bölüme geçmeden siz değerli okuyuculardan ricam lütfen yorumlarınızı esirgemeyin düşünceleriniz benim için çok kıymetli. karakterlerimizi sevdiniz mi beğendiniz mi merak ediyorum eksiklerim yanlışlarım olabilir ilk hikayem ve sizlerden gelen yorumlar bana daha çok yazma isteği veriyor sizlere en güzelini sunmak için elimden geleni yapıyorum. gelelim yeni bölüme bol bol yorum ve oylarınıza talibim iyi okumalar..
Seni bekleyişimin adi yok. İçi
Sadece yüreğimde lal olmuş duamsin.... ( Hz. MEVLANA )
Bölüm şarkisi : Neşet Ertaş Gönül Dağı
İnsanın acıları vardır en derinlerinde sakladığı , kimseye göstermediği bazen bir kelam, bazen bir söz, bazen bir soru sakladığınız yerden gün yüzüne çıkarır acılarınızı. Hayatımızda da böyle değilmi kapanmayan derin yaralarımız yokmu ? zamanla geçmek bilmeyen aklımıza her geldiğinde kanayan yaralarımız var.
Leyla için de kapanmayan derin ağır yaraları vardı. Ne zaman aklına gelse oluk oluk kanayan geçmek bilmeyen yaralarını bir soru ile hatırlamıştı. Kalbi paramparça olsa da belli etmedi.
Yavuz'un sorusu üzerine cevap veremedi çünkü konuşursa hiç iyi şeyler olmayacaktı Yavuz'u bir kez daha kırmaktan korktu. Dilinin ayarı yoktu hatırlamak istemediği o günleri de Yavuz'un bilmesine de gerek yoktu...
'' Bırak kolumu ağa sen bütün cevaplarını yıllar önce gelinliğimle şu avluda ( eli ile avluyu nıkah masasının olduğu yeri gösterdi ) beni terk ettiğin gün kaybettin. Soru soracak yüzü hala kendinde bulabiliyor musun? '' dedi. Yavuz'a hiç acımadı canı yansın istedi onun canı çok yanmıştı. Yavuz'un elinden kolunu kurtardığı gibi hızlıca indi merdivenlerden.
Yavuz neye uğradığını şaşırdı Leyla'dan böyle bir tepki tabiki bekliyordu ama şimdi değildi bu kadar yakınken ve özlemişken 5 yılın hasreti varken değildi. Kurşun yemiş gibi oldu duvara sırtını yasladı gözünden bir damla yaş süzüldü. Haketmiş miydi Leyla'ya göre evet ama kendi açısından bakınca ağır gelmişti.
Yade Zergül Yavuz'un o halini görünce içi burkuldu aslanlar gibi torunu hatalarının bedelini ödüyordu. Gitmedi yanına içi içini yedi ama gidip " geçecek " diyemedi biliyordu ki Leyla'nın yarası kolay kolay geçmezdi..
Kızlar avluda Leyla'nın gelmesini bekliyorlardı leyla burnundan soluyarak indi merdivenleri kızların yanına son bir merdiven kalmıştı ki durup derin nefes aldı. Yüzüne sahte tebessümünü takıp gitti yanlarına doğru. Azade hanımın içine sinmesede her defasında Leyla'ya saygı duyuyordu . Aptal oğlu tüm kapıları giderek kapattığı için onunda ısrar etmeye yüzü kalmıyordu. Leyal hanım da kızlar ile gidecekti belli etmesede oda içten içe Yavuz'a kızgın öfkeli idi kızı onun yüzünden neler çekmişti.
Yavuz Leyla'nın ardından avluya gelip annesinin yanında durdu. Sert yüz ifedesine bürünmüş ise de için için Leyla'dan bir ışık bir ümit beklesede gideceğine adı kadar emindi. '' Herşey için teşekkür ederiz Azade teyze sayenizde sıcak bir aile ortamında sizlerle yemek yemek çok güzeldi yıllar sonra o duyguyu yaşadım'' dedi Zeynep.
''Yemekler mükemmeldi Azade anne çok teşekkürler aile nedir sizle öğrendim bazen ben nasıl bir sevap işledim de sizleri çıkardı karşıma diye Rabbime soruyorum ama iyiki sizleri tanıdım beni de ailenize kabul ettiğiniz için ayrıca teşekkür ederim '' dedi Senem. Azade hanımın gözleri doldu iki kızına da sarılıp '' Sizlerde benim kızlarımsınız her zaman kapım size açık yavrularım iyiki varsınız '' dedi ve kızların saçlarına birer öpücük kondurdu.
Bu duygusal ortamı her zaman ki gibi Yaren bozdu '' Ama kıskanıyorum ya beni de alın aranıza '' deyip kollarını açıp yanlarına gitti. Kızlar ve Azade hanım da Yaren'e sarıldılar. Yavuz belli etmesede annesinin ve kızların o halleri içini ısıttı.
Kızlardan sonra Leyla elini öptü '' Anne Yağız iyi olana kadar hergün birimiz gelip pansumanını yapacak '' kulağına doğru eğilip ''Beni her zaman düşündüğün için ve yanımda olduğun için çok teşekkür ederim güzel yürekli annem. Hakkını asla ödeyemem bana hakkını helal et '' dedi ve iyi geceler diyerek arabaya doğru gitti. Kızlar Yavuz' a bakıp '' İyi geceler Yavuz abi '' derken Zeynep '' iyi geceler enişte '' dedi Senem ve onlar da arabaya gittiler. Leyal hanım da '' Hadin iyi geler yenge abime selam et sizde dinlenin yorgunsun sende yarın görüşürüz '' dedi Yavuz'a başı ile selam verip gitti.
Leyla Adem'e bakıp '' Sen istersen bu gece burda kal hem yardıma ihtiyaçları olur hemde abinle hasret giderirsin '' dedi. Adem hanım ağasına karşı gelemeyeceğini biliyordu lakin kalırsa da Yavuz'un gazabından korkuyordu.
'' Yenge ben sizle geleyim abim şimdi kızmasın gece gece tadınız kaçmasın '' deyince Leyla el mecbur kabul etti. Evlerine gelir gelmez herkez yorgunluktan odalarına çekildi. Onlar mışıl mışıl uyurken bu gece uyku iki kişiye haramdı Leyla Yavuz'u düşünmekten uyuyamıyor idi. Yavuz ise ikinci katın avlusunda oturmuş Antep manzarasına karşı sigarasını yakmış içiyor idi.
Azade hanım oğlunun bu haline dayanamadı gidip yanına oturdu '' oğlum içmesen mi artık şu zehri Leyla'lar gideli bir paketi bitirdin be yavrum canına hiç mi acımıyorsun sen '' dedi anne yüreği işte kıyamıyordu evladına Yavuz derin bir iç çekti kimse ona acımamıştı ki o kendisine acısın. Çocukdu kardeşleri suç işler dayağı Yavuz yerdi . Büyüdü sürekli babasından azar işitirdi kardeşlerine sahip çık diye. delikanlı oldu ağa olacaksın dendi aşiretin yükü omuzlarına bindi. En sonunda da eevleneceksin dendi. Yavuz ne çocuk olabildi ne delikanlı o hep birşeylerin bedelini ödeyen oldu. Fedakarlık yapan sevdiğini bile söylemekten aciz olan oldu. Şİmdi canına yazık olsa nolurdu olmasa nolurdu.
'' Ana ben yokken neler oldu burda neden yengemler başka evde oturuyor neden herkez bana karşı nefret dolu . Yaren'in gözlerinde neden öfke kırgınlık var he ana anlatsana '' dedi. Azade hanım da oğlu gibi Antep manzarasına baktı '' Sen gittikden sonra evime ateş düştü oğul Leyla gelinliği ile bayıldı. Bir hafta Yaren'in odasından çıkmadı, üzerinde gelinlik ile cam da seni bekledi "gelecek gelecek" deyip durdu'' dedi boğazı düğüm düğüm oldu gözleri doldu o günler cehennem azabı gibi idi.
Yavuz duydukları karşısında taş kesildi nasıl Leyla bir hafta hemde gelinlik ile onu mu beklemişti neden ama başkasını severken neden kendisini beklesindi ki anlamıyordu. Kafası öyle bir karıştı ki annesinin anlatacaklarını merak etmişti . Azade hanım devam etti '' Bir hafta sonra zar zor ikna ettik gelinliği çıkardı. Ama ruh gibiydi kendini tam toparladı derken , birgün öğle saati telefonumuz çaldı açtık bir acı haberdi ki hepimizi yaktı'' dedi ve ağlamaya başladı Yavuz annesine sarıldı amcasının ölüm haberi idi. Gözleri doldu belli etmemek için havaya baktı. '' Amcan'ın kaybı en çok Leyla'yı sarstı '' dedi ve geçmişe o günlere gitti.
Kötü haber tez duyulur demişler. Acı haber Miroğlu konağına ulaşır ulaşmaz Yade Zergül hastaneye kaldırıldı . Yüksek tansiyon ve evlat acısı kalbini tetikledi ve kriz geçirdi. Azade hanım kayınvalidesinin başında ambulans ile giderken hem kayın biraderine ağlıyor hem kaynanasına dua ediyor idi. Leyal hanım eşinin acısına dayanamamış bayılmıştı. Leyla krizler geçiriyor kimse zapt edemiyordu en sonunda. Eve gelen doktorlar uyutmakta çözümü bulmuştu.....
Leyal hanım kendisine geldiğinde yıllardır aynı hayatı yastığı paylaştığı kalbinin tek sahibi olan eşine mi yansın yoksa bahtsız kızına mi yansın bilemedi...
Behram ağa kardeşinin acısı ile çöktü. Kız kardeşinin acısı hala yüreğinde taze iken şimdide erkek kardeşini kaybetmişti. Allahtan Yağız vardida yanında yükünü biraz olsun alıyordu. Tahir ise eli ayağı olmuştu her yere koşturuyor cenaze işlemlerinin hepsini hallediyordu.
Ateş düştüğü yeri yakıyordu. Leyla üst üstte yaşadığı kayıpları kaldıramamiştı. Hastane odasında beyni uyuşmuş tavana bakıyordu gözlerinden yaşlar bir bir süzülüyordu. Kendini biraz toparlayınca cenazeye katılmak istedi. Babası toprağa verildikten herkez dağıldıktan sonra Yağız'ın kolundan çıkıp ayaklarını sürüye sürüye babasının mezarının başına oturdu..
" Babam ben geldim" dedi ve bir çığlık koptu yüreğinden " Ba.. baba.. bammmm kalk babammm Leyla'n geldi kalkk sen benim göz yaşıma kiyamazsın ki, hadi kalk orası soğuktur karanlıktır, hadi kalk babam. Benim yüzümden sebebin oldum senin, sana layık evlat olamadım son zamanlarda seni çok üzdüm özür dilerim baba , yokluğun cehennem gibi yakıp kavuruyor beni. Baba kalk benim kokum kanadım kırıldı , dağım başıma yıkıldı. Baba kalk ne olur Allah benim belamı versin" dedi. Toprağa elleri ile vuruyordu.
Baban gitti mı çatın gider, kolun kanadın sırtını yasladığın dağın gider. Baban gidince kahramanın , içinde ki büyümeyen o çocuk gider. İnsan oğlunun en büyuk varlığı annesi ve babasıdır. Aile herseyin üstünde herseyden öndedir...
Yağız kuzenini böyle görmeye dayanamıyordu. Yaren Leyla ile birlikte acısını en derinden hissediyor babasını kaybetmekten deli gibi korkuyordu. Yağız Leyla'nin yanına gidip oturdu " Leylimm yapma be bunu kendine zor çok zor ama amcam yaşasa idi seni böyle görmek istemezdi" dedi. Leyla Yağız'a sarılıp daha da çok ağladı. Yavuz nerdesin dedi içinden ona öyle ihtiyacı vardı ki.....
İnsanoğlu kaybederek anlıyordu sevdiklerinin kıymetini. Ölümün çalmadığı kapı yoktu. Eskilerin dediği gibi gelin girmedik ev olur ama ölümün girmediği ev olmaz diye...
" Leyla o günden sonra yemek yemedi kimseyle konuşmadı kafayı yedi en sonunda. Çareyi hastaneye yatırmakta bulduk'' dediği an Yavuz'' Ne yaptınız nee yaptınız '' deyip kükredi hafiften. Onun sevdiği kadını deli diye hastaneye yatırmış olamazlardı her halde sinirden gözlerine kan indi. '' Bağırma ne yapsaydık ölüme mi terk etseydik. Oğlumuz yüz üstü bırakıp gitti, babası da öldü aman bize ne mi deseydik oğlum. son çare kalmıştı bizde onu yaptık kolay mı oldu sanıyorsun bir yıl bee bir yıl şu konak bana cehennem oldu'' dedi .
Yavuz gittiği için şu an köpek gibi pişman olmuştu o burda olsaydı yada babası gelmesine izin verseydi Leyla hiçbirini yaşamamış olurdu. kendine etmediği küfür kaladı içinden . '' Peki nasıl toparladı '' diye sordu annesine. '' Yaren ve Yağız sayesinde hergün yanına gittiler hele Yaren'im elinden gelse yatağını hastanenin bahçesine serecekti. Okuldan çıkıp direkt oraya gider gece geç saatlere kadar Leyla ile vakit geçirirdi. Baban öfkesinden Antep' e sığamaz oldu. Leyal ile hergün en sevdiği yemekleri yapıp götürdük . Babannen okumadığı dua kesmediği adak kurbanı kalmadı. Çok şükür ki eskisinden daha canlı çok daha iyi çıktı hastaneden o günden sonra da konağa adım atmadı gerekmedikçe bu evi alıp taşındılar işte '' dedi. Bir nefes de anlatmıştı ama yaşanılan o günler kabus gibiydi.
'' Kendisini terk eden 5 yıl boyunca iki kez gelen kocasının evinde kalmayı uygun bulmadı demek ki '' dedi sitem ederek. '' Ana bana kızgınsın , kızgınsınız biliyorum beni anlamnızı zaten beklemiyorum. Öyle olması gerekli idi oldu.Gelişim sizi mutlu etmedi merak etmeyin Kalıcı değilim kardeşim için geldim Yarın akşam gideceğim söyle o kıymetli gelinine bir hafta sonra döneceğim ve bu eve alışsa iyi olacak çünkü döndüğümde hiçbirşey eskisi gibi olmayacak '' deyip ayağa kalkıp çalışma odasına gitti.
Azade hanımın içi paramparça olsada oğlunun temelli dönecek olmasına sevindi. İçi içine sığmadı hemen gidip kayın validesine haberi vermeliydi.
Sabahın ışıkları Antep'i aydınlatırken Yavuz artık kaçıncı paket sigarasını bitirmiş bilmiyordu. Sehpada boşalan beş paket sigaraya baktı ağlamıştı Leyla'sına amcasına . Paketleri alıp çöpe attı küllüğü de boşalttı . Çalışma odaasından çıkıp kendi odasına gitti Banyoda soğuk biir duş ve abdest alıp çıktı dolaptan siyah bir tşört siyah bir gomlek ve kot pantolon çıkarttı çekmecen de iç çamaşırı alıp hızlıca giyindi . Arabasının anahtarlarını ve telefonunu alıp çıktı odadan sabah ezanı okunuyordu. Korumalara başı ile selam verip arabasına atladığı gibi doğru mezarlığa gitti. Amcasının kabrine gelip önce duasını edip sonra mezar taşına oturdu.
'' Amcam hayırsız , yüzsüz oğlun geldi. Affedebilecek misin beni. Ben böyle olsun istemedim be amca . Leyla üzülmesin, istemediği bir evliliğe esir olmasın diye gittim." Yavuz kendinden utanıyordu amcasina son bir veda bile edememişti. " Sen beni anlamiştın gidecem dediğimde kabul etmiştin zaten. Şu hayatta bir tek beni sen anladın baba yarım. Bense seni son kez bile göremedim. Veda etmeme bile izin vermediler. Yüreğim çok yaralı be amca hayatımın neresinden tutsam elimde kalıyor. Kime dönsem bana sırtını dönüyor. Benim gidişimin sebebini sen biliyordun ama onlar hep beni suçladilar. Şimdi gidiyorum bugun akşam uçağim var döndüğüm de hiçbirşey eski gibi olmayacak ben sana laik olmaya çalışacağim açtığım ne kadar yara varsa kapatacağım sana söz amcam Miroğlu sözü" dedi ve ayaklandı artık gitmesi gerekiyordu. Mezarlıktan çıkıp arabasına bindi ve eve geldi.
Kimseye gözükmeden odasına çıktı ustu başı toz toprak olmuştu hemen gidip üzerini çıkardi kirli sepetine atip dolaptan lacivert takım elbise çıkarıp üzerine hızlıca geçirdi. Yavuz odasında hazırlanırken konak çalışanları kalkmış kahvaltı hazırlığına girişmişlerdi. birazdan herkez salonda olurdu. Sultan hanım ve kızlar çok hızlı hareket ediyorlardı.
Diğer yanda Leyal hanım ise erkenden kalkmış kızlara kahvaltı hazırlamıştı. Kızların kalkmasını bekliyordu eşinin ölümünden sonra sessizleşmiş içine kapanmış idi. Zeynep ve Senem'in gelişi en çok ona yaramış hayatına renk gelmişti. Özellikle Senem'in şakaları solan yüzünü güldürüyor idi.
Leyla sabaha yine içinde ki yorgunluk ve kırgınlık ile uyandı. İki gündür yaşananlar kendisini iyice yormuştu. Yatağından kalkıp pencerelerini açtı miss gibi havayı içine çekti daha sonraa yatağını toplayıp banyoya girdi. kısa bir duş'un ardından bornazuna sarınıp odaya geldi. Dolaptan önce kendisine iç çamaşırı çıkardı ardından hızlıca üzerine geçirdi. Kıyafetlerinin olduğu tarafı açıp beyaz dar paça kumaş pantolon ve blazer ceket takımını çıkardı. Yine aynı renk askılı bluzunu çıkarıp giyindi saçlarını fişe takıp ısıttığı maşa ile şekillendirdi. Hafif kahve tonlarında bir makyaj yapıp yine ayrı renk rujunu sürüp en son parfümünü de sıkıp telefonunu ve çantasını alıp odadan çıktı. Aşağıya indiğinde annesine bakındı mutfaktan gelen tıkırtılar ile yönünü o tarafa çevirdi.
'' Günaydın sultanım hayırlı sabahlar '' diyip annesinin yanağına öpücük kondurdu. Leyal hanım kızına tebessümü ile karşılık verdi '' Günaydın hanımağam bu ne güzellik böyle '' diyerek kızına takılmadan edemedi. Leyla annesine sende mi der gibi baktı dün kızlar bugün annesi sanki hiç böyle giyinmiyormuş gibi kendisi ile uğraşıyorlardı.
'' Toplantım var belediye başkanı ile Leyal sultan azcık özendim o yüzden. Devlet erkanının karşısına çıkacağız nede olsa '' Leyal hanım kızına ima ile baktı. Sanki bilmiyordu kızını belliki Yavuz'un etkisi idi bugünki hali. Dün gece eltisinden aldığı telefonda bunu düşünmesine sebep oluyordu. Mutfağa Zeynep'in girmesi ile Leyal hanım bakışlarını diğer kızına çevirdi onunda Leyla'dan aşağı kalır yanı yoktu. Siyah blazer takım giymişti saçlarını tepeden topuz yapmış yanlardan bir iki tutam bırakmıştı. Yeşil gözlerini ön plana çıkaran bir makyaj yapmış kırmızı tonlarında ruj sürmüş idi. Oda bugün bir ihale dosyası için adliye ye gidecek idi davası vardı.
'' Günaydın hanımlar bu ne güzellik bu ne güzel enerji böyle. Neşeniz bol olsun '' dedi Leyla annesini sulu öptüğü için Leyal hanım yüzünü buruşturup '' Gel benim güzel kızım şu delinin elinden kurtar beni '' dedi Leyla annesine göz devirdi sanki napmıştı altı üstü yanağından öpmüştü.
Mutfağa bu defa da Senem girmişti kulağında telefon ilee konuşarak dudakları ile herkeze öpücük atıp günaydın derken telefonda ki Yaren'e de laf yetiştiriyor idi. '' Kızım bir kerede benden önce kalk ayol doktorsun sen git hastalarını muayene et '' dedi. Leyla telefonu işaret edip hopörlere almasını istedi acaba yine neye mızmızlanıyordu sevgili cadı görümcesi.
Senem telefonu hopörlere alınca mutfak da Yaren'in sesi yankılandı'' Kızım ben doktorum saatim belli mesaim belli sen şirket çalışanı olduğun halde patron ile işe gidiyorsun ayol . Bu nasıl mimarlık tembel misin sen birazcık '' Sabah sabah yine edi ile büdü gibilerdi. Ve Leyla onların bu hallerine tahammül edemiyordu . '' Bana bakın didişmeyi bırakın evlenecek yaşa geldiniz hala didişiyorsunuz ayol sizi alacak adamlara yazık '' dedi. Oda olmasa bu iki deli akşama kadar bu şekilde birbirlerini yerdi.
***************************
Eğlenceli geçen kahvaltıdan sonra kızlar Leyal hanım ile vedalaşıp evden çıktılar. Zeynep adliye ye geçeceği için kızlardan ayrılıp arabasına doğru gitti Adem'e günaydın diyerek başı ile selam verip arabasına binip gitti. . Adem gelen hanımı ve Senem ile arabanın kapılarını açtı '' Günaydın yenge , günaydın abla '' dedi sabah sabah maşallah enerjisi yerinde idi. Yavuz'un gelişi en çok onu mutlu etmişti . '' Günaydın '' dedi kızlarda. açılan kapılardan arabaya bindiler. Adem'in de şöför koltuğuna binmesi ile şirkete geçtiler. Adem şirket otoparkına girip arabayı park etti. Leyla ve Senem arabadan inip asansöre bindiler ve odalarının bulunduğu kata çıktılar.
Birbirlerine başarılar dileyerek odalarına geçtiler. Leyla'nın asistanı Fisun elindeki defter ile peşinden içeri girdi '' Günaydın efendim bugün ki programınız biraz yoğun geçecek 1 saat sonra yeni otel ihalesi ie alakalı toplantınız var. saat 11 de fındık bahçelerine gideceksiniz. öğleden sonra saat 14. 00 da ise belediye başkanı ile görüşeceksiniz. Saat 17.00 da yurt dışındn gelen grup ile fındık ticareti ile ilgili görüşmeniz var ancanız Behram bey de toplantıya katılacak '' diyerek hatırlatmalarını yaptı. '' Tamam Fisun bana bir kahve gönderebilir misin lütfen '' diyerek Fisun'un uzattığı dosyayı eline aldı. Fıstık anlaşması yapacakları şirketin bilgileri vardı.
Konak da ise herkez kalkmış kahvaltı masasında yerini almıştı. Behram ağa annesi eşi ve çocukları ile kahvaltı ederken Salonun kapısı açıldı ve tüm heybeti ve karizması ile Yavuz içeri girdi. Yade Zergül torununu rahmetli kayınpederine benzetiyordu duruşu, yürüyüşü, asaleti ile ben burdayım diyordu. Azade hanım Yağız'a elleri ile kahvaltı yaptırıyordu odaya giren oğluna tebessüm etti. . Yavuz gördüğü görüntü ile kendisini bu karede fazlalık olarak gördü. Kapısını çalıp kimse kahvaltıya bile buyur etmemişti. Annesinin bile gelmemesi içinde bir burukluğa sebep oldu. Eskiden olsa Yaren gelir kendisi olmadan asla kahvaltıya ne oturur nede kimseyi oturttururdu.
'' Günaydın '' dedi Yavuz tok sesi ile. Yade Zergül torununu dalmış izliyordu. Behram ağa hala kızgın öfkelide olsa oğlunun varlığınnı özlediğini şu an daha iyi anlıyordu. Sanki Yavuz olunca yanında dünya'nın yükünü sırtlanacakmış gibi bir güç geliyordu kendisine. '' Günaydın oğlum yorgunsun dinlen diye ses etmedim gelsene'' diyerek masayı gösterdi Azade hanım. '' Biz gün çoktan aydı Yavuz ağa asıl sana günaydın demeliyiz sen 5 yılda buraların düzenini unutmuşsun '' dedi Behram ağa iğneleyererk oğlunu.
Yavuz ailesine bakıp '' Sağol ana Berdan bekliyor hazırlık yapmış oraya gideceğim ordan da şirkete Tahir'in yanına geçeceğim '' diyerek haber verdi. Behram ağa çayını yudumlayıp '' Bekletme deli oğlanı konağı Yavuz Yavuz diye inletmesin '' derken bıyık altından tebbesüm etti. Yavuz kardeşine bakıp '' Sen nasıl oldun daha iyi misin, rahat uyuyabildin mi, ağrın sızın var mı ? '' Yağız'a sorularını ard arda sıraladı. '' Merak etme abim iyiyim ben sağolsun doktor hanım bana cok iyi baktı'' dedi Yaren'e bakarak. Yavuz'un içi rahatlamıştı herkeze afiyet olsun deyip odadan çıktı. Merdivenlerden inip arabaasına binerek konaktan ayrıldı.
Leyla elinde ki dosyayı incelerken kahvesi gelmiş bir yudum almıştı ki telefonuna gelen bildirim sesi ile gözlerini dosyadan çekip telefonuna baktı. Yabancı bir numaradan mesaj gelmişti mesajı açtı '' Boşuna uğraşma hanımağa bu ihale bizim yolumuzdan çekil. çekilmez isen yaşanacaklardan biz sorumlu değiliz. SAİD ZALOĞLU'' Leyla gördüğü mesaj ile kan beynine sıçradı yıllar sonra bu adam numarasını nerden bulmuş kendisini tehdit etme cesaretini nerden buluyor idi. Ayrıca bunlar Antep'den sürülmemişmiydi.
Öfkesi gözlerinden belli oluyordu sanki Said karşısında imiş gibi telefona öyle bir bakıyordu ki öldürecek gibi. Yıllardır beklediği fırsat ayağına gelmişti hesap sorma zamanı idi. elleri tuşlara gitti '' Madem beni tehdit edecek kadar yüreklisin o zaman kale de buluşalım bakalım kim ihaleden çekiliyor yarım 20 dakakan var '' yazıp mesajı gönderddi. Çekmecede bulunan silahını kontrol edip beline taktı telefonunu cebine koyup hızlıca odadan çıktı. Fisun'un '' Leyla hanım iyi misiniz '' dediğini bile duymamıştı.
Adem fırtına misali gelen Leyla ile kötü birşey olduğunu anlamıştı. Birilerinin canı çok yanacaktı hanımağasının gelişi hiç hayra alemet değildi. sanki yürürken yerleri dövüyordu. '' Hayırdır yenge çıkıyormuyuz '' diye sordu. Leyla kafası ile onayladı. Elinde ki telefondan Zeynep'i bulup aradı '' Zeynep dosya işi tamam mı '' Leyla o iş tamam da sesin hiç iyi gelmiyor hayırdır sen sinirli misin ?'2 diye sordu. Hazır olan arabaya binen Leyla camı hafif açtı '' said şerefsizi gelmiş birde bana mesaj atıp tehdit ediyor haysiyetsiz kale'ye gidiyorum haddini bildirmezsem içim soğumaz gelince konuşuruz '' diyip telefonu kapattı. Zeynep yüzüne kapanan telefon ile kala kaldı hemen şirkete gidip durumu Senem ve Tahir'e söylemeli idi. Leyla Adem'e bakıp '' kale ye sür '' dedi.
Yavuz, Marazoğlu konağına gelince arabayı park edip indi. Kapıda ki adamlara selam verip içeriye girdi. Berdan gelen dostunu görünce kollarını açıp '' Hoşgelmişsen ağam '' dedi. Yavuz dostuna sıkıca sarıldı yılları aşıyordu dostlukları Berdan nasıl Miroğlu konağının evladı ise yavuz da aynı şekilde Marazoğlu konağının bir evladı idi. Yavuz'un geleceğini öğrenen Jiyan sabah erkenden kalkıp Yaavuz'un en sevdiği şeyleri hazırlamıştı. Çalışanlara bile izin vermemişti yardım etmeleri için işi bitince odasına gidip hazırlandı. Kısa bir duş alıp cıktı iç çamaşırlarından sonra üzerine göğüs dekolteeli elbisesini giydi saçlarına ise su dalgası yapıpmıştı. Sade ama gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj da yapıp parfümünü sıkmış aşağıya inmişti. Yavuz 'u görünce içi titredi özlemişti 5 yıldır görmüyordu. Baygın baygın baktı Yavuz'a evli olması umrunda bile değildi şu an. Duyguları o kadar yoğundu ki gözü kimseyi görecek gibi değildi. Yavuz gel dese Leyla'nın üstüne kuma bile giderdi. Kendisi çok güzeldi uzun boyu , şekilli kalçaları, dolgun göğüsleri ve dudakları, güneşi andıran sarı saçları ve insanı içine içine çeken mavi gözleri ile her gören erkeğin yüreğini hoplatacak cinstendi. Sevgisi büyük ama kalbi çirkin insanlardan biri idi. İçinde ki kötülük birgün sonu olacak ve başına olmadık işler açacak hayatı kendisine zehir edecekti.
Berdan kız kardeşinin duygularından habersizdi. Bilse idi değil Yavuz'un yanına çıkmasına izin vermek odasından kafasını uzatmasına musade etmezdi. Yavuz Berdan'dan sonra kendisine gülerek bakan kıza döndü '' Hoşgeldin Yavuz abi '' dedi abi kelimesi onun için zülüm olsada abisi varken ismi ile hitap etmiyordu.
'' Hoşbuldum bizim kız bu ne güzellik maşallah Berdan demedi deme yakında konağın kapısı susmaz şu güzelliğe baksana '' diyerek kardeşi gibi sevdiği kıza iltifat etmişti bilse ki Jiyan bunu yanlış anlayacak asla ne yüzüne bakar nede iltifat ederdi. Jiyan'ın hasta kalbi bu sözleri farklı algılıyordu.
Hep birlikte kahvaltının yapılacağı salona geçtiler. Yavuz içeri girer girmez Berfin hanımın elini öptü '' Hayırsız oğlan saan elimi vermicidim emme misafirsin Zergül zaten kulaklarını çekmiştir senin'' azarını da yemişti Yavuz.
Ah yade ah gördüğü yerde bastonu gösteriyor bende kaçıp sana geldim " dedi Yavuz. Yade Berfin yermiydi bu lafları hiç " Tabi canım benim için geliverdin zaten suçlarından kaçtığın için değel " Yavuz minnetle elini öptüğü kadından ayrılıp Bekir ağanın ve Gülnar hanımında elini öptü. Sima ya göz kırpıp Berdan'ın eli ile gösterdiği yere oturdu.
Jiyan tam Yavuz'un karşısına oturdu ki rahatça görebilmek kendini göstermek için. Salına salına hizmet ediyordu.
" Yavuz abi sen geliceksin diye ablam bugün döktürdü. Valla sayende midemiz bayram etti". Der demez Sima bacağında bir acı hissetti. Jiyanbacağına çimdik atmıştı. " abla ya acıdı" Jiyan gözleri ile sus dedi.
Yavuz Jiyan'a bakıp minnetle " Sağol bacım niye zahmet ettin bu kadar mahçup ettin beni " dedi. Jiyan'ın yüzü düştü zoraki tebessüm etti onca hazırlık bacım demesini duymak içinmiydi. Hiçmi gormezdi bu adam güzelliğini yıllarca bacim der dururdu oysa Jiyan ona hiçbir zaman abi gözü ile bakmamıştı.
Kahvaltıdan sonra Berdan ve Yavuz kahve içmek için dışarı avluya çıktılar.
"Eee ağam kalıcı mısın gidici mi?" Diye sordu Berdan.
"Gideceğim kardeşim apar topar geldim orda halletmem gereken işler var sonrası temelli dönüş inşallah" dedi.
Berdan bu güzel habere sevindi. Özlemişti dostunu düğününe 2 ay kalmıstı ve dostunu yanında görmek istiyordu.
Sohbet ederlerken Yavuz'un telefonu titredi mesaj gelmişti. Telefonunu cebinden çıkarıp baktı" Abi Leyla yenge ile kale'ye gidiyoruz çok öfkeli Said şerefsizi ile konuşmuş birşey olmuş ama anlamadım acil gelsen iyi olur" okuduğu mesaj ile ayağa hızla kalkması bir oldu. Öfkeden gözleri yine kızardı. Bu kadın hiçmi akıllanmazdı.
"Hayırdır kardeşim ne oldu yüzün değişti lan" Yavuz telefonu cebine koyup "Leyla ! Dedi burnundan soluyordu. " Kale'ye Said iti ile buluşmaya gidiyormuş Adem mesaj attı " dedi ve yürümeye başladı.
Öyle heybetli yürüyordu ki sanki yeri ayakları ile döver gibi. Berdan da ardında yüruyordu.
"Bende gelicem seni yalnız göndermem" diyince beraber hızla çıktılar.
Yolda ne Berdan bir daha soru sordu nede Yavuz tek kelime etti..
Adem arabada giderken Yavuz'a gizli mesaj atıp haber vermişti. Eğer Yavuz sonra öğrense idi ne Adem kalırdi ortada nede Leyla. Yavuz'un öfkesi ikisinide yakardı.
Kale ye geldiklerinde Adem arabayı park etti bende geleceğim demeye kalmadan Leyla hızla indi arabadan öyle bir yürüyordu ki bakışları insanı ürkütüyordu.
İçinde biriktirdiği kin öfke gün yüzüne çıkmıştı. Yıllardır hesap sormak istediği adam bugün karşısına gelmişti.
Leyla önde Adem arkasında yetişmeye çalişiyorken kale'nin en tepesine çıktılar ve nihayet o karşılaşma gerçekleşti.
Leyla tüm öfkesi ve nefreti ile adama bakarken karşısında ki adam tam tersi özlem ve aşk ile bakıyordu ona. Her ne kadar intikam için karşısında ki kadının hayatına girmiş olsa da tanıdıkça sevmiş aşık olmuştu. Ama gel gör ki aralarında yılların intikamı verilmiş bir söz vardı....
" Sen hangi yüzle benim karşıma çikma cesareti bulup ulan birde tehdit ediyorsun" diyerek sessizliği bozan Leyla oldu.
Tiksinircesine Said'e bakıp " Seni adam zannettim, seviyorum dedin peşimde koştun aylarca inandım güvendim sana en büyük pişmanlığım oldun şimdi de çıkmış karşıma pişkin pişkin duruyorsun " diyerek Said'in kalbini bilmeden paramparca etmişti. Yıllar da geçse Said Leyla'yı hiç unutamamış gizli gizli hep sevmişti.
Leyla belinden sılahı hızlıca çıkarıp Said'e doğrultu. Bugün bu is burda bitecek Leyla bir nebze de olsa huzura kavuşacaktı.
Said hiç şaşırmadı bekliyordu Leyla'nin boş gelmeyeceğini derdi de zaten ihale felan değildi aslında sevdiğini görme arzusuydu onun kisi sessizliğini bozdu.
" Tam da senden beklediğim hareket hanımağa, emin ol buraya gelirken bende boş gelmedim" eli ile karşı çatıda ki adamlarını gösterdi " şimdi o silahı indir de konuşalım " dedi pişkince. Leyla etrafına baktı korkacak değildi. Eğer bir silah çekiliyorsa patlamadan yerine geri girmezdi.
" Benim seninle konuşacak hiçbirşeyim yok. İhaleden de çekilmiyorum yiyorsa işte karşındayım öldür beni" dedi alaylı tavrı ile. Derdi öldürmek değil sevdiğini görmekti yoksa onu yıllar öncesi yapardı.
"Derdim seni öldürmek olsaydı bunu yıllar öncesi yapardım. Yavuz' a evet dediğin gün seni öldürürdüm" Leyla 'ya doğru bir adım attı. Leyla eli ile dur dedi.
" Sakin tek bir adım dahi atmayasın öleceğimide bilsem yanımda senide götürürüm olduğun yerde kal" diyerek tehdit etti. Bakişları öyle soğuk ve sertti ki Said'in yüreği üşüdü ama belli etmedi.
" Leyla , Leyla, sen ölmeye öldürmeye amma takmişsin bee güzelim. Benim derdim öldürmek değil yaşatmak sence bir ihale için senin karşına çıkar miyim ?" Leyla afalladı önce ama belli etmedi düşününce çıkmayacağına kanaat getirdi ama derdi neydi o zaman kafasında binlerce cevapsiz soru biriktikçe başına ağrı girmeye başladı.
" Bir, bana güzelim deme dilini koparırım senin , ikincisi ise benimle işin bittiğine göre derdin ne senin lan karşıma çıktın" diye öfke ile sordu. Sahi derdi neydi de öleceğini bile bile sürgün edildiği topraklara gelmişti.
" Derdim sensin evet bir oyun ile başladı herşey lakin ben tanıdıkça sana tutuldum aşık oldum yemin ederim ailemi durdurmaya çok uğraştım ama gücüm yetmedi" dedi gercekleri itiraf ediyordu. Oysa ki Leyla için zerre önemi yoktu.
"Aşk mi "dedi bu kadar basitmiydi ki aşk? Herkeze göre değişiyordu demekki.
" Senin gibiler sevmesin be Said. Bence aşk kelimesi yakışmıyor ağzınıza şimdi derdini söyle sen boşver aşkı meşki" dedi söylediklerinın ve söyleyeceklerinin önemi yoktu aslında sqdece merak etmişti buraya onu getirten gerçek sebepleri. Said Leyla'ya nede ne yapsa fayda etmiyeceğine kanaat getirdi..
Onlar yukarda tartışırlarken Yavuz'larda gelmiştı anı fren sesi kulakları tırmalayacak cinstendi. Arabadan hızla inen Yavuz tepeye çıkmaya başladı. Berdan da hem dostunu sakinleştiriyor hemde arkasından yetişmeye çalışıyordu. Hayır yani it ayağı mı yemiştı bu adam neden bu kadar hızlı idi ki.
"Yavuz sakin ol kardeşim Leyla o it ile buluştuysa bir sebebi vardır" dedi lakin Yavuz dostuna öyle bir baktı ki bana onu savua der gibi idi bakişları.
" Leyla aileme gücüm yetmedi olan oldu keşke olmasaydı ama oldu " dedi Gozlerini kisip alay ile Leyla'ya baktı " Hem senin de benden kalır yanın yok hemen amca oğlunun kollarına koşmussun benden sonra bu ne hız" diyince Leyla'nin gözü döndü silahını kaldırdığı gibi ateş etti. Adem'in eline dokunması ile Said omzundan vuruldu. Yere düşen adam diğer eli ile omzuna baskı yapıyordu.
" Ne yapıyorsun Adem" dedi oyle bir sordu ki Adem ses tonundan ürktü. Bakişlarını Said'in kanayan omzuna çevirdi. Gebermemişti pislik.
İşaret parmağıni Said'e doğru savurarak " Sakin sakin benim namusumu sorgulama seni burada öldürürüm şerefsiz" bütün vücudu titriyordu sinirden.
" Seni şu an burda öldürmüyorsam eğer evdeki karın için zavallı kadın senin gibi birinin yolunu gözlüyordur" yüzune tükürürcesine baktı karşısındaki adama.
Said hem acı hem ofke ile inledi. Manyak kadın dediğini yapmiş vurmuştu kendisini. Söylediği sözler yediği kurşundan daha çok yaktı canıni.
"Sen kimin yolunu gözlüyorsun yıllardır dönmeyen seni hiçe sayan kocanın mi ? Hi Leyla söylesene, seni Antep'e rezil eden sahip çıkmayan kocanın mı ?"
Leyla kimsenin yolunu gözlemiyordu artık birini sevmiş hayatının en büyük hatasını yapmış ve tek dağını kaybetmişti eğer birini bekleyecek olsa bu kesinlikle babası olurdu.
" Leylaaaaaaaa"
Arkasından gelen öfkeli sesi duyunca gözlerini kapattı Leyla. Yavuz'un öfkesini en iyi kendisi biliyordu. Arkasına dönüp bakmaya korkuyordu. Nerden haber almıştı bu adam ahh tabiki Adem burdan sağ çıkarsa Adem'e de bir güzellik düşünecekti.
Yavaş yavaş arkasına dönüp baktı . Yavuz öfkeden kudurmuş gözleri ile ateş saçıyordu.
Karşısındaki adama bakarak konuştu Yavuz eğer Leyla'ya bakarsa öfkesinden oda nasibini alabilirdi.
" Hemen Adem ile gidiyorsun burdan aşağıda bekliyorsunuz" emrini de vermişti şimdi gidip yılların acısını çıkarabilirdi düşmanından.
" Ben yalnız gelirsin sanmıştım Leyla sen koçanı da mi çağirdin " dedi alayla Said.
İki adımda Said yanını buldu Yavuz yakasından tuttuğu gibi yumruğunu geçirdi.
" Lan it sen konuşacak cesareti hala nerden buluyorsun şerefsiz" diyip bir yumruk daha attı.
Leyla korkudan ne gidebiliyor nede Yavuz'a dur diyebiliyordu. Berdan'a baktı yalvaran gözleri ile Berdan " ben burdayım siz gidin" dedi gözleri ile de Leyla'ya işaret etti gitmesi için
Leyla Adem ile giderken Yavuz'un öfkeli sesi kulaklarında yankı yapıyordu.
"Yavuz ağa sen yokken ben vardım onun hayatında" dedi Said daha çok damarına basarcasina.
''Ulan pezevenk öldürürüm lan seni şerefini siktiğim. Kızın namusuna dil uzatıp birde konuşuyor musun sen " diyip bir yumruk daha attı. Said'in üstüne çıkıp bir güzel dövdü tam son yumruğu atacak iken Berdan gelip dostunu tuttu. Yoksa yerde yatan şerefsiz kan kaybından değilse de Yavuz'un yüzüne indirdiği darbelerden ölecekti. Said'in adamlarının geldiğini gören Berdan silahını çıkarıp adamlara doğrultu. Onlar kalabalık olabilirlerdi ama Berdan da boş gelmemişti.
Adamlara keskin bakışlarını dikip " Patronunuzu alıp gidin yoksa burdan hiç kimse sağ çıkamaz" dedi.
Adem ile Leyla gitmemiş üstelik silahları ile tam Yavuz'ların arkasında duruyorlardı onların hemen arkasında Tahir ve 10 adamı duruyor idi.
" Berdan Abi eline silah alan adamım sanıyor , naparsın abisi bunları hoş görmek lazım" diyen Tahir Yavuz ve Berdan' in yanına doğru ilerledi.
Bu adam her zaman Yavuz' un en ihtiyacı olduğu zamanlarda çıkıp gelir hızır gibi yetişirdi.
Said adamları ile çekip giderken gözleri hala Leyla da idi. Yıllar geçmiş içinde ki aşk geçmemişti kendi kendine yemin etti birgün ne olursa olsun kavuşacaktı sevdiğine. Onlar giderken Berdan Tahir'e bakıp.
" Sen nerden duydun oğlum burda olduğumuzu da assolistler gibi giriş yapıyorsun" Tahir yüzünde tebessümü " Kuşlar " dedi..
Yavuz arkasını döndüğünde Leyla ile göz göze geldi. Berdan ve Tahir'e dönüp " bizi biraz yalnız bırakın herkez işinin başına dönsün " dedi.
Berdan dostunun omzuna vurdu gözleri ile de tekrar uyardı sakin olması için.
Şimdi hesaplaşma zamanı Leyla ile Yavuz'a gelmişdi....
Yavuz Leyla'ya sırtını döndü sakinleşmesi lazımdı. Yoksa sevdiği kadının kalbini kıracak dilinden istemediği kelimeler çıkacak idi. "Ya sabır, ya sabir" dedi içinden sonra kafasında kelimeleri toparlayıp Leyla'ya dönmeden konuştu.
" Niye Leyla, neden hep tek başına hareket ediyorsun beni neden yok sayıyorsun hıh?" Diye sordu.
Leyla mahçup bir şekilde yaklaştı Yavuz'a hem korkuyor hemde kuyruğu dik tutmaya çalışıyor idi.
" Ben seni hiçbir zaman yok saymadım Yavuz, aksine sana hep saygı duydum üstelik beni yok sayıp giden sendin" asla taviz vermeyecekti suçlu da olsa yoksa Yavuz,a karşı korktuğu ortaya çıkardı.
" Sende bu yüzden, bir haber bile vermeden tek başına buraya geldin öylemi?" Leyla'ya doğru hafif yan döndü
Bir çift kendisine masum bakan kehribar gözlerle yutkundu. Hala çok güzellerdi ama kırgın bakıyorlardı.
" Öyle değil tabiki , mesaj atmış ihaleden çekil diye o an çok sinirliydim düşünemedim sana haber vermeyi " durumu izah etmeye çalışsada Yavuz'un bakışlarından inanmadığını düşünüyordu.
Yavuz yalandan tebessüm edip " Sende eline silahı aldın gidip eski sevgilimi göreyim dedin. Ah pardon ya eski demeyelim belli ki eskimemiş" öfkeden ağzından çıkanları kontrol edemiyordu gururuna dokunmuştu. Haber vermemesi bir yana tek başına gelmesi daha çok canını yakıyordu.
Leyla duydukları ile öfkelendi " Ağzından çıkanı kulağın duysun ağa beni neyle suçladığına dikkat et altan alıyorsam haklı olduğun için sakın yanlış anlama" diyerek parmağı ile uyarısını yaptı.
Yavuz da ona doğru bir adım atınca aralarındaki mesafe azaldı nerde ise burun buruna değecekler idi.
" Benim kulaklarım duyuyor Leyla hanimm ama sen hareketlerine dikkat edemeyecek kadar körsün" Dişlerinin arasından konuşmuştu. Öfkesi durmuyordu Yavuz'un Kafasını sağa sola sallayıp.
"Ulan biri sizi burda görse bütün Antep'in duyması yarım saat alır aşirete kadar giderse haber ne olur hiç düşündün mü?"
Haber vermemesi değildi derdi aşiretin duyup olur olmadık konuşması idi.
" Yok yeter ki Leyla hanım burnunun dikine gitsin ulan biz niye evlendik, senin adın kötüye çıkmasın namusuna leke gelmesin diye, mutlu ol diye çekip gittim kötü ben oldum yıllarca ailem bana dargın durdu, herkez bana arkasını döndü hepsini sineye çektim ben. Bunca şeye katlanırken sen nasıl olurda bu kadar umursamaz olursun aklım almıyor yav neden Leyla seviyorsan o herifi ha--diyemeden Leyla tokadı bastı Yavuz'un yüzüne. Kızabilir bağıra bilirdi ama o adamı seviyorsun diyemezdi üstelik onun nikâhında iken..
" Yazık! ağa olmuşsun ama adam olamamışsın " Yavuz yediği tokat ile neye uğradığını anlamazken duyduğu sözler ile iyice gözleri döndü. Yıllarca susmuştu madem adam değilsin deniliyordu adamlık nasıl olur gösterecekti......
Leyla sabrınin sonuna gelmişti Yavuz'un nikahinda iken böyle ithamlarda bulunması zoruna gitmişti. Bu adam hiç mi tanımamıştı kendisini. Leyla hayal kırıklığı ile baktı Yavuz'a. Bunca yıl sevdiği adam karşısında ki adam olamazdı...
İki yaralı yürek birbirlerinde açılmadık yara bırakmayacaklardı. Leyla dili ile bıcağını Yavuz'a batırırken, Yavuz da Leyla'ya acı gerçeklerı haykırarak yaralayacaktı.
Evet bölüm sonuna geldik. İyi okumalar canlar lütfen bol bol yorum yapar mısınız.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |