Evett yeni bölüme geçmeden sevgili dostlar yorumlarınızı çok merak ediyorum lütfen iki satırda olsa yazarsanız memnun olurum düşüncelerinizi merak ediyorum hikayeyi nasıl buldunuz.Bu bölümde Zamansız Aşk kitabının Barlas Karahan'ını konuk edoyoruz.. Destek ve oylarınıza bekliyorum. İyi okumalar...
" Hani derler yaa yaşamayan anlamaz diye,
Ben acının da sevdanında en dibini gördüm...
Karşımda bir sevenim yoktu oysa ki "....
Bölüm şarkıları : MÜSLÜM GÜRSES - Kaç kadeh kırıldı, EKİN UZUNLAR & KİMBUREYHAN Severim gizli gizli.
Sevdaya düşünce yürek yoluna hangi engel çıkarsa çıksın yürürmüş girdiği o yaldan ac da olsa dönmezmiş. Kanaya kanaya öğrenirmiş sevdanın güzelliğini, zorluk olmadan kolaylık, aşk acısı çekmeden mutluluk olmazmış....
Yavuz , Berdan ve Yağız sabah ezanı ile İstanbul'a giriş yapmışlardı. Direksiyon başında yine yavuz vardı. Bir ara Berdan ile yer değiştirmişler mola verdikleri yerde Yavuz tekrar geçmişti gelene kadar bir gram uyku uyumamış sigara üstüne sigara yakmıştı tek dileği Leyla'nın bu işe olumlu bakmamış olması idi. Yüreği sıkışıp duruyordu offf dedikce bir off daha çıkıyordu ağzından onun bakmaya kıyamadığına bir başkası yüzük mü takacaktı ? Yavuz o yüzüğü adamın bir tarafına sokup boğaz köprüsünden atmazmıydı. Allah gazabından korusundu zavallı adamı....
Sabah çok erken olduğu için amcasının evine gidip rahatsız etmek istemedi hem gidip de ne diyecekti, bu yüzden evin bulunduğu sokağın köşesine arabayı park etti. Kardeşi ve dostu mışıl mışıl uyuyordu onlarıda uyutmamıştı sabaha karşı uyumuşlar idi. Sessizce indi arabadan Leyla'nın penceresinin olduğu tarafa ağacın arkasına sakladı kendini korumalar görmesin diye.
Leyla bütün gece uyuyamamış sabaha da huzursuz bir şekilde uyanmıştı. Gözlerini kırpıştırıp doğruldu yatakdan elinde ki fotoğraf yere düşmüştü onu aldı son kez bakıp yastığının altına koydu. Ayaglğa kalktı perdeleri kenara çekip pencereyi açtı . Miss gibi temiz havayı içine çekti. Yavuz o hava alırken onu izledi nede güzeldi kurban olduğu. Erken kalkmazdı ki sevdiceği bu saatte neden uyanmıştı. Bu görücüler yüzünden mi uyuyamamıştı ki, böyle olmayacaktı telefonunu çıkarıp mesaj bölümüne girdi " Leyla hemen üstünü giyin sokağın arka tarafında ki ağacın ordayım . Seni isteyecek olan o şerefsiz kimmiş birde bana anlat bakalım " yazıp Leyla' nın isminin üzerine tıklayarak genderdi.
Leyla gelen mesaj bildirim sesi ile pencereden kafasını çekip yatağının yanına geldi komidinin üzerinde ki telefonunu eline aldı. Yavuz'un ismini görmesi ile içini bir heyecan kapladı ne yazmış diye mesajı hevesle hemen açıp baktı. Mesajı okuyunca gözleri irice açıldı bu defa tüm benliğini bir korku sardı Yavuz öğrenmişti herşeyi ve gelmişmiydi. İnanamadı defalarca okudu. Bir bildirim daha düştü üsten " Sen şimdi ianmazsın pencereden bak görürsün" yazmıştı.
Ne yani bu deli sabahın köründe buraya mı gelmişti hemen cam'a gitti. Ağacın olduğu tarafa baktı. Gelmişti işte etekleri tutuştu Leyla'nın elinde sigarası ağaca yaslanmış bacaklarını çapraz bağlamış sevdiğini görünce. Elleri titreye titreye " Geliyorum " yazıp gönderdi. Hemen lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Üzerine siyah bir tşört ve ince hırkasını giydi altına da gri bir eşofman giydi saçlarını at kuyruğu yapıp bağladı. eline telefonunu alıp odadan çıktı. Sessizce merdivenlerden inip mutfak kapısından korumalara görünmeden evin arka tarafından dolanıp bahçeden çıktı.
Karşıdan Leyla'nın geldiğini gören Yavuz elindeki sigarayı yere atıp ayağıyla söndürdü. Ne kadar kızgın öfkelide olsa Leyla' yı gördüğü an ne kadar çok özlediğini fark etti burnunun direği sızladı.
" Hayırdır pismam sabahın köründe köşe başlarında beni bekler olmuşsun " Alaylı sesi Yavuz'un sinirini zıplatıyordu. Leyla evi gösterip " Eve gelseydin niye beni ayağına çağırıyorsun " desede dili gönlü kuş gibi çırpınıyordu hele özlediği kokusu burnuna doldukca yüreği koşup gidip sarıl diyor aklı olmaz sevdiği var diyordu. Burnu yine havada omuzları dik Yavuz'un tam karşısında durdu.
Yavuz kendisi ile dalga geçen kadına gözlerini kısarak baktı ellerini arakada birleştirip yumruk yaptı öfkesine hakim olmaya çalışıyordu " Hayır mı şer mi sen söyleyeceksin artık Leyla hanım " dedi ilk defa Leyle dememişti.
" Kim lan sana göz koyan o şerefsiz " Yavuz'un öfkeden sesi öyle yüksek çıkmıştı ki Leyla korktu gözleri ateş saçıyordu .
" Düzgün konuş ne demek şerefsiz , ayrıca kimsenin kimseye göz diktiği yok "hem korkuyor hemde inadına inadına cevaplar veriyordu. Leyla idi o ölse korkudan diktiği burnunu düşürmez kimseye boyun eğmezdi.
Yavuz daha fazla dayanamadı Leyla'nın kolundan tutup ağaca sırtını yasladı " Ulan göz dikmedide ne yaptı seni istemeye geliyormuş ölümüne mi susadı bu it" derken öfkesi hem kendini hem Leyla'yı yakıyordu.
Kolunu nasıl sıktı ise Leyla'nın canı yanıyordu " Canımı yakıyorsun ayrıca hakaret edip durma medeni bir şekilde bana duygularını açtı bende kabul ettim. Bunun içinde birinden izin alacak değildim herhalde. medeni insanlar böyle yapar senin gibi sabahın köründe kapıya dayanıp hakaret etmez " Yavuz öylemi der gibi baktı kırılmıştı Leyla'nın kolunu bıraktı demek o medeni kendisi medeniyetsiz miydi.
" Medeniii !! derken sinirden hafif gülümsedi " O zaman medeni medeni sorayım Leyla hanım kim bu sana duygularını medeni medeni açan fanii isim ver isim" deei durdu Leyla'ya bakiş attı " Dur yaa sen seviyormusun bu dallamayı bana savunup duruyorsun " dedi . Leyla Yavuz'un bu haline gülmek istedi ama hiç yeri değildi. Bu tavırları da ne idi hayır bilmese kendisini kıskandığı için diyecekti ama malum sevdiği vardı. Aklına gelince sinirlendi.
" Sanane be ismi ayrıca evet seviyorum hem ne bu tavırlar bu öfke, hesap mı soruyorsun . Rahibe olmadığıma göre birileri de benimle ilgilene bilir sevebilir, Kimsin sen abim mi ? babam mı ? sevdalım mı ? Babam bile hasap sormaz iken ne oluyor sana kimsin sen Yavuz ağa bu hakkı kendinde görüyorsun " dedi.
Yavuz'u o kızla gördüğü an gelince aklına diline hakim olamamış biraz ağır konuşmuştu. Yavuz gibi bir adam bu konuşmayı kaldırmazdı .
( Müslüm babanın şarkısını burda açabilirsiniz şarkı eşliğinde okuyun )
Yavuz'un kalbi paramparça oldu duyduğu sözler çok zoruna gitti seven en çok sevdiğine kırılırdı. Yavuz binbir parçaya bölündü. Doğru kimdi ki o Leyla için. Amcasının oğlu, aşiretlerinin ağası, yoldan geçen sıradan her hangi biri işte . Hesap sormaya bile hakkı olmayan bir fani, demekki bunca yıl hiç değeri olmamıştı gözünde. Neyin çabasını veriyordu ki şu an Leyla'nın ne gözünde ne gönlünde yeri vardı. İstanbul'u yakmaya gelen adam cayır cayır yanıyordu şu an bir su dökeni bile yoktu. Gerçekler yüzüne tokat gibi inmişti kendisi sevdi diye oda sevecek değildi ya yada değer verecek değildi ya .
Leyla'ya öyle bir baktı ki, hayal kırıklığı yaşadığı acı yüzüne bakışlarına yansımıştı. Leyla o an söylediklerinin farkına vardı. Bunca yıl madem Leyla da bir yeri bile yoktu fazla lafa söze de gerek yoktu.
" Haklısın emmim kızı ben kimim ki hesap soruyorum sana . Söylediklerimi boşver kusurumu da hoşgör, dilerim mutlu olursun. Madem sevmişsin yüzün hep güler ama ola ki başın sıkışır ihtiyacın olur dara düşersin ben hep bir telefon uzağındayım hadi eyvallah " dedi ve arkasını döndü dili mutlulaklar dilemişti ama kalbi feryad ediyordu evlenme diye.
Berdan ve Yağız arabanın yanında dikelmiş onları izliyordu. Berdan'ın bile canı yandı dostunun haline seven anlardı ya sevdalının halinden Berdan'dan başka kimse anlayamazdı Yavuz'u.
Leyla çok pişman olmuştu dili kopsaydı da o kelimeleri etmeseydi gururlu idi Yavuz, kaldıramazdı bu sözleri. Oysa ki ne zaman başı sıkışsa ilk koşan Yavuz iken haketmemişti bu kadar ağır kelimeleri. Gözleri doldu hemen pişmanlık yakıyordu içini " Yavuz " dedi sesi öyle üzgün ağlamaklı çıkmıştı ki, Yavuz ne geri döndü nede bir adım ileri gidebildi.
" Şeyy Yavuz abi Özür dilerim affet ne olur öyle demek istemedim. Seni kırmak üzmek en son isteyeceğim şey. Ama sen hesap sorunca öfkelendim dilime hakim olamadım ayıp ettim affet ne olur çok pişmanım " derken Leyla, gözyaşları çoktan yanağına doğru süzülmüştü.
Yavuz için artık bir önemi yoktu laf ağızdan bir kere çıktı mı dönüşü olmuyordu. Yinede lanet gelesi yüreği kıyamadı ağlayan sevdasına " Öemli değil dotmam sana hesap sormak benim haddime değildi . Sen kusura bakma bacımm " dedi ve arabasına doğru hiç durmadan gitti kardeşi ve dostuna bakıp " Tek kelime etmeyin binin arabaya burda işimiz bitti " dedi. aralarına uçurumları koymuşlardı artık biri severken "Abi" diyerek diğeri öfkesinden " Bacım " diyerek.
Yağız ağlayan kuzenine üzgün gözler ile baktı. Abisini yalnız bırakamazdı adam yıkılmıştı gözünün önünde. Leyla tek kelime edemeden Yavuz ortalığı toza dumana katarak gitti Leyla olduğu yere dizlerinin üzerine çöktü " Gitme böyle gitme " desede Yavuz artık onu duyamazdı. Uzun uzun baktı arabanın ardından. Sonra doğrulup eve gitti henüz kimse kalkmamıştı hala odasına gidip banyoya girdi suyu açtı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Giden gitmişti kalan ise bir enkaza dönmüş idi. akşama istemesi olacak kız Leyla mı idi. Ağlamaktan gözleri şişmiş , yüzü solmuş , bakışları bile donuklaşmıştı . Hayatından bir Yavuz MİROĞLU geçmişti.
***************************
Antep'den uçak ile gelen Miroğlu ailesi nihayet Berwan Bey'in İstanbul' da ki lüks villasına gelmişlerdi. Leyal hanım ve Berwan Bey kapıda karşıladılar. Önce Yade Zergül, Behram ağa ve Azade hanım girdiler kapıdan. Onların arkasından Yaren ve Adem girmişti içeri. Berzan ve Asmin sınavları olduğu için gelememişti. Hoşgeldin faslının ardından hep birlikte oturma solanuna geçmişlerdi.
" Deyiveren hele kimmiş bunlar kimlerdenmiş " dedi Yade Zergül otoriter sesi ile. Baş köşede ki yerini almış oğlunu ve gelinini sorguya çekiyordu. Bu görücü işi hiç aklına yatmıyordu.
" Ana bizde Leyla'nın anlattığı kadar biliyoruz şirketteki avukata söyledim araştıracaktı ama hastalanmış oda akşam göreceğiz bakalım kimler " Tek dilekleri umdukları ailenin olmaması idi. Azade hanımın aklı büyük oğlunda idi bu zamana kadar çoktan ortalığı birbirine katmış olması gerekiyordu. Gece Yaren abim gitti deddiğinde yüreği ağzına gelmişti hala da içinden bir sıkıntı vardı bu sessizlik hayra alamet değildi. Öğlen olmuştu ve Yavuz villa yı basmadıysa kesin çocuğun peşine düştü diye düşünmüştü.
Leyla utancından odasından çıkamıyordu lakin ne olursa olsun yüzleşmesi gerekiyordu madem girmişti bir yola sonunu da getirmeliydi. Topladığı cesareti ile odasından çıktı salona geldi önce yade Zergül'ün ardından amcası ve yengesinin ellerini öptü. Yaren'e sıra gelince gözleri doldu sarılırken " Abim geldi mi " geceden beri merak ettiği soruyu sordu. " Geldi ama bizimkilerin haberi yok kükredi, esti , gürledi ve gitti anlatırım sonra " ayak üstü fısıldaşmışlardı.
Yavuz son gaz İstanbul' da kendisi için yaptırdığı birgün Leyla ile gelmeyi planladığı küçük dağ evine geldi. Arabadan iner inmez eve girip bir şişe viskiyi alıp kafasına diklemişti içi yanıyor kalbi sızlıyordu acısını içerek dindireceğini düşündü. Bugüne kadar özel toplantılar, davetler ve arkadaş ortamı dışında ağzına içki koymayan adam şişeyi kafasına diklemişti. Yağız ve Berdan hayretler içerisinde izliyorlardı sırf Leyla ağır konuştu diyemiydi bu öfke Yağız abisinin hareketlerini anlayamıyordu. Seven bir erkeğin yapacağı hareketlerdi bunlar ama abisisinin zaten bir sevdiği vardı neyin ızdırabıydı bu. Yağız anlamasada Berdan dostunun acısını biliyordu içme demedi durdurmadı acısı dinecekse yüreği soğuyacaksa içsin kafasını şişirsindi razıydı.
Yağız çalan telefonuna bakmak için dışarı çıktığında Berdan da fırsattan istifade dostuyla konuşmaya çalıştı.
" İçince acın dinecek mi sanıyorsun kendini kandırısın ulan dinseydi benim acım dinerdi. 1 yıl oldu hala için için sızlıyor içmek çözüm değil ki beynini vucudunu uyuşturuyorsun sadece" dedi . Ama Yavuz onu duymuyordu kulaklarında sadece Leyla'nın söyledikleri yankı yapıyordu tek bir kelime ile öldürmüştü Yavuz'u.
" Sen kimsin dedi bana, ulan bana lan bana sen kimsin dedi. Tutup kolundan seni yıllardır sevenim diyemedim ya yazıklar olsun bana da bu da benim ayıbım olsun. Seviyormuş lan onu seviyormuş " dedi bir sigara yaktı.
Yağız gelen Adem ile içeriye girdi mesaj atmıştı gel beni al diye oda gelmişti gidip Leyla'ya da bakmak istiyordu süt kardeşininde abisinden farkı yoktu ayrılırlarken . Abisinin yanında en azından Berdan vardı Leyla yalnızdı izin isteyip Adem'den anahtarları aldığı gibi basıp gaza gitti.
Gönlü istemeye istemeye son hazırlıklarını yapıyorlardı " Leyla abla emin misin bak sonra çok pişman olursun evlilik bu dönüşü olmaz " dedi Yaren Leyla'nın düz saçlarına şekil verirken.
Leyloş değil abla demişti ne zaman ciddi birşeyler olsa Yaren Leyla'ya abla derdi. " Çok düşündüm Yaren bizim için en doğrusu bu onun gönlünde başka biri varken sevmeye devam edemezdim. Onları bir kere gördüğümde ne hale geldim sen şahitsin peki ya hergün görüp o kıza yenge demeye abinle onu mutlu mesut el ele görmeye nasıl dayanırım söylerken bile nefesim kesiliyor. Yol yakınken vazgeçmek en doğrusu lütfen anla beni" dedi.
" Ben hala abimin bir sevdiği olduğunu düşünmüyorum ama seni de üzmek istemiyorum madem kararın bu yönde o zaman bana sadece senin mutluluğuna ortak olmak düşer " deyip Leyla'ya sıkıca sarılıp öptü. Karşılığınıda fazlasıyla aldı Leyla'dan.
İşleri bitince Leyla aynada son kez kendine baktı siyah düz bir elbise tercih etmişti makyajını sade tutmuş saçlarına da maşa ile şekil vermişlerdi.
Nihayet beklenen misafirler sokağa giriş yapmışlardı. Berwan bey yanında Leyal hanım ile önde Behram ağa ve Azade hanım ise hemen onların arkalarından kapıya çıkmışlardı. Yanyana durup gelen misafirleri layığı ile ağırlayacaklar kimsenin ağzına laf verdirtmeyecekler idi. Büyük lüks siyah viaypi mercedes model araba Berwan ağanın kapısında durdu.
Said tüm yalvarmalarına yakarmalarına rağmen ailesine engel olamamıştı. Birazdan gencecik bir kızın kalbini kıracaklar paramparça edip ailesi ile alay edeceklerdi. Bu oyuna bile isteye alet olmuş ama Leyla'ya gerçekten gönlü düşünce çok uğraşmasına rağmen olacaklara engel olamamıştı.
Arabanın kapısı açılır açılmaz Şerwan ZALOĞLU göründü ilk yüzünde ki pislik tebessüm ile indi araçtan ardından Yezda hanım ve Said indi. Berwan bey ve Behram ağa'nın elleri yumruk oldu korktukları başlarına gelmişti Şerwan gibi bir şerefsiz onların kapısına asla hayırlı bir niyetle gelmezdi biliyorlardı bu gelişin altından ne çıkacak onu merak ettiler.
Şerwan bey yalandan şaşırmış numarası yaptı sanki geldikleri evin düşmanlarının evi olduğunu bilmiyormuş gibi " Siz" dedi.
Berwan bey kaşlarını çattı kızı bula bula bu soysuzları mı bulmuştu. dişlerinin arasından tiksinirce konuştu " Ne işin var burda Şerwan yıllar sonra hayırdır " dedi. Şerwan bey için için kıs kıs gülsede intikam uğruna oğluna sert bir dil ile " Said bula bula düşmanımın kızını mı buldun " diye bağırdı tiyatrosunu güzel oynuyordu ama son gülen iyi gülerdi.
Yezda hanım ise yalandan kocasını sakinleştirmeye çalışıyordu. Hiç rol yapmayan üzüntüsü yüzünden ve gözlerinden belli olan tek kişi Said di.
Berwan bey Leyla' ya bakıp " Elimi kana bulamadan gönder bunları burdan " dedi ve eve girdi sesi öyle sert çıkmıştı ki Leyla ve Yaren oldukları yerde sıçradılar korkudan. Babası nerden tanıyordu ki bu aileyi böyle tepki vermişti . Nerden düşman oluyorlardı niye daha önce hiç konusu geçmemişti anlayamıyordu. Kafası allak bullak olmuş milyon tane soru vardı beyninde dönen.
Tam Behram ağa gidin doye yolu gösterecek iken bir taksi durdu Leyla'ların evinin önünde. İçinden uzun boylu sarı saçlı mavi gözlü , bakımlı genç bir kadın indi. Giydiği elbiseden vucut hatları belli oluyordu.
Gözleri dolu dolu geldi tam Said' in önünde durdu " Yazıklar olsun sana sen bana bunu nasıl yaparsın ya ?" Parmağında ki yüzüğü gösterip " Ya biz evleneli daha bir gün oldu sen üstüme kuma mı getirecektin yazık sana " dedi ağlayarak bu defa Leyla'ya dönüp " Sen nasıl bir kadınsın ki evli barklı adamla görüşüyorsun üstelik kuma gelmek için yazık kadınlığımdan utanıyorum senin gibiler yüzünden " deyip yere tükürdü.
Leyla neye uğradığını şaşırdı neyin içine düşmüştü böyle bu nasıl bir oyundu. Bayılacak gibi oldu Yaren kolundan tutmasa yere düşebilirdi bunlar nasıl hakaretlerdi. Leyla gözlerini karşısında ki adama dikti " Said " dedi. Adam mahcuptu boynunu büktü Leyla nefret ile baktı " Defolup gidin burdan bir daha da sakın karşıma çıkma seni öldürürüm " dedi.
Şerwan bey girdi söze " Meraklısı değiliz senin kapının nişanlı adamı ayartan evli olduğu halde kapına getirten sensin şimdi kimi kovuyorsun gerçi babası ne ki kızı ne olsun Ne oldu Miiroğulları zorunuza mı gitti. benim bacım sizin yüzünüzden öldü şerefsizliğiniz yüzünden " der demez Yağız arkadan gelip Şerwan beye yumruğunu indirmesi ile Şerwan beyin yere yapışması bir oldu Said babasına vuran Yağız'ın üstüne yürüdü " Sen kimsin lan babama vurursun " diye Yağız askerde aldığı eğitimler sayesinde Said'in elini tutup kıvırdı dizinin altına ayağı ile vurup yerle buluşmasını sağladı. " Lan siktiğimin şeref yoksunları eğer sizi burda öldürmüyorsam şu iki kadın için siktirin gidin elimi kana bulamayın pislikler" dedi.
Leyla korkudan ve utançdan bayılınca Yaren" Leyloşş " diye bağırırken Leyal hanım ve Azade hanım aynı anda " Leyla kızım " dediler. Yağız koşup Leyla'yı kucakladığı gibi eve girdi. Behram ağa korumalara kafası ile işaret edip " Bu soysuzların burdan gitmesine yardımcı olun " dedi ve içeriye girdi. Elbette hesabını görecekti hele bir Antep' e dönsünler biliyordu yapacağını.
2 Saattir Leyla' nın kendisine gelmesini bekliyorlardı. Doktor gelmiş muayene etmiş sakinleştirici bir iğne yapmıştı çünkü Leyla kendine ilk geldiğinde kriz geçirmiş yeniden bayılmıştı. Leyla ile birlikte tüm ev ahalisi perişan oldu Yağız defalarca abisini aramış ama açılmamıştı telefonu.
**************************
Yavuz sabahdan beri kacıncı kez aynı şarkıyı dinliyor bilmiyorlardı kafaları şişmişti Berdan ve Adem'in.
Berdan dayanamadı artık " Hay ben böyle aşkın ızdırabını sikeyim kafa bırakmadın bizde Madem bu kadar çok seviyorsun, dayanamıyorsun gidip durdur şu isteme işini oğlum sonuçta bu kız benim helalim dersin çıkarsın işin içinden kimse de birşey diyemez ne bu lan " dedi.
İçleri dışları Müslüm baba olmuştu Yavuz sigara üstüne sigara yakmış 1 şişe viskiyi bitirmişti. Hala da içi soğumamiş 2. şişeyi açacaktı ki Berdan elinden aldı sevdadan değilse bile içki yüzünden komaya girecekti. Adem ile birlikte zorla kahve içirip odasına götürüp yatırdılar nöbetleşe bekleyeceklerdi bu delinin işine akıl ermezdi.
Leyla nihayet yavaş yavaş gözlerini açtı Yaren elini tutmuş kafasını yatağa koymuş yanında bekliyordu. Kıpırdanması ile kafasını kaldırıp Leyla'ya baktı
" iyi misin su vereyim mi? diye sordu. Leyla kafasını salladı yaşadıkları film şeridi gibi gözünün önünden geçti ne demişti Yavuz çok mutlu ol yüzün hep gülsün. Ne güzel dua etmişti ama kalbini kırdığı için Leyla kendisine beddua olarak geri döndüğünü düşündü. Kime ne kötülük etmişti de bu hallere düşmüştü yattığı yerden doğruldu Yaren'in uzattığı sudan bir yudum içti. Yaren'in de yardımı ile aşağıya indi.
Yaşanılan kötü olay herkezi çok etkilemişti kimseden çıt çıkmıyordu Leyla uyurken zaten yeteri kadar konuşmuşlar bu işe bir çözüm yolu aramışlar herkez aynı kararda hem fikir olmuştu. Leyla ve Yaren odaya girince herkezin gözleri onları buldu. Leyla çok utanıyor kimsenin yüzüne bakamıyordu ama öğrenmesi gereken gerçekler vardı ve o herşeyi yaşadıklarının sebebini öğrenmek istiyordu. Zavallı Leyla pis bir oyuna kurban gitmiş yıllarca beklenen intikamın piyonu olmuştu.
" Kızım " dedi Leyal hanım görür görmez göz yaşları yanağından süzülüyordu evladının düştüğü duruma içi gitti. Leyla sırayla herkeze baktı hepsinin yüzünde üzüntü ve keder vardı.
Yade Zergül yine baş köşede yerini almış sağına ve soluna oğulları oturmuştu. Azade hanım ve Leyal hanım tam karşılarında ki kanepede oturuyorlar idi. Yağız ise abisine olayları anlatmak için yanına geri gitmişti. Leyla ve Yaren tekli koltuklara oturdular cesaretini zar zor toplayan Leyla söze girdi " Hepinizden yaşattıklarım adına özür dilerim ben böyle olsun istemezdim ne nişanlı olduğunu nede evlendiğini bilmiyordum bilsem.." derken daha fazla dayanamadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı utancından ellerini yüzüne kapattı.
Yade Zergül ayağa kalkıp yanına gitti önce saçlarını okşadı sonra öpücük kondurdu torununun hiçbir suçu yoktu çünkü " Akıtma o incilerini biz seni bilirik ne edek olacağan varmış olmuş bundan sonrasında ne edecek ona bakacağaz de hayde kaldırasan başını sen benim torunumsun her daim bu baş dik duracak" dedi.
" Sen bizim göz bebeğimizsin kızım bu işde senin hiçbir suçun yoktur. Kötü bir oyunun kurbanı oldun sen merak etme biz bu işin peşini bırakmıyacağız " dedi Behram bey de. Leyla böyle bir aileye sahip olduğu için haline şükretti başkası olsa namusumuzu iki paralık ettin deyip kimbilir neler yaparlardı.
Kendini biraz toparladi Leyla " Baba siz nerden tanıyorsunuz onları hepinizin dilinde bir oyun neyin kurbanı oldum ben anlatacak mısınız banada lütfen " dedi merak ediyordu.
Berwan bey derin bir nefes aldı " Kızım bu hikaye yıllar öncesine dayanıyor bizim bekarlık zamanımıza . Rahmetli deden Zaloğullarının ağası Seyyid Zaloğlu ile aralarında karar verip anlaşmışlar benimle onların kızlarını evlendirmek için çok iyi iki arkadaşlardı zaten. Akıllarınca bizi baş göz edip arkadaşlıklarını daha ileriye taşımak istemişler ama olmadı işte benim gönlüm annen'e kaydı. Annen bizim oraya yeni tayin olmuştu ilk çarşıda gördüm . Üzerinde düz mavi bir elbise , siyah saçları beline kadar salık , önden bandana bağlamıştı ,kirpikleri kaşlarına değiyordu yeşile çalan ela gözleri içime içime işliyordu sanki. Görür görmez vuruldum düştüm peşine sordum soruşturdum heryerde karşısına çıktım birgün yolunu kesip dedim ki "ben seni seviyorum evlen benimle eğer gönlün yok ise bir daha ne yoluna çıkarım nede karşına " dedim. Annen önce bir şaşırdı sonra güldü halime, annende dedi ki "böyle evlilik teklifimi olur çikolatanı çiçeğini al gel iste babamdan" Meğerse oda beni sever, beğenir, istermiş.
Berwan bey anlatırken Leyal hanım hem utandı hemde anılar gözünde canlandı. Göz göze geldiler kocası ile Yıllar geçmiş aşkları hala ilk günkü gibi idi . Berwan bey devam etti anlatmaya " Sonra ben gidip anama anlattım oda dedene söyledi babam kıyameti kopardı olmaz dedi söz verdim Zaloğlu'nun kızını alacağım dedi. Bende dedim almam o dedi alacaksın ben dedim almam baya tartıştık amcan girdi araya ama babam nuh dedi peygamber demedi. Madem öyle sen bilirsin dedim çıktım evden bindim arabaya doğru annenin yanına geldim dedim ki gel benle ben senden vazgeçmem, ölürüm ama senden başkası ile de evlenmem. Neyse annen tuttu elimi biz atladık arabaya doğru Ordu'ya selamün aleyküm deyip girdim eve durumu anlattım Allahın emrini anıp istedim ananı dedenden. Şaşırdılar tabi ilk önce sonra deden güldü
" Ula ömrümde ha böyle kız isteme görmedum ama hakikatli uşaksun ha benum bu deli gızıma da senun gibi biri sahip çıkar " dedi verdiler anneni. Biz Ordu da iken deden de gitmiş o kızı bana istemiş vermişler hatta o gece söz bile kesmişler benim haberim yok tabii. Biz annen ile Ordu da hem hükümet hemde imam nikahımızı kıydık. Elimizde evlilik cüzdanı ile geldik Antep'e . Konağa girdiğimizde bizim evde bir kalabalık dedim ne oluyor burda meğerse kız tarafı gelmiş. Herkez bizi el ele elimizde evlilik cüzdanı ile görünce şaşkınlığa uğradılar"
Yade Zergül kafasını salladı " Senin bu baban dediğim dedikti. Bağan bile demedi edeceğini etti " dedi yaka silker gibi yaptı. Berwan bey annesinin elini öptü devam etti sözüne " Zaloğulları kudurdu ayağa kalktı deden bizi evden kovdu. İstanbul'a yerleştik ama dedikodular almış başını gitmiş zavallı kızın adı çıkmış kızı dul bir adamla evlendirmişler , Babalarımızın yaptığı hata gencecik bir kadının hayatına mal oldu, ve ben bu vicdan azabı ile yaşıyorum yıllardır. O kızcağaz dayanamamış bir süre sonra hastalanıp ölmüş. Bu yüzdendir ki o aile bana bize düşman dedenin yıllara aşkın dostluğu benim yüzümden bitti. Biz deden ile barışamadan vefat etti " dedi ve gözlerinde ki yaşı sildi o günden sonra da Berwan bey ile babası eskisi gibi olamamış Berwan bey bu yüzden kalp hastası olmuştu.
Leyla şimdi anlıyordu herşeyi intikam uğruna gururu onuru ve şerefi ile oynamışlardı yanlarına bırakırmıydı asla. Elbet o gün gelecekti işte o gün Leyla da onlara acımıycaktı.
Yağız abisinin dağ evine gelmişti ama abisi çoktan sızmış yatıyor idi. Olanları Berdan ve Adem'e anlattı ikiside öfkeden deliye döndüler. Bu nasıl pis bir hastalıklı kafa idiki gencecik kızdan çıkarmışlardı acısını. Berdan Yavuz ile ortak dostları olan Cihan Akbulut'u arayıp yardım istedi. Yer altı dünyası ondan soruluyor eli kolu uzundu. Bir telefonu ile o şerefsizlerin yerini bulurdu. Lakin Şerwan Zaloğlu planını çoktan yapmış oğlunu yurt dışına kaçırtmış kendiside Antep'e gitmişti.
Sabah uyanan Yavuz ayılmış kendine gelmişti. Başını tutarak banyoya geçti soğuk su ile duş aldı yoksa kendine gelemezdi. Banyoda işi bitince bornozunu giyip odaya geçti kendisine kıyafet çıkardı. Siyah takım elbise beyaz gömlek tercih etti iç çamaşırlarını da çıkarıp hızlıca giyindi eli ile saçlarına şekil verdi parfümünü de sıkıp telefonunu cebine koydu saatini de alıp odadan çıktı salona geçtiğinde dostu, kardeşi ve Adem oturmuş kara kara düşünüyorlardı. " Hayırdır sabah sabah suratlarınız nemrut gibi ne oldu " diye sordu. Üçü birden gelen Yavuz'a baktılar ama neyi nasıl diyeceklerdi bilmiyorlardı. Yavuz bu defa Zaloğlu diye bir sülale birakmazdı ortada Adem hemen kalkıp abisene bir kahve yapmak için mutfağa gitti kendisine gelmesi için. Yavuz hala sorusunun cevabını alamamıştı.
" Ne oldu Leyla evleniyor diye mi bu matem yoksa damadı mı beğenmediniz sahi neoldu o iş benim güzel kardeşim " derken ima ile baktı Yağız'a öfkesi hala dünkü gibi taze idi. Bir yandan da merak etmiyor değildi. Adem kahveyi getirip uzattı " Buyur abi " dedi Yavuz minnetle baktı Adem'e kendisini düşünen birtek o idi zaten " Eyvallah koçum sende olmasan halimizi soran yok ne oldu bunlara de hele " dedi.
Kahvesini içene kadar beklediler Yavuz içinden sabır diliyordu bitirdiği kahve fincanının sehpaya biraktı. " Dökülün artık yoksa ben sizi konuşturmasını bilirim" dedi. Belli ki birşeyler olmuştu ama korkuyorlardı anlatmaya. " Yahu sen hiç sakin kalamaz mısın oğlum. Ne bu sinir anlatacağız zaten kendine gel diye bekledik kaç aylıksın lan sen " dedi Berdan takılarak. " Aylığı yıllığı boşver de konuşun de hayde " dedi Yavuz'da ona inat.
Yağız girdi söze " Abi dün akşam isteme olmadı. Defalarca aradım seni ama açmadın gelenler Zaloğulları..." der demez Yavuz sözünü kesti " Kim kim . Ulan bula bula düşmanımızı mı bulmuş bu salak kız " derken gözlerinden ateş çıkıyordu. " Abi bir dur anlatayım zaten intikam için yapmışlar belli öldürecektim şerefsizleri Leyla bayılınca ona koştum " Yavuz bir hışımla kalktı ayağa " Ne oldu Leyla'ya nasıl şimdi lan gerizekalı madem bana ulaşamadın bu iikisini niye aramadın ulan bu defa onların soyunu kurutmazsam banada Yavuz demesinler " deyip yatak odasından silahını almaya gitti. Silahını beline taktı kendine bir sürü küfür etti önce Leyla'sını görecek sonra şerefsizlerin icabına bakacaktı. Berdan dur sakin ol desede dinlemedi delirmiş gibiydi hep birlikte çıktılar evden.
*******************
Miroğlu ailesi sabah kahvaltılarını yapıyorlardı. Berwan bey geceden beri keyifsizdi kalbi sıkıştırıp durmuş kimseye belli etmemeye çalışıyordu lakin ağrıları sıklaşmıştı. Behram ağanın telefonu çaldı arayan Perwer ağa idi. " Hayırlı sabahlar ağa sen beni sabah sabah armazsın hayırdır inşallah " dedi Behram ağa. " Hiç hayırlı değil Behram bir dedikodudur aldı başını gidiyor ağalar ayaklandı aslı astarı varmı bende sana sormakmak istedim nedir bu Leyla kızımızın olayı. Zaloğlu Şerwan Antep'i ayağa kaldırdı " dedi. Behram ağa öfkelendi bu şerefsizin rahat durmayacağı belli idi. " Bir dakika ağa " dedi masadan kalktı Berwan beyde peşinden kalktı. " Hayırdır oğul yüzünün rengi değişti kimdir arayan " dedi Yade Zergül. Behram bey sonra dedi kafası ile kardeşiyle birlikte çalışma odasına geçtiler.
" Perwer kaç yıldır bizi tanırsın bilirsin Leyla'yı kandırmış it herif seviyorum diye oda inanmış ne bilsin bunların oyun edeceğini bizde akşam neye uğradığımızı şaşırdık anlayacağın pis bir oyunun içine düştük " dedi Behram ağa. Perwer ağa ne olursa olsun yanınızdayım demiş telefonu kapatmıştı. Behram ağa kardeşine anlattı olayları Berwan beyin eli kalbine gitti fenalaşmaya başladı. Behram ağa ne oluyor demeye kalmadan kardeşi yere yığılıp kaldı. Behram Beyin sesine Leyla ve Yaren koşarak çalışma odasına geldiler Leyla babasının yerde öyle görünce " Babaaaaa " diye çığlık atıp yanına gidip ağlamaya başladı. Yaren hemen gidip okulda öğrendiklerini uygulamaya başladı. Önce amcasını düz yatırıp ayaklarının altını yastık ile destekleyip kalp seviyesine getirdi. Gömleğinin düğmelerini açarken Behram ağa da ambulansa haber verdi. Yade Zergül fenalaştı oğlunu öyle görünce tansiyonu yükselmişti. Leyal hanım olduğu yere yığıldı Azade hanım eltisini kendini getirmeye çalışırken Yaren'de bu defa babannesine koştu. Zavallı kız kime nasıl yetişeceğini şaşırmıştı bir babannesine, bir amcasına, bir yengesine bakıyordu ambulans gelene kadar üçü arasında mekik dokuyordu.
Yavuz telefonu çaldığı için durmak zorunda kalmıştı ama Yağız ve Adem devam ettiler arayan Azade hanım idi " Geliyorum ana " dedi daha Azade hanımı dinlemeden " Oğlum yetiş amcan fenalaştı çabuk gel " dedi . Yavuz küfür edip bastı gaza sokağa girdiklerinde kalabalığı ve ambulansları fark ettiler. " Sakin ol kirve herkezin sana ihtiyacı var " dedi Berdan dostunu sakinleştirmeye çalıştı.
Yavuz arabadan inip hızla eve doğru koştu amcası sedye ile ambulans'a bindiriliyordu bilinci kapalı idi. Yanında beliren babasına baktı " Baba ne oldu nesi var amcamın " Behram ağa kayıp olan oğlunu görünce kaşlarını çattı " Nerdesin sen oğul biz per perişan iken sen nerdeydin " diye hesap sordu. Yavuz babasına karşı mahçup oldu başını eğdi ne diyebilirdi ki sabaha kadar içtim mi...
Kardeşinin hali koskoca Behram ağayı yıkmıştı Yavuz babasının o haline dayanamadı " Burdayım babam burdayım " deyip sarıldı . Behram ağa sanki güç almıştı oğlundan " Evlat amcana birşey olmasın ben bir acıyı daha kaldıramam" dedi. Gözlerinden yaş akıyordu koskoca ağa ağlıyordu çocuk gibi kız kardeşinin acısı dinmek bilmezken şimdi de bir kardeşini daha toprağa vermek istemiyordu.
Diğer ambulansa Yade Zergül sedye ile bindirildi. Yavuz babasından ayrılıp hızla Yadesinin yanına koştu ona ne olmuştu" Yağız babanneme ne oldu " dedi telaşla . " Tansiyonu çok yüksek dil altı verdiler ama tedbir amaçlı hastaneye götürecekler " dedi. O sırada Leyal hanım perişan halde Azade hanımın kolunda çıktı evden " hasta ile kim gelecek " diye soran ambulans görevlisine Behram ağa Leyal hanımın gideceğini söyledi. Eşi olarak yanında olmak onun hakkıydı hem kardeşi karısının varlığını hissederse bizi bırakmaz diye düşündü. Normalde ambulansa hasta yakınını almıyorlardı ama Leyal hanım çok ısrar etmişti içerde haline acıyan görevliler kabul ettiler. Leyal hanımında binmesi ile ambulanslar peş peşe gittiler.
Leyla giden ambulansın peşinden " Babaaa babammm beni bırakıp gitme " diye haykırdı. Sevdiği kadını o halde gören Yavuz perişan haline dayanamadı. Dizlerinin üzerine düşen Leyla yere yığılıp kaldı. Sevdiğine doğru gidip koluna dokundu Leyla kolunda bir el hissedince kafasını kaldırıp ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözleri ile elin sahibine baktı. Yavuz'un dağılmış perişan halini görünce içi gitti. Kolundan tuttuğu gibi kaldırdı kendine çekip öyle sıkı sarıldı ki varlığını Leyla'ya hisettirir gibi.
Yavuz ilk defa kimseyi umursamadan sarılmıştı. Onun güven ve huzur veren kollarına bir çocuk gibi sığındı Leyla. Gözyaşları Yavuzun gömleğini ıslatıyordu ,Yavuz'un kalbinin sesi melodi gibi geldi Leyla'ya..
Behram ağa ikisinin o haline baktı keşke böyle olmasaydı dedi içinden sonra Yağız'a kafası ile işaret etti arabaya binip gittiler. Leyla'nın hiçkıra hıçkıra ağlaması Yavuz'u çaresiz bırakıyordu. Ağlama dedikce daha çok ağlıyordu onun gözünden akan bir damla yaş cehennem ateşi gibi Yavuz'u yakıyordu. Yüzünü avuçlarının arasına alıp gözyaşlarını sildi onlara bu acıyı yaşatanları mahvedecekti . Herkeze sert katı olan Yavuz Leyla'ya bakınca eriyordu merhametli yanı gün yüzüne çıkıyordu.
" Be... ben.. benim yüzümden babam ölüyor Yavuz ben onsuz yapamam yaşayamam Allah beni kahretsin " dedi ağlayarak. Boncuk gibi dizildi gözyaşları ard arda Yavuz akan yaşları parmağı ile siliyordu " Hişşşştt ağlama benim amcam çok güçlüdür ona birşey olmasına asla izin vermem hadi topla kendini ,şimdi yıkılmanın ve ağlamanın zamanı değil Leyle kaldır başını ve dik dur babamızın bize ihtiyacı var " dedi. Yavuz amcasına Leyla'nın yanında ilk defa baba dedi çünkü amcasını babası gibi seviyordu. Yavuz'un efsunlu merhamet kokan sesi Leyla'ya şifa idi çoçuk gibi burnunu çekip " Babam iyi olacak demi Yavuz hee iyi olacak " diye sordu. Yavuz ne dese şu an ona inanacak durumda idi Leyla ve duymak istedi.
Tebessüm etti onun köpek yavrusu gibi bakan haline " Hiçbirşey olmayacak amcama cadı ama biraz daha burda böyle durursak mahalleye bir yıllık dedikodu olacağız " dedi. Leyla etrafa baktuğında bütün mahalle etraflarına toplanmış onları izliyordu. Hemen toparlandı Leyla. Yavuz'un arabasına bindi utanmıştı kafasını dahi kaldırmıyordu. Berdan ön koltuğa Yaren de arkaya Leyla'nın yanına bindi. Yavuz kafasını sağa sola sallayıp Leyla'nın o süt dökmüş kedi gibi haline güldü arabaya bindi ve hastaneye doğru gaza bastı.
Hastaneye geldiklerinde Berwan beye ülk müdahale ve tetkikler yapılmış anjiyo için ameliyat haneye almışlardı. Kapalı olan damarları açılıp stend takılacaktı. Acile getirilen Yade Zergül'ün tansiyonu kontral altına alınıp normal odaya alınmış bir süre gözlemde tutulup iyi olunca bırakmışlardı. Azade hanım kayınvalidesini hiç yalnız bırakmamıştı bu süreçte.
Behram ağa bir yandan kardeşi için dua ederken diğer yandan da gelinleri Leyal hanımı teselli ediyordu. " De yeter ağlama gelin Berwan iyi olup çıkacak inatçıdır o savaşçıdır bizi kolay kolay bırakmaz " desede ilk defa oda korkuyordu kardeşi için . Leyal hanımın tek tesellisi kocasının aşkı idi. Biliyordu bırakmazdı kendisini ne zorluklardan bu güne gelmişlerdi beraber neleri atlatmışlardı ama korkuyordu işte elinde değildi ki..
Yavuz'lar hastaneye geldiğinde Berwan bey çoktan ameliyata alınmıştı. İstanbul trafiğinde ne kadar hızlı gelebilinirse o kadar hızlı gelmeye çalışmıştı ama gelmeleri yarim saatlerini almıştı. Danışmadan Berwan beyin ameliyatta olduğunu öğrenince direkt oraya gittiler. Yade Zergül perişan halde olan torununu görünce Leyla'ya doğru gidip torununun elinden tutup yanına sandelyeye oturtup dizlerine yatırdı saçlarını okşamaya başladı..
Azade hanım ile tansiyonunu ölçtürüp gelen Leyal hanım kızını görünce öfkeden gözü döndü bir hışımla gidip kızının kolundan tuttuğu gibi kaldırdı " bula bula o adamı mı buldun" dedi ve ameliyathane'yi gösterip " Baban ölüyor mutlumusun senin şımarıklığın yüzünden ne hallere geldik. ben bunca yıl sana hiçmi birşey veremedim yoksa senmi birşey alamadın " dedi Leyla hayal kırıklığı ile baktı annesine " ben böyle olsun iste.... demeye kalmadan yüzüne inen tokatla yere düşmesi bir oldu " Sen hala konuşuyormusun Senin gibi kızım olacağına hiç olmasaydı keşke " dediği an Leyla ölmek istedi.Hıçkırıkları tüm koridorda yankılandı.
" Gelin sen neydin acını beyle mi çıkaracan o zaman bende elime silah alıp önüme geleni mi vurim" dedi Yade Zergül gelinine kızarak.
" Ne yapıyorsun yenge acın var eyvallah oda istemezdi böyle olsun hangimiz bile bilirdik ki böyle kahbece bir oyun oynanacağını" dedi ve ikinci defa Leyla'yı kolundan tutup kaldırdı ve kolunun altına aldı ve devam etti konuşmaya "Görmüyormusun halini oda en az senin kadar bizim kadar üzgün birini suçlayacaksan beni, bizi suçla koruyamadık çünkü sahip çıkamadık suçlu varsa oda biziz " dedi ve Leyla'yı alıp dışarıya götürdü. Yade Zergül verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu şu görüntü ile anlamıştı. Yavuz leyla'yı bir banka oturtup su almaya gitti.
Yavuz elinde su ile geldi şişenin kapağını açıp suyu avucuna döküp Leyla'nın yüzünü yıkadı. Leyla ben yaparım desede izin vermedi bebek gibi davrandı Leyla'ya. " Çok canın acıyor mu ?" diye sordu. Onun merhameti Leyla'yı daha çok kendisine bağlıyordu. " Acımıyor" dedi Leyla şefkat akan kara gözlerine bakıp.
Leyla kendisini toparlayana kadar Yavuz' da bir sigara içti sonra beraber içeriye geçtiler. Leyal hanım ve Azade hanım yan yana oturuyorlardı. Leyla annesinin gözüne gözükmek istemedi lakin Leyal hanım sanki kızının geldiğini hissetmiş gibi kafasını kaldırdığında göz göze geldiler. Leyla bakışlarını kaçırdı hem kırgın hemde üzgündü Yade zergül'ün yanına gidecek iken Leyal hanım önünü kesti " Leylamm ben özür dilerim annem affet beni. Bir anlık sinirle oldu elim kırılsada vurmasa idim " dedi hem ağlıyor hemde vurduğu yanağına öpücüklerini konduruyordu.
Leyla dayanamadı ağlayarak " Asıl ben özür dilerim annem affet beni böyle olsun yemin ederim ki istemedim. Ben bilmiyordum kandırdı beni " dedi . Leyal hanım tüm şefkati ile sarıldı kızına "Tamam geçti senin suçun yok " dedi.....
************************
Zaman ilerliyordu herkezin dilinde dua ameliyatın bitmesini bekliyorlardı. Yavuz'un telefonu hiç susmuyordu aşiretten arayanlar , Said'in peşine düşenler, diğer aşiret ağaları derken Yavuz bunalmıştı. Ama bulacaktı o şerefsizi ne olursa olsun hesabını soracaktı. Behram bey ile göz göze geldiler oda biliyordu bu iş başlarına çok bela getirecekti onunda telefonu hiç susmamış duyan herkez aramıştı. Bir an önce bu işe çözüm bulmaları lazımdı ama önceliği kardeşi idi. Ameliyathene'nin kapısı açıldı ve doktor dışarıya çıktı. Yavuz herkezden önce doktorun karşısına dikildi " Amcam nasıl doktor ? Bana iyi olduğunu söyle lütfen" dedi.
" Berwan bey hastanemize geldiğinde kalbinde iki damarı tıkalı idi. Acilen ameliyata almamız gerekiyordu yoksa ikinci bir atak daha geçirebilirdi. Tam zamanında getirmişsiniz kasık bölgesinden girerek tıkalı olan iki damarı temizledik stend takıldı. Durumu şu an iyi ama bir süre yoğun bakımda tutacağız duruma görede ilerleyen zamanda normal odaya alacağız geçmiş olsun" diyerek gitti.
Herkez bir ohh çekmişti sevinmişlerdi. Behram bey annesine Azade hanım da Leyal hanıma sarıldı. Leyla da o sevinçle Yavuz' a kemiklerini kırarcasına sıkıca sarıldı. " Leyle tamam gülüm kaçmıyorum burdayım ayrıca kemiklerimi kıramadın hala " deyince Leyla hemen ayrıldı Yavuz'dan " Kusura bakma ben sevinçten şeyy ettim " dedi utanarak yüzü yine kızarmıştı.
Yağız ve Yaren ikisine bakıp pis pis gülmüşlerdi. Leyla Yavuz'unda bıyık altından tebessüm ettiğini fark etti. Yavuz hiçbir zaman tam anlamıyla gülmezdi çok nadirdi dişlerini göstererek güldüğü. Berwan beyin iyi haberinden sonra yavuz herkezi eve gönderdi . Hastanede Leyla , Berdan ve Yavuz kalmıştı. Leyla yorgunluktan uyuya kalınca Yavuz oda açtırdı Leyla'yı kucağına aldı o kadar masumdu ki miss gibi kokusunu içine çekti keşke ulan keşke beni sevseydin diyemeden edemedi. Leyla vucudunda ki hareketlenmeyi hissedince gözlerini açtı " hişşt uyu güzelim ben burdayım " dedi Yavuz Leyla kafasını Yavuz'un göğsüne koydu huzurdu orası Leyla için ellerini de boynuna doladı ve tekrar uykuya daldı. Yavuz Leyla'yı yatağa yatirip saçlarına buse kondurdu yüzüne uzun uzun bakıp çıktı odadan.
Yavuz cebinden telefonu çıkarıp Tahir'i aradı " Tahir Şerwan denen iti al bizim depoya götür ibreti alem için onu çarşının ortasında sallandırmazsam bana da Yavuz demesinler. Sonra da sıra o yavşak oğluna gelecek " dedi emirlerini tek tek verdi " Merak etme abi emrin başım gözüm üstüne peşindeyim zaten ilk fırsatta alacağız " dedi ve telefonu kapattılar. Yavuz bu defa da dostu Cihan Akbulut'u aradı " Ağam kusura bakma arayamadım durumları biliyorsun herşey için teşekkür ederim Urfa'dan bile benim için uğraştın sıkıntıya koyduk seni bu iyiliğini ömür billah unutmam eyvallah " dedi " Tertip askerde az arkamı kollamadın olsun o kadar. Yapabileceğim ne varsa her daim yanındayım aşiret toplantısında da yanında olacağız pederle merak etme " dedi telefonu kapattılar.
Sabah olduğunda Leyla uyanmışdı etrafına baktığında odada olduğunu fark etti hemen kalkıp yoğun bakımın olduğu tarafa gitti ne babası yerinde idi nede diğerleri yoktu. Etrafında teşla döndü bir çift kara göz ile kesişti kehribar gözleri " Yavuz babam yok " dedi telaşla Yavuz tebbesüm etti " Korkma odaya aldılar sen uyurken gel hadi " dedi beraber Berwan beyin alındığı odaya geldiler.
Leyla içeriye girer girmez koşup babasına sarıldı " Kızım dur beni öldüreceksin " dedi Berwan ağa. " Özür dilerim hepsi benim yüzümden baba affet beni " derken ağlıyordu Leyla. " Ağlama hanımağam ben iyiyim senin suçun yok onların şerefsizliği " kızını teselli etmeye çalışsada Leyla kendini suçluyor , babasının bu tavrı canını daha çok yakıyordu.
Babasının canını yakmaktan korkup ayrıldı Leyla . Berwan bey kızının gözyaşlarını sildikçe yenileri geliyordu elbet iyi olacak o şerefsizleri kızının gözyaşında boğacaktı. Leyla biraz daha babasının yanında kalıp elini yüzünü yıkamak için izin isteyip yanlarından ayrıldı.
Leyla' nın gitmesini fırsat bilen Berwan bey ciddiyetini takındı söyleyecekleri iki insanın kaderini değiştirecekti. Yavuz'u yanına çağırdı " Evlat biraz konuşalım mı ? " Yavuz anlamaz gözler ile amcasına baktı hasta yatağında konuşulacak kadar önemli olan neydi . " Tabi amca buyur " dedi.
" Evlat bugüne kadar seni Leyla'dan ayırt etmedim. Benim erkek evladım olmadı seni hep onun yerine koydum şimdi baban olarak senden birşey isteyeceğim kabul etmek zorunda değilsin " dedi yatağının yanında ki komidinin üzerinde duran suya bakınca Yavuz hemen uzanıp amcasına verdi iyice meraklanmıştı amcası ne isteyecekti ki " Amca o şerefsizleri diyeceksen... derken Berwan bey sözünü kesti " Onlara gerekeni yapacağından hiç şüphem yok benim sana söyleyeceklerim başka" dedi. Yavuz tüm dikkatini amcasına vermiş dinliyordu altından ne çıkacak diye.
Berwan bey suyundan bir yudum içip devam etti " Şimdi senden isteyeceğim şey tüm hayatına mal olacak . Evlat Antep' de dedikodular almış başını gitmiş Leyla'nın adı evli adamı ayartan kadına çıkmış . Benim kızım güçlü gibi görünür ama naiftir çabuk kırılır. Leyla bu dedikoduları kaldıramaz kendisini suçlar durur ayrıca seninde bacıların var bu pislik onlarada sıçrar biz akşam oturup konuştuk ailemiz için en doğru kararın bu olacağını düşündük . Sende ister ve kabul edersen Leyla ile evlenmeni istiyorum daha doğrusu istiyoruz. Dersen ki olmaz biz seni böyle birşeye zorlamayız sonuçta bir ömürü beraber gçireceksiniz. İyi düşün kararını ona göre ver " dedi. Yavuz duyduklarını algılamakta zorlandı. Başkasını seven bir kadını nikahına alacak bir ömürü onunla mı paylaşacaktı. Üstelik bu kadın yıllardır evlenmeyi beklediği bir kadındı. Onunla bir anlaşma uğruna evlenmeyi gururuna yediremese de Leyla için dendiği an akan sular duruluyordu. Herseye hayır diyen çözüm bulan Yavuz ağa konu Leyla olunca en olmayacağı bile yapmak zorunda gibi hissediyordu
" Tek bir şartla kabul ederim amca sende beni anla bu evlilik Leyla beni sevip isteyene kadar gerçek bir evlilik olmayacak . Sizinde bizden böyle bir beklentiniz olmasın. Ayrıca aşiret durmaz bilirsin o yüzden nikahtan sonra ben gideceğim ve bunu ikimiz dışında kimse bilmeyecek herkez iş için gittiğimi düşünecek eğer kabul edersen bende kabul ederim amca "dedi. İki tarafda şartlarını ortaya koymuştu bundan sonrası kopacak küçük kıyamet, gözyaşı ve acıyla geçecek bir ömürdü.
Lavoboda işi biten Leyla kendine çeki düzen vermiş yüzünü gözünü yıkamıştı. Odaya geri döndüğünde sanki fırtına öncesi sessizlik vardı. Yavuz'un kaşları çatılmış , babası çok düşünceli idi. Bu sırada odaya tüm aile fertleri girdi Yade Zergül önde Leyal hanım ve Azade hanım hemen arkasında onların arkasında ise Yağız, Yaren , Berdan ve Adem vardı. Zergül hanım oğlunun yanına gitti nasırlı elini kaldırıp saçlarını okşadı " Geçmiş olsun oğul bunu da atlattık rabbime bin şükür. Allah acınızı bir daha bana göstermesin " dedi. Berwan bey üzgün bir şekilde annesine baktı çok acılar yaşamış, eşini ve bir evladını toprağa vermişti. Sırayla herkez geçmiş olsun dedi. Yavuz kardeşinin kulağına eğilip " Koçum Leyla daha kahvaltı etmedi onu ve Yaren'i al gidin birşeyler yedirin hadi abim " dedi. Yağız için abisinin ricası emirdi hemen dediğini yapıp kızlarıda aldı ve kafetaryaya götürdü. Adem ve Berdan da kalabalık etmemek için dışarıya çıktılar. Odada büyükler ve Yavuz kaldı.
" Yade, Baba amcam bana birşeyler söyledi. Sizde aynı fikirde misiniz. Leyla ile evlenirsem herşey çözülmüş olacak mı?" diye sordu Yavuz'un bakışları öyle sertti ki göreni korkutan cinstendi sesine bile yansımıştı öfkesi. " Oğul ortalık karışmadan tek çıkış yolu budur öteki türlü kan davası başlar. Ben bu yaşımdan sonra kan davasına sizi kurban vermem " dedi Yade Zergül tüm yaşanmış tecrübelerine dayanarak. Oda bilirdi o aileye zarar verin demeyi ama kan davası bir kere başladı mı ya berdel ile biterdi yada iki tarafdan da erkek kalmayana kadar sürerdi.
" Peki sizin dediğiniz gibi olsun. Madem tek çözümü bu ama ben o Şerwan itini yaşatmam. Bu da böyle bilinsin " diyip odadan çıktı. Gidip kafasını toplaması gerekiyordu Leyla'nın öğrendiğinde vereceği tepkiyi az çok tahmin edebiliyordu. Dışarıya çıktığında derince bir nefes aldı ve cebinden sigara çıkarıp yaktı etrafına baktığında dostunu ve Adem'i çardak gibi bir yerde otururlarken gördü yanlarına doğru gitti.
Adem kendilerine doğru gelen abisini görünce hemen elinde ki sigarayı söndürdü. Yavuz'a duyduğu saygı yüzünden yanında asla sigara içmezdi ayağa kalktı hemen " Otur Adem rahat ol beni her gördüğünde kalkma ayağa ben senin patronun değilim abinim " dedi Yavuz elini Ademin omzuna koyarak. Kardeşlerinden hiç ayırt etmedi Adem'i koruyup kollardı yanına aldı yetiştirdi. Kendi kardeşlerinden görmediği sevgiyi saygıyı Adem'den görmüştü aralarında çok farklı bir bağ oluşmuştu.
" Hayırdır neyin var yine yüzün güllük gülistanlik, gözlerine öfke ve hüzün üşüşmüş ne oldu yukarda? " dedi Berdan biraz olsun ortamı yusutmak adına dostunun duruşundan bakışından iyi şeyler olmadığını anlamıştı. " Hangi birini anlatayım en iyisi lafı uzatmadan ben seni düğünüme davet edeyim gerisini sen anla" dedi Berdan ve Adem içtikleri çayı püskürtüp aynı anda " yok artık " dediler. Yavuz o kadar ciddi idi ki ikisi birbirine bakıp doğru duyup duymadıklarını sorguluyorlardı. " Bakıp durmayın birbirinize iki aşık gibi bizimkiler çoktan karar vermişler lütfedip bana önden söylediler " öfkesi dagları aşıyordu ama hiçbirşey yapamamak canını daha çok yakıyordu.
" Vay anasını koskoca Yavuz MİROĞLU'nu da evliler kervanına katıp kaybediyoruz desene eee şansız kız kim " dedi Berdan işi dalgaya vurarak. Adem de meraklanmıştı abisi kimle evlenecek diye " Abi sen ciddisin demi" diye sordu hala inanamıyordu çünkü. " Bu işin dalgası mı olur Adem ciddiyim, sende gülüp durma sinirimi bozuyorsun bütün hırsımı senden çıkartmayayım " dostunu da tehdit etmişti bir güzel biten sigarasını söndürüp yenisini yaktı.
" Peki abi kimle evleniyorsun " dedi Adem Berdan yine sırıtarak " Kimle olacak Adem hala anlamadın mı Leyla ile evlenecek görmüyormusun abinin mutluluğunu tam damat olacak tipi var " deyip kahkahayı bastı. Yanlarından geçenler dönüp dönüp Berdan' a bakmışlardı Yavuz ya sabır çekip duruyordu. Bu adam dostu değilde düşmanı gibi davranıyordu onun yaptığını kimse yapmazdı.
" Berdan eğer gülmeyi hemen kesmezsen o çeneni kıracağım birde senle uğraşmak zorunda bırakma beni " dedi ve dostuna öfkeyle baktı. Berdan gülmesini durdurup eli ile yüzünü işaret edip " Kızlar bu sıfat için kavga ediyorlar senin öfken yüzünden bu güzellikten kimseyi mahrum edemem " dedi egosu yine tavan yapmıştı. Zaten bir Berdan birde Barlas'ın egosu Yavuz'u deli ediyordu askerde çok çekmişti ikisinden.
Leyla Yaren ve Yağız ile birlikte tekrar odaya döndüğünde herkezin kendisine baktığını gördü iş yine Yade Zergül'e düşmüştü. Yavuz kabul ettiğine göre sıra Leyla 'ya gelmişti Yade Zergül söyleyecekti ona da " Leyla'm gel hele daye torun azcık konuşalım senle " dedi bastonuna tutunarak ayağa kalktı. Leyla meraklı gözler ile odadakilere baktı ama kimseden ses çıkmıyordu. babannesi ile hastanenin bahçesine çıkıp bir banka oturdular.
" Leyla'mm kehribar gözlü bahtsız gızım şu iki günde öldük öldük dirildik. Çok şükür bir kayıp daha vermedik, yaşlı galbim bir acıyı daha kaldırmazdı. Gözel gızım biz bir karar aldık ailemizin selameti için en doğrusu budur. Bu şerden kurtulmak için en doğrusu Yavuz ile senin evlenmen olacaktır" dedi. Leyla oturduğu yerden aniden kalkıp yanlış duymuş olacağını umarak bir ileri bir geri gidip geldi. Yade Zergül deli torununa bakıyordu " Yade sen ne dediğinin farkında mısın ben doğru duymuş olamam değil mi ? böyle birşey asla olmayacak tabi ki bu saçmalığa evet deme mi beklemiyorsunuz değil mi" gözlerinde öfke hüzün kırgınlık hepsi vardı .
" Bekliyoruz Leyla ben bir evladımı daha toprağa vermeyecem . Ailemden kimseyide kan davasına kurban etmem. İster kabul et ister etme bu evlilik olacak bizim namusumuz dillere düşecek kadar ucuz değeldir. Bir dedikodu yüzünden az gitti oğlumu kaybediyordum bu evlilik Miroğullarının yeniden doğuşu olacaktır. Yavuz kabul etti düşün taşın kararını verirken babanın şu halini göz önünde bulundur" dedi bastonuna dayanıp ayağa kalktı Leyla'yı orada bırakıp hastaneye girdi.
Giden babannesinin ardından sadece bakakaldı Leyla evlense bir dert evlenmese ayrı bir dertti. Herşey kendi yüzünden bu hale gelmişken hayır diyemezdi ama Yavuz'u da böyle birşeye mecbur bırakmaya yüreği el vermiyordu üstelik onun sevdiği vardı. Aklına sevdiği olduğu gelince ayağa kalktı Yavuz' u aramaya başladı gidip hesap soracaktı o hayır deseydi böyle olmazdı.
( ikinci medya şarkısını burada dinleyerek okuyun )
Aradığı adamı bir banka oturmuş sigara içerken buldu saçları hafif dağılmış yüzünden acı çektiği belli oluyordu. Yavuz'un yanına öfke ile gitti " Ya sen böyle bir saçmalığı nasıl kabul edersin. Aklım almıyor benim Yavuz ağaaaa" ağa kelimesini uzatarak resmen çemkirmişti Yavuz'a. Tepesinde öfkeden deliye dönmüş kadına baktı bıkmıştı artık ne davası, ne kararı bitmek bilmiyordu bedeli de hep kendisi ödüyordu yorulmuştu aslında.
" Ne yapmamı bekliyorsun, hayır dememi mi ? söylemedim mi zannediyorsun. Ne olsun istiyorsun Leyle it herifin teki yüzünden amcam ölümden döndü, ailem perişan amca kızım kandırılmış , Antep de adı çıkmışken sen benden ne bekliyorsun" dedi sesi öyle yorgundu ki bezmiş gibi " Sen olmaz deseydin onlar bizi bu evliliğe mecbur bırakamazdı. Ağa olan sensin neden susuyorsun. Bizi mecbur bırakıyorsun elimi ayağımı bağlıyorsun" dedi Leyla delirmiş gibiydi ne Yavuz'un halini görüyor ne çaresizliğini duyuyordu.
"Ulan ne yapayım kan davası mı başlatayım , soylarını mı kurutayım, yukarıdakilerin kalbini mi kırayım. Ağayım he ağayım aklına şimdi mi geldi ağa olduğum . O it herifin adını sorduğumda nerdeydi benim ağalığım ben kimdim ama demi " Yavuz sabrının sınırında idi daha fazla tutamamıştı kendini Leyla damarına damarına basmıştı öfkesinden de nasibine düşeni almıştı.
" He aklıma şimdi geldi. Ya dalgamı geçiyorsun hayatımız üzerine karar alıyorlar ben bunu kabul etmiyorum. Ve özür dilerim sana o lafları ettiğim için öfke ile ağzımdan çıktı sen benim için çok değerlisin ama bu evlilik olmaz olamaz anla beni de" dedi sesi titriyordu gözleri dolmuştu. Yavuz kolundan tutup kendine doğru çekti hala olayın ciddiyetini anlamış değildi bu aptal kadın " Yeter!!! Anla kızım artık anla ne benim ağalığım nede senin hayır demen çözüm değil mecburuz . Sende alışsan iyi olur en başından bana o iti söyleseydin bu konu buralara gelmez seninde adın çıkmazdı. Hazırlan düğünümüz var Leyle" dedi ve kolundan itip çekip gitti kalsa kalbini daha fazla kıracaktı.
Yine herkez gitmiş diyeceğini demiş yanan Leyla olmuştu. Aradan 3 gün daha geçti Berwan bey hastaneden çıktı bu süreçte Yavuz Leyla ile ne yanyana geldi nede bir araya geldiklerinde tek kelime etti. Zamanında Leyla kaçmıştı şimdi de Yavuz kaçıyordu. Hastaneden çıkar çıkaz Antep'e döndüler bütün aile çarşıdan geçerlerken Yade Zergül Ali kahyaya seslendi " Kahya arabayı durdur " sesinde ki o otorite herkezi korkutan cinstendi. onlar durunca peşlerindeki arabalarda durdu. Yade Zergül asaleti ile arabadan indi etrafına baktı peş peşe duran arabalar meydan da olan herkezin dikkatini çekmişti.
Yade Zergül bastonunu iki defa yere vurdu "Ey ahali duyan duymana desin hele Yokluğumuzda bazı köpekler arkamızdan atıp tutmuş bizim burda olmayışımızı fırsat bilip adımıza leke sürmeye çalışmışlar, onların hesabı ayrıca görülecek bilesiğiz . Miroğlu adı iki dedikoduya meze olacak bir isim değeldir. İstanbul' a gidişmiz hayırlı bir iş içindir. İki torunuma nişan yapmışız haftaya düğünleri vardır hepinizi düğünümüze bekleriz. O konuşan soysuzlarında dilini kesmesini biliriz " dedi .
Meydan da bulunanlar Yade Zergül'ün gazabını da merhametini de iyi bilirdi eğer ki o birşey söylüyorsa doğrudur bilirlerdi. Herkez kendi arasında fısıldaşırken Miroğlu ailesi kornalara basarak Azade hanım ve Yaren'in de zılgıtlarıyla meydanı inleterek konoğa doğru gittiler.
Herkez konağa girerken Yavuz ve Berdan doğru Şerwan'ın tutulduğu depoya gittiler. Adamlar kapıda bekliyorlardı Yavuz'u görünce hepsi hizaya girdi " Hoşgelmişsin ağam " dediler Yavuz da selam verip içeri girdi Şerwan ellerinden çarmağa gerilir gibi bağlanmış yüzü, gözü morarmış ağzından, burnundan gelen kanlar kurumuş, ölmekten beter bir şekilde duruyordu Tahir çok güzel ilgilenmişti kendisiyle. " Ulan bu Tahir'in beyefendi görünümünün altında bir psikopat yatıyormuş şunun haline bak sana pek birşey kalmamış gibi yavuz ağa" dedi Berdan gördüğü eserle gurur duyar gibi.
Yavuz yerde duran su kovasını alıp Şerwan'ın yüzüne serpti soğuk suyun etkisi ile gözlerini açan Şerwan Yavuz' u görünce korkudan titremeye başladı. Tahir'in acıması vardı lakin Yavuz kendisine asla acımazdı. " Ya... Yav... Yavuz ağa ben hiçbirşey yapmadım " dedi göt korkusu sarmıştı tabi en güzel çözüm inkardı tabi Yavuz yerse.
Yavuz cebinden çakmak ve sigarasını çıkarıp yaktı derince içine çekti zehirli nikotini. Yavaşça Şerwan'a yaklaştı " Şerwan, Şerwan seni zeki sanırdım. Kabul güzel bir intikam planı yapmışsın ve uygulamışsın ama birşeyi unutmuşsun " dedi Şerwan neyi der gibi baktı " Benim sana ve o it oğluna yapacaklarımı. Hadi o kaçıp kurtuldum zannetsin benden kurtulamazda şimdilik öyle düşünsün onunda zamanı gelecek gelelim sana " dedi ve sigarasından bir nefes daha çekti.
Şerwan korkmaya başladı korkmalıydı da . Yavuz yanan sigarasına bakıp Berdan' a seslendi " Berdan dedikodu hiç iyi birşey değildir demi üstelik günahtırda" Berdan Yavuz'un yanına geldi sırıtarak "En büyük günahlardan biridir tertip. Eee şimdi bu fani bu günahı işlediğine göre ne yapmak lazım " diye sordu Yavuz' a " Her günahın bir bedeli elbette vardır bu sadece dedikodu yapmadı iftirada attı. Dilini dışarı çıkar şunun " der demez Berdan Şerwanın dilini çıkarmak için uğraşmaya başladı Şerwan takadi olmamasına rağmen kafasını çevirmeye çalıştı lakin Berdan'ın pençelerinden kurtulamadı. Çenesine uyguladığı sert baskı ile dilini tuttuğu gibi ağzından dişarı çıkardı Yavuz elinde ki yanan sigarayı dilinde söndürdü. Yenisini Yakıp tekrar dilinde söndürdü. Şerwan acıdan kıvranıyordu dilinde yanmadık yer kalmamıştı.
" Benim namusuma kimse iftira atamaz . Senin bu halin ibret olsun ki kimse Yavuz MİROĞLU'nun namusuna dil uzatamasın " dedi ve adamları çağırdı. Şerwan'ı daracağından çözdürüp arkasından getirmelerini emretti. Antep meydanına gelince Şerwan'ı arabadan indirdiler meydanda ki bulunan ağacın dalına ipi bağladılar . Şerwan'ı iki adam getirip ipi boğazına geçirdi ve yukarıya doğru çektiler ipi ağacın gövdesine bağladılar Şerwan can çekişirken Yavuz'un içinde zerre pişmanlık duygusu yoktu. Hiç kimse onun sevdiği kadına iftira atamaz adını diline dolayamazdı yapanların sonu da böyle vahşice ölmek olurdu.
Cihan Akbulu'un yönlendirdiği hacker o ana , o saate ait tüm kamera kayıtlarına erişip silmişti. Şerwan'ın ölümü faili meçhul dosya olarak kayıtlara geçecekti.
Sabah uyanıp iş yerine gelen çarşı esnafı Şerwan'ın ipin ucunda sallanan cansız bedenini görünce hemen polisi arayıp ihbarda bulunmuştu. Olay yeri ekibi incelemesini bitirdikten sonra Ambulans ile cesedi götürdü.
Haberi duyan aşiret liderleri toplantı istedi . Bu toplantıda hem Leyla'nın olayı hemde Şerwan'ın ölümü konuşalacaktı. Yade Zergül toplantıya gitmeden Yavuz ve Leyla'yi odasına çağırdı ve ailelerini simgeleyen yüzükleri iki gencin parmağina taktı.
( Leyla ve Yavuz'un yüzükleri )
ŞanlıUrfa'dan dostuna destek için yola çıkan Akbulutlar Antep' e giriş yapmıştı. Şırnak'tan da diğer dostu Ulubey Aşiretinden Şivan ULUBEY gelmişti. Toplantı tarafsız olsun diye Perwer ağa'nın konağında olacaktı.
Herkezden bir ses çıkıyordu Zaloğulları kana kan isteriz diyip duruyorlardı. Yavuz hepsini toprağa gömmemek için zor sabrediyordu. Yade Zergül toplanntıya gelmeden önce odasına çağırmış ve ailelerini temsil eden yüzükleri Yavuz ve Leyla'ya takarak nişanlarını tamamlamıştı. Kimse şimdi laf edemezdi. Perwer ağa söze girdi yoksa iki tarafda birazdan silahları çekecekti " Dinar ağa giden can sizdendir haklısınız lakin ortada gencecik bir kızın namusuna atılmış bir iftira vardır. biri çıkıp senin kızlarının namusuna iftira atsa hoşuna gider mi susup dururmusun ?" dedi. Konu namus olunca kimse susmaz kimsede durmazdı .Dinar ağanın sesi kesilmişti Perwer ağa haklıydı durmazdı aynısını yapardı abisi intikam uğruna gunahsız bir kıza iftira atmıştı.
"Haklısın Perwer ağa durmam aynısını yaparim ama vahşice katledilen de benim canım" dedi.
" Yavuz ağa senin adaletini merhametini dürüstlüğünü hepemiz bilir takdir ederiz . Biliriz ki sen birşey yapıyorsan haklı olduğun içindir Dinar ağayı dinledik birde seni dinleyelim " dedi Perwer ağa eğer bir karar çıkacaksa iki tarafında hayrına olmalıydı.
" Beni bilen bilir ağalar bugun benim namusuma dil uzatılmakla kalınmamış , namusuma nişanlıma ( derken parmağında ki aile yadigarı olan rahmetli Berzan MİROĞLU'nun yıllarca taktığı yüzüğü gösterdi ) iftira atıldı. adına namusuna leke sürüldü ben bunu affadecek susacak adam değilim. Şerwan itinin başına gelen ibret olsun ki kimse MİROĞLU adına leke süremesin Dinar ağa kardeşin dilinin cezasını çekti " sesi öyle sert ve gür çıkmıştı ki herkezin içine korku salmıştı. İlk defa Yavuz'dan korktu herkez o merhametli adamın içinden canavar çıkmıştı resmen.
İki aile arasında kan davası çıkmasın diye Behram ağa Zaloğlu ailesinin Antep' den sürülmesini talep etti ve ağalar tarafından oy çokluğu ile kabul edildi. Ağaların kabul etmesinin sebebi Yavuz'un hem haklı olması hemde konu namus olunca yeni bir kan davası başlamaması adina böyle bir karar alınmıştı. Dinar ağa kararı haklı bulmuştu.
*******************************
1 Hafta sonra Kına & Düğün
Miroğlu konağında düğün telaşı günler öncesi cehiz hazırlığı ve düğün alışverişi derken başlamış Yavuz ve Leyla için dillere destan bir düğün olması için herkez bir taraftan kolları sıvamıştı. Azade hanım ve Leyal hanım her ne kadar apar topar olduğu için üzülsede çoçukları için en iyisini seçip almışlar, Azade hanım odalarını bile onların zevkine göre dayayıp döşemişti. Hiçbir masraftan kaçmamış gelinine herşeyin en iyisini almıştı. Yavuz da kardeşi Yaren'i tembihlemiş herşey Leyla'nın istediği gibi olsun diye emir vermişti.
Bu bir haftada Yavuz konağa gelmemiş gideceği için şirketteki işlerini yoluna koymuş Tahir ile beraber uzun uzun çalışmışlar hatta iki yıllık plan bile yapmışlardı. Yavuz bildiği herşeyi Tahir'e öğretmiş şirketi nasıl yöneteceğinin bilgisini vermişti. Tahir her ne kadar anlamasa da neden bu kadar çalıştıklarını Yavuz' a sormayada cesaret edememişti. Bir haftadır barut gibi geziyor çalışanları bile haşlıyordu. Yavuz'un öfkesinden nasiplenmemek için çalışanlar şirkette ondan kaçıyordu. Düğün alışverişine bile gitmemiş Leyla'nın kalbi dolu iken kendisiyle mecburi evlenmesini kaldıramıyordu. Elinde olsa onu bu mecburiyetin içine sokmazdı.
Miroğlu konağında sabahın 5. de başlamıştı hazırlıklar akşama kına gesesi vardı. Azade hanımın ve Leyal hanımın kardeşleri hem Antep'den hemde diğer illerden gelmişler bir kısmı konağın misafir odalarına yerleşmişlerdi. Bir kısmı da Eroğlu konağına yerleşmişlerdi. Berzan artık isyan etme moduna girmişti getir götür yapmaktan. Yağız şanslı idi kızları kuaföre götürüp getirme işi onda idi.
Leyla sabah kalkmış kısa bir duş almıştı banyodan çıktığında aynadan kendisine baktı içinin burukluğu yüzüne yansımış aynada ki yansımasından bile gözlerinde ki hüznü görebiliyordu. Böyle mecburi bir evlilik yapmayı hiç istemiyordu üstelik evlendiği adamın kalbi dolu idi. Bir haftadır yüzünü hiç görmemiş , alışverişe bile gelmemişti. Leyla'nın yüreğini en çok da o yakmıştı. Tamam sevmiyordu ama nezaketen bile olsa gelebilirdi lakin Yavuz gelmemiş bir kere bile arayıp sormamıştı.
Kafasındaki düşünceleri yok edip hızlıca hazırlandı önce iç çamaşırlarını giymiş daha sonra eline aldığı siyah elbisesini giymişti. Yaren, Asmin, Gülnur, Sevda, Zehra teyze kızı Derya dayı kızları Yeliz ve Beren ile birlikte kuaföre gitmek hazırlardı. Leyla, Yaren, Derya ve Yeliz Yağız kullandığı arabaya binerken , Asmin,Beren , Sevda , ve Gülnur Adem'in kullandığı arabaya bindiler açtıkları son ses müzik ve attıkları zılgıt ile beraber Antep sokaklarını inletmişlerdi. Yaren Yeliz ve Derya'ya zılgıt atmayı öğretmiş kızlarda ellerinden geldikçe yapmaya çalışmışlardı. onların mutluluğu ile mutlu oldu Leyla.....
Konakta yemekler pişirilmiş davul zurnalar çalmaya başlamıştı. Azade hanım ordan oraya koşturup duruyor eksik gedik varmı diye kontrol ediyordu. Kız kardeşleri, Yengeleri ve yeğenleri hızır gibi yetişmişler misafirlerini layıkı ile ağırlıyorlardı. Saatler öğleni gösterirken civar illerden de misafirler gelmeye başlamıştı. ŞanlıUrfa'dan gelen Akbulutlar konağa giriş yapmıştı. Azade hanım ve Leyal hanım eşleri ile birşikte karşılamak için konak kapısında bekliyorlardı.
Kapıdan ilk giren Akbulutlar'in büyüğü Yade Mihriban idi. Kudreti dik duruşu yüzündeki deg'i ve yaşanmışlıkların verdiği kırışıklıklar bile güzelliğini kapatamamıştı. Urfa'nın en asil hanımağası idi. Adaletli sözü geçen cesur kadındı, Yade Zergül'ün ise ahretliği idi. Ardından Ardından oğlu Merdan ağa ve Gelini Ziynet hanım ve torunları Cihat Delal ve tüm yakışıklılığı ve karizması ile Cihan Akbulut giriş yaptı . Berzan ağa Mihriban hanımın elini öpmüş muhabbetle karşılamıştı " Hoşgelmişsen ana bizi şereflendirmişsen " dedi. Mihriban hanım tebessüm ederek karşılık verdi " Hoşbulmuşam oğul " dedi. Yavuz ve Cihan gibi babaları da çok eski sıkı dostlardı. Behram bey, Azade hanım ve Leyal hanımda hoşgeldin dedikten sonra kadınlar yukarıya Yade Zergül'ün yanına çıkarken kızların yanına Yaren'in odasına, erkekler ise Şark odasına geçtiler Cihan'ı gören Antep'in kızlarının içleri gitmişti birde oynarken görünce napacaklardı ALLAH bilir. Yade Mihriban ve Yade Zergül muhabbetle kucaklaştılar görüşemedikleri zamanın acısını çıkaracaklardı.
Yavuz giydiği siyah takım elbise içinde adeta görsel şölen sunuyordu. Vucuduna tam oturan beyaz gömleğinden vücud kasları belli oluyordu. Kravat takmayı sevmeyen adam takmak zorunda kalmıştı ceketini de hızlıca üzerine geçiren Yavuz son olarak parfümünü de sıkıp çıktı odadan. " Aşkımıza uyanmaz yedi cami tepesi bizi ayırırdı ancak Bakırköy tımarhanesi diye umarken Leyla MİROĞLU ayırdı iki gözümün çiçeği " Yazıp gönderen Cihan Akbulut ardından da medyadan bulduğu şarkıyı göndermişti. Yavuz üst üste gelen bildirim sesi ile telefonunu cebinden çıkarıp baktı.
Mesajı okuyan Yavuz Telefon ekranına ters ters baktı . Askerlikte çektiği yetmiyormuş gibi birde mesajları ile kendisini çıldırtmayı başarıyordu dostu. Üzerine gelen diğer mesaj ile Yavuz'un yüzünde günler sonrası tebessüm oluşmuştu dostu asla akıllanmazdı. Cihan Akbulut bir tek sevdiklerine böyle idi. Dışardan bakanlar onun içinde ki güzelliği asla göremezdi sert yüz hatları ve iri cüssesi ile görenlerin ürkmesine sebep oluyordu. Yaşadığı acılar ve verdiği kayıp ile o neşeli adam gitmiş yerine sinirli, öfkeli ve yüzü gülmeyen bir adam gelmişti. Zamanın ona ne göstereceğini ALLAH bilirdi onunda yüzünü güldüren biri elbet çıkardı.
" Ulan sen hiç akıllanmayacak mısın oğlum, Bugün bari şu soğuk espirilerini yapma " yazıp dostuna gönderdi. Kafasını kaldırması ile Berdan ile göz göze geldiler " Tertip Akbulutlar geldi. Barlas seni soruyor " dedi arkadışını baştan aşağıya süzdü. Damatlık içinde ayrı bir karizma olmuştu beğeni ile baktı dostuna biraz öncede Leyla'yı görmüş idi oda melekleri kıskandıracak kadar güzel olmuştu. İçinden ikisine ayrı ayrı üzüldü. Yavuz Berdan ile beraber Şark odasına geçmeden Yade Mihriban ve Ziynet hanımın elini öpmek için büyük solana girdi.
" Oooo Yadem seni burda görmek ne güzel yahu düğün dernek olmasa geleceğin yok . O hayırsız torunun seni mahsus getirmiyor demi" deyip Mihriban hanımın elini öpüp kucakladı. " Ahh ahh o şer'i hiç deme bana yüzünü gören mi var ki getirsin bir İstanbul bir Urfa mekik dokuyor " dedi. Ziynet hanımında elini öptü Delal'e ise başı ile hoşgeldin deyip çıktı odadan. Şark odasına geçip Merdan ağa'nın elini öptü dostuna ise sıkıca sarıldı minnet borçluydu bu adama sayesinde Şerwan cinayetinden iz bırakmadan sıyrılmışlardı. Cihat'a da hoşgeldin dedikten sonra dostunun yanına oturdu.
Akşam olmuş Karanlık tüm Antep'i bir örtü gibi örtmüştü. Miroğlu konaği dolup taşmış, Aşiret ağalarına ve hanım ağalarına özel uzun bir masa hazırlanmıştı. Genç ağalar için ayrı bir masa hazırlanmıştı ve gelen tüm genç ağalar bu masada toplanmıştı. Berzan, Cihat, ile çoktan halayın başında yerlerini almışlardı. Berdan'ın işareti ile Yavuz masadan izin isteyip kalkmış Leyla'yı almak için Yaren'in odasına çıkmışlardı. Kapıya birkez vurdu Yaren kapıyı hafif açıp " Buyur abi birşey mi istemiştin" dedi işi gücü hınzırlık peşinde olan genç kız Leyla'yı öyle kolay teslim etmeyecekti abisine.
" Ne kadar istiyorsun Yaren" Kardeşinin sinsi planlarını bozmuştu Yavuz Yaren abisinden bu kadar kolay para koparabileceğini düşünmemişti. " Abi yaaa çok çabuk ikna oldun o zaman geliyor abicim " dedi sırıtarak. " Gönder gelsin abimm " yaren hin bir bakış atıp ağzında ki baklayı çıkartı " Leyloş'un değeri hiçbirşeyle ölçülmez ama araba istiyorum fakat benim beğendiğim model olacak anlaştık mı? " dediği an Leyla ve kızlar pes diyerek hayretle Yaren'e baktılar yıllarca bugünü beklemiş gibi sanki pazardan elma, armut ister gibi istemişti arabayı.
" Tamam kabul benimde bir şartım var Üniversite bitecek araban o gün kapında olacak tamam mı ?" dedi Yavuz ters köşe yapmıştı kardeşine " Peki tamam alabilirsin gelini " dedi ve kapıyı açtı. Yavuz Leyla'yı görünce hayran hayran baktı. Yüreği birkez daha titredi , birkez daha Leyla'ya aşık oldu. Bu kadını nasıl bırakıp gidecek kendini sürgün edecekti "Keşke ulan keşke onu değil beni sevseydin de yedi düvele inat anlı şanlı alsaydım seni "dedi içinden. Yanına kadar gitti bir türlü fırsatın bulup veremediği hediyeyi cebinden çıkardı " Seninkiler kadar olmasada buda benden sana bir hatıra " dedi ve kadife siyah kutuyu açtı. Leyla ve kızlar begeni dolu bakış attılar Yavuz Miroğlu yine zevkini konuşturmuştu. Kutudan bilekliği çıkarıp Leyla'nın koluna taktı " Teşekkur çok güzel ömür boyu saklayacağim " dedi. Yavuz kafası ile hadi dedi kolunu uzattı.
(Yavuz'un aldığı bileklik )
Leyla Yavuz'un koluna girdiği an kalbi çok hızlı atmaya başladı heyecanlanmıştı. Bir an herşeyi unutup farklı şartlarda evlensek nasıl olurduk diye düşünmeden edemedi. Yavaş Yavaş indiler merdivenlerden alkışların ve zılgıtların eşliğinde . Leyla'yı gören Antep kızları kıskançlıktan çatladılar. İçlerinde hele biri vardı ki kıskançlığı bakışlarına yansımış Yavuz' a baktığında ise yüreği cayır cayır yanmıştı. Leyla gördüğü kalabalık ile şaşırmış Yavuz'un koluna sıkıca yapışmıştı.
" Korkma ben burdayım " dedi Yavuz genç kızın heyacınını ve korkusunu dindirmek için . Elinin üzerinde hissettiği el ile kendini güvende hissetti Leyla zaten Yavuz'un yanında hep huzurlu ve güvende idi. Bu adamın varlığı bile yetiyordu Leyla için ama yanlış anlaşılmalar uğruna birbirlerine hem en derin yarayı açacaklar hemde aralarına uçurumlar girecekti.
Yavuz'un ve kızların yardımı ile yerlerine geçtiler Yaren elinde kına tepsisi ile geldi kızlar ikilinin etrafında dönüp kınayı getir anne'yi söylemeye başladılar. Türkü bitince Yaren leyla'nın kapalı olan yüzünü açıp baktığında ağlamış olduğunu gördü. Leyla'nın içinde yangınlar vardı yanında ki adam başkasına sevdalı idi ve zoraki kocası olacak idi. Yavuz ise Leyla ağladıkça ciğeri deliniyor gibi hissetti. Yaren kızlara tamam işaretini verince Leyla'nın sağ tarafına Derya sol tarafına ise yeliz geçti Yaren " Gelin elini açmıyor Azade hanım" diye bağırınca Azade hanım yerinden kalkıp geldi önce sağ eline tam altın koydu. Derya kınayı yakıp eldiveni geçirdi eline, sol eline de tam altın koyunca Yeliz'de kınayı yakıp eldivenini taktı. Yavuz'un eline kınayı ise sadıcı Berdan yaktı kına işi bitince ayağa kalktılar Yavuz Leyla'nın duvağını açıp alnından öptü alkış ve zılgıtlar yeri göğü inletirken silah sesleri kulakların pasını sildi.
Berdan'ın işareti ile grani çalmaya başladı Berdan Yavuz'un elinden tuttuğu gibi halayın başına geçti Yavuz'un yanına Cihan , Yağız, Tahir , Cihat Berdan genç aşiret ağaları derken up uzun bir kuyruk oluştu. Kızların ve Leyla'nın da katılımı ile iyice coştular. Leyla yorulunca halaydan çıkıp yerine oturdu bu aralar çok çabuk yoruluyor idi. Leyla'yı yalnız gören Jiyan çirkin planını devreye soktu. Önce etrafına bakti herkez oynayanlara dalmiştı firsatı guzel değerlendirdi tarihi geçmis meyve suyunu çantasından çıkarıp gizlice bardağa doldurup ayağa kalktı. Leyla'nın yanına gidip Meyve suyunu ona uzatıp " Hanımağam içesin için ferahlar " dedi gülerek kızın yüzündeki tebessüm ve samimiyete inanarak elinden aldı Leyla " Teşekkür ederim sağolasın " dedi ve meyve suyunu dudaklarına götürüp yarısına kadar içti. Mercan istediğini almıştı " afiyet olsun " deyip yerine geçti.
Halaylar devam ederken Leyla'nın aniden midesi bulanmaya başladı yüzü bembeyaz olmuştu onun o halini gören Yaren halay'da çıkıp yanına geldi " neyin var " diye sordu telaşla "Midem çok kötü Yaren lavoboya gidelim " dedi ve hızlıca lavoboya gittikler Leyla içeri girer girmez kusmaya başladı . Yaren stresten olduğunu düşünmüştü ama uzun sürünce kapıyı açıp içeri girdi Leyla gelme desede Yaren dinlemedi. Leyla istifra ettikçe midesi kasılıyordu ama bir rahatlamada hissediyordu. " Ne zamandır var bulantın ?" leyla düşündü jiyan' ın verdiği meyve suyundan beş dakika sonra başlamıştı öncesinde gayet iyiydi. " Bir tane genç kız meyve suyu getirdi onu içtikden beş dakika sonrasıydı galiba başladı. öncesinde iyiydim " dedi. Yaren zehirlendiğini anladı hemen staj yaptığı hastanedeki hocasını arayıp durumu anlattı yapması gerekenleri öğrendi.
Onlar içerde iken Berdan orkestraya Zeybek çalmalarını söyledi. Yavuz tüm asaleti ve heybeti ile bu oyunun hakkını veriyordu. Leyla'nın masasına baktığında yerinde olmadığını görünce gözleri ile etrafını taradı lakin yoktu. Şarkı biter bitmez selamını verdi .Düğüne gelen genç kızlar Leyla'nın yerinde olmayı istediler. Yavuz annesinin yanına gidip Leyla'yı sordu. Yaren ile içeri gittiklerini öğrenince oda gitti.
Yaren hocasından aldığı bilgileri uygulamış Leyla eski haline gelmiş bulantısı da haiflemişti. sadece birazcık üşüyor ve hafif de ateşi vardı. Yavuz konağın içinde onları ararken en son Yaren'in odasına bakmak aklına gelmiş ve kapıyı vurmadan açıp hızlıca içeri girmişti. Yatakda oturan Leyla' yı görünce telaşlandı " Ne oldu neyin var yüzünün rengi atmış " deyip Leyla'nın yüzünü avuçlarının arasına almıştı. Yavuz'un teması ile Leyla ürperdi kalbi yine dört nala koşan atlar gibiydi.
Yaren tam konuşacak iken Leyla önce davrandı " stresten galiba midem bulandı ama iyiyim sağolsun Yaren benle çok güzel ilgileniyor " dedi sesini canlı tutmaya çalışarak. Zehirlendiğini söyleyip ortalığı karıştırmak istemedi. Yaren sen akıllanmazsın bakışı attı. Leyla'nın iyi olduğunu görünce içi rahatladı Yavuz'un " İnme istersen aşağıya dinlen sen ben birşeyler uydururum dikkat et kendine de stres yapacağın birşey yok bir oyun oynadığını farzet " dedi endişelensede hala kırgındı ona yerinden kalktı ve odadan çıktı.
Leyla biraz daha iyi olunca aşağıya indiler. Herkez çok eğleniyordu iki kişi dışında. Yavuz Berdan'ın kulağına eğilip " söyle orkestraya reyhani çalsınlar Barlas ağa şerefime reyhani oynayacak " dedi. Berdan aldığı talimat ile orkestranın yanına gidip mikrofonu eline aldı " Urfa'dan Gelen Misafirimiz Cihan Akbulut dostu Yavuz ağa şerefine reyhani oynayacak Ağam sahneye bekleniyorsunuz " deyip orkestraya kafası ile işaret etti.
Cihan el mahkum sahneye kollarının düğmelerini açıp kıvırarak çıktı. Ziynet hanım kafası ile Delal'e kalk diye işaret etti .Delal istemesede kalkmak zorunda kalmıştı. Cihan'ı gören Derya Leyla'nın kulağına eğilip " Kim bu babayiğit maşallah taş taş Antep'e meteor düşmüş ayol " gözlerini oynayan adamdan alamıyordu çok yakışıklı idi ve Derya bu adamdan çok etkilenmişti.
"Cihan AKULUT Yavuz'un hem çocukluk hem asker arkadaş Akbulut aşiretinin ağası bir diyer duyumuma görede yer altı dünyasının en güçlü adamı. Yani sevgili kuzenim sana göre değil " Derya'nın bütün hayalleri suya düşmüştü. O kendine böyle yakışıklı ama centilmen birini istiyordu ağa deyince soğudu şu an. Eniştesinden biliyordu ağalık aşiret olaylarını ve Derya hiç böyle şeylere gelecek bir kız değildi. " Tühh bütün hayallerim hayal oldu desene yazık banaaa " dedi gülerek.
Zaman ilerlemiş gelenler geri gitmiş yavaş yavaş kına alanı boşalmıştı geriye sadece aile üyeleri kalınca Leyla izin isteyip Yaren'in odasına çıkmıştı. Yarın onun için çok zor bir gün olacaktı. Lavoboya geçip kınalarını yıkadı altınlarını ise keseye koyup komidinin üzerine bıraktı, bindallısını çıkarıp yatak pijamalarını giydi. Leyal hanım kapıya tıklayarak açtı ve " Girebilir miyim " dedi Leyla annesine tebessüm edip " tabiki sultanım " deyip eli ile içeriye buyur etti Leyal hanım kızının ellerinden tutup odada bulunan kanepeye oturdular. " Bu gece artık son gecemiz kızım yuvadan yarın uçacaksın biliyorum bu evliliği istemiyorsun . Seni böyle çaresiz görmek içimi yakıyor engel olamamak içimi yakıyor ama doğru ola tek yol bu gibi görünüyor her şerde bir hayır vardır derler belki de bu evlilik ikiniz içinde hayır olur kızım " dedi Leyla annesinin sözleri ile gözlerinde yaşları süzülmeye başladı . Yavuz'un gönlü dolu iken bu evlilikten hayır mı gelirdi. " Anne kendini sakın suçlama benim hatam yüzünden babamı kaybedecektik ben bır daha bu acıyı yaşamak istemiyorum Yavuz olmasa başka biri ile evlendireceklerdi zaten böylesi daha iyi en azından Yavuz'u tanıyor biliyorum seninde için rahat olsun " dedi. Leyal hanımın içi bir nebzede olsa ferahlamıştı.
" Yavuz' a saygıda kusur etme sevmeye çalış , odanızda olan orada kalsın bana dahi söyleme . Kavga etseniz bile sakın yatağınıza küs girme , sırtınıda dönme kızım uzun evliliğin sırrı sevgi ve saygıdır aşk gelip geçicidir baki olan sevgidir bu söylediklerimi sakın unutma " kzızının saçlarından öptü ve odadan ayrıldı Leyal hanım.
Herkez yorgunluktan odalarına çekilmişti Akbulutlar ve Leyal hanımın kardeşleri dışında konakta kimse kalmamıştı. Yade Zergül ahretliği Mihriban hanımı bırakmamış geri gitmelerine izin vermemişti. Uzun zaman sonra bulmuş bırakırmıydı sabaha kadar oturup torunlarını çekiştireceklerdi.
Merdan bey ve Ziynet hanıma Berzan Ağaların odasının karşısında ki misafir odasını ise Cihat'a açmıslardı. Delal Yaren ve Leyla ile kalacaktı. Yaren bulmuştu kafasına göre birini bırakır mıydı daha önce gelen Akbulutlar Delal'i hiç getirmemişlerdi. İki genç kız ilk defa görüşmelerine rağmen aralarında güzel bir dostluk başlamıştı. Yaren genç kızı bırakmamış yanına alarak odasına getirmişti.
Leyla açılan kapı sesinden Yaren'in geldiğini sanıyordu. Makyaj masasında yüzünü temizlerken aynadan gelenleri görünce gülümsedi oda sevmişti Delal'i kanı kaynamıştı genç kıza. " Leyloş bu gece bir misafirimiz daha var odamızda " dedi Yaren cıvıl cıvıl sesi ile Leyla bu kızın enerjisine hasta idi. Sabahtan beri sanki koşturan o değilmiş gibi akşam bütün kurtlarını dökmüş birde kendisine bakıcılık etmişti ve hala sesi neşe doluydu. " Yahu sende ki şu enerjinin üç de biri bende olsa her halde İstanbul'u fethederdim " Delal ikili arasında ki muhabbeti gülerek dinliyordu iki kadından da güzel enerji almıştı oda.
Sabahın ilk ışıkları ile konakta yine koşturmaca başlamıştı bugün düğün vardı ve konak kına gecesine nazaran dahada kalabalık olacaktı. Kına ya gelmeyenler düğüne gelecekti büyük kazanlarda yemekler yapılmaya başladı. Konağin onunde ki boşluğa masalar kuruldu ilerleyen saatlerde organizatörler gelmiş gelin masasını ışıkları felan ayarlıyorlardı. Konak sakinleri kalkmış kahvaltılıkları hazırlamışlar iki ayrı masa hazırlamışlardı. Erkekler için şark odasını kadınlar için ise büyük salon hazırlanmışdı.
Yade Zergül ve Mihriban hanım namazlarını kılınca uyumamışlar torunları için dua etmişlerdi. " Ahretlik yıllardır bu günü bekledim nihayet iki torunumda yuvasını kuruyor darısı Cihan oğluma " dedi. " Ah ahh Cihan o kızdan sonra içine kapandı kimseyi istemiyor Ziynet de çok uğraşıyor ama bizim oğlan kimseyi dinlemiyor bu huysuza kim gelir zavallı kızın başını mı yakalım " dedi. Torunu yaşadıklarından sonra zor toparlamış buna rağmen dimdik ayakda idi. yaşadığı kötü olay kayıp yüreğinde kapanmayan yara idi.
Konak sakinleri yavaş yavaş kalkıyorlardı kızlar kuaföre gidecekti bu yüzden mutfak da kahvaltı edip hazırlandılar Yaren , Delal için de izin almıştı yade Miriban hanımdan. Kızlar kahvaltılarını ettikden sonra konaktan çıktılar . Kuaföre bu defa Adem , Berzan ve Mirza götürdü kızları. Yavuz ve Cihan da Berdan'ın bağ eviiinde kahvaltılarını yapıp hazırlandılar onlarda berbere gittiler.
Azade hanım hazır olan masalara baktı eksik birşey yoktu misafirlerde uyanınca hazır olan masalara geçtiler yapıla güzel sohbetler eşliğinde kahvaltılarını ettiler. Masalar toparlandı herkez hazırlandı odasında Azade hanım siyah yakası ve kolları taşlı uzun bir elbise tercih ederken Leyal hanımda yakası taslı kollarında yine ufak detaylar olan Yeşil bir elbise giymişti elbiselerine uygun şallarını da taktılar. Ziynet hanımda yöresel kıyafetini giymişti . Leyal hanım Berwan bey ile kendi evlerine geçtiler.
Zaman geçmiş kızlar hazırlanmıştı kuaförden çıkan kızları Berwan ağanın Şehir merkezine bir saat uzaklıkta ki evine gittiler Leyla baba evinden gelin çıkacaktı. Yaren asmin ve Yağız konağa geri döndüler diğerleri orda kaldı. Arabalar ard arda Miroğlu konağının önünde gelin almak için sıralandı. Vakit gelmişti davul zurna ile en önde gelin arabası arkasında konvoy korna sesleri ile Antep'i adete inletircesine Berwan bey'in evine doğru yola çıktılar.
Leyla bembeyaz gelinlik içinde melekleri kıskandırıyordu. Saçlarının ön kısımlarını örüp arkadan topuz yaptırmıştı gözleri daha belirginleşmiş ortaya çıkmıştı.
Arabalar konağın önüne gelince durmuş davul zurna çalmaya başlamış halaylar çekiliyordu. Leyla'nın kuşağını Yağız bağlayacak idi. Leyla'yı gelinlik ile görünce gözleri doldu ama belli etmemeye çalıştı üç defa kuşağı belinden geçirip üçüncü de bağladı. Alnından öpüp sarıldı. Leyla önce babasının elini öpüp vedalaştı ardından da anesinin sanki uzağa gelin gidiyormuş gibi aiilesi ile vedalaşmak Leyla için çok zor olmuştu. Nihayet odaya karizması ve heybeti ile Yavuz girdi giydiği Takım elbise vucuduna tam oturmuş görenlerin içini yakıyordu.
Leyla'yı beyaz gelinlik içinde görünce nutku tutuldu beyaz bir insana bu kadar mı yakışırdı . Yanına da kalbinede evinede yakışan tek kadın idi, yuvası da sevdası da Leyla idi. Kalbi her gördüğünde yeniden yeniden aşık oluyordu bu kadın kalbine aklına zarardı. Bırakıp gidecek olmak canını yaktıkça yaktı. Nasıl bırakacaktı bu kadar çok serken doya doya baktı gözleri bu anı hafızasına kazıdı.
Berdan ve Cihan'ın dürtmesi ile yavaşça ilerledi Leyla'nın önüne gelip kolunu uzattı. Yağız süt kardeşinin duvağını örtüp diğer koluna da o girdi. Beraber çıktılar evden Arabaya bindirdiler Leyla'yı. Yavuz amcasının ve yengesinin elini öptü ve oda bindi arabaya. Yine konvoy eşliğinde konağa doğru yola çıktılar Yavuz yanında ki kadına bakmamak için kendini zor tutuyordu. Leyla ise kırmızı duvağın altından doya doya Yavuz'a bakıyordu. yüzü hiç gülmemişti dönüp birkez bakmamıştı . Yüzüne baktığında hiçbir mimik belirtisi göremedi ne mutluydu nede mutsuz öyle boş boş yola bakıyordu.
Konağa geldiklerinde Leyla arabadan inmez Behram bey gelip " Ne istersin kızım " diye sordu. Leyla tebessüm edip " Halfetide ki araziyi isterim " dedi Behram ağa araziyi gelinine verince Leyla arabadan indi Yavuz'un kolunda alkış zılgıt ve ıslık sesleri ile konağa girdi Önce imam nıkahları kıyılacaktı. Hoca gelene kadar Yavuz çalışma odasına girdi Leyla'da abdestini tazalemek için Yaren'in odasına gitti. Hoca gelince Yavuz salona geldi Leyla'nın odada olmadığını görünce " Ana gelinin vazmı geçti ? diye sordu .Azade hanım kaşlarını çatıp " Yavuzz " dedi bastırarak " Sen gelinimi düşünme git gelinimii al gel damat efendi " dedi.
Yavuz hay hay diyerek odadan çıkıp Yaren'in odasına geldi . Tam kapıyı çalacaktı ki içerdeki konuşmalara kulak misafiri oldu " Leyloş eğer istemiyorsan vazgeçebilirsin hala fırsatın var " dedi Yaren. Leyla hayır anlamında kafasını salladı " Bu saatten sonra olmaz Yaren babamın yüzünü yere eğemem bir kez daha. Gönül işleri bana göre değilmiş ben kalbimi kilitledim bundan sonra abine iyi bir eş aileme ve size laik olmaya çalışacağım " dedi Yüzündeki hüzünden mutsuzluğu o kadar belli oluyordu ki Yaren'in içi gitti bu haline.
" Peki kalbin unutabildi mi burdakini belki şansınız olur kestirip atma kilit vurdum diye " Leyla'nın gözünden iki damla yaş aktı. Yavuz'u unutması hiçbir zaman mümkün değildi.
" Unutmam mümkün değil Yaren Kapatalım mı artık bu konuyu" dedi. Yavuz Leyla'nın o şerefsizi unutamadığını sandı oysaki unutamadığı kendisi idi. Kapıyı sertçe tıklatıp " Yaren işiniz bitmedi mi imam bekliyor " dedi Konuşmamış kükremişti resmen. Yumruklarını sıkmaktan parmakları bembeyaz oldu gözlerine kan indi ne zaman öfkelense gözlerine kan iniyordu.
Leyla kapıyı açıp çıktı yavuz ile kol kola salona gittiler İmamın karşısına oturdulaer. Berdan ve Cihan nikah şahitleri oldu. İmam nikah akdinebaşladı sıra mehir'e gelince Leyla ya sordu " Kızım mehri müeccel olarak ne istersin " Leyla önce düşündü sonra aklına gelen hinlik ile " Yavuz ağanın adının yazdığı silah'ını, yeni aldığı arabasını, ve tesbihini istiyorum " dedi. İmam efendi tebessüm etti Yavuz'a baktı Yavuz silahını belinden çıkarıp Leyla'nın önüne koydu ardından arabasının anahtarını istedi oda gelince en son tesbihini de önüne koyup " Benim olan ne varsa onundur hocam maddi manevi " dedi İmam nikah akdine devam edip üç defa Leyla'ya " Behram oğlu Yavuz'u verilen mehri müecel ile eş olarak kabul ettin mi ? " diye sordu Leyla " ettim " dedi üç defa aynı şekilde Yavuz'a sordu hoca bu defa " Berwan kızı Leyla'yı eşliğe kabul ettin mi?" dedi. Yavuz da üç defa ettim deyince duaları yapılıp nıkahları kıyıldı. Ardından aaşağıya indiler resmi nikah için . tüm Gaziantep aşiret ağaları ve ailelerinin önünde resmi nikahları kıyıldı. Bu defa şahitleri Yağız ile Tahir idi. Leyla Yağız'ı şahit seçerken Yavuz Berzah 'ı istemişti. Leyla ve Yavuz evet dedikten sonra Leyla Yavuz'un ayağına basmış ilk defa Yavuz hafif tebessüm etmişti. Ayağa kalkıp nikah cüzdanını aldıktan sonra Yavuz duvağı açıp Leyla'yı alnından öptü. Yavuz'un dudakları alev alev yanarken Leyla alnına değen dudaklar ile ürperdi içi ısındı.
Çalgılar çalmış halaylar çekilmişti bu defa Leyla da halaya katılmış yorulunca oturmuştu. Düğün dağılmak üzereydi Yavuz Leyla' ya her baktığında gözlerindeki hüznü mutsuzluğu gördükçe verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anladı. Yavuz saatine baktı vakit gelmişti Yavaşça yerinden kalkıp etrafına baktı gözleri ile herkeze veda etti. Böyle gitmek içine sinmesede herşey Leyla içindi. Odaya çıkıp hizlica üzrini değistirdi. Berdan ile konağın arka kapısından çıktılar " Bizimkiler özellikle Leyla sana emanet kardeşim gözün gibi bak koruyup kolla biraz zaman geçsin ben geleceğim eğer ki Leyla o adamı unuttu ise o gün benim düğünüm olacak ama unutmadı ise bu evlilik bitecek " dedi. " Gözün arkada kalmasın emanetin başım gözüm üstüne sizinkileride merak etme idare ederim ben" dedi vedalaştılar. Cihan geldi yanlarına " Bunu yapmak zorunda mısın oğlum kız çok üzülecek lan " Yavuz dostuna acı ile baktı " Kalırsam da günden güne ölecek gitmek zorundayım o yaşasın yeter ki ben kendimi sürgün ederim " dedi Cihan da dostuna sarıldı " Ulan senin kadar sevenini görmedim lan dikkat et kendine " dedi.
Yavuz gitti İki arkadaş dostlarının ardından baktılar Antep böyle bir yiğit daha görmezdi. İçeriye geçtiklrinde Behram ağa Berdan' a bakıp " Nerdesiniz oğlum siz ağalar Yavuz'u sorup duruyor hani nerde o" dedi Berdan başını önüne eğdi nasıl diyecekti gitti diye Leyla'ya baktı gözünün ucu ile nasıldı mutlu yüzü gülüyordu. " Yavuz gitti Behram ağam Azerbaycan daki inşaatta çökme olmuş apar topar çağırdılar oda gitti" derdemez Behram ağanın gür ve kızgın sesi konakta inledi " Ne demek gitti ulan " herkez onlara dönüp baktı kim gitmişti Behram ağa neden öfkeli idi.
Azade hanım yanına geldi " Ne bağırırsın ağa millet size bakıyor ne oldu " dedi telaş içinde . Müzik sesi durmuş herkez pür dikkat Behram ağaya odaklanmıştı. " Daha ne olsun ocağım başıma yıkıldı " dedi Kardeşine ne diyecekti ya beyazlar içinde meraklı gözler ile kendisine bakan gencecik kıza ne diyecekti . Bir kez daha rezilmi olacaktı millete Barlas duruma el atıp gidip mikrofonu eline aldı " Sevgili konuklar ağalar ablalarım bacılarım maalesef aldığımız kötü haber üzerine Yavuz ağa Azerbaycan'a gitmek zorunda kaldı. Üzgünüz böyle acılı bir günde düğüne devam etmek doğru olmazdı kusura bakmayın maalesef inşaat çökmüş ve insanlar ne durumda bilmiyoruz düğünümüz bitmiştir evlerinize gidebilirsiniz" dedi. Leyla'nın kulalarında sadece Yavuz gitmiş kelimesi yankı yaptı gözleri karadı başı döndü ne yani bir açıklama biile yapmadan mı gitmişti.
Berdan'a baktı dolu gözleri ile doğru mu der gibi kafası ile onaylayınca masadan ayağa kalmak istediği anda yanında duran Yaren 'in kucağına yığıldı. Leyal hanımın " Kızımmmm "diyen sesi yankılandı kulaklarda. Bir annenin feryadı yürekleri ne kadar yakarsa Leyal hanımın seside çaresizliğide yürekleri dağladı . Düğün günü oldu keder günü Leyla'nın imtihanı şimdi başlayacak idi.
Tam bir hafta geçmişti Leyla Yaren'in odasının pencere önünde Yavuz'u bekliyordu umudu vardı gelecekti. Gelinliği ile tam bir hafta yemeden içmeden koluna takılan serumlar ile bekledi. Ama Yavuz ne geldi nede bir telefon etti. Behram ağa gerçeği öğrenince emir vedi Yavuz bir daha Antep sınırlarından içeri girmeyecek diye. Azade hanım ise iki gözü iki çeşme iki evladına da yandı. Berwan bey ise bildiği için tek kelime edemmedi. Leyla garip Leyla ise gelecek hayelleri ile geceyi gündüz gündüzü gece etti Adam gitti kadın bitti....
Bazen sevmekte kavuşmakta nasip işidir. Nasibine düşenden ötesi olmaz hayatında . Sevmek de nasip, Sevdiğine kavuşamamak da.......
Bölüm sonu uzun bir bölüm oldu destek ve yorumlarınızı bekliyorum . Sizleri çok beklettim biliyorum ama beklediğinize değeceğini umuyorum....
( Leyla'nın gelinligi )
( Leyla'nın giydiği bindallı )
( Azade hanimin kiyafeti )
(Leyal hanimin kiyafeti )
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.01k Okunma |
1.28k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |