İlk hikayem yanlisim kusurlarim olabilir. Desteklerinize yorum ve oylariniza talibiz inşallah begenirsiniz..
"Hani bir damla gözyaşıma kıyamazdın ya,
Bu şehir sular altında sen nerdesin"... (Şiiradam).
Bölüm Şarkisi: Haram Geceler..
5 yıl önce
Bir insan hayatını nasıl mı karartır Benim gibi. Sevdiğini zannettim hepsi birer oyunmuş. Yüreğim öyle yaralıydı ki sahte sözlerine inandim hayatımın en büyük pişmanlığı oldu.
Evli bir adamı ayartan kadın konumuna düşürdu beni. Butun ailemin başını önüne eğdirdim. Dedikodular tüm Antep'e yayıldı.
Miroğullarının kızı evli adamı ayartmış yuva yıkan kadın olmuş diye. Babam duyunca dedikoduları dayanamadı hasta kalbi fenalaştı.
Ambulans babamı alıp giderken arkasından olduğum yere yığılıp kaldım benim koca çınarım yıkılmaz dağım benim yüzümden yıkılmıştı.
Kolumda bir el hissettiğim de kafamı elin sahibine çeviremedim.Kokosundan anlamıştım onun olduğunu. Yüzüne bakacak yüzüm yoktu.
Canım o kadar çok yanıyordu ki yüzsüzlük edip kafamı kaldırdım ağlayan gözlerim ile yüzüne baktım.
Ben beterim sanarken o benden de beterdi. Saçı başı dağılmış gözlerı kızarmış idi.
Halini sormaya ne oldu sana demeye cesaret edemedim ağzımı açıp. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Bir yanda babamın acısı diğer yanda Yavuz'un o hali canımı iki katı yakmıştı.
Kolumdan tuttuğu gibi kaldırdı beni kendine çekip öyle sıkı sarıldı ki varlığını hissettirir gibi.
İlk defa kimseyi umursamadan sarılmıştı bana, sığındım onun güvenli huzur veren kollarına, bir çocuk gibi koydum kafamı göğsüne, Kalbi öyle hızlı atıyordu ki çıkan ses melodi gibiydi.
" Yıkılmanın zamanı değil Leyle kaldır başını ve dik dur babamızın bize ihtiyacı var" dedi.
Sesi öyle huzur vericiydi ki susmasın istedim. Ve ilk defa babama amca değil baba dedi. Çünkü babamı amcası olarak değil babasıymış gibi severdi.
Kendi babasıyla anlaşamaz iken babamla baba oğul gibiydiler. Birbirimizden ayrılıp hemen arabasına binip hastaneye gittik. Babamın kalp damarı tıkalı imiş anjiyo yapacaklarıni söyleyip ameliyata aldılar.
Babam ameliyathane de iken bekleme salonuna gittiğimde Yade ( babanne) 'nin bana doğru geldigini fark ettim hemen kafamı eğdim. Nasıl bakardım yüzüne oglunu hastanelik etmistim.
Yade ummadığım birşey yapıp elimden tuttu sandalyeye oturtup başımı dizlerine yatırdı saçlarımı okşamaya başladı.
Kendimden öyle utandım ki yer yarılsada içine girsem dedim. Ben ailemin başını önüne eğerken onlar bana sahip çıktı şefkat gösterdiler. Nasıl utanmazdım bu iyiliğin karşısında nasıl ezilmezdim.
Annemin geldiğini gördüğümde ayağa kalkmak istedim ama gücüm yoktu. Leyal hanım bir hışımla gelip kolumdan tutup beni kaldırdi ve sarsarak " Bula bula o adamımi buldun" dedi ve Ameliyathane'yi göstererek " Baban ölüyor mutlu musun senin şımarıklığın yüzünden ne hallere geldik. Ben bunca yıl sana hiçmi birşey veremedim senmi birşey alamadin." Dedi Leyla hayal kırıklığı ile baktı annesine " Ben böyle olsun iste... Demeye kalmadan yüzene inen tokatla yere düsmesi bir oldu.
"Sen hala konuşuyor musun seninin gibi kızım olacağına hiç olmasaydı keske " dediği an ölmek istedim. Hıçkırıklarım tüm koridorda yankılandı.
"Gelin sen ne edersin acını böyle mi çıkartacaksın o zaman bende elime silah alıp çıkayım önüme geleni vurayım" dedi Yadem.
" Napıyorsun yenge acın var eyvallah ama oda istemezdi böyle olsun hangimiz bile bilirdik ki böyle kahbece bir oyun oynanacağını" Yavuz da kendini suçluyordu hepsi herşey benim aptallığım yüzündendi.
Yine kolumdan tuttuğu gibi kaldırdı beni kolunun altına aldı ve devam etti konuşmaya " Görmüyormusun halini oda en az senin kadar bizim kadar üzgün birini suçlayacak isen bizi beni suçla koruyamadık çünkü sahip çıkamadık suçlu varsa oda biziz " dedi ve beni alıp dışarıya götürdü. Bir banka oturtup su almaya gitti.
İlk defa annem bana el kaldırmıştı. Canımı yaktı mı hayır haketmiştim cünkü daha fazlasını da hakediyordum ama bilemezdim ki intikam uğruna beni harciyacaklarını.
Yavuz elinde su ile geldi suyu avucuna döküp cocukmuşum gibi yüzümü yıkadı ne kadar ben yaparım desemde izin vermedi. Bebek gibi davrandı bana.
" Çok canın acıyor mu?" Onun bana bu kadar merhamet gostermesi beni kendine daha fazla bağlıyordu.
" Acımıyor" dedim şefkat akan kara gözlerine bakarken.
Ben bu adama nasıl aşık olmayayım merhametine kurban olduğum nasıl sevmeyeyim.
Kendimi biraz daha toparlayınca içeri geçtik. Annem yengem ile yan yana oturuyordu. Gözüne gözükmek istemedim Lakin anne yüreği hissetmişti sanki geldiğimi kafasını kaldırıp bana baktı goz göze geldik.
Bakışlarımı kaçırdım hemen, Yade'nin yanına gidecek iken önümü kesti " Leylamm ben özür dilerim annem affet beni bir anlık sinirle oldu elim kırılsa da vurmasa idim " Hem ağlıyor hemde vurduğu yanağıma öpücüklerini konduruyordu.
Dayanamadim bende ağlamaya başladım "Asıl ben özür dilerim annem affet beni böyle olsun yemin ederim ki istemedim ben bilmiyordum kandırdı beni " dedim .
Annem tüm şefkati ile sarıldı " tamam kuzum geçti senin suçun yok " dedi. Biraz daha öyle kalıp yerlerimize oturduk.
Zaman ilerliyordu bizim ise gözümüzde yaş dilimizde sadece dua vardı. Yavuz ve Yağız koridorda ileri geri volta atıyorlardı.
Annem, yengem ve yade namaz kılıp dua etmeye gittiler. Ben ise Yaren'in omzuna başımı koymuş yaşanılanları hazmetmeye çalışıyordum.
Yavuz'un telefonu hiç susmuyordu eminimki o adamı yasadığına pişman edecekti. Sürekli emirler verip kapatıyordu. Biliyordum er yada geç o adami bulup hayatını zindana çevirecekti.
Ameliyathane'nin kapisi açildı ve doktor çıktı. Hemen ayaga kalktık Yavuz bizden önce doktorun karşısına dikildi.
"Amcam nasil doktor ? Bana iyi oldugunu söyle lutfen" dedi.
" Berwan bey hastanemize geldiğinde kalbinde ki iki damarı tıkalı idi. Acilen ameliyata almamız gerekiyordu yoksa ikinci bir atak daha geçirebilirdi. Tam zamanında getirmişsiniz kasık bölgesinden girerek tıkalı olan damarları temizledik stend takıldı . Durumu şu an iyi ama bir süre yoğun bakımda tutacağız durumuna görede ilerleyen zamanda normal odaya alacağız geçmiş olsun " diyerek gitti.
Hepimiz bir oh çektik sevindik o sevinçle Yavuz'a öyle bir sarıldım ki kemiklerini kıracak gibi nerde ise.
" Leyle tamam gülüm kaçmıyorum burdayım ayrıca kemiklerimi kıramadın hala " diyince durumu fark edip hemen ayrıldım " kusura bakma ben sevinçten şey ettim " dedim utancımdan yüzüm kızardı.
Yağiz ve Yaren bize gülüyorlardı pis pis. Yavuz'unda bıyık altından tebessüm ettiğini fark ettim. Zaten hiç tam anlamıyla gülmezdi yanımızda.
Babamin iyi haberini alinca Yavuz, ben ve Berdan hariç herkezi eve gönderdi. Bizde bekleme salonunda oturmaya devam ettik. Ben yorgunluktan oturduğum sandalyede uyuyup kalmişim. Yavuz da oda açtirmiş benim icin beni birinin kucağina aldığını hissettim.
Vucudumda ellerini hissedince uykulu gozlerimi açıp sıçradım " Hissst korkma uyu güzelim ben burdayim" dedi Yavuz. Sesi oyle huzur verici idi ki başımı göğsüne koyup uykuya tekrar daldım. Kokusu beni mayıştırmiştı.
Sabah uyandiğimda odada buldum kendimi. Hemen kalkip yoğun bakim ünitesine gittim ama ne babam nede Yavuz vardı.
Etrafimda tellaşla dönerken kara gozleri ile keşisti gozlerim. " Yavuz babam yok " dedim telaşla " Korkma odaya aldilar sen uyurken gel hadi " dedi.
Beraber babamın olduğu odaya gittik.
Odaya girer girmez babama sıkıca sarıldım " Kizim dur beni öldüreceksin" dedi babam ama umursamadim.
"Özür dilerim hepsi benim yüzümden baba affet beni" derken ağlıyordum.
" Ağlama hanimağam ben iyiyim senin bir suçun yok onların şerefsizliği" derken bile beni teselli etmesi canimi daha çok yakıyordu.
Daha fazla caninin yakmamak icin ayrıldim. Biraz daha yaninda durdum öyle babam gözyaşlarımı silsede yenileri geliyordu arkasindan. İyi olduğunu görünce izin isteyip ayrildim yanindan.
Elimi yüzümu yikamak için lavoboya gittim döndüğumde ne oldu bilmiyorum ama Yavuz'un kaşlari çatılmış gözlerini benden kaçırir vaziyet de buldum.
Ben olaylar ike alakalı diye yorumlamiştım o zaman nerden bilebilirdim ki kaderim belirlenmiş.
Annemler hastaneye geldi sırayla hepsi babami ziyaret etti. Yadem iki günde daha da yaşlanmişti sanki amcamın omuzları çökmüştü. Azade yengem , Yağiz ve Yaren'in gözleri kıpkırmızı idi.
Yağiz, Yaren ve ben çay içmek içinden odadan çıkmiştık. Döndüğümüzde yine birşeyler olduğunu anlamiştım gariplik vardi hepsinin yüzünde.
Sonra öğrendim ki, benim adımi temizlemek için Yavuz ile beni evlendirmeye karar vermişler.
Üstelik Yavuz da kabul etmişti. Olmaz diye ortaliği ayağa kaldırdim Yavuz'a kabul ettiği için kızdim başkasini severken nasil kabul ederdi.
Lakin Yade Zergül öyle bir laf ettiki kabul etmek zorunda kaldim" Bem bir evladımı daha toprağa vermek istemiyorum baban kaldiramaz namus meselesi ölür " dedi.
İnsan kaderinden kaçamazmış Yavuz la mecburiyetten değil de isteyerek evlenmeyi isterdim. Lakin kaderimiz bize öyle bir oyun oynamiştı ki ikimizde bu oyuna kurban olmuştuk.
Şimdiki zaman
Bu sabah da her zaman ki gibi yine mutsuz bir güne uyanmış hazırlanmiştım. 5 yıldır içimde bitmeyen bir acı, özlem, beni yiyip bitiriyordu.
Aklıma ne kadar getirmemeye de çalişsam yüreğim onu unutmuyor Antep'in neresine bakarsam bakayım ondan bir hatira beni buluyordu. Üstelik nikah dan sonra gittiği o günden beri sorumlukluklarinı da bana bırakmiştı.
Allah'dan amcam vardı da asiret ile ilgili mevzularda yükümü alıyordu benden. Ama bir baş belası görümce, iki tane de kız kardeş vardı ki başimda sormayın gitsin. Oz kiz kardeşlerim değillerdi Yaren ( görümcem) sayesinde taniştim Zeynep ve Senem ile.
Birde benim bir Yadem var Zergül sultan,ahh bu kadın yok mu sırf istediği olsun diye beni olur olmaz konaga çağırıyor güya hal hatır soracak ama derdi başka.
Sürekli ben unutmaya çaliştikca onu hatirlatiyor. İki lafın arasında adini geçiriyor. Yavuz da Yavuz yahu adam beni terk etti ben napabilirim.
Anlamiyor ki beni, gelinlik ile birakip giden o, terk eden o, bir açıklama zahmetinde bile bulunmayan o, Yade de istiyor ki biz mutlu olalım.
Hergünum onu geri gelsin diye bekleyerek dua etmekle geçiyor kiziyorum kendime ama , Yavuz!!! Kara sevdam, unutamıyorum onu, adini andiğimda bile deli gibi atıyor yüreğim..
Zamanı geriye alabilsem keşke en başa dönebilsem, onu sevmemeyi becerebilsem. Aşkından deli olmuş hastanelere düsmüş aklım ve kalbim bu kadar çok severken nasıl sevmemeyi becerebilir ki...
Acıyla sınanırmış insan ben kaç acıyla sınandım. Kac gozyaşı döktüm artık hatırlamıyorum.
Yaptığim tek bir hata babamin ölümüne sebep olurken sevdigim adami da kaybetmeme sebep oldu.
5 yildir bir kez bile gormedim iki defa bayramlar da geldi. Ama o kadar çok kirgindim ve kizgindim ki onu görmek bile istemedim. Sağdi ya iyiydi ya bana yetiyordu.
Sağolsun Azade yengem ( kayınvalidem) bana bu konuda çok yardimcı oldu. Onun her geleceği zaman bana el altindan haber veriyor bende o Antep de kaldigi gunlerde Ordu'ya anneannem'lerin yanina gidiyorum.
Yarın asıl baş belam burda olacak bu kiz koskocaman doktor oldu hala çocuk gibi hiç büyümüyor. Her başi sıkıştığinda Leyloş koş, Leyloş yetiş, yetışemiyorum da hızına.
Duysa bu dediklerimi bana neler derdi neler. Ama olsun en kötü günlerimde yanımda hep o vardı.
********************
İSTANBUL
Yazardan.
Kotu gün nihayet gelip çatmıştı, genç kız korktuğu hapishane'den bozma o eve dönmek istemiyordu.. Üvey babasının dayakları eziyetleri canından bezdirmişti Zeyneb'i..
Öyle anlar olmuştu ki intihar etmek bile istemişti ama annesinin emaneti kardeşlerine kıyamıyordu. Hem okuyor, hem çalışıyor, hem de ev islerini kendisi yapıyor idi üvey babasına yük olmamak için ihtiyaçlarını çalıştığı para ile karşılıyor kalanıyla da kardeşlerinin bakımını ve evin ihtiyaçlarını karşılıyordu.
Ama üniversite sınavını kazanıp İstanbul'a gitmesi gerektiğini duyunca üvey babası kıyameti koparmıştı amcası ve amcasının oğlu Kadir destek olmuşlardı Zeynep'e ..
Yıllardır da hep destek oluyorlardı sahip çıkmışlardı . Amcası Zeynep'in kardeşlerinide alıp kendi evine götürmüştü ve Zeynep'e okulunu bitirene kadar bakabileceğini söylemiş Zeynep'in de ihtiyaçlarını karşılayacağını teklif edince üvey babası üniversiteye gitmesine izin vermişti.
Ve o gün Zeynep in kurtuluşu olmuştu.. Kadir abisi her şeyiyle ilgilenmiş kalabileceği güzel bir yurt bile ayarlamıştı...
Kadir Zeynep'in amcasının en büyük oğluydu 3 kardeşler idi. İki oğlan bir kız Zeynep ve Zeynep'in kardeşleri Merve ve Melek ile 6 kardeş olmuşlardı. Onlar sevgi dolu kocaman bir aileydi üvey babaları hariç...
******************
Zeynep üniversitenin ilk günü hayatını değiştirecek 2 insan ile tanışmıştı, biri deli dolu kalbide yüzü gibi tertemiz aşiret kızı Yaren, diğeri ise gönlü ve yüreği yaralı olmasına rağmen yüzünde tebessüm eksik olmayan bir o kadar da ciddi yetim Senem....
Onları bir araya getiren ve birbirlerine bağlayan kaderleriydi. Günler içerisinde çok güzel dostluk kurmuşlar ayrılmaz 3'lu haline gelmişlerdi. Bir hafta sonra Yaren'in ısrarı üzerine iki genç kızda Yaren'in müstakil evine taşınmışlar yeni hayatlarına ilk adımı atmişlar idi..
Zeynep bu durumu önce Kadir abisine anlatmış onunda onayını almıştı. Yine bu süreçte desteğini esirgememişti Kadir..
Büyük minnet borçluydu bu güzel yürekli genç adama . Amcalarının üvey kızı olmasına rağmen öz yeğenlerinden Zeynep'i hic ayirmamişlar cok sevmislerdi...
Ellerinde doğmustu Zeynep ismini Kadir koymus öz kardesi gibi sahiplenip benimsemisti. Her düştüğunde basi her sıkıştığinda Kadir yardimana koşmuş elinden tutup hayata daha sıkı tutunmasina sebep olmus idi. Zaman boyle akip gitmisti....
Üniversitede bitmis mezun olmus mesleğini eline almiş genç avukat olarak yeniden o hapishane ye donecekti...
Oysaki su 4 yilda nede guzel zamanlari olmustu. Yuregindeki sıkıntı ile geceyi sabah etmis butun gece dogru duzgun uyuyamamisti. Saatine baktı saat 8 di.
Dusuncelerinden sıyrılıp yatakdan kalkti once perdeyi ve camı acti odayi havalandirmak icin sonra banyoya gitti rutin islerini hallettikten sonra odaya geri dondu. Aksam dus aldigi icin sadece kiyafetlerini giymek kalmisti. Once yataginin carsaflarini degistirdi ve duzeltti. Ustune siyah bir tisort ile altina siyah bir esofman giydi kirlileri sepete atip odadan cikti.
Mutfaga gecmeden kizlarin odalarina bakti ikiside uyuyordu uyandirmaya kiyamadi kardeslerini. Kapiyi sessizce kapatıp Mutfaga girdi oncelikle cay suyunu koydu telefonundan guzel bir sarki acti hem sarkiya eslik edip hem kahvaltiliklari masaya koydu.
Domates, salataliklarida dogradi guzel bir kahvalti masasi hazirladi cay da demlenmis hersey hazirdi. Bir tek eksik Leyla'nin kapıya diktigi korumanin getireceği ekmek ve simitler kalmisti .
Her sabah Aziz abileri taze taze getirirdi . Şu 4 yil icinde kizlarin ve Yaren in koruyucu meleği olmustu. Zil caldi Zeynep kapiya bakmak icin mutfakdan cikip salon kapisina geldi kapiyi acti. Beklenen ekmek ve simitler gelmişti.
" Gunaydin zeynep bacim ekmekleri getirdim " zeynep tebessum ederek " Gunaydin Aziz abi tesekkur ederiz.
"Taze cay var icermisin? Diye sordu. Aziz " valla bir cayini alirim zahmet olmaz ise "
Zeynep güldü " Ne zahmeti abi kahvalti yaptin mi yapmadiysan yaninda birseylerde getireyim mi ?"
Aziz de tebessum ile " sagol bacim kahvaltimi yaptim ben size afiyet olsun" dedi ve yerine gecti.
Zeynep kapiyi yari acik birakip iceri mutfaga gecti. Çayı bardağa doldurup tepsiye koydu. Yanina da dünden yapmiş oldukları kurabiyeleden koydu.
Tepsiyi eline alip kapiya dogru gitti. Aziz Zeynep in elinde ki tepsiyi alip " sagolasin bacim sen gec iceri ben tepsiyi getiririm " dedi.
" Afiyet olsun abi " dedi kapiyi kapatip iceriye geri girdi zeynep.
Mutfaga gidecegi sirada kizlari odalarinda cikarken gordu kizlar once birbirlerine bakip dil uzattilar sonra Zeynep'e baktilar. Hergun birbirleri ile boyle ugrasirlardi arada Zeynep kalirdi.
******************
ANTEP
Leyla şirkete gitmek için evden çıktı kapıda onu bekleyen Adem'e gülümsedi ''Günaydın bremin (kardeşim) nasılsın bügün''.
Adem başı ile selamına karşılık verip '' iyiyim yenge sen nasılsın ''. Leyla kaşlarını çattı '' Adem yıllardır sana bir bana yenge dememeyi, birde kapımı açmamayı öğretemedim napacağız biz senle''.
Adem Leyla'nın sitemine gülerek karşılık verdi. Napabilirdi ki giderken abisi Leyla'yı kendisine emanet etmişti.
Arabaya binince Leyla, şirkete doğru yola çıktılar. Ev şehir merkezinden biraz uzak olduğu için sabah 1 saat erken kalkıp yola çıkıyorlardı.
Adem radyo'yu açtı Leyla'nın müzik dinlemeyi sevdiğini biliyordu. Radyoda çalan şarkının her bir sözü her bir kelimesi Leyla'nın yüreğini yakıp kavuruyordu. Uğruna delirdiği sevdası geldi gözünün önüne...
Aklim başimda değil ki,
Sebebini bilmiyorum.
Bize nazar değdi inan,
Adım gibi biliyorum.
Yine bana haram geceler,
Senin için ağliyorum.
Yar yine bana haram geceler,
Senin için ağliyorum.....
Yaniyorum yaniyorum,
Ahh yaniyorum yaniyorum,
Yar yine bana haram geceler,
Senin için ağlıyorum....
Gözlerine mazi geldi. Leyla düğün günü gelinlinliği hala üzerinde iken Yavuz'un tek bir söz söylemeden, veda bile etmeden açıklamada bulunmadan Antep'den gittiğini öğrendiğinde hayal kırıklığı ve acı ile Yaren'in kucağına yığılıp kalmıştı.
Sonra ki günlerde acısı ile baş edemez iken babasının ani vefatı ile baş edemeyip sinir krizi geçirmiş delirme noktasına gelmişti.
Leyal hanım neye yanacağını şaşırmıştı. Yüreği kocasının acısı ile yanarken kızının hali kadıncığazı paramparça etmişti.
Ne Behram ağa, ne Yağız,nede Yaren toparlayabilmişti Leyla'yı. Ne yemek yiyor nede kimse ile konuşuyordu. Yaren'in odasında cam'ın önünde gündüzü gece, geceyi gündüz ediyor boş boş konağın kapısına bakıyordu.
En son çareyi Gaziantep psikiyatri kliniğine yatırmak da buldular. Leyla 1 yıl burda tedavi gördükten sonra toparlandı. Hastanede kaldığı dönemde en büyük destekcisi Yaren ve Yağız olmuştu. Leyla'yı yeniden toparlayıp hayata bağlamışlardı, onlarda olmasa Leyla acısı ile ölürdü.
Behram ağa yaşananlardan sonra Yavuz'a Antep'e gelmeyi yasaklamıştı. Kim yardım yataklık ederse düşmanım bilirim diyede tüm Antep'e haber salmıştı.
Yavuz 2 sene boyunca gittiği Azerbeycan'dan bu sebep ile gelememiş Amcasının cenaze merasimine bile katılamamiştı. Yavuz'un en büyuk derin yarasıda bu olacakti Leyla'dan sonra.
Bir bayram sabahı Azade hanım hastalanınca Leyla kaynanasının haline dayanamamış gelmesi için amcasını ikna etmişti ama kendisi de Ordu'ya gitmişti.
Yavuz haberi alir almaz ilk uçak ile Antep'e gelmişti. Gelmisti de gelmesine lakin hastanede hiç kimseyi bırakdığı gibi bulamamıştı.
Ne Behram ağa,ne Yaren,nede Yağız bir hoşgeldin demişlerdi. Yavuz babasının eline uzandiginda oğluna yuzunu cevirmişti Behram ağa elini de öptürmemişti.
Yade Zergül torununun 2 yilda çökmuş halini görunce içi gitmişti. Leyal hanımın da ondan kalır yanı yoktu elinde büyümüstu Yavuz. Ana yüreği sızlamıştı.
Merhamet ve sevgi ile karşıladılar. ''Hoş gelmişsen hayırsız oğul'' demişti Yade Zergül elini öptürürken.''Hoşbuldum Yademm hoşbuldum'' sesi o kadar yorgun ve bitkin çıkmıştı ki Leyal hanım damadına kıyamadı, vicdanı el vermedi yüz çevirmeye nasıl sırtını dönebilirdi ki.
Eline uzanan Yavuz'a sevgi ile bakıp ''Hoşgeldin kara oğlum'' demişti çoçukken de hep böyle severdi.
"Hoşbuldum ana bu hayirsiz oğlunu affedebilecek misin " çekinerek konuşmuştu. Diğerleri gibi kendisine yüz çevirir sanmışti.
Leyal hanim Yavuz'un alnından öpüp " Sana çok kırgınim bilesin ama sen benimde evladımsin bunu sakın unutma hicbir anne evladına küsmez" sesi öyle şefkat ve merhamet dolu idi ki Yavuz utandı yaşattıklarından.
Yavuz daha sonra annesi Azade hanımı ziyaret etmiş iyi olduğunu görüncede 1 gün kalıp tekrar Azerbeycan'a dönmüştü.
Leyla'nın çekip gitmesi karşılaşmak bile istememesi Yavuz'un yüreğini yaktı.
İnsan sevdiği ile sınanırmıydı Yavuz sınanmıştı. Leyla'yı korumak isterken tamamen kaybediyormuydu bilmiyordu. Ve bu bilinmezlik ve çaresizlik günden güne Yavuz'u bitiriyordu...
****************
Leyla gözündeki yaşı silip kendini toparladı. Hem daha güzel şeyleri düşünmesi gerekiyordu yarın deli görümcesi ve kiz kardeşleri mezun oluyorlar idi.
Yanlarına gidip diplomalarını alırlarken onları gururla ayakta alkişlayarak en ön sıradan izleyecek idi...
*********************
İstanbul
Zeynep bir birlerine dil uzatan iki deliye bakip kafasıni salladı. Kim inanırdı ki bunların bu halini görse biri doktor biri mimar diye. Çocuk gibiydiler.
" Hadi hadi birbiriniz ile uğraşmayı birakın kahvalti hazır " dedi Zeynep elini gelin diye sallayarak mutfağa doğru adımladı.
Yaren ve Senem birbirine bakıp goz kırpti kafaları ile hadi diyip Zeynep mutfağa girmeden biri sağ tarafından digeri sol tarafından koluna girip yanaklarına sulu birer öpücük biraktılar.
Zeynep'in en sevmediği şeydi sulu sulu öpülmek. İkisine de öldürecek gibi baktı yanaklarını silerken.
" Küççük hanımağa gördün mu bizim avukat hanımı nasılda sinir oldu elinden gelse mahkeme kurar bizi idam ettirir" diyip güldü.
" Ay sorma çakma mimar vallahi yapar mı yapar bunun gözü göz değil yandı millet bunun elinden hiç acımaz canlarına okur yaman avukat olacak" diyip Zeynep'in omzuna vurdu.
Eli azcık ağır olduğu için Yaren'in Zeynep olduğu yerde sendeledi.
" Ehh dalga geçmeyi birakin hadi hadi valla ceza yazarim ikinizede kanunun bana verdiği yetkiye göre bulaşiklari yıkar evi temizlersiniz" dedi gülerek.
Yalniz bacim sen avukatsın hakim gibi karar alamazsin" diyip mutfağa gecti Senem.
Hep birlikte hazır olan masaya oturdular . Guzelce kahvaltılarıni yapıp masayı toparladılar.
Hazirlanıp hep birlikte evden çıktılar. 5 yıl boyunca hem okumuş hem de stajlarını yapmişlardı eh tabi Leyla sağolsun herşeyi ayarlamiştı.
Yaren özel bir hastane de en iyi doktorlarin yaninda stajini yapmiştı. Bilgisi, becerisi, güler yüzü ile hastanedeki doktorlarin ve hemşirelerin takdirini ve sevgisini kazanmiştı.
Zeynep ise Leyla'nin babasının samimi dostu ve özel avukatı olan İstanbul barosunun da en yaman avukatınin yaninda stajini yapmistı. Adaleti bulduğu yöntemler ile bir çok davayı kazanmişlar İrfan beyin namina nam katmişlardi.
Senem ise yine çok iyi ve ünlü hir mimarın yanında stajını yapmiş çok güzel işlere imza atmışlardı. Geleceğin en parlak mimarlarından biri de Senem olacaktı.
Bilgisi becerisi çok yüksek seviyelerde olup bazen inanılmaz çizimler yaparak yanında çalıştiğı insanların bile kendisine hayranliklarini kazanıyordu.
Yine hepsi son kez veda etmek için staj yaptıkları yerlere gittıler. Artık veda zamanı idi....
Yaren büyük çabalari sonucu Senem'i ikma etmişti kendisi ile birlikte Antep'e gitmeye. Aynı teklifi Zeynep'e de yapmiştı ama Zeynep kardeşlerini özlediği için uygun bir dil ile red etmiş Yaren de anlayış ile karşılamıştı.
Akşam aynı saat de eve gelmişlerdi kızlar . Sabah Yaren ve Senem diploma töreninden sonra Antep' e gidecek iken Zeynep de Sinop'a uçacak idi.
Gece sohbet muhabbet derken gece saat 3 de yatmişlardı. Zeynep'in içinde bilmediği bir sıkıntı vardı. Sanki kötu hirsey olacakmiş gibi idi.
Sabahı sabah etti yine uyku tutmayinca da valizini hazırladi zaten çok birşeyi de yoktu. Kiyafetleri bir valiz bir valizde kitaplari olmuştu. İşi bitince odasınin camıni açti miss gibi temiz havayı çiğerlerine çekti.
Daha sonra odasinda bulunan banyoya gidip kisa bir duş aldı. Kıyafetlerini giyip odaya geri döndu saçlarini kurulayip tepeden at kuyruğu yaptı.
Yüzüne hafif toprak tonlarında bir makyaj yaptı. Hazir olunca yatağinın çarşaflarini değiştirip kirlileri kirli sepetine koydu odasıni miss gibi tertemiz yapmişti. 5 yıli bu odada geçmişti.
Odadan çikıp mutfağa girdi kahvaltiyi hazirladı çayi demledi hersey hazır olunca kızları kaldırmaya yukarı çiktı once Senem'in odasına girdi.
Senem'i uyanmiş valizini toplarken görünce yüreği burkulsada gülümsedi ayrılıklari hiç kolay olmayacaktı.
" Gelebilir miyim esmerim " dedi tebbessüm ile.
" Sorman hata avukat hanım " dedi aynı şekilde karşilik vererek yüzundeki tebessüm ile.
" Kahvaltı hazır yardima ihtiyacin varmı?" Diye sorarken Senem'in yanina dogru ilerledi Zeynep.
" Yok kuzum bitti ya zaten çok birşey almadim yanıma fazla kalmam ben bakma Yaren üzülüyor diye kabul ettim. Artık kendi düzenimi kurmam lazım malum beni bekleyen bir ailem yok" derken yutkunmuştu. Yetimliğini kimsesizliğini ayrilik zamanlarında daha çok hissediyordu Senem.
Zeynep'in gözleri doldu " Canimin içi sen kimsesiz değilsinki biz variz" diyip gidip sarıldı Senem'e.
Zeynep çok duygusal narin biri olduğu için en ufak şeyde hemen gözleri doluyor yaşlari yanaklarına süzüluyordu şu an olduğu gibi.
" Ya sulu göz hemen de ağla zaten tamam da birşey yok benim mikemmel kardeşlerim var" dedi mükemmel kelimesini değiştirmişti Zeynep'i gülsün diye.
Odasından çikan Yaren onları sarmaş dolaş görünce dayanamadi kosarak gidip " Bensiz ha " diyip üstlerine nerde ise atladı. Hep birlikte Senem'in yatağina devrildiler.
Kahkaha atarak gülmeye başladilar. Allah dan Yaren dikkatli atlamişti da üstlerine bir yerlerine birşey olmamişti.
Yine hep birlikte guzelce kahvaltılarinı ettiler masayı toparlayıp Senem'in yaptiği kahveleri alıp balkono oturdular.
Zeynep'in telefonu çaldı baktı arayan amcasınin kizi Melike idi.
Elini kalbine koydu icinde zaten geceden beri bir sıkıntı vardı. Acaba birine birsey mi oldu diye düsündü.
" Güzelliğim" karşıdan gelen ağlama sesi ile Zeynep'in gülen yüzü değişti endise sardı gözbebeklerini.
" Melike neden ağlıyorsun birine birsey mi oldu kizlara mı birsey oldu" dedi telaşla .
" Zeynep abla abim abim vuruldu" Zeynep'in elinden telefon düstü. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı.....
***************
Yorum ve desteklerinizi bekliyoruz hikayeyi yeniden yazıyoruz hatamiz kusurumuz varsa affalo. Şimdiden teşekkurler
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
10.99k Okunma |
1.27k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |