Evet sevgili ailem yeni bölüme geçmeden sizden bol bol yorum bekliyorum. Desteğiniz benim için çok önemli ilk hikayem olduğu için çok heyecanlıyım. Yorum ve begenileriniz bana umut oluyor. 🤗🤗🤗
👇👇👇
İnstagram, tiktok, Kitappad ve Çizgi stüdyi hesabım: 55Cerkezkizi055
******************
"Acısı geçerde yarası kalır, sevda insanı yakar da külü kalır".....( Cerkezkızı)
Bölüm şarkıları : Aynur Doğanay - Gitmeseydin.
Ajda Pekkan - Yakar Geçerim.
Dilber Ay - Gelmezsen gelme
Hayat bu ya en olmadık zamanlarda en olmadık olaylar ile sınanırsın. İmtihandır bazen, bazende ahtır. Kabus olur sana en olmazı yaşatır. Unuttum, kurtuldum dediğin anda kabusun yeniden başlar...
Leyla gelen mesaj ile korkmuştu. Said'in takıntılı manyak olduğunu anlaması uzun sürmedi. Korkusu Said değildi, Yavuz idi. Gözü döndüğünde neler yapabileceğini biliyordu.
Said'in babasına yaptıkları aklına gelince korkmasında ne yapsındı. O adamı meydanda sallandıran Said'i ibret olsun diye iki kaşının ortasından vurmazmıydı.
Ya sabır dedi Leyla odadan çıkıp mutfağa indi. Yaren ve Senem gitmiş Zeynep ile ikisi kalmıştı evde. Zeynep'i arkası dönük dalgın dalgın düşünürken görünce ona da üzülmeden edemedi. Kardeşlerinden ailesinden uzakta yaşam mücadelesi veriyordu...
Zeynep ise uyku tutmayınca erkenden kalkmış güzel bir kahvaltı hazırlamıştı.
Kardeşlerinin özlemi burnunun direğini sızlatıyordu. Gidemiyordu da Kadir abisi biraz daha dayan demişti. Hergün konuşup görüntülü aramalarda görüşselerde artık Zeynep'e yetmiyordu. Birde Teğmen vardı kalbini sızlatan yüreğine kor ateşler düşüren. Aklı ile kalbi arasında çok savaş vermiş galip teğmene duyduğu temiz sevgisi gelmişti.
"Günaydın çimen gözlum ha bu hal nedur da Karadenizde gemilerun mi patti" Leyla gülerek şive ile konuşmuştu. Dostunun yüzünü azcık güldürmek için.
Zeynep irkilerek Leyla'ya döndu gülumsedi. " Uyy Karadenizde gemilerum batmadi da ama ha burda açluktan öleyrum da " dedi Leyla ya ayak uydurarak. Yüzü gülmüştü ya Leyla'ya yetmişti. Gidip dostuna sıkıca sarıldı ve karşılığınıda hemen aldı.
Birisi iyiki tanıdım, hayatıma iyiki girdin diye düşünürken diğeri iyiki beni hayatina aldın iyiki kurtardin diyordu.
" De hayde o zaman kahvaltimizi yapalim Yağız paşa'yı ziyaret edip işimizin başina dönelim" dedi Leyla ve masaya geçip oturdular güzelce kahvaltılarını yapıp ortalığıda toparlayıp evden çıktılar.
Adem kapıda hazır bir şekilde bekliyordu. Leyla ve Zeynep'i görünce elindeki sigarayı atıp " Günaydin yenge Günaydin Zeynep abla " dedi ikiside Adem'e tebessum edip " Günaydin" dediler.
"Holdinge mi yenge " Leyla kafasi ile hayır dedi" Konağa gidicez önce Adem Yağız efendiyi ziyaret edelim yoksa trip atar durur" Zeynep düşününce komik gelmiş dudaklari iki yana kıvrılmıştı Koskoca teğmen olmuş bir adamın trip atması komik gelmisti Zeynep'e.
Adem tamam diyip konağa sürdu arabayı lakin içinden hiç gitmek istemiyordu mavi bir çift gözden korkuyordu o gözler değilmiydi uykularını kaçırtan canini bu denli yakan..
Konağa gelirlerken yol üstünde ki fırından taze taze simit puaca ve börek almışlardı. Konağın önü e gelince Zeynep ve Leyla indiler Adem ise arabayı park edicekti. İçeriye girmek istemesede annesini ve kızkardeşini görmek istiyordu. Belki o gitmiştir diye düşündü.
Onlar konağa girerken Asmin de okul için çıkı yordu " Yengoş, Zeynep abla hosgeldiniz " diyip ikisinede sarldı " Hosbulduk çiçegim gidiyor musun " Asmin kafasini salladi evet anlaminda
" Maalesef okumayinca olmuyor yengelerin en güzeli" Leyla bu kizin bu hallerini kendi zamanlarina çok benzetiyordu " Maddi durumlar nasıl el atayım mı?" Asmin'in gözlerinin içi parladi paraya asla hayir demezdi ki çok değer verdiği birinin doğum gunu yaklaşıyordu hediye alması gerekiyordu " Valla yengoşum ya süper olur desem ve birazcık fazla destek çık desem ayıp mi etmiş olurum" dedi boynunu küçük emrah gibi büküp.
" Sen hic ayip etmis olur musun fistığım Iban a atarım bakarsin tamam mi?" Diyip goz kırptı
Nede olsa oda geçmişti bu yollardan anliyordu hallerinden.
" Ha fıstigim Adem bıraksın seni biz birazcik burdayız " derken Adem'e de kafasi ile işaret etmisti. Adem gözleri ile tamam demisti lakin bilmiyordu ki Adem için azaptı. Leyla ve Zeynep içeri girdiler.
Asmin her attığı adımda yüreği kıpır kıpır olurken karnındaki kelebeklere söz geçiremiyordu. Onun masum yüreğine bi adamın sevgisi düştü ise suc onun muydu.
"Günaydin Adem abi şeyy sıkıntı olursa eger ben diğer araba ile gidebilirim" yüzüne bakamadığı adamla çekinerek konuşuyordu.
Adem kendi içinde savaş halinde idi sessizce dilinin ucu ile " Hay senin abine " diye söylendi. Dışından belli etmemeye çalışarak.
" Günaydin yok sıkıntı felan bin hadi "diyip kafasi ile arabayı gösterdi. Kendisi şöför koltuğuna gecerken Asmin de hemen yanında ki koltukda yerini almıştı. Asmin için zaman durmuştu sanki sevdiği adamı görmüş ve onu okula bırakacaktı. İçinde dolup taşan sevgisinden korkuyordu. Susarak sevmişti Adem'i dillendirmeden hemde çocukluğundan beri. Güzel sevenlerdendi Asmin hiçbir zaman bir erkeğe dönüp bakmamış okulda bile erkek arkadaşlarına hep mesafeli davranmıstı ki içlerinden birinin gönlü kendisine kaymasın diye.
Bu yakınlık ikisinede zarardi ya zamanla anlıycaklardı. İmkansızdı onlar bir ağa kızı ile kapilarında çalışan bir kul hic olur muydu. Adem isyan etti kalbine bula bula ekmek yediği kapının kızını mi bulmuştu sevdalanacak. Kendisine küfurler edip durmuş göz altından da Asmin'e kaçamak bakışlar atmıştı.
Yol boyunca ikiside konuşmadılar lakin gizli gizli birbirlerine bakıp durdular. Okulun önüne gelince Asmin kafasını kaldırıp sevdiği adama baktı.
İci gidiyordu ama iste birsey diyemiyordu. Canina tak etmişti artık bu durum yarın doğum gününde hem hediyesini verecek hemde duygularını söyleyecek idi. Daha fazla katlanamıyordu bu duruma. Sultan hanımında sürekli Adem'e kiz bakması ise yarasını kanatıp duruyordu. Ne olucaksa artık olsundu. En azından belirsizlikten iyidir diyip kararini vermisti. Abi demek de ayrı sinirini bozuyordu zaten.
" Teşekkur ederim Adem abi bıraktığın için zahmet verdim sana " derken içinden de hay abi diyen diline Asmin sen daha abi derken nasil sevdiğini söyleyeceksin. İç sesiyle guzel kavgada etmisti.
" Önemli değil zahmet olmadı görevimiz sonuçta Asmin " derken sevdiği kızın mavi gözlerine bakıyordu biliyordu ki birazdan can verecek idi o gözlerin hayali ile. Kokusuda burnuna dolmuştu ya Adem'in bir kefeni yoktu sarınmaya.
Asmin arabadan inmeden Adem'e dönüp " Adem yarın sabah beni okula sen bırakabilir misin işin yok ise " Adem şaşırdı abi dememişti ve kaçmaya çalıştıkca kader onu bu kıza mı itiyordu anlamıyordu.
Adem alnını ovup " Leyla yengenin işi olmaz ise sabah gelirim Asmin " dedi ismini zikrederken sesinin titremesinden korkmuştu.
Asmin arabadan inmeden bir çılgınlık yapıp uzanıp Adem'i yanağından öptü ve hızlıca kapıyı açıp okula doğru koştu.Arkasından şaşkın yüzü domates gibi kızaran bir adam bırakmıştı. Adem daha ne olduğunu algılayamadan Asmin'in çoktan gitmiş olduğunü fark ettı. Ne yapmıstı az önce öyle kendisini öpüp kaçmıştı. Güldü Adem aptal ergenler gibi sırıtmaya başladı. Ulan koskoca adam liseli bir kıza gönlünü mu kaptırırdı. Kendine çok kızsada elinden birşey gelmiyordu.
Arabanin içinde son ses Cengiz Kurtoglu'ndan ilk aşkım sevgilim Liselim şarkısını açtı. Asmin'den 2 yaş büyüktü. Dışardan üniversiteyi bitirmeye çalışıyor mesleğini eline alır almaz Asmin'e açılmayı planlıyordu lakin bir tarafi da ekmek yediğin kapiya ihanet etme diyordu. Zordu Adem'in işi hatta imkansızdı oda biliyordu ama işte gönül bu söz dinlemiyordu ki.
Leyla ve Zeynep ellerinde poşetler ile mutfağa doğru giderlerken Sultan hanım ve kızlarda acele acele kahvaltıyı hazır etmişler yukarıya çikarmak için sinilere diziyorlardı.
" Kızım acele edin eksiksik birsey kalmasın haydin " dedi Sultan hanım bir yandan da öğlen ve akşam yemeği için menü hazırlıyordu. Yağız'ın en sevdiklerinden yapacaktı yine.
" Tamam annem sen merak etme herşey hazır"
"Sultan teyze iki elimizi bir papuca koyma aaaa bak şimdi aksilik olacak " dedi Zehra.
" Ana keşke Leyla ablalarda burda olsa onlar konağa gelince neşe geliyor konak daha bir güzelleşiyor valla Zeynep abla da Senem ablada çok iyi kızlar ben çok sevdim "
" Vallahi doğru diyon Sevda ikside hemen alıştılar buralara sanki burda doğup büyümüş gibiler"
" De hayde de hayde ağzınız değil eliniz işlesin " diye kızlara komut verirken Sultan hanım Leyla ve Zeynep gülerek yanlarina geldiler konuşulanları duymuşlardı ikiside. Leyla da içinde keske desede Yavuz'a içinde bir yerde hala kırgındı.
" Günaydın aşiretimin hamarat kadınları " dedi Leyla. Sultan hanım ve kızlar aniden gelen ses ile korkmuşlardı.
" Hıh Allah iyiliğini versin Leyla ödümüzü kopardın" dedi Sultan hanım bir eli ile damağını kaldırırken.
" Ya korkuttuk mu kusura bakmayın bunları bırakmaya gelmiştik" diyip elindeki poşetleri mutfak masasının üzerine bıraktı. Zeynep de bıraktı elinde ki poşeti.
" Valla korktuk Leyla abla hoşgeldiniz kaynananiz sizi seviyor annem döktürdü bu sabah Yağız abi için" dedi Sevda.
Leyla ve Zeynep güldüler kaynanaları gerçekten seviyordu kendilerini.
" Kalktı mi bizimkiler"
Zehra yanıtladı Leyla'nın sorusunu " Kalktılar abla Yade, Behram ağa, Azade hanım ve Leyal hanım oturma odasında idiler. Asmin okula gitti,Yağız abi de Berzan ile birazdan ineceğini söylemisti"
" Kızlar poşetlerde börek simit puaca var kendinize de ayırın yukarıyada getirin. Gidecek birsey varsa götürelim " dedi Leyla.
" Yok kızım siz çıkın herşey hazır kızlar getirirler " dedi Sultan hanım.
Leyla ve Zeynep yukarıya çıkarlarken Sevda ve Zehra da poşettekileri tabaklara koyuyorlardı.
Leyla ve Zeynep salonda bulunan Miroglu ailesinin yanina çiktilar.
Kapiyi tıklatıp içeri girdiler. Herkez yerinde oturmuş masanın hazırlanmasını bekliyorlardı. " oooo hoşgeldiniz güzel kizlarim buyrun " dedi Behram ağa eli ile yanlarını gösterip
" Yenge valla kaynananız sizi seviyor kahvaltıya yetiştiniz" dedi Berzan hınzır hınzır gülerken.
" Azade annem beni hep seviyor Bremin ama Zeynep'in kayınvalidesi severmi bilemiycem " diyip herkezi selamlarken Berzan'a lafını sokmuş tekli koltukda oturan Yağız 'a da ima ile bakmıştı.
" Hosgeldiniz kızlarim " Azade hanim tüm sevecenliği ile karşıladı yine gelinini ve kizi gibi gördügu Zeynep'i. Allah varya geldigi günden beri Yağiz'a çok yakıştırıyordu ama deli oğlundan korkusuna birşey diyemiyordu.
Leyla ve Zeynep Yade Zergül den başlayarak ellerini öptüler büyüklerin.
" Nasılsın bremin yaran iyi mi ağrın oluyor mu ?" Diye sordu Leyla Yağız ile kucaklaşırken.
" Yok dotmam Yaren kızları ve anamı tembihlemis herşey hastane gibi saati saatine yapılıyor. Miroğlu konağı değilde Miroğlu devlet hastanesi gibi konak kaçamıyorumda" dedi Yağız gülerek.
Zeynep de Berzan ile sarılmis sıra Yağız'a gelince elini uzatmışdı. Yağız kendisine uzatılan eli hemen sıktı özlemişti eli maşalısını.
Kızlar da bu arada masayı hazır etmişlerdi. Behram ağa nin " haydin masaya" demesi ile herkez yerinden kalktı.
Masaya geçip otururlarken börekleride kizlar servis tabaklarina koymuşlar getirdiler.
" Off off Yengem borek mi getirdin sen ya supersin valla" Berzan'in hayatı boğazı uzerine kurulmuştu sanki dünyayı yese adam doymuyordu üstelik nasıl fit kalıyordu kimse anlamiyordu.
" Gelin hanim elim boş gelmeyeyim diye hazır börek almış gelmiş bu salak da mutlu oluyor oğlum hazır onlar ev yapımının yerini hiç tutar mı?" Yağiz hem Leyla'ya laf sokmuş hemde kardeşini ayıplamıstı. Eeee Leyla'nın az önceki imasına karşi alt da kalamazdi.
O dalga geçerse Yağiz da intikamini böyle alırdı. Yade Zergül Azade hanim, Leyal hanim ve Behram aga gençlerin muhabbetine gülerek eşlik ediyorlar idi. Keşke konaklari hep böyle şenlik olsa idi ama uzun zamandir huzur mutluluk onlara haram olmustu.
Ufacik şeylere mutlu olur olmuşlardı.Yavuz'un gidişi Leyla'nın hastane süreci Yağiz'in vurulması derken güzel bir güne hasret kalmışlar idi.
" Bana bak teğmen uğraşma benle çok fena olur sonra" diyip kaşları ile Zeynep'i işaret edip tehdit etti. Yağız ne demek istediğini anlamıştı ağzina eli ile fermuar çeker gibi yapıp sustum dedi.Daha da birşey diyemezdi çünkü ağır tehdit altında idi.
Zeynep böyle güzel bir ailenin içinde olmaktan çok mutluluk duyuyor imrenek bakiyordu. O hicbir zaman böyle mutlu bir kahvaltı yapmamış aile hasretini hep çekmişti.
Kahvaltılarını şen kahkahalar ile yaptilar. Yağız, Berzan ve Leyla didişip durmuşlardı. Azade hanim Yavuz'un gidiş sebebini anlattı. Leyla durgunlaşmıştı. Her ne kadar sabah mesajlaşmış olsalarda Yavuz'un gidişi onun canını yakıyordu.
" Leyla kızım Şeribağlı aşireti ile Tezcanlı'lar düğünü bu hafta yapmaya karar vermişler uzatmayalım dediler bizde kabul ettik. Hafta sonu düğün var haberin olsun senide özellikle davet ediyorlar söylememi istediler" dedi Behram ağa.
" Taman amca iyi düşünmüşler o Fırat'a hiç güvenmiyorum ben bir an önce yapsınlar düğünlerini" dedi Leyla Fırat pislik herifin tekiydi herşeyi yapardı.
Behram ağa izin isteyerek kalktı fıstık bahçelerini dolanmaya hemde yurt dışından gelen şirkete fıstık bahçelerini gezdirecekti Azade hanımda onu geçirmeye gitti.
Yade Zergül torununun yüzüne baktı düşen yüzünü gördükçe üzülüyordu elinden geleni yapmıştı bakalım Yavuz gelince ne yapacaktı oda ona göre tavrını ortaya koyardı.
Leyal hanım mutfağa inip kızlardan kahve yapmalarını istemişti. Kayınvalidesi kahvaltıdan sonra mutlaka bir fincan kahve içerdi.
Leyla, Zeynep ve Yağız izin isteyerek bahçeye çıktılar. Kahvelerini orda içeceklerdi. Bahçenin kenarında bulunan kamelya ya oturdular.
"Leyla nasılsın gülüyorsun ama gözlerindeki hüznü görmüyorum olanları bilmiyorum sanma" dedi Yağiz yaşanılanları Berdan dan duymuş abisine yine kızmıştı.
" Nasıl olayım bremın içim yangın yeri dışım bayram yeri. Kendi toprağımda gurbette gibiyim" Gözleri yine uzaklara daldi.
Vefasiz yüreği özlüyordu işte Yavuz'u. Yüreği hem öfke dolu hem ozlem dolu idi. Daha hasretini gideremeden tekrar gitmişti Yavuz.
Leyla daldığı yerden gözlerini çekti ne Yağız'ı ne Zeynep'i üzmek istemiyordu onlarından kendisine acıyarak bakmasına tahammül edemiyordu. Yuzüne sahte tebessümünü kondurdu.
" Ay neyse boşver sen simdi beni sen kendinden haber ver nolcak senin bu halin " dedi. Yağız Zeynep'de olan gözlerini Leyla'ya çevirdi.
" Ne varmiş ula benim halimde iki vurulduk diye ölmedik taş gibiyim maşallah" dedi kendini övmesi olmazdı zaten.
" Ya maşallah mermer taşı mübarek " dedi Leyla ona inat.
"Kızım sen benim yakışıklı fit ve kaslı vucudumumu kıskanıyorsun yoksa " diyince Zeynep kahvesini püskürttü.
Leyla Zeynep ile birbirine bakıp kahkaha attılar bu adamın egosu tavandı. Ay insan biraz mütevazi olurdu Yağız ise tam tersi idi.
"Yav neye gülüyorsunuz şimdi yalan mı konuşuyorum yani Allah allah" deyip ters ters baktı iki kadınada.
" İnsan azcık mütevazı olur pismam maşallah egon Antep kalesini aştı" dedi Leyla hala gülüyordu. Yavuz burda iken az uğraşmamışlardi kendisi ile şimdi sıra onda idi. Yağız Leyla'ya sen bittin bakışı attı. Elbet abisi gelirdi eee intikam soğuk yenen yemekti.
Leyla Yağız'ın bakişlarından kurtulmak adına yalandan etrafina bakıp " aaa Azade anne beni mı çağırıyor" dedi ve hızlıca ayaklanıp yürüdü iki aşığı başbaşa bıraktı ki konuşabilsinler
" Benden kurtulmak için kaçmadı ise bende birşey bilmiyorum" dedi Yağız.
Zeynep bir anda yalnız kalınca sevdiği adam ile kendini boşlukta gibi hissetti. Leyla'ya da için için kızdı sırası mı idi şimdi yalnız bırakmanın zaten utanıyordu kendi kendine söyleniyordu.
Birazdan bayilmasa iyiydi. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki hiçbir kelime şu an onun durumunu anlatmaya yetmiyordu. Yağız için ise durum istediği gibi olmuştu fırsatını kolluyordu zaten Zeynep ile baş başa kalmak için kısa zamanda nasıl oldu oda bilmiyordu ama çimen gözlü güzele kendini fena kaptırmış hatta onsuz yaşayamayacağını anlamıştı.
Zeynep'in utandığını parmakları ile oynamasından anladı ortamı biraz rahatlatmak adına sohbeti kendisi başlattı.
"Eee eli maşalı nasıl alıştın mı buralara. Rahatsız felan eden olursa söyle hallederiz gerçi bilseler senin elinin maşalı olduğunu cesaret edemezler de ben yinede söyleyeyim dedim " diyip göz kırpti.
Zeynep gözlerini devirdi Yağız resmen alaybediyordu kendisi ile eee altta kalırmıydı asla Leyla'nın teçrisatından geçmişti.
" Öyle birsey olursa basimin çaresine bakabilirim huysuz bey ve evet alıştım çok sevdim burayı " Yağiz ile göz goze gelince gözlerini kaçirdi hemen ama Yağiz artik duygularini saklamak istemiyordu.
Zor geliyordu ölüm ile burun buruna gelmisti ve artik hicbirşeye geç kalmak istemiyordu. Ne kalmıştı ki gidecekti belki geldiğinde Zeynep gönlüne birini almış veya gitmiş de olabilirdi. İhtimaller canını yaktı.
" Zeynep ben seninle artık konuşmamızin zamanı geldiğini düşünüyorum lütfen bu defa kaçma " Zeynep her defasında Yağız dan kaçıyordu. Şimdi ise kaçacak yerinin kalmadığını anladı.
Zeynep aklından geçen konuşmanin olmamasi icin dua ediyordu.
" Ne ne konusacaksin ki benle" çimen gozleri her yerde geziniyor ama Yağız'a dönmüyordu. Söyleyeceklerini merak etmiyor da değildi hani.
İcindeki heyecanını bastırmaya çalışıyordu yuzu hafiften kizarmaya başladi . Yağız yanında ki kadının utandığını görüyordu hoşuna da gidiyordu. Ama en azından yüzüne dönüp baksa fena olmaz diye düşünüyor lakin Zeynep bir türlü bakmıyordu. Yağız ne olacaksa olsun deyip lafa dan diye girdi.
"Bana bak avukat hanım ben öyle süslü püslü laflar bilmem, gördüğüngibi kibar biride hiç değilim, düz bir adamım, Romantik sözlerde söyleyemem, içimdeki dilimdedir. Ama ben bir eli tutarsam bir ömür o eli bırakmam" dedi ve Zeynep'in titreyen elini tuttu.
"Nee" diyebildi evet birgün bekliyordu bu konuşmanın birgün olacağını ama şimdi olacağını düşünemedi.
" Zeynep nasıl oldu ne zaman oldu bilmiyorum ama ben bir çift yeşil göze meftun oldum. Eğer ki sende bu eli tutar cevabin olumlu olursa ben bir ömür seni severim sadık kalırım. Ama dersen ki hayır olmaz ne yoluna çıkar nede swni rahatsiz ederim sevdamı kalbime gömerim "
Zeynep kalbi ile aklı arasında savaş veriyordu şimdi bir cevap verirse Yağız'a haksızlik edecekmiş gibi hissediyordu. Utanıyordu karşısında ki adamdan hele böyle güzel sözler edince kalbi daha çok akıyordu ona doğru.
"Teğmen bana biraz zaman ver. Ben ilk defa böyle birşey yaşıyorum anla iste daha önce hiç olmadı düşünmem lazım" dedi Zeynep. Yağız aldığı cevap ile üzülse de belli etmedi hayali bu değildi tabiki günlerce nasıl söyleyeceğini kafasında prova etmişti aldığı cevap ise hep istediği gibiydi lakin gerçek öyle olmadı.
Yine de gönül koymadı Zeynep'e hakkıydı düşünmek tek korkusu hayır demesine idi. Seviyordu bu kadını edebini, adabını, ahlakını. Her hali ile Yağız'ın kalbini fethediyor yeniden aşık oluyordu.
Zeynep ellerini Yağız'dan kurtarıp ayaklandı arkasını dönüp giderken düşündü haksızlık mı etmişti. Neydi bu içinde ki acınin sebebi? Yağız'a karşı evet boş değildi kendisi de biliyordu. Durdu arkasını dönüp kamelya da oturan adama baktı. Üzülmüştü Zeynep'im içi gitti o haline bu şekilde bırakıp gitmek istemedi. Yağız kafasını kaldırıp kendisine ışıl ışıl umutla bakınca tutmadi içindekileri bir çırpıda söyleyiverdi.
" Teğmen ben o eli tutacaksam kafam rahat olmalı. Ve bilki birgün bir eli tutacak isem o el senin elin olmalı " dedi ve hızla gitti.
Leyla oturma odasında annesi, kayınvalidesi ve Yade Zergül ile otururken içeri Zeynep girdi.
" Leyla kalkalım mı Niyazi bey ile bir dosya üzerinden geçeceğiz" dedi.
Leyla kafasını salladı tamam diye ve veda ederek ayrıldılar konaktan.
*******************
Yaren ust uste girdiği iki başarılı ameliyat'dan sonra kafeterya'ya gidip kendisine kahve aldı. Yorgunluğu yüzünden belli oluyordu. Daha hastalaeını vizite edecekti.
Kahvesini yudumlarken bir baba kızı gördü ne guzel anlaşıyorlardı Kız 11 yaşlarında babası ise 35 yaşlarında belki var belki yoktu Babası ile oturmuş geleceğini planlıyorlar okuyacağı okulu konuşuyorlardı. Yaren'in o dakikalarda kendi çocukluğu genç kızlığı geldi gözünün önüne.
Babası hiçbir zaman kendisi ile ilgilenmemisdi. Babasının olması gereken her yerde Yavuz abisi vardı. İlk düştüğünde dizleri ve eli kanamıs ilk koşan Yavuz olmus idi. Babası gördüğü halde gelmemişti. Oysa ki Yaren o gün babasının gelip sarılmasını sulu gözleri ile beklemiş lakin Behram ağa gitmemişti.
Yaren o günden sonra tırnağı kırılsa Yavu'a gitmiş derdini nazını, niyazını bir tek oma çektirmişti. Yavuz abisine Leyla'dan dolayı öfkeli olsada ona minnet borçluydu. Babasının yapmadığı babalığı yaptıği için.
En çok da Ümiversite sınavlarına girmek için babası ile ettiği mücadele yormuş kalbini kırmıştı. Babası geri kafalı bir adam değildi ama törelerine geleneklerine çok bağlı idi.
Liseyi bitirmiş olması yeterli idi Behram ağa için bundan sonrasında evde oturup annesine yardım etsin gelecek taliplerini beklesindi. Lakin Yaren bunu yapacak bir kız değildi. O kendine bir söz vermişti" Kaderimi hiç bir zaman bir erkeğin ellerine teslim etmeyeceğim" diye. Babası Behram ağa üniversite için olmaz demiş kıyameti koparmiştı. Yaren hayatında ilk defa babasına karşı gelip " okuyacağım baba evde oturup koca beklemeyeceğim bir erkeğin ellerine kaderimi teslim etmeyeceğim" diye isyan etmişti. Yavuz abisi bu kavganın üzerine gelince babasına " Yaren okuyacak baba bem olduğum yaşadığım sürece kardeşim okuyacak ve kendi ayakları üzerinde duracak " demişti. Behram ağa Yavuz' un kararından dönmeyeceğini bilirdi bu yüzden el mahkum kabul etmişdi. Şimdi Yaren okuyup başarılı bir doktor olmuş idi. Üniversiteyi yeni bitirmişti ama o stajını en iyi hastanelerde Türkiye' nin en başarılı Cerrah' larınin yanında yapmışdı. Vizeleri bittiğinde dahi gelmemiş hastanede ki stajına devam etmiş. Çok güzel başarilara da imza atmis idi. Kolay olmamışdı elbette ailesine hasret başka bir şehirde 4 yıl hiç memleketine gelmeden okulunu birincilik ile bitirmişti. Babası ile hiçbir zaman baba kız oturup muhabbet etmemisler beraber hiçbir aktivite yapmamişlar idi. Onun babası da abisi de Yavuz ve en büyük destekçisi Leyla olmuslardı.
Daldığı anılardan hemşire Derya'nin sesi ile çıktı " Hocam gelen hastalar var muayene haneye geçecek misiniz? "
"Hıh" öyle bir dalmıştı ki anılara hemşire'nin sorusu havada asılı kaldı. Hemen kendini toparladı " Evet derya geçeceğim hastalar beklemesin kahvemi içip geliyorum"
"Peki hocam" dedi ve ayrıldi Derya hemşire.
Yaren kahvesini bitirdi yeni bir kahvede alıp kafeterya dan çıktı. Yorgunluğun vermiş olduğu bir dalgınlık vardı. Önüne bakmadan köşeyi dönmüştü ki sert bir bedene çarpmasi ile kahve yere döküldü.
Kafasını kaldırip karşısında ki bedene gözlerini çevirdi çarptığı bedenin yüzüne bakişlarını çevirmesi ile sanki elektrik çarpmış gibi oldu. Karşısında ki adam çok yakışıklı ve yapılı biri idi. Aynı şekilde de adam da aynı şeyleri hissetti. Kadının gözleri yüzü sanki yıllardır tanıyor gibi hissetti. Tuhaf ama kalbi böyle sıcacık oldu. Masmavi gözleri karadenizi hatırlattı ona. Hayatımda ilk defa karadeniz mavisi bir göz görüyordu.
Kadının cırlaması ile kendine geldi " Beyefendi biraz dikkatli olup önünuze baksanıza " diye cırladı.
Karşısında ki adam hayretler içerisinde kendisine bakıyordu. Kadın hem suçlu hem güçlüydü. Birde kendisine cırlıyordu. Eh tabii altta kalır mı hiç verdi hemen cevabını.
" Hanımefendi önünüze baksaydınız bana çarpmayacaktıniz. Birde suçlu ben mişin gibi dırdırlanıyorsunuz " dedi kaşlarını çatarak.
Yaren duyduğu sözler ile iyive sinirlendi kaşlarıni ne kadar çatabilirse çattı " Hem suçlusun hem de erkeksin ya illa üste çıkacaksın. Tabi siz erkekler asla kusurlu değilsinizdir hep suç biz kadınlardadır. Sizin bu zihniyetiniz yüzünden kadınlar hep ezik olarak görülüyor kusura bakmayın deyip geçmek yerine illa itham edeceksiniz. Ama ben size o hakkı vermiyorum en az benim kadar kusurlusunuz ben bakmıyorsam siz önünüze bakıp yolunuzu değiştirebilirdiniz Allah allah yaa hayret birşey " diyip adamın konuşmasına fırsat tanimadan yoluna devam etmişti.
Zavallaı adam neye uğradığıni şaşırdı altı üstü önüne bak demişti. Kadın vatan millet meselesi yapmış kendisini de suçlu çıkarmışti ya pes dedi içinden.
Kafasıni sağa sola çevirip " Hasbinallah yarabbi beni ne ile sınadın " deyip oda yoluna devam etmişti ama çirkef doktorun mavi gözleri aklına kazınmıştı....
Leyla ve Zeynep şirkete geçtiler. Zeynep şirket avukatlari ile toplantiya girerken Leyla da fıstık ihracati için gelen şirket yetkileleri ile toplantiya girdi. Yapilan uzun toplantının ardından imzalar atılmış kendileri için onemli bir anlaşma yapılmıştı. Behram ağa yeğeni ile birkez daha gurur duymuş zekası ve işbitiriciliğine hayran kalmıstı. Aptal oğlu çok şey kaçırıyordu oysaki..
Yoğun geçen günün ardından eve gitmek için toparlandılar. Zeynepve Senem Leyla'nın odasına gelmiş çıkmak için onu bekliyorlardı. Yaren'in de kapıdan girmesi ile ekip tamamlanmıştı.
"Hanımlar bu akşam sizi çok güzel bir yere götüreceğim yorgunluğunuzu atarsınız" dedi.
"Acaba yine başımıza ne iş açmayi planlıyorsun çiceğim" dedi Leyla Yaren'di bu illa bir olay çıkarırdı.
Yaren gözlerini devirerek "Teessüf ederim Yengeciğimm " dedi bilerek yenge kelimesini uzatmış Leyla'yı uyuz etmeyi başarmışti.
"Yarennn" diye hafif sesini yükseltince kızlar Leyla'ya bakıp gülüştüler. Tam bu sırada Leyla'nın kapısı tıklatıldı.
Leyla "gel" diyince içeri sereteri Fisun girdi
" Leyla hanim bir bey geldi sizinle görüşmek istediğini belirtti. Çıkacağınızı söyledim ama ismini söylediğinde kabul edeceğinizi söyledi" dedi. Kızlar da en az Leyla kadar merak etmişti geleni akıllarından ilk geçen isim Said olmuştu. Ama cesaret edebileceğini zannetmiyorlardı.
"Kimmis " diye sordu Leyla " Kadir BABADAĞ efendim" der demez Kadir'in tüm heybeti ve asil duruşu ile odaya girmesi bir oldu. Yeterince beklemişti daha fazla beklemeye tahammül edemedi üstelik içinde ki özlem buna engel oluyordu.
Gizemli adamin içeri girmesi ile Zeynep'in çığlık atarak koşup Kadir'e sarılması bir oldu " Kadir abiii" dedi boynuna sarılırken çok özlemişti.
Kadir'in kollarıda hemen Zeynep'in belinde yerini almıs kokusunu derince içine çekmişti. Çok seviyordu ilk kız kardesi idi Zeynep kiymetlisi idi. Gözünden sakınırdı kimseye ezdirmezdi sokaktaki çocuklari bile çok dövmüştu Zeynep için. Bir amcasından koruyamamıs yaptıği zülmü eziyeti çok geç ögrenmişti.
Abi kardeş kavuşmasi kızlarda şok etkisi yaratsa da gözleri de aynı dakikalarda dolmuştu. Yaren yüzünü göremediği adamı merak ediyordu.
Biraz daha öyle sarmaş dolaş kaldıktan sonra Kadir ellerini Zeynep'in belinden çekip yüzüne çıkardi. İki eliyle yüzünü avuçlari arasına alıp alnına derin bir buse kondurdu.
"Çok özledim iki gözümün nuru " dedi. Zeynep de boncuk boncuk yeşilleri ile bakti abisine gözlerindem taşıyordu özlemi sevgisi.
"Bende çok özledim abimm nasılsın? " diye sordu. Kadir hafif tebessüm ederek " İyiyim güzelim sen nasılsın asıl" derken Zeynep'in saçlarını okşuyordu bir yandan da.
"Seni gördüm ya çok iyiyim deyip aklına gelen kızlar ile hafif yan dönmesi ile Yaren ve Kadir aynı anda "Sen " dediler.
İkiside burda karşılaşmayı beklemiyordu ki şaşkınlıkları kırk metreden belli oluyordu. "Hasbinallah " dedi Kadir sabir çekti burda da karşısına çıkmışti manyak kadın.
Yaren kaşlarını çattı ay Zeynep'in anlata anlata bitiremediği Kadir abisi bu huysuz mu idi. Zeynep'e acıdı yazık kendisine kaba olan kızlara nasıldır kimbilir diye.
Zeynep'in ve kızlarin bakışları ikili arasında gidip geliyordu. " Abi siz tanısiyor musunuz?" Diye sordu herkezin merak ettiği soruyu.
" Yok bitanem bugün hanımefendi ile hastane de çarpıştik o kadar sadece " dedi. İçinden geçenleri söylememek icin zor tutuyordu kendini şirret kadının tekiydi karşısındaki mazallah şimdi burda da başlardı erkek düşmanlığına.
"Gel abim seni can dostlarim ile tanıştırayım " dedi ve ilk önce eli ile Leyla'yı gösterdi " Leyla benim yeni hayatimı bana sunan ve ayaklarım üzerinde durmam gerektiğini ögreten kadın " dedi Leyla utanmıştı Zeynep biraz abartmıştı ona göre. Kadir'in uzattığı elini sıkarken konuştu.
" Memnun oldum Zeynep sizden çok bahsetti bize " Kadir karşısındaki kadına minnet duydu hiç tanımadıği birine böylesine güzel ablalık yaptığı için "Bende memnun odum " dedi.
Zeynep bu defa Senem ve Yaren'i göstererek " Abi bunlarda benim can yoldaşlarım Senem mimar kendisi ve Yaren bildiğin üzere doktor kendisi ama en iyilerinden " deyip hafif gülümsemişti.
Senem " Memnun oldum Kadir abi iyi olmanıza da ayrıca sevindim " dedi. " Bende bacım sağolasin "
Yaren elini uzatırken memnuniyetsiz bir şekilde " Memnun oldum " dedi " Kadir yine duymayacaği bir şekilde " Bende çattık belaya " dedi kafasını salladı. Allahtan karşısındaki kadın son kelimesini duymamıştı. Yaren gidip kanepenin en baş köşesine oturdu.
" Kadir bey buyrun ayakta kaldınız ne içersiniz bu arada " dedi Leyla ve odada bulunan kanepeleri gösterdi.
Kadir Zeynep'i kolunun altına alarak saçlarına öpücük kondurdu. Onlarin o halini gören Senem için için kendi haline üzüldü belki bir yerlerde onunda abisi, ablası ve yahut kardeşleri var olabilirdi ama ailesine dair hiçbirşey bilmiyordu. Bir cami avlusuna çöp bırakılır gibi bırakılmış bırakan kadının hiç vicdanı sızlamamıştı.
Böyle ortamlarda kimsesizliğini daha çok hisseder olmuştu Senem canı çok yanıyir ama dışariya belli etmiyordu. Kara gözlerini hüzün kaplıyordu.
Kadir ile Zeynep, Yaren'in tam karşısında ki kanepeye otururlarken " Teşekkür ederim Leyla hanım ama ben Zeynep'i görüp gideceğim az vaktim var sözüm olsun size sonraki gelişimde bir çayınızı içerim" dedi. Senem de Yaren'in yanına otururken Leyla tekli olan koltuklardan birine oturdu.
"Hemen mi gideceksin abi daha yeni kavuştuk ama " Zeynep gozleri dolu dolu bakarken konuşmuştu. Kelimeler sanki boğazında düğüm oluyordu . Çok özlemişti ve bu kısacık kavuşma ona yetmemişti.
" Yok güzelim bir kac gün burdayım arkadaşım ameliyat oldu hem onu hem seni görmek istedim ama tedbirli olmak lazım o şerefsizlerin napacağı belli olmaz takip bile etmiş olabilirler beni" dedi biliyordu o şerefsizler kafaya bir kez birşey kiydularsa almadan durmazlardı. Kadir de bu yüzden tedbirli davranmış şirkete gelmişti anlamasınlar diye.
" Hala peşimdeler mi abi bırakmadılar mı? " Zeynep korkuyordu ya bırakmazlarsa hiçbir zaman peşini diye. Kadir onun bu denli korkulu gözler ile kendisine bakmasına dayanamıyor amcasından bir kez daha nefret ediyordu. Sımsıkı tuttu ellerini Zeynep'i bem burdayım korkma der gibi.
" Yok güzelim ama tedbirli olmakta fayda vardır en azından bir süre daha hem sana çok çok selam getirdi kızlardan hepsi seni çok özledi " diyerek konuyu değiştirdi.
" Bende onları çok özledim iyiler dimi " çimen gözlerinden hüzün kaybolmuş yerini ışıl ışıl parlayan boncuklara bırakmıştı. Yaren , Senem ve Leyla onları sessizce dinliyor ve izliyorlardı.
Kadir'in Zeynep'e olan düşkünlüğu gozlerinde ki sevgiden belli oluyordu keza Zeynep de öyle idi. Sanki amca çocuğu değil öz abi kardeş gibiydiler.
Yaren hastanedeki huysuz adamla şuan karşısında oturan adam arasında ne kadar çok farklılık vardı şasırıyordu. Kaba saba adam gitmis yerine ilgili bir iyilik meleği gelmişti. Herşey bir tarafa adam acayip yakışıklı ve farklı bir aurası vardı. Yaren kendi kendine içten kızdı utanmasa elin adamına dibi düşecekti.
Kısa sohbetlerinin ardından Kadir izin isteyerek kalktı Zeynep ile doya doya sarıldılar ayrılırkende. Kadir şirketten çıktıkdan bir yarım saat sonra da kızlar çıktı. Yaren kendi arabasını Adem'e vermiş kızlar hepsi Leyla'nın arabasına geçmişlerdi.
Leyla arabayı kullanırken Yaren yan koltuğunda rodyoda guzel bir kanal bulmaya çalişıyordu. Senem ve Zeynep ise arkaya oturmuşlardı. Nihayet Yaren'in bulduğu frekans ile hep birlikte şarkıya eşlik etmeye başladılar.
Ajda Pekkan yakar geçerım çalıyordu. Kızların keyfi gayet yerinde idi. Şarkı bitince peşine Dilber Ay dan gelmezsen gelme şarkısı çalmaya başladı sözleri baya bir manidar idi.
İkide bir çıkmıyorum
Yollarına bakmıyorum
Hic kafama takmıyorum
Gelmezsen gelme...
Nakaratına gelince şarkı Leyla sanki Yavuz varmıs gibi karşısında kendisini şarkıya kaptırmış gelmezsen gelme diyordu. Yavuz da gitmis geleceğim demisti ya gelmezse gelmesindi nasıl olsa alışmıştı yokluğuna.
Nihayet eve gelmislerdi arabadan inen kızlar eve geçtiler. Dışariya gitmek yerine güzelce evde yemek yapmaya karar verdiler. Leyla ve Zeynep yemekleri yaparken Senem de salatayı yapıyor idi. Yaren de masayı hazırlıyor idi.
Nihayet el birliği ile güzel bir masa kurdular. Adem'de gelince hep birlikte oturdular masaya ve yemeklerini yemeye başladılar. Aralarında hem sohbet ediyor bazen gülüyor bazen didişiyorlardı.
Yemekten sonra kahvelerini de içip hepsi yorgun olduğu için odalarına çekildiler. En sona Leyla kalmıştı oda ortalığı toparladı. Eline bir kahve fincan alıp bahçeye çıktı. Aklı yine Yavuz'da idi yine gitmişti oysa ki o özlemini doya doya giderememişti ki. Kavga etselerde, kendisine kızıp kükresede, burdaydı ya en azından görmüştü ya yetiyordu Leyla'ya. Uzakta olduğunda ne görebiliyor ne kokusunu içine çekebiliyordu. Yavuz'a çok öfkeli olması gerekiyordu ama özlem öyle bir duygu idi ki öfkesi yok oluyordu.
Dalmış olduğu düşüncelerden yanında beliren Adem ile gökyüzünde olan bakışlarını ona çevirdi ve daldığı rüyadan gerçeğe dönüş yaptı.
" Yenge rahatsız ediyorum kusura bakma ama yarın sabah Asmin hanımı okula bırakmam lazım müsaden olursa " diyerek hem bilgi verdi hemde izin istiyordu Adem.
" Tamam Adem zaten bende sabah ko ağa geçeceğim beni oraya bırakır sonra da Asmin'i okula götürürsün " dedi Leyla.
Adem kafası ile tamam diyerek yanından ayrıldı. Anlamadıği Asmin hala neden ondan okula bırakmasını istemişti. Ahh bu kız bir bilse kendisine yanık olduğunü acaba istermiydi.
Adem kendisine çok kızıyordu ekmek yediği aileye ihanet ediyormuş gibi hissediyordu. Yüreği olmayacak bir sevdaya amin demiş olmayacak bir güzele gönül vermişti. Yavuz'a en büyük ihaneti yüreği yapmıştı kendisi sadık olsa ne olacaktı ki.
Leyla kahvesini bitirdi gökyüzune baktı tekrardan güzel sesinden yine yüreğine ve kara gözlüsüne türkü yaktı.
Şu canımın yarısıni,
Alsaydın da gitmeseydin.
Saçlarımı tutam tutam,
Yolsaydın da gitmeseydin.
Ben bu aşkın yarasıyla,
Kaldım dertler ortasında,
İki kaşın arasında,
Vursaydın da gitmeseydin yar.
Bir kuş gibi avucunda,
Uçup gittin baş ucumda.
Ayaklarının ucunda,
Ölseydim de gitmeseydin......
Akıl inkar etsede yürek vazgeçmezdi sevdmekten. İnsan bir kere sevdaya düştü mü ne çektiği acı nede yaşadıkları gözüne gelirdi. Varsa da yoksa da sadece onunla dolardı hayatı. Leyla da öyle idi Yavuz yüzünden kafayı bile yemiş hastanelere düşmüştü ama yinede sevmekten birgün olsun vazgeçmemiş hayatının merkezinde hep o olmuştu. Belki aptalca idi belki yanliştı belki kimisine göre aptallık idi ama Leyla için sadakatti , yüreğine duyduğu saygı idi.
Yine bir günü bir geceyi onsuz geçirmişti ama olsundu. Yaşıyordu ya nefes alıyordu ya yeterli idi Leyla için yanında olamsına gerek yoktu. O uzaktan sevmeye de razıydı yeterki sevdiği adam mutlu olsundu.
İnsan zaten hep en çok sevdikleri ile sınanmazmıydı. En derin yaraları onlarla almazmıydı. Kim demişti sevda dan geçenin yolu güllük gülüstanlık diye. Dikeni olmayan , zorlu yollardan geçmeyen, acıyı en dibine kadar çekmeyen sevdalıyım dememeli idi.
Acının dibini de görmeli ki mutluluğun tadına varmalı idi. Yoksa hiçbirşeyin ne değeri kalırdı nede kıymeti.
Leyla zorlu yollaran geçıp zorlu sınavlar atlatmıs idi hala da devam ediyordu belki birgün oda dikenli yolları aşıp sevdiğine kavuşup güllük gülüstanlık yollarda yürüyebilirdi kim bilebilirdi ki, hayatın neler getireceğini....
********************
Sabah erkenden kalkan Leyla kızları uyandırmadan hazırlanmiş evden çıkmıştı. Adem ger zaman olduğu gibi hazır bir şekilde bekliyordu kendisini.
" Günaydın bremin da sen bugün biraz fazla mı yakışıklı olmuşun" dedi gülerek.
Adem utandı biraz özenmişti bugün kendisine Asmin'i okula bırakacak olmasının da katkısı vardı tabiki.
" Günaydın yenge her zaman ki halim " dedi oda Leyla'ya tebessüm ederek. Arabaya binince Leyla beraber konağa doğru yol aldılar.
Asmin de erkenden kalkmıs geceden gizlice hazırladığı sepeti arka bahceden almış ve dolanarak konağın önüne gelmişti. İçi kıpır kıpırdı bugün sevdiği adamın doğum günü idi ve bugün artık ne olursa olsun diyip sevdiği adama açılacak olmanın heyacanı da vardı üstünde.
" Adem 2 saat sonra şirkete geçeceğim " dedi ve indi arabadan Leyla. "Tamam yenge " dedi Adem. Leyla korumalara selam verip konağa girdi.
Asmin Leyla'nin girdiğini görünce hızlıca Adem'in yanina doğru yürumeye başladı ama gördüğu adam ile yüreği hopladi çok yakışıklı olmuştu.
Adem'in kafasıni çevirmesi ile Asmin'i görmesi bir oldu ulan yüreğine çok fazla idi bu kızın güzelliği birde böyle süslü püslu olunca daha da bir güzelleşiyor kalbinin ritmini değiştiriyordu.
" Günaydın Adem " dedi ağzı kulaklarında. Adem Asmin'in güzelliğine öyle kaptırmısti ki kendisini konuşan kızı duymamıştı bile. Asmin elini kaldırıp " Heyyy kime diyorum " dedi.
Adem "hıhh" dedi ahh bu kız bir bilse kendisine neler yaptığını boyle güzel gülermiydi. " Çok güzel olmuşsun " dedi Adem dalgınlık ile. Asmin duyduğu sözler ile hem mutlu oldu hemde utandı.
" Teşekkür ederim sende çok yakısıklı olmuşsun " dedi. Adem duyduğu sözlerin gerçek olup olmadığıni anlmaya çalışıyordu ne yani kendisini yakışıklı mı bulmuştu hala inanamıyordu.
Sonra kendisini toparladi korumalara rezil olmuştu. Asmin'in elinde ki sepeti görünce " Hayırdir bu ne ? " diye sordu.
"Sürpriz hadi gidelim " dedi.
Beraber arabaya bindiler Adem yanında ki kızda ki gizemi çözmeye çalısıyordu.
"Okulda piknik mi yapacaksiniz ?" Diye sordu bu defeda.
" Hayır seninle yapacağiz ben kahvaltı etmedim Adem bey guzel bir yere götür bizi " dedi Asmin merakını gidermek için . Yoksa sorup duracak içi içini yiyecekti. Asmin rodyoyu açtı yol boyu birbirlerine bakıp durdular.
Adem sessiz kafalarını dinleyecekleri hemde rahatca kahvaltı edebilecekleri Alleben goletine sürdü arabayı. Gelince arabayı park edip beraber arabadan indiler. Asmin arka koltuğa koyduğu sepeti aldı yeşilliğin üzerine önce sepetten çıkardığı örtüyü serdi. Ademnile birlikte oturdular ikisininde yüzünde güller açıyordu.
Asmin geceden hazırladıği ne varsa örtünün üzerine koydu sonra sabah erkenden kalkıp demleyıp termosa koyduğü çayı çıkardı bardaklara doldurdu.
" Ooo Asmin hanım baya marifetli imişsiniz ne zaman hazırladıniz bu kadar şeyi çay bile var " deyip dalga geçti Adem.
" Ne sandınız Adem bey bizde fena değilizdir bu işlerde Sultan teyze kadar olamasak da " deyip güldü.
Beraber güzel bir kahvaltı yaptılar ilk defa başbaşa yanlarında kimse yokken yaptıkları bu kahvaltı bugüne kadar ki yedikleri tüm yemeklere bedeldi.
Nihayet sıra Adem'e sürprizini vermeye gelmişti Asmin'in elleri titriyordu kalbi ise gümbür gümbür atıyor idi. Adem sigarasını almak için arabaya gittiğinde Asmin de hazır aldığı browninin üzerine mumu takıp yaktı hediyesini de çantasından çıkarıp hazırladı. Adem geri döndüğün de gördüğü browni ile şaşırdı.
" Hayırdır bu ne için bugün özel bir gün mü ki " dedi kendi doğum gününü bile unutmuştu sevdiği kadının yanında.
" Evet bugün çok özel bir gün çünkü bugün senin doğduğun gün iyiki doğdun hadi dilek tutup mumu üfle " dedi ve ışıl ışıl parlayan gözleri ile elindeki keki işaret etti.
Adem gözlerini kapatıp bu küçük kadını her daim hayatında ve kendisine nasip olmasını diledi muma üfleyip söndürdü.
Asmin keki yere bırakip alkişladı sonra Adem'e sarılıp iyi dileklerde bulundu. Adem boynuna sarılan kıza hemen karsılık verdi. Doya doya saçlarının kokusunu içine çekti.
Asmin hediyesi aklına gelince Adem'den ayrıldı. Artık zamanı gelmişti hem hediyeyi verecek hemde artık içinde tutamadığı sevgisini söyleyecek idi. Ama o kadar çok utanıyordu ki nasıl yapacağını bilemiyordu. Cesaretini toparladı eline arkasında ki hediyeyi aldı parlayan gözleri ile Adem'e baktı.
" Bunu sana vermeden önce söylemem gerekenler var. Nerden başlayacağım bilemiyorum ama lütfen ben bitirene kadar tek kelime etme sadece dinle bir daha yapabilir miyim bilemiyorum cünkü" dedi güldu.
Adem hiçbirşey anlamamıştı ama söyleyeceklerini de deli gibi merak ediyordu. " Tamam " dedi kafasını sallarken. İkisinin bakişları birbirlerine kenetlenmiş iken Asmin söze girdi.
" Adem biz aynı avluda büyüdük bugüne kadar hep beraberdik. Ailem ben sana Adem dedikçe kızar abim okduğunu söylerler idi. Ama ben seni hiçbir zaman abim gibi göremedim . Ben Ne zaman üzülsem, düşsem, gülsem, ağlasam, mutlu olsam hep sen vardın yanımda sen benim hem arkadasım hem sırdaşımdın. Şimdi söyleyeceklerimden sonra belki bir daha benle konuşmayacaksın, belki bana kızacaksın, belki de üzüleceksin ama ben artık susmak, içimde tutmak istemiyorum " dedi.
Adem merakla dinliyordu yüreğine bir korku düştü acaba birini sevdiğinı felan mı söyleyecekti. Yandı Adem'in yüreği öyle böyle bir yangın değildi ki sanki 45 derece Antep sıcağı gibi yada Newroz da yakılan ateş gibi. Yandı yanmasına ama Asmin ne görüyor nede o yangını biliyordu.
Asmin kendisini sesszice dinleyen adama bakıp sözlerine devam etti.
" Adem ben seni seviyorum ama bu sevgi ne bir arkadas, ne bir dost, nede abi kardeş gibi. Ben kendi mi bildim bileli gözümü sende açtım şu ufacık yïreğime bir tek senin sevdan sığdırdım. Ve ben artık bu sevgiyi icimde tutmak istemiyorum. Ben bu sevginin ağırlığını taşıyamıyorum. Yüreğim sana olan aşkını haykırırken ben sana abi demek istemiyorum " dedi bir çırpıda konusmuştu yoksa bir daha konuşmaya ne onun cesareti vardı nede yüreği bu heyecanı kaldırabilirdi.
Bir sevda daha yürekden dile, dilden sözlere döküldü. Belki onları mutlu belki mutsuz bir son bekliyordu. Ama sevdanın önünde ne durabilirdi ki......
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |