizi lakin çok dikkat edeceksiniz bir süre sadece sıvı gıdalar ile besleneceksiniz on dört gün sonra dikişlerinizi aldırmaya geleceksiniz safra kesesi deyip hafife almayın lütfen o yüzden eve gittiğinizde bol bol istirahet ediniz reçetenizi yazdım çıkarken almayı unutmayın geçmiş olsun " dedi Yaren

" Sağolun doktor hanım çok teşekkür ederiz " Dedi Boran'ın karısı Rüveyde.

Yaren vizitesini nihayet bitirmiş odadan çıkmadan Kadir'e baktı " Buralardamısınız?" Diye sordu.

" Şımdilik evet nasip olursa yarın döneceğim " karşısındaki kadının bu kadar sakin konuşması Kadir'i şaşırtıyor idi. Dünkü kendine çemkiren kadın ile şu an ki arasında gerçekten fark vardı.

Yaren'in içini bilmediği bir hüzün kapladı neydi ki şimdi bu kalbini sıkıştıran sızı anlam veremiyordu bir türlü.

" Gitmeden önce vaktiniz olursa size bir kahve ısmarlamak isterim " dedi Zeynep'in abisi olması bu teklifi yapmasına sebepti. Yoksa kimsey değil kahve su bile içmezdi. " Teşekkür ederim Yaren hanım ögle arası sizin için uygun mu " diye sordu Kadir gelen teklifi reddetmek istemedi arada Zeynep vardım " Uygun tamamdır gö1rüşürüz Kadir bey müsadenizle hastalarım beni bekler " dedi ve ayrıldı odadan.

Kadir giden kadının arkasından baktı bunca sene bunca zaman hiçbir kadına dönüp bakmaz iken giden kadının denizi andıran gözlerinde kaybolmak istedi.

İnsanın alnına yazılmıs bir kader vardı Kadir'in alnının yazısı da bilmediği bir memlekette mavi gözlü bir ağa kızı mı idi bilemezdi.

***************************

Said Zaloğlu yıllardır yaptıği planları ince ince ağalara işlemiş Antep'e geri dönmek için herkezi tek tek ikna etmişti. Geriye ağaların toplanıp kararı onaylamaları gerekiyordu. Böylelikle Leyla'ya bir adım daha yaklaşmıs olacaktı. Evli bir çocuk babası olmasına rağmen aklı fikri hala Leyla'da idi. Hiçbir zaman onu unutamamış her zaman kalbinde bir tek ona yer vermişti.

Nihayet beklediği haber gelmişti ağalar bugün toplanıp konuşacaklar ve onlarda Antep'e geri dönecekti....

Behram ağa konakta otururken dostu Perwer ağadan gelen telefon ile apar topar konaktan çıktı. Gideceği yer Perwer ağa'nın konağı idi. Ağalar meclisi toplanmış onu bekliyordu.

Behram ağa içeri girdiğinde bütün ağaları görünce bir şasırdı "Selamün aleyküm ağalar hayırdır inşallah neden böyle apar topor toplandik" deyip Perwer ağa'nın gösterdiği yere oturdu.

Behram ağanın selamını alan ağalar bir an önce konuya girmek istedi Antep'in ileri gelen büyüklerinden Cenap ağa konuştu ilk " Behram ağa yıllar önce Zaloğlu ailesi ve sizin aranızdaki husümetten ötürü toplanmıştık bugun de yine aynı meseleden ötüruburda bulunuyoruz. Said Zaloğlu geldi yanıma Antep'e geri dönmek istediklerini söyledi bende konuyu Perwer ağaya söyledim ve toplandık" dedi kısaca durumu özetlemişti.

Behram ağanın yüzü asıldı bakışları sertleşti. Ne olursa olsun asla geri dönmelerine izin vermeyecekti. Namuslarına leke atan şerefsizleri bu topraklarda mı barındıracaktı asla mümkün değildi.

" Böyle birşeyin olması mümkün değil ağalar onlar benim namusuma dil uzattı bedeli de sürgün oldu. Şimdi hangi yüzle geri döneceklermiş benim razılığım yoktur " dedi Cenap ağa " Behram ağa kendince haklısın lakin onlarda yıllardı topraklarından sürgün ve bir kez bile olsa size kin güdüp intikam yemini etmediler kabul edip gittiler. Şimdi dönmek istemeleri en doğal hakları " dedi. Odada bulunan herkez Cenap ağaya hak verdi. " Dönsünler " dediler.

" Eğer ki geri dönerler ise yapacaklarımızdan biz sorumlu değiliz yarın öbürgün benim karşıma çıkıp da kimse hesap sormasın. Hadi diyelim ben kabul ettim, etmemde neyse etsem bile Yavuz ağa bu kararı asla kabul etmez ve ona ben bile engel olamam " dedi net bir dil ile herkezi uyarıp kısaca göz dağıda vermişti. Lakin ağaların aklını Said öyle bir çelmiştiki kimsenin umrunda olmadı Yavuz.

Perwer ağa söze girdi " Behram ağa burdaki ağaların hepsi sürgün kararının kalkması yönünde fikirlerini beyan ettiler. Benim fikrimi soracak olursan ben seninle aynı fikirdeyim lakin maalesef çoğunluk hükmün kalkmasından yana bizede saygı duymak düşüyor " dedi sonra ağalara dönüp konuştu.

" Ağalar verdiğiniz karardan inşallah pişman olmazsınız zamanında Behram ağaya yapılan yarın sizin başınıza geldiğinde verdiginiz kararı tekrar gozden geçirirsin. Zaloğlu ailesine haber salın topraklarına dönebilirler " diyip Behram ağa ile birlikte odayı terk etti Perwer ağa. İki yaşlı kurt da bu kararı asla onaylamıyordu lakin ağalar çoktan kararını vermişti.

Perwer ağanın konağını ağalar tek tek terk etti iki dost baş başa kaldılar. Behram ağa ailesine bu durumu nasıl açıklayacak bilemiyordu.

Perwer ağa dostunun sıkıntısını anladı dizine elini bastırıp " Behram Yavuz gelene kadar evdekilere birşey söyleme hele bir Yavuz ağa gelsin o zaman bakarız çaresine. Şimdiden karalar bağlama şu düğünü de bir hayırlısı ile atlatalımda bakalım mevlam neyler neylerse güzel eyler " dedi.

Behram ağa dostuna minnetle baktı her sıkıntısında yanında tek duran oydu. Halini konuşmadan bile anlayan destek olan tek sırdaşı idi.......

Adem Leyla'yı şirkete bırakıp havaalanına geçti. Yavuz'un uçağı inmek üzere idi. Nihayet abisi temelli geliyordu özlemişti. Çocuklar gibi sabırsızlandı heyecanla abisinin gelen yolcu kapısından girmesini bekliyordu.

Ve karşıdan yine tüm karizmasi ve heybeti ile gelen Yavuz'u görünce yüzünde güller açtı Adem'in.

Yavuz'a sıkıca sarılıp " Hoşgeldin abi " Sanki daha iki üçgün önce görüşmemişler gibi onları gören yavuklusuna kavuşmuş aşık zannederdi.

Adem için Yavuz çok farklı idi yeri gelmiş abi olmuş yeri geldiğinde kardeşi olmuştu. Annesinden babasından bile çok Yavuz'un emeği vardı üzerinde. Hakkını asla ödeyemezdi. Yavuz onu hep koruyup kollamıştı.

"Hoşbuldum , hoşbuldum da Adem millet bize bakıyor oğlum şimdi millet yanlış anlayacak " Yavuz şöyle etrafına göz gezdirdi ortamda ki herkez gülerek onlara bakıyordu bazıları Yavuz'u tanıyordu başları ile selam verdiler Yavuz da aynı şekilde karşiladı selamlarinı.

Adem mahçup olmuş bir şekilde " Abi kusura bakma özlemişim seni " dedi Yavuz'un elindeki valizlere uzandı hemen lakin Yavuz hepsini ona verip kendisi arkadan salına salına yürüyecek biri değildi sadece birini almasına izin verdi " Bende sizleri özledim kardeşim hazırmı herşey" burdan direkt bağ ev8ne geçecekti Leyla'nın karşişina düğün günü çıkıp sürpriz yapacaktı.

" Hazır abi herkezi tembihledim geldiğini kimse bilmeyecek" deyip valizi alarak arabaya doğru gittiler. Valizleri bagaja koyup kendileride Arabaya binip bağ evine doğru yola düştüler. Arabadaki kısa sessizliğ8 Yavuz bozdu.

" Eee Adem'im anlat bakalım neler yaptınız ben yokken "

" Said itini bulamadım abi adam nereye saklandı ise sır gibi saklanıyor yada saklıyorlar ama buralarda eminim. Konaktakileri sorarsan iyiler hayatlarına devam ediyorlar Yağız abi sayesinde bizde hergün konağa gidip duruyoruz " dedi bilerek Leyla ile ilgili bilgi vermedi.

Yavuz camdan dışarı bakıyordu bakışlarını camdan çekip Adem'e döndürdü " Peki Leyla nasıl iyimi " diye merak ettiği kişiyi sordu.

" Yengem de iyi bir konağa bir şirkete gidip duruyor. Hayatından memnun" Yandan bakış atıp Yavuz'un tepkisini ölçmek istedi. Madem bırakıp gitmişti azcık kıvrandırmaktan zarar gelmez diye düşündü. 5 yıl içinde Leyla'nın acılarının gözyaşlarının en yakın şahidi idi.

Yavuz'un kaşları çatıldı tekrar manzaraya çevirdi gözlerini . Gidişine hiçde üzülmemişmiydi bu kadın. Yoksa kendisini hiç umursamıyormu idi. Kafasında deli sorular Yavuz'u çıldırtıyordu içten içe.

" Ha birde " dedi Adem Yavuz hemen bakişlarını Adem'e çevirdi " Birde ne Adem" dedi devamıni getir der gibi.

" Birde Zeynep ablanın abisi geldi. Maşallah adam boylu, poslu, yakışıklı isi gücü yerinde , ciddi bir duruşu var ağır başlı. Leyla yenge ile de iyi anlaştilar . Adam da şeytan tüyü var kendisini sevdiriyor dedi.

Yavuz kıskandı içten içe Leyla'ya erkek sineğin bile yakın olmasına tahammül edemez iken bu adamlar nerden çıkıyordu.

" Hayırdır Adem tercihlerin farkli ise gidip isteyelim adamı sana " diyince Yavuz Adem'in gözleri irice açılıyor.

" Bakma bana öyle adami bir anlattın ki benim bile yürüyesim geldi " Bakişları ile Adem'i resmen dövüyordu Yavuz.

Kıskanmıştı adamı hemde öyle böyle bir kıskançlık değil . Elinden gelse gidip adamı sonsuza dek yok edecek kadar. Kıskançlığı damarlarında ki kanı fokurdatıyordu.

" Yok abi tövbe tercih felan yani benim işim olmaz oyle şeyler ile " dedi.

Adamın kız kardeşine aşık iken hakkında böyle birşey düşünmesini istemezdi.

Yavuz Adem'in kızarıp bozaran yüz ifadesini görünce gür bir kahkaha attı.
Adem abisine deli görmüş gibi bakıyordu. Biraz önce gözlerinden ateş çıkan adam şimdi kahkaha mı atıyordu.

"Adem , Adem sende olmasan ben kimle uğraşacağım oğlum sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün ama sen yinede başkasının yanında bir erkeği bu kadar övme yanlış anlaşılır. Benden sana abi tavsiyesi" deyip göz kırptı.

" Yok abi tövbe ağzımı açmam " Adem kazdıği kuyuya kendi düşmüs idi. Yavuz için ise intikam soğuk yenen yemekti. Adem'de nasibini böylelikle almış oldu.

Bağ evine geldiklerinde Adem arabayı durdurup hemen indi . Bağ evi çalışanlarından kahya Cemil ile karısı Cemile hanım kapıda karşıladılar beylerini.

" Hoşgeldin ağam " dedi kahya Cemil ellerini önden bağlayarak.

" Hoşbulduk Cemil abi nasılsın diyip gidip sarıldı Yavuz. Onun için çalışanları ailesinden biri idi. Öyle karşısında el pençe divan durulmasını sevmezdi.

"Hoşgelmişsen ağam" dedi Cemile hanim
Yavuz bu defada ona sarıldı " Hoşbuldum Cemile abla yaptın mı bana o güzel yemeklerinden " diye sordu.

" Yaptım ağam Adem oğlum geleceğini söyleyince en sevdiğin yemekleri yaptım" dedi.

Yavuz minnetle baktı karşisındaki kadına iyiki varlar idi. Yıllardır kahırlarını çekiyorlar yinede tek kelime etmiyorlar idi.

" Ellerin dert görmesin abla ben bir kaç gün burda olacağım sizde izinlisiniz gidin bir kaç gün dinlenin " dedi.

" Sağol ağam Allah razı olsun senden " dediler ve kaldıkları eve doğru gittiler.

Adem valizleri alıp eve götürdü Yavuz Antep'in havasını içine çekti özlemişti buraları taşına toprağina hasretti.....

****************************

Leyla odasında ihaleye girecekleri dosyayı incelerken kapısı tıklatıldı ve içeri Zeynep girdi.

" Müsait misiniz Leyla hanım " dedi tebessüm ederek.

" Buyrun Zeynep hanım nasıl yardımcı olabilir " dedi ve eli ile bos olan kotukları gösterdi.

" Leyla hanım değerli vaktinizi alıyorum ama sizinle bir konuda görüşüp fikrinizi almak istiyorum " dedi gösterilen yere otururken.

" Buyur canım seni dinliyorum "

" Leyla biz burda okuyamayan durumubolmayan çocuklar için yurt yapacağız ya, diyorum ki bura ile sınırlı kalmasın Kadir abim ile konuşsak aynı yurttan Sinop'a da yapsak nasıl olur ne dersin" dedi.

" Çok güzel düşünmüşsün canim hatta Kadir bey ile görüşelim burda ki binayı da onlar yapsın bizim ustalar yeni otele başlayacakları için yurt işini ertelemek zorunda kalacaktık vallahi çok güzel düşündün bu işi " dedi.

İki kadınında gözlerinin içi parlıyordu bu is bir çok okuyamayan kızın umudu olacaktı. Kimsesiz ailesi olmayan gençlerin çocukların yuvası olacakdı.

Leyla'nın kapısı tekrar tıklatıldı bubdefa içeri Senem ve Tahir girdi.

" Müsait miydin " diye sordu Tahir.

" Gelin gelin bizde yurt işini konuşuyorduk sizinde fikirlerinizi alalım " dedi Leyla.

Tahir ve Senem , Zeynep'in karşısındaki koltuklara oturdular.

" Yurt ile ilgili sıkıntı mı var ? " Diye sordu Senem.

" Ha yok canım biz diyoruz ki yurt inşaatını Kadir beye verelim. Hem biz rahatlamıs oluruz hem otelin bitmesini beklemek zorunda kalmayız çocuklarda bir an önce yurtlarına kavuşur ne dersiniz? " Tahir ve Senem'in fikri de önemli idi nede olsa prejenin mimarisi ni onlar çizecekti.

" Ya çok güzel olur iyi fikir bence " diyip Tahir'e baktı.

" Yani ustalar otele yoğunlaşacağı için yurt ertelenecekti. Buda okumak isteyip okuyaman kızlarımız için kötü olurdu Kadir bey de tamam derse güzel olur neden olmasın " dedi Tahir

Senem yanında ki adama bir kez daha aşık oldu yüreğinin güzelliği ince fikirli olması kalbini fethediyordu. İyiki sen dedi içinden iyi ki Tahir'i seçmişti kalbi.

Tahir yanındaki kadının bakışlarınin üzerinde olduğunu hissetmis gibi ona baktı bu yurt işi için be kadar heyecanlı ve istekli olduğunu biliyordu. Sevdiği kadında yurtlar da yetimhanelerde büyümüş idi. Çektiği sıkıntıları yaşadığı acıları bilirken nasıl hayır diyebilirdi ki vicdanı başta el vermez idi.

Leyla'nin odasının kapısı çalındı " Leyla hanım Kadir bey geldi Zeynep hanımi görmek istiyor " deyince Zeynep hemen ayaklandı " Buraya al Fisun bizde kendisi ile görüşmek istiyorduk " dedi Leyla.

Kadir içeri girer girmez Zeynep yine gidip sıkıca sarıldı " Hoşgeldin abimm " dedi. Bu adama duyduğu minnet , özlem , sevgi hiç bitmeyecekti. Öz abisi olsa ancak bu kadar severdi.

" Hoşbuldum güzelim " dedi Kadir Zeynep'e sarılıp saçlarını öperken. Abilik duygusunu ilk Zeynep ile tatmıştı. Zeynep ilk göz ağrısı idi.

Kadir sırayla odadakiler ile toklaştı Tahir ile de tanışmış oldu bu sırada. Hoşgeldin faslının ardından hepsi yerlerine oturdu.

" Kadir bey iyiki geldiniz bizde sizle bir konu hakkında görüşmek istiyorduk " dedi Leyla. Kadir kötü birşey zannedip Zeynep'e baktı hemen bir sıkıntı mi vardı. Ama Zeynep'in ışıl ışıl parlayan ve gülen gözlerini görünce içi rahat etti.

" Hayırdır Leyla hanım " Leyla öne doğru biraz eğilip " Kadir aramızdan bey ve hanımı kaldırsak olur mu ? Yani artık o samimiyete ulaştığımız düşünüyorum "

Kadir tebessum etti " Olur benim içinde iyi olur. Leyla ne konuşacaktınız benle" diye kafasına takilan soruyu sordu.

" Kadir biz burda okuyamayan durumu olmayan kızlarımiz ve gençlerimiz için bir yurt binası inşa etmeyi planlıyoruz. Ailesinin durumu olmayıp okuyamayan yada ailesi izin vermediği için okuyayan nice kiziz var. Gençlerimiz aylak sokaklarda. Biz istiyoruz ki onlara bir el verelim aile olalalım okutalım. Proje hazır aslında tek sorunumuz bizim ustalar yeni otel projesine başlayacakları için bu projeyi ertelememiz gerekecek bizde düşündük eğer sende evet dersen bu inşaatı sen al istiyoruz " diyerek Kadir'e hem iş teklifinde bulundu hemde durumu net bir dil ile açıkladı Leyla.

" Kadir abi bu proje bizim için çok önemli ve sadece burada kalmayacak elimizden geldiğince ülkemizin her bir şehrine böyle bir yurt açmayı planlıyoruz okuyamayan kardeşlerimize umut olmak istiyoruz " dedi Zeynep.

" Ben yetim hanede büyüdüm sonra yurt hayatım başladı. Ben şanslı olan çocujlardan idim ama şanşsız bir sürü çocuk var sokaklarda terkedilmiş rezellik içinde yaşayan. Zorla çalıştırılan biz onlara bir yuva bir aile sıcak yemek yatak vermek istiyoruz sende bize destek ol lütfen Kadir abi " dedi Senem .

Kızlar gözleri parlayarak öyle bir anlatmışlardı ki böyle hayırlı bir işe Kadir asla hayır demezdi. Ucunda binlerce çocuğa, gence, yuva olmak vardı.

" Yani öyle bir anlattınız ki hayır demem imkansız. Ya siz çok güzel düşünmüşsünüz benimde bir parça katkım olacak ise neden olmasın ama sadece inşaat işi için değil her ne gerekiyirsa üzerime düşen ne var ise yapmaya hazırda olduğumu bilin " Zeynep işte benim Kadir abim der gibi gururla baktı . Biliyordu kabul edeceğini kan baği olmadığı halde kendisine sahip çıkan, abi olan binlerce çocuğa da abi , yuva olurdu.

" O zaman hayırlı olsun ortaklığımız diyelim mi " dedi Leyla elini uzatırken.

" Diyelim Leyla hayırlı uğurlu olsun " diyip kendisine uzatılan eli sıktı Kadir.

Zeynep ve Senem de mutluluklarını birbirlerine sarılarak giderdiler. Tahir sevdiği kadının gözünde ki mutluluk ile daha bir keyiflendi. O hep böyle gülsün mutlu olsun diye ömrünü ayakları altına sererdi. Senem'i ilk gördüğu gün kaderi olacağını biliyordu bulduk belayı demişti. Lakin günden güne hayatı ve yaşadığı zorluklari öğrendikce hem saygısı artmış hem sevgisi iki katına çıkmıştı.

İnsanoğlu böyleydi iste kendisi tok yatarken dışarda ki açın halinden bilmezdi. Senem'in aileye olan açlığını da Tahir bilemezdi ama şimdi o açlığin ne olduğunu Senem ile birlikte öğrenmişti.

İnsan nasıl evladını bırakırdı hemde süt kokarken anneye muhtaçken daha gözlerini dünyaya yeni açmışken nasıl onu savunmasız , kimsesiz bırakabilirdi aklı almıyordu. Senem'in suçu neydi ki gözlerini açar açmaz daha hiçbirşeyden habersiz bir camii avlusuna terkedilecek kadar ne yapmış olabilirdi ki?..

Vicdan insana Allahtan verilen bir duygu değilmi idi. Peki o zaman onu doğuran kadın, doğmasina vesile olan adam nasıl bir ahlaka vicdana sahipdi ki bırakmişlardı sokağa...

Tahir'in aklı hafsalasi almıyordu bunu düşünüyordu Senem'i tanıdığı günden beri, nasıl bir anne baba idi ki onlar vicdanları körelmiş insanlıktan nasibini almamışlardı. Birgün eğer karşılarına çıkarlar ise yüzlerine tükürmek için yeminler etti.

Karşısındaki kadının masumiyetinde o bir ömrü tüketirdi. Onlar kıyıp atmışlardı ne yazık ki. İnsanoğlu böyle vicdansız, böyle nankör, böyle ahlaksızdı. Oysa ki o can onlara Allah'ın emaneti idi. Onlar emanete hıyanet, ihanet etmişlerdi. Bu yüzdendir ki Tahir'in gözünde zerre değerleri yoktu.

Kapı bu defa vurulmadan açıldı ve elinde kahveler ile Yaren gülerek ve neşe dolu sesi ile içeri girdi.

" Ben geldimm " diyerek elindeki kahveleri salliyordu ki gördüğü yüz ile tebessümü dudaklarında asılı kaldı.

" Hoşgeldin çiçeğim " Leyla'nın seside en az Yaren kadar neşeli idi. Nihayet işleri yoluna girmişti . Ortaklığıda halletmişlerdi ondan keyiflisi yok idi.

"Hoşbuldum da eğer müsait değilseniz ben çıkayim. Nilüfer ttoplantıda olduğunuzu söyleyince ben yalnızsınız sanmıştım " dedi kısaca. Kadir'i burda görmeyi beklemiyordu açıkcası ve çok şaşkındı kader sanki onları bir araya getirmek için uğraşıyordu.

" Gel cadi gel hiçbir toplantı senden mühim değil " dedi Tahir yanına küzenini çağırırken. Çok fazla zaten görüşemiyorlardı iş dolayısı ile özlemisti Yaren'i. Çocuklukları beraber geçmişti deli küzeninden az çekmemişti hani Tahir. Onun yüzünden az azar işitmemişlerdi Yağız ile.

Yaren kendisine açılan kollara sığındı kedi gibi essek kadar kız olmuştu ama hala içinde ki o çocuk yanı büyümemişti.

Herkez yerine otururken Tahir kuzenini kolunun altına alarak yanina oturttu. Saclarına derin bir buse kondurdu. Kadir bu durumu kıskanmıştı ama belli etmemeye çalışiyordu. Tahir 'in yerinde olup Yaren'in saçlarına dokunmak istiyordu. Kendisine iki günde bir haller olmuştu. Tanımadığı huyunu suyunu bilmediği kızı neden kıskanır olmuştu amlamadı. Tıpkı Tahir gibi oda Zeynep'i kolu altına aldı saçlarını öptü. Zeynep Kadir'in göğsüne kedi gibi sinmeye dünden razıydı.

Senem kimsesizliğini yine hissetmişti. Bir Yaren 'e bir Zeynep'e baktı ikiside yanlarında duran, kendilerini seven dağ gibi adamların kanatları altında idi. Peki ya o? Onun sığınacağı bir dağı, bir limanı yoktu. Yetimdi, öksüzdü, istenilmemiş, sevilmemiş, terkedilmiş biriydi. Neden demeyi bırakalı çok olmuştu ama işte bazı anlarda yüreği cayır cayır yanıyor ailesine içinden kızıyordu. Belki onunda bir abisi ablası vardı. Ama iste hiçbirşey bilmiyordu imkanı yoktu araştırmaya aslında cesaretde edemiyordu. Duyacağı gerçekleri kaldırabilirmiydi bilmiyordu. Oda umursamamakta buluyordu çözümü.

Gözleri dolu dolu oldu" Müsadenizle ben bir lavoboya gideyim " deyip ayaklandı ve hızlıca çıktı odadan. Dogruca Lavaboya girip gözlerinde biriken yaşları serbest bıraktı.

Kıskanmıştı ama arkadaşlarını değil onlara verilen sevgiyi sahiplenilmeyi kıskandı.

Leyla anlamıstı bozuntuya vermeden izin isteyip arkasından hemen çıktı Senem'in. Lavobaya gitti ayakları direk kapıyı açtığı gibide ağlayan bir çift göz ile karşılaştı.

Senem Leyla'yı görünce aglamasını durduramadı gözlerinden yaşlar daha çok akmaya başladı. Leyla kollarını açtı elleri ile gel dedi. Senem arlarındakı mesafeyi koşar gibi yüruyüp Leyla'ya sıkıca sarıldı.

" Ağlama belki onların gibi bir abi olamam sana ama dağ gibi arkanda duran ne zaman istersen sana böyle sımsıkı sarılan acını paylaşan bir abla olurum" dedi sonlara doğru sesi titremişti. Gözleri dolmuştu onunda ağalamamak için zor tutuyordu kendini.

Ağlarsa Senem daha çok kendisini kaybederdi oda sıktı kendini ağlamamak için. Leyla idi işte merhameti sonsuz kadındı o. Kendisini terk edip gitmis adama bile merhamet etmiş kadındı ki , kalmıştı ki o merhametin hepsini Senem'e vermesin.

Anne şefkati ile sarıp sarmaladı Senem'i saçlarına öpücükler kondurdu. Yarasını yara bilip sarmaya çalistı kendince ve başarılı da olmuştu. Lavabonun kapısından Yaren ile Zeynep girip birbirine sarılan kizlara bakıp aynı anda "Bizsiz he" diyip gidip onlarda sarıldılar Senem ve Leyla'ya.

Onların bir aileye ihtiyacı yoktu dördu birbirine şu beş yılda aile olmuşlardı.....

*************************
Yavuz bağ evinde oturmuş bilgisayardan hem maillerine bakıyor hemde çayını yudumluyordu. Mailleri bitince yeni otel projesini incelerken çayının bittiğini fark etti. Almak için ayağa kalktığında tv de geçen son dakika haberi ile ayakları olduğu yerde çakılı kaldı.

" İstanbul'un ünlü iş adamı , Şanlı Urfa'nin ileri gelen Ailelerinden Akbulut aşiretinin en büyük oğlu Cihan Akbulut akşam saatlerinde pusuya dusürülerek uğradığı silahlı saldırı sonucu hastaneye kaldırıldı. Durumunun ciddi olduğu düşünülen ünlü iş adamının acil müdaheleye alındığı bildirildi. Hastane önünde bulunan muhabir arkadasımız gelişmeleri an be an bize iletmeye devam edecektir " ....

Elindeki bardak yerle bir olurken parçaları etrafa saçıldı. Can dostu, kardeşi, asker arkadaşı haince bir saldırıya mı uğramiştı. Kulaklarına inanamadı Yavuz.

Bir haber bir insanı yıkımı olur muydu olmuştu. Onun canından , damarından akan her bir damla kan Yavuz'un yüreğine kurşun olup girmişti.

Şimdi İstanbul korksundu Yavuz'un atesi İstanbul'u da yakardı içindekileri de........

Evettt geldik bölüm sonuna canlarım bol bol yorum ve beğeni istiyorum sizden. Karakterlerimiz yeni yeni oturmaya başladı ne düşünüyorsunuz hepsini yazın.

Tiktok , instagram ve Kitappad hesabim

👇👇👇👇👇

(55Cerkezkizi055)

Sizleri seviyorum yeni bölümlerde goruşmek üzere...

Bölüm : 28.02.2025 01:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...